Bahçeli: Mehmetçik katillerini Rusya kucaklarken, ABD silahlandırıp beslemektedir

0

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Erzurum’daki referandum mitinginde konuştu. Erzurum’un vatan, bayrak, millet, bağımsızlık, kahramanlık demek olduğunu belirten Bahçeli, şunları söyledi:

Türkiye’nin kurtuluşu için yeni bir seferberlik ve mücadele ruhu tecelli etmelidir. Kötü giden talihe dur demenin zamanı gelmiştir. Türkiye, şu anda çok vahşi tehdit kuşağındadır. Türkiye’yi hedef alan mihraklar kuyumuzu kazmak için sıradadır. Hançeri saplamak için kuyruktadır. Emin olunuz, başımızı kaldırıp etrafa bakarsak hainleri göreceğiz. Sesimizi yükseltip tepkimizi gösterirsek kaçtıklarını izleyeceğiz. İrademizi ifşa edip direnişimizi güçlendirirsek Türkiye düşmanlarının pıstıklarına, sindiklerine muhakkak tanık olacağız. Dün Ermeni çeteleri ne yaptıysa, bugün terör örgütleri ve arkasında duran emperyal acımasızlık aynısını yapmaktadır. Dün Erzurum’a işgal ve esareti dayatanlar bugün yeniden hazırlık içindedir.

Mehmetçik katillerini Rusya kucaklarken, ABD silahlandırıp beslemektedir. Bu nasıl bir kumpas, nasıl bir tezgâhtır? Rusya bir yanda dostluk mesajları verirken, diğer yanda meyve-sebze ambargosunu kaldırmaktan kaçınmakta, PKK-PYD-YPG’yle aynı hizada durmaktadır.

Peki, Putin yönetimi kimi kandırmaktadır? Moskova Türkiye’yi ne zannetmektedir? Yoksa 93 harbinin milli hafızalardan çıktığı mı sanılmaktadır? Maalesef Rusya Afrin’e zırhlı araçlarla asker konuşlandırmakta, üs kurmaktadır. Moskova’da kanlı terör örgütlerinin ofisleri açılmaktadır.

15 Temmuz FETÖ ihanetinin perde arkası belli olmuşken, aleni bir işgal teşebbüsüyle karşı karşıyayken dost görünümlü ülkelerin buna inanmaması, iknada direnmesi olacak şey değildir. En son bu kervana İngiltere de katılmıştır. 15 Temmuz’da bombalar Londra’ya değil Ankara’ya atılmıştır. Türkiye hazımsızı çevreler kasti ve yanlı davranmakta, 15 Temmuz’u bulandırmaya gayret etmektedir. Bu yanlıştır, adaletsizliktir, utanmazlığın ta kendisidir. FETÖ kollanırken, kanlı ve karanlık terör ortakları da batıdan destek almaktadır. PKK-PYD-YPG’ye müttefik olduğumuz ülkeler açıkça yardım ve yataklık yapmaktadır. Kahredici bu tablonun kabul edilecek hiçbir tarafı yoktur. Menbiç’ten PYD-YPG arındırılacaktı, müstevliler öyle diyordu; ama bilakis iyice silahlanarak yerleşmiştir. Sorumlu ve suçlu ise en başta ABD ve Rusya’dır. Rusya Suriye’nin kuzeyinde PYD-YPG’nin muhafızlığına soyunmuştur. ABD, Rakka’nın çevresine YPG’li teröristleri taşıyarak Türkiye’yi dışlamıştır. Her alanda yalnızlık ve kutuplaşma kaderimiz haline gelmiştir.

Alman istihbarat başkanı FETÖ konusunda ‘ikna olmadık’ zırvasını dillendirmektedir. ABD istihbaratı da aynı görüştedir. 15 Temmuz’u FETÖ’nün yapmadığı konusunda ABD ve Avrupa’nın bu kadar çabası ve açıklaması niyedir, neye hizmettir? Bu çarpıtma ve telaşın altında ne vardır?

16 Nisan’da Perinçek ve yoldaşları hayır diyor. Niye, çünkü Türkiye’nin kuruluş felsefesi imha olsun emelindeler. Hollanda, Almanya ve diğer sözde gelişmiş ülkeler 16 Nisan’da hayırı destekliyor. Niye, çünkü iç kargaşa hakim, etnik ve mezhep çatışması yeşersin istiyorlar. CHP ise bunların önüne düşmüş, tezviratın mihmandarı olmuş, ille de hayır hezeyanıyla mekik dokuyor.

Sayın Kılıçdaroğlu 16 Nisan Anayasa Referandumunu saptırmak, yarasız yere kurt düşürmek, çürük tahtaya çivi çakmak için çırpınıyor. Cambaz ipte, balık dipte, Kılıçdaroğlu ise hayırsızlığın dibinde bulunuyor. Nasıl ki alışmış kursak bulamacını isterse, CHP de milli bunalımı özlüyor, ülkenin buhranını ümit ediyor. CHP ve ittifak içinde olduğu hayır cephesi, ölü görse ağlamaz, düğün görse oynamaz, yani bu millete tümden yabancıdır.

Tek adamdan bahsediyorlar. 16 Nisan’da evet çıkması durumunda tek adam sisteminin geleceğini uyduruyorlar. Sandıktan diktatör çıkacak diye korku yayıyorlar. Diktatör nedir, tek adam nasıl olacak diyoruz, kaçacak yer arıyorlar. Zira bilmiyorlar. Rejim değişecek diye tek ayaküstünde kırk yalan savuruyorlar. Sistem başka, rejim başka şeydir; değişecek olan yalnızca hükümet etme sistemidir diyoruz, bön bön bakıp gözleriyle fel fecir okuyorlar.

Muhtarlıkların bile kapatılacağını söylüyorlar. Lokantalara bir kararnameyle kilit vurulacağını iddia ediyorlar. Gelin şunu bir anlatın, neye dayanıyorsunuz, niye boş konuşuyorsunuz diyoruz; anında Mustafa Kemal’in askerleriyiz sloganına sığınıp kazın yanmaması için durmadan çeviriyorlar.

Anayasa’nın ilk dört maddesini Bahçeli’ye sorun diyorlar. Elbette bana soracaklar, ama verdiğim, verdiğimiz ödünsüz ve yeminli cevapları anlayabilecek ne yürekleri ne de zekâlarından en ufak iz görülmüyor. Doluya koyuyorlar almıyor, boşa koyuyorlar dolmuyor. Çünkü dağda bağları yok, çakaldan davaları yok. Fakat bizim vardır, bizim Türkiye’ye pusu kuran, Türk milletine ömür ve kefen biçen bütün alçaklardan sonuna kadar alacağımız vardır, Bozkurt’un da töresi ortadadır. Sayın Kılıçdaroğlu hayır diyor demesine de, neye, niçin, niye hayır dediği belirsizdir.

Türkiye’nin içinde bulunduğu musibet ve muazzam riskleri değerlendirip evet iradesine dönüş yapsın. Ben Ülkücüyüm diyen 16 Nisan’a evet demelidir, diyecektir. Ben milliyetçiyim diyen, bu bayrak benim, bu devlet benim, bu millet benim onurum diyen her kardeşim istiklal, istikbal ve istikrar için evet kararında olmalıdır ve Allah’ın izniyle de olacaktır. Diyoruz ki; devlet, millet, cumhuriyet, tertemiz irademizle şartsız evet. Evet ülkemiz için sözdür, yemindir; vazgeçilmeyecektir. Evet Türkiye Cumhuriyeti’dir, evet milli birliğin simgesidir.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz