Bugünkü (22 Ocak 2017) FETÖ haberleri

0

37‘Kimse Yok Mu’dan Meclis’te kavgaya

Önce yaşananları hatırlayalım: Bağımsız milletvekili Aylin Nazlıaka, kendisini kürsüdeki mikrofona kelepçelemişti. Kendisine söz hakkı verilmemesini, MHP’nin tavrını protesto ettiğini söylüyordu. TBMM idare amirleri Nazlıaka’yı ikna edemeyince AK Partili kadın milletvekilleri harekete geçti. Bağımsız vekilin etrafı, mikrofonu yerinden sökmeye çalışan AK Partili kadınlarla çevrildi birden.

Bunun üzerine HDP’li bazı kadın milletvekilleri de kalabalığın olduğu yere toplandı. Kürsünün yakınındaki ikinci halkada ise tartışan bir grup kadın vardı. CHP’li kadınlardan Nazlıaka’ya desteğe gelen tek isim olan Şafak Pavey de ikinci halkanın hemen arkasındaydı.

10 GÜN RAPOR ALDI
Gazeteciler, bir çığlıkla hareketlendi. İkinci halkada yaşanan arbede sonucunda CHP milletvekili Şafak Pavey sırtüstü yere düşmüştü ve kol protezi yerinden ayrılmıştı. TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, yediği tekme nedeniyle TBMM revirine götürülmüştü. AK Parti Antalya Milletvekili Gökcen Özdoğan Enç de gittiği hastaneden boyunlukla ve 10 günlük raporla çıkmıştı.

Basın locasından çekilen görüntü biraz büyütülerek tekrar tekrar izlenince havada uçuşan saçların, yumrukların sahibinin AK Parti Antalya Milletvekili Gökcen Özdoğan Enç olduğu anlaşıldı. Enç, 4 HDP’li kadın milletvekilinin çevresini sardığını, kendisini savunmak için öyle davrandığını belirterek, “Şiddet değil, nefsi müdafaaya girer” dedi.

İLK GERİLİM DEĞİL
Kadın vekiller kavgası, Enç’in TBMM Genel Kurulu’nda isminin karıştığı ilk gerilimli olay değildi. Bir hafta önce, 12 Ocak akşamı, bir AK Parti milletvekilini ısırdığı iddia edilen CHP’li Eren Erdem’i kastederek, “Köpekler giremez” pankartı açan AK Partili milletvekilleri arasında Enç de vardı.

Keza 13 Aralık 2016 tarihinde bütçe görüşülürken, Enç HDP milletvekili Sibel Yiğitalp’in üzerine yürümüştü ve onları ayırmaya çalışan erkek milletvekilleri, bir süre sonra ayırmaktan vazgeçip kendi aralarında kavgaya tutuşunca, Genel Kurul’da büyük gerilim yaşanmıştı.

Fotoğraf arşivimizde Enç’in 17 Aralık 2014 günü, TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşülürken çekilmiş fotoğrafları da var. Bu kez TBMM kürsüsüne bir döviz asan CHP’li Ali Özgündüz’ün üzerine yürüyordu. Enç’i başta o dönemin Grup Başkanvekili Mahir Ünal olmak üzere AK Partili milletvekilleri zor sakinleştirmişti.

19 Ocak’ta yaşanan kavga, Enç ile Aylin Nazlıaka’nın Genel Kurul’daki ilk karşılaşması değildi. 13 Ağustos 2014 günü Nazlıaka, AK Partililere “Şeytan diyor ki, çıkart şu ayakkabıyı, fırlat” diye seslenmişti. Çıkan tartışmanın tutanaklara yansıyan bölümünde Enç’in isminin karşısına Nazlıaka’ya hitaben “Botokstan görünmüyor gözlerin” sözleri yazıyordu.

CHP’DEN FETÖ İDDİASI
Anayasa görüşmelerinde yaşanan kavgadan sonra CHP’liler Enç’in “geçmişindeki FETÖ bağlantısını saklamak için TBMM’de kendisini bu kadar gösterdiğini” iddia etti. CHP’liler, bu iddialarını desteklemek için Enç’in FETÖ gerekçesiyle kapatılan ‘Kimse Yok mu Derneği’ne üye olduğunu beyan ettiği TBMM Albümü’nün ilgili sayfasını paylaştılar. Ayrıca Enç’in 2012’de attığı şu tweet’ler de CHP’lilerce sosyal medyada dağıtıldı: “Türkçe olimpiyatları 10. yılında. Tüm Antalya Statta. Akdeniz akşamlarında insanlık için el ele dünya Türkçe şarkı söylüyor. Barış sevgi ve diyaloğun dili Türkçe her yerde… karşılık beklemeden bu yolda hizmet edenlere selam olsun…”

Enç’in, CHP’lilerin FETÖ/PDY’ye yakınlık iddiasına yanıtı da şöyle oldu: “2010 yılındaki referandum öncesinde Melahat Ergüney (Kimse Yok mu Derneği’ne) üye yapma konusunda bana teklifte bulundu. Ben de üye oldum. Bu derneğin tek bir toplantısına ve organizasyonlarına katılmadım, 17-25 Aralık operasyonundan sonra dernek üyeliğinden istifa ettim. Demokratik ve hukuk Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne bağlıyım. FETÖ ile hiçbir bağım olmadı. Kız kardeşimin eşinin ağabeyi dışında, birinci derece bir tek yakınımın dahi FETÖ ile ilişkisi yoktur. Bana yakıştırılacak en son sıfattır…”

FETÖ’cü mü değil mi tartışması bir tarafa, şurası açık bir gerçek. TBMM’de her dönem en kavgacılar olarak sivrilenler hep erkek vekiller olurdu. Enç, belli ki TBMM’nin 26 döneminde erkeklerin tekelini kıran kadın vekil olarak hatırlanacak.
Kaynak: Hürriyet

36ByLock için ilk iddianame: 215 bin 92 kullanıcı var

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu’nun iddianamesinde FETÖ’nün şifreli haberleşme programı “ByLock” ile ilgili çalışma ve analizlere ilişkin en kapsamlı bilgiler yer aldı. Öne çıkanlar şöyle:

– ByLock uygulamasına kayıtlı kullanıcı sayısı 215 bin 92, parolası çözümlenebilen kullanıcı sayısı 184 bin 298, toplam grup sayısı 31 bin 886, toplam mesaj içeriği 17 milyon 169 bin 632, çözümlenen mesaj içeriği 15 milyon 520 bin 552, verilerdeki toplam e-posta içeriği 3 milyon 158 bin 388, çözümlenen e-posta içeriği 2 milyon 293 bin 518, en az bir kez mesaj atmış ve/veya almış kişi sayısı 60 bin 473, sesli görüşmeyi kullanan kişi sayısı 78 bin 165, sadece sesli iletişim için kullanan kişi sayısı 46 bin 799.

– Örgütün 15 Temmuz’dan hemen sonra ‘ByLock silinsin, telefonlar formatlansın’ talimatı, tüm örgüt mensuplarının telefonlarını formatladıklarınının ya da yenilediklerinin tespiti, ByLock’un FETÖ’ye aidiyetini gösteren en önemli karinedir.

Kaynak: Hürriyet

35Teselli etmiş

ESKİ Zaman gazetesi yazarı Ali Ünal, etkin pişmanlıktan yararlanmak için İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ve Meclis FETÖ Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’na da ulaşan ifadesinde, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’le ilgili açıklamalar yaptı. Fetullah Gülen’in zaman zaman önemli kişilere mektup gönderdiğini anlatan Ünal, mektup gönderdiği ünlüler arasında Papa, Dalay Lama ile eski ABD Başkanı Bill Clinton’ın adını verdi. Ünal, Clinton’a gönderilen mektubun gerekçesine ilişkin, “Hatırımda kaldığına göre diğer seçimi kazandığında bir tebrik mektubu idi veyahut Monica (Lewinsky) hadisesinde bir teselli mektubu idi” dedi.

‘TEHLİKE GEÇTİ DÖN’
Ünal, 28 Şubat sürecinde ABD’ye giden Fetullah Gülen’in Türkiye’ye dönüşüne ilişkin de ilginç bir ayrıntı paylaştı. Ünal, “Gülen’in bizzat anlatımına göre merhum Süleyman Demirel kendisini arayarak, ‘Tehlike geçti, dön artık’ çağrısı üzerine Türkiye’ye döndüğünü biliyorum” dedi. Ünal, Gülen’in ABD’ye gidişine ilişkin de şunları paylaştı:

DARBEDEN KAÇTI
“1995’ten itibaren Gülen İstanbul’da FEM binasında kalmaya başladı. Haziran 1997’de, 28 Şubat sürecinde, 13 ya da 14 Haziran 1997 günü gazeteci Ali Bayramoğlu, Fetullah Gülen’e haber göndererek ülkede o yıl darbe olacağını söylemiş. Bunun üzerine Gülen 1997 yılı haziran ortasında Amerika’ya gitti. Gitmesinin amacı olası bir darbeden kaçınmaktı. O esnada yaklaşık 3.5 ay Amerika’da kaldığını biliyorum.

YANINDA ÖKSÜZ’Ü GÖRDÜM
Zaman zaman yayınevine uğradığımda Fetullah Gülen İzmir’de olduğunu duyduğumda gerek Yamanlar gerek Bozkaya yurtlarında Şerafettin Kocaman ile birlikte ziyaretlerine gittim. Bir defasında Adil hoca (Adil Öksüz) diye tanıdığım kişiyi Fetullah Gülen’in yanında gördüm.”

Hillary Clinton eşini böyle yakaladı!

 
Kaynak: Hürriyet

34Ne kadar sızarlarsa sızsınlar Türk ordusunun ana gövdesi Atatürkçü ve laiktir

Kitabınızda TSK mensuplarına karşı kurgulanan Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk gibi kumpas davalarının hepsini ele alıp buralardaki hukuk dışı uygulamaları tek tek anlatıyorsunuz. TSK’ya karşı kurulan bu kumpasın kurgulayıcıları kimlerdi?

–  TSK’ya bu kumpası hem iç dinamikler hem de dış dinamikler kurdu. İç dinamikler dediğimiz Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ). Akıl almaz bir örgüt bu. Örgütlenmesine baktığınızda, sadece Türk ordusuna değil, devletin bütün kurum ve kuruluşlarına virüs gibi işlemiş. Dış dinamiklerden derken de Türkiye’nin gelişmesini, zenginleşmesini, bölgede siyasal ve ekonomik bir aktör olmasını istemeyen güçleri kastediyorum. Örneğin İlker Başbuğ “Bunu ABD’deki Neo-Con’lar (Yeni muhafazakârlar) kurguladı, Cemaat de operasyonu yaptı” diyor.

TSK’YA EN ÇOK BALYOZ ZARAR VERDİ

Kumpas davaları deyince toplam kaç tane dava akla geliyor?

– İrili ufaklı 20’ye yakın dava var. Bunların içinde en önemlisi Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk, Poyrazköy davalarıdır. Ancak TSK’ya en çok zarar veren dava Balyoz’dur. Balyoz’da 958 subay resmen ordudan ihraç edildi. Örneğin Askeri Casusluk Davası’nda 300’den fazla kişi yargılandı, düşünün, 300 kişi aynı anda casusluk yapacak, bundan MİT’in, Emniyet İstihbarat’ın, Genelkurmay’ın haberi olmayacak, bu mümkün mü?

TSK’YI PASİFİZE ETMEK İSTEDİLER

Kumpas davalarının temel amacı neydi?

– Türk Savunma Sanayii son yıllarda çok yol kat etti. Bu durum tüm dünyanın dikkatini çekiyor. Türkiye artık kendi tankını, muharebe aracını, topunu, gemisini, denizaltısını yapıyor. Daha da önemlisi, bu silahların yazılımını da kendisi yapıyor. Kazanmış olduğumuz bu ekonomik ve askeri yetenekler, Türkiye’ye dünya meselelerinde daha bağımsız ve milli menfaatlerine göre hareket etme yeteneği kazandırdı. Bu durum ABD’de birtakım güç odaklarını ve bazı Batılı devletleri rahatsız etti. TSK’nın etkisizleştirilmesi, pasifize edilmesi gerekiyordu. TSK, kumpas davalarından ve 15 Temmuz’dan önce 700 bin kişilik ordusuyla, ABD’den sonra NATO’nun en büyük ordusuydu. Türkiye’nin ağırlık merkezi TSK’dır, bu ağırlık merkezini devreden çıkarmak, güçsüzleştirmek istediler.

Kumpas davalarında dolaylı ve dolaysız yollarla toplam kaç subay TSK’dan tasfiye edildi?

– Kesin bir rakam vermek zor, ama bu şekilde binlerce yetişmiş subay tasfiye edildi diyebiliriz. Sadece Balyoz’da 325 kişi haksız yere cezaevine konuldu. Üstelik cezaevi koşulları da çok kötüydü.

DELİLLERİN TAMAMINA YAKINI SAHTEYDİ

Kitabınızda bu davaların iddianamelerindeki tutarsızlıkları da kayda geçiyorsunuz, o dönemde işlenen hukuk cinayetlerinden bahsediyorsunuz…

– Bu davalarda ‘Masumiyet Karinesi’ ayaklar altına alındı. ‘Doğal hakim’ ilkesi ihlal edildi. Balyoz’da mahkeme başlamadan iki gün önce mahkeme başkanı değişti. Düşünebiliyor musunuz, bir hâkim iki günde on binlerce sayfalık belgeleri nasıl okusun? Delillerin tamamına yakını sahteydi. Savunma tarafının çok az tanığı dinlendi. Örneğin savunma, darbeyi önlediği iddia edilen eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün mahkemeye çağrılmasını istiyor, ama Hilmi Özkök mahkemeye çağrılmıyor! Yargılamada tutuklu yargılama istisnadır, asıl olan tutuksuz yargılamadır. Balyoz’da bu tamamen tersine çevrildi. Tutukluluk bir cezaya, mahkûmiyete dönüştürüldü.

Kitabınızda kumpas davalarındaki ‘ilk’lerden ve trajikomik olaylardan bahsediyorsunuz. Birkaç çarpıcı örnek verebilir misiniz?

– Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek, Ergenekon Davası’nda ‘irticayla mücadele eylem planı’ hazırladığı iddiasıyla tutuklandı, yıllarca hapis yattı. Ergenekon Davası’nda Türkiye’de ilk kez gizli tanıklar kullanıldı. Ancak bunların hiçbiri ‘gizli tanık’ olma vasfına sahip değildi, kimi hırsız, kimi tecavüzcü, kimi gaspçıydı. Bu gizli tanıklardan biri mahkemede Dursun Çiçek’e diyor ki: “Ben seni Erzincan Orduevi’nde gördüm. Sen orada (Dönemin Erzincan Başsavcısı) İlhan Cihaner ile birlikte darbe planları hazırlıyordun.” Dursun Çiçek bunun üzerine “Ben Erzincan’a hiç gitmedim ki!” diye cevap veriyor. Gizli tanık “Yok, sen oradaydın” diye ısrar ediyor. Dursun Çiçek de bunun üzerine “Peki o zaman benim üzerimde ne renk elbise vardı?” diye soruyor. Gizli tanık “Haki” diye cevap veriyor. Dursun Çiçek “Ben denizciyim, denizci haki elbise giymez” diyor. Bunun üzerine gizli tanık “Beyaz” diyor. Dursun Çiçek bu sefer “Aralık ayı diyorsun, biz kışın beyaz elbise giymeyiz, bunu herkes bilir” diyor. Salonda herkes gülüyor tabii!

Kitabınızda “Türk Deniz Kuvvetleri özellikle hedef olarak seçildi” diyorsunuz, neden  özellikle Deniz Kuvvetleri?

– Kumpas davalarında en çok yara alan kuvvet Deniz Kuvvetleri’dir. Yüzlerce kıymetli subay tasfiye edildi. Çünkü kumpas davalarına kadar Türk Deniz Kuvvetleri  çok gelişme gösterdi, Akdeniz’in 4’üncü, dünyanın 12’nci en güçlü deniz kuvvetleri arasına girdi. Kendi gemisini yapmaya başladı, böylece dışarıya bağımlılığı azaldı, bu yüzden hedef alındı. Şu anda maalesef halihazırda firkateynlere muharip komutan bulunamıyor.

Peki dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanmasındaki asıl amaç neydi, nasıl bir mesaj verilmeye çalışıldı?

– İlker Başbuğ şundan hapse girdi: Havacıları, denizcileri kumpas davalarına dahil ettiler, ama Balyoz Davası İstanbul’da 1. Ordu seviyesinde kaldı. Bunun gerçek bir darbe planı olabilmesi için, yani inandırıcı olabilmesi için bu işe Genelkurmay Karargâhı’nın da dahil edilmesi gerekiyordu. O yüzden ‘internet andıcı’ diye bir dava uydurdular. İlker Başbuğ’u tutuklamaktaki amaç bütün orduyu korkutmaktı. Türk Silahlı Kuvvetleri personeli ve Türk halkı üzerinde baskı, korku ve sindirme yaratmaktı. FETÖ, “Ben çok güçlüyüm, Genelkurmay Başkanı’nı bile gözü kapalı tutuklarım, kimse bana mani olamaz” mesajı verdi.

Kitabınızın adı ‘Şanlı Ordudan Zanlı Orduya.’ ‘Zanlı ordu’dan kastettiğiniz nedir?

– O dönemde Türk ordusuna, subaylara o kadar ağır hakaretler yapıldı ki… ‘Hayvan, hırsız, tecavüzcü, pornocu, Sırp ordusu’ gibi aşağılayıcı, itibarsızlaştırıcı, onur kırıcı şeyler söylendi, suçsuz insanlar hapse atıldı. Orduya karşı çok yoğun psikolojik harekât yürütüldü. Bu şekilde geçmişte büyük başarılara imza atmış şanlı bir ordu zanlı ordu oldu. Halbuki TSK, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güvencesidir. TSK çökerse Türkiye çöker. Büyük devletler sırtını askere dayarlar. TSK olmazsa bu coğrafyada bizi yaşatmazlar.

ASKERİ OKULLAR YENİDEN AÇILMALI

15 Temmuz’a gelelim, kitapta, “Kumpas davaları bilinmeden 15 Temmuz anlaşılamaz” diyorsunuz, bunu biraz açar mısınız?

– Evet, eğer kumpas davaları yaşanmasaydı çok büyük ihtimalle 15 Temmuz olmazdı. Çünkü bu davalarda TSK’nın en elit subayları, generalleri, amiralleri tasfiye edildi, ordudan ihraç edildi. Binlerce subay orduyu terk etti. Peki bunların yerine kimler geldi? O rütbeye layık olmayan, terfide, sicilde hep gerilerde olan, FETÖ’ye gönül vermiş askeri personel geldi. Bir de bu kumpas davaları Fethullah Gülen’e çok büyük bir özgüven verdi! “Ben koskoca TSK’yı üç-beş kumpas davasıyla etkisizleştiriyorum, iktidarı niye ele geçirmeyeyim?” dedi. Ancak ne kadar sızarlarsa sızsınlar Türk ordusunun ana  gövdesi millidir. Yani ana gövde Atatürkçü, laik, cumhuriyetçidir ve sağlamdır.

15 Temmuz darbe girişiminin başarıya ulaşmamasında ordudaki Atatürkçü, cumhuriyetçi subayların rolü neydi?�

– Bu darbenin başarısızlığa uğramasında halkın kahramanlığının yanı sıra en önemli aktörlerden biri ordudaki Kemalist, demokrasiye ve laik cumhuriyetin değerlerine bağlı subaylardır. Bazı siyasetçiler hâlâ konuşmalarında “Darbeyi Silahlı Kuvvetler yaptı” diyor. Darbeyi Silahlı Kuvvetler yapmadı, TSK’nın içine nüfuz etmiş, üniforma giymiş FETÖ’cüler yaptı.

15 Temmuz’dan sonra alınan kararların arasında askeri okulların kapatılması da vardı. Bu karar, TSK’nın geleceğini nasıl etkiler?

– Askeri liseler, harp okulları, harp akademileri, ‘darbeci yetiştiriliyor’ düşüncesiyle kapatıldı. Ancak bana göre buralarda darbeci yetişmiyor. Ben Kuleli Askeri Lisesi’nde, Hava Harp Okulu’nda ve Silahlı Kuvvetler Akademisi’nde okudum, ayrıca hocalık yaptım. Buraların müfredatında darbenin d’si yoktur. Peki nasıl oldu bu darbe? Bu çocuklar ders dışı zamanlarda, ders dışı mekânlarda, ders dışı öğretmenler tarafından zehirlendi. Kuleli’nin, Hava Harp Okulu’nun eğitim-öğretim programlarından zehirlenmediler. O bakımdan bu okullar masum. Eğer gelecekte daha kötü şeylerle karşılaşmak istemiyorsak, daha güçlü bir ordu istiyorsak, askeri lise ve harp okullarının yeni esaslara göre yeniden açılması lazım.

Balyoz’dan tutuklanan kurmay albaylar, tahliye kararının ardından 31 Mart 2015’te Maltepe Askeri Cezaevi’nden üniformalarıyla asker selamı vererek çıkmışlardı.

DAVALARDA KİMLER TASFİYE EDİLDİ?

Erdoğan Öznal’a göre bir döneme damgasını vuran kumpas davalarında ordudaki şu kesimler hedef alındı:

1- TSK’daki her sınıftan, (Kara, Deniz, Hava, Jandarma, Sahil Güvenlik) ve teğmenden orgenerale kadar her rütbeden, istikbali parlak, ileride komuta kademesine gelmesi muhtemel Atatürkçü, cumhuriyetçi, laik subaylar.

2- Türkiye’nin ve TSK’nın dışa bağımlılığını azaltacak milli projelerde çalışan subaylar. Örneğin Deniz Kuvvetleri’nin milli gemi projesi olan MİLGEM’de çalışanlar, ASELSAN, HAVELSAN gibi milli elektronik projelerde çalışan subaylar.

3-�Alevi subaylar.

4- Eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Başsavcısı emekli Albay Zeki Üçok gibi TSK’daki FETÖ yapılanmasını ortaya çıkaran
subaylar.

5- Türkiye’nin en prestijli askerlerinden SAT ve SAS komandoları.

ERDOĞAN ÖZNAL KİMDİR?

Erdoğan Öznal, 1938 yılında Tekirdağ’da doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Tekirdağ’da, lise öğrenimini Kuleli Askeri Lisesi’nde tamamladı. 1957 yılında İzmir Hava Harp Okulu’ndan asteğmen rütbesiyle mezun olan Öznal, TSK’nın çeşitli birlik ve karargâhlarında savaş pilotu, nükleer pilot, şube müdürü, daire başkanı, başkan ve komutanlık görevlerinde bulundu. Belçika’daki NATO karargâhında da görev yapan Erdoğan Öznal, 1996’da Hava Korgeneral rütbesiyle emekli oldu. Öznal ayrıca1997-2004 yılları arasında YÖK Yürütme Kurulu üyeliği yaptı.
Kaynak: Hürriyet

33Salihli’de FETÖ’den 5 tutuklama

Ekrem ÇAĞLAR/SALİHLİ (Manisa), (DHA) – MANİSA’nın Salihli İlçesi’nde, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alınan 11 kişiden, aralarında Belediye Başkan Yardımcısı MHP’li Yalım Şenkaya ile AK Parti Belediye Meclis Üyesi Volkan Gökmener’in de bulunduğu 5 kişi tutuklandı.
Salihli Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında Salihli, Turgutlu ve Kütahya’da, polis tarafından eş zamanlı operasyon düzenlendi. Operasyonda 11 kişi gözaltına alındı. Şüpheliler, ifadelerinin ardından adliyeye sevk edildi. Şüphelilerden Salihli Belediye Başkan Yardımcısı Yalım Şenkaya, Salihli Belediye Meclis Üyesi Gökmener’in de aralarında bulunduğu 5 kişi tutuklandı. 4 kişi adli kontrol şartıyla, diğerleri savcılıktan serbest bırakıldı.
Kaynak: Hürriyet

32Ağrı’da ByLock kullanan 2 öğretmen tutuklandı

Servet ARSLAN/AĞRI, (DHA) – AĞRI’da FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alınan 12 kişiden, ByLcok kullandığı tespit edilen 2 öğretmen tutuklandı.
Ağrı Cumhuriyet Başsavclığı’nca yürütelen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında geçen 16 Ocak günü Ağrı ve Ankara’da çeşitle adreslere eş zamanlı operasyon düzenlendi. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri M.S., E.P., F.P., S.K., B.Y., M.Y., M.B.D., İ.H.D., E.G., A.K., B.G.G. ve R.I.’yı yakalayarak gözaltına aldı. Şüpheliler, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. M.B.D. savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Mahkemeye çıkarılan şüphelilerden bir süre önce görevden uzaklaştırılan ve örgütün haberleşme programı ByLock kullandığı tespit edilen öğretmenler B.G.G. ve R.I. tutuklandı. E.P., S.K., M.Y., E.G. ise adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı.
Diğer 5 şüphelinin işlemlerinin devam ettiği belirtildi.
Kaynak: Hürriyet

31Dışişleri Bakanlığı’ndan ‘rapor’ iddialarına sert tepki

Bakanlıktan yapılan açıklamada, AB üyesi ülkelerinin istihbaratçılarından oluşan bir merkezin kaleme aldığı bildirilen 24 Ağustos 2016 tarihli bir raporda, 15 Temmuz terörist darbe girişimine ilişkin yanlış, temelsiz, yanlı ve cahilce iddialara yer verildiğine dair bazı basın haberleri hakkında izahat talep edilen AB yetkililerinden raporun varlığına ve içeriğine ilişkin bir teyit alınmadığı kaydedildi.

Basında yer alan haberlerde, raporun “sızdırıldığı” iddialarına yer verildiği hatırlatılan açıklamada, “15 Temmuz terörist darbe girişiminin
arkasında Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) olduğu hususu kanıtlarıyla ortaya çıkmıştır. Bu terör örgütünün, ülkemizin ulusal güvenliğine, istikrarına, birliğine ve bütünlüğüne yönelik oluşturduğu tehdit hakkında AB ve AB ülkelerine her düzeyde bilgi verilmiştir. FETÖ’nün sadece Türkiye bakımından değil faaliyet gösterdikleri diğer ülkeler açısından da güvenlik riski taşıyan karanlık bir küresel ağ olduğu hususunda da muhataplarımızı uyarmaktayız.” ifadeleri kullanıldı.

‘BÖYLE BİR DÖNEMDE GÜNDEME GELMESİ MANİDAR’

Açıklamada, AB istihbarat kurumlarının böyle bir rapor hazırladığı iddialarında doğruluk payı olması halinde bunun, AB’nin kötü niyetli davrandığının en açık göstergesi olacağına işaret edilerek, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Diğer taraftan söz konusu raporun, AB’yi ülkemiz aleyhine tavır almaya yönlendirecek bir algı operasyonunun ürünü olabileceği de akla
gelmektedir. Türk halkının, FETÖ’nün bu girişimi karşısında demokrasimizi korumak uğruna verdiği onurlu mücadeleye ve teröre kurban verdiğimiz şehitlerimize dahi saygı göstermekten uzak olan böyle bir yaklaşım ne kabul edilebilir ne de vicdanlara sığar. Söz konusu raporun Türkiye-AB ilişkilerine pozitif bir gündem kazandırılmasına yönelik gayretlerin yoğunlaştığı bir dönemde gündeme gelmesi de ayrıca manidar görülmektedir.”

İngiliz The Times gazetesi, Avrupa Birliği (AB) istihbarat merkezi Intcen tarafından darbe girişimiyle ilgili Ağustos ayı sonunda bir rapor hazırlandığını ve raporda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ordu içerisinde kendisine muhalif kişileri tasfiye etmeyi 15 Temmuz öncesinde planladığının belirtildiğini yazmıştı.
Kaynak: Hürriyet

30Cumhurbaşkanı Erdoğan “Referandum” ve “LAV” silahları ile ilgili konuştu

Gülseli KENARLI-Akın ÇELİKTAŞ- Hakime TORUN/İSTANBUL,(DHA)- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, M4 Hattı Tavşantepe, Pendik, ve Yakacık metro istasyonlarının açılış törenine katıldı.
“PARLAMENTO GÜZEL BİR CEVAP VERDİ. ŞİMDİ MİLLETİM İNŞALLAH GERÇEK, NİHAİ KARARI VERECEK”
Burada konuşan Erdoğan, TBMM’den geçen anayasa teklifine ilişkin “Ne yaptınız ki diyenlere dün akşam parlamento güzel bir cevap verdi. Ama gerçek cevabı inşallah beşer planında egemenlik milletindir. Şimdi milletim inşallah gerçek, nihai kararı verecek. Bu karar ile birlikte Türkiye yeni bir sıçrama noktasına ulaşacaktır. Milletimiz ülkemiz için hayırlı olsun el ele vereceğiz. Hep birlikte Türkiye olacağız” diye konuştu.
“PARLAMENTODAN GEÇTİKTEN VE ÖNÜME GELDİĞİ ZAMAN DA BEN PEŞİNEN SÖYLÜYORUM. ONAYLARIM”
Erdoğan, “Şu anda bir referandum sürecindeyiz. İnşallah bu referandum süreci de milletimizin kahir ekseriyetiyle ben inanıyorum ki neticeye ulaşacak bunun ardından da sizlerin bu talebi parlamentoda inanıyorum ki gündeme gelecektir. Parlamentodan geçtikten ve önüme geldiği zaman da ben peşinen söylüyorum. Ben bunu onaylarım. George, Hans ne der. Şu ne der. Bu ne der. Beni ilgilendirmez. Milletimin dediği beni ilgilendirir. İşte bu manzara güçlü Türkiye manzarasıdır. Yeni Türkiye’nin doğuşu manzarasıdır” dedi.
“İSTEDİKLERİ KADAR İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ’NE AK PARTİ İL TEŞKİLATINA LAV SİLAHI İLE ATEŞ ETSİNLER”
İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve AK Parti İl binalarına düzenlenen lav silahlı saldırılara ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin yaşadığı sıkıntıların aşmasının yolu işte bu manzaradır. Toplu açılış ile verdiğimiz mesajlar, birlikteliktir. Ülkemizi terör, baskı, kuşatma ile ayak oyunları, riyakârlık, algı operasyonları ile sindirmek, huzursuz etmek isteyenleri bozacak olan manzara işte budur. İstedikleri kadar İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne lav silahı ile ateş etsinler. İstedikleri kadar Ak Parti’nin il teşkilatına lav silahı ile ateş etsinler. Bunlar ile bir yere varmak mümkün değil. Bunlar ile bir yere varmak mümkün değil. Bunu iyi bilsinler ki; bizler bu yola her şeyimizi koyduk” ifadelerini kullandı.
“ELLERİNDEKİ FİNANS İMKANLARINI SPEKÜLASYON ARAÇLARINI KULLANARAK BİZİ DİBE ÇEKMEYE ÇALIŞACAK”
Erdoğan, “Unutmayınız, onlar geleceğimizi karartmak isteyecek, biz yaptığımız her yatırımla, attığımız her adımla istikbalimizi aydınlatacağız. Onlar terör örgütlerinin silahları ve bombalarıyla yakacak, yıkacak, biz ise inşa edeceğiz, ihya edeceğiz. Onlar ellerindeki finans imkanlarını spekülasyon araçlarını kullanarak bizi dibe çekmeye çalışacak, biz hayata geçirdiğimiz projelerle zirveyi zorlayacağız. Onlar öldürmenin yollarını arayacak, biz yaşatmanın çaresine bakacağız. Çünkü biz hep birlikte Türkiye’yiz. Bu ülkeye, millete zincir vurmak isteyen çok oldu. Ama hiçbiri de başaramadı. Bugün de Türkiye’yi terör örgütleri, ekonomik saldırılar ile uluslararası dayatmalar ile köşeye sıkıştırdıklarını sananlara karşı yeni bir istiklal mücadelesini başlattık sürdürüyoruz” diye konuştu.
“DÖKTÜĞÜMÜZ HER DAMLA KAN, BU TOPRAKLARIN VATAN OLDUĞU GERÇEĞİNİ PERÇİNLEYEN BİRER MIHTIR”
El Bab’ta 5 askerin şehit olmasına ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şehitlerimiz var. Ama şehitler olmadan bu toprak vatan olmaz. Dün Suriye’de 5 şehidimiz var. 9 gazimiz var. Dün ki kahramanlar ile birlikte tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum. İnancımıza göre şehitler ölmez. Onlar diridirler. Kimse şehitlerimiz için ölü demesinler. Onlar ruhları ile bizim yanımızdalar. Bizim görevimiz, bu mücadeleyi sonuna kadar vermektir. Toprağa verdiğimiz her şehit bedeni elbette yüreğimizin bir köşesini dağlıyor. Gazilerimizin yaşadığı acıları bir kenara bırakmamız mümkün değil. Döktüğümüz her damla kan, ter bu toprakların bize vatan olduğu gerçeğini perçinleyen birer çivi, mıhtır. Birer tapu belgesidir. 15 Temmuz’da darbecinin silahının karşısına cesaretle dikildiğinde orada kanını dökmeseydi. Genci, yaşlısı, kadını erkeği biz bugüne çıkabilir miydik? İstiklal Marşımızın şairinin dediğini sizler aynen yerine getirdiniz. Aynen yerine getirdiniz. Siz gövdenizi siper ettiniz ve o hayasızca akın durdu. İşte mesele bu. İmansızların karşısında ehli iman, kendisini tam manasıyla ortaya koydu ve neticeyi aldık” ifadelerini kullandı.
“DEAŞ, PKK, PYD, YPG, DHKP-C, FETÖ HEPSİ ÇÖKECEK”
Terör örgütlerine karşı mücadelenin devam edeceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “DEAŞ, PKK, PYD, YPG, DHKP-C, FETÖ hepsine karşı Selçuklu sultanı Kılıçaslan’dan beri coğrafyamızda verdiğimiz mücadelede karşımıza çıkartılan ihanet çeteleri hepsi nasıl çöktüyse bundan sonra da hepsi çökecek. Milletimiz istiklalinin ve istikbalinin geleceğe yönelik adımları söz konusu olduğunda 15 Temmuz’da olduğu gibi Allah’ın izniyle her şeyi yapacaktır” açıklamasında bulundu.

(FOTOĞRAF)

Kaynak: Hürriyet

29Telefon dolandırıcısı sahte savcı tutuklandı

İZMİR, (DHA) – İZMİR’in Karşıyaka İlçesinde, telefonla aradığı Ş.S.’ye kendisini savcı olarak tanıtıp, evde bulunan altın ve nakit parasını alan G.Ş., polis tarafından yakalandı. G.Ş., işlemlerin ardından sevk edildiği adliyede tutuklandı.
Polise başvuran Ş.S., tanımadığı bir kişi tarafından cep telefonuyla aradığını, kendisini savcı olarak tanıtıp, adının FETÖ soruşturmasına karıştığını söylediği, bu durumdan kurtulmak için para vermesi gerektiğini söylediğini anlattı. Söylediklerine inanıp, evde bulunan 17 bin 45 lira nakit para ile ziynet eşyalarını bu kişiye verdiğini, sonradan dolandırıldığını anladığını belirtip şikayetçi oldu.
Araştırma yapan Asayiş Şube Müdürlüğü Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri, sahte savcı G.Ş.yi Bornova ilçesinde, aldığı altınları 19 bin liraya kuyumcuda bozdurmak isterken suçüstü yakalandı. İşlemlerin ardından adliyeye sevk edilen G.Ş. nöbetçi sulh ceza hakimliği tarafından tutuklandı.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

2849 ilde FETÖ/PDY operasyonu; 132 kişi gözaltına alındı

Çağatay KENARLI/İSTANBUL,(DHA) Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından şifreli mesajlaşma programı ‘ByLock’ kullandığı tespit edilen ve etkin pişmanlıktan yararlanan kişilerin itirafları doğrultusunda 49 ilde 325 adrese FETÖ/PDY operasyonu düzenlendi.
Operasyonda 187’si emniyet personeli, 48’i örgüt içerisinde “abi-abla”ların olduğu 235 kişiden 132’si gözaltına alındı. Operasyonun diğer şüphelileri yakalamak için devam ettiği öğrenildi.

Kaynak: Hürriyet

27Isparta’da FETÖ’den 4 tutuklama

 

Ali ÇEVİKBAŞ/ISPARTA, (DHA) – ISPARTA’da FETÖ/PDY soruşturması kapsamında meslekten ihraç edilen 4 polis memuru tutuklandı.

FETÖ/PDY’nin şifreli mesajlaşma programı ‘ByLock’ kullandığı gerekçesiyle daha önce meslekten ihraç edilen 15 polis hakkında Isparta Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yakalama kararı çıkarıldı. Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin dün çok sayıda adrese düzenlediği eş zamanlı operasyonda 12 polis gözaltına alındı. İşlemleri tamamlanan 5 şüpheli adliyeye sevk edilirken, 4’ü ‘terör örgütü üyesi olmak’ suçundan tutuklandı, 1’i ise adli kontrolle bırakıldı. Operasyon kapsamında firari olan 3 kişinin arandığı belirtildi.

FETÖ/PDY’ye yönelik bir başka soruşturmada da 1 avukat gözaltına alındı. Şüphelinin işlemlerinin sürdüğü kaydedildi.

Kaynak: Hürriyet

26OMÜ öğretim üyeleri rektör olarak atandı

SAMSUN,(DHA) – CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, 12 üniversiteye yaptığı rektör atamasında Batman ve Gümüşhane Üniversiteleri rektörlerini Ondokuz Mayıs Üniversitesi öğretim üyelerinden seçti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 12 üniversiteye yaptığı rektör atamasında Batman ve Gümüşhane Üniversiteleri rektörlerini Ondokuz Mayıs Üniversitesi öğretim üyelerinden seçti. OMÜ’ye rektör olarak atanan Prof.Dr. Sait Bilgiç’in Turizm Fakültesi’ne dekan olarak atadığı Prof.Dr. Hali İbrahim Zeybek Gümüşhane Üniversitesi rektörü olarak atanırken, OMÜ Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Aydın Durmuş ise Batman Üniveirsitesi Rektörü olarak atandı.

OMÜ’de Rektör Prof.Dr. Sait Bilgiç tarafından başlatılan FETÖ/PYD soruşturması kapsamında üniversite ile ilişiği kesilen öğretim üyelerinin ardından gerçekleştirilen yeni yapılanma sürecinde Halil İbrahim Zeybek Bafra Turiz Fakültesi Dekanı olarak atanmıştı. Prof.Dr.Durmuş ve Prof.Dr.Zeybek’in Samsun’dan farklı iki şehirdeki üniversiteye rektör olarak atanması ise Prof.Dr.Sait Bilgiç farkı olarak yorumlandı.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

25Kaymakam Kadir Güntepe’nin sorgusu sürüyor

Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ/PDY’ye yönelik yürüttüğü geniş kapsamlı soruşturma sürüyor. Örgütün ’mülkiye yapılanması’na yönelik soruşturma kapsamında 100, 101 ve 102’nci dönem kaymakamlarına yönelik soruşturmada 84 kaymakam gözaltına alındı, bunlardan 44’ü tutuklanırken, 40’ı ise etkin etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak itirafçı oldu.

100,101 ve 102’inci dönem den sonra örgütün 99’uncu dönem kaymakamlarına yönelik soruşturma başlatan Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı, ilk olarak örgütün 99’uncu dönem Türkiye kaymakam adaylarının imamının, ’Faruk’ kod adlı M.G. olduğu belirledi. Ankara’da yaklanarak kente getirilen M.G.’nin ilk ifadesi sonrası 16 kaymakam hakkında daha gözaltı kararı verildiği, zanlılardan 3’ünün tutuklu bulunduğu bildirildi. Ayrıca M.G.’nin ifadesi doğrultusunda 17 üst düzey bürokrat hakkında başlatılan incelemenin devam ettiği öğrenildi.

‘BEN PKK İLE MÜCADELE EDEN BİRİYİM’ DİYEREK KENDİNİ SAVUNDU

Örgütün ’mülkiye yapılanması’na yönelik soruşturmada üç gün önce Kayseri’de gözaltına alınan Beytüşşebap eski Kaymakamı, Elazığ Valiliği Hukuk Müşaviri Kadir Güntepe’nin emniyetteki işlemleri ise sürüyor. Gözaltında oldukça agresif olduğu öğrenilen Kadir Güntepe’nin sık sık, “Ben PKK ile mücadele eden birisiyim” diye kendini savunduğu öğrenildi.

Amasya’nın Hamamözü İlçesi’nde görev yaparken burada ‘Amasya Kaymakamlar imamı’ olan H.Ö. ile yüz yüze ve telefonda onlarca kez görüştüğü belirtilen Kadir Güntepe’nin Bylock’u yoğun olarak kullananların belirtildiği ‘kırmızı liste’ içinde olduğu iddia edildi. Kadir Güntepe’nin gözaltına alınan eşi Zeynep Güntepe’nin de emniyetteki işlemleri sürüyor.
Kaynak: Hürriyet

24Kaymakam Kadir Güntepe’nin sorgusu sürüyor

Mustafa TURAPOĞLU/ TOKAT,(DHA)-TOKAT Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında gözaltına alınan Beytüşşebap eski Kaymakamı, Elazığ Valiliği Hukuk Müşaviri Kadir Güntepe’nin “Ben PKK ile mücadele eden birisiyim” diye kendini savunduğu öğrenildi.
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ/PDY’ye yönelik yürüttüğü geniş kapsamlı soruşturma sürüyor. Örgütün ‘mülkiye yapılanması’na yönelik soruşturma kapsamında 100, 101 ve 102’nci dönem kaymakamlarına yönelik soruşturmada 84 kaymakam gözaltına alındı, bunlardan 44’ü tutuklanırken, 40’ı ise etkin etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak itirafçı oldu.
100,101 ve 102’inci dönem den sonra örgütün 99’uncu dönem kaymakamlarına yönelik soruşturma başlatan Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı, ilk olarak örgütün 99’uncu dönem Türkiye kaymakam adaylarının imamının, ‘Faruk’ kod adlı M.G. olduğu belirledi. Ankara’da yaklanarak kente getirilen M.G.’nin ilk ifadesi sonrası 16 kaymakam hakkında daha gözaltı kararı verildiği, zanlılardan 3’ünün tutuklu bulunduğu bildirildi. Ayrıca M.G.’nin ifadesi doğrultusunda 17 üst düzey bürokrat hakkında başlatılan incelemenin devam ettiği öğrenildi.
BYLOCK KULLANDIĞI BELİRLENDİ
Örgütün ‘mülkiye yapılanması’na yönelik soruşturmada üç gün önce Kayseri’de gözaltına alınan Beytüşşebap eski Kaymakamı, Elazığ Valiliği Hukuk Müşaviri Kadir Güntepe’nin emniyetteki işlemleri ise sürüyor. Gözaltında oldukça agresif olduğu öğrenilen Kadir Güntepe’nin sık sık, “Ben PKK ile mücadele eden birisiyim” diye kendini savunduğu öğrenildi.
Amasya’nın Hamamözü İlçesi’nde görev yaparken burada ‘Amasya Kaymakamlar imamı’ olan H.Ö. ile yüz yüze ve telefonda onlarca kez görüştüğü belirtilen Kadir Güntepe’nin Bylock’u yoğun olarak kullananların belirtildiği ‘kırmızı liste’ içinde olduğu iddia edildi. Kadir Güntepe’nin gözaltına alınan eşi Zeynep Güntepe’nin de emniyetteki işlemleri sürüyor.

FOTOĞRAFLI

 
Kaynak: Hürriyet

23flaş

DHA: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY’nin kriptolu programı Bylock uygulamasını kullandığı tespit edilen 180 kişi hakkında operasyon başlatıldı. Mahkeme kararı ile 48 ilde eş zamanlı aramalar yapılırken, şu ana kadar 12 kişi gözaltına alındı.
Kaynak: Hürriyet

22Bylock ile ilgili iddianame: Ekşi, İnci ve Uludağ Sözlük’te 15 Temmuz öncesi bulunamadı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, BDDK Destek Hizmetleri Daire Başkanlığının, “FETÖ/PDY ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle 38 kurum çalışanının açığa alındığı ve bunlardan 33’ünün ByLock programını kullandıkları” yönündeki 26 Ağustos 2016 tarihli raporun gönderildiği İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunun, haklarında daha önce işlem yapılmayan 26 şüpheli hakkında “FETÖ/PDY üyesi olma” isnadıyla soruşturma başlattığı hatırlatıldı.

BAŞKA ÜLKELERDE KAYITLI TELEFON HATTI

FETÖ ile ilgili diğer iddianamelerde olduğu gibi, örgütün genel değerlendirmesi, işleyişi, hukuki nitelendirilmesi, amacı, paralel devlet kurma çabaları, hiyerarşik, zihinsel, mali, sosyal ve kültürel yapısı ile yönetim modeli, istihbarat ağı, kullandığı yöntemler ve gelir kaynaklarının başlıklar halinde anlatıldığı iddianamede, delil olarak değerlendirilen ByLock programının teknik analizi yapıldı.
Örgüt üyelerinin acil durumlarda görüşülmesi gereken bir konuyla ilgili, birinci derecede yüz yüze haberleşme yöntemini kullandığı, mecbur kalınmadıkça telefonla görüşme yapılmadığı belirtilen iddianamede, örgütün en önemli haberleşme aracının da mobil telefonlar olduğuna vurgu yapıldı.
İddianamede, terör örgütü mensuplarının kendi adlarına kayıtlı olmayan mobil telefon hatları temin edip, bunları belirli aralıklarla cihazlarıyla birlikte değiştirmelerinin bile legal olduğunu iddia ettikleri faaliyetlerinin illegal olduğunu ve bunları gizlemeye çalıştıklarını ortaya koymak açısından önemli bir veri olduğu kaydedildi.
Örgütün üst düzey “abi” ve “ablaları”nın, sadece hangi ülkeye ait olduğunun görülebildiği başka ülkelerde kayıtlı mobil telefon hatları kullandıkları, yurt dışındaki okullarla irtibat için ise kiralık hatlar vasıtasıyla şifreli IP telefon kullandıkları anlatılan iddianamede, mobil veri ile iletişime imkan tanıyan Skype, Tango, ByLock, Kakaotalk, WhatsApp ve benzeri programların da düşük maliyetli olması ve mesajlaşmaların şifrelenerek korunması sebebiyle sık tercih edilen haberleşme yöntem ve aracı olduğu ifade edildi.

17-25 ARALIK’TAN SONRA KULLANILMAYA BAŞLANDI

Örgüt lideriyle çoğunlukla en sağlıklı haberleşme yöntemi olarak kabul edilen canlı kuryeyle haberleşildiği, talimat almak veya faaliyetler hakkında bilgi vermek amacıyla ABD’nin Pensilvanya eyaletine gidilerek örgüt lideriyle yüz yüze görüşüldüğü ve talimatların bizzat liderlerinden alındığı anlatılan iddianamede, “Casusluk şebekesi gibi hareket eden ve gizliliğe büyük önem veren FETÖ, özellikle 17-25 Aralık sürecinden sonra suç faaliyeti içinde olmanın bilinciyle muhtemel telefon dinlemelerine karşı, o güne kadar örgüt içi iletişimde kullandığı programlar terk edilerek, örgüt tarafından geliştirilen kriptolu haberleşme programı ByLock’u kullanmaya başlamıştır” ifadesine yer verildi.
ByLock programının kurulum dosyası olmadan, haricen ya da internet üzerinden temininin mümkün olmadığı, programa erişimi örgüt üyelerinin birbirlerine kurulum dosyasını dijital ortamda vererek sağladığı ve bu özelliği nedeniyle de programın örgüte aidiyeti kesin olan bir program olduğu aktarılan iddianamede, bunun da ByLock programına, FETÖ/PDY içerisinde faaliyet göstermeyen bir kişinin ulaşmasının mümkün olmadığını gösterdiğine işaret edildi.
ByLock programının, Bluetooth, flashbellek vb. ile kurulum dosyasını telefona kopyalamayla başlayan özde bir mesajlaşma programı olduğuna yer verilen iddianamede, giriş şifresi oluşturulduktan sonra sisteme Türkiye haricinden başka bir ülkenin serverı üzerinden bağlantı sağlanabildiği ve bu bağlantının genellikle ABD üzerinden gerçekleştiği belirtildi.
İddianamede, ByLock’un sunucusunun Litvanya’da olduğu, program üzerinden gönderilen mesajların, alıcı tarafından silinmemiş ise 24 saat içerisinde, sistem tarafından otomatik olarak silindiği, göndericinin mesajı gönderdikten sonra telefonundan silmesi ve alıcının mesajı okuması durumunda sistemin mesajı otomatik olarak sildiği, gelen mesajlardan telefonların özelliklerine göre ekran görüntüsü ve kopyasının alınabildiği anlatıldı.
Programın önce İngilizce yazılım olarak, daha sonra da Türkçe yazılım güncellemesi yapılarak “Turquoise” ismiyle tüm Türkiye’deki örgüt mensuplarının hizmetine sunulduğu, örgüt tarafından programın Türkçe- İngilizce versiyonlarının kullanıldığı ifade edilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
“ByLock ve Turquoise isimli versiyonlar başta App Store ve Play Store olmak üzere hiçbir mağazada satışa sunulmamakta, örgüt üyeleri dışında temini mümkün olmamaktadır. Program kullanılmaya başlandıktan sonra başta örgütün elebaşısı Fetullah Gülen olmak üzere örgütün üst yöneticilerinin emir ve talimatlarının, bölge imamlarına, bölge imamları vasıtasıyla il ve ilçe imam, abi ve diğer sorumlulara, onların aracılığıyla da tüm diğer örgüt mensuplarına ulaştırıldığı bilinmektedir.

GOOGLE’DA ARAMALAR 7-13 EYLÜL 2014’TE TAVAN YAPTI

İddianamede, ByLock ve uygulama sunucularının ayrıntılı teknik çalışmalara tabi tutulduğu, bu çalışmalarda uygulamanın teknik tasarımına, mimarisine, işleyişine, aynı işlevi gören uygulamalarla benzer ve farklı yönlerine, kullanıcı profiline ilişkin hususların değerlendirildiğine vurgu yapılarak, “Google Play’de 2014 yılının başlarında kullanıma sunulan ve 2016 yılının ilk aylarına kadar çeşitli versiyonlarla kullanımda bulunan ByLock uygulamasında, kriptolu anlık mesajlaşma, kriptolu sesli görüşme, grup mesajlaşmaları, dosya paylaşımı, e-posta iletişimi, arkadaş ekleme özellikleri mevcuttur. Uygulama üzerinden telefon numarası veya ad-soyad ilgileriyle arama yapılarak kullanıcı ve telefon rehberindeki kişilerin de otomatik olarak eklenmesine imkan bulunmamaktadır. Kullanıcıların birbirleriyle ByLock uygulaması üzerinden iletişime geçebilmeleri için tarafların birbirlerinin ‘kullanıcı adı/kodu’ bilgilerini bilmeleri ve her iki tarafın diğerini arkadaş olarak eklemesi gerekmektedir.” denildi.
Darbeye teşebbüs tarihi olan 15 Temmuz 2016’dan öncesine dair ByLock uygulamasına ilişkin açık kaynaklarda yürütülen araştırmalar sonucunda, uygulamanın Google Play ve Apple Store uygulama marketlerinden yayından kaldırıldığı ve uygulama kurulum dosyalarına erişimin devam ettiğinin tespit edildiği aktarılan iddianamede, 17 Aralık 2013 ve 17 Şubat 2016 tarihleri arasında ‘ByLock’ anahtar kelimesi kullanılarak yapılan Google aramalarına göre, aramaların 7-13 Eylül 2014 tarih aralığında tavan yaptığı, 2015 yılının başlarında inişe geçtiği ve sonraki süreçte de tekrar yükselişe geçmediğinin belirlendiği anlatıldı.

İNDİRİLMESİ DEĞİL, KULLANILMA DURUMUNA BAKILDI

İddianamede, ByLock uygulamasıyla ilgili Türkiye dışında Fransa, İngiltere ve ABD’de de arama yapılmasına rağmen aramaların neredeyse tamamının Türkiye kaynaklı olduğu, diğer ülkelerden yapılan aramaların da örgütün yabancı ülkelerdeki üyeleri veya Türk kullanıcılar tarafından VPN bağlantısı ile gerçekleştirildiğinin değerlendirildiği kaydedilerek, şu bilgilere yer verildi:
“İndirme sayılarının, uygulama sunucusu üzerinde olduğu görülen 215 bin 92 adet kullanıcı sayısıyla uyumsuz olmadığı değerlendirilmektedir. Nitekim tüm çalışmalarda, bilinçli veya bilinçsiz indirme değil, kullanma durumu irdelenmiştir. Dolayısıyla, muhtelif indirme rakamlarından ziyade, uygulamaya kayıt olmuş kullanıcıların esas alınması gerekmektedir. Twitter’da, 15 Temmuz 2016 tarihi öncesinde ByLock uygulamasına ilişkin paylaşımlarda bulunan kullanıcıların büyük çoğunluğunun, FETÖ/PDY lehine paylaşımlarda bulunduğu görülmüştür. Bu durum, kimliği tespit edilebilen hesap kullanıcılarının örgüte müzahir şahıslar olduklarının, kamuoyuna yansımasında önce uygulamayı bildiklerinin ve yaygın şekilde kullandıklarının göstergesi olarak değerlendirilmiştir.”

EKŞİ SÖZLÜK’TE 15 TEMMUZ ÖNCESİNDE RASTLANMADI

ByLock uygulamasının, 15 Temmuz’dan önce, belirli sayıda olmak üzere, Twitter dışındaki çok az platformda yer aldığı, Ekşisözlük, Uludağsözlük ve İncisözlük gibi güncel konuların ve kavramların yoğun olarak paylaşılıp tartışıldığı platformlarda uygulamayla ilgili herhangi bir bilgiye rastlanılmadığına dikkat çekilen iddianamede, “Toplumda ve hatta teknik konularla ilgili insanlar arasından bilinirliği yok denebilecek seviyedeyken, istatistikler göz önünde bulundurulduğunda, diğer ülkelere kıyasla Türkiye’den kullanım değerlerinin açık, farklı, yüksek olması, (diğer tüm ülkelerin toplamından çok daha fazla) uygulamanın amacı hakkında fikir veren en önemli unsurlar arasında görülmektedir.” değerlendirmesinde bulunuldu.
İdidanamede, iki kullanıcı arasında iletilen verilerin kriptografik algoritması kullanılarak şifrelendiğinin belirlendiği, kriptografik algoritmanın bir tür açık anahtarlı/asimetrik şifreleme algoritması olduğu ve biri gizli diğeri açık olmak kaydıyla iki adet anahtar kullanarak şifreleme yaptığı ifade edilirken, şöyle devam edildi:
“Uygulama sunucusunu yöneten şahsın, uygulamanın hizmet sunucuyu ve IP adreslerini kiralama yöntemi ile temin ettiği, söz konusu hizmetlere ait bedelleri aylık ve üç aylık aralıklarla ödediği, bu işlemleri dashjhon@yandx.com adlı elektronik posta adresi üzerinden gerçekleştirdiği tespit edilmiştir. Bahsi geçen sunucunun, Litvanya’da hizmet veren ‘Baltic Servers’ isimli firmanın kiraladığı sunuculardan biri olduğu görülmüştür.”
Uygulama sunucusu yöneticisinin, uygulamayı kullananların tespitini nispeten zorlaştırmak amacıyla 8 adet ilave IP adresi kiraladığı ve 15 Kasım 2014’te uygulama için açtığı bir web sayfasında, Ortadoğu’dan gelen bazı IP adreslerinin uygulamaya erişimini engellediğini duyurduğu anlatılan iddianamede, “Uygulama sunucularına yönelik yürütülen teknik incelemeler neticesinde elde edilen bilgilerle, şahsın engelleme işlemini 17 Kasım 2014 tarihinde yaptığı, fakat 15 Kasım 2014 tarihinden önceki erişim log kayıtlarını veri tabanından sildiği tespit edilmiştir. Engelleme işlemine konu IP adreslerinin tamamına yakınının Türkiye IP adresleri aralığında olduğu, dolayısıyla şahsın, açıklamalarında, ‘Ortadoğu’ derken aslında özellikle Türkiye’den gelen bağlantıları engellemeye yönelik bir çalışmada bulunduğu anlaşılmıştır. Bu yöntemle uygulamayı kullananların tespitinin önüne geçilmesini amaçlayan kurgusal başka bir tedbir alındığı değerlendirilmektedir.” denildi.
İddianamede, uygulama sunucusu yöneticisinin gerçekleştirdiği IP engellemesinin, Türkiye’deki kullanıcılarının uygulamaya erişimlerini engellemekten ziyade, kullanıcıların VPN kullanılması sonucunda gerçek IP adresleri ile sunucuya bağlanmalarının tespit edilmesini önlemeyi amaçladığı sonucuna varıldığı anlatılarak, yürütülen çalışmalar sonucunda ByLock uygulama sunucusundaki veri tabanı dosyaları, sunucu yöneticisi tarafından girilen komutlar ve sunucuda çalışan yazılım dosyalarının elde edildiği belirtildi.
İddianamede, ByLock uygulaması üzerinde yapılan çalışmalar sonucu, bütün çağrı hareketleri, mesajlaşma, mailleşme ve rehber bilgileri tablolarına ilişkin elde edilen şu verilere de yer verildi:
“Uygulamaya kayıt olan kullanıcı sayısı 215 bin 92, parolası çözümlenebilen kullanıcı sayısı (çözümleme işlemi devam etmektedir) 184 bin 298, oluşturulmuş toplam grup sayısı 31 bin 886, toplam mesaj içeriği (gönderilen ve alınan bütün mesajlar) 17 milyon 169 bin 632, çözümlenen mesaj içeriği (çözümleme işlemi devam etmektedir) 15 milyon 520 bin 552, verilerdeki toplam e-posta içeriği 3 milyon 158 bin 388, çözümlenen e-posta içeriği (çözümleme işlemi devam etmektedir) 2 milyon 293 bin 518, an az bir kez mesaj atmış ve/veya almış şahıs sayısı 60 bin 473, sesli görüşmeyi kullanan şahıs sayısı 78 bin 165, sadece sesli iletişim için kullanan şahıs sayısı 46 bin 799.”
Kaynak: Hürriyet

21Uşak’ta FETÖ’den 19 tutuklama

Yavuz KUŞDEMİR/ UŞAK, (DHA)- UŞAK merkezli 18 ilde geçen 12 Ocak’ta FETÖ/PDY’nin mahrem yapısı ve ideolojik kanadını temsil eden kişilere yönelik düzenlenen operasyonda gözaltına alınan 25 kişiden 19’u, sevk edildiği adliyede tutuklandı. Şüphelilerden 6’sı ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Uşak İl Emniyet Müdürlüğü’nce FETÖ/PDY’ye yönelik geçen yıl 21 Ekim’de örgütün ideolojik kanadı olarak adlandırılan, mahrem yapısına yönelik 26 ilde eş zamanlı düzenlenen 1’inci dalga operasyonda, gözaltına alınan 45 şüpheliden 32’si tutuklandı. 1’inci dalga operasyonda itirafçıların ifadelerinden yola çıkan polis, geçen 12 Ocak’ta örgütün mahrem yapısına yönelik 18 ilde eş zamanlı 2’inci dalga operasyon düzenledi.
Bu operasyonda gözaltına alınan 25 şüpheliden 19’u, dün sevk edildiği adliyede tutuklandı. 6 kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Şüphelilerin, örgütten ayrılmak isteyen öğrencilere, ‘şefkat tokadı’ adı altında psikolojik ve dini baskı uyguladıkları belirlendi.
Gizliliği sağlamak amacıyla kod isim kullanan, büyük ağabeylerin talimatları ve uygun görmesiyle birlikteliği ve bağlılığı artırmak amacıyla örgüt içi evlilik yaptıkları tespit edilen örgüt mensuplarının tamamına yakınının, kriptolu haberleşme programı ‘ByLock’ kullanıcısı olduğu belirlendi. Ayrıca emniyet, adliye ve askeriye, emniyet ve adliye gibi kamu kurumlarında örgütün talimatları doğrultusunda görev yaptıkları, gizliliğe azami özen gösterdikleri, kamu kurumlarındaki diğer kamu personelini örgüte kazandırma faaliyeti içinde oldukları tespit edildi.

 
Kaynak: Hürriyet

20BDDK’daki “Bylock” soruşturması; 26 kişiye 15 yıl hapis istendi

Ümit TÜRK/İSTANBUL,(DHA) FETÖ’nün kriptolu haberleşme programı Bylock’u kullandıkları tespit edilen Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) çalışanı 26 kişi hakkında “Terör örgütü üyeliği” suçundan 15 yıla kadar hapis istemiyle İddianame düzenlendi. Bylock kullanıcı sayısının 215 bin 92 olduğu belirtilen iddianamede, şuana kadar 15 milyon 520 bin 522 adet kriptolu mesaj içeriğinin çözümlendiği kaydedildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, BDDK Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı’nın 15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ/PDY ile iltisaklı olduğu gerekçesiyle 38 kurum çalışanın açığa alındığı, bunlardan 33’ünün de Bylock programını kullandıklarının bildirilmesi üzerine soruşturmanın başlatıldığı hatırlatıldı. İddianamede örgütün haberleşme yöntemleriyle Bylock’un kullanımı ve özelliklerine ilişkin önemli tespitlere yer verildi.
FETÖ’NÜN HABERLEŞMEDE KULLANDIĞI YÖNTEMLER
İddianamede örgütün haberleşmede kullandığı en etkili yöntemin “Ru be ru” (yüz yüze) şeklinde olan yöntem olduğu kaydedildi. Yine canlı kurye kullanılmasının da en sağlıklı haberleşme yöntemlerinden biri olarak kabul edildiği belirtilen iddianamede özellikle örgüt lideri Fetullah Gülen ile haberleşmede çoğunlukla bu yöntemin kullanıldığı, talimat almak veya faaliyetler hakkında bilgi almak için kuryelerin Pensilvanya’ya giderek örgüt lideriyle yüz yüze görüştükleri tespitine yer verildi.
EN YAYGIN YÖNTEM TELEFON
En yaygın haberleşme yönteminin ise mobil telefonlar olduğu belirtildi. Örgüt mensuplarının kendi adlarına kayıtlı olmayan hatlar temin ettikleri bunları da kullandıkları cihazlarla birlikte periyodik aralıklarla değiştirdikleri belirtildi. Üst düzey ‘abi’ ve ‘abla’ların ise başka ülkelere kayıtlı mobil telefon hatları kullandıkları tespitine yer verildi. Mobil cihaz ile iletişime imkan tanıyan Skype, Tango, Bylock, Line, Karaotlak ve Whatsapp gibi programların da düşük maliyetli olması ve mesajlaşmaların şifrelenerek korunması sebebiyle sık tercih edilen haberleşme yöntemi olarak görüldüğü kaydedildi.
FETULLAH GÜLEN’İN TALİMATIYLA GÖRÜŞMELER BYLOCK ÜZERİNDEN YAPILDI
İddianamede Bylock’un, 17-25 Aralık sürecinden sonra telefon dinlemelerine karşı kriptolu haberleşme programı olarak örgüt tarafından geliştirildiği belirtilerek, örgüt lideri Gülen’in de, “Tüm üyeler Bylock programı üzerinden görüşmeler yapsın. Normal telefonla görüşme yapanlar hizmete ihanet etmiş olur” diyerek talimat verdiği, örgüt mensuplarının da bu talimat üzerine bu program üzerinden görüşmeler gerçekleştirdiği ifade edildi.
“ÖRGÜT İÇERİSİNDE OLMAYAN KİŞİNİN BYLOCK KULLANMASI MÜMKÜN DEĞİL”
Bylock’un kurulum dosyası olmadan haricen ya da internet üzerinden temininin mümkün olmadığı, programa erişimin ancak örgüt üyelerinin birbirlerine kurulum dosyasını bluetoth, flash bellek gibi dijital ortamda vererek sağlandığına dikkat çekilen iddianamede, bu programa örgüt içerisinde faaliyet göstermeyen bir kişinin ulaşmasının mümkün olmadığı vurgulandı. 15 Temmuz kalkışmasından sonra da, örgüt içerisinde, “Bylock silinsin, telefonlar formatlansın” talimatının verildiği belirtildi.
BYLOCK’UN ÖZELLİKLERİ…
İddianamede sunucusunun Litvanya’da olduğu belirtilen Bylock’un, ilk önce İngilizce yazılım olarak üretildiği daha sonra Türkçe yazılım güncellemesi yapılarak tüm Türkiye’de örgüt mensuplarının hizmetine sunulduğu belirtildi. Bylock üzerinden gönderilen mesajların alıcı tarafından silinmemiş ise eğer sistem tarafından 24 saat içinde otomatik olarak silindiği, telefonların özelliklerine göre ekran görüntüsü ve kopyasının alınabildiği kaydedildi.
KULLANICI SAYISI 215 BİN 92
Bylock’un indirme sitelerinden edinilen bilgilere göre 500 bin ila 1 milyon arasında indirildiğinin belirlendiğine işaret edilen iddianamede, kullanıcı sayısının 215 bin 92 adet olduğu değerlendirmesi yapıldı. Dünya üzerinde en çok kullanıcısının olduğu ülkenin de Türkiye olduğu vurgulandı.
15 MİLYON KRİPTOLU MESAJ ÇÖZÜMLENDİ
İddianamede Bylock üzerinde yapılan çalışmalar neticesinde toplam 17 milyon 169 bin 632 mesaj kaydına ulaşıldığı belirtilerek, şuana kadar 15 milyon 520 bin 552 adet mesajlaşmaya ait kriptolu içeriğin çözümlendiği vurgulandı. Yine program üzerinden bir kez mesaj atmış ya da almış kullanıcı sayısının 60 bin 473 olduğu, uygulamayı sadece sesli iletişim için kullanan kişi sayısının ise 46 bin 799 olduğu bilgisine yer verildi.
Savcılığın değerlendirmesinde “Bylock uygulamasının, global bir uygulama görüntüsü altında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanımına sunulduğu sonucuna varılmıştır” denildi.
ŞÜPHELİLERİN 20’Sİ KIRMIZI, 6’SI TURUNCU RENKTE BYLOCK KULLANICISI…
İddianamede murakıp, murakıp yardımcısı ve uzman olan 26 şüpheliden 22’sinin tutuklu olduğu, 4’ünün ise firari olduğu belirtildi. Yine şüphelilerden 20’sinin çok yoğun kullanım anlamına gelen “kırmızı renk” grubunda Bylock kullandığı, 6’sının ise “turuncu renk” grubunda Bylock kullandığı belirtildi. Ayrıca tüm şüphelilerin örgütle bağlantılı olduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edildiği belirlendi. Tüm şüpheliler için “Terör örgütü üyeliği” suçundan ayrı ayrı 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
ŞÜPHELİLER BYLOCK KULLANMADIKLARINI SAVUNDULAR
İddianamede şüphelilerin savunmalarına da yer verildi. Bylock indirip kullanmadıklarını, örgüt ile herhangi bir bağlantılarının olmadığını söyledikleri, bazılarının da BDDK yöneticileriyle ters düştüğü için adının listeye eklendiğini belirterek suçlamaları kabul etmedikleri belirtildi.

Kaynak: Hürriyet

19Borsa 15 Temmuz öncesi seviyesinde

Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi, “geç gelen Noel rallisi” ile son iki haftada yüzde 7,73 yükselerek Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) hain darbe girişimi öncesi seviyesini yakaladı.

FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişimi öncesindeki günü 82.623,83 puandan tamamlayan BIST 100 endeksi, darbe girişimden sonraki ilk işlem gününde yüzde 7,08 değer kaybetmiş ve izleyen 4 işlem günü içerisinde 70.426,16 puan seviyesine kadar gerilemişti. İlerleyen zamanlarda 73.000-79.000 bandı içinde hareket eden BIST 100 endeksi, yaşanan olumsuz gelişmelere karşın 2016’yı yıllık bazda yüzde 8,94 getiri ile 78.138,66 puandan tamamladı.

Yeni yıla, dolar ve avronun TL karşısındaki rekor seviyeleri görmesiyle satış ağırlıklı başlayan BIST 100 endeksi, ilk birkaç günde 75.656,75 puana kadar gerilemesinin ardından tekrar yükselişe geçti.

Özellikle yılın ikinci haftasından itibaren analistlerin “geç gelen Noel rallisi” olarak nitelendirdiği hacimli bir yükseliş trendine giren BIST 100 endeksi, yatırımcısına iki haftada yüzde 7,73 kazandırdı ve bu haftayı 83.067,15 puandan tamamlayarak 6 ay sonra 15 Temmuz öncesi seviyesini aşmış oldu.

Bu dönem içinde günlük 8,1 milyar liralık işlem hacmiyle tüm zamanların en yüksek işlem hacmi rekorunu da kıran Borsa İstanbul’da, BIST 100 endeksi, FETÖ darbe girişimi sonrasında oluşan fiyat boşluğunu da doldurmuş oldu.

 

“BIST 100 ENDEKSİ, KÜRESEL BORSALARDAN POZİTİF AYRIŞTI”

AA muhabirine konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Destek Menkul Araştırma Müdürü Murat Tufan, yılın ilk ayını tamamlamaya sayılı günler kala önceki yılki kapanışa göre BIST 100 endeksindeki kazancın yüzde 6,31 olduğunu belirterek, “İç ve dış gelişmelerin etkisiyle yükselişe geçen döviz kurları Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasını (TCMB) harekete geçirdi. TCMB’nin uyguladığı likidite düzenleyici politikalar iç piyasalarda pozitif algılanırken sektör bazlı gelişmelerin de endeksi yukarı çektiğini görüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Tufan, yıl başından bu yana gıda, içecek, turizm, iletişim, petro-kimya ve metal endekslerinin en çok değer kazanan sektörler olarak öne çıktığını vurgulayarak, küresel gelişmeler, dövizdeki hareketlilik ve piyasa çarpanlarına göre ucuz kalan hisselerin alım fırsatı olarak değerlendirilmesiyle endeksin yukarı yönlü hareketinin desteklendiğini kaydetti.

Yıl başından bu yana yüzde 6,31 değer kazanarak küresel borsalardan pozitif ayrışan BIST 100 endeksinde 83.000 seviyesinin önemli direnç seviyesi olduğunu gördüklerini ifade eden Tufan, “Bu seviyenin aşılması halinde yükselişlerin devamı 83.500-84.600 bölgesine doğru devam edebilir.” dedi.

 

“ENDEKSİN SIRASIYLA 85.000 VE 90.000 SEVİYELERİNİ GÖRMESİNİ BEKLİYORUM”

İntegral Menkul Değerler Araştırma Direktörü Tuncay Turşucu da 2017 yılına girilmesiyle birlikte dolar endeksinde 104 seviyesinden 100 seviyesine doğru oluşan gevşemenin gelişmekte olan ülke piyasaları için de pozitif etki yarattığını belirterek, şunları kaydetti:

“Gelişmekte olan ülke endeksi yıl başından bugüne yaklaşık yüzde 5 yükseldi. BIST 100 endeksi de bu rüzgardan faydalandı. Zaten dolar bazında ucuzlayan endekste, fiyat/kazanç rasyosu bakımından da yüzde 40’lara varan iskonto seviyesinin olması ve diğer gelişmekte olan ülke piyasalarına göre negatif ayrışmış olması BIST 100 endeksinin pozitif bir seyir izlemesini ve 83.000 direncini test etmesini sağladı.”

Gelecek dönemde endeksin sırasıyla 85.000 ve 90.000 seviyelerini görmesini beklediğini ifade eden Turşucu, TCMB’nin kurda stabil ortamı sağlamasının bunda etkili olacağını vurguladı.

Geri çekilmelerde 76.000 puanın çok güçlü bir destek konumunda olduğunu belirten Turşucu, “Önümüzdeki dönemde bilanço beklentili hisse bazlı hareketler daha çok görülebilir. Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings’in not indiriminin artık bir sürpriz olmayacağını düşünüyorum. Anayasa değişikliğinin Meclisten geçmesi, erken seçim riskini ortadan kaldıracağından piyasaları rahatlatabilir. Ayrıca Donald Trump sonrası dolar endeksinin gevşemesi de piyasalara önemli bir destek sağlayabilir.” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Hürriyet

18Bursa’da FETÖ bahanesiyle dolandırıcılığa suç üstü

Berktuğ ÖNCÜ/ BURSA,(DHA)-BURSA’da kendisini polis olarak tanıtan 21 yaşındaki Burak K., FETÖ terör örgütünün adını kullanarak telefonla dolandırıcılık yaparken suçüstü yakalandı.
Olay, merkez Yıldırım ilçesi Yiğitler Mahallesi’nde meydana geldi. Kendisini polis olarak tanıtan bir kişi, 50 yaşındaki S.S.’yi telefonla aradı. Şüpheli, S.S.’ye, “Kimlik bilgilerin FETÖ’nün eline geçti. Senin adına hesap açmışlar. O hesaplardan da para aktarımları olmuş. Senin evindeki veya banka hesabındaki altın ile paraları bize vermen gerekiyor. Biz senin suçsuz olduğunu biliyoruz. Karşılaştırma yapacağız” dedi. Bunun üzerine paniğe kapılan S.S., evindeki yaklaşık 20 bin lira değerindeki altını poşete koydu. Telefonda şüphelilerle yaklaşık 5 saat boyunca konuşan kadın, dolandırılma ihtimali üzerine polise haber verdi. Kısa sürede belirtilen adrese gelen polis ekipleri poşeti almak isteyen Burak K.’yı suçüstü yakaladı.
Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri tarafından sorgulanan Burak K., dolandıcılık suçundan adliyeye sevkedildi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

17Kadir Güntepe FETÖ imamı ile birçok kez görüşmüş

Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, FETÖ/PDY’nin mülkiye yapılanmasına yönelik soruşturma genişletilerek devam ediyor. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan, örgütün şifreli haberleşme programı ByLock’u kullandığı belirlenen eski Beytüşşebap Kaymakamı Kadir Güntepe’nin, FETÖ’nün “100. ve 102. dönem kaymakamları imamı” Y.A. ile birçok kez telefonda görüştüğü ortaya çıktı. Kadir Güntepe ve eşi Z. Güntepe’nin emniyetteki işlemleri sürüyor.
Kaynak: Hürriyet

16Kırıkkale’de FETÖ operasyonunda 14 polise gözaltı

Erhan GÖĞEM/ KIRIKKALE, (DHA)- KIRIKKALE’de düzenlenen FETÖ operasyonunda, aralarında rütbelilerin de bulunduğu 14 polis memuru gözaltına altı.
Fethullahçı Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapılanmas’ına yönelik düzenlenen operasyonda, aralarında 4’üncü sınıf Emniyet Müdürü ve amirlerinin bulunduğu 14 polis gözaltına alındı. Emniyet Müdürlüğü’nde ifadeleri alınan 4’üncü sınıf Emniyet Müdürü U.A. ve A.A., Emniyet Amiri S.A., Ç.D, polis memurları Ö.Ü., İ.T., Y.Ç., L.B., H.Ş., Y.Ş., S.K., Ö.H., H.K. ve H.A., sorgulamalarından sonra adliyeye sevk edilecek.
Kaynak: Hürriyet

15Türkiye dünyaya 79 bin ton kuru kayısı sattı

Dünya kuru kayısı ihtiyacının yüzde 85’ini karşıladığı için “dünya kayısı başkenti” olarak da anılan Malatya ile civar illerdeki 3 ilçeden geçen yıl 78 bin 859 ton kayısı ihraç edildi.

İklimi ve toprak yapısı sayesinde farklı lezzet ve irilikte meyveler veren yaklaşık 7,5 milyon kayısı ağacına ev sahipliği yapan Malatya’nın yanı sıra Kahramanmaraş’ın Elbistan, Elazığ’ın Baskil ve Sivas’ın Gürün ilçelerinde de yetişen kayısı, bu yıl da dünya sofralarını süsledi.

“Malatya kayısısı” olarak dünyada nam salan kuru kayısı, 78 bin 859 tonluk ihracat sayesinde elde edilen 289 milyon 349 bin dolarlık gelirle ülke ekonomisine de katkı sağladı.

Malatya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Özbey, bu yıl tonaj olarak iyi ihracat yaptıklarını söyledi. Geçen yıl Türkiye’den 65 bin ton civarında kuru kayısı ihracatı gerçekleştirildiğini hatırlatan Özbey, bu yıl da 78 bin 859 ton ürünün yabancı ülkelere satıldığını anlattı.

Kayısı sezonunun aslında ağustos ayında başladığını aktaran Özbey, “Kuru kayısı ihracatından 289 milyon 349 bin dolar gelir elde edilmiştir. Malatya’da bizim kuru kayısımızın sezonu aslında 1 Ağustos’ta başlar. Bu yıl ağustosun başından aralık sonuna kadar 42 bin 799 tonluk ihracat yapmışız. Karşılığında ise 140 milyon 975 bin dolar gelir elde etmişiz.” diye konuştu.

 

FETÖ’NÜN DARBE GİRİŞİMİ, KAYISI İHRACATINI DA VURDU

Özbey, önceki yıl kuru kayısıdan elde edilen 301 milyon dolarlık ihracat gelirinin yaklaşık 12 milyon dolar azaldığına işaret ederek, bunun sebebinin Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki hain darbe girişimi olduğunu söyledi. Türkiye ve Türk halkının darbe girişime izin vermediğini hatırlatan Özbey, şöyle devam etti:

“Ocak ayında yeni başlayacak ihracatımız, inşallah yeni mahsulün çıkışına kadar artarak devam edecek. Biz 100 bin ton hedeflemiştik. İnanıyorum ki bu hedefimizi gerçekleştireceğiz. Ayrıca dahili piyasada da 15-20 bin ton kuru kayısı satmak suretiyle elimizdeki malları sıfırlayarak yeni sezona gireceğiz.”  Özbey, yeni sezondan da umutlu olduklarını ifade ederek, kayısı ağaçları için güzel bir sezon geçirildiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: Hürriyet

14Denizli’de 5 telefon dolandırıcısı tutuklandı

DENİZLİ’de telefon dolandırıcılığına karşı yürütülen çalışmada polis tarafından son 1 ayda suçüstü yakalanan 5 kişi, sevk edildiği adliyede tutuklandı.
Denizli İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Dolandırıcılık Bürosu ekipleri, kendisini telefonda polis ya da savcı olarak tanıtarak vatandaşların paralarını ve altınlarını dolandıran kişilere karşı mücadelesini sürdürüyor. Kandırılan vatandaşların ifadelerinden yola çıkan polis, dolandırıcıların kendilerini polis ve savcı olarak tanıtarak genellikle vatandaşları banka hesaplarının FETÖ ya da PKK terör örgütleri tarafından el geçirildiği yalanını uydurarak korkuttuğunu tespit etti. Çalışmalarını sürdüren polis, son 1 ayda dolandırıcılık yaptığı belirlenen A.B. (Abdullah Bozoklu), İ.E. (İsmail Ergün), M.B. (Musa Baran), S.A. (Süleyman Aksoy) ve S.A.’yı (Salih Arslanlı) yakaladı. Adliyeye sevk edilen zanlılar, tutuklandı.,
Tutuklananlardan, Diyarbakır’dan Denizli’ye geldiği belirlenen M.B.’nin (Musa Baran) ifadesinde, Denizli ve çevre illerde 7 ayrı kişiyi dolandırdığını söylediği belirtildi. Zanlının dolandırıcılıkta ele geçirdiği 1 kilonun üstündeki altın ile 500 bin nakit parayı İ.K. adında bir kişiye verdiğini ifade ettiği, ayrıca otel, taksi, yemek ve yolculuk giderlerini de not ettiği ortaya çıktı.

Ramazan ÇETİN/DENİZLİ, (DHA)
FOTOĞRAF

 

 
Kaynak: Hürriyet

13Japonlar Çanakkale 1915 Köprüsü’ne talip

Japonların, Cumhuriyetin 100. yılında hizmete sokulması planlanan Çanakkale 1915 Köprüsü’nü yap-işlet-devret modeli ile almak üzere resmi görüşmelere başladığı öğrenildi. Geride bıraktığımız 2016 yılı içinde 20’yi aşkın terör saldırısına maruz kalan, FETÖ’nün darbe girişimini top yekûn halkın desteği ile püskürten Türkiye’nin, uluslararası kredilendirme ve analiz şirketlerinin psikolojik baskılarına rağmen yabancı yatırımcıların tercih ettiği ülke pozisyonunu koruduğu Japonların girişimleri ile bir kez daha ortaya çıkmış oldu.

TÜRK EKONOMİSİNE GÜVENİYORUZ

Japonya’nın Toprak, Altyapı, Ulaştırma ve Turizm Bakanı Keiichi Ishii, 18 Ocak tarihinde Ankara’da, Çanakkale Köprüsü için görüşmeler gerçekleştirdi. Japon Bakan’ın üst düzey isimlerle yaptığı görüşmelerde, “Türkiye’ye ve Türk ekonomisine güveniyoruz. Bu nedenle firmalarımız Türk halkı için çok anlamlı sayılan Çanakkale 1915′ talip” mesajı verdiği öğrenildi. 2023 metre uzunluğuyla, 1991 metre uzunluğundaki Japon Akashi Kaikyo Köprüsünü geçerek birinciliğe oturacak olan Çanakkale 1915 Köprüsü için Japonların alt yapı ve boğaz köprüler konusundaki uzman firması IHI’nın talip olduğu belirtiliyor.

Çanakkale 1915 Köprüsü için düğmeye basıldı

KENDİ KAYNAKLARIYLA FİNANSE EDECEK

Yeni Şafak’ın haberine göre Japon Bakan Ishii’nin de Türkiye’nin tercih etmesi durumunda finansmanı kendi öz kaynakları sağlayabilecekleri ve çok avantajlı bir Yap-İşlet modeli sunmaya hazır olduklarını ilettiği bildirildi. Japon diplomatik kaynakları, Bakan Ishii’nin 18 Ocak’ta, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldiğini belirtiyorlar. Bakan’ın görüşmede köprünün detaylarına ilişkin teknik bazı detaylara değindiği ve dünyanın en uzun köprüsü olacak Çanakkale’deki asma köprü inşaatına talip olduklarını dile getirdiği aktarıldı.

ŞİRKETLER PROJE İÇİN SIRAYA GİRDİ

Çanakkale Köprüsü’nün, Türkiye’nin kuruluşunun 100’üncü yıl dönümüne denk gelen 2023 yılına kadar tamamlanması hedefleniyor. Yap-işlet-devret modeliyle tamamlanarak hükümete devredilmesi için gereken en kısa süreyi teklif eden konsorsiyumun seçilmesi planlanıyor. Geçmişte de Türkiye’de asma köprü yapımında çalışan Japon şirketleri IHI ve Itochu, Çanakke 19915 için Türk şirketlerle ortaklaşa ihaleye girmeyi hedefliyor. Aynı projede Güney Kore ve Çinli şirketle de rekabet ediyorlar. Uluslararası teklif için son başvurunun 26 Ocak’a yapılması gerekiyor. İhale tekliflerinin aynı gün içinde açılması bekleniyor.

 
Kaynak: Hürriyet

12Ünlü giyimcinin AVM isyanı: Herkes haddini bilecek

Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Hulusi Belgü, yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen AVM’lerdeki cironun 2016 sonu itibarıyla 100 milyar liraya çıkacağını belirterek, “2017’de cironun 110 milyar liraya yükselmesi, 2023’te ise 200 milyar lira olması gibi bir hedefimiz var” dedi.

AYD ile Akademetre Research Company iş birliğiyle hazırlanan ve 7 yıllık karşılaştırmalı verileri içeren “AVM Endeksi”, Hulusi Belgü ev sahipliğinde, Akademetre Research Company Yönetim Kurulu Başkanı Halil İbrahim Zeytin, Kiğılı Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kiğılı ve Koton Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz’ın katıldığı bir toplantı ile açıklandı. Belgü, toplantıda yaptığı konuşmada, bugün AYD’ye 124 AVM’nin üye olduğunu, burada 53,5 milyar dolarlık yatırım ve 450 bin kişilik bir istihdam sağlandığını kaydetti. Türkiye’de 20 kentte AVM bulunmadığını, bu anlamda hala gidilecek yol olduğunu belirten Belgü, Türkiye’de 377 AVM olduğunu, bunların yüzde 30’unun yabancı yatırımcılar tarafından yapıldığı bilgisini verdi.

Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) verilerine göre son 10 yılda Türkiye’ye 150 milyar dolarlık yabancı yatırımcı geldiğine işaret eden Belgü, bunun 14 milyar dolarının AVM yatırımları vasıtası ile geldiğini ifade etti. Belgü, Avrupa’da her bin kişiye 206 metrekarelik kiralanabilir alan düştüğünü, bu rakamın Türkiye’de 141 metrekare civarında olduğunu bildirdi.

AVM’lerde 11,1 milyon metrekarelik kiralanabilir alana ulaşıldığını anlatan Belgü, yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen AVM’lerdeki cironun 2016 sonu itibarıyla 100 milyar liraya çıkacağını vurguladı. Belgü, 2017 tahminleri ile ilgili şunları kaydetti: 2017’de cironun 110 milyar liraya yükselmesi, 2023’te ise 200 milyar
lira olması gibi bir hedefimiz var. AVM sayısının 2017 yılında 385-390 civarında, 2023’te ise 475 olacağını öngörüyoruz. 11,1 milyon metrekare olan kiralanabilir alanların 2023 yılında 15 milyon metrekareye, ziyaretçi sayısının ise 2,1 milyardan 2,8’e ulaşacağını düşünüyoruz.”

BANKALARLA GÖRÜŞÜYORUZ

Hulusi Belgü, AVM’lerin bugünkü güncel kurdan kiralarını tahsil edip edemediği ile ilgili, dalgalanmalar olduğu zaman bir araya gelip uzlaşmaya çalıştıklarını söyledi. “Keşke Türkiye’de dövizle değil, TL ile kiralayabilsek.” diyen Belgü, maalesef eldeki olanakların sınırlı olduğunu, bu sorunun beraber çözülmesi gerektiğini dile getirdi. Belgü, yaklaşık bir ay kadar önce AVM yatırımcıları olarak basına kapalı bir toplantı gerçekleştirdiklerini, orada kuru fiksleyebilenlerin kuru fikslemesi, TL’ye dönebileceklerin TL’ye dönmesi, indirim yapabileceklerin de indirim yapmasının istendiğini ifade etti. “Bu konuyu çeşitli bankalarla da konuşuyoruz. Nasıl hedge edebiliriz, maliyetleri nasıl aşağı çekebiliriz diye…” diyen Belgü, bütün bunların konuşulduğunu, paniğe kapılmamak gerektiğini, bu konunun karşılıklı oturup düzenlenebileceğine inandığının altını çizdi.

YATIRIMLARIN GERİ DÖNÜŞ SÜRESİ UZADI

AYD Başkanı Belgü, son 10 yılda her yıl 20-25 AVM yapıldığına dikkati çekerek, “Bundan sonra bu sayı yılda 8-9’a düşüyor. Bazı bölgelerde çok fazla AVM var. Açılmaması lazım ama bu bir kısır döngü. Yan yana AVM açılması yanlış ama onların da perakendecilerden talep görüp yüzde 100 dolulukla da açılması bir garip” dedi.

2016’DA AVM’LERE 2.12 MİLYAR ZİYARET

Toplantıda Akademetre Research Company Yönetim Kurulu Başkanı Zeytin ise AVM Endeksi’ne ilişkin verileri paylaştı. AVM Endeksine göre 2010 yılında AVM toplam kiralanabilir alanı 6,2 milyon metrekare iken, 2016’da bu rakam 11,1 milyon metrekareye ulaştı, artış oranı ise 7 yılda yüzde 79 olarak gerçekleşti. Gerçekleşen ziyaret sayılarına bakıldığında ise alışveriş merkezlerine 2010 yılında 1,16 milyar ziyaret, 2016’da ise 2,12 milyar ziyaret gerçekleşti. Ziyaret sayısındaki değişim de 7 yılda yüzde 82 artış gösterdi. Metrekare başına düşen ziyaretçi endeksi 2010 yılının ocak ayında 100 puan olarak belirlendi. Her yılın son çeyrek periyodunda endeks puanının senenin en yüksek değerine ulaştığı görüldü. 2016 yılı son çeyrek periyodunda metrekare başına düşen ziyaretçi sayısı, 2010 yılı ocak ayına kıyasla yüzde 5 artış göstererek, endeks puanını 105 puan seviyelerine yükseltti.

İstanbul ziyaret endeks puanları 2010-2016 döneminde tüm yıllarda Anadolu ziyaret endeks puanlarının altında seyretti. Anadolu ziyaret endeksi 2015 yılı 3. çeyrek periyotta 126 puan ile, belirlenen 7 yıl içerisindeki en yüksek puana ulaştı.

İSTANBUL’DA DÜŞÜŞ ANADOLU’DA ARTIŞ

AVM Endeksine göre İstanbul, ziyaret endeksinin ulaştığı en yüksek puanı 2011 yılının 4. çeyreğinde yakaladı. Bu rakam ise 99 puan idi. 7 yıl içerisinde Anadolu ziyaret endeksinde 18 puanlık bir artış gözlenirken, İstanbul ziyaret endeksinde 4 puanlık gerileme görüldü. Türkiye geneli yıllık ciro endeksi 2010 Ocak- 2016 Aralık döneminde 106 puanlık artış gösterdi. Yıllık ortalamalar göz önünde bulundurulduğunda belirlenen yıllar arasında ciro endeksinde düzenli bir artış gözlemlendi. Her yılın son çeyrek periyodunda Türkiye geneli yıllık ciro endeksi yılın en yüksek değerine ulaştı. İstanbul yıllık toplam ciro endeksi yıl bazında artış göstererek 2016 yılı son çeyrek periyotta 205 puana yükseldi. Artış oranı belirlenen 7 yıl içerisinde yüzde 105 oranında. Artışın en düşük olduğu yıl 2016 olarak görülürken, en yüksek olduğu yıl 24 puan ile 2011 yılı oldu. Anadolu yıllık toplam ciro endeksi 2010-2016’da 108 puanlık artış gösterdi. Her yılın ilk çeyreğinde gözlemlenen endeks düşüşü ilerleyen çeyrek periyotlarda yerini yükselişe bırakarak bir önceki yılın endeks puanının üzerine çıktı. Endeksin en yüksek görüldüğü yıl 209 puanla 2015 yılı olarak gerçekleşti.

2010-2016’da yıllık ciro endeksi tüm kategorilerde artış gösterdi. En yüksek artış, 104 puan ile ayakkabı, çanta kategorisinde gerçekleşti. 2016 yılında en düşük ciro endeksi hipermarket, süpermarket, şarküteri kategorisinde gözlemlendi. Teknolojik market, elektronik eşyalar ve hipermarket, süpermarket, şarküteri kategorilerinde yıl bazlı düşüşler görülse de diğer tüm kategorilerde yıl bazında düzenli endeks artışı yaşandı.

POTANSİYEL YÜKSEK

Koton Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz da şu anda 293’ü Türkiye’de, 193’ü yurt dışında olmak üzere 486 mağazalarının olduğunu, yurt dışı cirolarının bu yıl 300 milyon dolara ulaşacağını söyledi. Koton olarak 2023 yılında 500 ila 700 milyon dolar arasında bir ihracat hedeflediklerini belirten Yılmaz, bugün 10 bin olan istihdam rakamlarını da 2023’te 30 bine çıkarmayı öngördüklerini kaydetti.

Yılmaz, bunların Türkiye’nin potansiyelini gösterdiğini ama diğer taraftan Türkiye’de iş yapmanın kolay olmadığını dile getirdi. “AVM’lerin finansman metodu döviz ile olduğundan, dolar ile avro ile kredi aldıklarından onlar TL’ye dönüş konusunda zorlanıyor.” diyen Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Ama 1 sıfırdan iyidir. Onların giderlerinin hepsi döviz değil, yüzde 20’si TL ise, mağazaların yüzde 20’sini TL ile kiralasınlar. Kredi ödemeleri bitmiş AVM’ler TL’ye dönebilirler. Devlet bu konuda finansman metotları bulup, sektörün bu problemini azaltmaya çalışabilir. Biz bunları havanın günlük güneşlik olduğu zamanda konuşup, bu sorunların üzerine odaklanmıyoruz. Havada biraz fırtına çıktı, eee bu seferde ne oluyor? Şimdi kira dövizle ama AVM’ler bugünkü güncel kurdan kiralarını tahsil edebiliyor mu? Bugünler geçecek, Türkiye’nin potansiyeli yüksek, enseyi karartmayalım, biz karartmıyoruz, bu yıl yüzde 40 büyümeyi hedefliyoruz. Bu sene yurt dışında 39-40, yurt içinde ise 30 mağaza açacağız. Bu yıl ilk defa yurt dışında Türkiye’den daha fazla mağaza açmayı hedefliyoruz.”

KIĞILI: MÜŞTERİLERİN BİR KISMI HAPİSTE

Erkek giyim markası Kiğılı’nın Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kiğılı, AVM Endeksi’nin açıklandığı toplantıda açıklamalarda bulundu. Şirket olarak 67 ilde hizmet verdiklerini belirten Kiğılı, “AVM’ler olmasaydı Kiğılı da bu noktaya gelmezdi. Örneğin Sivas’ta 3 kilometrelik bir cadde var ve bu caddede 25 bin liraya yaklaşan kiralar istiyorlar, bu nedenle mağaza açmadık. Sivas’a AVM yapılınca daha uygun kiralarla mağazamızı açtık” dedi.

Kiğılı, bu yıl yüzde 4 büyümenin kendileri açısında olumlu bir sonuç olacağını açıkladı. Erkek giyimiyle uğraştıklarını belirterek çok talihsiz bir iş yaptıklarını ifade eden Kiğılı, “Erkek Türkiye’de aile bireyleri içerisinde en zavallı kişi. Erkek giyimi zor. Bu seneki erkek giyim verileri gittikçe geride. Bir sürü ordunun içinde atılan var. Polisin içinde atılan var. FETÖ deniliyor, erkekler içeriye giriyor hepsi hapisteler. Geçenlerde bir toplantı yaptım mağazalarla. Dedim ki; ‘Bir sürü iyi müşteriniz var telefonla ulaşıyorsunuz. Onlar da bana ‘Abdullah Bey ulaştığımız öyle kişiler var ki bir çoğunun maddi durumları son derece iyi’ dediler. Sokaktaki simitçi de benim müşterim Başbakan da benim müşterim. Biz öyle markayız. Bir çok insana ulaşamıyoruz. Nerede bu insanlar? Bu insanların bir kısmı hapiste” diye konuştu.

‘HERKES HADDİNİ BİLECEK’

Kiğılı, bir hazır giyimci eğer sene sonunda yüzde 5 net kar elde edebildiyse o müessesenin muvaffak olacağını dile getirdi. Kendisinin geleceği kötü, sıkıntılı görmediğini belirten Kiğılı, “AVM’lerin doğru işleyenleri ya yabancıların elinde ya da yabancılar yönetiyor. Anlaşmaya yanaşmayanlar beğenmiyorsan kapat dükkanı diyor” diye konuştu. Kiğılı şöyle konuştu: “Dostça, sulh içinde karşılıklı iyi niyet ile bu işlerin hallolacağı inancını taşıyorum. Halkımızın enteresan bir yapısı var. Kısa zamanda unutabiliyoruz, eski günlere dönebiliyoruz. Terörü hallettiğimiz takdirde yabancı AVM yatırımcılarıyla bu işi çözeceğiz. O zaman daha hızlı büyüyeceğiz ama bugünkü gibi 2017’de zannetmeyin ki bu işlerde büyüme olacak, herkes haddini bilecek” diye konuştu.
Kaynak: Hürriyet

11Hücre evde 4 bordo bereli

15 Temmuz hain darbe girişimine Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan (ÖKK) katılan ve cuntacıların başarısız olmasının ardından izlerini kaybettiren 4 bordo bereli Beypazarı’nda FETÖ’cülerin hücre evine yapılan operasyonla yakalandı. Polis, Beypazarı ‘eyalet imamı’ olan Zeki K.’ya operasyon düzenledi. FETÖ’nün sözde eyalet imamının adresine giden ekipler, burada 2’si hakkında yakalama kararı bulunan 4 bordo bereli askerin de bulunduğunu gördü. Operasyon düzenlendiği sırada hücre evinde bulundukları için kıskıvrak yakalanan bordo berelilerden Ali Kapucu’nun, 15 Temmuz gecesi Özel Kuvvetler’de darbeci general Semih Terzi’yi karşılayan sivil giyimli kişi olduğu tespit edildi.
GATA’YA GİDEN HELİKOPTERDE
Darbe girişiminin püskürtülmesinin ardından kayıplara karışan ÖKK personeli başçavuşlar Burak Keklik, Hasan Raşit Aktaş, İlhami Yıldız, Ali Kapucu ve beraberinde FETÖ abileri Zeki K.’nın gözaltına alındığı operasyonda Keklik ve Aktaş hakkında daha önce zaten yakalama kararı bulunduğu anlaşıldı. Hainler arasındaki Ali Kapucu’nun ise darbeci Semih Terzi’yi öldüren kahraman astsubay Ömer Halisdemir’in şehit edilişi sırasında orada olduğu, Halisdemir’in naaşını GATA’ya götüren helikoptere bindiği ve hastanede helikopterden indikten sonra firar ettiği öğrenildi.
TELEFONUNDA BYLOCK ÇIKTI
15 Temmuz FETÖ’cü cuntacıların darbe girişiminden sonra başarısız oldukları anlayan 4 bordo bereli firar etmişti. Polis, ‘Beypazarı eyalet imamı’ olduğu söylenen Zeki K.’yı yakalamak için operasyon düzenlediği evde, Zeki K. ile birlikte bu 4 haini de yakaladı. FETÖ’nün sözde ‘eyalet imamı’nın cep telefonunda, örgütün şifreli haberleşme programı ByLock çıktı. Zeki K.’nın Bank Asya’da da hesabı olduğu belirlendi. Polis, özel eğitimli askerlerin hücre evinde siyasi suikast hazırlığındaki FETÖ üyeleri olabilecekleri üzerinde duruyor.
Hatay’dan 2 tabur istemiş.
15 Temmuz gecesi Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı ele geçirmek istediği sırada kahraman astsubay Ömer Halisdemir tarafından vurularak öldürülen darbeci Tuğgeneral Semih Terzi’nin, Hatay’dan iki tabur bordo bereli askeri Ankara’ya getirmek istediği ortaya çıktı. Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, emir komuta zinciri dışında sözkonusu askerleri Ankara’ya götürmek isteyen ve Hava Kuvvetlerinden atılan 6 asker hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. TSK’dan atılan Yüzbaşı Ferdi P, Üsteğmen Onur B, Teğmen Yasin U, Astsubay Yaşar S, Astsubay Volkan A. ve Astsubay Erol B. hakkında hazırlanan 37 sayfalık iddianame, Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi.
İddianamede, darbe girişimi sırasında İskenderun Ahmet Tor Kışlası’nda görevli Özel Kuvvetler personeli tanık E.Ç’nin ifadeleri dikkat çekti. “Semih Terzi beni arayarak bir görev için iki taburun Ankara’ya intikal ettirilmesini istedi. Personeli, Hatay’a gelecek olan uçağın alacağını söyledi. Görevin içeriğini sorunca da ‘Ankara’ya gelince anlarsın, ben de Ankara’ya gidiyorum’ dedi. ‘Komutanlığın bilgisini dahilinde mi’ diye sorduğumda ise ‘Çok uzatma’ diye cevap verdi” diyen E.Ç., daha sonra Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’yı aradığını belirterek, Aksakallı’nın uyarısıyla bütün personelini Hatay’da tuttuğunu belirtti.
Kaynak: Hürriyet

103’üncü Ana Jet Üs Komutanlığı’na FETÖ operasyonunda 3 tutuklama

Tolga YANIK/KONYA, (DHA)- KONYA’da Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında gözaltına alınan 3’üncü Ana Jet Üs Komutanlığı’nda görevli, aralarında subay ve astsubayların bulunduğu 6 kişiden 3’ü, çıkarıldığı mahkemece tutuklanırken, 3 şüpheli de serbest bırakıldı.
Konya Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 Temmuz darbe girişimi ardından FETÖ/PDY’ye yönelik soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında Konya’da bulunan 3’üncü Ana Jet Üs Komutanlığı’na bugüne kadar çok sayıda operasyon düzenlendi. Örgütle bağlantısı olduğu tespit edilen subay ve astsubayların bulunduğu 7 kişi hakkında gözaltı kararı çıkartıldı. Polis, geçtiğimiz Salı günü 3’üncü Ana Jet Üs Komutanlığı’na girerek aralarında subay ve astsubayların olduğu 6 şüpheliyi gözaltına aldı. Polisteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden 3’ü tutuklanırken, 3 şüpheli ise adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

9Semih Terzi’nin ekibi yakalandı

Yeni Şafak Gazetesi’nden Haluk Karakaya’nın haberine göre polis, Beypazarı ‘eyalet imamı’ olduğu ileri sürülen Zeki K.’ya operasyon düzenledi. Ekipler, burada 2’si hakkında yakalama kararı bulunan 4 bordo bereli askerin de bulunduğunu gördü. Operasyon düzenlendiği sırada hücre evinde bulundukları için yakalanan bordo berelilerden Ali Kapucu’nun, 15 Temmuz gecesi Özel Kuvvetler’de darbeci general Semih Terzi’yi karşılayan sivil giyimli kişi olduğu tespit edildi.

GATA’YA GİDEN HELİKOPTERDE

Darbe girişiminin püskürtülmesinin ardından kayıplara karışan ÖKK personeli başçavuşlar Burak Keklik, Hasan Raşit Aktaş, İlhami Yıldız, Ali Kapucu ve Zeki K.’nın gözaltına alındığı operasyonda Keklik ve Aktaş hakkında daha önce zaten yakalama kararı bulunduğu anlaşıldı. Ali Kapucu’nun ise darbeci Semih Terzi’yi öldüren kahraman astsubay Ömer Halisdemir’in şehit edilişi sırasında orada olduğu, Halisdemir’in naaşını GATA’ya götüren helikoptere bindiği ve hastanede helikopterden indikten sonra firar ettiği öğrenildi.

TELEFONUNDA BYLOCK ÇIKTI İDDİASI

FETÖ’nün sözde ‘eyalet imamı’nın cep telefonunda, örgütün şifreli haberleşme programı ByLock çıktığı iddia edildi. Zeki K.’nın Bank Asya’da da hesabı olduğu da ileri sürüldü. Polis, özel eğitimli askerlerin hücre evinde siyasi suikast hazırlığındaki FETÖ üyeleri olabilecekleri üzerinde duruyor.
Kaynak: Hürriyet

8Dinlemede yeni dava: 4 ‘böcek’ yok

Hazırlanan iddianamede şüphelilerin FETÖ adına casusluk amacıyla Erdoğan’ı dinledikleri iddia edildi. İddianamede, Erdoğan’ın kullandığı resmi ikametgâh ve evinde kullanılan bu cihazlar için toplam 113 bin 800 dolar ve 78 bin 750 TL’nin gizli ödenekten ödendiği belirtilerek, “Başbakan’ın kullandığı resmi ve özel ikametlere ‘böcek’ koyup dinleyen kamu görevlileri, İstihbarat Daire Başkanlığı’nda çalışan ve sorumlu olanlardır” denildi.

İddianamede, alınan 6 dinleme cihazının ikisinin Başbakan’ın resmi ve hususi ikametlerinde casusluk amaçlı kullanıldığı, diğer 4 cihazın ise kaybolduğu ifade edilerek, “Yurtdışından satın alınan dinleme cihazlarının hiçbir envantere kayıt edilmediği belirlenmiştir” değerlendirilmesi yapıldı.
Kaynak: Hürriyet

7FETÖ yargılanan eski 4 komutanın tahliye talebi reddedildi

Gürkay GÜNDOĞAN-Durmuş SEVİNDİK/ZONGULDAK, (DHA) – ZONGULDAK’ta, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan 4 eski komutanın tahliye talepleri reddedildi.
2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmak’, ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’, ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme’ suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle açılan davada, tutuklu sanıklar Zonguldak Garnizon eski Komutanı Tuğgeneral Birol Şimşek, Garnizon Komutanlığı’nda görevli eski Jandarma Kurmay Albay Kamil Günler, Karadeniz Bölge ve Garnizon eski Komutanı Tuğamiral Hasan Doğan ile eski Deniz Albay Mustafa Kemal Öztürk’ün yargılanmasına devam edildi. Dün sanık ifadelerinin alınmasının ardından bugün aralarında eski Zonguldak, şimdiki Adana Emniyet Müdürü Osman Ak, İl Jandarma Komutanı Albay Haluk Selvi ve subaylarında bulunduğu 17 tanık dinlendi.
Tanıkların dinlenmesinin ardından mahkemede bylock, Bank Asya ve Masak raporlarında sanıklar hakkında herhangi bir kayıt ve suç şüphesinin bulunmadığına dair rapor okundu. Cumhuriyet Savcısı ardından sanıkların üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, kuvvetli suç şüphesi gösteren bulguların bulunması, delillerin tam olarak toplanmamış olması, özellikle dinlenmemiş tanıkların varlığı, adli kontrol şartlarının şu an için yeterli olamayacağı kanaatiyle tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.
Sanık avukatları yaptıkları savunmaların ardından müvekkillerinin tahliyelerini talep etti. Ardından söz alan Birol Şimşek, şöyle konuştu:
“Kıbrıs’ta olmama rağmen bütün önlemleri aldırdım. Türkiye’ye uçuşlar iptal olduğu halde Frankurt, Londra gibi şehirlere uçuşlar olmasına rağmen ben koşa koşa ülkeme geldim. Beynimdeki rahatzılığıma ve sağlık problemlerime rağmen cezaevinde tek başıma kalıyorum. Hastalığım artık hayati tehlike arz etmeye başladı. Ben tahliyemi veya adli kontrol şartıyla serbest bırakılmamı talep ediyorum” dedi.
Hasan Doğan ise Ereğli ve Zonguldak’taki makam sahipleriyle istişare halinde olarak ve kendisine bağlı birliklerle irtibata geçerek darbe girişiminin karşısında bir tavır aldığını söyleyerek, “Sıkı yönetim komutanlığı listesinde ismi yer alan komutanların bir kısmı halen görevlerine devam ediyor. Ben ise 180 gündür cezaevindeyim. Tahliyemi talep ederim” diye konuştu. Kamil Günler ve Mustafa Kemal Öztürk de tahliyesini talep etti.
Mahkeme heyeti, verdiği yarım saatlik aranın ardından tutuklu sanıkların tahliye taleplerini reddederek dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

6Gökçek canlı yayında açıkladı

Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, ‘Periscope’ adlı uygulama ile internet üzerinden canlı yayın yaparak vatandaşların sorularını yanıtladı. Son dönemde tecavüz ve cinayet olaylarının yaşandığı halk tarafından “beyaz otobüs” olarak bilinen Özel Toplu Taşıma Araçları (ÖTA) hakkında yöneltilen soruyu yanıtlayan Gökçek, ÖTA’ların 2 yıl sonra Ankara trafiğinden kaldırılacağını açıkladı. Bir vatandaşın, “Beyaz otobüsleri kontrol ediyor musunuz?” sorusuna karşılık olarak Gökçek şunları söyledi:
“Evet, kontrol ediyoruz. Yakaladığımız zaman da ceza yazıyoruz ama itiraf etmeliyim ki istediğimiz sonucu alamıyoruz. Beyaz otobüslerin, yanlış hatırlamıyorsam 2019 yılının başında süresi bitiyor ve ondan sonra süresini uzatmayı düşünmüyoruz.”

DEMETEVLER’İ TAŞIMA PROJESİ

Başkan Gökçek’in sabaha önceki gece, sabaha karşı gerçekleştirdiği yayın sırasında Demetevler’deki kentsel dönüşüm de gündeme geldi. Bölgedeki binaların yenilenmesi sürecinde maddi imkansızlık yaşandığını belirten Gökçek, özetle şu ifadeleri kullandı:
“Demetevler’de samanında, parseller arasında yer bırakılmadan 20 katlı bunalar dikilmiş. Kentsel dönüşüm yapılırken, bu tip kıymetli bölgelerde cepten para çıkması için imar imkanlarını 2 kat yükseltmeniz lazım. 20 katı kurtarmak için 40 katlı bina gerekiyor. Demetevler’in bu yükü kaldırması mümkün değil. Çözüm, Ankara’nın başka bir yerinde yeni bir kent kurmak ve bu kurduğunuz kente gönüllü olarak vatandaşların taşınmasını temin etmek. Bunun için Kazan’a giderken otobana çıkış ile E-5 arasında 10 milyon metrekarelik bir alan var. Bu alan için girişimlerde bulunduk ama biraz sürüncemede kaldı. Eğer oradan bir yaşam alanı bulabilirsek, özel bir proje yaptırıp, Demetevler’den gelmek isteyenleri buraya getireceğiz. Demetevler’deki vatandaşlarımızın büyük bir kısmının geleceğini düşünüyorum.”

YENİ AŞTİ’NİN TEMELİ ATILACAK

AŞTİ’nin taşınma sürecine yönelik soruyu yanıtlayan Gökçek, “AŞTİ’nin yeni yeri Nata Vega’nın bitişiğinde tam otobanın kenarında. Projeyi getirdiler, çok güzel bir proje yapmışlar. Nisan-mayıs temeli atılır. Ayrıca Ankara’nın çeşitli yerlerinde dört beş tane özellikle otobüslerin duracağı yerler olacak” dedi. Keçiören’deki Cumhuriyet Kulesi’ne ilişkin bilgi veren Gökçek, “Sayın Cumhurbaşkanımızla metro açılışında gündeme geldi.’İstiyorsanız, burayı düzeltelim’ dedim. ‘İyi olur Melih’ dedi. Orası Keçiören Belediyesi’nin ama orayı yapması için bütçesinin yetmesi mümkün değil. Nasıl bir şey yapmamız gerekiyor konusunda konuşuyoruz. Bu sene içersinde de onu da gündemimize alıyoruz” diye konuştu.

YAPAMADIĞI PROJELER

Gökçek, canlı yayında yapmak isteyip yapamadığı projelerinden de söz etti. Son zamanlardaki en büyük projelerinin Ankapark ve İnanç Müzesi olduğunu kaydeden Gökçek şunları söyledi:
“Müze muhteşem bir şey olacak. Projesi her şeyi bitti ihale safhasındayız. Başlayıp da bitiremeyeceğim bir büyük proje var. Gölbaşı ile Eskişehir Yolu arasında, otobanın solu ve şehrin dış kısmında kalan bölgede 10 milyon metrekareye planlanmış bir alan bulunuyor. Burada dar gelirli ailelere konut yapmak istiyoruz. Fakat buranın cazip hale gelebilmesi için bir de motor projemiz var. 2 milyon metrekarelik alana golf sahası, 1 milyon 300 bin metrekarelik alana da villa yapılacak. Golf sahasının bir 1,5 yıl içerisinde bitirilmesini hedefliyoruz. Sonra buranın değeri inanılmaz derecede artmış olacak.”

‘2 HAFTA SONRA KİTABIM ÇIKACAK’

İzleyicilerin, kitap yazmayı düşünüp düşünmediği yönündekiki soruyu, Başkan Gökçek “İlk kitabımı 2 hafta sonra çıkaracağım. Kitabın ismi ‘FETÖ ve Cumhuriyet Halk Partisi İlişkileri’ olacak. Kızmayın CHP’liler, açın okuyun” diye yanıtladı.
Kaynak: Hürriyet

5‘Felaket diyor tıpış tıpış evet atıyor’

PARTİ BAYRAĞI KULLANMAYACAĞIZ: Referandum için, demokrasiyi kim savunuyorsa ‘Bu anayasaya karşı gelin ortak mücadele edelim’ çağrısını yapacağız. Referandum sırasında CHP bayrağı da kullanmayacağız; kullanacağımız tek bayrak Türk bayrağıdır.

SORUN BAŞKANLIĞIN ÖTESİNDE: Sorun başkan olmanın ötesinde bir kişinin gelecek kaygısını gidermek. Öyle bir güvence altına alıyorlar ki cumhurbaşkanının sorgulanması ve soruşturulması bile neredeyse imkânsız hale getiriliyor.

MİT YASASI’YLA YORUMLANMALI: Adil Öksüz sıradan birisi değil. Adil Öksüz niye tutuklanmadı, niye hiç kelepçe takılmadı? MİT Yasası’nda yapılan değişikliğe bakarak yorumlanması lazım. Erzincan’da iki MİT elemanının tutuklanması sonrasındaki açıklamaya bakılmalı. Niye kontrollü darbe diyoruz? Adil Öksüz serbest bırakılıyor, yakalanmıyor…

SARAY VE AYM ÇEVRELERİ: Paketin Saray’da hazırlandığını biliyoruz. Anayasa Mahkemesi (AYM) çevreleriyle ilişki kurulduğu yönünde bilgiler de yansıyor bize. Birileri çıkıp AYM adına konuşma yapıyorlarsa ve AYM bu atmosferin altında kalıyorsa orada adalet olmaz. Türkiye’yi felakete sürükleyen temel ögelerden biri AYM olur. Sonuç alacağımızı düşünüyoruz. Torba anayasa olmaz. Anayasa Mahkemesi torba anayasa oluyor diyorsa Anayasa’yı ihlal ediyor demektir.

KAPALI KAPILAR ARDINDA: Açık oy kullanma isteği kişilik zaafı. Bakanlık ya da Meclis Başkanlığı yapmış kişilerin, gruba karşı bakın oyumu şöyle kullanıyorum veya FETÖ ile geçmişte ilişkileri olmuş kişilerin oyunu göstererek açık kullanmaları kişilik zafiyetini gösteriyor. Acı olanı tabii uzun yıllardır parlamentoda görev yapan insanların bu acı duruma düşmeleri. Beni üzen bu. Kapalı kapılar ardında ‘Yapılan değişiklik çok yanlış, bu Türkiye’yi felakete götürür’ diye nutuk atanların tıpış tıpış gidip kontrollü bir şekilde ‘evet’ demeleri. Sizin bu parlamentoda ne işiniz var? İki yüzlü bir politika ile götürüyorlar.”

İTİRAFLAR SERVİS Mİ EDİLİYOR: Cumhurbaşkanı’nın açıklaması var ‘itirafçıların itiraflarına güvenmeyin.’ Bunu Cumhurbaşkanı niye söyler? Acaba yapılan itiraflar önce Erdoğan’a servis ediliyor onun için mi? İfadelerin, bunun bir kontrollü darbe olduğu gerçeğini ortaya çıkarmasından mı Erdoğan endişe duyuyor?

Kaynak: Hürriyet

4Tekirdağ’da 68 FETÖ şüphelisi adliyeye sevk edildi (2)

ESKİ EMNİYET MÜDÜRÜ İLE 29 ŞÜPHELİ TUTUKLANDI
Tekirdağ merkezli 25 ilde düzenlenen FETÖ/PDY operasyonunda gözaltına alınıp adliyeye sevk edilen 68 şüphelinin savcılık sorgusu, yaklaşık 16 saat sürdü. Sorgularının ardından mahkemeye çıkarılan şüphelilerden Tekirdağ eski emniyet müdürü Ali Yılmaz’ın da aralarında bulunduğu 30 kişi, tutuklandı, 38 kişi ise denetimli serbestlik şartıyla serbest bırakıldı.

FOTOĞRAFLI

 
Kaynak: Hürriyet

3Kendin ol Yeliz

CHP’liler, Meclis Genel Kurulu’ndan Twitter’da ‘yelizadaley’ kullanıcı adıyla yayın yapıp kendilerini hedef alan bir hesabı izledi. Yayının yanlışlıkla ön kameraya geçmesiyle AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı’nın ‘deşifre olduğunu’ savunan CHP’liler, oylama sırasında “Yeliz, Yeliz” diye tempo tutarken, “I love you Yeliz” ifadeleri de tutanağa (X) işaretiyle geçti. Gerilim tutanaklara şöyle yansıdı:

Özgür Özel (CHP): Yeliz nerede, Yeliz?
(CHP sıralarından “Yeliz… Yeliz… Neredesin?” sesleri)
Mahmut Tanal (CHP): Sayın Başkan, sosyal medyada “Yeliz Adeley” isimli bir kişi Genel Kurul’dan yayın yapıyormuş. Yabancı birisi mi girmiş buraya? Bu Yeliz Adeley kimdir?
(CHP sıralarından “Yeliz, Yeliz…” sesleri)
Özel: Arkadaşlar, Sayın Ahmet Hamdi Çamlı…
(CHP sıralarından “Yeliz, Yeliz…” sesleri, alkışlar)
Özel: Yeliz, bravo!
Eren Erdem (CHP): Kendin ol, kendin. Yeliz, kendin ol.
Erdem: Yeliz, ne yapıyorsun? Kendin ol! “…”(x) Yeliz…
BAŞKAN: Ama yeter artık! Burası TBMM. Gidin, eğlencenizi dışarıda yapın canım. Sessiz kalıyoruz, azıtıyorsunuz işi.
Barış Yarkadaş (CHP): Bundan güzel eğlence mi var? Açık oy kullanıyorlar, izliyoruz.
Ayşe Keşir (AK Parti): CHP’nin cinsiyet ayrımcılığını, kınıyorum, eril dil kullanıyor.

Periscope’ta yapılan canlı yayında hesabın sahte olduğu kamera yanlışlıkla ‘selfie’ moduna geçince anlaşılmıştı.

İŞİNİZ GÜCÜNÜZ PHOTOSHOP
Ahmet Hamdi Çamlı: Rezilsiniz be! Rezilsiniz be! Nelere düşmüşsünüz be! Photoshop’çular sizi, işiniz gücünüz photoshop. Kasetle geldiniz, kasetle gidiyorsunuz.
Burcu Köksal (CHP): Sizden âlâ photoshopçu olur mu? Eski ortağınız FETÖ yapıyordu.
Onursal Adıgüzel (CHP): Photoshop’ta canlı yayın başlamadı daha, öyle bir icat yok daha.

Kaynak: Hürriyet

2Kumpas raporunu yazana da gözaltı

İzmir’deki askeri casusluk soruşturmasında kumpas kurulmasını sağlayan, İçişleri Bakanlığı raporlarını yazan eski Mülkiye Başmüfettişi Ferda İleri de gözaltına alınan isimler arasında bulunuyor. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı doğrultusunda Ankara Emniyeti Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün yaptığı operasyonda 10 mülki idare amiri ve 3 vali yardımcısı gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında mülkiye başmüfettişi olan Bilal Yavaş, Cihan Demirhan, Mehmet Ergenoğlu, Sami Pınarakar, Tahsin Aksu ile eski vali Veysel Yurdakul ve Nüfus Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü Şube Müdürü İsmail Koşum’un da olduğu öğrenildi.
Kaynak: Hürriyet

1Tanıktan kızakta

Kurul, bir hâkimin ifadesi ışığında HSYK Teftiş Kurulu Başkanı Selim Yıldız’ı görevden aldı. Yıldız’ın yerine HSYK Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Yunus Nadi Kolukısa atandı. HSYK Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Kemal Açıkgöz ile HSYK Genel Sekreter yardımcıları Erdal Demir ve Serdar Mutta’nın da görevlerine son verildi. 28 Aralık 2011’den bu yana HSYK Teftiş Kurulu Başkanlığı yapan Yıldız’ın alınmasında, FETÖ soruşturmasında bir hâkime ait ifade etkili oldu. İddiaya göre, FETÖ, hâkim ve savcı çocuklarını takibe aldı ve örgüt evlerine gidip gitmediğini araştırmak için, ‘eğitim birimi’ kurdu. Bu birimde görev aldığını belirten eski Batman İdare Mahkemesi üyesi M.G, “Cemaate ait evlere gidenlerin bu evlere devam edip etmediklerini velileriyle irtibata geçip kontrol ediyordum. Benim çocuklarının denetimini yaptığım şahıslar arasında Selim Yıldız da vardı” iddiasında bulundu.

‘TANIK DA FETÖ’CÜ’ İDDİASI
FETÖ davasının 2017’de açılabileceğini bildiren eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Harun Kodalak’ın görevden alınarak Yargıtay’a savcı olarak atanmasında ise eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem’in FETÖ soruşturması kapsamında ‘tanık’ sıfatıyla verdiği ifadenin etkili olduğu öne sürüldü. FETÖ soruşturmasından tutuklanan ve etkin pişmanlıktan bırakılan Mustafa Kemal Özçelik, bakanlığa 2005’ten sonra gelen tetkik hâkimlerinin çoğunun Gülen cemaati mensubu olduğunu, bu kişilerin bakanlığa getirilmesinde Erdem’in etkisinin bulunduğunu öne sürmüştü. İtirafçı Ahmet Hamsici ise 2010’daki Yargıtay’a üye seçiminde FETÖ mensuplarının da katıldığı toplantılarda Erdem’in de olduğunu iddia etmişti.
Kaynak: Hürriyet

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz