Baydemir: AKP-MHP koalisyonuyla ülke savaşa sürükleniyor.. CHP de buna sol arka yedek lastik oluyor

0

HDP Sözcüsü Osman Baydemir, partisinin Meclis Grup toplantısında konuştu. “Bugün bir kez daha, şahitlik ediyoruz ki dünyanın hangi coğrafyasında yaşarsanız yaşayın, duygusallık evrensel ilkeler açısından kaçınılmazdır.” diyen Baydemir, şunları söyledi:

“Bugün görüyoruz ki Kerküklü bir Kürdün, Duhoklu bir Kürdün duygu dünyasıyla Barselona’daki bir Katalan’ın duygu dünyası aynıdır. Nasıl olur da dünyanın iki farklı coğrafyasındaki halklar aynı duygudaşlıkta buluşuyor? Barcelona halkının duygularını anlamak için Katalan olmanıza gerek yok. Ve bir Kerküklü’nün, bir Hewlêrlinin bir Zaxolu’nun duygu dünyasını anlamak için Kürt olmaya gerek yok. Sadece İspanya iç savaşına baktığımızda, Franko uygulamalarına baktığımızda, Saddam’ın uygulamalarına baktığımızda, Enfal Katliamına baktığımızda anlamamız yetiyor. Yani anlamak için insan olmak yetiyor, insan olmak. Bu duyguyla Katalan Halkının hür iradesini grubum adına saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Bundan iki gün önce HDP Grubu, Edirne Cezaevi’nin kapısındaydı. Neden Parlamento’nun açılış seremonisine HDP katılmadı? Neden HDP tercihini cezaevi kapısı önünde buluşmak yönünde kullandı? Bunun anlamak için, iyi bir siyaset bilimci olmaya gerek yok.

Parlamentolar her şeyden önce demokrasinin mabedidir. Parlamentolar demokratik bir rejimin sürdürülebilirliği için olmazsa olmaz mekanizmalardır. Ama bu ülkede parlamento bir kere değil birden fazla kere darbelendi. Bakın, dokunulmazlıkların kaldırılması başlı başına bir darbeydi. Aynı şekilde 4 Kasım’da Eş Genel Başkanlarımızın, milletvekillerimizin tutuklanması bir darbeydi. Tamı tamına 333 gündür bu Parlamento iradesi darbelenmiş bir şekilde faaliyet sürdürüyor.

Bir kez daha söylüyoruz: Bu parlamentonun 3. Büyük siyasi partisinin içinde yer almadığı her faaliyet eksiktir, meşruiyet sorunu yaşanmaktadır. Bizler elbette ki bu gayrı meşru darbe hukukunu deşifre etmek, ‘kral çıplak’ demek için 1 Ekim’deki o tiyatroya katılmadık. O tiyatroya iştirak etmemek demek aynı zamanda yüzlerine ayna tutmak demektir. Bundan dolayı rahatsız oldular. İki tablo var. Bir tanesi, Selahattin Demirtaşların, Figen Yüksekdağların, milletvekillerimizin zindanda tutulduğu. Diğeri de açılış tiyatrosu. Bu tablo HDP’nin 2 yıl boyunca ısrarla kuvvetler tek bir elde toplanıyor demesinin ispatıdır.

Bir siyasi partinin genel başkanı, aynı zamanda Cumhurbaşkanı, aynı zamanda Meclis Başkanı, aynı zamanda yargı kurumlarının başkanı. Bu tablodan demokrasi çıkmaz, buradan refah huzur çıkmaz. Bakın Meclis Başkanı’na adeta kendi masasında yancı gibi oturuyor. Bakın yargı kurumlarının başkanlarına. Bu yargı kurumlarının başkanlarından halk adalet bekliyor.

Bugün grup toplantısı var, TBMM adeta kışlaya dönüştürülmüş. TBMM’yi kışlaya dönüştürmek isteyenler, milletvekillerini de emir eri yapmak isteyenler toplumun yüzüne bakamayacaklar. Esas onlar o zaman yargılanacak. İşte o zamana kadar bizlere düşen de, bu onurlu bayrağı düşürmemek. Eşitlik özgürlük bir arada yaşama arzusunu ısrarla ve inatla sürdürme çabasını ortaya koymaktır.

Ne diyor HDP’lilerin yeri Kandil’dir diyor. Birazcık akıl olsa 20 milyon bir toplumu arkasına alan bir siyaseti şiddete sevk ediyor. AKP Genel Başkanı 20 milyona diyor ki siyaset yapmayın. Gidin hakkınız hukukunuzu şiddetle savunun diyor. 20 yıl önce bu ülkeyi yine kanla, gözyaşıyla yönetenler vardı. Onlar ne diyorlardı, dağı bırakın ovaya gelin diyorlardı. Cumhuriyet tarihinde hiçbir dönem bu dönem kadar akli melekelerini yitirmemişti.

Peki neden? Çünkü bu çatı altında kral çıplak diyen tek bir siyasi hareket kaldı, o da HDP’dir. Kral çıplak demeye devam edeceğiz. Bakıyorsunuz; savaş tezkeresi getiriyorlar. Ya Allah aşkına, savaş tezkeresi. Milletin vekili, milletin evladının ölmesini ister mi? Milletin vekili milletin yoksullaşmasını ister mi? Bu nasıl bir vekalet anlayışıdır.

Bir bakıyorsunuz, AKP-MHP koalisyonuyla ülke savaşa sürükleniyor, CHP de buna sol arka yedek lastik oluyor. Arkadan sol lastik oluyor. Sonra dönüp dolaşıp HDP şiddeti destekliyor diyorlar. Kim şiddeti destekliyorsa Allah onun bin kere belasını versin. Kim şiddetten besleniyorsa Allah onun bin belasını verdin. Var mı ötesi? Dönüp dolaşacağınız yer kürkçü dükkanı. Sizin eninde sonunda dönüp geleceğiniz yer bu halktan özür dilemek olacaktır. Günü gelecek HDP size bu halktan özür diletecek.

AKP Genel Başkanı ‘OHAL rejiminin hiçbir yurttaşımıza zararı yoktur’ diyor. Tamı tamına 130 bin insan işinden, aşından oldu. KHK’lerle bu millete yapmadığınız bırakmadınız. Koalisyonsunuz, ortaksınız, neredeyse Meclis’teki sandalye sayınız 357’yi aşıyor. Eğer milletin iradesi en büyük güçse 357 sandalyeniz var. OHAL’e KHK’ye niye ihtiyaç duyuyorsunuz. 59 vekilli siyasi partinin milletvekillerini niye cezaevine koyuyorsunuz. Güveniniz yok çünkü meşruiyet zemininden çıktınız. Biliyorsunuz ki OHAL olmazsa, KHK’ler olmazsa, zor ve baskı olmazsa bu halk sizden hesap soracak biliyorsunuz. Bu nedenle siyasi ömrünüzü uzatmanın çabasına giriyorsunuz.

Bu torba kanun A’dan Z’ye hayatın her alanına ekonomik maliyet getiriyor. Bir ekonomik fatura getiriyor. Neredeyse gelir vergisinde yüzde 30’luk bir zam. Motorlu Taşıt Vergisi’nde (MTV) yüzde 40 zam. Bir limonlu sodaya yüzde 25 oranında zam getiriyorlar. Urfalıların deyimiyle ‘ma gazoz da içmiyax.’ 8 milyar lira, savunma sanayine bütçe hazırlıyorlar. İşte mesele bu. 3 yıldır AKP Hükümeti’nin MHP ile yaptığı koalisyon, Suriye, Ortadoğu politikasının iki temel maliyeti var. Biri insanlar evlatlarını yitiriyor, dİğeri insanlar yoksullaştırılıyor. Bunların savaşının, bunlarının kendi bekalarını faturasını sen niye ödüyorsun ey Türk anne? Sen niye ödüyorsun ey emekçi kardeşim. İşte itiraz etmenin en büyük sebeplerinden bir tanesi de bu olmalıdır.”

 

 

 

 

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz