Bugünkü (1 Mart 2017) FETÖ haberleri

0

35Mersin’de FETÖ davasında 6 tahliye

İbrahim MAŞE/MERSİN, (DHA)- MERSİN’de FETÖ/PDY’nin, Büyükşehir Belediyesi’ndeki bağlantılarına yönelik soruşturma kapsamında 9’u tutuklu 32 kişinin yargılandığı davada, 6 kişiye tahliye kararı çıktı.
Mersin 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen, 32 sanığın, 10 yıl ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın ikinci celsesine sanıklar ve avukatları katıldı. Yaklaşık 10 saat süren duruşma basın mensupları ve izleyicilere kapalı görüldü. Mahkemenin bulunduğu katta güvenlik önlemi alan polisler, adı listede bulunanlar dışında koridora kimseyi almadı. Duruşmada yapılan savunmaları dinleyen mahkeme heyeti, Büyükşehir Belediyesi eski Genel Sekreteri Haluk Tunçsu ile Zabıta Daire eski Başkanı Yaşar Aksoy hakkında ev hapsi şartı ile, Aşkın Günay, Tevfik Dinçer, Fuat Kurt, Danyel Yalçın hakkında ise şehir dışına çıkma yasağı şartıyla tahliye kararı verdi. Erkan Karaaslan, Mustafa Şahin ve Mehmet Türkmen’in ise tutukluluk halinin devamına karar verilerek duruşma eksikliklerin tamamlanması için ileri bir tarihe ertelendi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

34Bursa’da 11 müftülük eski çalışanına FETÖ gözaltısı

Mehmet İNAN/BURSA, (DHA)- BURSA’da FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gerçekleştirilen operasyonda, daha önce görevden uzaklaştırılan Bursa İl Müftülüğünde görevli 11 kişi gözaltına alındı.
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, örgütün menfaatleri doğrultusunda faaliyet gösterdiği iddia edilen ve Bursa İl Müftülüğü’nde görevliyken açığa alınan 13 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Bunun üzerine harekete geçen polis ekipleri düzenledikleri eş zamanlı operasyonda H.K., H.A., M.A.S., M.D., H.K., A.D., H.A., İ.Y., İ.N., O.K. ve Y.I.’yı gözaltına aldı. Zanlıların adreslerinde arama yapan ekipler çok sayıda materyale incelenmek üzere el koydu. Gözaltına alınan şüpheliler, Emniyet Müdürlüğü’ne getirilirken, iki şüphelinin ise yakalanması için çalışmalar sürüyor.

 
Kaynak: Hürriyet

33Kurtulmuş, üniversite öğrencileriyle birlikte yemek yedi (2)

KURTULMUŞ: O DEVİRLER GERİDE KALDI
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde düzenlenen ’28 Şubat Darbesinin Toplumsal Etkileri’ konulu konferansa katıldı. Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen konferansta konuşan Kurtulmuş, 28 Şubat döneminde Türkiye’de yaşananları hatırlatarak, “O devirler geride kaldı. Köprünün altından çok sular geçti. Buna bu millet asla müsaade etmeyecektir. Herkes kendi işine bakacak. Mevcut hükümet, milletin vermiş olduğu reylerle, desteklerle milletin vermiş olduğu yetki ile iş başındadır. Ve Türk Silahlı Kuvvetlerimiz de mevcut hükümetin emrindeki kuruluşlarımızdan birisidir ve öyle olacaktır” diye konuştu.
15 Temmuz’daki darbe girişimine de değinen Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Bu fitne hareketinin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ne kadar ağır bedeller ödettiğini en iyi şekilde bilen şu anki Türk Silahlı Kuvvetlerimizin yöneticileridir, mensuplarıdır. Şimdi Türk Silahlı Kuvvetleri 15 Temmuz’dan aldığı dersle de artık kendisine verilen görevleri yapacak, Türkiye’nin önemli bir kuruluşu olduğunun farkındadır. Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki FETÖ’cü hainleri temizleyebildiği için bugün Fırat Kalkanı operasyonunu yapabilmekte, bugün terörle bu kadar etkin bir şekilde mücadele edebilmektedir. Eğer açık söyleyeyim FETÖ’nün bu hain unsurları silahlı kuvvetlerden temizlenmiş olmasaydı inanın ki El Bab operasyonu da Cerablus operasyonu da yapılamaz, terörle de bu kadar sıkı mücadele edilemez.”
Türkiye’nin sadece 780 bin kilometrekareden ibaret olmadığı, dünyanın neresinde hangi mazlum milletin derdi varsa onunla ilgilendiği görüşünü savunan Numan Kurtulmuş, “Dünyanın neresinde bir Müslümanın burnu kanıyorsa bu milletin çocukları oraya el uzatmaya gayret ediyor. Türkiye bizim kültürümüzün medeniyetimizin yaşadığı dünyanın her yerinde var olan, her yerinde ilgi ile izlenen bir ülkedir. Bu gün de böyledir dün de böyleydi” dedi.
Konuşmasında terör örgütlerinin birbirleriyle ittifak halinde olduğunu söyleyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“PKK Cizre’nin, Silopi’nin, Hakkari’nin sokaklarını kazarak içine bombalar yerleştirdi. Bunu sadece PKK’nın eylemleri olarak alırsanız sadece pazılın bir parçasını görürsünüz. DEAŞ denilen bu terör örgütün elemanı geldi yılbaşı gecesi Türkiye’de bir katliam yaptı gitti. Niye Reina saldırısı oldu, bu saldırının emrini kim verdi? Ve tek başına bu saldırı ne anlam ifade eder derseniz sadece pazılın bir tek parçasını görürsünüz. Masanın üzerine cetvelleri pergelleri koydular, ‘Burası Suriye, burası Türkiye, burası Suriye, burası Irak’ dediler. Hiçbir sınırın bir tarihi gerçekliği yoktur. O bölgeyi bilenler bilir niçin Hakkari’nin, niçin Şırnak’ın etrafından geçen sınırları yani Irak sınırını bugünkü yerden çizdiler. 30 kilometre aşağıdan inin ovadan çizin. 10-15 kilometre yukarıya gidin orada da tarihi olarak ya da tabi olarak sınır olabilecek yerlerden çizin. Elin oğlu bir asır evvel sınırı çizerken bir gün PKK diye bir örgütün ortaya çıkacağını, bir gün Şırnak’ın Hakkari’nin Anadolu topraklarının dağlarında bir takım Kürt gençlerini kandırarak ellerine silah vererek ayrılıkçı bir örgüt kurduracaklarını bildikleri için sınırları oradan geçirdiler. Bu kadar açık konuşuyorum bir siyasetçi bu kadar açık konuşmaz. Bir asır sonrasının hesabını yaptılar ama bir şeyi unuttular. Bu Türkler, Kürtler, Araplar, Acemler bu coğrafyada yaşayan insanlar bir milyar 700 milyon nüfus olarak yetişmiş olan büyük İslam medeniyetinin bir parçası. Sınırlarını böldüler ama gönüllerini ve zihinlerini bölemediler. Şimdi DEAŞ’ın, PYD’nin, PKK’nın diğer örgütlerin ve FETÖ denilen eşkıya çetesinin bir şekilde ortalığa sürülmesinin sebebi budur. Bir asır evvel sınırlarını bölüp gönüllerini bölemedikleri devlet sınırlarını bölemedikleri bölge halkının şimdi gönüllerini bölmeye çalışıyorlar. Büyük resim budur. Biliyorlar ki bu coğrafyada Osmanlıdan sonra derlenmeyi toparlanmayı sağlayacak olan tek ülke Türkiye’dir. İşte Türkiye’nin üstüne bu kadar çok abanmalarının temel sebebi budur.”
Kurtulmuş, “Bu milletin böyle bir özelliği var, zulme sonuna kadar can pahasına direnir, ama zalimlerin yüzüne bakmaz zalimlerin adını anmaz. Hiç şüpheniz olmasın birkaç sene sonra şu FETO denilen herif var ya o adamın da ismini hiçbiriniz hatırlamayacaksınız. Bunların hepsini PKK’nın adamlarını DEAŞ’ın adamlarını, FETÖ’nün adamlarını bunların hepsini tarihin o pis çöp tenekelerini atacaksınız. Bu milletin böyle bir özelliği var” diyerek sözlerini tamamladı.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

32Kurtulmuş, üniversite öğrencileriyle birlikte yemek yedi (4)

KURTULMUŞ, STK’LARLA BULUŞTU
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz ve Samsun Valisi İbrahim Şahin’i makamlarında ziyaret etti. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, daha sonra Samsun sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile buluşma programına katıldı. Şehit Ömer Halisdemir Salonu’nda gerçekleştirilen programda Kurtulmuş, cumhurbaşkanlığı sistemi ile ilgili konuştu. Mevcut sistemin hatalarından kurtulmak için böyle bir referanduma ihtiyaç olduğunu belirten Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Çatışmacı ve vesayetçi bir yapıdan kurtulmak, yönetimde çift başlılıktan kurtulmak, siyasi istikrarsızlığın önlenmesi ve ekonomik istikrarsızlığın önlemesi için bir anayasa değişkliğine ihtiyaç vardı, onun için bu anayasa değişikliğini yapmak durumundayız. Şunu da parantez içerisinde söyleyeyim, hiçbir hükümet durduk yerde bir anayasa değişikliği meselesini gündeme getirip topluma kabul ettiremez. Gücü ne olursa olsun, parlementodaki etkisi ne olursa olsun, anayasa değişklik talepleri toplumda var olur, ondan sonra siyaseti şekillerdirir, siyaset o süreci yönetir. Ben kendimi bildim bileli etkin bir yönetim modeli bu memlekette konuşulmuştur. Hem üniversiteler tarafından, hem toplum tarafından, hem siyasetçiler tarafından konuşulmuştur. Geçmiş siyasetçilerin hemen tamamı Özal, Türkeş, Erbakan, Yazıcıoğlu ve Demirel. Demirel’de hayatının son döneminde hep başkanlık sisteminden etkin bir yürütme mekanizmasından bahsetmişlerdir. Çünkü hepsi siyasetin ağırlığından çektikleri için, tabiri caizse hepsi attan düştükleri için bu sistemin nasıl çalışmadığını iyi bilirler ve onun için bunları söylemişlerdir.”
Daha etkin bir yönetime ihtiyaç olduğunu belirten Kurtulmuş, “Türkiye hele hele çevresi bu kadar ateş çemberine dönmüşken, hele hele Türkiye içeriden ve dışardan terör örgütleri vasıtasıyla köşeye sıkıştırılıyorken, hele hele içeride devleti neredeyse ele geçirmiş FETÖ denilen bir eşkıya çetesiyle mücadele ediyorken, daha etkin bir yönetime ihtiyacı vardır. Daha istikrarlı bir yönetime ihtiyacı vardır. Daha istikrarlı bir ekonomik sisteme ihtiyacı vardır ve yönetimde çiftbaşlılığın ortadan kaldırılması gerekiyor” dedi.
‘MALUMUN İLANI GERÇEKLEŞİYOR’
Geçmiş dönemlerde cumhurbaşkanlığı yapan İsmet İnönü, Süleyman Demirel, Celal Bayar ve Turgut Özal’ın da partili olduğunu ifade eden Kurtulmuş, “‘Efendim cumhurbaşkanı olunca parti ile irtibatları kalmadı’. İyi de insanların bir parti ile irtibatını attıkları bir imza değil, gönüllerindeki bağlılıkları belirler. Geçmiş dönemlerde de Türkiye partili cumhurbaşkanları yaşadı, ha bir de parti içerisinden gelmedikleri herhangi bir parti ile kuvvetli gönül bağı olan cumhurbaşkanlarımız vardı. Dolayısıyla şimdi eskilerin tabiriyle malumun ilanı gerçekleşiyor. Türkiye’de hele hele bir kampanya ile cumhurbaşkanı bundan sonra seçilecekse cumhurbaşkanının kampanya ile seçilmesi için bir partiye ihtiyaç var” diye konuştu.
BU MADDE, DARBESAVAR BİR MADDE
Muhalefetin yeni anayasada ‘cumhurbaşakına Meclisi feshetme yetkisi veriliyor’ eleştirilerine de yanıt veren Kurtulmuş şunları söyledi:
“Bir kere mevcut teklifin içerisinde fesih kelimesi yoktur. Cumhurbaşkını ya da TBMM eğer sistem kitlenirse yani gün olur 124 tur atarsınız herhangi bir konuda karar alamazsınız, ya da meclise herhangi bir şekilde, herhangi bir konuyu Cumhurbaşkanı geçiremez ya da Meclisle Cumhurbaşkanı kitlenir, böyle olursa kim çözecek sorunu. Eski Türkiye’nin alışkanlığında cevap çok basitti, asker çözecek. Asker tankı, topu, tüfeği çıkaracak ve çözecek. Öyle mi, öyleydi. 5 darbenin önemli gerekçelerinden birisi de sistem içerisindeki bu gerilimdir. Şimdi bu madde darbesavar bir madde. Bundan sonra hiç kimse siyasetteki kitlenmeleri bahane ederek darbe teşebbüsünde bulunamayacak. Kitlendiğinde ya Cumhurbaşkanı erken seçime gidecek, ya meclis seçime götürecek”
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, konuşmasının ardından katılımcılarla birlikte akşam yemeği yedikten sonra, karayoluyla Ordu’nun Ünye İlçesi’ne gitmek üzere kentten ayrıldı.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

31Hürriyet’in haberiyle ilgili yorum: Tuhaf bir çelişki

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün partisinin haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmeler yaptı. Bahçeli özetle şöyle konuştu: “Bugünlerde TSK üzerinden yürüyen yeni bir anlaşmazlık konusu Türkiye’nin gündemine oturmuştur. Hürriyet gazetesi 25 Şubat 2017 tarihinde, ‘7 Eleştiriye 7 Yanıt’ manşetiyle tartışmaların seyrini değiştirmiştir. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün püskürtülmesinde başarılı rolü olan bir bayan gazetecinin, şimdilerde yaptığı haberden dolayı suçlanması bize göre tuhaf bir çelişki ve çarpıklıktır.

BAZI ELEŞTİRİLERE KARARGÂHIN BAKIŞIBuna göre son zamanlarda Genelkurmay Başkanı ve TSK ile ilgili bazı eleştirilere karargâhın nasıl baktığı, bunlara nasıl cevap verdiği ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda olmak üzere, Milli Savunma Bakanlığı’nın başörtüsü yasağını kaldırırken Genelkurmay’ın görüşünü almadığı, Yeni Akit gazetesinin vefat eden bir yazarı için edilen taziye telefonuyla ilgili ithamlar, Sayın Akar’ın, ABD’li Genelkurmay Başkanı’nın İncirlik’te ayağına gitmesiyle ilgili yapılan aleyhte yorumlar, TSK’nın komuta heyetinin 29 Ocak 2017’deki Kardak ziyaretinin bazı çevrelerce turistik gezi olarak tenkidi, Genelkurmay Başkanı’nın Cumhurbaşkanı’yla yurtdışı ziyaretlere gitmesine dönük incitici değerlendirmeler, yine Genelkurmay Başkanı’nın Süleymaniye’de Türk askerinin başına çuval geçiren ABD’li generalden madalya almasıyla ilgili suçlamalar ve Genelkurmay Başkanı’nın, bir FETÖ’cüyle Sakarya Pamukova’da arsa aldığına ilişkin iddialar ve bunlara karşılık verilen cevaplar söz konusu gazetede yer almıştır.

HASSASİYETLERİNİ AKTARMASI DOĞALDIR

Doğru olanı Genelkurmay Başkanlığı’nın rahatsız olduğu konuları silsile yoluyla siyasi iktidara iletmesidir. Medya üzerinden mesaj vermek eskide kalmasını ümit ettiğimiz manşetleri ister istemez hatırlatmaktadır. TSK’nın doğrudan sorumlu olduğu Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’na hiyerarşik sırayla hassasiyetlerini aktarması doğaldır, beklenmelidir. Bundan gocunmak, farklı yerlere çekmek ise anlamsızdır.

ELEŞTİRİLERE CEVAP NEDEN ÇOK GÖRÜLÜYORI

Merakımız odur ki Genelkurmay Karargâhı’nın düşünce ve itirazlarını hükümetle paylaşmadan mezkur gazeteye sızdırıp sızdırmadığıdır. Eğer paylaşmış ve bir sonuç alamamışsa ortada bir sorun var demektir. Yok paylaşmadan doğrudan medya kullanılarak kamuoyuyla iletişime geçilmişse, bu durum yine bir sorunun varlığına delalettir. TSK’nın meşru imkân ve kanallarla savunmaya geçmesi, eleştirilere cevap verme çabası neden çok görülmektedir? Türkiye’nin yeni bir milat ve diriliş ruhuyla eskiye sünger çekmesi elzemdir.”

BAYRAK OLAYI: SKANDAL REZALET

İstanbul Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nin önündeki bayrak direklerinden birisine sözde Kürdistan bayrağı asılmıştır. Aynı bayrağın Türkiye’de, Türk bayrağına eş tutularak asılması skandaldır, aymazlıktır, rezalettir. Bu sözde bayrağın dalgalanmasına kim izin vermiştir? Cumhurbaşkanı bundan haberdar mıdır? Başbakan, Çankaya’da Barzani’yle konuşurken, arkasına dönüp de ‘Nedir bu bayrak, kim koydu buraya’ diyebilmiş midir? Türkiye ne zamandır Peşmerge kalıntısının bayrağını tanımıştır? Buna onayımız yoktur, tepkimiz şiddetli ve tavizsizdir.

CHP’den bayrak tepkisi: Belki Bahçeli açıklar

YUNAN BAKANA: YİNE DENİZE DÖKERİZ

Türkiye’de manşet izi sürülüp niyet okunurken komşu ülkelerle sorunlarımız çetrefilleşmekte, sinirler gerilmektedir. Yunan Dışişleri Bakanı, aba altında sopa göstermektedir. Anlayamadığımız Yunanistan’ın amacının ne olduğudur. Eğer ki, tekrar denize dökülmeyi istiyor, kovalanmayı canı çekiyorsa buyursun, Türk milleti buna hazır ve bunu bir kez daha yapacak imandadır. Yunanistan yönetimine diyorum ki, dedeleriniz başaramadı, akıllı olun, zorlamayın, boşuna heveslenmeyin; siz de yapamaz, Türkiye’yi asla geçemezseniz.

OK ÇEKTİ

MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye, partisinin TBMM grup toplantısındaki konuşmasının ardından hediyeler verildi. Tarsus Belediye Başkanı Şevket Can, Bahçeli’ye Süleyman Şah heykeli ile ok ve yay hediye etti. MHP Aksaray İl Başkanı Ramazan Kaşlı ise Bahçeli’ye Aksaray Taşpınar Hasan Dağ halısı verdi.
Kaynak: Hürriyet

30Orhan Gencebay’lı ‘hayır’: Hatasız kul olmaz

POSTMODERN BİR DARBE

“Bugün 28 Şubat. 28 Şubat’ta bir postmodern darbe yaşamıştı Türkiye. Bazı kişiler, öğretim üyeleri, öğretmenler, kamu görevlileri ya inançları ya da siyasal fikirleri dolayısıyla devletin dışına itilmişlerdi. Devlet dediğiniz kurum vatandaşına hizmet eder, elinde sopayla vatandaşını dizayn etmez. 28 Şubat darbesine ne kadar karşıysak, 20 Temmuz darbesine de o kadar karşıyız. 28 Şubat’ta görevine son verilen öğretmenlerin sayısı 3 bin 527. 20 Temmuz sonrası görevine son verilen öğretmenlerin sayısı 30 bin 470. İhraç edilen akademisyenler 28 Şubat döneminde 139, 20 Temmuz darbesinden sonra atılan akademisyen sayısı 4 bin 811. İhraç edilen personel 127 bin kişiyi aştı.

MAĞDURLARIN YANINDAYIZ

Mağdur ailelere sahip çıktığımız zaman bizi suçluyordu, ‘Siz FETÖ’ye sahip çıkıyorsunuz’ diyorlardı. Biz mağdura sahip çıkıyoruz, darbecilere değil. Bir milyonu aşkın mağdur aileye sesleniyorum, bizi neyle suçlarlarsa suçlasınlar, sizin yanınızda olacağız.

Pek çok akademisyenin görevine son verdiler. ‘Efendim, kurunun yanında yaş da yanar’ diyor Sayın Binali Yıldırım. Hz. Ömer’in anlayışından, masum insanları da hapse atabiliriz anlayışına geldik. 20’ye yakın intihar var. Hangi vicdan, hangi ahlak, hangi inanç, hangi din, iman kabul eder bunu.

NEDEN REJİM DEĞİŞİKLİĞİ

Ülkenin bu kadar derdi, sorunu varken neden rejim değişikliği? Siz ‘İlle tek adam rejimi olsun’ derken, Hindistan roketle uzaya 104 nano uydu gönderdi, biz neyle uğraşıyoruz? Neden bütün yetkiler bir adama verilsin. Yine çok güzel bir sözümüz var; ‘Beşer şaşar.’ Tek adam rejiminde bir kişi hata yaparsa faturayı kim öder? 80 milyon öder. Diyorlar ki, ‘Millet hata yapan adamı oraya seçer mi, siz millete güvenmiyor musunuz?’ Orhan Gencebay’ın çok güzel bir şarkısını dinledik, zaman zaman da söyledik, ‘Hatasız kul olmaz’ diye. Bir kişiye devleti teslim ederseniz ve o bir kişiyi herhangi bir güç yanıltırsa, kandırırsa devleti 24 saatte ele geçirir. Böyle bir maceranın içine Türkiye sürüklenebilir mi?”

SURİYELİLER VE RAKKA İÇİN DE REFERANDUM YAPALIM

KAÇ Suriyeli var Türkiye’de belli değil. Rakamlar muhtelif, sayı emin olun 4 milyondan az değil. Bizim gençlerimiz, çocuklarımız Suriye için, Suriye’de şehit oluyorlar. Onların gençleri Türkiye’de. Nasıl oluyor bu? Üstelik iş bulup çalışıyorlar. Bizim evlatlarımız, bizim çocuklarımız işsiz, onların işi var. Sigortaları yok, düşük ücretle çalışıyorlar, bizim çocuklarımıza iş kapısı kapanmış. Hadi diyelim Suriyeliler geldi, savaştan kaçtı, itirazımız yok. Kamplarda tutarsın. 81 ilde Suriyeli var, niye kamplarda tutmuyorsun. İşyeri açıyor esnafın yanında, bizim esnaf vergi veriyor, onlar vermiyor. ‘Suriyelilere vatandaşlık hakkı vereceğiz’ diyorlar. İstiyorsa referanduma gidelim. Birileri talimat vermiş, Rakka’ya gideceğiz. Rakka’ya gidelim mi gitmeyelim mi gel referandum yapalım, Rakka’ya bu ülkenin gariban çocukları gitsin mi gitmesin mi?

İŞSİZLİK ALMIŞ BAŞINI GİDİYOR

İşsizlik almış başını gidiyor. Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, televizyonda, ‘TSK’ya 30 bin personel alınacağını açıkladık. Sevindirici olan 30 bin kişilik alım için 534 bin kişinin müracaatı oldu’ diyor. Bunun için seviniyor. Yav bu senin işsizliğinin hangi boyutta olduğunu gösteriyor.

‘CHP’SİZ KAMPANYA

CHP, Şili’de halk oylamasını anlatan “No” filminden esinlenerek pozitif mesajlarla yürütmeye karar verdiği referandum kampanyasının slogan ve logosunu belirledi. Logoda “Geleceğim için hayır” sloganı, sıcak renklerle süslü bir çiçeği andıran güneş ve kız çocuğu kullanılıyor. Logodaki kız çocuğunun Türkiye’nin geleceğini temsil ettiği, kullanılan renklerin de renk psikolojisinden yararlanılarak seçildiği; sarı güneşin yaşamı ve bağımsızlığı, güneşin etrafındaki renklerin ise huzur, güven, mutluluk gibi ifadeleri temsil ettiği belirtildi. “Hayır” ifadesinin olumsuz havasını ortadan kaldırmak amacıyla logoda, “Türkiye’nin huzurlu, mutlu, güven ve istikrarlı yarınları için ‘hayır’ oyu verin” mesajı verildiği bildirildi. Logoda CHP amblemi kullanılmadı. Logodaki çocuğun, odak grup çalışması ile onlarca fotoğraf arasından iletişim uzmanlarınca seçildiği, kampanyada kullanılacak müzik ile ilgili çalışmaların sürdüğü öğrenildi. (Rifat BAŞARAN/ANKARA)
Kaynak: Hürriyet

29‘Alman basını yüzde 1 milyon sistemin kontrolünde’

Çavuşoğlu, “Türk toplumu üzerinde sistematik baskı var. Bunu da derin devlet yapıyor. Biz bunu net bir şekilde Alman dostlarımıza da ilettik. Her şeyin de farkındayız. Almanya’da hiçbir şey tesadüf değildir. Her şey sistemin kontrolündedir. Basın, yüzde 1 milyon sistemin kontrolündedir. Serbestçe bir adım bile atamazsınız” dedi.

‘MÜTTEFİKE YAKIŞMAZ’

“Almanya Türkiye’nin dostluğunu istiyorsa gayret sarf etmeli” diyen Bakan Çavuşoğlu, şöyle dedi: “Düşmanca hareketlerden kimse kârlı çıkmaz. Ben Alman dostlarıma, ‘Bugüne kadar Türkiye’nin sizin aleyhinize bir tutum sergilediğini gördünüz mü?’ diye soruyorum. Sizden korktuğumuzdan değil bunun bize bir faydası yok. Dostsak, müttefiksek bu yakışmaz bize. 3,5 milyon insanımızın barındığı bir ülkeye niye hasmane tutum içinde olalım? Ama siz tam tersini yapıyorsunuz. Şimdi Türkiye aleyhine kim varsa ona kucak açıyorlar. Teröristlerin hepsi orayı tercih ediyor. İngiltere casuslukla ilgili ceza arttırıyor, Türkiye’de casuslukla suçlanmış bir kişiye sen fahri vatandaşlık veriyorsun. Niye? Türkiye aleyhine diye. Bu olmaz ki. Almanya’da ifade özgürlüğünden bahsediyorlar. Almanya bundan 7-8 sene önce bir kanun çıkardı, Almanya dışından gelen telefonları dinliyorlar. İletişim özgürlüğü de yok. Sonra başlıyorsun demokrasiden insan haklarından bahsetmeye. Önce sen kendine bir bak. Kendi politikalarını gözden geçir ondan sonra bana ders vermeye başla. İnşallah bu hazımsızlıklar, bu kıskançlıklar aklıselimin gerisinde kalır bundan kurtuluruz. Şu da unutulmamalı bu yapıyı FETÖ de diğer terör örgütleri de kullanıyor.”
Kaynak: Hürriyet

28Polis Akademisi soruşturması tamamlandı: 1071 sayfalık iddianame

iddianame, Malazgirt Zaferi’ni anımsatan 1071 sayfadan oluşuyor. İddianamede, Polis Akademisi sınav sorularının FETÖ/PDY üyelerince sınav öncesi temin edilerek, örgüt mensuplarına verildiği, böylece sınavı kazanmalarının sağlandığı belirtilerek, “Soru kitapçıklarını da hemen sınav akabinde imha ederek suça ait iz ve emareleri ortadan kaldırmayı amaçladıkları değerlendirilmiştir” denildi. İddianamede yer verilen bilirkişi raporlarına göre sınav katılan adaylardan 269’unun şüpheli olarak nitelendirildiği, 245 kişinin sınavı kazandığı belirtildi. İddianamede, örgütün amacının, kendi mensuplarını devlet yapılanması içerisine yerleştirmek olduğu vurgulandı.

ÖRGÜT ÜYESİ İLE GÖRÜŞTÜ

İddianamede Soru Hazırlama Komisyonu’nda yer alan 4 şüphelinin örgütün şirketlerine para havale ettikleri, yakınlarının cemaatle bağlantılı kurum ve kuruluşlarda görev yaptıkları anlatıldı. İddianamede bazı öğrencilerin yanı sıra 4 komisyon üyesinin aynı zamanda cemaatin gizli haberleşme ağı olduğu iddia edilen ByLock kullanıcısı olduğu da ileri sürüldü.

İddianamede, sınav sorularını hazırlama komisyonunda yer alan şüpheliler için “Soru Hazırlama Komisyonu üyelerinin sınavda sorulacak ‘soruların üç mislini hazırlayarak onlar içinden seçilsin’ teklifini sınavı boykot etmeye çalışmaları, bir soruyu bile değiştirmemeleri görülmüştür. Komisyon üyesi bir şahsın sınavda görevli olduğu kendisine tebliğ edildiği gün örgüt üyesiyle görüştüğünün anlaşılması, diğer taraftan soru hazırlama komisyonu ve birinci derece akrabalarının FETÖ/PDY irtibatlarının çıkması düşündürücü olarak değerlendirilmiştir” denildi.

Şüpheli Arif A., Ahmet kod adlı şüpheli Ali Turgay’ın kendisini çağırması üzerine Elvankent’te bulunan dubleks eve gittiğini belirterek, “Ahmet, ‘Abdest alarak Fetih suresini oku, büyük biri, bir abin gelecek’ dedi. Abdest alarak Fetih Suresi’ni okudum. Ahmet, siyah çantayı açarak sınav kitapçığı şeklinde bir kitapçık çıkardı. Soruların doğru şıkları işaretliydi” dedi.

Kaynak: Hürriyet

27FETÖ’cü 7 kadın tutuklandı

Ramazan ÇETİN/DENİZLİ, (DHA)- DENİZLİ’de Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, örgütte abla olarak görev yaptığı ve örgütün şifreli haberleşme programı Bylock’u kullandığı belirlenerek gözaltına alınan 12 kadından 7’si sevk edildiği adliyede tutuklandı.
Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube’si ekiplerinin, geçen 18 Şubat’ta Denizli, Muğla, İzmir, Ankara, Bursa ve İstanbul’da düzenlediği eş zamanlı operasyonda, örgütte abla olarak görev alan ve örgütün şifreli haberleşme programı Bylock’u kullandığı tespit edilen 12 kadın gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edilen 12 kadından 7’si tutuklanırken, 5 kadın da adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Kaynak: Hürriyet

26Başbakan Yıldırım, Sırbistan Başbakan Yardımcısı Ljajıc’i kabul etti

ANKARA (DHA) – BAŞBAKAN Binali Yıldırım, Sırbistan Başbakan Yardımcısı, Ticaret, Turizm ve Telekomünikasyon Bakanı Rasim Ljajic’i Çankaya Köşkü’nde kabul etti. Kabulde, Sırbistan ile ikili ilişkiler , siyasi ve ekonomik veçheler, FETÖ’yle mücadele ve bölgesel meselelerin ele alındığı bildirildi. Türkiye ile Sırbistan arasında, Balkanlarda barış ve istikrarın kalıcı hale getirilmesine yönelik işbirliğinin pekiştirilmesi hususundaki kararlılığın ifade edildiği belirtildi. Konuk Başbakan Yardımcısı Ljajic’ın , görev alanındaki ticaret, turizm ve telekomünikasyon konuları başta olmak üzere, Sırbistan ile ikili ilişkilerin her alanda daha da güçlendirilmesi yönündeki iradesini bir kez daha vurguladığı, Türkiye ile bölgesel konulardaki işbirliğinin sürdürülmesine verdikleri önemin altını çizdiği kaydedildi.
Kaynak: Hürriyet

25Gaziantep’te FETÖ’den 4 öğretmen daha tutuklandı

GAZİANTEP, (DHA)- GAZİANTEP’te, Fethullahçı Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik operasyonda gözaltına alınan öğretmenlerden 4’ü daha tutuklandı.
Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla FETÖ/PDY soruşturması kapsamında geçen Cuma günü polis tarafından düzenlenen operasyonda gözaltına alınan öğretmenlerin 12’sinin daha emniyetteki işlemleri tamamlandı. Adliyeye sevk edilen öğretmenlerden 1’i savcılıkta ifadesinin alınmasının ardından serbest bırakıldı. Sulh Ceza Hakimliği’ne çıkarılan diğer öğretmenlerden 4’ü tutuklanırken, 7’si ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Dün de adliyeye sevk edilen 17 öğretmenden 9’u tutuklanmıştı. Cuma günü düzenlenen operasyonda gözaltına alınan öğretmenlerden bugünkü sayıyla birlikte tutuklananların sayısı 11’e yükseldi.
Kaynak: Hürriyet

24İmamın ‘sala’ okumasını engelleyenlerin yargılanmasına devam edildi

Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS, (DHA)- SİVAS’ın Gemerek ilçesine bağlı Sızır beldesinde 15 Temmuz darbe girişimi gecesi merkez camisinin imamı Mustafa Ceylan’a sala okutmadıkları iddiasıyla haklarında dava açılan 1’i tutuklu 9 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Sızır beldesindeki merkez camisinin imamı Mustafa Ceylan, FETÖ’nün 15 Temmuz gecesi darbe girişimi sırasında sala okumak için camiye gitti. İmam Ceylan sala okumaya başladığında camiye giren Ethem Ulutaş, iddiaya göre buna engel oldu. Salanın yarım kalmasıyla birlikte olayı duyanlar da sokağa döküldü ve karşıt görüşlü iki grup arasında bir süre tartışma oldu. Olay sonrası Ethem Ulutaş ve Emre Kekeç tutuklandı. Beldeyi karıştıran olayla ilgili Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı, 9 sanık hakkında ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve bu suça yardım etme, ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme, görevi yaptırmamak için direnme, hakaret ve tehdit’ suçlamalarıyla Sivas 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açtı.
Davanın 13 Ocak’ta yapılan ilk duruşmasında, Ethem Ulutaş’ın tutukluluk halinin devamına karar verildi. Tutuklu sanıklardan Emre Kekeç adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, tutuksuz sanıkların haklarındaki adli kontrol kararının kaldırılmasına ve yurt dışına çıkış yasaklarının devamına karar verildi. Davanın bugün görülen 2’nci duruşmasına hakkında ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istenen tutuklu sanık Ethem Ulutaş ile tutuksuz sanıklar Emre K., Hacı Hasan G., Hatem G., Erdoğan G., Remzi Ö., Osman C. ve Mustafa G. katıldı. Hakkında yakalama kararı bulunan 1 sanık ise yakalanamadığı için duruşmaya katılmadı. Bugünkü duruşmada ilçe kaymakamı ve belde belediye başkanı tanık olarak dinlendi.
KAYMAKAM: KAVGA ÇIKMASIN DİYE ÇABA GÖSTERDİM
Tanıklardan Gemerek Kaymakamı Cuma Kılınç, “O gün bu olayı haber aldığımda emniyetteydim. İki grubun karşı karşıya geldiğini öğrendiğimde Emniyet müdürüme ekip göndermesi talimatını verdim. Ben de fazla geçmeden olay yerine geldim. Sızır’a geldiğimde belediyenin olduğu yerde, meydanda iki grup vardı. Sızır’ın yapısı iki grup şeklindedir. Yarısı CHP’li yarısı da AK Partilidir. Salaya karşı çıkan grup bir tarafta ve sala okunmasını isteyen grup diğer taraftaydı. Bir kavga oluşmaması için çaba gösterdim. Ancak sala okunmasını istemeyen grup bana tepki gösterdi. Ancak ben bu salanın Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talimatı olduğunu söyledim. Yaklaşık 20 dakika içerisinde gruplar dağıldı. Grupların yeniden bir araya gelme ihtimalleri olduğundan her iki tarafta sözü geçenlerle olay çıkmaması için tekrar görüştüm. Benim amacım grupları dağıtmaktı. Benim üzerime gelenler de oldu. Polis arkadaşlar da araya girdiler. Onlara birlik ve beraberlik çağrısı yaptım. İmamla görüştüm bana sala okurken engellendiğini söyledi” dedi.
‘SIZIR HASSAS YER’
Sızır Belediye Başkanı CHP’li Nevzat Göksu ise, “Bizim o gün darbe girişimi sırasında cenazemiz vardı. Orada kulağımıza darbe oluyor söylemleri geldi. Eve gittim. Daha sonra meclis üyesi bir arkadaşım Sızır’da meydanda bir olay olduğunu söyledi. Ben kaymakamı aradım. Oda kendisinin ve polislerin olay yerine geleceğini söyledi. Daha sonra ben meydana gittim. Meydanda iki grup sözlü olarak atışıyorlardı. Sızır siyasi yönden hassas bir yerdir. Bu nedenle hemen grupların arasına girerek sakinleştirdim. Ben camide sala verilmesine karşı olma nedeniyle gerçekleşen olayla ilgili bilgi sahibi değilim. Ben o gün meydana çıkan grupların darbe için ya da salaya karşı çıktıkları için meydana çıktıklarını düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.
Tanıkların dinlenmesinin ardından mahkeme Ethem Ulutaş’ın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 11 Nisan 2017 tarihine erteledi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

23Suikast davası sanığından tuhaf savunma

Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu’na gerçekleştirilen duruşmada dinlenen sanık Gülerden, 15 Temmuz günü MAK Timi Komutanı Binbaşı Taner Berber’in kendisini mesaiye çağırdığını söyledi.

Birliğe gelince “Yavru Baykuşlar” adını verdikleri WhatsApp grubundan mesaj geldiğini ve depoda toplanmalarının istendiğini belirten Gülerden, “Burada Taner Berber bize bir terör örgütü liderini almak için görevlendirildiğimizi ve sonunda ölüm olabilecek bu göreve gelmek istemeyen olup olmadığını sordu.” dedi.

Bulunduğu hiçbir ortamda “darbe” veya “suikast” gibi kelimeler duymadığını iddia eden Gülerden, alınan silah ve mühimmatların da görevin bir suikast olmadığını kanıtladığını öne sürdü.

“Neden etkin pişmanlık göstermediniz” sorusuna yanıt veremedi

Marmaris’e giden helikopterlerde 40 bine yakın mermi bulunduğunun iddia edildiğine değinen Gülerden, “Ben silah uzmanıyım. Helikopterdeki MG4
silahlarla 2 binden fazla ateş edemezsiniz. Namlu ısınır ve şişer. Ya namluyu değiştireceksiniz ya da 35-40 dakika namlunun soğumasını bekleyeceksiniz. Biz zaten orada en fazla 40 dakika kaldık ve helikopterlerde yedek namlu da yoktu. 40 değil, 100 bin mermi alınmış olsa, atma imkanı olmadığı için bir işe yaramazdı.” diye konuştu.

Hedefteki kişinin Cumhurbaşkanı olduğunu otelde koruma polisleriyle karşılaşınca anladığını ileri süren Gülerden, müşteki avukatının, “Hedefin Cumhurbaşkanı olduğunu öğrenince neden etkin pişmanlık göstermediniz” sorusunu cevapsız bıraktı.

GÜLERDEN’DEN TUHAF SAVUNMA

Gülerden, şehit polis Nedip Cengiz Eker’in hastane raporunda saat 00.43’te hayatını kaybettiği yazdığını öne sürdü. Kendilerinin o saatte Çiğli’de bulunduklarını iddia eden Gülerden, “Raporda polisin 5 santimetre uzunluğundaki kesici alet darbesi nedeniyle öldüğü yazıyor. Faili meçhul cinayete gitmiş polisin hesabını bizden soruyorlar. Daha sonra düzenlenen raporda ise mermi çekirdeği olduğu belirtiliyor. Mermi çekirdeği ya şehit polisin vücuduna öldükten sonra konuldu ya da öldükten sonra biri ateş etti. Bizden önce saat 00.30 sıralarında birkaç kez gelerek bölgeyi silahla tarayıp giden birileri var. Bunların hepsi daha önceden kurgulanmış bir tezgahtı.” iddialarında bulundu.

SAVCI: 00.43 DEĞİL 03.43 YAZIYOR

Gülerden’in bu iddiaları üzerine söz alan davanın savcısı, söz konusu raporda ölüm saatinin 00.43 değil, 03.43 yazdığını kaydetti.

MAK ÜYESİ İPEK’İN SAVUNMASI

Duruşmada eski MAK üyesi teğmen Muhammed Burak İpek de savunma yaptı.
Sanık İpek, MAK ekibinin komutanı eski Binbaşı Taner Berber’in, 15 Temmuz’da izinli olmasına rağmen görev ve eğitim olduğunu belirterek, kendisini göreve çağırdığını söyledi.

İpek, “15 Temmuz akşamı Taner Berber, Ege Bölgesi’nde üst düzey bir terör örgütü yöneticisine operasyon yapılacağını söyledi. Ben bu göreve amirlerimin yönlendirmesiyle dahil edildim. Ölüm korkusuyla da komutanlarımın verdiği emirlere karşı gelemedim.” dedi.
Çiğli Ana Jet Üssü’nde yanlarına gelen eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş’in “TSK yönetime el koydu, sıkı yönetim ilan edildi. Size Genelkurmay Başkanı’nın emirlerini iletiyorum. Cumhurbaşkanı’nı bulunduğu yerden alacağız.” dediğini aktaran İpek, daha önce darbe gibi bir tecrübe yaşamadığını ifade etti.

Marmaris’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast iddiasını kabul etmeyen İpek, “Bizler bölgeye 3 helikopterle tabiri caizse davul zurna çala çala gittik. İnsanlar helikopterlerin sesini duydu. Bu zaten suikastın mantığına ters. Böyle suikast olmaz. Bu nedenle suikast iddiasını reddediyorum çünkü tamamen plansız bir şekilde icra edilen bir faaliyet ve hiçbir çalışma yapılmamıştı.” diye konuştu.

Marmaris’e indiklerinde yoğun ateş altında kaldıklarını ancak hiçbir polise ateş etmediğini ileri süren İpek, şöyle savunma yaptı:

“Marmaris’te polis ekipleri ateş etmeden önce araçlarından anons edip teslim olmamızı isteseydi ben orada silahımı bırakır kesinlikle teslim olurdum ancak sürekli ateş altındaydık. Ben hiç kimseye ateş etmedim. Sadece çatışmaya girmek istemediğim için gelen ateşe karşılık havaya birkaç defa ateş ettim. Üzerime yoğun ateş gelmesine rağmen polisle çatışmamak için önce otele daha sonra ise meskun mahale sığındım. Ölüm korkusuyla teslim olmadım. Amacım hayati tehlikeyi atlatıp durumu aileme anlattıktan sonra en yakın birliğe teslim olmaktı. Olaylara da emir komuta içerisinde amirlerim tarafından kademe kademe dahil edildim. Ben verilen emirlere karşı gelemedim. Bu yüzden üzerime atılı tüm suçları kabul etmiyorum.”
Sanıklardan İsmail Yiğit’in arazide “Aranızda hizmet hareketinden olmayan var mı?” sorusunu kesinlikle duymadığını öne süren İpek, “Eğer duysaydım tavrımı net bir şekilde ortaya koyar ve o grupla asla ve asla hareket etmezdim.” dedi.

Davanın iddianamesinde, sanıklar Abdulhamit Gülerden ve Muhammet Burak İpek’in, 15 Temmuz 2016’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik saldırı eylemini gerçekleştirmek üzere Muğla’nın Marmaris ilçesine gelen MAK timi içerisinde yer aldığı belirtilerek, sanıkların “Cumhurbaşkanı’na suikast girişimi eylemine, nakillerini sağlayan helikopterlerden inerek kolluk görevlileriyle çatışmaya giren ve iki polis memurunu şehit eden 23 kişilik grubun içerisinde yer almak suretiyle bizzat katıldıkları” ifade edilmişti.
Kaynak: Hürriyet

22FETÖ sanığı, vasiyetinde Gülen’e destek istemiş

Ramazan ÇETİN/DENİZLİ, (DHA) – DENİZLİ’deki FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklanan işadamlarının yargılanmasına bugün de devam edildi. Kanun hükmünde kararnameyle kapatılan Kimse Yok Mu Derneği Denizli Şube Başkanı Fahrettin Aytuğ, kurumunun açılışına bakan, vali ve bürokratların katıldığını, TBMM tarafından ‘Üstün Hizmet Madalyası’ verildiğini belirterek, örgüt üyeliğini reddetti.
İddianamede ise tutuklu sanıklardan Sezai Günalp’in ölümünden sonra, Fethullah Gülen’in hizmetlerinin desteklenmesi yolunda vasiyet bıraktığı yer aldı.
Denizli’de 2015 yılı Ekim ayında başlatılan, darbe girişiminin ardından yapılan operasyonlarla 38 kişinin tutuklandığı FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında örgüt üyesi oldukları ve örgüte finansal destek sağladıkları iddiasıyla haklarında dava açılan 67 sanıklı işadamları davası, 2’inci gününde sürdü.
Denizli 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın duruşmasında, örgütün para kasası olmakla suçlanan, Sebat Döviz’in sahibi tutuklu Hasan Basri Metin, kurban paralarının örgüte aktarılmasıyla suçlanan bir diğer tutuklu sanık Kimse Yok Mu Derneği Denizli Şube Başkanı Fahrettin Aytuğ ve Gelişimci Teknik Elemanlar Derneği kurucusu tutuklu sanık Mehmet Ertuğrul’un savunmaları alındı.
FETÖ/PDY’nin Denizli’deki kasası olduğu, paraların yurt dışına çıkardığı iddiaları ve terör örgütü üyeliğiyle suçlanan döviz bürosu sahibi Hasan Basri Metin ilk savunmayı yaptı. Metin, örgütün kasası olduğu iddiası kabul etmeyerek, “İşadamlarıyla tanışmak ve çevre edinmek için kapatılan Denizli İşadamları Derneği’ne üye oldum. Döviz bürolarının mahiyetini bilmedikleri için bana iftira atılmıştır. Biz sürekli denetleniyoruz. Gayri resmi paranın olması imkansız. Zaten 2- 3 yılda bir yurt dışına çıkıyorum, paraları ben görmüyordum ki yurt dışına çıkarayım. Bu yapıyla ilgim yok, nasıl organizasyon yapayım. Ticaret Odası’yla Fransa, Romanya ve Macaristan gezilerine gittim. Onun dışında arkadaş gurubumuzla Kenya’da safariye katıldık. Geçtiğimiz yıllarda Güney Afrika, Angora ve Zambiya’ya gittik” dedi.
Ardından Fahrettin Aytuğ savunma yaptı. Kurban paralarının örgüte aktarılması suçlamasını kabul etmeyen Aytuğ, şunları söyledi:
“İddianamede tarafıma isnat edilen suçu işlediğime dair ileri sürülen deliller inandırıcı olmaktan uzaktır, dayanaksızdır. Anayasada teminat altına alınan kişi hak ve özgürlükleriyle bağdaşmamaktadır. Örgüt üyeliğim yoktur. Derneğimize, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından TBMM üstün hizmet ödülü verildi. Bakanlar Kurulu tarafından izin verilen bir dernek. Dernek dil, din, mezhep ayrılığı yapmadan yardım yapan bir kuruluştur. Denizli’deki dernek açılışına Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, dönemin valisi ve bürokratlar katılmıştır. Hatta Zeybekci, derneğe katkısı olsun diye minibüs bile bağışlamıştır. Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer ile çekildiğim fotoğraf suç delili olarak sunulmuş. İki sivil toplum kuruluşu temsilcisinin fotoğraf çektirmesi hayatın doğal akışına uygundur. Bunun suç olarak nitelendirildiği yerde demokrasiden bahsedilemez. Aynı zamanda Valilik ve belediyeleri de ziyaret etmiştim. İddianamede onlardan bahsedilmemiş, rahatsızlıklarımdan dolayı tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum.”
Duruşma, diğer sanıklar gibi suçlamaları kabul etmeyen ve örgüt üyesi olmadığını söyleyen Gelişimci Teknik Elemanlar Derneği kurucusu tutuklu Mehmet Ertuğrul’un savunmasının alınmasının ardından, yarına ertelendi.
VASİYETİNDE FETÖ’YE DESTEK İSTEMİŞ
Bu arada 38’i tutuklu 67 sanığın yargılandığı davanın iddianamesinde dikkat çekici ayrıntılar da yer alıyor. İddianamede tutuklu sanıklardan Denizli Büyükşehir Belediyesi 2004-2009 yılları arasında Ak Parti Belediye Meclis Üyeliği, Encümen Başkanlığı ve Belediye Başkan Vekilliği görevlerini yürüten Sezai Günalp’in vasiyet hazırladığı ve bu vasiyetinde Fethullah Gülen’e destek verilmesini istediğini belirtildi.
Evinde yapılan aramada Günalp’in vasiyetinin ele geçirildiği, 2003 yılında ‘Vasiyetimdir’ başlığıyla küçük bir kağıda yazıldıkları da iddianamede yer aldı. ‘Vasiyetim’ notunda şu ifadeler yer aldı:
“Benim başıma ve toplu olarak ailemin başına bir şey gelirse; İşler aynen yürütülmeli, özel bir vakıf kurularak kazançtan yüzde 20 pay, sağlığımda destek olduğum gibi öğrenci burslarına ağırlık verilmeli, Fethullah Hoca efendi hizmetleri ağırlıklı olarak desteklenmeli, oturduğumuz ev vakıf merkezi olabilir veya özel bir çocuk evi olabilir. Başka aklıma gelmeyen hususlarla beraber vasiyetim; T.Ö., S.G., A.G., M.Y. beylerin ortak kararları ile yürütülmeli.”
Sezai Günalp’in iddianameye göre polis sorgusunda ise vasiyet ile ilgili olarak, vasiyeti düzenlediği tarihte cemaatin dini ve ulvi hizmetlerini takdir ettiğini, 2004 yılı öncesinde bu cemaate kurban, deri ve küçük miktarlarda burs verdiğini söylediği iddia edildi. Günalp aynı sorguda ayrıca, FETÖ/PDY ile hiçbir ilgisinin olmadığını, üzerine atılan suçlamaları kabul etmediğini de beyan etti.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

21Cumhurbaşkanı’na suikast timi davasının görülmesine 4 gün sonra devam edildi (4)

“TESLİM OLMASI AKLA VE MANTIĞA AYKIRIYDI”
Muğla 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada MAK timinde görevlisi Astsubay İlyas Yaşar’ın ifadesiyle devam edildi. MAK timinde görevli diğer sanık askerler gibi görevi Binbaşı Taner Berber’den aldığını hazırlıktan sonra da Marmaris’e gittikleri anlatan Astsubay Yaşar, Marmaris’te ormanlık alanda polisle girdikleri çatışmayla ilgili olarak “Ateş altındaydık. Teslim olmak akla ve mantığa aykırıydı” dedi.
Suç işlemek kaydıyla hareket etmediğini anlatan Astsubay İlyas Yaşar, FETÖ ile ilişkisinin bulunmadığını, Atatürkçü bir Türk askeri olduğunu ifade etti.
“UÇAĞIN RADAR İZİ NATO’DAN İSTENSİN”
İddianamedeki delillerde tutarsızlık bulunduğunu öne süren Astsubay İlyas Yaşar, şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanı’nın uçağı yurtdışından Kayseri’ye, Kayseri’den de Marmaris’e indi. Bunu CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da dile getirmişti. Kemal Kılıçdaroğlu’dan davaya bu belgeleri sunmasını istiyorum. Uçağın radar iz kayıtlarının da NATO’dan istenmesini talep ediyorum. Bu arada Cumhurbaşkanı Yaveri Ali Yazıcı’nın da, daha önce bir hafta süreyle herhangi bir nedenle ayrılmış mıydı? Cumhurbaşkanı’nın aracında bile ön koltukta oturan Ali Yazıcı’nın, sürekli nerede olduğunu öğrenmeye çalışması ona söylenmemesi, normal mi? Ali Yazıcı o hafta yaşananlardan yola çıkıp herhangi bir şeylerden şüphelenmiş midir? Sorularını cevaplamasını istiyorum. Ayrıca delillerin karartılıp mahkeme yanıltılmak isteniyor.”
AVUKATLARDAN ÖRGÜT BİLDİRİSİ TEPKİSİ
İfadenin tamamlanmasından sonra soru sormaya başlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatlarından Hüseyin Aydın, “Burada örgüt bildirisi ile saldırılarını dinledik. O nedenle soru sormayacağız” dedi. Bu sözler üzerine sanıkların avukatları ile sanıklar, tepki gösterdi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

20Evinde bıçaklanarak öldürülen İngilizce öğretmeni toprağa verildi

Fatih Emrah ERDOĞAN/EDREMİT (Balıkesir), (DHA)- BALIKESİR’in Edremit İlçesi’nde evinde bıçaklanarak öldürülen İngilizce öğretmeni 50 yaşındaki Elif Isparta’nın cenazesi, gözyaşlarıyla toprağa verildi.
Camivasat Mahallesi Baraj Caddesi’ndeki bir apartmanın birinci katında yaşayan evli ve 2 çocuk annesi Elif Isparta’dan haber alamayan yakınları, Çanakkale’nin Çan İlçesi’ndeki güreşlere devesiyle katılan Burhaniye Belediyesi Temizlik İşleri Müdürü Ali Enis Isparta’yı arayıp, eşine ulaşılamadığı bildirildi. Yakınlarının haber vermesiyle hemen kente dönen Ali Enis Isparta, dün saat 21.00 sıralarında evine geldiğinde, eşi Elif Isparta’nın kanlar içindeki cesedini buldu. Ali Enis Isparta’nın haber vermesiyle eve gelen polis ekipleri inceleme yaptı. Bıçaklanarak öldürüldüğü belirlenen Elif Isparta’nın cesedi, yapılan olay yeri incelemesinin ardından otopsi için Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Otopsinin ardından Isparta’nın cenazesi, yakınlarına teslim edildi.
SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI
Elif Isparta, bugün Mahkeme Camii’nde öğlende kılınan namazın ardından sevenleri tarafından son yolculuğuna uğurlandı. Edremit Belediye Başkanı CHP’li Kamil Saka, yardımcıları, daire müdürleri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, okul müdür ve öğretmenlerden öğrencilerine kadar kalabalık bir topluluk cenazeye katıldı. Elif Isparta’nın çocukları Erim ve İdil Isparta, annelerinin tabutu başından bir an olsun ayrılmadı; gözyaşlarını tutmadı. Eşi Ali Enis Isparta ise cenaze sırasında ayakta durmakta zorlandı. Cami önünden omuzlara alınan tabut, tekbirler eşliğinde cenaze aracına yüklendi. Elif Isparta, Edremit Şehir Kabristanlığına toprağa verildi.
PAYLAŞIMI DİKKAT ÇEKMİŞTİ
Anadolu lisesinde İngilizce öğretmeni olan ve kısa bir süre önce FETÖ soruşturması kapsamında açığa alındığı öğrenilen Elif Isparta’nın, ölümünden kısa bir süre önce Facebook hesabından yaptığı, ‘İnsan bir ecelini bir de kaderini bilmezmiş. Bilinen tek şey varmış ‘Sevgi’ onun da kıymeti bilinmezmiş’ paylaşımı dikkati çekmişti.
ADLİYEYE SEVK EDİLECEK
Edremit İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından yürütülen soruşturmada incelemeye alınan çevredeki güvenlik kamerası görüntülülerinde Elif Isparta’nın evinin korkuluklarından tırmanan bir kişi belirlenmiş, yapılan parmak izi çalışmasında şüphelinin kimliğinin Recep K. (26) olduğu ortaya çıkmıştı. Edremit yakınlarındaki bir zeytin tarlasında yakalanarak gözaltına alınan Recep K.’nin sorgusunun sürdüğü bildirildi. Recep K.’nın üstünden Elif Isparta’nın cep telefonuna ait sim kart çıktı. Şüphelinin suratında 1-2 günlük boğuşmaya bağlı çizik izleri olduğu görüldü. Olay yerindeki kanlı ayakkabı izi ile de ayağında bulunan ayakkabının izlerinin uyuştuğu belirlendi. Recep K. ve Isparta’dan alınan DNA kalıntıları incelenmek Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Recep K.’nin de aralarında yer aldığı toplam 5 kişinin olayla ilgili emniyette sorgulandığı öğrenildi.
Yakınları, saat 21.00’de cesedi bulunan Elif Isparta’ya ait WhatsApp programına, saat 04.01’de girilip tekrar çıkıldığını söyledi. Yakınları ayrıca, komidinin içinde 8 bin lira nakit para ile ziynet eşyalarının bulunmasına rağmen el sürülmediğini belirtti.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

19CHP İl Başkanı’ndan Üçgen Çarşısı’yla ilgili suçlama

CHP Denizli İl Başkanı Teoman Sancar, 650 işyerini bünyesinde barındıran, yıllardır yıkılması konusunda tartışmalar yapılan ve yıkım kararı alınan Üçgen Çarşısı’nda mal sahiplerinin görüşünün alınmadığını ve çarşı için çürük raporu veren heyet başkanının FETÖ/ PDY üyesi olmak suçundan tutuklandığını ileri sürdü.

Denizli’de 20 bin metrekare alan üzerine kurulan, 3 blok ve 650 dükkandan oluşan Üçgen Çarşısı ile ilgili İmar ve Şehircilik İl Müdürlüğü depreme dayanıksız raporu vermişti. Yapılan itirazlar da sonuç vermeyince Denizli Büyükşehir Belediyesi, 80’i yurtdışında ikamet eden 600 hak sahibine yazı göndererek binalarını kendi imkanlarıyla yıkmalarını istemişti. CHP Denizli İl Başkanı Teoman Sancar, Üçgen Çarşısı’nın yıkılmasıyla ilgili farklı iddialar ortaya attı. CHP İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenleyen Teoman Sancar, AK Partili Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan’ın iddialarını yanıtlamasını istedi. Sancar, Büyükşehir Belediyesi’nin yıkım kararı aldığı Üçgen Çarşısı’nda esnafların ve mal sahiplerinin mağdur edildiğini, mal sahiplerinin rızası dışında yıkım kararı alındığını öne sürdü. Büyükşehir Belediyesi’nin çarşıyla ilgili 83 ve 80 yaşındaki iki işyeri sahibinden özel vekaletname aldığını, vekaletnameler kullanılarak çarşının depreme dayanıklılık raporunun hazırlatıldığını, çarşının depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıkım kararı aldığını ileri süren Sancar, “Denizli’de depreme dayanıklılığı meçhul yüzlerce özel ve kamuya ait bina, işhanı ve apartman varken, neden Üçgen Çarşısı’na özel ilginiz var? Üçgen Çarşısı’na gösterdiğiniz hassasiyeti ve önemi acaba Denizli’de kaç işhanına, çarşıya ve kamu binasına gösterdiniz? Neden Üçgen Çarşısı’nda mülkü olan 83 yaşında bir amcadan ve 80 yaşında bir teyzeden Denizli Büyükşehir Belediye Başkanlığı olarak özel vekaletname alma gereği duydunuz?” dedi.

“RAPORU HAZIRLAYAN FETÖ’DEN TUTUKLU”

Rapor hazırlandıktan sonra FETÖ/PDY sanığı olan ve halen aranan bir işadamının (Erdem Aydın), çarşıdan 70’in üzerinde bağımsız bölüm aldığını, bunun tesadüf olup olmadığını savunan CHP İl Başkanı Teoman Sancar, “Elinizdeki vekaletle Üçgen Çarşısı’ndaki yüzlerce mülk sahibinin haberi olmadan arkadan dolaşarak çürük raporu aldığınız heyetin başkanının da FETÖ üyeliği zannı ile tutuklu olması tesadüf müdür? Vekaletnameyi aldığınız yaşlı amca ve teyzenin, Denizli Büyükşehir Belediyesi’nde üst düzey bir yöneticinin akrabası olduğu doğru mudur? Üçgen Çarşısı’nın istikbali konusunda oradaki yüzlerce esnafı ve mal sahibini toplayıp vatandaşları aydınlatmak ve bilgilendirmek yerine konunun ne olduğunu bile anlamadığına inandığımız iki yaşlı vatandaştan vekalet alarak iş bitirmeye çalışıyorsunuz. Toplanan yüzlerce imzayı ve imzayı atan mal sahiplerinin size anlatmak istediklerini neden dikkate almıyorsunuz?” diye konuştu.

“SAKALLIYI FARK ETMEDİN Mİ?”

FETÖ/PDY üyesi olduğu iddiasıyla Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklu yargılanan Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin eski belediye encümen başkanı Sezai Günalp’le ilgili soruların da yanıtlanmasını isteyen CHP İl Başkanı Sancar, ‘Sakallı’ lakaplı Sezai Günalp’in özel bir hastaneden 250 bin liralık çek alıp FETÖ / PDY soruşturmaları kapsamında kapatılan bir döviz bürosuna gönderildiğini de iddia etti. Sancar, “FETÖ üyesi olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan Sakallı lakaplı Sezai Günalp’in ifadeleri ve evinde bulunduğu söylenen vasiyeti göz önüne alındığında Denizli Büyükşehir Belediyesi Encümeni kanalıyla Fettullahçı Terör Örgütü’ne aktarılan meblağ ne kadardır? Hiç biriniz bu para trafiğini ve akışı görmedi mi, yoksa görmezden mi gelindi? Sayın Zolan, yoksa sizi de mi kandırdılar?” diyerek iddialarının yanıtlarının verilmesini istedi.

Deniz TOKAT/DENİZLİ, (DHA)

Kaynak: Hürriyet

18Valiliği işgal eden askerlere yardıma giden askerlerin yargılanması

Hayati KILIÇ/İSTANBUL,(DHA)-FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul Valiliğini işgal eden askerlere yardıma gitmeye çalıştıkları belirtilen 1’i tutuklu 24 şüpheli askerin yargılandığı davada, tutuksuz yargılanan askerler, vatani görevlerini yapmak için askerde olduklarını belirterek “FETÖ/PDY terör örgütüyle bağlantımız yoktur. ‘Valiliğe terör saldırısı var. Polise yardımcı olacağız’ diyerek tanklara bindirip kışladan çıkardılar.” dediler.

İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayan 1. duruşmaya tutuklu Astsubay Yusuf Yıldız ve tutuksuz yargılanan 19 er katıldı. 4 sanıkta SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) aracılığıyla duruşmaya katıldı. Duruşmada müşteki Maliye hazinesi avukatı ve müştekiler Gülseren Özbek ile Ayşe Akkuş hazır bulundu.

“KENDİ İNSANIMIZA SİLAH SIKACAK KADAR HAİN DEĞİLİM”

Tutuksuz yargılanan sanıklardan Fırat Aydın ifadesinde, “Olay gecesi kışladan çıktıktan sonra Ayvansaray durağında durdurulduk. Orada toplanan vatandaşlar arasındaki bir kadının “bizi vuracak mısınız?” diye sordu. Biz de astsubay Yusuf Yıldız’a bu insanların neden böyle konuştuğunu sorduk. Astsubay “muhatap olmayın” dedi. Vatandaşların araçlarına saldırmasıyla tankın içinde panik yaşadık. Çok korktuk. Polisler gelince teslim olduk. Darbe girişimini götürüldüğümüz karakolda öğrendim. Kendi insanımıza silah sıkacak kadar hain değilim” dedi.

“HALK BİZE TERÖRİST GİBİ DAVRANIYORDU”

Sanıklardan İmdat Sarıkaya ifadesinde, “Valiliğe teröristler saldırmış polislere yardıma gidiyoruz’ diye tanklara binerek yola çıktık. Haliç Köprüsü’ne geldiğimizde polisler önümüzü kesti. Assubay Yusuf Yıldız aşağıya inerek yolu açtıracağını söyledi. Bu sırada halk toplandı “asker kışlaya” diye bağırıyorlardı. Halk çoğalınca kapaklarını kapattık. Biz teslim olmaya çalışıyorduk. Halk bize terörist gibi davranıyordu. Bizi öldürmeye çalışıyordu. Tankın içinde havasız kalınca bayılmışım. Polis arabasında gözümü açtım” dedi.

Bugün yapılan duruşmada toplam 14 sanık ifade verdi. Sanıklar haklarındaki suçlamaları kabul etmeyerek “FETÖ/PDY terör örgütüyle bağlantımız yoktur. ‘Valilğe terör saldırısı var. Polise yardımcı olacağız’ diyerek tanklara bindirip kışladan çıkardılar” dediler.

Duruşma tutuksuz yargılanan erlerin savunmalarıyla devam ediyor.

İDDİANAMEDEN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Orhan Aydın tarafından hazırlanan 158 sayfalık iddianamede, 15 Temmuz gecesi İstanbul Valiliğini işgal eden askerlerin yardım talebi üzerine yola çıkan 1’i tutuklu 24 şüpheli asker hakkında, “Anayasayı ihlal”, “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini (TBMM) ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs”, “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçlarından 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor. İddianamede ayrıca, şüphelilerden astsubay Yusuf Yıldız hakkında “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar, diğer 23 şüpheli asker hakkında ise “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek veya isteyerek yardım etmek” suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları isteniyor.
Kaynak: Hürriyet

172012 Polis Akademisi sınavlarına yönelik soruşturma tamamlandı

Özkan ARSLAN /ANKARA, (DHA) – 2012 yılı Polis Akademisi Giriş Sınavı’ndan önce soruların FETÖ/PDY tarafından ele geçirilerek yandaşlarına dağıtıldığı gerekçesiyle başlatılan soruşturma tamamlanarak iddianame hazırlandı. İddianamede yer alan 80 şüphelinin ‘örgüt üyeliği’, ‘kamu kurum ve kuruluşu aleyhine dolandırıcılık’, ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından cezalandırılmaları talep edildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlarla Mücadele Bürosu’nda görevli savcı Velihattin Eldemir tarafından hazırlanan bin 71 sayfalık iddianamede, tanık, sanık ifadeleriyle sınav sonuçlarına yönelik ayrıntılı analizler ve bilirkişi raporları yer aldı.

SORUŞTURMA İHBAR ÜZERİNE BAŞLATILDI

İddianamede, soruşturmanın sınav sorularını alan bazı kişilerin ihbarı ile 2014 yılında başladığı belirtilerek, 2005-2013 yılları arasında yapılan Komiser yardımcılığı sınavlarında sorulan soruların daha önceden FETÖ tarafından ele geçirilerek, kendi cemaatlerinde bulunan personele servis edilip, bu personelin sınavı kazanarak komiser yardımcısı olmalarının sağlandığı, soruların servis edilmesi sebebiyle taban puanın çok yukarılarda kalmasına yol açıldığı ve bundan dolayı sınava kendi imkanlarıyla çalışan personele karşı büyük bir haksızlık yapıldığı şeklinde ihbarların intikal ettiği, söz konusu ihbarlarda isimleri geçenlerle ilgili Personel Bilgi Sisteminde yapılan incelemede Emniyet Genel Müdürlüğü personeli oldukları ve çeşitli tarihlerde girdikleri komiser yardımcılığı sınavlarında başarılı olduklarının tespit edildiği” şeklinde değerlendirme yer aldı.

MÜLKİYE VE POLİS MÜFETTİŞ RAPORLARI

İddianamede sınav sonuçlarına yönelik yapılan incelemeler sonucu mülkiye ve polis müfettişlerinin hazırladığı raporlar da ayrıntılı bir şekilde yer aldı. Raporlarda ve her iki soruşturma kapsamında görevlendirilen bilirkişilerin düzenledikleri değerlendirmeler şu şekilde : “Veri analizi sonucunda LYS ve Akademi puanları arasında doğrusal ilişki bulunmadığı, frekans analizi sonucunda; 2012-2013 yıllarında yapılan sınavların sonuçlarının belirgin şekilde iki tepeli bir dağılım gösterdiği, bu durumun birçok yılda rastgele oluşmasının istatistiksel açıdan mümkün görülmediği, çapraz tablolar analizinde (yıllar bazında) kazanan, başarısız ve yedekte olan adayların LYS sonuçlarının dağılımının homojenlik göstermekte olduğu, bu sınavın eşdeğer olduğu kabul edildiğinde yapılan istatistik analizler sonucunda sınav sürecinin sağlıklı yürütülemediği, sınav sorularının sınavdan önce dışarıya verilme imkan ve kabiliyetine soru hazırlama komisyonunun sahip olunduğunun anlaşıldığı…”

ADAYLARIN AKADEMİ VE YGS SINAV SONUÇLARINDA İKİ FARKLI DAĞILIM TESPİT EDİLDİ

Ayrıca Bilirkişi Heyeti tarafından yapılan incelemede Adayların Polis Akademisi Giriş Sınavı ve YGS puanlarının grafiksel incelemelerinde 2 farklı dağılımın görüldüğü belirtilerek, “Polis Akademisi Giriş Sınavı puan dağılımı grafiğinin çift tepeli bir dağılım göstermesinin Polis Akademisi Giriş Sınavı üzerindeki şüpheyi güçlendirdiği ve iki ayrı grup oluşturan bireylerin avantaj sağlandığı, Polis Akademisi Giriş Sınavını kazanan, yedek kazanan ve kazanamayan adayların toplam test puanlarının sütun grafiğinde de yedek adaylarda yine, iki ayrı gruba ayrılmış bir durumun söz konusu olduğu, bu haliyle yedek kazananlar arasında da bazı adayların sınav sonuçlarında beklenmedik bir etkinin olduğu, bu sonuçlara göre Polis Akademisi Giriş Sınavına girerek kazanan adayların başarılarına kendi performanslarının dışında başka değişkenlerin etkisi olabileceği konusunda önemli şüpheler oluştuğu belirlenmiştir” denildi.

SORULAR SINAVDAN ÖNCE ADAYLARA BİR ERKEK ÖĞRENCİ YURDUNDA EZBERLETİLDİ

İddianamede, soruşturmaya neden olan ihbarcılar ile etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak için itirafçı olan bazı kişilerin ifadeleri de ayrıntılı bir şekilde yer aldı. Etkin pişmanlık yasasından yararlanmak için itirafçı olan M.V.Ö.’nin ifadesi şu şekilde: “Polis Akademisi yazılı sınavına girmek üzere tek başına otobüsle Ankara’ya geldim. Soru kitapçığını açtığımda, sınav sorularının 2-3 gün önce Hafız Ali Erkek Öğrenci Yurdunda ismini bilmediğim şahıs tarafından bana ezberlettirilen sorularla birebir aynı olduğu gördüm. Ancak soruların tamamını yapmam halinde kopya tespit edilerek yakalanırım endişesi ve vicdani rahatsızlık duymam nedeniyle ezberlediğim tüm soruları işaretlemedim. Yine şunu da belirtmek isterim ki; benim okullarda yabancı dilim İngilizceydi, bilgim zayıf olmasına rağmen sınav sorularının önceden ezberletilmesi sebebiyle İngilizce sorularının tamamına yakınını yaptım. Aynı gün akşamı sınav sonuçları açıklandığında 81,25 puanla asil olarak sınavı kazandığımı öğrendim.” Mahkemeye gönderilen iddianamenin kabul edilmesi halinde şüpheliler, ‘örgüt üyeliği’, ‘kamu kurum ve kuruluşu aleyhine dolandırıcılık’, ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından yargılanacak.

Kaynak: Hürriyet

16FETÖ sanığı “çocuğunun rahatsızlığı” gerekçesiyle tahliye edildi

Serpil KIRKESER – Özden ATİK / İSTANBUL (DHA) – FETULLAHÇI Terör Örgütü’ye (FETÖ) mensup oldukları iddiasıyla Başbakanlık Sektörel İzleme ve Değerlendirme Birimi çalışanlarına yönelik yürütülen soruşturma kapsamında açılan 3’ü tutuklu 13 sanık hakkında açılan davanın 2. duruşması görüldü. Mahkeme heyeti, sanıklardan İsmail Özsoy’u küçük yaşta ciddi ameliyat geçirmiş ve halen rahatsızlığı devam eden çocuğunun bulunmasını, üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti ve suç vasfının ileride sanık lehine değişme ihtimali gerekçeleriyle tahliyesine karar verildi. Sanık İsmail Özsoy’a yurtdışına çıkış yasağı da konuldu. İstanbul Adalet Sarayı’nda bulunan 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Yavuz Arslan, Yusuf Kasarcı ve İsmail Özsoy katıldı.

“FETÖ / PDY ÜYESİ DEĞİLİM”

Duruşmada Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile Silivri Cezaevi’nden ifade veren sanık Yavuz Arslan, “Suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum. FETÖ / PDY’nin üyesi değilim. 7 aydır tutukluyum. Tahliyeme ve beraatime karar verilsin” dedi.

“ÖRGÜT LİDERİNİN ÇAĞRISI DOĞRULTUSUNDA HERHANGİ BİR HESAP AÇMADIM”

Tutuklu sanık Yusuf Kasarcı da “Uzun yıllardır Ipone marka telefon kullanmaktayım. Bu marka telefonu dışarıdan herhangi bir program yüklenmesi teknik olarak mümkün değildir. “Bylock” konusundaki tespitin doğru olmadığı kanaatindeyim. Yine Bank Asya’daki hesabımı daha önce açmıştım. Örgüt liderinin çağrısı doğrultusunda herhangi bir hesap açmadım. Çocuklarımın ve ailemin bana ihtiyacı vardır. Daha önce çalıştığım bu örgüt ile bağlantılı kurumlardan 2011 yılında işten çıkarıldım. 7 ay işsizlik maaşı aldım. O tarihten bu yana herhangi bir irtibatım yoktur. Tahliyeme karar verilsin” diye konuştu.

“KAFATASINDAN CİDDİ BİR AMELİYAT GEÇİRDİ”

Tutuklu sanık İsmail Özsoy da “Bylock” programını kullanmadığını anlatarak, “Kullanmış isem mesaj dökümü veya herhangi bir şey ortada yoktur. Kamu görevinden ihraç edildim. Eşimin herhangi bir işi yoktur. Küçük çocuklarım vardır. Birinin sağlık sorunları vardır. Eşimin ve çocuklarımın bana ihtiyacı vardır. Kaçma şüphesi hiçbir zaman söz konusu değildir” dedi. Özsoy’un avukatı Sedat Şanlı da müvekkilinin çocuklarından birinin kafatasından ciddi bir ameliyat geçirdiğini ve tedavi sürecinin sürdüğünü söyleyerek, “Müvekkilimin tahliyesine karar verilsin” şeklinde konuştu.

BİR TAHLİYE KARARI

Üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, suç vasfının ileride sanık lehine değişme ihtimali ile sanığın küçük yaşta ciddi ameliyat geçirmiş ve halen rahatsızlığı devam eden çocuğunun bulunması da dikkate alınarak sanıklardan İsmail Özsoy’un tahliyesine karar verildi. İsmail Özsoy’un yurtdışına çıkış yasağı koyan mahkeme heyeti, diğer sanıklar Yavuz Arslan ve Yusuf Kasarcı’nın tahliye talebini de reddetti. Duruşma 24 Mart saat 10.00’a erteledi.

İDDİANAME

İddianamede, şüphelilerden 4’nün örgütün şifreli haberleşme programı olan “Bylock” kullanıcısı olduğu diğer şüphelilerinde “Bylock” kullanıcılarıyla yoğun görüşme yaptıkları belirtildi. Şüphelilerin örgüt elebaşısı Fetullah Gülen’in talimatı sonrasında Bank Asya’da hesap açtıkları veya var olan hesaplarına yüklü miktarda para yatırdıkları vurgulandı. İddianamede, yapılan operasyonda bazı şüphelilerden 1 dolar ele geçirildiği, el koyulan şüphelilerin telefonunda yapılan incelemelerde örgüte ilişkin paylaşımların ve ifadelerin yer aldığı anlatıldı. İddianamede, şüphelilerin 17/25 Aralık sürecinden önce BDDK, SPK, TİB ve Maliye Bakanlığı gibi kritik yerlerde çalıştıkları, daha sonra da Başbakanlık Sektörel İzleme ve Değerlendirme Birimin’e geçtikleri, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra da çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname ile meslekten ihraç edildikleri belirtildi. İddianamede şüpheli Burak Tekalan’ın ise firari olduğu belirtiliyor. İddianamede 13 şüpheli hakkında ‘Silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7,5 yıldan 15’er yıla kadar hapis cezası isteniyor.

 
Kaynak: Hürriyet

15Doğu Perinçek: Kürdistan Bayrağı açılması, kimlerin PKK ve FETÖ ile el ele verdiklerini sergilemiştir

ANKARA (DHA) – VATAN Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Barzani’nin Türkiye’ye ziyareti ve bayrak açılmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Perinçek:” MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bugün Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Kürdistan Bayrağına hayır dedi. Ancak bu Hayır’ın inandırıcı olması için, Başkanlık Sistemine de hayır demesi gerekir. Aksi takdirde, bugün yaptığı konuşma, halkı aldatma çabasından başka bir anlam taşımayacaktır. Kürdistan Bayrağı açılması, kimlerin bölücü terör örgütü PKK ve FETÖ ile el ele verdiklerini sergilemiştir. Kürdistan Bayrağına hayır diyenler, Kürdistan Bayrağına evet diyenlerle aynı cephede olamaz” ifadelerini kullandı.

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bugün Ankara’da basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu. Doğu Perinçek’in açıklamaları şu şekilde: ” Önceki gün Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin Türkiye’ye yaptığı ziyaret nedeniyle İstanbul Atatürk Hava Alanı’na ve Esenboğa Hava Alanı’na sözde “Kürdistan” bayrağı çekildi. Yine dün Çankaya’da Başbakan Binali Yıldırım ile Mesut Barzani arasındaki görüşmede Kürdistan bayrağı dikkat çekti. Başbakan Binali Yıldırım, “Kürdistan” Bayrağı açılmasını bugün “Diplomatik teamül” olarak niteledi. Bir devlet ancak tanımış olduğu bir devletin bayrağını tanır. Türkiye’nin bağımsız devlet olarak tanıdığı devletlerin arasında “Kürdistan” diye bir devlet bulunmuyor. Kaldı ki, bugün komşularımız arasında ve dünyada “Kürdistan” diye bağımsız bir devlet bulunmuyor. “Kürdistan Bölgesi”, Irak Anayasası’nın 117. Maddesine göre, Irakdevleti içinde federe bir bölgedir. Barzani’nin bağımsız bir devletin başkanı gibi karşılanması, ABD’nin Kürdistan planına EVET anlamı taşıyor. Bu tavır, aynı zamanda Irak Devletinin bütünlüğüne karşı komşulukla bağdaşmayan bir kötü niyeti de içermektedir. Kesinlikle kınıyoruz. Türkiye ile İngiltere arasında 1926 yılında imzalanan Ankara Antlaşmasının 5. Maddesine göre, Türkiye ile Irak arasındaki sınır kesindir ve bozulamaz. Birleşmiş Milletler Sözleşmesine göre, devletlerin sınırlarıyla oynanamaz. Irak’ın toprak bütünlüğü, Uluslararası Hukukun ve bölge ülkelerinin güvencesi altındadır. O sınırı bozmaya kalkanlar, karşılarında bütün bölge ülkelerini ve en önemlisi Mehmetçiği bulacaklardır. O sınırda yeni bir Devletin oluşturulması, hem Türkiye’nin bölünmesi planına hizmet eder, hem de Uluslararası Hukuka aykırıdır. Bugün bağımsız bir Kürdistan Devleti yoktur, ancak Amerikan silahıyla hazırlanan bir Bağımsız Kürdistan Devleti planı vardır. Ne var ki, Kürdistan planı, artık bir hâyâldir. Ancak bölgeyi bir kez daha karıştırmak için gündeme getirilebilir. AKP Yönetimi, Kürdistan bayrağıyla ABD’nin İkinci İsrail planına evet demiştir. Biz Vatan Partisi ve Türk Milleti olarak, İkinci İsrail planına hayır diyoruz.”

“AKP, ANKARA’DA VE İSTANBUL’DA KÜRDİSTAN BAYRAĞI AÇARAK, TÜRK POLİSİNİ DE ARKADAN HANÇERLEMEKTEDİR”

“ABD, Suriye’de yenilmiştir. ABD’nin “Kürdistan” planı bozguna uğramıştır. Ancak hâlâ bu yönde bir inat görülüyor. PKK/PYD, ABD tarafından “Kürdistan” planı için Türk Ordusuna karşı silahlandırılıyor ve destekleniyor. “Kürdistan”ın, daha doğrusu İkinci İsrail’in merkezinin Diyarbakır olduğu haritalarda gösterilmiştir. ABD’nin “Kürdistan” planındaki baş piyonu PKK/PYD’dir. O nedenle “Kürdistan” bayrağı aslında PKK bayrağıdır. Nitekim “Kürdistan” Bayrağı çekilmesini PKK ve PYD resmî açıklamalarla destekledi. HDP de, “Kürdistan” bayrağı çekmesini alkışladı. AKP Yönetimi, Kürdistan bayrağı çekerek aynı zamanda PKK bayrağına evet demiştir. Biz Vatan Partisi ve Türk Milleti olarak, PKK bayrağına hayır diyoruz. AKP Yönetimi, Ankara’da ve İstanbul’da Kürdistan Bayrağı açarak, Türk Polisini de arkadan hançerlemektedir. AKP yönetiminin Ankara ve İstanbul’da “Kürdistan” Bayrağı açması, Başkanlık sisteminin Türkiye’ye ne getireceğini apaçık sergilemiştir. Takke düşmüş ve başkanlık sistemi gözükmüştür. Başkanlık Sistemine EVET, “Kürdistan” planına evet olur.

“KÜRDİSTAN BAYRAĞINA HAYIR DİYENLER, KÜRDİSTAN BAYRAĞINA EVET DİYENLERLE AYNI CEPHEDE OLAMAZ”

“MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bugün Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Kürdistan Bayrağına hayır dedi. Ancak bu Hayır’ın inandırıcı olması için, Başkanlık Sistemine de hayır demesi gerekir. Aksi takdirde, bugün yaptığı konuşma, halkı aldatma çabasından başka bir anlam taşımayacaktır. Kürdistan Bayrağı açılması, kimlerin bölücü terör örgütü PKK ve FETÖ ile el ele verdiklerini sergilemiştir. Kürdistan Bayrağına hayır diyenler, Kürdistan Bayrağına evet diyenlerle aynı cephede olamaz. Devlet Bahçeli’yi Kürdistan Bayrağı’na hayır demek için, Başkanlık sistemine de hayır demeye davet ediyoruz. AKP Hükümetinin Sözcüleri, Kürdistan Bayrağını kendi hükümetleri döneminde geçmişte de açtıklarını itiraf ettiler. Bu itiraf, onların bu suçu tekrar etmeye devam ettiklerini gösteriyor. Suç, ağırlaşmaktadır. AKP Yönetimi, “Kürdistan” Bayrağı açtığı Açılım siyasetleriyle, Diyarbakır’da “Kürdistan” ağırlamaları yaparak,PKK’yı güçlendirmiş, PKK’nın mayın döşemesine, hendekler kazmasına, bölgedeki vatandaşların evlerini işgal etmesine, haraç toplamasına, belediyeleri terör faaliyetinin üsleri haline getirmesine, PKK’nın Meclise girmesine izin vermiştir. Bugün yeniden dalgalandırılan “Kürdistan Bayrağı”, Açılım siyasetini hortlatma tehlikesini içermektedir.”

“AKP VE MHP, KÜRDİSTAN BAYRAĞINA EVET DİYEN PKK VE HDP İLE AYNI CEPHEDE BULUŞMUŞ OLDULAR”

“Bugün Cumhurbaşkanlığı Sistemine evet diyen AKP ve MHP, Kürdistan Bayrağına evet diyen PKK ve HDP ile aynı cephede buluşmuş oldular. Bu olay, bugünkü AKP yönetimine ve MHP’ye şiddetli bir uyarıdır. AKP ve MHP’ye oy veren vatandaşlarımız, “Kürdistan” Bayrağı açılmasına kesinlikle evet demez! Biz Vatan Partisi olarak, AKP ve MHP seçmeni vatandaşlarımızla el ele Başkanlık Sistemine hayır diyoruz!

Tek başına AKP yönetiminin sonu gözükmüştür. Türkiye, Kürdistan Bayrağını savunur durumlara düşen AKP yönetimini sırtında taşımaz. İnişte olan AKP, birbiri ardı sıra hatalar yapmakta ve iyice batmaktadır. Bugün dış ve iç cephede yürüttüğümüz Vatan Savaşının zafere ulaşması için Millî Seferberlik Hükümeti şarttır ve kaçınılamaz. ”

Kaynak: Hürriyet

14Nevşehir’de astsubay FETÖ’den tutuklandı

NEVŞEHİR, (DHA)- NEVŞEHİR’de, Fethullahçı Terör örgütü ve Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında gözaltına alınan astsubay C.E., çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Cumhuriyet Başsavcılığınca haklarında soruşturma başlatılan ve polis tarafından yakalanarak gözaltına alınan astsubay C.E., sorgusunun ardından adliye sevk edildi. C.E., çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliğince ‘FETÖ/PDY’ye üye olmak’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Kaynak: Hürriyet

13Adil Öksüz’le ilgili flaş iddia!

Türkiye gazetesinden Nuri Elibol’un gündeme getirdiği iddiaya göre, Adil Öksüz ile irtibatı halen devam eden ve onun hücresinde görev yapan bir kurmay binbaşı tespit edildi. Bu kişinin halen Genelkurmay’da görev yaptığı belirlendi. Binbaşı ile ilgili soruşturmanın sürdüğü ifade ediliyor.

Habere göre, Adil Öksüz’ün ise halen yurt içinde olduğunu düşünülüyor. Haberde güvenlik birimlerinin, ‘yurt dışında olsaydı, tıpkı diğerleri gibi kendisini gösterirdi’ değerlendirmesinde bulunduğu ifade edildi.
Kaynak: Hürriyet

12Dolandırıcıya altın ve parasını elleriyle teslim etti

Fatih KARAÇALI/ADANA, (DHA)- ADANA’da 39 yaşındaki Nurten Yavuz, telefonla arayıp, “FETÖ soruşturmasında isminiz geçiyor” diyerek kendisini korkutan dolandırıcıya elleriyle altın ve paralarını teslim etti. Genç kadının evine kadar giren dolandırıcı, güvenlik kameraları tarafından görüntülendi.
Merkez Yüreğir İlçesi Akıncılar Mahallesi’nde oturan Nurten Yavuz’u telefonla arayan dolandırıcılar, “Fetullahçı Terör Örgütü soruşturmasını yürütürken, sizin adınıza ulaştık. Darbeciler sizin adınızı kullanarak örgüte para aktarmışlar. Biz sizin bu olayla bağlantınız olmadığını biliyoruz ama yine de incelememiz lazım. Evde ne kadar altın ve para varsa, göndereceğimiz arkadaşa teslim edin. O arkadaş karakola götürüp inceleyecek, daha sonra en yakın mıntıka karakolundan teslim alacaksınız” diye konuştu. Nurten Yavuz, dolandırıcılara inanarak ev adresi verdi. Telefonla konuşarak gelen 35-40 yaşlarındaki dolandırıcı, Nurten Yavuz’a “Belediye temizlik işçisi olan eşinin FETÖ mensupları ile telefon konuşmalarına ulaştık. İstersen onları da sana dinletebiliriz” diyerek eve girdi. Nurten Yavuz’dan 15 çeyrek, 1 yarım altın, 5 bilezik ile 1900 lirayı poşete koyan dolandırıcı, evden çıkıp uzaklaştı. Ziynet eşyalarını almaya gelen dolandırıcı, sokakta bulunan güvenlik kamerası tarafından görüntülendi.
Olaydan sonra dolandırıldığını anlayan Nurten Yavuz’un şikayeti üzenine polis çalışma başlattı. Güvenlik kamerasına yakalanan dolandırıcı aranıyor.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

11Hüda-Par’dan 28 Şubat kınaması

Ahmet SOYDOĞAN/GAZİANTEP, (DHA) – HÜR Dava Partisi Gaziantep il Gençlik Kolları üyeleri 28 Şubat darbesinin 20’inci yıldönümünü basın açıklaması yaparak kınadı.

Hüda-Par Gaziantep Gençlik Kolları Başkanı İbrahim Kızılçınar, 28 Şubat’ın TSK içindeki bir takım oluşumların ‘irticai kalkışmaya hazırlanılıyor’ bahanesiyle hükumete devirmeye çalıştığı bir dönem olduğunu söyledi. Post modern darbe girişimi olarak anılan 28 Şubat’ın Türkiye tarihinin kara bir lekesi olduğunu belirten Kızılçınar şöyle konuştu:

“Bu darbe döneminde meşru hükumet meşru hükumet iktidardan uzaklaştırılmış, yüz binlerce kişi inancından dolayı mağdur edilmiştir. Hükümet kısmı ve geçici iyileştirmelerden ziyade kapsamlı ve kalıcı bir düzenleme ile yaşanan tüm mağduriyetleri biran önce gidermelidir. Bununla birlikte, darbeci çete mantığının yönlendirilmesi ile hukuk dışına çıkmış yargı kararları sonucu, masum insanlara yaşatılan mağduriyetlerin FETÖ çetesinin mağdur ettikleriyle sınırlı olmadıklarının altını çizmek gerekiyor. Ergenekon, Balyoz gibi darbeci yapılanmayla bağlantısı olmayan pek çok masum iftiraya uğramış, mağdur edilmiş ve aileleri ile birlikte eziyet görmüştür. Bu insanların maruz kaldıkları haksızlıkları telafi etmek devletin borcudur.”

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

10İzmir’e yeni bir eğitim kurumu

İZMİR’de, 2017-2018 Eğitim-Öğretim Yılı’nda anaokulu, ilkokul ve ortaokul kademelerinde hizmet verecek olan İSTEK İzmir Okulları Kampüsü, Karşıyaka Mavişehir’de öğrenci kayıtlarına başladı.
Anaokulundan üniversiteye uzanan eğitim zincirinde 11 anaokulu, ilkokul ve ortaokul, 10 lise, 7 fen lisesinin yanı sıra Yeditepe Üniversitesi’ni de hayata geçiren STEK İstanbul Eğitim ve Kültür Vakfı’nın Mavişehir’de yer alan kampüsü, 8 bin metrekarelik arazide, toplam 10 bin 800 metrekarelik kapalı alanda hizmet vermeye hazırlanıyor. Kampüste her türlü teknik donanıma sahip 50 dersliğin yanı sıra robotik laboratuvarları, inovasyon atölyeleri, fen ve teknoloji laboratuvarları, bilgisayar laboratuvarları, görsel sanatlar ve müzik atölyeleri, yenilenebilir enerji istasyonu, 3D laboratuvarlar, spor salonu, yüzme havuzu, kütüphane ve sanal gerçeklikle kodlama istasyonları bulunuyor.
DALAN’DAN MESAJLAR
İSTEK İzmir Okulları’nın açılışı için Swiissotel Büyük Efes’te düzenlenen tanıtım toplantısına İSTEK İstanbul Eğitim ve Kültür Vakfı Kurucu Başkanı Bedrettin Dalan da katıldı. Dalan, yaptığı konuşmada İSTEK kalitesini İzmir’e taşımaktan büyük heyecan duyduklarını söyledi. Bedrettin Dalan, İSTEK Vakfı’nın kuruluşunun temelinde her şeyden önce Cumhuriyeti kuran Atatürk’ün ruhunun var olduğunu belirterek, “O’nun ruhu, O’nun düşünceleri bu vakfın temel ilkeleridir” dedi. Dalan, FETÖ/PDY’ye tepki göstererek, “Bir takım okullar açıldı bu ülkede ve zavallı çocuklarımızın kafasını o okulları kuran kişinin kimliği ve kişiliği ile bütünleştirdiler. Sonuçta 15 Temmuz’u hep beraber yaşadık” dedi.
Artık klasik eğitim anlayışı ile 21. yüzyıl becerilerine sahip bireyler yetiştirmenin mümkün olmadığını dile getiren Bedrettin Dalan, “Dünya yepyeni dinamikler üzerinden insanlık tarihinde eşi olmayan bir hızla ilerliyor, değişiyor. 21. yüzyıl, kendisini yenileyebilen ve sınırları aşabilenlerin yüzyılı olacak. İşte bu bilinç ve sorumlulukla İSTEK Okulları olarak kuruluşumuzun 32. yılında eğitim kalitemizi tüm Türkiye’ye yaymaya karar verdik” diye konuştu.
İSTEK Vakfı Okulları Yönetim Kurulu Başkanı Barış Dalan ise “İzmir’deki okulumuzda da İngilizce, İspanyolca, Fransızca ve Almanca dil eğitimi verilecek. Teknolojiyi tüketen değil üreten bireyler yetiştireceğiz. Bizim için her öğrenci, parmak izi kadar benzersizdir. Milli değerlerimizi bilen, saygı duyan, uygulayan nesiller yetiştirmek için çok çalışacağız” dedi.

Mustafa OĞUZ / İZMİR, (DHA)
FOTOĞRAF

 
Kaynak: Hürriyet

9FETÖ’den 7 kişi adliyeye sevk edildi

ÇORUM, (DHA) – ÇORUM’da, Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında gözaltına alınan 7 kişi bugün adliyeye sevk edildi.
Çorum Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube ekipleri tarafından düzenlenen operasyonda 5 gün önce gözaltına alınan, örgütte ‘Abi’ konumunda olduğu iddia edilen M.Ç. ile Ö.P., K.Ç., F.E., M.L., R.K. ve Y.Y., Emniyet Müdürlüğü’nde işlemlerinin tamamlanması ardından bugün Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçirildikten sonra adliyeye sevk edildi.
Kaynak: Hürriyet

8Yozgat’ta eski öğretmen FETÖ’den tutuklandı

Harun GÖKÇEOĞLU/YOZGAT, (DHA)- YOZGAT’ın Sorgun İlçesi’nde sürdürülen FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında, meslekten ihraç edildikten sonra gözaltına alınan 5 öğretmenden 1’i tutuklandı.
Yozgat’ın Sorgun İlçesi’nde, meslekten ihraç edilen öğretmenlere yönelik yapılan soruşturmalar kapsamında, örgütün gizli yazışma sistemi ‘ByLock’ sistemini kullandığı tespit edilen 5 eski öğretmen gözaltına alındı. Yapılan işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen 5 şüpheliden M.Y. çıkarıldığı mahkemece tutuklandı, diğer 4’ü ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Yozgat Valiliği tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, meslekten ihraç edilen ve ‘ByLock’ kullandıkları belirlenen 17 eski öğretmen hakkındaki soruşturmanın ise devam ettiği belirtildi.
Kaynak: Hürriyet

7FETÖ sanığı doçent: Eşim dışında kimseden talimat almam

Mesut MADAN/BURDUR, (DHA) – BURDUR’da FETÖ/PDY davasında tutuklu yargılanan sanık Yard. Doç. Dr. Mehmet Değerliyurt, mahkeme başkanının “FETÖ elebaşının talimatı üzerine mi Bank Asya’ya para yatırdınız?” sorusuna, “Her Türk erkeği gibi eşim dışında kimseden talimat almam” yanıtını verdi.
Burdur’daki FETÖ/PDY soruşturmalarına yönelik yargılama süreci başladı. Burdur Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nde (MAKÜ) görevli tutuklu 10 akademisyen ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçlamasıyla hakim karşısına çıktı. Duruşmada ifade veren MAKÜ Çavdır Meslek Yüksekokulu (MYO) öğretim görevlisi Selçuk Bedur, FETÖ/PDY’ye üye olduğu suçlamasını kabul etmediğini belirtti. 15 Temmuz’dan bir ay önce, görev yaptığı Çavdır MYO’daki görevlilerin kurum içerisinde sigara içmesiyle ilgili soruşturma görevinin kendisine verildiğini belirten Bedur, “Madem FETÖ ile bağım var. Bu soruşturmayı yapma görevi bana neden verildi” diye sordu.
‘DEMOKRAT ÇİZGİDEYİM’
Mahkeme Başkanı Mehmet Ali Yüce’nin 2 çocuğunun da FETÖ okulunda okuduğunu sorması üzerine Bedur, “Eşim öğretmen. Benim de ders programım çok yoğun. Çocukları öğle arasında bırakacak kimsemiz yoktu. Ayrıca 2015-2016 ders yılına kadar Burdur’da başka özel okul yoktu” dedi. 2008 yılında Burdur’da ‘yılın öğretmeni’ seçildiğini kaydeden Bedur, “Eğitimci olarak birçok ödülüm var. Demokrat çizgideyim. Bunu yaşam tarzı olarak belirledim. Hiç kimseye siyasi, fikri telkinim olmadı. Hiçbir sendikaya üye değilim. Bu örgütün hiçbir biriminde yer almadım, olanları lanetliyorum” diye konuştu.
‘O ZAMAN FETÖ YOKTU’
MAKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Değerliyurt da duruşmada ifade verdi. Mahkeme Başkanı Mehmet Ali Yüce’nin, “FETÖ elebaşının talimatı üzerine mi Bank Asya’ya para yatırdınız?” sorusuna yanıt veren Yrd. Doç. Dr. Değerliyurt, “Her Türk erkeği gibi eşim dışında kimseden talimat almam” dedi. Üniversiteden mezun olduktan sonra FETÖ’ye bağlı dershanelerde 2009 yılına kadar çalıştığını belirten Yrd. Doç. Dr. Değerliyurt, “O zaman FETÖ yoktu. O zaman adı FETÖ olsaydı mukaddes saydığım her şeyin üzerine yemin ederim ki değil çalışmak yanından bile geçmezdim. Daha önce çalıştığım yerlerde dolandırıldım. Emeğimin karşılığını alamadım. Bu insanlar yaptığım işin karşılığını veriyordu. Mağdur etmediler. 15 Temmuz’dan sonra bu yapının örgüt olduğunu anladım. Aktif olarak içlerinde yer almadım. Devlet erkanının çocukları bile bu okullara gidiyordu. Devlet güven duyuyordu bu insanlara ben de güven duydum” diye konuştu.
‘DEMOKRASİ BENİM YAŞAM TARZIM’
Demokrasinin korunması konusunda hassas olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Değerliyurt, “Öğrencilerime hep demokrasiye sahip çıkmaları gerektiğini anlattım. Demokrasi benim yaşam tarzım. Kırmızı çizgim. Cumhurbaşkanının ‘TL’ye dönün’ çağrısına uymak istedim ama tutuklu olduğum için uyamadım” dedi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

6Adalet Bakanı Bozdağ, Fransa ve Almanya’ya geliyor

ADALET Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Bakan Bozdağ, Fransa’nın Strazburg kentinde 1 Mart’ta Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland ve AİHM Başkanı Guido Raimondi ile ikili görüşmeler gerçekleştirecek. Bozdağ, Avrupa Konseyi Delegeler Komitesi’nde 47 üye ülkenin büyükelçilerine hitap edecek.

AK Parti Yurtdışı Seçim Koordinasyon Merkezi tarafından Strazburg’da düzenlenen toplantıda vatandaşlarla bir araya gelecek olan Bozdağ, Avrupalı Türk Demokratlar Birliğinin (UETD) Strazburg binasının açılışını gerçekleştirecek.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın Strazburg temaslarında, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimine ilişkin gelişmeler de ele alınacak.
Strazburg’un ardından Almanya’ya hareket edecek olan Bozdağ, AK Parti Yurtdışı Seçim Koordinasyon Merkezi tarafından Baden-Baden şehrinde düzenlenecek toplantıda, Türk vatandaşlarına hitap edecek.
Kaynak: Hürriyet

5Kılıçdaroğlu: Suriye vatandaşlığı ve Rakka operasyonu ile ilgili referanduma gidelim (1)

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Suriye’lilere vatandaşlık verilmesine ve Rakka operasyonuna ilişkin referandum önerisinde bulunan Kılıçdaroğlu, “Şimdi vatandaşlık verilecek. İsteniyorsa. Referanduma gidilsin. Hep diyorlar ya millet bilir. Milletten korkmayacaksınız bizim gibi. Suriyeliler için 36 milyar lira, eski para 36 katrilyon. Kendi ülkesinde bizim vatandaşımız ikinci sınıf vatandaş. Şimdi Rakka’ya gideceğiz deniyor. Üst akıldan talimat aldılar Rakka’ya gidecekler. Gelin referandum yapalım. Bu ülkenin gariban çocukları Rakka’ya gitsin mi gitmesin mi? Anadolu’nun gariban çocukları Rakka’ya gidecek şehit olacak. Beylerin çocukları Ankara’da, İstanbul’da doları istif edecek onlara bir şey olmayacak” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun 397 yıl hapis cezası istemiyle yargılandığı davada beraat etmesine ilişkin Kılıçdaroğlu, “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve çalışanlarını hapise atmak istiyorlardı. Sahte deliller ürettiler gizli tanıklarını devreye koydular. Sayın Kocaoğlu 397 yıl hapis cezası ile yargılandı. Dün kendisi ve arkadaşları beraat etti. Aziz Kocaoğlu’ndan niye rahatsız oluyorlardı? Çünkü İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin uluslararası kredi notu Türkiye Cumhuriyeti devletinin kredi notundan daha iyi. Sağır kulaklar duysun” diye konuştu.

“28 ŞUBAT’A DARBESİNE NE KADAR KARŞIYSAK 20 TEMMUZ DARBESİNE DE O KADAR KARŞIYIZ”

Kılıçdaroğlu, “28 Şubat’a darbesine ne kadar karşıysak 20 Temmuz darbesine de o kadar karşıyız. 28 Şubat’ta görevine son verilen öğretmenlerin sayısı 3 bin 507. karşıysak 20 Temmuz sonrası görevine son verilen öğretmenlerin sayısı 30 bin 470. Yükseköğrenim kurumlarından ihraç edilen akademisyenler 28 Şubat’ta 139 kişi. 20 Temmuz darbesinden sonra 4 bin 811. Emniyet mensubu 28 Şubat’ta 331. 20 Temmuz’dan sonra 24 bin 568. 150’yi aşkın gazeteci, hapiste. Çoğunun iddianamesi hazırlanmıyor. İçeride kalsınlar diye.

Kamudan ihraç edilen personel sayısı 20 Temmuz darbesinden sonra 127 bin kişiyi aştı. Hapishaneler tıka pasa doldu. Mağdur ailelerin sayısı 1 milyonu aştı. Biz mağdur ailelere sahip çıktığımız zaman bizi suçluyorlar. ‘FETÖ’ye sahip çıkıyorsunuz’ diyorlar biz mağdura sahip çıkıyoruz darbecilere değil. Bunların yaptıkları ile 12 Eylül darbesinden sonra yapılanlar ile aynı değil midir? Darbeci mantık. Her şeyi ben bilirim. Elimde sopa ile insanları dizayn ederim mantığı. 1 milyon mağdur aileye sesleniyorum; biz ne ile suçlarlarsa suçlasınlar sizin yanınızda olacağız” ifadelerini kullandı.

“EN SONA ADANA’DA İNTİHAR OLDU HANGİ İNANÇ DİN İMAN KABUL EDER BUNU?”

İbrahim Kaboğlu’nun ihraç edilmesine ilişkin Kılıçdaroğlu, “Kaboğlu’nun pasaportuna da el koydular. Yurt dışında ders vermeye gidemiyor. Hz. Ömer’in Dicle’ni kenarında bir koyun kayıp olsa sorumlusu benim anlayışından masum insanları da biz hapise atabiliriz anlayışına geldik. Nasıl bir mantık bu? 20’ye yakın intihar var. En sona Adana’da oldu. Hangi inanç din iman kabul eder bunu? Sonuna kadar söyleyeceğiz. Türkiye iyi yönetilmiyor” dedi.

“15 YILDIR İKTİDARDALAR. 15 YIL ÖNCE İNSANLAR KÖMÜRE MUHTAÇTI. ŞİMDİ YİNE MUHTAÇ”

Kılıçdaroğlu, “15 yıldır iktidardalar. 15 yıl önce insanlar kömüre muhtaçtı. 15 yıl sonra yine insanlar kömüre muhtaç. Muhtaç olanlara sesleniyorum. 15 yıldır geliriniz artmadı mı? Kendi gelirleri 6 kat arttı. Muhtaç aileler yine kömüre muhtaç. Kömür de verilsin her türlü imkân sağlansın ama önemli olana geliri arttırıp kimseye muhtaç olmamasını sağlamak” dedi.

“15 YILDA GELİR 3 KAT ARTTI DİYORLAR. 6 BUÇUK MİLYON İŞSİZ VAR”

Kılıçdaroğlu, “15 yılda gelir 3 kat arttı diyorlar. 6 buçuk milyon işsiz var. Nasıl oluyor? Kriz dönemlerinden daha yüksek bir işsizlik var. Birileri için Türkiye cennet birileri için cehennem.İstikrar diyorlardı. 15 yıldır hükümetsiniz. İstediğinizi yapıyorsunuz. 15 yılın sonunda işsizlik arttı. Terörsüz bir Türkiye’yi devir aldınız. Türkiye kan batağı içinde. Bütün komşularımız ile aramızı bozdunuz” dedi.

“TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİ SAYISI 4 MİLYONDAN AZ DEĞİL”

Kılıçdaroğlu, “Kaç Suriyeli var Türkiye’de kimse bilmiyor. Sayı emin olun 4 milyondan az değil. Bizim gençlerimiz Suriye için Suriye’de şehit oluyor. Anadolu’nun gariban çocukları. Onların gençleri Türkiye’de nasıl oluyor bu? Üstelik iş bulup çalışıyorlar. Bizim çocuklarımızın işi yok. Sigortasız çalışıyorlar bizim çocuklarımıza kapılar kapanıyor. Suriyeliler geldi savaştan kaçtı. Kamplarda tutalım yemeğini, aşını verelim. Esnafın yanında iş yeri açıyor. Bizim esnaf vergi veriyor. Suriyeli esnaf vergi vermiyor. Bu düzene hayır demeyecek misiniz?” diye konuştu.

“SURİYE VATANDAŞLIĞI VE RAKKA OPERASYONU İLE İLGİLİ REFERANDUMA GİDELİM”

Suriye’lilere vatandaşlık verilmesine ve Rakka operasyonuna ilişkin referandum önerisinde bulunan Kılıçdaroğlu, “Şimdi vatandaşlık verilecek. İsteniyorsa. Referanduma gidilsin. Hep diyorlar ya millet bilir. Milletten korkmayacaksınız bizim gibi. Suriyeliler için 36 milyar lira, eski para 36 katrilyon. Kendi ülkesinde bizim vatandaşımız ikinci sınıf vatandaş. Şimdi Rakka’ya gideceğiz deniyor. Üst akıldan talimat aldılar Rakka’ya gidecekler. Gelin referandum yapalım. Bu ülkenin gariban çocukları Rakka’ya gitsin mi gitmesin mi? Anadolu’nun gariban çocukları Rakka’ya gidecek şehit olacak. Beylerin çocukları Ankara’da, İstanbul’da doları istif edecek onlara bir şey olmayacak” diye konuştu.

“BAKKALIN, MANAVIN, ÇİFTÇİNİN 18 YAŞINDAKİ ÇOCUĞU MİLLETVEKİLİ OLACAK MI?”

Milletvekili seçilme yaşının 18’e indirilemesine ilişkin Kılıçdaroğlu, “Şimdi de gençleri kandırmak için 18 yaşında milletvekili olmayı getirdik diyorlar. Bu 18 yaşı kendi çocukları için getiriyorlar. Bakkalın, manavın, çiftçinin 18 yaşındaki çocuğu milletvekili olacak mı? Kendi çocuklarına istikbal hazırlıyorlar. Genç arkadaşım hala bu düzene hayır demiyor musun?” dedi.

Hakime TORUN – Nursima KESKİN / ANKARA (DHA)
Kaynak: Hürriyet

4Başsavcı: Mağdur edebiyatlarına kanmayın

 

Nurettin ARKAN/YALVAÇ, (DHA) – YALVAÇ Cumhuriyet Başsavcısı Adem Babacan FETÖ soruşturmalarıyla ilgili bilgilendirme yaptı ve muhtarlara FETÖ’cülerin mağdur edebiyatı yapmalarına kulak asmamalarını söyledi.
Yalvaç Kaymakamlığı tarafından muhtarlar ve kurum amirleriyle aylık değerlendirme toplantısı yapıldı. Toplantıda konuşan Cumhuriyet Başsavcısı Adem Babacan, FETÖ/PDY soruşturmalarının devam ettiğini, daha önce haklarında işlem yapılanlarla ilgili dava açmaya hazırlandıklarını söyledi. Soruşturmaların titizlikle yürütüldüğünü aktaran Babacan, “Sizlere gelerek mağdur olduklarını, suçsuz olduklarını söyleyerek mağdur edebiyatı yapıyorlar. Bunlara pek kulak asmayın. Biz buradayız, işin başındayız. ‘Ben şöyleydim, ben böyleydim, yok şuydum, yok buydum, yok ben böyle mağdur oldum, benim alakam yok’ gibi sözlere pek itibar etmeyin” dedi.
Başsavcı Babacan, şöyle dedi:
“Kimseyi gözaltına almaya, kimseyi tutuklamaya sevk etmeye ya da nezarethanede bulundurmaya meraklı değiliz. Ama kamu vicdanı var. Biri suç işlediyse muhakkak gereği yapılacaktır. Malum sizler de biliyorsunuz 17-25 Aralık’tan sonra neyin ne olduğu ortaya çıktı. Bu tarihten sonra safını belli eden etti. İşte ‘ben bilmiyordum, etmiyordum’, herkes biliyordu ne yaptıklarını, ne ettiklerini. İşte bu yüzden sizlerden istirhamım pek dedikodulara itibar etmeyin, mağdur edebiyatlarına kulak asmayın. Yalvaç için şunu söyleyeyim; biz de evrakları yavaş yavaş bitirmek üzereyiz en kısa sürede davaları açacağız. Herkesin istediği olacak, kamu vicdanı rahatlayacak.”
Yalvaç’ta Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 15 Temmuz’dan bu yana yaklaşık 400 kişi hakkında soruşturma yapılırken, bunlardan 90’ı tutuklandı.

FOTOĞRAFLI

Kaynak: Hürriyet

3FETÖ’cu 3 öğretmene 6 yıl 3 ay hapis

Yasin DALKILIÇ/KAYSERİ, (DHA) – KAYSERİ’de FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklu bulunan 3 öğretmen, yargılandıkları mahkemece ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan 6’şar yıl 3’er ay hapis cezasına çarptırıldı.
Kayseri 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’, ‘örgütün kriptolu iletişim programı ‘ByLock’u kullanmak’ suçundan hakim karşısına çıkan öğretmenler Davut Tek, Murat Sukut ve Şaban Sağıroğlu üzerlerine atılan suçlamaları kabul etmeyerek tahliyelerini talep etti. Mahkeme heyeti yargılama sonunda tutuklu 3 öğretmene ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi.
Bir başka duruşmada yine FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yargılanan polis memurları Mehmet A., Mehmet A. ve öğretmen Ayhan B. cezaevinde yattıkları süre göz önünde bulundurularak tahliye edildi.
Kaynak: Hürriyet

2Valiliği işgale giden askerlerin yargılanması başladı

Hayati KILIÇ/İSTANBUL,(DHA) FETÖ / PDY’nin 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul Valiliğini işgal eden askerlere yardıma gitmeye çalıştıkları belirtilen 1’i tutuklu 24 şüpheli askerin yargılanmasına başlandı.
İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayan 1. duruşmaya tutuklu Astsubay Yusuf Yıldız ve tutuksuz yargılanan 19 er katıldı. Duruşmada müşteki Maliye hazinesi avukatı ve müştekiler Gülseren Özbek ile Ayşe Akkuş hazır bulundu. 158 sayfalık iddianamenin okunmasının ardından tutuksuz yargılanan erlerin ifadesi alınmaya başlandı.
“HALK O TANKI DURDURAMAZDI”
Tutuksuz yargılanan er Gökhan Baysa bölükte 2 haftalık er olduğunu belirterek “Yat içtiması yapıyorduk. Bu sırada Uzman Çavuş Alparslan Karademir 5 dakika içerisinde pota altında tam techizatlı olarak toplanmamızı söyledi. Bölükte bir koşuşturmaca vardı. Komutanların hiçbiri çıkmamıştı. Valiliğe terör saldırısı olduğu söylendi. Kasalarla mühimmatı getirip önümüze koydular. 4-5 kişi mühimmatları şarjörlere basarak bize ikişer şarjör dağıttılar. Araçlara bindirdiler. Valiliğe gidip güvenliğini alacağımızı söylediler. Valilik önünde halkın toplandığını gördük. “Asker kışlaya”,”darbeci askerler” diye bağırıyorlardı. Darbenin ne olduğunu ilk defa duydum. Telefonla polisi arayıp halkın arasında kaldığımızı söyledik. Polisler geldi. Kimliklerini göstermesi üzerine silahlarımızı teslim ettik. Bizi karakola götürdüler. “Tankı halk durdurdu” diyorlar. Halk o tankı durduramazdı. Biz kendimiz durduk. Bizim de ailemiz dışarıda. Biz vatani görevimizi yapmak için askere gittik. Halk rahat etsin diye nöbet tuttuk” dedi.

 

 

“DARBE OLDUĞUNU BİLSEYDİM ASTSUBAYI ETKİSİZ HALE GETİRİRDİM”
Savunmasını yapan er Hasan Çaylı “Uzman Çavuş Özgür Akkaya -valiliği teröristler basmış polise yardıma gidiyoruz- diyerek Bölüğe silahları dağıttı. 1 günlük askere bile silah verdiler. Kasalarla mühimmatları getirip boş şarjörlere doldurmamızı söylediler. “Neler oluyor” dediğimizde “teröristler valiliği basmış polise yardıma gidiyoruz siz karışmayın ” dediler. Tanka binip Topkule Kışlasından çıktık. Araç komutanım Yusuf astsubaydı . Elinde telefon vardı. Telefona bakarak beni yönlendiriyordu. Önümüze ilk gelen polislere yolu açtırıp devam ettik. 2. Polis çevirmesinde Yusuf astsubay araçtan inip polislerle bir şeyler konuştu. Ne olduğunu sorduğumda “onlar da emir almış biz de emir aldık” dedi ”
“Ne emri” diye sorduğumda cevap vermedi. Halk önümüze geldi. Araca binip kilitledik. Daha sonra komutan ilerlememizi söyledi. Hareket etmem için zorladı. Emrine itaat etmemi söyledi. Ben de ilerledim. Darbe olduğunu bilseydim Yusuf astsubayı etkisiz hale getirirdim” dedi. Duruşmaya saat 14.00″de kadar ara verildi. Aranın ardından savunmaların alınmasına devam edilecek.

 

 

İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Orhan Aydın tarafından hazırlanan 158 sayfalık iddianamede, 15 Temmuz gecesi İstanbul Valiliğini işgal eden askerlerin yardım talebi üzerine yola çıkan 1’i tutuklu 24 şüpheli asker hakkında, “Anayasayı ihlal”, “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini (TBMM) ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs”, “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçlarından 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor..İddianamede ayrıca, şüphelilerden astsubay Yusuf Yıldız hakkında “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar, diğer 23 şüpheli asker hakkında ise “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek veya isteyerek yardım etmek” suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları isteniyor.

Kaynak: Hürriyet

1İki konuda referandum önerdi

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

Bugün 28 Şubat. 28 Şubat’ta bir post modern darbe yaşamıştı Türkiye. Açık ve net söylüyoruz. Herkes bilsin herkes duysun. Herkesin görüşüne, inancına, kimliğine saygımız var. Devlet dediğiniz kurum vatandaşına hizmet eder. Elinde sopayla vatandaşını şekillendirmez. 28 Şubat darbesine ne kadar karşıysak 20 Temmuz darbesine de o kadar karşıyız.

Hapishaneler tıka basa dolu, mağdur ailelerin sayısı 1 milyonu aştı. Biz mağdur ailelere sahip çıkınca bizi suçluyorlar: Biz mağdura sahip çıkıyoruz FETÖ’cülere değil.

Bütün mağdur ailelere sesleniyorum bizi neyle suçlarlarsa suçlasınlar sizin yanınızda olmaya devam edeceğiz. “Kurunun yanında yaş da yanar” diyor Sayın Başbakan.

Nereden nereye geldik biliyor musunuz? Hz “Ömer’in Dicle’nin kenarında bir koyun kaybolsa sorumlusu benim” anlayışından “masum insanları da hapse atarız” anlayışına geldik.

“VATANDAŞ 15 YIL ÖNCE KÖMÜRE MUHTAÇTI, ŞİMDİ DE MUHTAÇ”

15 yıl önce de kömüre muhtaçtı insanlar bugün de kömüre muhtaç. Kendi gelirler 6 kat arttı. Muhtaç ailelerin geliri yükseltmedi. Asıl amaç kişilerin gelirlerini yükseltip kimseye muhtaç hale getirmemektir. Bu ailelerin geliri neden artmıyor. Ne günahı var bu ailelerin. Birileri için Türkiye cennet birileri için cehennem konumunda.

Madem kişi başı gelir 3 kat arttıysa neden çiftçiler 2 Trakya büyüklüğünde alanı ekmiyorlar? İstikrar için bizi tek başımıza iktidar yapın diyorlardı. 15 yıldır tek başına hükümetsiniz. Bundna daha büyük istikrar olur mu? 15 yılın sonunda ne oldu? İşsizlik artı. Terörsüz bir Türkiye aldınız Türkiye kan batağı içinde. Bütün komşularla aramızı bozdunuz.

“BİZİM GENÇLERİMİZ ÇOCUKLARIMIZ SURİYE’DE SURİYE İÇİN ŞEHİT OLUYOR. ONLARIN GENÇLERİ TÜRKİYE’DE”

Kaç Suriyeli var ülkemizde. Sayıyı kimse bilmiyor. Sayı emin olun 4 milyondan az değil. Bizim gençlerimiz çocuklarımız Suriye’de Suriye için şehit oluyor. Onların gençleri Türkiye’de. Nasıl oluyor bu?

“SİGORTA YOK DÜŞÜK ÜCRETLE ÇALIŞIYORLAR BİZİM ÇOCUKLARIMIZ İŞSİZ KALIYOR”

Üstelik iş bulup çalışıyorlar. Bizim evlatlarımız işsiz onların işi var. Sigorta yok düşük ücretle çalışıyorlar bizim çocuklarımız işsiz kalıyor.

İşsiz arkadaşım artık isyan etmeyecek misin. Bu düzene hayır diyorum demeyecek misin? Hadi diyelim Suriyeliler geldi savaştan kaçtılar. Alırsın kamplarda tutarsın. 81 ilde Suriyeli var. Bakalım kamplarda. Eden kamplarda tutmuyorsun.

İş yeri açıyorlar bizim esnafın yanında. Bizim esnaf vergi veriyor Suriyeli vermiyor. Esnaf kardeşim bu düzene hayır demeyecek misin?

“SURİYELİLERE VATANDAŞLIK VERİLSİN Mİ VERİLMESİN Mİ? REFERANDUMA GİDELİM”

Şimdi diyorlar ki Suriyelilere vatandaşlık vereceğiz. İnsaf ya insaf. Hangi gerekçeyle vereceksin.İstiyorsa sözüm söz Suriyelilere vatandaşlık verilsin mi verilmesin mi? Referanduma gidelim.Milletten korkmayacaksınız.

“BİZİM VATANDAŞIMIZI HASTANEYE GİDER SIRA BEKLER SURİYELİ BEKLEMEZ”

35 milyar lira harcadık Suriyeliler için. Bizim vatandaşımızı hastaneye gider sıra bekler Suriyeli beklemez. Bizim vatandaşımızı hastaneye ilaca para öder Suriyeli ödemez. Sevgili vatandaşım bu düzene halen hayır demeyecek misin?

“ONLARA GÖRE ÜST AKILDAN TALİMAT ALMIŞLAR RAKKA’YA GİDECEKLER”

Şimdi tutmuşlar Rakka’ya gideceğiz. Onlara göre üst akıldan talimat almışlar Rakka’ya gidecekler.Söylüyorum gidelim millete referandum yapalım. Rakka’ya gideli mi gitmeyelim mi? Anadolu’nun gariban çocukları Rakka’ya gidecek şehit olacak beylerin çocukları Ankara2da İstanbul’da paraları istif edecekler.

“NEDEN TEK ADAM REJİMİ?”

Bu düzenleme ile parlamenter demokratik sistemden vazgeçiyoruz. Ülkenin bu kadar sorunu varken neden rejimi değiştiriyoruz. Biz illa tek adam rejimi olsun derken Hindistan uzaya roketle 104 nano uydu gönderdi ve dünya rekoru kırdı. Biz nelerle uğraşıyoruz. Tek adama her türlü imkanı verelim diyorlar. Neden tek adam rejimi? Hangi gerekçeyle? Bir Allah’ın kulu da çıkıp anlatsın “şunu için evet deyin” diye.

“KAMUOYUNDAN TEPKİ GELİNCE BUNDAN VAZGEÇTİLER”

Buldukları tek bir şey var: Hayır diyen teröristtir… Kamuoyundan tepki gelince bundan vazgeçtiler. Bunu söyleyenler terör örgütlerine yardım ve yataklık yapanlardır. İşin garip tarafı da bu. Neden 600 milletvekili? 550 neyinize yetmiyor da 600. Neden meclisi fesih yetkisi veriyorsunuz? Hangi gerekçeyle cumhurbaşkanı taraflı olacak? Bir partinin genel başkanı nasıl hakim tayin edecek ve o hakim nasıl tarafsız olacak? Beşer şaşar diye bir sözümüz var. İnsandır şaşar. Bir kişi hata yapınca faturayı gerektiğinde aile öder. Peki tek adam hata yaparsa? O zaman faturayı millet öder.

“BİR TANE MANTIKLI GEREKÇE GÖSTER EVET DİYEYİM”

Bize evet oyu kullanın diyorlar. Bir tane mantıklı gerekçe göster evet diyeyim.  Ama ben sana yüzlerce mantıklı gerekçe söylüyorum. Sevgili vatandaşım git huzur içinde hayır de.

“HATASIZ KUL OLMAZ”

Yıllar yılı Orhan Gencebay’ın çok güzel bir şarkısını dinleyip söyledik. Hatasız kul olmaz diye. Hata insan ait bir özelliktir. Hatasız kul olmaz. Önemli olan hatadan ders çıkarmaktır.

Bir kişiye devleti teslim ederseniz ve o kişiyi birileri kandırırsa 24 saatte, o bile uzun 12 saatte o güçler devleti ele geçirir. İnce ince çalışmaya gerek yok. Bir kişiyi kandırmanız yeter. Böyle bir maceraya ülke sürüklenir mi? Sürüklenmemeli.

Gündem Videoları için tıklayınız

Kaynak: Hürriyet

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz