VİDEO – ve TAM METİN Abdullah Gül: İçeride huzura, güvene ihtiyaç varken kutuplaşma, ayrışma, korku ve kaygı ortamı var

1

24 Haziran’da yapılacak seçimlerde Cumhurbaşkanı adayı olacağı iddia edilen 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kesin kararını açıkladı. Gül, “Adaylığımla ilgili bir süreç artık söz konusu değildir.” dedi.

Gül’ün tarihi renkler taşıyan konuşmasının tam metni:

Değerli basın mensupları,

Hoşgeldiniz,

Türkiye olağanüstü bir dönemde, vaktinden önce, erken seçime gidiyor
Öncelikle seçimlerin ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum
Hepimiz şahidiz ki, Türkiye yakın tarihinin en zor dönemlerinden geçiyor. İç ve dış şartlar itibariyle ülkemiz büyük zorluklarla karşı karşıya
o İçeride, daha çok huzura, güvene, barışa ve uzlaşmaya ihtiyaç varken; maalesef tam tersine daha çok kutuplaşma, ayrışma, korku ve kaygı ortamı var
o Dışarıda ise tarihimizin çok ciddi beka sorunlarıyla karşı karşıyayız
o Ekonomik kaygıların da ciddi seviyelere ulaştığı ayrı bir gerçek
o Ayrıca hamasetin ve karşılıklı hakaretlerin siyaseti esir aldığı bir ortamda, Türkiye için “neyin iyi” olduğu yerine, günlük siyasi manevralar ve kişiler üzerine tartışmalar gündemi oluşturuyor
o İşte böyle bir ortamda, benim de ismim yoğun bir şekilde gündemde

***************

Öncelikle şunun bilinmesini isterim ki, bir faninin ulaşabileceği bütün makam ve mevkiler benim için geçmişte kalmıştır. Ben tüm bu yolları yürüdüm ve şerefle temsil ettim. Ben ve ailem, gelecekle ilgili hiçbir şahsi beklenti, talep ve arzu içinde değilim.
Cumhurbaşkanlığından sonra da aktif siyaset içinde olmayacağımı birçok vesileyle söyledim ve öyle de yaptım
Şüphesiz bu benim bilgi ve tecrübemi kendime saklayacağım, olup bitenlere tamamen kayıtsız kalacağım anlamına gelmedi
Nitekim, Türkiye’nin geleceği ile ilgili hayati gördüğüm bazı temel konularla ilgili görüşlerimi Sayın Cumhurbaşkanıyla doğrudan zaman zaman paylaşma fırsatı buldum
Günü geldi, hain darbe teşebbüsüyle karşılaştığımız en zor dönemde arkama bakmadan üstüme düşeni yaptım
Bazen de, temel hak ve özgürlüklerle ilgili yanlış uygulamalar gördüğümde görüş ve uyarılarımı kamuoyu ile de paylaşmaktan kaçınmadım

***************

Seçimlerin aniden erken yapılacağının anlaşılması üzerine Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu’nun ismimi zikretmesi ile başlayan hareketlilik tamamen benim dışımda gelişmiştir. Talebim ve inisiyatifim yoktu. Benim bilgi ve tecrübeme, siyaset ve devlet yönetme anlayışıma güvenen, kendi camiamla birlikte çok geniş bir çevrenin ısrarı üzerine, ancak geniş katılımlı bir toplumsal mutabakat sağlandığı takdirde benim ve arkadaşlarımın da üstümüzedüşen bu büyük sorumluluktan kaçmayacağımı söyledim
Öncelikle dindar bir siyasetçi kimliği ile Temel Bey’in uzlaşma ve diyalog çabalarını çok takdir ediyorum
Temel Bey’in yaptığı temaslar sonunda böyle bir mutabakatın ortaya çıkmadığı görülmüştür. Dolayısıyla adaylığım söz konusu değildir. Tarih ve benimle ilgili birçok seviyesiz yorum yapanlar nezdinde vicdanen müsterihim. Bu süreçte hakkımda yazılıp çizilenlere cevap vermeyi gerekli görmüyorum
Ama AK Partili bazı arkadaşların benimle ilgili ileri geri konuşmaları karşısında onlara şunu hatırlatmak isterim:
o AK Parti’nin kuruluşuna öncülük etmiş, Partinin tüm kuruluş ilke ve prensiplerini, değerlerini, temel yazılı belgelerini hazırlayan kişilerden biri olarak, ben bugün de partinin kuruluş ilke ve prensiplerine, erdemli değerlerine bağlıyım. Hepsini içselleştirdim. Bu ilke ve değerlerin gerçek manada uygulanması durumunda Türkiye’nin aydınlık geleceklere taşınacağına inanıyorum.
Kimseyle şahsi meselem yoktur. Bunu da herkes bilsin. Benim derdim politikalar ve gelecek vizyonudur
Beni eleştirenlerin başlarını iki ellerinin arasına alıp bir vicdan muhasebesi yapmaları gerektiğini hatırlatırım

***************

Bütün arzum bu seçim döneminin Türkiye’yi daha kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı bir atmosferde geçmemesidir. Unutmayalım ki seçim sonrası da var
Tüm birikimimle şuna inanıyorum ki Türkiye’nin parlak geleceği ancak;
o Kuvvetler ayrılığına dayalı güçlü bir demokrasi
o Hukukun üstünlüğü
o Temel hak ve özgürlüklerin evrensel kriterlerde uygulandığı
o Liyakat, şeffaflık ve hesap verebilirlik kural ve ilkelerinin geçerli olduğu bir düzenden geçer
İnsanlığın acı tecrübeleri Batıda da, İslam dünyasında da bunu göstermiştir
Umarım Türkiye enerjisini boşa, beyhude ve denenmiş yollara harcamaz. Demokrasi ve adaletin hüküm sürdüğü bir gelecek olur. Bir kez daha seçimlerin ülkemize hayırlar getirmesini diliyor, teşekkür ediyorum

 

VİDEO:

https://youtu.be/fSR-CCciuvM

 

 

 

 

1 Yorum

  1. GÜL KENDİNİ İSA MI SANIYOR
    1994’den beri yani yaklaşık çeyrek asırdır siyasetin içinde Bakanlık, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yapmış olan Abdullah Gül’ün demokrasi anlayışını, geç de olsa bugün öğrenmiş olduk.

    Abdullah Gül meğer, halka dayatılmış tek adaylı serbest seçimlerden yanaymış yani hayalindeki demokrasi CHP’nin Tek Parti yılları demokrasisiymiş ya da tek aday, tek partili Baas Rejimi.

    Kendini seçilmiş bir kurtarıcı, halk tarafından değil de Tanrı tarafından yetkilendirilmiş biri sanıyor olmalı.

    Korkarım ki kısa bir süre sonra “Ben İsa’yım”, “Ben Mehdi’yim” diye kendini sokaklara atsın!

    Erdoğan ile giriştiği mücadeleden daha çetin bir mücadele bekliyor sokakta Gül’ü. Çünkü Hasan Mezarcı “Kim gerçek İsa” yarışında kendinden en az 3-5 adım önde

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz