Serkan Yıldız yazdı: İşte Gerçek ‘Reis’

0
2019 Genel Seçimleri yaklaşırken adayların da sosyal medyayı kullanma oranları oldukça artıyor. Hatta bazı adaylar öylesine aktifler ki kendilerine yapılan her yorumu, sorulan her soruyu titizlikle cevaplıyorlar. Güzel bir nezaket bu hiç şüphe yok ki… Ama aynı nezaketin seçimlerin sonrasında da devam edip etmeyeceği kafalarda yatan bir soru.
Sosyal medyayı aktif olarak kullanan adaylardan biri de; AKP Eyüp belediye başkan adayı Deniz Köken. Geçtiğimiz gün sosyal medya hesabından yukarıda gördüğünüz fotoğrafı paylaştı ve altına da “Bu yoğun tempoda küçük oğlumun doğum gününü kutladık. Ona ve bütün çocuklara sağlıklı, mutlu ve başarılı bir ömür diliyorum” yazdı. Biz de buradan küçük oğlunun doğum gününü kutlarız. Her baba için çocuğunun doğum günü hayatının en güzel günü olduğu bilinciyle de tebrik ederiz.
Buraya kadar her şey normal (mi)? Fotoğrafta sizi irrite eden bir şey var mı? Sinirlerinizi bozan? Rahatsızlık uyandıran? Oldukça yoğun ve zorlu günlerden geçen bir baba ve çocuklarıyla bir arada kutladığı bir doğum günü. Ki öyle lüks içinde, şatafatlı, vur patlasın çal oynasınlı da değil. Orta sınıf bir pastanede, sembolik bir pastayla ve çayla oldukça mütevazı bir doğum günü… Ama bir baba için hiç de basit bir gün değil, bugün; en küçük çocuğunun dünyaya gözlerini açışının belki yirminci, belki ondokuzuncu yılı…
Gelen yorumlar ama hiç de bu kadar sevimli değil. Bilakis, nefret ve kin uyandırıcı (Yıllar önce kindar bir gençlik gayesiyle yetişen ağaçlar meyvelerini vermiş olmalı) hatta saldırgan ve karalamaya yönelik…
Bakınız bir yorumda ne denmiş: “Sayın başkan, belediye başkanlığından önce çocuklarınızın ahiret hayatını düşünseniz ve onlara bunu aşılasınız daha hayırlı bir iş yapmış olmaz mısınız? Sn @RT_Erdogan da daha mutlu olurdu herhalde”
Öyle ya; bu yorumu yazan arkadaş “ahiret kapısı”ndaki kimin ahireti düşünüp düşünmediğine karar veren merci… O bilir kim düşünmüş, kim düşünmemiş ahireti… Hırsızlık mı yapmış? Hayır! Zimmete para mı geçirmiş? Hayır! Tecavüz? Yok! Gasp? Hiç olmamış bile! Kul hakkı? Bunlar var mı? “Yok Allaha şükür”. Dövme var mı? “Evet var, gençliğimde yaptırmıştım.” Öyleyse “Atın bunu cehenneme!!!” Zinhar yasaktır!
Bu yorumu yazan arkadaşın genel beklentisi bu şekilde sanırım. Ve bir kaç kez tecrübe etmiş olmalı ki, bu konuda oldukça kesin… Bir de AKP’li Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan’ı da etiketliyor paylaşımına… Teneffüste bir arkadaşıyla şakalışırken arkadaşını istemeden incitmiş çocuğu öğretmenine şikayet eden diğer çocuk gibi… Bu hengame için Sayın Erdoğan eminim ki; işi gücü bırakıp Sayın Köken’in oğlunun kolundaki dövmelerin silinip – silinmediğini tekrar tekrar kontrol edecektir…
Bu neyin hesabıdır? Bir dövme ile bir insan nasıl bu kadar karalanabilir? Amaç nedir?
Bir başka yorum daha acı verici; aynen alıyorum: “MaaşAllah başkanım Ak Parti dava partisi idi ama son zamanlarda herhalde dava mava önemli değil CHP zihniyetine laf söylemeye gerek yok yakında ampulun yanına 7 oku ekleriz mevcut aday tercihleryle Allah Sonumuzu hayır etsin. Erbakan hocam yaşasaydı şu günleri görseydi..@RT_Erdogan”
İyi ki Necmettin Erbakan gibi ömrünü siyasete adamış kıymetli bir devlet adamı bunu görmedi. Yoksa kahrından bir kez daha ölürdü…
Türkçe kurallarını bilmiyorsun, peki. Bu senin çok kitap okumadığını / okuduğunu anlamadığını gösterir. Kabul edilebilir. Ama “laf söylemek için can attığın” siyasi partinin amblemini de bilmiyorsun! Buna ne demeli? Zihniyetini eleştirme hakkına sahipsen hadi geçtim iç tüzüğünü, ideolojisini okumayı falan, en azından amblemine bakaydın be adam. Hadi baktın, demek ki birden altıya kadar da sayamıyorsun. Zira CHP ambleminde yedi değil altı ok vardır. Bu kadar cehaleti iyi ki Necmettin Erbakan görmedi diyelim ve bunu unutmaya çalışalım. Kolay olmaz unutmak ama en azından deneyelim.
Fakat şurası deşilmeyi hak ediyor! İyi bir aile tablosu çizen, çocuklarıyla bu kadar ilgilenen bir baba çıkmış ve “Ben adayım!” demiş. Senin peşinden gittiğin parti de buna onay vermiş. Sen kısıtlı Türkçen ve yetersiz analitik zekanla bu adayları beğenmeyip “Allah’tan sonunu hayır etmesini” istiyorsan bence ettiğin duayı bir kez daha düşün derim. Zira örnek bir aile babası tablosuyla Sayın Köken, iyi bir aday gibi geliyor bana… Çocuğun dövmesi, küpesi, başının açık olması zerre umurumda değil.
Gelgelim bu arkadaş için bu “üçüncü sınıf” parametreler o kadar önem arz ediyor ki; çocuğunda dövme olmasın, kızın başı kapalı olsun hatta adayın takkesi de olsun kafasında ama çalsın, çırpsın, dürüst bir belediyecilik şöyle dursun 4 yıl orada malına mülküne kat be kat eklesin. Sonuçta; görüntü olarak AKP davasına uygun mu uygun! Yeterli… Bu kadar sığ düşünceleri görünce 2000’lerin ortasında benim de şiddetle protesto ettiğim Aysun Kayacı’nın şu sözü aklıma geldi: “Dağdaki çobanın oyu da bir, benimki de…”
Meğerse Aysun Kayacı’nın çobanlarla bir alıp vermediği yokmuş…
Yorumlar o kadar çok ve o kadar çirkinleşiyor ki; aralarından sizlere sunmakta çok titiz davranmak zorunda kalıyorum. Ancak son bir tanesi daha var ki, o da oldukça dikkat çekici, elbette ki bozuk bir Türkçeyle ve aynen yazıyorum: “Oğlunuzun ne güzel dövmeleri var başkan bey. Reisimizin bundan haberi var mı? Sizi eskiden başkan yardımcısıyken iyi tanırız. Reis bula bula sizi buldu ya ne diyim. liyakatsız birisini aday yaptı. yazık günah kendi ayağına sıkıyo farkında değil.”
İşin başka “traji-komik” yanı bu yorumu yazan kişi kendine yakıştırdığı nickname (takma isim) “müstesna  kişilik”. Bu takma ismi ile gerçekten yapmış olduğu yorumda ne kadar “müstesna bir kişilik”te olduğunu bizlere göstermiş oluyor.
Gelin bu oğlunun kolunda dövmeler var diye “liyakatsız” sayılan Sayın Deniz Köken’in arkasında bıraktıklarına bir göz atalım: İktisat Fakültesinden mezun olduktan sonra çalışma hayatına 1984–1988 yıllarında İstanbul Üniversitesi’nde memurluk yaparak başladı. 1989–1994 yıllarında Bankacılık sektöründe çeşitli görevlerde bulundu. 1994 Yerel seçimlerinde Eyüp Belediye Başkan yardımcılığı görevinde bulundu. 1994–2004 yılına kadar devam eden on yıllık bu süreçte, Eyüp için gerçekleştirilen başarılı projelere imza attı. 1994 Yerel seçimlerinde Eyüp ilçesi ve Büyükşehir Meclis üyesi olan Köken, 1994–1999/1999–2004 yılları arasında iki dönem bu meclislerde Bütçe ve Tarife komisyonlarında üyelik ve başkanlık yaptı. Bu yıllar arasında Eyüp Spor Kulüp başkanlığı da yapan Köken, müziğe olan ilgisi sebebiyle Eyüp Musiki Vakfı kurucu üyeliği ve Ordulular Birliği Hizmet Vakfı kurucu üyeliği gibi çeşitli sosyal faaliyetler içinde de bulundu.2004 yerel seçimlerinde Kâğıthane ilçesinden 3. dönem tekrar Büyükşehir Belediye Meclis üyesi seçilen Deniz Köken, Tarife Komisyonu Başkanı iken istifa ederek Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı olarak göreve başladı. Bu dönemde Antalya’yı dünya şehri yapma yolundaki projeler arasında, alt ve üst yapı çalışmalarının yanı sıra, sosyal belediyecilik kapsamında geliştirdiği büyük projelerden; Antalya Sosyal ve Psikolojik Eğitim Merkezi (ASPEM) adı altında ailelere yönelik hizmetler ve ayrıca kadın sığınma evi, evde hasta-yaşlı bakımı, huzurevi-aşevi inşası ve işletimi, 400 kişilik engelli rehabilitasyon merkezi yapımı işlerini hayata geçirdi. Ayrıca, Antalya Sanat ve Meslek Edindirme (ASMEK) kursları adı altında, yılda 15 bin kişiye sanat ve meslek edindirmenin yanı sıra, iş kollarına ara eleman yetiştirme konusunda da başarılı çalışmalara imza atmıştır. Başkanlığını yaptığı Antalya Büyükşehir Belediyespor Kulübü öncülüğünde her evden bir sporcu kampanyasını başlattı. Basket, güreş, atletizm gibi branşlarda ulusal ve uluslararası derecelerin kazanılmasında pay sahibi oldu. (Bu bilgileri Hürriyet gazetesinden aldım. SY.)
Gerçekten de Sayın Erdoğan böyle “liyakatsız” birini nasıl seçti şuan ben de anlamıyorum! Üstelik çocuğunun da kolunda, elinde, kim bilir başka nerelerinde böyle acayip dövmeler varken? Keşke Sayın Erdoğan bu ölümcül hatayı yapıp kendi ayağına sıkmadan önce bu “müstesna kişiliğin” fikirlerini alsaymış… Ne büyük hata!..
Efendiler! Türk toplum yapısının en küçük birimi “ailedir” Çekirdek aile ise baba – anne ve çocuklardan oluşur. Eğer bu üç sac ayağından birinde çürüme varsa o sac komple dağılır gider. Bu çürümenin önüne ise baba ve anne geçer. Müdahil olur. Gerektiğinde gerekli önlemleri alır. Sayın Köken’in fotoğrafına “kindar” gözlerle bakanlar orada genç ve hevesli bir kardeşimizin yaptırdığı dövmeleri görür. Ve bu da çok normaldir. Kinden gözleri dönmüş birileri, kızının babasının koluna büyük bir sevgi ile sarılışını, babasının yorgunluktan gözlerini açamazken kalkıp orada oğlunun doğum günü için nelerden fedakarlık edip zaman ayırdığını, abisinin orada bulunma gayretini görmez, göremezler. Dövmelere takılır kalırlar.
Sayın Köken kendi çekirdek ailesindeki “baba” rolünde oldukça başarılı olmuş ki; kızı öylesine sarılıyor babasının koluna, abi kalkmış gelmiş işini gücünü bırakıp, o dövmeli genç arkadaşımız saygı ile oturuyor babasının yanında…
Başkan adayının önceki yaptığı işleri hiç bilmiyor olsanız bile; sadece bu kadar iyi bir aile babası ve “orijinal” – “hakiki” – “tek kabul görülen” reis olduğu için bile oy verilir… Toplum yapısının en küçük biriminde oldukça başarılı bir iş çıkartmış mı çıkartmamış mı?
Bırakın şimdi dövmeyi – sövmeyi – yedi oku – reyizi… Artık aşalım bunları…

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz