CHP’nin geleceği: CHP Türkiye siyasetinde nasıl bir rol oynayabilir?

0

CHP Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığa seçilmesinden buyana bir dönüşüm gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu, parti içindeki farklı seslerin analizinden de açık-seçik anlaşılıyor.
Belirsiz olan; partinin bu dönüşümü gerçekleştirip, gerçekleştiremeyeceği ve partinin nasıl bir çizgiye kavuşacağı.

CHP, yeni cumhuriyetin kuruluşuna siyasi baz teşkil etmiş bir parti, kurucusu da Mustafa Kemal Atatürk. Yeni cumhuriyete biçilen sosyo-kültürel yapı ile dış politik tercihler, CHP’yi de siyaseten ve kadrolar olarak, şekillendirmiş. Parti ve devlet üst üste oturmuş o yıllarda.
Ancak, toplumun sosyolojik gelişim süreci ve elbette tarihsel gelişiminden taşıdığı “genetik normlar”, gün gelmiş siyasete de etki etmeye başlamış, hatta bizatihi CHP bile bu toplumsal değişimin etkisi altında kalmıştır.

İşte CHP’de yaşanılan çalkantılar bu durumla ilgilidir.

Biz çok gerilere gitmeden yakın zamanın CHP’sini anlamaya ve gelecek analizini yapmaya gayret edelim.

Milat Kılıçdaroğlu olsun.

Baykal CHP’sinden hayli farklı bir anlayışa dönüşmeye çalışan Kılıçdaroğlu CHP’si, epeyce mesafe katetmiş, ancak son CHP kongresi, alınması gerekli hayli yol olduğuna da işaret ediyor.

CHP’de fikri anlamda 4 grup dikkat çekiyor: Toplumun tamamını kucaklamak isteyen Kılıçdaroğlu ekibi, ki en güçlü ekip; abartılı sloganist Kemalist çizgideki, Baykalcılar diyebileceğimiz, ikinci ekip; toplumun daha da solunu ve yeni jenerasyon solu kavramaya çalışan, “daha sol ekip” ve Kürt soluna ulaşmaya çalışan ekip, kendilerine has çizgilerle partide etkin olmaya gayret ediyorlar.

Esas mücadele Kılıçdaroğlu ekibi ile Baykalcılar ekibi arasında cereyan ediyor. Diğer iki ekip de varlıklarını genişletmeye çalışıyor, CHP içerisinde.

Kılıçdaroğlu; CHP’nin kuruluş çizgisi yerine, “kuruluş değil-kurtuluşun kök değerlerini, Türkiye’nin değişen sosyo-kültürel yapı ve yeni insan tipini dikkate alarak, diğerlerine partide daha geniş yer açan” bir konsepti, CHP’nin “yeni temelleri” yapmaya gayret ediyor. Kabaca buna CHP’nin bütün toplumun partisi olabilmesi yolunda, ulaşmaya çalıştığı “ara hedef” diyebiliriz. CHP bu noktadan daha da ilerlemeye çalışacaktır, bu ara hedefin elde edilmesi sonrası.

Kılıçdaroğlu bu yolda ilerlerken CHP’nin sağ ayağını sol merkezden kaldırmayacak, burada muhkem durmaya çalışacak, sol ayağını ise bir pergel gibi bütün toplum katmanlarına ulaşmada kullanacaktır, diyebiliriz. Bu sol ayak Kürt solunu ve de daha solu kavramaya çalışacak, merkezde tuttuğu sağ ayakla ise, Türk toplumunun merkez değerlerini, cumhuriyet rejimini, ortalama Anadolu anlayışını, dini-diyaneti, milliyetçiliği elden bırakmamaya ve bu katmanları CHP’de temerküz etmeye çalışacak gözüküyor.

Baykalcılar diyebileceğimiz ikinci güçlü grup ise; CHP’yi ve Türkiye’yi “kuruluş kök değerleri” çerçevesinde tutmaya çalışan, “kurtuluşu geçti gitti” olarak değerlendiren, Türkiye’nin eski derin yapılarından etkilenen, “Mustafa Kemal’in askerleri” sloganına sıkı sıkıya bağlı, bir çizgide tutmaya gayret ediyor CHP’yi ve elbette Türkiye’yi. Baykalcılar Kürtleri Türk olarak görüyor ve Türk olmaları gerektiğini düşünüyor. Ne mutlu Türküm diyene sözünü üst parametre olarak ele alıyor. Din konusu ise “şahıslar olarak” çok dikkat etmedikleri bir konu. Devlet hayatında da dini değerler yer almamalı diye düşünüyorlar. Kürt etnik ayrılıkçılığını, bildiğimiz MHP tarzı “askeri yöntemler” ile çözebileceklerini düşünüyorlar.

Kürt solunun CHP’de kapsanması gerektiğini düşünen ekip, gelişmiş demokrasi olarak bakıyor meseleye ve Kürtlere olabildiğince özgürlüklerin verilebileceğini değerlendiriyorlar. Mevzi başarıları var. Kılıçdaroğlu’na daha yakın duruyorlar.

Daha sol olarak tanımlayabileceğimiz ekip, CHP bütün sol renkleri bünyesinde bulundurmalı tezindeler. Kılıçdaroğlu’nu kendilerine daha yakın hissediyorlar.

Kılıçdaroğlu ve Baykalcı ekibin adayı Muharrem İnce son kurultayda kapıştılar. Kılıçdaroğlu Türkiye’ye, İnce ise CHP’ye mesaj vermeye çalıştı.

Kılıçdaroğlu, CHP’deki engelleyici unsurları aşabildiği oranda, partinin geniş kitlelere açılması için “taktik” adımlar atıyor. Bazen de attığı adımlardan geri dönebiliyor. Mehteran gibi iki ileri bir geri. Sanırım bu durum CHP’deki Baykal’cı ekibin sanılandan daha güçlü olmasından kaynaklanıyor. Kılıçdaroğlu bu Baykalcı ekibi uzaklaştırmayı değil, CHP’de etkisizleştirmeyi öngörüyor ve mevzi adımlarla bunu gerçekleştirmeye çalışıyor. Elbette bu zaman alıcı bir yöntem. Bu da kitlelerde, Kılıçtaroğlu’ndan bezmeye doğru bir psikoloji oluşturuyor. Ancak Kılıçdaroğlu bu kongrede son defa genel başkan seçildiğinin farkında. Başarısız olma lüksü yok. Başaramazsa bir daha genel başkan olamaz.

Baykal ekibi, Türkiye’deki derin yapıların da içinde olduğu bir ekip. Düşmanımın düşmanı noktasından Erdoğan tarafından da desteklenen bir ekip. Baykal’ın haziran seçimleri sonrası Erdoğan ile “kanka” ilişkileri hayli dikkat çekmiş idi. Baykal’ın hastalığı nedeniyle Muharrem İnce sahaya tam sürülmüş oldu. Baykal hasta olmasaydı, belki kendisi girerdi yarışa.

Bu ekip Kılıçdaroğlu’nu etkisizleştiremedi ve CHP yönetimini ele geçiremedi. Ancak medyanın desteği Muharrem İnce’nin yanındaydı. Bu elbette Erdoğan faktörüne bağlı.

Muharrem İnce ya Kılıçdaroğlu’nun ikircikli davranışlarından kaynaklanan yeni başarısızlıklarını gözleyecek ve başkanlığı ele geçirecek, ya da Kılıçdaroğlu’nu durduramayacağını anlayarak, CHP’den kopacak ve yeni bir parti kuracak. Türkiye’deki derin yapılarla iç içe olan bu ekip karar için 2019’da yapılacak başkanlık seçiminin kendilerini getireceği noktaya göre karar verecektir.

Erdoğan’ın yanında yer almalarına ihtiyaç varsa, yani Erdoğan seçilebilmek için “Mustafa Kemal’in askerlerine” ihtiyaç duyacaksa, İnce ekibi CHP’den koparak yeni bir parti kurabilecek ve Kılıçdaroğlu’nu PKK ile işbirliği yapmakla, Atatürk’ten uzaklaşmakla suçlayarak CHP’nin belirli bir kitlesini Erdoğan’ın desteğine sokmaya gayret edebilecek.

Hayal gibi geliyor, ama bu benim beklentim.

Ancak bu sosyal tabaka, Muharrem İnce hangi argümanları getirirse getirsin, Erdoğan’ı desteklemesi çok zor bir sosyal katman. Belki Erdoğan Atatürk’e çok daha yakın konumlandırır kendisini, ki MHP ve Perinçek bu manada Atatürkçü, İnce ekibinin de buna katılması çok absürt olmayabilir, tutup tutmaması Erdoğan’ın tavrına bağlı olacak. Ancak CHP’nin Kılıçdaroğlu ile kazanacakları İnce ile kaybedeceklerinden daha çok. Elbette Kılıçdaroğlu kararlı hareket edebilirse.

Özet yaparsak; CHP nereye evrilecek, bu tamamen Kılıçdaroğlu ve ekibinin ne kadar cesaretli olabileceğine bağlı olacak. Kılıçdaroğlu halkı tercih eder ve korkmadan adımlar atabilirse, CHP sol kulvarda rakipsiz ve toparlayıcı olacak, “daha sol” ve “Kürt solu” CHP bünyesinde daha güçlü yer alabilecek ve parti böylece derin yapıların kontrolünden kurtulacaktır. CHP tarihinde ilk defa halkın partisi olabilecektir.

Diğerlerine.. Diğerlerine siyaset arenasında pek bir yer kalmıyor.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz