Bizimkiler… Koş Sevim Koş!.. Kavga Başladı

Masada, sahada ve şimdi de dilde güçlü.

Bunun için kurulmuştu zaten Kamu Görevlileri Etik Kurulu.

11 kişiden oluşan kurulun üyeleri, Cumhurbaşkanı tarafından seçiliyor. 

Kurul, ilk toplantısını 29/9/2004 tarihinde gerçekleştirmiş.

Hedefi ise kamuda etik kültürünü yerleştirmek üzere çalışmalar yapmak veya yaptırmak ve bu konuda yapılacak çalışmalara destek olmak.

Ancak Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Bakanlar Kurulu üyeleri, Türk Silahlı Kuvvetleri ve yargı mensupları ile üniversiteler, bu kanun kapsamı dışında.

İlginç değil mi?

Malumunuz son dönemin hit parçası Suriyeliler.

Siyaset, çözüm bulmak için adeta gecesini gündüzüne katmış. 

Suriyelilerle yatıp kalkıyoruz.

Toplu gönderme projeleri birbiriyle yarışıyor.

Suriyeliler konusunda iktidar da tam muhalefetin yoluna girmişken kavga patlağı.

Bir yanda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu. 

Öte yanda Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ.

Bizimkiler… 

Koş Sevim Koş!.. 

Kavga Başladı.

Süleyman Soylu: “Ümit Özdağ’ın yaptığı Soros taktiğidir. Kabul etmiyorum. Kabul etmem. Bunu söylerseniz toplantıyı terk ederim. Ben bu adamı adam yerine ve insan yerine koymam. Bu adam hayvandan aşağı bir adamdır. Esfeli safilindir. Bu kadar basit. Adam yerine koymam. Kendisi adam yerine girmeye çalışıyor. Soros çocuğudur ve operasyon çocuğudur. Bu kadar açık. İstihbarat elemanı olduğu apaçık bellidir. Hiç kabul etmem. İtibarımızı onun itibarıyla bir araya getirir miyiz? Haysiyetsiz adam.”

Bu sözler, inanın bir insana kavgada bile söylenmez.

Ümit Özdağ: “Ben yarın, Zafer Partisi Genel Başkanı olmamın yanısıra, Ümit Özdağ olarak tek başıma İçişleri Bakanlığı’nın önüne gideceğim. Tek başıma ve silahsız. Süleyman, zerre kadar erkeklik onurun varsa beni kapının önünde bekle! Seni yarın içişleri Bakanlığı’nın önünde bulacağım oğlum! O zaman göreceğiz kim operasyon çocuğu, kim Soros’un çocuğu. Saat 11.00’de. Erkeksen orada bekle. Zerre kadar cesaretin varsa beni şerefli Türk Polisinin arkasına saklanmadan bakanlık kapısında bekle. Kimin ne çocuğu olduğunu orada bütün Türk Milleti görecek.” 

Soylu’ya tam teşekküllü meydan okuma.

Eski MHP Milletvekili Sinan Oğan da İçişleri Bakanlığına gideceğini açıkladı ama sonra “Ümit Bey ‘ben yarın tek başıma gideceğim, senin gelmen olayı (tek başına olmaktan çıkarır)’ dedi. Ben de bu kararına saygı duydum.” diyerek bakanlığa gitmeyeceğini açıkladı. 

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce de Soylu’yu kınadı.

Nasrettin Hoca’nın dediği gibi “Işığı gören geliyor!”

Dilin ayarını iyi ayarlayamazsanız varacağınız yer karakol.

Ama bu kavga, nerede biter ve nasıl sonuçlanır bilinmez.

İki kişinin tavrı çok belirleyici olabilir.

Doğu Perinçek ile iktidarın küçük görünümlü büyük ortağının.

Sorunun köklü bir şekilde çözülmesini isteyen, bayram günlerinde ülkelerine giden Suriyeli sığınmacıların da tekrar Türkiye’ye alınmamasını talep eden Bahçeli’nin, Soylu’nun arkasında durup durmayacağı veya ne zamana kadar duracağı bilinmez.

Çünkü Soylu’yu taşımanın maliyeti de gittikçe artıyor; 

Hem AK Parti hem de MHP için.

Şahsen ben bu kavgadan bir erken seçimin dahi çıkarılabileceğini düşünüyorum.

“Şapkadan tavşan çıkarma” gibi. 

“Kozlarınızı sandıkta paylaşın” denebilir.

Neticede dil bu; insanı vezirde eder rezilde.

Üslub-u beyan, ayniyle insan.