Abdullah Gül ile 3. yol

1
Latest posts by Emrullah Bayrak (see all)

Türkiye, artık zıt kutuplar ülkesi.

Birinin ‘ak’ dediğine öteki, kendini ‘kara’ demek zorunda hissediyor. Bir nefeste yüzlerce ayrışılan konu sayılabiliyorken aynı başarıyı birleştirici, bütünleştirici konularda gösteremiyoruz.

Çünkü ortak değerlerimizi siyaset uğruna tükettik.

Kutuplaştırıcı atmosfer, hayatlarımızı zehirliyor. Dünya ülkelerinin rüyasına dahi sokmadığı konuları, bizler günlerce hatta haftalarca tartışma konusu yapabiliyoruz.

Ya vaktimiz çok ya da bilgimiz yok.

Üçüncü halin imkansızlığını yaşıyoruz.

Ülkemiz zıt kutuplar arasında sıkışıp kaldı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun dediği gibi “Kimsenin aklında ülkenin bir uçuruma doğru sürüklendiği konusunda maalesef soru işareti kalmamıştır.”

İktidar, ülkeyi uçurumdan düşürürken kendini “uçuyorum” hissine kaptırmış.

Ne uyarı levhalarını görüyor ne de “Bu yol çıkmaz sokak” diyenlerin sesini duyuyor.

Muhalefet, kanatsız uçtuğunu sanan iktidara kol kanat germiş durumda. Bir adım geriden iktidarın peşine takılmış rüzgarıyla daha fazla uçması için enerji sağlıyor.

Üçüncü bir yolun imkânsız olmadığını göstermeye çalışanlara yaptığımız muamele, aslında gelişmişlik düzeyimizi de gösteriyor.

“Ne söylendiğine”, “doğruluk veya yanlışlık payı var mı” diye bakmak yerine kimin söylediğine bakarak hareket ediyoruz. 

Eleanor Roosevelt, bakın ne diyor:

Büyük beyinler fikirleri tartışır, orta halliler olayları, küçük beyinler ise insanları tartışır.”

– Öncelikle siyasi zihniyet olarak özgürlükçü bir yola girmeliyiz.

– Anayasa’dan başlayarak yüksek standartlı demokratik hukuk devletini inşa etmeliyiz.

– Bürokraside ehliyeti ve liyakati önde tutmalıyız.

– Parti devleti mantığına yönelik eğilimleri besleyen mevcut atmosferden acilen sıyrılmalıyız.

– Siyasetin tüm halkımızın istekleri ile azami ölçüde örtüşen, istikamet tayin eden, çözüm, refah ve mutluluk üreten yönü temayüz ettirilmelidir.

Bu önerilerin her birinin altı kalın çizgilerle çizilmeli, defalarca okunmalı ve ne demek istendiği üzerine kafa yorulmalıdır.

Maalesef ülkemizde bu, öyle olmuyor. Bu açıklamalar üzerinden ayrılık çıkarılıyor. Öküzün altında buzağı aranmaya çalışılıyor.

Türkiye’nin mevcut şartlarını göz önünde bulundurarak canınız pahasına savunmasını yaptığınız cephenizden bir adım uzaklaşarak yukarıdaki tavsiyelerin hangisinin yanlış olduğunu kendi vicdanınıza sorarak cevap veriniz!..

Ancak öyle yapmıyorsunuz; aklınızdan geçen, “bunları acaba kim söyledi?”

Öğrenince de artık sizin için ne söylendiğinin bir önemi kalmıyor.

Bunların her biri aslında kurtuluş reçetemizdir.

Söyleyen 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olunca cevabınız hazır:

Hepsi yanlış, daha önce neredeydiniz, görev başındayken neden yapmadınız, yanlışlara neden dur demediniz, sizinde suçunuz var.

İşte bu anlayıştan dolayı hiçbir zaman üçüncü yolu bulamıyoruz.

Herkes bir başkasını suçluyor. Geçmişiyle yargılıyor.

Zina yaptığı iddia edilen bir kadını taşlamak için heyecanla bekleyen topluluğa Hz. İsa şöyle diyor:

“İlk taşı, günahsız olan atsın.”

İnsanların birbirini suçlamasına ihtiyacımız yok. Bunu sabahtan akşama kadar zaten yapıyoruz ve geldiğimiz nokta malum.

Orta bir yol var ancak yolun her iki tarafında, birbirini düşman ilan etmiş çatışan, saldırmaktan kendi yolunun farkında dahi olmayan gruplar var. Savaşmaktan yolda yürüyemiyorlar.

Üçüncü yoldan yürüyecek kişinin yapması gereken, sağlı ve sollu bu grupları, birbirine karşı daha fazla öfkelendirmeden sükûnet içerisinde herkese yol aldırabilmesidir.

Türkiye’nin kanaatimce en temel ihtiyacı şu an böylesi bir lider.

Biliyorum Abdullah Gül dediğim için bana epey öfkeleneceksiniz. Hem de “neden olsun veya olmasın” sorusunu sorup düşünmeden kızacaksınız.

Ama ben Sayın Gül dedim, siz Mansur Yavaş deyin veya başka isimler koyun.

Tek çıkış yolunuzun da bu olduğunu bilerek.

Toplumu toparlayabilecek, kucaklayabilecek; konuşmasıyla, sakinliğiyle, yol göstericiliğiyle, kırmadan, dökmeden uzlaştırıcı, nefret dilini kullanmayan kim varsa üçüncü çıkış yolumuz o olabilir.

Aksi durumda mevcut anlayışlarla isterseniz 50 bin tane seçim yapalım, dönüp dolaşıp yine aynı şeyleri konuşacağız, tartışacağız, suçlayacağız, kırıp dökeceğiz ve bir milim dahi ilerleyemeyeceğiz.

Tercih Sizin!..

1 Yorum

  1. Gün/ler geçtikçe, şahsında mündemiç ‘ağır başlılık, yumuşak huyluluk -halim selim-, vakur, kadife sesli, bilgili, idari tecrübeli ve yönetişim kabiliyetli’ bir şahıs olarak, ülkemizi içinde bulunduğu siyasi mecradan hızla çıkartacak isim olarak Sn. Abdullah Gül’e ve ekibine olan ihtiyaç kendini daha fazlaca hissettirmektedir.

    Türkiyeyi, milli birlik ve beraberlik içinde ekonomik ve siyasi refaha ulaştıracak halk iradesinin toplanacağı “tek pota” olarak, bu konjonktürde Sn. Gül’den başka isim de göremiyorum.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz