Ben Hatay ve Hataylıları Nasıl ve Niçin Sevdim? –  2 – Hasan Yaman

0
Prof. Dr. Orhan Yılmaz

Hasan Abi, 1962 yılında ilkokul ile başladığı öğrenim hayatını, 1981 yılında Ankara Ziraat Fakültesi’nden mezun olarak tamamlamıştır.

Ankara Ziraat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Tarım Bakanlığı’na girmiş ve Temmuz 2020 tarihinde yaş haddinden emekli olmuştur.

Ülkücü Hareket’e ortaokul yıllarında 1968 yılında katılmıştır. Bugüne kadar yüce Türk Milleti’ne elinden geldiği kadar hizmet etmeye gayret etmiştir.

Bilahare liseyi öğretmen okulunda okumuş ve 1975 yılından itibaren köy okullarında öğretmenlik yapmaya başlamıştır.

Köy okullarında öğretmenlik yapmayı sevse de, üniversiteye girerek, üniversite mezunu olmaya karar vermiştir.

Ankara Ziraat Fakültesi’ne girdikten sonra, bu davanın tek başına değil de, bu yolda beraber yürüyen dava arkadaşları ile mücadele vermenin daha faydalı olacağına inanmıştır.

Okul yıllarında sürekli olarak, öğrenci ve dava arkadaşlarının bir önce mezun olmasına ve bu millete, devlete en kısa zamanda hizmete başlamalarını arzulamıştır.

Tarım Bakanlığı’nda gerek teknik eleman, gerek idareci olarak uzun yıllar görev yapmıştır ve görevini severek yapmıştır. Bazı yurt dışı eğitim ve görevlerde bulunmuştur.

1977-78 Öğretim yılında, tamirat-tadilat bahanesi ile yüksek öğrenci yurtları kapatılmıştı.

Okula girdiği ilk yıl, Yıldırım Beyazıt Yurdu’nda kalmıştır. 2. Yıl,  5 arkadaşı ile Keçiören’de bir eve geçmiştir. 

Henüz eve teni geçmiş iken, öğrenci yurtlarının takviye edilmesi amacıyla gelen bir talimat üzerine Site (Atatürk Öğrenci) Yurdu’na kayıt yaptırmıştır.

Site Yurdu, 2 bloktan meydana gelmekteydi. 1. Blok erkekler, 2. Blok ise kızlar yurdu idi.

Erkeklerin kaldığı 1. Blok’un zemin katında, solcular (o zamanki tabirle komünistler), zeminin üstündeki katta yabancı uyruklular, onun üstündeki 2, 3 v e 4. katlarda ise Ülkücüler kalıyordu.

Hasan Abi’yi, yabancı uyrukluların kaldığı 1. Kata vermişler. 

Yurtta kaldığı gecenin sabahında, Hasan Abi kantinin önünde, bir hemşerisi ile sohbet etmekte ve veteriner fakültesinde okuyan arkadaşlarını beklemektedir.

O zamanlar sıkıyönetim olduğu için, yurtta askerler de nöbet beklemektedir.

O arada 1. Bloktan, yaklaşık 15-20 kişilik bir grup çıkar. Hasan Abi, hemşerisini;

-“Kim, bu gruptakiler?” diye sorar. Hemşerisi de;

-“Bizim arkadaşlar” diye cevap verir. Bu söz üzerine Hasan Abi herhangi bir tedbir almaya gerek kalmadan, hemşerisi ile sohbete devam eder.

Ancak, Hasan Abi ve hemşerisi sohbete dalmışken, o kalabalık grup, ikisinin etrafını çevirir ve tekme, tokat, yumruk ile ikisine girişirler.

Hasan Abi, hala şaşkınlık içindedir ve Ülkücü arkadaşlarının kendilerini yanlışlıkla dövdüklerini zannetmektedir.

O arada, Hasan Abi’nin Hataylı hemşerisi, çemberi yarıp, kaçar. Hasan Abi, o grubun içinde yalnız kalır. 

Hasan Abi, geç de olsa, yanlışlıkla değil, kasten dayak yediğini fark eder. Bir fırsatını bulup, o da çemberi yarıp, kaçar.

Açık alana doğru koşmaya başlar. O sırada nöbet bekleyen bir asker, elindeki piyade tüfeğini Hasan Abi’ye doğrultur ve;

-“Dur, yoksa vururum.” diye bağırır. Hasan Abi, durur. Asker gelir ve piyade tüfeğinin dipçiği ile Hasan Abi’nin suratına vurur.

Hasan Abi’yi alır ve yurdun giriş müracaat kısmındaki nöbetçi subaya götürür. Nöbetçi subay;

-“Niçin diğer öğrencilere saldırıyorsun?” diye çıkışır. Hasan Abi, aksini iddia eder ama herhangi bir işlem yapılmaz. 

O arada, dipçik vuran asker gelir ve Hasan Abi’ye;

-“Abi, ben seni solculardan sandım, ondan vurdum, özür dilerim” diyerek gönlünü almaya çalışır ama Hasan Abi’nin yediği, tekme, tokat, yumruk ve dipçiğin acısı, uzun müddet gitmez.

Diğer bir olayda, tarih Temmuz 1979’dur. Okullar kapanmıştır ve Hasan Abi, Ziraat Mahallesi’nde kalmıştır. 

Veteriner fakültesinden iki arkadaşı ile mahallenin sokaklarında volta atmaktadır.

O ara, mahalleye dışarıdan gelmiş iki kişiye rastlarlar. Konuşurken, o iki kişi ile ufak bir tartışma yaşarlar.

İki kişi ayrıldıktan bir müddet sonra, bir polis ekibi aracı gelir ve Hasan Abi ile yanındaki 2 kişiyi araca alır. Onları Altındağ Karakolu’na götürüp, nezarete atarlar.

Gece olur, polisler arasında nöbet değişimi olur ve gece nöbet tutacak polisler gelir. Ancak yeni gelen polisler, alkol veya uyuşturucu almış olmalıydı ki, kendinden geçmiş haldedir.

Sırasıyla önce veterinerleri başka odaya alıp, bir dayak faslı geçerler. Bağırmalarından karakol adeta inlemektedir.

Sıra Hasan Abiye gelmiştir. Hasan Abiyi de sorgu odası şeklindeki diğer odaya alırlar.

Polis, Hasan Abi’nin adını, soyadını ve başka soruları sormaktadır. Ancak polis her sorusunda, Hasan Abinin ellerine sıra ile tahta bir sopa ile vurmaktadır.

Bir müddet sonra, ellerine yediği dayağın etkisi ile avuçları açılmaz olur. Polis, bu sefer Hasan Abi’nin kalçalarına vurmaktadır.

Hasan Abi, hiç ses çıkarmamış, bağırmamıştır. Ses çıkmayınca, polis daha şiddetli vurunca, Hasan Abi bu sefer yapmacıktan bağırmaya başlar.

Bir süre sonra, işkenceci polis yorulur ve Hasan Abi’yi tekrar nezarete, diğer 2 arkadaşının yanına gönderir.

Gecenin oldukça geç bir vaktinde, bir komiser yanlarına gelir ve serbest olduklarını, gidebileceklerini söyler.

Ancak Hasan Abi, karakolun penceresinden dışarı baktığında, solcuların kalabalık bir şekilde onları beklediğini görür. Dışarı çıktıkları anda, onları öldüreceklerdir.

Hasan Abi itiraz eder ve kendilerini nereden aldılar ise, oraya bırakmamalarını, yoksa karakoldan çıkmayacaklarını söyler.

Polisler bunları ekip otosu ile alır ve Ziraat Mahallesi’ne tekrar bırakır.

Ellerine yediği dayağın etkisi ile Hasan Abi, 1 haftadan fazla parmaklarını oynatamaz ve kalçalarının üstüne oturmakta sıkıntı çeker.  

Hasan Abi, bir karakolda ilk defa dayak yemiş ve işkence görmüştür. 

Hasan Abi’nin başından çok olaylar geçmiş, çok kavgalara girmiştir ama bu iki olayı hiç unutmaz.

Hasan Abi, benimle her zaman sakin ve yumuşak bir ses tonu ve babacan bir tavırla, ama mutlaka güler yüzle konuşurdu. 

Hasan Abi hangi mesleği istese, o mesleğin üstesinden gelecek ve yapacak karakterde bir insandır. Belki yapamayacağı tek meslek, TRT’de spikerliktir.

Çünkü Hasan Abi’nin kısık ve karakteristik bir ses tonu vardır. Bu ses tonunun spikerliğe uygun olduğunu sanmıyorum.

Bu ses tonu, Hasan Abi için bir zaaf değildir. Onu tamamlayan bir özelliktir. Ben de hiç yadırgamıyorum. Hasan Abiyi o ses tonu ile seviyorum.

Ortak hatıraları varsa anlatmaları için, bazı arkadaşlarına Hasan Abiyi sordum. 

Şu anda Bursa’da Hasan Abi ile aynı şehirde yaşayan Zekeriya Yıldırım şunları anlattı:

Hasan Yaman, sessiz ve sakin mizaçlı birisidir. Bu özelliğine rağmen, o dönemde bizim arkadaşlar arasında, kız arkadaş edinmeyi başaran birkaç kişiden birisidir. 

Bir iki örnek dışında, 1980 İhtilali öncesi dönemde, bizim arkadaşların kız arkadaş edinmesi, pek sık rastlanılan bir olay değildi.  

Bahçe bitkileri bölümündeki dönem arkadaşımız Aynur ile nasıl diyalog kurup,  sonraları evlendiği benim için büyük bir sürpriz oldu. 

Hasan çok ketum birisidir. Okul yıllarında Aynur ile arkadaşlık yaptıklarını hiç fark etmemiştim. 

Bugün iki oğulları ve torunları var. Aynı şehirde yaşıyor olmamız nedeniyle de sık görüşüyoruz. 

Sabırlı olması ayrı bir özelliğidir. Zira Aynur, Ziraat Bankası, Bursa Şubesi’nde çalışıyordu. 

Hasan, yanılmıyorsam on yıldan fazla bir süre başka illerde görev yaptıktan sonra, tayinini Bursa’ya yaptırmayı başarıp, ailesi ile bir araya gelebildi.

Hasan Yaman, benim gibi Keçiören de 5-6 arkadaşı ile aynı evde kalıyordu.”

Önceki İçerikBiz Bir Bilinç Dünyasında Mı Yaşıyoruz?  
Sonraki İçerikCuma Vaazı; Mevlid-i Nebi
1962, Etimesgut doğumlu. Tokat’ın Zile İlçesi’nden Atatürkçü, milliyetçi, zooteknist, SP seveni, Alevî dostu, evcil hayvanların fahri avukatı, feminist ve motosikletçi bir köylü çocuğudur. 1984 yılında Ankara Ziraat F., Zootekni B.’nü bitirdi. 1997'de Birleşik Krallık, U. of Aberdeen’de yüksek lisans, 2007'de Ankara Ü., Fen Bil. Enst. (Zootekni B.)’nde doktora çalışmasını tamamladı. Mesleği ziraat dışında, Çerkez Kültürü ve Alevilik gibi sosyal alanlarda da amatörce akademik çalışmalar yapmaktadır. Kitap okumak ve motosiklet kullanmak özel ilgi alanlarıdır. “Hayvanları sevmeyen, insanları da sevmez” görüşünü savunan, hararetli bir hayvan sever ve hayvan hakları savunucusudur.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz