Bahçeli’den vize kriziyle ilgili açıklama.. Bu hezeyanın, akıl tutulması anlamına gelen kararın iki ülkenin arasındaki uçurumu derinleştirmekten başka işlevi olmayacaktır

0

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis Grup toplantısında konuştu. Türkiye ile Amerika arasında yaşanan vize krizine değinen Bahçeli, şunları söyledi:

Astana mutabakatı bölgesel uyum ve istikrar için ümitlenmemizi sağlamaktadır. Tüm dünya sınırlarımızın dibinde konuşlanmıştır. İspanya’nın Katalonya Özerk Bölgesi’ndeki referandumu tanımadıklarını ilan eden ülkeler, Irak’ın Kuzeyinde suskundur, ağızlarını bıçak açmamaktadır.

Trump yönetimi ise Barzani’nin korsan referandumunu meşruiyet açısından sorgulamamakta, sadece zamansız bulmaktadır. ABD, hiçbir zaman Barzani’ye referandumu yapmayın dememiştir. Zamanlamadaki sorunları paylaşmıştır. Beyaz Saray yönetimi ikircikli ve ikiyüzlü davranmıştır. Ve Türkiye’nin bölgede inisiyatif almasından rahatsızdır.

ABD binlerce kilometre uzaktan gelip operasyon yapacak, bu doğru olacak; Türkiye yanı başındaki musibet ve felaketlere milli çıkarları doğrultusunda tepki verip müdahale edince yanlış olacak. Böyle bir dünya nerede vardır? Böyle bir acizlik nasıl kabul edilecektir? Bizim bu şekilde düşünenlere söyleyeceğimiz şudur:

Ya haddinizi bilin, ya da yankiliğinizi gidin kendi topraklarınızda sergileyin. Barzani’nin arkasından itekleyenler, onu şevklendirenler Trump’ın çevresindeki karanlık yüzlerdir. ABD sudan bahanelerle sanal kriz arayışına yeltenmiştir. ABD Konsolosluğunda çalışan, çarpık ve kuşkulu ilişki ağları olan bir şahsın bir süre önce tutuklanmasından sonra Büyükelçilik skandal bir karara imza atmıştır.

8 Ekim 2017’den itibaren, Türkiye’deki tüm ABD diplomatik misyonlardaki göçmen olmayan vize hizmetleri askıya alınmıştır. Elbette buna mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde anında misilleme yapılmıştır. ABD vize engeliyle neyi amaçlamaktadır? Hani dosttuk? Hani iki ülke hiç olmadığı kadar yakındı? Bu masalları Trump anlatmıyor muydu?

Kısa zaman içinde değişen ne oldu? Kimin damarına basıldı? Kimlerin uykuları kaçtı, kimler kabus yaşamaya başladı? İki devlet arasındaki inatçı gerilimlerin vatandaşlarına zarar olarak yansıması hatadır. ABD’nin, dostluk, müttefiklik, stratejik ortaklık vizesinin süresi sanıyorum dolmak üzeredir.

Bu hezeyanın, akıl tutulması anlamına gelen kararın iki ülke arasındaki uçurumu derinleştirmekten başka işlevi olmayacaktır. ABD’nin yanlıştan dönmesi, yangına körükle gitmekten kaçınması ümit ve temennimdir. Hiç unutulmasın, ABD’nin 241 yıllık bir mazisi vardır; Türk devletinin mazisi ise binlerce yıllıktır.

Biz asırların mesafesini vizeyle aşmadık, zorlukları izin ve icazetle göğüslemedik. Hamd olsun, hangi geceyi gördük de sabahına ulaşmadık. ABD’nin vizeyle değil, insanlığın değerleriyle, küresel adalet ve vicdanın seviyesiyle, mazlumların dertleriyle ilgilenmesi ve bir müttefikini kaybetmemesi tavsiyemdir.

Zulümle abat olanın akıbetinin berbat olacağını ben değil, maneviyatımız söylüyor, tarih diyor, insanlık vicdanı ifade ediyor. Vize buhranını sağduyu, sorumlu devlet ve siyaset aklıyla sonlandırmak, insanlarımıza ve ABD vatandaşlarına engel çıkarmaktan vazgeçmek herkesin öncelikli görevi olmalıdır.

Bir Kızılderili sözünde aynen şöyle denir: Dur, dinle. Hep konuşursan hiçbir şey duyamazsın.”

İdlib operasyonu kolay olmayacak

İdlib operasyonuyla ilgili de konuşan Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

Konu sadece Özgür Suriye Ordusu unsurlarıyla halledilecek cesamet ve seviyede değildir. Türk Silahlı Kuvvetleri muharebe maksadıyla İdlib’e girmeyecekse de her ihtimal ve saldırıya hazırlıklı ve tedbirli olması hayati önemdedir. İdlib’in terörden arındırılması, güneyden Akdeniz’e açılmak isteyen bölücü terör cephesinin El Bab’ta aldığı derin yarayı daha da derinleştirecek ve önüne aşılması imkansız engeller dikecektir. Aynı zamanda Suriye’nin kuzeyindeki El Kaide türevlerinin tasfiye ve temizliği açısından mühim bir rol oynayacaktır.

Türkiye’nin güvenliği için İdlib asıl sahip ve sakinlerinin hakimiyetine girmelidir. Güney sınırlarımız boyunca kanser hücreleri ürediği alanlarda yok edilmelidir. Bu durum Türkiye için bir varoluş meselesidir. İdlib’te geri duramayız. Afrin’deki fitne ve düşmanlıklara sessiz kalamayız. Bölgemizde servis yapılan Bizans entrikalarına, konusu ölüm ve vahşet olan dehşet verici kapışmaya Türkiye milli gücüyle birlik ruhuyla karşı durmalıdır. HTŞ, IŞİD, FETÖ, PYD-YPG,PKK ve benzeri katil ve cinayet örgütlerine Türk milletinin gazabı, Türk devletinin kudreti gösterilmelidir.

İdlib operasyonu kolay olmayacak, zaman alacaktır. Ama sabırlı, akıllı, stratejik davranmak; gerektiği yerde silahlı mücadeleden de kaçınmamak lazımdır. İdlib’te terör örgütlerinin direnişindeki dozaj, kaçabilecekleri alanlar, alabilecekleri destek ve takviyeler, Astana ruhuna bağlılık, ittifak içindeki ülkelerin ilişkileri, hepsinden önemlisi de bölge halkının bakışı operasyonun akışını etkileyecektir. Burada dikkat edilmesi gereken en temel sorumluluk sivillere zarar verilmemesidir. Canilere hak ettikleri acıklı ders kesinkes verilmelidir.

Bugünden 84’ü söylemeyeyim, çünkü 85’in heyecanı kalmayacaktır

1924 yılında, dönemin muhterem milletvekillerine yılbaşı hediyesi olarak Misak-ı Milli haritası dağıtılmıştır. Bu haritada, Batum, Halep, Rakka, Deyr-i Zor, İdlib, Süleymaniye, Musul ve Kerkük Türkiye toprağı olarak gösterilmiştir. Zoruna giden varsa, hoşuna gitmeyen bulunuyorsa bizim meselemiz değildir.

Onlar doğruca müstevli kalıntılarının, haçlı hısımlarının dizinin dibinde soluklarını almalıdırlar, yakında da inşallah alacaklardır. Tarihin çağrısına kulak tıkayanlar, istikbalin aydınlığına gözünü kapatan yersiz yurtsuzlardır ve vatan düşmanlarıdır. Misak-ı Milli Türk milletinin yeminidir, Türk milletinin varlığının aslında ucu açık sınır alanıdır. Bu yemin tutulmalıdır, bu yemin yaşatılmalıdır.

Yemin nedir bilmeyen, yeminleri bozan, bozmaya kalkan ne bizdendir, ne de bu millete dost ve samimidir. Şimdi anlaşıldı mı niye 82 Kerkük. Şimdi belli oldu mu niye 83 Musul. Bugünden 84’ü söylemeyeyim, çünkü 85’in heyecanı kalmayacaktır.

Misak-ı Milli’den vazgeçmek gelecekten vazgeçmektir. Misak-ı Milli’den vazgeçmek istiklal haklarımızı pazarlık konusu yapmak demektir.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz