- Kılıçdaroğlu: MİT onun emrinde, bizim gizli kapaklı görüşmemiz varsa çıksın açıklasın - 29 Nisan 2023
- Demir Grup Sivasspor 1 – 3 Fenerbahçe.. - 29 Nisan 2023
- Yurt dışına kayıtlı seçmenler oy vermeye başladı.. - 29 Nisan 2023
12 yaşındaki Kamroo’nun evi bir tepenin üzerinde. Bambu ve plastik örtülerden yapılmış. Bangladeş’in güneydoğusundaki Cox’s Bazar bölgesinde bulunan dünyanın en büyük mülteci kampında babaannesi ile birlikte yaşıyor. Yoğun muson yağmurları ve fırtınalar nedeniyle evleri sarp, çamurlu bayırdan kayıp gidebilir.
“Burada yaşamayı sevmiyorum. Hayat çok zor. Sürekli iş yapıyorum, oyun oynamaya vakit kalmıyor.” Kamroo, gününün büyük bölümünü 60 yaşındaki babaannesi Amina’ya bakmakla geçiriyor.
Su ve yakacak toplayıp getiriyor, yiyecek almak için pazara gidiyor ve evde yemek pişiriyor. Tepe ve vadilerin arasına kurulan bu derme çatma kampın içinde işlerini halletmek için her gün çıplak ayakla 1 kilometre yürümek zorunda kalıyor. Diğer aileler de benzer zorluklarla karşı karşıya. Cox’s Bazar civarındaki mülteci kamplarında yaklaşık 1 milyon insan yaşıyor.
Kamroo’nun da yaşadığı Kutupalong “mega kampı” 13 kilometrekarelik alanıyla içlerinden en büyüğü. Daha küçük idari kamplara ayrılan bu bölgede 600 binden fazla kişi yaşıyor. Bu geçici konutların çok büyük bir bölümü riskli yerlere kurulmuş. Yaklaşık 200 bin kişi, muson yağmurları nedeniyle risk altında bulunan bölgelerde yaşıyor.
Toprak kayması ve su baskını gibi muson yağmurlarından kaynaklanan binlerce afet, şu ana kadar yaklaşık 50 bin kişiyi etkiledi. Yardım kuruluşları, buralarda yaşayanları daha güvenli yerlere taşıyor, evlerde güçlendirme çalışmaları yapıyor. Ancak fırtına ve tufan sezonunun esas olarak Eylül ayından sonra etkili olması bekleniyor.
Kutupalong mega kampının dışında, Bangladeş’in güneyinde dört düzensiz yerleşim birimi daha bulunuyor. Arakanlı Müslümanlar olarak bilinen yüz binlerce kişi, geçen yıl ordunun operasyonları nedeniyle Myanmar’dan kaçarak, bu kamplara sığındı.
Arakanlılar, köylerinin yakıldığını, ailelerinin öldürüldüğünü ve kadın ve kızlara tecavüz edildiğini anlatıyor. Birleşmiş Milletler, yaşananları ‘soykırım’ olarak nitelendiriyor. Myanmar ise bu iddiaların doğru olmadığını söylüyor ve sivilleri değil, Arakanlı silahlı grupları hedef aldığını savunuyor.
Babasını hastalığı nedeniyle kaybeden Kamroo da Myanmar’daki şiddet olaylardan kaçanlardan biri. “Myanmarlı askerler bize saldırdığı için ayrılmak zorunda kaldık. Köyümüzü yaktılar, annemi öldürdüler.”
Kamroo, şimdi Bangladeş’teki yeni hayatına alışmaya çalışıyor. 16 yaşındaki kız kardeşi, kampların birinde akrabalarıyla yaşıyor. Kamroo da yakın arkadaşlar edindiğini ve onları “gerçekten çok sevdiğini” söylüyor.
“Zaman zaman, vaktim olduğunda, oyun oynuyoruz. Myanmar’da olanları konuşuyoruz. Bazen yaşananlardan dolayı gerçekten çok üzülüyorum. Bazen de başıma gelen güzel şeyleri düşünüp mutlu oluyorum.”
Geleceğe dair umutları ise basit: “Büyüdüğümde artık ısınmak için odun toplamamak istiyorum. Bir de mutlu olmayı…”
Kaynak: BBC Türkçe
