Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na: Kontrollü koltukta oturan, her işin o şekilde yürüdüğünü sanır

0

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yenikapı Meydanı’nda düzenlenen “İstanbul Buluşması”nda konuştu. “İstanbul 16 Nisan’da öyle bir ‘evet’ demeli ki 99 yıl önce bu mübarek şehri ayaklarıyla kirletenlerden başlayarak Türkiye’ye, Türk milletine kem gözle bakan kim varsa hepsinin de yüreği titremeli.” diyen Erdoğan, şunları söyledi:

“Kısa sürede öyle bir devrim gerçekleştirdik ki bizi küçümseyenlerin hepsi mahcup olarak baktı, Batı bile ne dedi; ‘Sessiz devrim.’ dedi. Şimdi o ‘sessiz devrim’ diyenler kudurdular. Ne yaparlarsa yapsınlar, biz inançla, kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz.

16 Nisan’da yaptığımız iş, Amerika’yı yeniden keşfetmek değil. 16 Nisan’da merhum Özal’dan Demirel’e, Türkeş’ten Erbakan’a, Yazıcıoğlu’na kadar tüm liderlerin özlemi olan bir değişimi hayata geçiriyoruz. Tek fark; onların uygun şartları bulup bu değişimi başlatamamış olmaları, bizim ise bu adımı atmış bulunmamızdır. Elbette bu adımı atmak bizim için de kolay olmadı. Çok zor şartlar geçirdik. 2002 yılının kasımından beri ne zaman ülkemizin geleceği için önemli bir projeyi hayata geçirmeye kalksak her defasında birileri ortalığı toz dumana karıştırdı.

İdam talebi.. 16 Nisan’da sandıktan çıkacak her ‘evet’ onun da yolunu açacaktır. Bak Kılıçdaroğlu ne diyor; ‘Ben hayır demem.’ diyor, tamam ne güzel. Sayın Bahçeli zaten kanaatini açıkladı; ‘Ben evet derim.’ diyor. Sayın Yıldırım’ın da kanaatini biliyorum. Meclis’ten geçip bana geldiğinde ben de bunu onaylarım. Tereddütsüz onaylarım, zira şehitlerimizin o katillerini affetme yetkimiz bizim yok, böyle bir şey yapamayız.

CHP’ye gönül vermiş kardeşlerim için üzülüyorum, fikirlerimiz uymasa da bu kardeşlerimizin Kılıçdaroğlu gibi bir felakete maruz kalması gerçekten üzüntü verici. Onun için diyorum ki 16 Nisan, CHP’ye gönül vermiş kardeşlerimin de günüdür. Gelin bu adamdan kurtulun. 16 Nisan’da şöyle rekor bir evet oranına ulaşmamız halinde artık bu zatın yerinde oturamayacağına inanıyorum. Türkiye’nin ana muhalefet partisini terör örgütleriyle aynı çizgiye getiren birisi bu ülkede alternatif siyaset üretemez.

Haksız ve adaletsiz bir şekilde belediye başkanlığımdan alınıp cezaevine giderken ‘Bu şarkı burada bitmez.’ dedik. Cezaevinden çıkar çıkmaz kolları sıvadık. Bu sefer İstanbul ile birlikte Türkiye için yollara düştük. Milletimizle buluşmamız öyle hızlı olduk ki bir yıl sonra iktidara geldik. Halkımız bize inanmıştı, güvenmişti. 14 yıldır da Türkiye için gece-gündüz çalışıyoruz. Bu süreçte her seçimimiz ayrı bir mücadele ile geçti.

Türkiye, siyasi ve ekonomik bakımdan çok büyük zorluklara göğüs gererek bugünlere ulaştı. Çok çile çektik. Ama Rabbim, sonuna hayır eyledi. Zafere ulaştık. Ama yine sabırlı olacağız. Önümüzde daha çok yol var. Ne dedik; uzun ince bir yoldayız. Gideceğiz gündüz-gece.

Türkiye, hep güçlü hükümetler tarafından yönetilseydi, bugün bulunduğumuz yerin tam iki kat ilerisinde olacaktı. Kişi başı milli gelirimiz 22 bin dolar olacaktı. Ama bunlar bize bunu çok gördü. Biz dertliyiz. Biz bu millete aşığız. Bunlar sürekli faiz dedi. Faiz de faiz. Ya faizden bu millete yar olur mu? Bütün paraları benim fakir vatandaşımdan çektiler, faiz lobilerine dağıttılar.

Milletimiz bir asır önce düşman gemilerine bakıp ‘Geldikleri gibi giderler’ demiştir. 15 Temmuz’da da bu millet, yine ‘Geldikleri gibi giderler’ dedi, istiklaline ve istikbaline sahip çıktı. F-16’lardan kaçmadı benim milletim. İstanbul o gece tarihinin en önemli sınavlarından birini alnının akıyla verdi. İstanbul köprüsünü tutan darbecilere meydanı bırakmadı. Bu mücadelede İstanbul tam 99 şehit verdi. Toplamda 249 şehidimiz var.

CHP Genel Başkanı. Kendi ifadesiyle ‘23.05-23.30’ civarında her neyse havalimanına iniyor. Bakıyor ki ortalık karışık. Bunu görünce hemen Bakırköy Belediye Başkanı’nın evine gidiyor. Geçenlerde kendisini izledim, ne dese beğenirsiniz? Diyor ki; Sayın Cumhurbaşkanımız beni haberdar etseydi ben gelirdim.

Yahu biz FaceTime’dan tüm Türkiye’ye çağrımızı yaptık. Sen de çıkıp gelseydin, niye gelmedin? Demek ki Kılıçdaroğlu’na iadeli tarife göndermemiz lazım. Ya bu kişi ‘Darbe olsa tankın üzerine ilk ben çıkarım’ diyen bir kişi. Bu durumda olan bir kişinin bu ülkede yapabileceği bir şey olabilir mi? Kaçıp gider, ‘Ben beyanatımı verdim’ diyor. ‘Darbelere karşı olduğumu söyledim’ diyor. İyi ki söylemişsin ya.

Sonra utanmadan ‘Bu bir kontrollü darbedir’ diyor. Ey Kılıçdaroğlu, bu ifade var ya şehitlerimizin ruhunu karartacaktır. Kontrollü koltukta oturan, her işin o şekilde yürüdüğünü sanır. Kasetle geldi ya, kontrollü koltuk. Çünkü bu kasetle oraya gelmiş olan bir kişi. 7 seçim kaybetti, 8’e hazırlanıyor. Ama inanın, yine gitmez. Gidemez, koltuk kontrollü. Bu kardeşlerimizin Kılıçdaroğlu gibi bir felakete maruz kalması gerçekten çok üzücü.

Bu sabah Trabzon’da konuşuyor. Sevgili kardeşlerim ne diyor biliyor musunuz? Partili cumhurbaşkanlığını eleştiriyor. Ya diyor Partili cumhurbaşkanlığı olur mu? Partiyi mi, ülkeyi mi yönetecek diyor. Gazi Mustafa Kemal de hem cumhurbaşkanı hem de CHP’nin genel başkanı değil miydi? İsmet İnönü keza, öyle değil miydi? Az biraz geçmişini oku, tarihini öğren ya. Bak onlara, ya senin geçmişinde bunlar var.

Sen demek ki şimdi geçmişinden rahatsızsın. Kaldı ki dünyada bunun örnekleri çok. Ama nasıl kandırır milleti değil mi? ‘Böyle olan bir cumhurbaşkanı tarafsız olabilir mi?’ diyor. Demek ki Gazi Mustafa Kemal, İsmet İnönü tarafsız değildi. Bizde tarafsızlığın daniskası var ya. Hayırcıların zihniyeti bu işte.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz