Emevi Camii’nde namazı İYİ Parti mi kılacak?

0
Latest posts by Emrullah Bayrak (see all)

“Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılacağız” sözü Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na ait değildi.

Ama yıllarca bu açıklama ona mal edildi.

İşin gerçeği ise bu açıklamayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 5 Eylül 2012 tarihinde yapmış olmasıydı:

“Ama inşallah biz, en kısa zamanda Şam’a gidecek Selahaddin-i Eyyubi’nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camii’nde namazımızı da kılacağız.”

Olmayınca olmuyor işte.

Meseleyi yeniden gündeme taşımamın nedeni, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere Irak ve Suriye’ye gönderilmesi konusunda Cumhurbaşkanına verilen yetkinin 2 yıl uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi.

Irak ve Suriye’ye asker göndermeyi içeren tezkere, Meclis Genel Kurulu’nda AK Parti, MHP ve İYİ Parti’nin “evet” oylarıyla kabul edildi.

CHP ile HDP, tezkereye “hayır” oyu kullandı.

Başta “evet” diyeceklerini açıklayan DEVA Partisi’nin Meclis’teki temsilcisi, oylama sonrası tezkereye “çekimser” oy kullandığını açıkladı.

Bu neyin çekimserliğiydi; o kısmını anlayamadık.

AK Parti’ye mi tezkereye mi yoksa Suriye’de yaşananlara karşı mı bir çekimserlik?

Oylamaya baktığımızda Millet İttifakı’nın partnerinin Cumhur İttifakı’nın saflarında görüldüğüne şahit oluyoruz.

CHP ile HDP’nin ise aynı saflarda kaldığını.

Tezkere oylamasının sonuçlarını, iktidarın küçük görünümlü büyük ortağı ile büyük görünümlü küçük ortağı fırsata çevirmeye başladı bile.

Erdoğan, tehdit edildiğini ileri sürdüğü CHP’yi “HDP’lilere ağızlarının payını vermemekle” suçladı.

Bu anlayışa göre Anayasa Mahkemesi, HDP’yi kapatırsa hem ağzının payı verilmiş hem de terörün kökü kazınmış olacak.

Burada aslında ilginç olan İYİ Parti’nin tutumuydu.

Gece-gündüz iktidarın dış politikasını yerden yere vuran, Suriye bataklığından Türkiye’nin bir an önce çıkması gerektiğini anlatan bir partinin, tezkereye ‘evet’ oyu vermesindeki hikmet neydi acaba?

Erdoğan’ın 9 yıl önce vaat ettiği “Emevi Camii’nde namaz kılma” vazifesini İYİ Parti mi yerine getirecek?

Yoksa MHP liderinin “Evinize dönün” çağrısına icabet mi edecekler?

“HDP’yi istemem ama yan cebime koy” siyasetinin getirdiği bir noktadır burası.

Can yakan savrulmalar.

Yeniden Suriye bataklığı.

27 Şubat 2020’de Rusya destekli Suriye Silahlı Kuvvetleri’nin, İdlib’de Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı tabura düzenlediği hava saldırısında 34 Mehmetçik şehit düşmüştü.

Hatırlayanınız var mı?

Peki şimdiye kadar o bataklığa kaç kurban verdiğimizi?

Anlatayım.

24 Ağustos 2016 tarihinde başlatılan Fırat Kalkan Harekâtı başta olmak üzere Zeytin Dalı Harekâtı, Barış Pınarı Harekâtı, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi ile Pençe Yıldırım Harekât bölgesinde verilen şehit sayısının 2020 sonu itibariyle 200’ü aştığını biliyor musunuz?

Siz buna, 2021 yılında yukarıdaki operasyon bölgelerinde şimdiye kadar verilen 30 şehidi de ekleyin.

Korkutucu bir tablo gerçekten.

Bizi tek tek vurdukları için farkındalıklarımızda yok olup gitti.

Birer birer öldük.

Dikkatinizi çekerim ki bunlar sayı değil can.

Evlat, baba, eş, kardeş.

Her eve düşen bir ateş.

“Ağlamasın” dediğimiz anaların her gün yanan yüreklerinde birer cehennem.

Düzenlenen bir günlük şehit cenaze törenleriyle veya başsağlığı mesajlarıyla sönmeyen yakıcı bir ateş.

Yaşamayan elbet bilmez.

Tezkereye “evet” diyenler, bunları düşünerek mi “evet” dediler?

Ya da “hayır” diyenler, bunları düşünerek mi “hayır” dediler?

Siyasetin ikilemi.

Mesele, “kabul edenler”, “kabul etmeyenler”; “kabul edilmiştir” basitliğinde olmamalıydı.

Fakat oldu.

Suriye’ye terör koridorunu önlemek için güvenlik bir bölge oluşturmak için girmiştik.

Hangisi gerçekleşti?

Devletin ajansının geçtiği son Suriye konulu bir haberden:

“ABD ile terör örgütü YPG/PKK, Suriye’nin Irak sınırında maaş bağladığı binlerce Arap unsurundan sınır gücü kurarken, Türkiye sınırı planları merak ediliyor.”

Gerçekten bizde merak ediyoruz.

Bitmeyen planlar bitmeyen entrikalar.

Tekrar gelelim 4 yaşını kutlayan İYİ Parti’ye.

Adnan Menderes dışında akla gelen herkesin yer aldığı “Ömer’in Yolunda” başlıklı video hazırlayan partiye.

İYİ Parti’nin sorumlularına şimdi sorum şudur:

“Evet” dedikleri tezkereye acaba Hz. Ömer’in (r.a) adaleti de “evet” der miydi?

Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesiyle çelişmiyorlar mı?

Söylem ile davranışları karşılaştırdığımda anlıyorum ki muhalefet partileri de iktidar oldukları vakit mevcut iktidar partisinin politikaları dışında farklı bir politika izlemeyecekler.

“Biz kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz.”

Sosyal medyadan; toplum olarak halimizi çok iyi özetleyen bir cümle:

“Dillerinde Hz. Ömer, yaşantıları Turist Ömer”

Son sözüm:

20 yılda Emevi Camii’nde namaz kılmayı başaramadık ama çok cenaze namazı kılmak zorunda kaldık.

Rabbim bizlere bir daha cenaze namazı kıldırmasın.

Âmin.

Önceki İçerikE vitamini kaynakları…
Sonraki İçerikKendimizi Ölmeden Öldürüyoruz; Yaşatmak da Mümkün
1978 yılında Erzurum'da dünyaya geldi. Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Tv ve Sinema Bölümü mezunu; Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu; Atatürk Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu mezunu. 2001 yılında gazetecilik hayatına başladı. Erzurum'daki yerel gazetelerin çeşitli birimlerinde 3 yıl çalıştıktan sonra Diyarbakır ve Ankara'da Parlamento Muhabirliği başta olmak üzere çeşitli alanlarda 11 yıl gazetecilik yaptı. 2017 yılından itibaren ise Ocakmedya'da yazmaya başladı. Halen Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümünde Yüksek Lisans yapmaktadır.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz