Bahçeli’den Alman İstihbarat Başkanına cevap..

0

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Bursa mitinginde konuştu. 16 Nisan Anayasa Referandumunun barışa, huzura, dirilişe, milli birlik ve beraberliğin güçlenmesine vesile olmasını temenni eden Bahçeli, şunları söyledi:

Bugüne kadar da tam 6 kez referandum gerçekleştirilmiştir. Bir yenisi daha önümüzdedir. Türkiye’nin tıkanan hükümet etme sistemi 16 Nisan’da açılmalıdır. Türk milletinin içine çekildiği fiili çıkmaz ve çarpıklık 16 Nisan’da tasfiye edilmelidir. Ülkemiz mevcut hal ve şartlarda daha fazla mesafe alamaz. Alsa bile ayakta kalamaz, istikrar ve istiklali kalıcı olamaz.

Bu karanlık tablo karşısında bekamızın derdine düşmek zorundayız. Türkiye’yi savunmak durumundayız. El ele vermek, omuz omuza duruş göstermek mecburiyetindeyiz. Gidecek yerimiz yoktur. Sığınacak bir başka yurdumuz yoktur. Bu kutlu vatan topraklarında yaşamak dışında ikinci bir seçeneğimiz asla bulunmayacaktır.

Avrupa ülkeleri 16 Nisan Referandumundan rahatsızdır. Norveç, geçtiğimiz günlerde beş FETÖ’cünün sığınma talebini kabul etmiş, yani teröristlere kucak açmıştır. Milletimizin kaderine sahip çıkacak olması Hollanda’sından Almanya’sına kadar birçok ülkeyi korkutmaktadır. PKK’nın, FETÖ’nün 16 Nisan’da hayır diyecek olması, efendilerinin buyruk ve beklentisidir. Ancak çabalar boşunadır. Tezgâhlar nafiledir. Türk milleti 16 Nisan’da oyunu bozacaktır.

Hollanda ve Almanya Türkiye Cumhuriyeti’nin bakan ve milletvekillerine her türlü zorluğu çıkarıp ifade ve düşünce özgürlüğünü baltalarken, teröristlerle düşüp kalkacak kadar ilkeldir. Berlin’de Türk düşmanlığının rezil gösterileri karnaval şeklinde yapılmakta, Türkiye küstahça aşağılanmaktadır. Devletimizi yönetenler hakaretlere uğramaktadır. PKK’lılar Almanya ve Hollanda sokaklarında cirit atmaktadır.

Berlin’de, Frankfurt’ta insan haklarından, Amsterdam ve Lahey’de insanlık değerlerinden bahsedenlerin gerçek yüz ve hüviyetleri Suriye’de, Irak’ta deşifre olmaktadır. Avrupa’da masum kisvesine bürünenler, Ortadoğu’da asıl kimlikleri olan zalimliğe dönüş yapmaktadır. Çifte standart Avrupa’ya hâkimdir. İkiyüzlülük Avrupa’nın tarihi mirasıdır. Bilinsin ki, Türkiye zulme baş eğmez, ön iliklemez, taviz vermez. Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve fazileti Haçlı kalıntılarına asla eyvallah etmez. Hiç kimse, hiçbir güç Türk milletinin zilleti sineye çekeceğini düşünmemelidir.

ABD aralarında Türkiye’nin de bulunduğu sekiz ülkeden yapılacak direkt uçuşlara elektronik cihaz yasağı getiriyor. 22 Martta menfur terör saldırısıyla sallanan İngiltere de Türkiye’den yapılacak uçuşlara ambargo koyma hevesindedir. Gerekçe olarak da güçlü terör tehditlerinin ticari uçaklara sızabileceği gösterilmiştir. Türkiye’nin uluslararası güvenlik kurallarına uyması önemsenmemiştir.

Türkiye’nin itibar ve saygınlığına gölge düşürme teşebbüsü demek olan ABD’nin siyasi kararı art niyetlidir, müttefiklik hukukuna aykırıdır. ABD terörizme verdiği desteği ne çabuk unutmuştur? ABD, dökülmesinde bir numaralı sorumlu ve suçlu olduğu Müslüman kanlarını nasıl telafi edecektir? PKK’ya verilen silah ve mühimmatları nereye koyacağız, nasıl izah edecekler?

ABD’ye diyorum ki, Türk uçaklarını bırak da, kol kola girdiğin, emel ve hedef birlikteliği yaptığın PYD-YPG’ye bak, onların caniliklerine kafayı tak. Madem ABD bu kadar hassastı da, FETÖ’nün elebaşı olan haini ülkemize neden iade etmekten sakınmaktadır? Teröristbaşı Pensilvanya’dadır, ABD yönetiminin burnunun dibinde, himayesi altındadır.

Bu alçak teröristin çetesi 15 Temmuz’da Türkiye’yi işgale kalkışmadı mı? 248 kardeşimizi şehit edip, 2 bin 193 kardeşimizi de yaralamadı mı? ABD bunu neden görmez, niye kabullenmez?

Alman istihbarat başkanının 15 Temmuz’un arkasında FETÖ olduğuna yönelik güçlü delil yok demesi küresel çapta bir tezgahın varlığına işarettir. 15 Temmuz’da FETÖ parmağını ABD görmek, Almanya anlamak istemiyorsa, o halde işgal girişiminin kurmay ve kumanda merkezinde kimler, hangi ülkeler vardır? ABD ve Almanya’nın bu soruya dair bir itiraf ve gecikmiş açıklaması olacak mıdır?

Nitekim yedi düvel tekrar karşımıza dikilmiştir. Türkiye’nin yıkımını bekleyenler hazır kıta halindedir. Ama bunlar çok bekleyecektir.

Her fırsatta Cumhurbaşkanının anayasal sınırlarından taşmaması gerektiğini vurguladık, ancak taleplerimize olumlu cevap alamadık. Türkiye adı konmamış, yani fiilen uygulanan partili Cumhurbaşkanlığı sistemine zoraki de olsa savrulmuştur. Kaldı ki, Sayın Cumhurbaşkanı sistemin fiilen değiştiğini 14 Ağustos 2015 tarihinde Rize’de ilan etmiştir.

Bir yanda milletten doğrudan yetki alan bir iktidar partisi ve başbakan, diğer yanda yine milletin seçtiği Cumhurbaşkanı Türkiye’nin ikili siyasi ve yönetim yapısını ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle muhtemel sistem ve rejim krizlerinin önüne geçmek siyasetin öncelikli görevi haline gelmiştir.

Sayın Kılıçdaroğlu, evet felakettir, kaostur diyor; ama zihniyetinin karanlık ve kriz olduğunu gizlemiyor, gizleyemiyor. Asıl hayır çıkarsa Türkiye’nin yeni darbelere, yeni kutuplaşma ve kavgalara gebe olduğunu ya anlamıyor, ya da kafası almıyor.

CHP’nin yanında eli kanlı aydınlıkçılar, PKK, PYD, YPG, FETÖ, DHKP-C, hayırcı yoldaşları varken; çok şükür bizim yanımızda Bursa vardır, Türk milleti ayaktadır. Israrla 16 Nisan’da yüzde 100 evet çıksa da meşruiyeti olmaz diyen çürümüşleri de duyuyoruz.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz