Serkan Yıldız yazdı: Barış İçinde… Hoşgeldin Çipras…

0

Aleksis Çipras 5-6 Şubat’ta Türkiye ziyareti öncesinde Anadolu Ajansına konuşmuş. Genel geçer konular dışında göze çarpan pek bir şey yok. Benim dikkatinizi çekeceğim yer birazdan aşağıda yer alacak…

Diğer yandan, kanımca; Çipras, Yorgo Papandreu’dan sonra Yunanistan’ın başına gelmiş olan en başarılı siyasetçi / devlet adamıdır. Açlık – yokluk ve sefalet içindeki Yunanistan’ın başına geçmiş, elini taşın altına koymaktan asla geri durmamış, genç, aktif ve aydın bir entellektüeldir. Avrupa Birliği Güney Akdeniz ülkeleri konferansında Türkiye hakkında da olumlu fikirler söyleyerek “kan emmeye hazır” gazetecileri de susturmayı başarmıştır.

Aslen Kırklareli / Babaeski’den göçmüş bir Rum ailesinin oğludur Çipraş… 1980’lerde Sosyalist akımların etkisinde kalarak Yunanistan Gençlik Komünist Partisiyle siyasi hayatına başlamıştır. Daha sonrasında İnşaat Mühendisliği Fakültesini bitirip, aktif sendikacılık yaparak bu duruşunu sağlamlaştırmıştır.

Eylül 2015’de Yunanistan Başbakanı olduğunda ilk yaptığı işlerden biri; Ulusal İstihbarat Servisi’nin (NIS) kadrolarını daraltmak olmuştur. Mevcut personel sayısını dörtte üçe kadar düşürmüş ve aynı gün Yunanistan aşırı sağı Altın Şafak Partisi’nin lideri Mihaloliakos’un saldırgan sözlerine kürsüde; “Şu an halkımızın istihbarat ve düşman güçlerinin bilgilerinden daha önemli ihtiyaçları vardır. Ekmek – İş  ve Özgürlük gibi…” diyerek cevaplamıştır.

Maksadı oldukça net, attığı adım ise ondan daha da net… Bu “barışçıl” tavrının altında “komünist” fikri mi yatıyor bilinmez ama bu attığı adımlar sayesinde şu an Yunanistan eski günlerine nazaran çok daha iyi durumda… Keza komşudaki bu durum bizim için de oldukça “temiz” gözüküyor…

Şimdi gelelim dikkatinizi çekeceğim yere…

Dünya genelinde çok basit kurallar vardır. Bu kurallar hiç bir yerde yazmaz ama dünyanın bütün resmi ve kabul görmüş devletleri için bu kurallar geçerlidir. Örneğin savaşlarda hastaneler asla vurulmaz, sıhhıyecilere ateş edilmez gibi kurallar. Ve bir kural da şöyledir: Bir devlet başkanı, yabancı bir ülkeye gitmeden önce o devlet başkanına bağlı olan istihbarat biriminden bir çok uzman ülkeye giriş yapar. Başkanın kalacağı yer, geçeceği yollar, kırmızı ışıklar, trafik yoğunluğu, yemek yiyeceği restorantın menüsü, hatta mola vereceği yol üstü dinlenme tesisinin WC’lerine kadar derin ve sistemli bir analiz yapılır. Bu operasyondan geldiği ülkenin istihbarat servisinin de kısmen haberi olur. Hatta karşılıklı bilgi alışverişleri bile yapılır bu süreçte… Bizim devlet başkanımız Kenya’ya gitmeden önce bizim uzmanlarımızın “doğal ve haklı” olarak gidip alan çalışması yapmaları gibi, Kenya devlet başkanının buraya gelmeden önce onların uzmanlarının gelip alan çalışması yapması çok normal karşılanır. Bu hiç bir yerde yazmaz ama herkes bu kurala uyar.

Peki Çipras geleceği zaman bu durum değişmiş midir?

Şöyle örnek vereyim; Kostas Karamanlis, 2006 yılında Türkiye’ye ziyarete gelmeden önce “alan çalışması yapılması için” Türkiye’ye 90’ın üzerinde Yunan Ulusal İstihbarat Servisinin uzmanı gelmiştir. Rakam sizi yanıltmasın; 90 makul bir rakamdır. Belki biraz abartılmış bir sayı ama kabul edilebilir bir miktar. Kostas Karamanlis ülkemizde kaldığı 2 günün sonunda bunlardan kaçı geriye dönmüştür? Bu ise bizim bilemeyeceğimiz bir rakam… Kalanlar burada ne tip alan çalışmalarına devam etmiştir? Bu ise tamamen kocaman bir muamma… Yazdık ya; Çipras geldiğinde “başkanın güvenliği” için kaç tane uzman gelmiştir? 90’dan çok çok az olduğuna eminim. Hatta net olarak rakam veremesem bile tek basamaklı sayılarda bir personel toplamı diyebilirim. Çünkü zaten dörtte üçü lağv edilmiş bir istihbarat servisinin (ki şuan Yunanistan’ın kuzeyinde – Makedonya ve Kosova’da hummalı çalışmaları olduğu tüm dünyaca bilinen) kaç tane elinde personel kalmış olabilir ki, bunları bir de Çipras gibi bir adam güvenlik önlemleri için alsın Türkiye’ye göndersin? Net bir rakam veremiyorum ama tahmin edebiliyorum. 4-5-6, belki de 3 – 2…

Bilemiyoruz, Çipras, Komünist / barışçıl ve özgürlükten yana olan fikirlerinden dolayı mı bu durumu bu kadar gevşek bırakıyor yoksa kendi öz “memleketine” gelirken “korkması gereken bir şey olmadığına” mı güveniyor? Sineğin yağını da düşünüyor olabilir. Ama tahminim şudur ki; Gerçek liderler, gerçekten halk sevdalısı olanlar ve halkını bilip – tanıyıp – güvenenler asla ama asla güvenlik çemberi ile dolaşmazlar. Lider çok yabancı olduğu bir yere giderken de bu durumu değiştirmez. Korkması – kaçması – saklanması gereken ne olabilir ki? Sen düzgünsen, dürüstsen ve yüreğin avcundaysa hangi kurşun senin fikirlerini yok edebilir? Sen gittiğin yerdeki – ülkedeki insanların hürriyetini, yaşam haklarını gasp etmiyorsan o insanlar sana neden zarar versinler ki? Market sırasında güvenlik güçleri olmadan sıra bekleyen cumhurbaşkanlarımız vardı bizim…

Çipras’a ne diyelim?

Diyecek tek bir şey var; “Kalos irthate stin Eirini” ya da “Barış içinde Hoşgeldin”.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz