Zenginliğin, tandır ekmeğinden farklı olarak getirisi neydi?

0
Latest posts by Emrullah Bayrak (see all)

‘Ne yazacağım?’ diye kıvranırken ilham kaynağım oldu. 

Savaşın gölgesinde, ekonomik darboğazda düşündürücü sözler.

Hakkına razı olmayıp mutluluğu sürekli başkalarının kapısında arama telaşı.

Her daim hak gaspları.

Bir türlü içe yönelememe.

Kendi mutluluğunu kovalarken başkalarının hayatını da zindan etme bahtsızlığı.

Kendi aklınla, gözünle görme yerine dışarıdan pompalanan fikirlerle, uygulamalarla yol alma yanlışlığı.

“Yorulmak nedir?” bilmeyen kötülüğün kıtalar arası dolaşımı. 

Kim bilir; bizim hikâyemiz, aslında bulamayacağını bile bile samanlıkta iğne aramaktı.

Özüne dönme başarısını gösterememenin getirdiği bir mutsuzluk.

Bir ırkın başka bir ırka üstünlük taslama cahilliği.

Kur’an-ı Kerim Hucurât Suresi 13. Ayeti unutarak;

“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.”

Parayla, makamla mutluluğa, insanlığa ulaşma hayalleri.

Her defasında dönüp dolaşıp benlik duvarına çarpıyoruz.

‘Ben’i aşamama çapsızlığı.

‘Aşkın kırk kuralı’nda Elif Şafak’ın dediği gibi;

“Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.” 

Şimdi sizleri rahmetli Doğan Cüceloğlu’nun “Etiler’den Bebek’e Yürürken…” başlıklı yazısıyla baş başa bırakıyorum. (28 Haziran 2015)

Anadolu’da köyde doğmuş, büyümüş, üniversite tahsilini yine bir Anadolu üniversitesinde yapmış, İstanbul’a yeni gelmiş gençle konuşuyorum. Etiler’den Bebek’e yürürken farkına vardıklarını benimle paylaşıyor. Bunları bana yaz, diyorum. Yazdı, ismi bende kalmak kaydıyla verdiği izinle aynen paylaşıyorum:

“Yüksek duvarlarla örülmüş villalar durup düşündürüyor beni; kerpiçli evdeki yaşamın, duvarların üzerine çekilmiş ‘Dikkat Elektrik’ veya ‘Dikkat Köpek’ yazısı arkasındaki yaşamlarla olan bağlantısı var mı? Varsa nedir?

Acaba özgürlük bu duvarın arkasındaki şezlongda uzanmakta mı? Yoksa damda ‘gökyüzünü kendine örten çocuk ruhunda’ mı?

Sonra insan hayatının mücadelesine anlam katan zenginliğin gerçekte parada mı yoksa içsel barışıklıkta mı olduğu sorusu, aklıma geldi? Zenginliğin, tandır ekmeğinden farklı olarak getirisi neydi? Sadece lüks yerlerde yeme içmek miydi, yoksa görüntüsü mü aldatıyordu? Üzerinde düşünmem gerekiyordu.

Bu şatafatlı yerler benim değerlendirme sistemimi ele geçiriyor gibi… Allah’ım bu nasıl bir nefis ve egoist düşünceler saldırısı. Kafamda uçuşan bu tezatlar bir seçim mi gösteriyor, yoksa bir seçilmişlik mi?

Gerçek mutluluğu bu tarz lüks bir yaşamda ararsam kendi benliğimden uzaklaşacağım duygusu geldi! Yoksa acizliğimin farkına varmaktan kaçıyor muydum?

Ya bizim köydeki Çoban Cemal’in gülüşü sahteydi ya da mutluluğu bu zenginlikte aramak cahilce bir fikirdi?

Bu düşüncelerle cebelleşirken gözlerim denizin huzurlu mavisi ile buluştu; bedenimi huzur sardı ve farkında olmadan tebessüm ettim. Köyde çıplak ayaklı bir çocuktum, şimdi Etiler’den Bebek’e doğru yürüyordum. Beni buraya taşıyan süreç silsilesi ayrı bir şükür duygusu tattırıyordu bana…

Ve ardından bir fısıltı belirdi kulağımda;

“Mutluluk hiçbir yere ne taşınır ne de bir yerde depolanabilir. İçsel barışıklık ve farkında bir yaşamın kaynağı senin gözlerin; senin her şeye anlam veren gözlerin. Nasıl bakarsan öyle güzelleşir.”

Atalarımın dediği gibi, diye geçirdim içimden; güzel bakan güzel görür, güzel gören elbet mutlu olur. Kötüyü gören gözden kurtulmadıkça ne kendimiz var oluruz ne de var olanda bir anlam buluruz. Gözlerim ne kadar özgür ise gerçek hayatta da o denli özgür olacağımı düşündüm…”

Bu Anadolu genciyle konuşurken kendimi Gerçek Özgürlük kitabında üniversite öğrencisi Timur ile konuşan emekli Profesör Yakup Bey gibi hissettim. Kitabın kahramanı Yakup Bey sohbet içinde Timur’un kendi Anlam Verme Sistemini-yani kendi gözünü keşfetmesine olanak sağlıyordu. Bu gencin, kendi gözlerini sorgulamaya başlaması, dünyaya baktığı zaman kafasındakini değil, baktığını göre özgür gözlere sahip olmayı istemesi, ona saygımı artırdı. Biliyorum, bu yolculuk kolay değil, ama her türlü zorluğa değer. 

Önceki İçerikKendinize iyi bakın
Sonraki İçerikAşkın Kırk Kuralı (3)
1978 yılında Erzurum'da dünyaya geldi. Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Tv ve Sinema Bölümü mezunu; Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu; Atatürk Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu mezunu. 2001 yılında gazetecilik hayatına başladı. Erzurum'daki yerel gazetelerin çeşitli birimlerinde 3 yıl çalıştıktan sonra Diyarbakır ve Ankara'da Parlamento Muhabirliği başta olmak üzere çeşitli alanlarda 11 yıl gazetecilik yaptı. 2017 yılından itibaren ise Ocakmedya'da yazmaya başladı. Halen Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümünde Yüksek Lisans yapmaktadır.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz