Sağ Siyaset Veya İYİ Parti İyi mi?

0

Siyasette bir tıkanıklığın olduğu kesin. İnsanlar habire seçim kaybedip koltuğunu bir türlü terk etmeyi beceremeyenlerden bıktılar. Yeni bir partiye ihtiyaç var. Ama bu parti, kendi içinde bir kongre bile yapamayan bir partinin memnuniyetsizlerinden oluşursa ölü doğmuş demektir. Mhp ve Bbp’nin olduğu yerde yeni bir milliyetçi partiye ihtiyaç yok. Bizim ülkemizde tabanı ne kadar memnuniyetsiz olsa da her partinin belli bir kemikleşmiş oyu var. Ve bu insanlar her seçimde homurdanarak da olsa gidip kendi partilerine oy verirler.

Mhp’nin %5’lik böyle bir tabanı var. Bunun dışında cazibesini tamamen yitirdiği, yeni bir şey söyleyemediği ve barajı geçemeyeceği pek kehanet değil. Bunun içindir ki şimdiden barajı indirme konuşmaları ve pazarlıklarına başlamış gibiler.

İyi Parti Mhp’den oy alacak gibi. Fakat şunu kabul etmeliyiz ki bu ülkede marjinal hiçbir grubun, partinin iktidara gelme şansı yok. Hele hele ana kadrosu Türk milliyetçilerinden oluşan bir partinin Kürtlerden oy alabilmesi hiç mümkün değil.

Chp’nin %20’lerde kalıp bir türlü bu sınırı aşamamasının ana sebeplerinden biri de Kürt bölgelerinden ciddi bir oy alamamasıdır. Referandumda da zaten ağırlıklı olarak Kürt bölgelerinden gelen oylar Evet çıkarmıştı.

Öyle marjinal, belli bir kesime hitap eden bir partinin bu ülkede iktidar şansı hiç yok. Olsa olsa Mhp gibi meclise girer, daha sonra da iç problemlerle eriyip gider.

İyi Parti bu marjinalliği aşıp merkez bir parti olmayı becerebildi mi? Bu kadroyla, eski Mhp’lilerin hâkim olduğu bir anlayışla olmaz. İyi Parti’nin tek kozu Akşener. Ama tek bir çiçekle bahar gelmez. Memnuniyetsizlerin toplandığı bir parti de ancak bir iki seçim gider, sonra dağılır.

Sağda Akp hala ana gövdeyi oluşturuyor. Saadet Partisi dini hassasiyetleri kuvvetli olan bir kesime hitap ediyor. Ama bu parti de bir türlü lider meselesini halledemedi. Temel Karamollaoğlu mübarek bir din adamı görüntüsü veriyor; ama hiç de bir siyasetçi, lider gibi değil. Gülümsemeyi bilmeyen insanlardan lider de olmaz.  Saadet Partisi karizmatik bir lider bulabilir, doğru söylemler üretebilirse 2019’da Erbakan hocanın rüzgârını yakalayabilir.

Erbakan’ın iktidar süreci mahalli seçimlerdeki başarısı ile başlamıştı. Akp ise belediyelerde çok yıprandı. Saadet bunu artıya çevirebilir mi? Şimdiden başlayan ciddi bir hazırlık, nokta atışı bölgeler ve adaylar seçerek, sadece tenkit ederek değil, alternatif söylemler bularak,  bir de liderini yenileyerek bu mümkün. Mhp’nin bastırmasıyla baraj da düşerse meclise de girebilir. Şu tabloda sağdan,  Akp’den sonra Kürtlerden ciddi bir oy alabilecek tek parti de Saadet gibi görünüyor.

Akşener’in performansını da herkes merakla bekliyor. Bizde parti liderinin etkisi partiden daha büyük. Akşener bir alternatif rüzgâr oluşturabilecek mi? Yoksa partisi sadece memnuniyetsizlerin toplandığı bir parti olarak mı kalacak? Şu an İyi Parti’nin yapısı ve ağırlıklı Mhp çizgisi pek de ümit vermiyor. Anketlerde görülen %15/18’lik oy oranı ise diğer unsurların sahaya inmesiyle ciddi bir düşüş yaşayabilir.

Şu an sağda birçok şey Akşener’in performansına, merkez parti olup olamamasına, birebir çalışacağı kimselerin kalitesine bağlı. Sanırım Akşener’in siyaseti daha iyi okuyabilen, strateji üretebilen uzmanlara ihtiyacı var.  Akşener ciddi bir rüzgâr yakalar, alternatif programlar üretebilir, partisini merkezden güçlü, tanınan isimlerle kuvvetlendirebilir, Kürtlerden oy almanın bir yolunu bulabilirse (ki bu yapısıyla çok zor) taşları yerinden oynatabilir.

(Bu arada İyi Parti ismine bayıldım, bu isim kimin aklına gelmişse tebrik ediyorum, insanların tam da kalbine hitap eden bir isim.)

Ama şu görünen tabloda ne Akşener’in, ne de Saadet’in Akp’ye bir alternatif oluşturabildiklerini söylemek zor.

Erdoğan gibi karizmatik bir lideri aşabilmeleri ise mümkün görünmüyor.

Önceki İçerikKaybeden Siyasal İslam mı, İslamcı İktidarlar mı?
Sonraki İçerikIrak ve İran’da deprem.. 161 kişi hayatını kaybetti
(Özgeçmiş ve özgelecek) İzmir'in yokuşlu sokaklarında doğdu. Kuşadası'nın denizlerinde sonsuzluğun lezzetini tattı. İstanbul'da okudu. Ordu, Zonguldak, İstanbul, Şanlıurfa'da dersler yaptı. Hayatı, edebiyatı, Kur'an ve Risale (okumayı değil) çalışmayı önemsiyor. Bunların monotonlaştırılmalarına,sıradanlaştırılmalarına, dünyevileştirilmelerine karşı çıkıyor. Artık okuyarak değil, okuduklarımız üzerinde çalışarak, kafamızı çatlatırcasına düşünerek, tahkik ederek bir şeyler öğrenebileceğine inanıyor. Cenneti de cehennemi de önce bu dünyada görüyor. Varlığı, insaniyetini, duygularını ve düşünceyi önemsiyor. Artık nutuk, vaaz, ben en iyi bilirim zamanlarının bittiğine inanıyor. Hakikati eşit bir ilişki içinde; beraber, arayarak, bir masa etrafındaki çalışma grupları ile yakalayabileceğine, en azından hissedebileceğine inanıyor. Hayatı, dünyayı, varlığı, insaniyeti vs. anlamaya, anlamlandırmaya çalışıyor. Allah'ı, âlem-i gaybı ve ölümden sonrasını çok özlüyor ve merak ediyor.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz