Bugünkü (18 Şubat 2017) FETÖ haberleri

0

46Erdoğan’dan ‘hayır’ yorumu: Şerre rıza

BASKI GİBİ SUNMAK DOĞRU OLMAZ
Muhalefetin kampanya stratejisi, hayır diyecekler üzerinde bir baskı ortamı olduğu iddiaları üzerine odaklanıyor. “Hayır” demek isteyenlere baskı olduğu iddialarına cevabınız nedir?

Bunu anlamakta zorlanıyorum. Böyle bir şey olamaz ki. Her akşam televizyonlarda anketörler değerlendirmelerini yapıyorlar. “Evet”çisi de yapıyor “hayır”cısı da yapıyor, yapacaktır. “Evet”i savunanların varlığını, “hayır”cılara baskı gibi sunmak doğru olmaz. Gerek Başbakan, gerek Sayın Bahçeli, gerek şahsım, bizim için kutsal olan demokratik hakkımızı kullanarak konuşuyoruz. “Evet” demeye milletimizi davet ediyoruz. Bu en doğal hakkımızdır. “Hayır”cılara baskı olur bahanesiyle bu hakkımızı engellemek yanlış olur. Bizim “hayır”a baskı diye bir derdimiz yok. Ama “hayır” demekte hayır yoktur. Bunu söyleme hakkımız da var.

‘Hayır” diyecekleri terör örgütleriyle, FETÖ ile aynı kefeye koymak bir baskı yaratır mı?

Kimlerin “Hayır” dediğine elbette bakmak durumundayız. “Hayır” diyenlerin safında kimler var? Mesela dağ, “Hayır’ diyor. Onların desteğiyle parlamentoya girmiş olan HDP de ‘Hayır’ diyor. Ne diyordu bunlar (HDP)? “Kaldırın dokunulmazlıkları” diyorlardı. Biz tüm parlamentonun dokunulmazlığını kaldırdık. Bazı milletvekilleri efendice ifadelerini verdiler. Ama birileri de kaçtı. Yakalananların bir kısmı tutuklandı, bir kısmı yargı sürecini bekliyor. Şimdi bunlar ‘Hayır’ diyorlar. Peki, CHP bunlarla beraber hareket etmiyor mu? Ediyor. Dolayısıyla beraber hareket ettiklerine göre ben burada şerre rızanın şer olduğuna, kötülük olduğuna inanıyorum. Benim için “evet” ve “hayır” demenin arasındaki fark bu kadar net ortadadır.

EVET ÇIKARSA PARTİYE GİRERİM
Referandum için kaç vilayete gideceksiniz?

Kampanyayı Sayın Başbakan’la koordineli götürüyoruz. Yani 30 büyük şehrin tamamına gitmeyi hedefliyoruz. Hem Sayın Başbakan hem bizim ziyaretlerimizle, çift dikiş olsun istiyoruz.

Anayasa değişikliği kabul edilirse, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçiş için 2019’a kadar süre olacak. 2 yıllık süre için planınız olacak mı?

Partili cumhurbaşkanına geçişin ön adımı o süreçte olabilir. Referandum hayırlısıyla ‘Evet’le neticelendikten sonra, bizim partiye kayıt olma imkânımız doğacaktır. Sayın Bahçeli’nin ifade ettiği gibi fiili durumun hukukileştirilmesiyle de artık toplumun buna hazır hale gelmesi önem arz ediyor.

PROFESÖR BEDEL ÖDEMEYECEK Mİ?
KHK’larla çeşitli ihraçlar oldu. Akademideki ihraçlar çok tartışma yarattı.

İşlenilen suçlardan dolayı eğer siyasetçiler, bürokratlar, teknokratlar bedel ödüyorlarsa, profesör, doçent veya doktor olanlar bedel ödemeyecekler mi? Kusura bakmasınlar, ülkemin bölünmesine yol açacak işler içindeyseler; FETÖ, PKK gibi terör örgütleriyle iltisaklıysalar, elbette bir bedel ödemek durumundadırlar. Öyle bir durumda yasal olarak ne gerekiyorsa yapılır. Bundan dolayı kimse de rahatsız olmasın.

ALMANYA İMAMLARA YANLIŞ YAPIYOR
Almanya’da DİTİB imamlarına adeta ajan muamelesi yapılıyor. Değerlendirmeniz nedir?

Yanlış yapıyorlar. DİTİB, Türkiye’nin Diyanet İşleri Başkanlığı’yla ilintili bir kurum. Buranın imamlarına ajan muamelesi yapılmasının son derece tehlikeli ve kaygı verici olduğunu Merkel’e söyledim. “FETÖ isimlerini bize bildirdirdikleri iddiasıyla kendilerine böyle bir muamele yapılıyormuş; kaldı ki bize o tür bir şey bildirilmiş değil” dedim. Biraz bunaldı o noktada. “Yanlış yoldasınız. Türkiye’de papazlara bizim ajan muamelesi yapmamız doğru olur mu” dedim. Konuyu araştıracaklarını söyledi. Almanya’nın yeni Cumhurbaşkanı Sayın Steinmeier ile bir telefon görüşmem oldu. Devir teslimden sonra inşallah Almanya’ya ayrıca bir ziyaret düşünüyorum. Belki o vesileyle tekrar Şansölye Merkel ile görüşeceğim. Çünkü son derece tatsız ve rahatsız edici bir gelişme.

MİT’LE ÇALIŞTI
ABD Başkanı Trump’la telefon görüşmenizden detay verebilir misiniz?

FETÖ konusunda da özellikle desteklerini istedim. Meseleyi yakından takip edeceğini söyledi. Kendisine vekaleten CIA Direktörü Pompeo’yu göndereceğini söyledi. Nitekim görüşmeden 2 gün sonra CIA Direktörü ilk yurtdışı ziyaretini bize yaptı. Olanları görüntüler eşliğinde anlattım. Ama daha etraflıca görüşmesi Milli İstihbarat Teşkilatımızla olanıydı; 5-6 saat süren çalışmaları oldu. Bunların neticesini kendilerinden bekleyeceğiz.

GÜVENLİ BÖLGE: MALİYETİ TRUMP KARŞILAYACAK
Terörden arındırılmış güvenli bölgede konut inşası için Türkiye’nin katkı sunabileceğinden bahsediyordunuz. Bu konuya Almanya da sıcak bakıyordu. Bir gelişme var mı?

Bu işin maliyeti ciddi bir rakam oluşturuyor. Şansölye Merkel, başlangıçta, “Yeter ki bize iltica olmasın, böyle bir işe biz yılda 10 milyar Euro ayırabiliriz” demişti. Bunu son ziyaretlerinde kendisine hatırlattım. Dedim ki, “Çıkartalım bunun maliyetlerini. Biz burada bütün hizmeti verelim. Alt yapısıyla üst yapısıyla sosyal donatı alanlarıyla hepsini yapalım. Bu bölgede bu insanlara 500’er metrekarelik arsalar içinde özgün mimari ile konutlar yapabiliriz” dedim. “Doğru” dedi. Ama o değerlendirmeler halen somut bir desteğe dönüşmedi. Şimdi Trump (ABD Başkanı), “Ben bu işin mali olayını çözerim” diyor. İkili görüşmede, bu işte herhalde bizim önümüzü açacaktır.

Körfez ülkelerinden kaynak söz konusu olacak mı?

Onu söylüyor zaten.

EZAN: İSRAİL’İN TAVRI ÜZÜCÜ
İsrail’in yeni yerleşim birimleri açması, gelen bazı açıklamalar nedeniyle normalleşme sürecinin zorlaşmasından söz edilebilir mi?

Arzu edilmeyen bazı şeyler maalesef oluyor. Netanyahu’nun bazı konularda yanlış adımlar attığını düşünüyorum. Bir bakıyorsunuz, Mescid-i Aksa’yla ilgili olumsuz bir adım atıyorlar, arkasından ezanla ilgili yasak getirmeye kalkışıyorlar. İsrail’in Müslümanlara yaptıkları bizleri gerçekten üzüyor.
Kaynak: Hürriyet

45CHP’li İnce’den milletvekili seçilme yaşının 18’e düşürülmesine eleştiri

Halil ATAŞ/İZNİK, (BURSA), (DHA) – CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, yeni anayasa değişikli paketinde seçilme yaşının 18’e düşürülmesiyle ilgili olarak, “Garibanın çocuğu Cudi’de, Gabar’da, El Bab’da şehit olacak. Genel başkanlarının arkadaşlarının çocukları 18 yaşında mebus olacak, 18 bin TL de maaş alacak” dedi.
CHP İznik İlçe Teşkilatı’nın davetlisi olarak ilçeye gelen Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün ve Bursa Milletvekili Erkan Aydın, parti binasında anayasa paketini anlatarak referandum sürecini değerlendirdi. İnce, yaptığı konuşmasında, 12 Eylül 2010’da yapılan referandumla ilgili olarak, “Neden 12 Eylül tarihinde yaptılar, dediler ki; bu ülkenin solcularını kandıralım. Yani Kenan Evren’den hesap soracağız diye yollara düştüler, ne yazıkki bazı arkadaşlarımız da bunlara kandı. O günlerde biz hayır diyorduk. MHP hayır diyordu. FETÖ evet diyordu. FETÖ’nün açıklaması var o günlerde ‘Mezardakiler çıksın, oy kullansın’ yani o zaman FETÖ, Ak Parti’nin ortağıydı. 2010’daki referandumda hayır diyenlere darbeci diyorlardı. CHP sen darbcisin diyordu. Asıl darbeci kimmiş Recep Tayyip Erdoğan’mış. Darbecilerin önünü açmış. Yargıyı, Anayasa Mahkemesi’ni, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nu, ne zaman teslim ettiler. FETÖ’ye 2010 referandumunda teslim ettiler. FETÖ de geldi 15 Temmuz’da darbe yapmak istedi. CHP darbeci değil, demokrasiden yanadır. Şimdi çıkmışlar meydana ‘PKK, HDP, FETÖ ve CHP hayır diyor’ diyorlar. Hadi ordan. Bizim PKK, PYD ve FETÖ ile ne işimiz var. Siz Oslo’da PKK ile pazarlık yaparak CHP’yi şikayet ettiniz. Habur’da çadır mahkemesi kurdun. Teröristlerin ayağına hakimi, savcıyı, kaymakamı getirdin. 210 dakikada 34 teröristi yargıladın. 80 milyona soruyorum, adliyeye gidip de 7 dakikada çıkan var mı? Sordular pişmanmısın, değilim yaz kızım pişmanmış, Kendi rızanlamı geldin ‘Hayır önder Apo gönderdi’ yaz kızım kendi rızasıyla gelmiş. Ayıptır yahu” dedi.
‘BİZİ FETÖ İLE YAN YANA KOYMAYA ÇALIŞIYORLAR’
FETÖ soruşturması kapsamında kapıtan 17 üniversiteden 16’sını Ak Parti’nin açtığını söyleyen İnce, “Memleketi sattılar, peşkeş çektiler FETÖ’ye, şimdi bizi FETÖ ile yan yana koymaya çalışıyorlar. Valilere talimat veren bunlar değil miydi? Hendekler o zaman kazılmadı mı? Bombalar o zaman döşenmedi mi? Bu memleketin üç ‘Y’ sorunu vardı. Yolsuzluk, Yoksulluk, Yasaklar. İki ‘Y’ daha geldi şimdi. Bir Yalan geldi. Birde Yüzsüzlük geldi” diye konuştu.
GAZİ PAŞAYA VERMEDİLER BU YETKİYİ
“Biz çocuklarımızın geleceğine oynuyoruz” diyen Muharrem İnce, “1924’de Atatürk’e Meclisi feshetme yetkisi vermek istiyorlar. Saruhan mebusu, Gazi Paşa’yı çok severiz. Çocuklarımızın geleceğini Gazi Paşa da olsa veremeyiz diyor. Meclisi feshedemezsin diyor. Meclis, milletin yüzde yüzü ile oluşuyor. Bir kişi gelecek, kapattım Meclisi diyecek. Böyle bir şey olamaz” şeklinde konuştu.
‘GENEL BAŞKANININ ARKADAŞLARININ ÇOCUKLARI VEKİL OLACAK, GARİBANIN ÇOCU ŞEHİT OLACAK’
İnce, yeni anayasa paketinde milletvekili sayısının 600’e çıkarılması, seçilme yaşının da 18’e düşürülmesini eleştirerek, “Bir kere bu sayıya 200 trilyon TL fazla para vereceğiz. Sadece bu gerekçe bile hayır demeye yeterli. 18 Yaşında milletvekili olacak. Yıllarca öğretmenlik yaptım. Yetiştirdiğim çocuklar kaymakam, mühendis, doktor oldu. Ben isterim, onların genç yaşta vekil olmasını. Elinizi vicdanınıza koyun, 18 yaşındaki genç lise son sınıf öğrencisidir. Ağır vasıta kullanma, otobüs kullanma hakkı yok. Milletvekili olsun mu? Vallahi olsun Billahi olsun, itirazım yok. Ama İznik’teki Mehmet amcanın çocuğu mu olacak, yoksa genel başkanlarının arkadaşlarının çocukları mı olacak milletvekili. Tabiki onlar olacak. Bir de askerlikten muaf olacak. Garibanın çocuğu Cudi’de, Gabar’da, El Bab’da şehit olacak. Genel başkanlarının arkadaşlarının çocukları 18 yaşında mebus olacak. 18 bin TL de maaş alacak. Ey aziz milletim ne ekersen onu biçersin.”
‘MİLLETVEKİLLERİ ESNAFI ZİYARET ETTİ’
Parti binasındaki konuşmasının ardından üç milletvekili, partililer ile birlikte ilçe esnafını ziyaret etti. CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce esnafa, “Referanduma Hayırlı cumalar, Hayırlı günler ve Hayırlı işler” göndermesinde bulundu. İnce, belediye binası önünde karşılaştığı Ak Partili Belediye Başkanı Osman Sargın ile bir süre sohbet etti.
Milletvekilleri daha sonra ilçeden ayrıldı.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

44Elçiliğe yazı FETÖ içindi

Almanya’da 4 imamın evine polis baskınının ardından gazetecilerle bir araya gelen Görmez, “Diyanet İşleri Başkanlığı terör odakları arasında ayrım yapmaz. Büyük- elçiliklerimizdeki ataşelere ve müşavirlere yazı gönderildi. O yazıda FETÖ kelimesi yerine DEAŞ olsaydı Almanya’da haber olacak mıydı? Terörle ilgili bir yazıydı” dedi.
Kaynak: Hürriyet

43Son Dakika: FETÖ’den aranan 1 hakim ve 2 savcı yakalandı

”Selam Tevhid” soruşturmasında kumpas yaptıklarına ilişkin, haklarında tutuklamaya yönelik yakalama kararı bulunan eski hakim Dursun Ali Gündoğdu ile eski savcı Adnan Çimen, Kayaşehir’de birlikte saklandıkları evde yakalandı. Eski savcı Sadrettin Sarıkaya da yakın bir evde gözaltına alındı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından yakalanan şüpheliler, Vatan Caddesindeki Emniyet yerleşkesine götürüldü. Gündoğdu ve Sarıkaya’nın saklandıkları evde yapılan aramada, 2 boş pasaport ve farklı kişilere ait nüfus cüzdanları bulundu.

Polis ekipleri firari hakim ve savcıları, evlerinde yapılan aramaların ardından sağlık kontrolü için Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesine getirdi. Buradaki kontrollerinin ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğüne götürülen hakim ve savcıların haklarındaki yakalama kararı doğrultusunda sabah saatlerinde Bakırköy Adliyesi’ne çıkarılacakları öğrenildi.

MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı KCK soruşturması adı altında ifadeye çağıran dönemin özel yetkili Savcısı Sadrettin Sarıkaya ile hakim Gündoğdu, sağlık kontrolünden geçirilişleri sırasında basın mensuplarının sorularını yanıtsız bıraktı.

OLAYIN GEÇMİŞİ

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan iddianamede, FETÖ/PDY’nin “Selam Tevhid” soruşturmasında kumpas yaptığına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, o dönemde görev yapan 54 hakim ve savcı, “siyasal ve askeri casusluk”, “silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek, kurulan örgüte üye olmak”, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “gizli kalması gereken bilgileri açıklama”, “suç uydurma”, “özel hayatın gizliliğini ihlal etme”, “hukuka aykırı olarak elde edilen verileri kaydetme”, “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme”, “resmi belgede sahtecilik” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarından, ayrı ayrı birer kez ağırlaştırılmış müebbet, birer kez müebbet hapisle 31 yıl 2 aydan, 67 yıl 3 aya kadar hapis cezalarına çarptırılmaları istendi.Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesince, son soruşturmanın açılmasına karar verilerek dosya, 54 şüpheli 1. sınıf savcı ve hakim oldukları için Yargıtaya gönderilmişti.

HAKAN FİDAN’I İFADEYE ÇAĞIRMIŞTI

Savcı Sadrettin Sarıkaya, 7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı ifadeye çağırmıştı.
Kaynak: Hürriyet

42Savcının tutuklama istemine ret

Bülbül çiftçi tutuksuz yargılanacak. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, kuvvet komutanlarıyla birlikte Ege Denizi’ndeki Kardak kayalıklarında incelemelerde bulunmuştu. Yarbay Bilgehan Bülbül de bu ziyarette yer almıştı. Yarbay Bülbül, ziyaretin ardından Ankara’ya dönünce gözaltına alınmıştı.
Kaynak: Hürriyet

41Cumhurbaşkanı Erdoğan: El-Bab temizlendikten sonra hedef Münbiç’tir

Suudi Arabistan’ın El-Arabiya kanalına mülakat veren Erdoğan, Türkiye’de bir süre önce yaşanan terör saldırıları ve bunların arkasındaki güçlere ilişkin kendisine yöneltilen soruyu, “Tabii bu bölgede terör konusunda, hatta terörle mücadelenin de ötesinde, bu hususta birinci derecede rahatsız edilen ülke Türkiye’dir. Biliyorsunuz bizim Suriye’yle 911 kilometre sınırımız var, Irak’la 350 kilometre sınırımız var. Ve 6 yıldır ne yazık ki Suriye’nin başındaki bu zalim Esed, -her ne kadar 600 bin diyorlarsa da ben artık bu rakamın 1 milyona ulaştığına inanıyorum,- oradaki insanları, kardeşlerimizi öldürmüştür ve buralarda varil bombaları kullanmıştır. Oradaki insanları tanklarla, toplarla öldürmüştür. Bütün o tarihi kentler, tarihi şehirleri yerle bir edilmiştir. Tüm bunları acımasız yapmıştır ve hala da yapmaya devam etmektedir.” şeklinde cevaplandırdı.

ESAD SORUSU

Erdoğan, “Tabii geçmişte bizim Esed’le ailece ilişkilerimiz, irtibatlarımız vardı. Ama zulüm olduğu zaman her şey bir anda kopar. Nitekim öyle oldu, koptu. Şimdi 6 yıldır tabii ki bizim bu zulüm estiren, kan, kin kusan Esed’le aynı konumda olmamız artık mümkün değil. Fakat şunu da görmemiz lazım; malum, zulme rıza zulümdür. Eğer burada bir zulüm var, buna birileri de rıza gösteriyorsa, tabii ki onlar da onlar gibi hareket ediyor demektir. Onları da bizim tasvip etmemiz mümkün değildir. Kim olursa olsun, hangi ülke olursa olsun burada eğer böyle bir zulme destek veriyorsa, aynen onlardandır; bizim bakışımız onlara da böyledir.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, mevcut durumda esas aldıkları konunun “Suriye’de akan kanı durdurma” düşüncesi olduğunu vurgulayarak, şunları dile getirdi: “Şu anda tabii ki bizim asıl derdimiz şu: Acaba Suriye’deki bu kanı nasıl durdururuz, nasıl bir ateşkes sağlayabiliriz? Bununla ilgili olarak da yoğun bir çabanın içerisindeyiz. Rusya’yla bu konuda ciddi ilişkilerimiz oldu. Bu ilişkiler neticesinde olayı belli bir noktaya taşıyabildik, getirebildik. Biliyorsunuz bir Astana süreci oldu, bu Astana sürecinde görüşmeleri yaptık. Fakat, Astana sürecine giderken Doğu Halep’in boşaltılması süreci oldu ve Doğu Halep’ten bizler 45 bin kişiyi İdlib’e taşıdık. İdlib’e taşıdıktan sonra tabii sağlık hizmetleri noktasında onlara gereken hizmetler var; gıda, ilaç, giyim kuşam, bütün bunlar noktasında Türkiye olarak kendilerine ciddi desteklerimiz oldu, bu desteklerimiz hala da devam ediyor ve devam edecektir; çünkü onları biz bu halde bırakamayız.”

“DEAŞ DENİLEN BU TERÖR ÖRGÜTÜYLE DE MÜCADELEMİZ SÜRÜYOR”

Terör örgütü DEAŞ’ın Türkiye’deki saldırılarına ve bu örgütle mücadeleye değinen Erdoğan, “Ayrıca da tabii DEAŞ denilen bir terör örgütü var. DEAŞ denilen bu terör örgütüyle de mücadelemiz sürüyor. Tabii bu süreç nerede başladı? Bu süreç DEAŞ’ın Cerablus’tan Gaziantep’e bir düğün merasiminde yaptığı canlı bomba saldırısıyla 56 vatandaşımızı, çocuk, yaşlı, kadın, erkek demeden maalesef öldürmesiyle bu süreç hızlandı. Bu olayın ardından biz Özgür Suriye Ordusu’yla beraber Cerablus’a girdik. Biz Özgür Suriye Ordusuyla beraber oraya girince DEAŞ Cerablus’u boşalttı. Fakat tabii bizim için Cerablus yeterli değildi. Çünkü orada bir de PYD denilen, YPG denilen ayrı bir terör örgütü vardı. Yani tek cephede bir mücadele vermiyorsunuz, başka terör örgütleri de var. Dolayısıyla onunla da kalmadık, bir taraftan da El-Rai’den başladık. El-Rai’deki DEAŞ terör örgütünü de oradan boşalttık.” dedi.

EL BAB’DAN SONRA HEDEF

Sürecin ayrıntılarına dair Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Ve güneyde Dabık kasabası. Dabık’ı bu noktada boşaltmamız gerekir dedik, DEAŞ biraz direndi, Dabık da boşaltıldı. Şimdi geldiğimiz nokta El-Bab. El-Bab’da yoğun bir mücadele sürüyor. Öyle zannediyorum ki şöyle birkaç gün içerisinde El-Bab da temizlenmiş olacaktır. El-Bab temizlendikten sonra hedef Münbiç’tir. Çünkü Münbiç Araplara ait olan bir yerdir. Orada YPG var, orada PYD var, onların orayı boşaltması gerekiyor. Bunu Amerikalılara daha önce de söyledik, Obama yönetimi döneminde söyledik; bize ‘Boşaldı, boşaltılıyor’ dediler, ama maalesef boşalmadı. Şu anda oranın boşaltılması gerekiyor, buranın tamamıyla oradaki Arap kardeşlerimize teslim edilmesi gerekiyor. Ondan sonra bir hedef kalıyor, Rakka. Rakka, biliyorsunuz DEAŞ’ın en önemli merkezi. İşte burada koalisyon güçleriyle bizler el ele vererek, Rakka’dan DEAŞ’ı da temizle hedefinde beraber olduğumuzu ben Sayın Donald Trump’a da söyledim. Gelen diğer temsilcilerine de söyledik: ‘Burada beraber hareket edersek biz Rakka’yı da DEAŞ’tan temizlemek suretiyle, orayı da yine oranın sahipleri olan Arap kardeşlerimize teslim ederiz. Böylece bölge sükunete kısmen kavuşmuş olur’ dedik. Şu anda süreci takip ediyoruz.”

“CERABLUS İLE EL-RAİ ARASINDA ‘GÜVENLİ BÖLGE’ İLAN EDELİM”

Erdoğan, “Tabii burada özellikle başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkelerinin de ciddi desteğine ihtiyacımız var. Bunu niye söylüyorum? Öncelikle büyük bir mülteci krizi var. Nerede bu insanlar? Bu insanların büyük bir kısmı Türkiye’de; Şu anda 2 milyon 800 bin Suriyeli kardeşimiz bizde. Çadırlarda, konteyner kentlerde, Türkiye’nin değişik vilayetlerinde şu anda biz kendilerini misafir ediyoruz. Tabii bunu biz yeterli bulmuyoruz. Diyoruz ki Suriye’nin kuzeyinde Cerablus ile El-Rai arasında güneye doğru şöyle bir 30-40 kilometre, bu bölgede bir terörden arındırılmış güvenli bölge ilan edelim. Orayı aynı zamanda uçuşa yasak bölge ilan edelim. Eğit-donat yapmak suretiyle de oradaki milli orduyu yetiştirelim.Ben Suudi Arabistanlı kardeşlerimle de bu konuları görüştüm. Bunları ABD’yle de görüştüm, Avrupalılarla da görüştüm. Bu bölgede oradaki insanların yerleşimi için konutlar yapabiliriz. Böylece Suriye’den çıkmayı düşünen kardeşlerimizi buralara yerleştirebiliriz. Bizdeki mültecileri de gerekirse oralara alabiliriz. Bütün sosyal donatı alanlarıyla birlikte burada bu güvenli bölgeyle beraber bir huzur kenti kurmak suretiyle oralara huzur getirelim, refah getirelim; bu da bizim en önemli arzumuzdur.” diye konuştu.

Terör örgütü “DEAŞ’ın bazı devletlerin dostu” olarak görünmesi yönündeki soruya ilişkin Erdoğan, “Önce bir defa şunu tespit etmemiz lazım. DEAŞ İslam’la alakası olmayan bir terör örgütü. Bunu bileceğiz. El Kaide’den koparak ayrı bir örgüt olarak ortaya çıktığı andan itibaren, tüm bunları hep birer terör örgütü olarak değerlendirdim. Bu bir terör örgütüdür, bunun İslam’la alakası yoktur. Bunlar savunmasız, günahsız birçok insanı bugüne kadar öldürdüler; bulundukları bölgelerde insanları adeta haraca bağladılar, çaldılar, çırptılar, bu tür şeyler yaptılar. Dolayısıyla bunların bütün bölgedeki terör örgütleriyle müşterek hareket ettikleri; ben güçlüyüm diyerek farklı terör örgütlerini de yanlarına çekmek suretiyle attıkları adımlar olduğu biliniyor. ” değerlendirmesinde bulundu.

DEAŞ ŞU AN ADETA CAN ÇEKİŞİYOR

Erdoğan, DEAŞ’ın El Kaide’den ayrılışını da “çıkar mücadelesi” şeklinde nitelendirerek, şunları dile getirdi:

“Şimdi El Kaide bir terör örgütüydü. Bunların oradan ayrılışı da bir çıkar mücadelesidir, bir çıkar kavgasıdır. Ayrılmıştır, daha sonra yanlarına başka terör örgütlerini çekmiştir, süreç böyle devam etmiştir. Ama bu bir yere kadar gidecektir, sonuna kadar bunun gitmesi mümkün değil. Çünkü bunlar çok ah alıyorlar, çok zulmediyorlar. Dolayısıyla bu zulüm onları hiçbir zaman ihya etmeyecektir.

Şu anda DEAŞ Suriye’de adeta can çekişiyor daha ileri gitmesi mümkün değil. Biz kararlıyız, inanıyorum ki koalisyon güçleri de kararlı. İnanıyorum ki başta Suudi Arabistan olmak üzere koalisyon güçleri de bu noktada kararlıdır. Eğer teröre karşı ortak mücadele vermezsek, veremezsek, bu terör örgütleri yarın değişik yerlerde, Türkiye’nin de, Suudi Arabistan’ın da, Körfez ülkelerinin de hepsinin başına bela olacaktır. Nitekim biz şu anda sınırlarımız içerisinde düzenlediğimiz operasyonlarla da yüzlerce, binlerce DEAŞ’lıyı evlerinden, adreslerinden toplayıp alıyoruz. Türkiye’ye giriş-çıkış vesaire, bunlar ciddi manada kontrol altındadır. Bugüne kadar 40 bin teröriste giriş yasağı koyduk. Şu anda bütün bunların yanında, bu tarafa gelmeden bir gün önce de bin tane DEAŞ’lıyı güvenlik güçlerimiz toparladılar; çünkü bu mücadele kararlı bir şekilde sürmezse bunda başarısız oluruz. Ama bunu kararlı bir şekilde sürdürdüğümüz takdirde, ben inanıyorum ki neticede Suriye’nin o samimi insanları aradıkları mutluluğu, aradıkları refahı bulacaklardır. Burada bizler, hakikaten birbirini seven, birbirine inanan Müslümanlar olarak, mezhep çatışmaları içerisine girmemiş Müslümanlar olarak oradaki kardeşlerimizi bekledikleri, aradıkları huzura kavuşturabiliriz.”

DESTEK ALDIKLARI BELLİ

DEAŞ’a destek olan ülkelerle ilgili soruyu ise Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle cevapladı:

“Şimdi burada tek tek isim vermeye kalkmayalım. Ama uluslararası camia içerisinde bunların çok ciddi destekler aldığı belli; çok ciddi sermaye çevrelerinin bunlara destek verdiği belli. Bunları bir defa bilmemiz lazım. Yani bu sadece DEAŞ için geçerli değil, Boko Haram için de geçerli, El Şebab için de geçerli, El Kaide için de geçerli; hepsinin arkasında bu noktada ciddi destekler var, yoksa bu parasal kaynakları nereden buluyorlar? Yani isim şeyine girersek yanlış olur. Onlar zaten kendilerini gayet iyi biliyorlar. Ama bu bölge içerisinde, aynı zamanda Batı’da, İslam dünyasını parçalama amacıyla elbette bunların arkasında olanlar var. Bu sadece İslam ülkelerinden kaynaklanmıyor, İslam ülkelerinin dışındaki ülkelerden de bunlara verilen destekler var. Mesela bunların elinde kullandıkları silahlar, bu silahlar kalkıp da İslam ülkelerinden gelen silahlar değil, zaten yok onlarda öyle silahlar. Mesela bakıyorsunuz, Batı’nın değişik ülkelerinin silahları bunların elinde; bu silahlarla terör estiriyorlar. Sadece DEAŞ’ta değil, PYD’de, YPG’de, bunların elinde de bu silahlar var; Batı ülkelerinin hemen hemen hepsinin silahları var. Bunu görmemiz, bilmemiz lazım. Burada, silah olarak söylüyorum; ABD’nin silahları var, Rusya’nın silahları var, Almanya’nın, Fransa’nın, bütün bunların silahları var. Bunları ben o ülkelerin yetkililerine de söylüyorum: ‘Sizin silahlarınızla bunlar bizleri vuruyorlar, Müslümanları vuruyorlar, bunları takip ediyor musunuz, bunları kontrol ediyor musunuz?’ diye sorduğumuzda, hepsi topu birilerinin üzerine atıyorlar. Bunları da görmemiz, bilmemiz lazım.”

“FETÖ’NÜN 170 ÜLKEDE FAALİYETLERİ VAR”

Erdoğan, El- Arabiya kanalına verdiği mülakatta, “FETÖ’nün 15 Temmuz başarısız darbe girişimi, bu tarihten sonra yaşanan gelişmelere” ilişkin de konuştu “Bizim milletimiz, 15 Temmuz’daki o hain, zalim darbe girişimini gerçekten o samimi duruşuyla, o inançlı duruşuyla, adeta şehadete yürüme aşkıyla, sevdasıyla püskürttü.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “248 şehidimiz, 2 bin 193 yaralımız, gazimiz oldu. Girişimin mimarının da Fetullahçı Terör Örgütü, yani FETÖ olduğu anlaşıldı. Bu terör örgütü, 40 yıllık çalışmasının ürününü ne yazık ki almaya başladı. Türkiye’de 40 yıldır bu mücadeleyi verdi, veriyor. Bunların başı ABD’ye yerleşti; 19 yıldır da orada. Bütün dünyadaki çalışmalarını ABD’den yürütüyor. Fethullahçı Terör Örgütü’nün 170 ülkede faaliyetleri var; Eğitim faaliyetleri var, çeşitli vakıf, dernek faaliyetleri var, ticari faaliyetleri var vesaire. Çünkü parasal kaynağın çok ciddi olması lazım. Bunlar tabii Suudi Arabistan’da da bu faaliyetleri sürdürdüler, sağ olsun Suudi kardeşlerimiz bunlara gerekli müdahaleyi yaptı. Diğer Körfez ülkelerine de sızmaya çalıştılar, çalışıyorlar. “diye konuştu.

“BAŞARILI OLACAĞIMIZA KESİNLİKLE İNANIYORUM”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kardeşlerimizin, özellikle Arap kardeşlerimizin, bunlara karşı dikkatli olmaları lazım. Çünkü bunlar öyle bir çalışma yapıyorlar ki, yetiştirdikleri elemanlar o ülkenin ileri gelenlerinin çocukları. Hatta hatta Afrika’da falan yönetici kadroların çocuklarını alıyorlar; bu çocukları yetiştirip, devlet mekanizmalarının içine sokuyorlar. Aynen kendi ülkemizde olduğu gibi. Bunu bizim ülkemizde yaptılar, şimdi dünyanın değişik ülkelerinde yapıyorlar. Amerika’da sadece charter schoollardan elde etikleri yıllık para 500 milyon dolar; diğer faaliyetleri söylemiyorum. Dünyanın değişik ülkelerinde hakeza öyle. Bizde de bir dönem öyleydiler. Ama biz musluğu kapatınca bize karşı çok ciddi bir mücadele başlattılar. Çünkü musluk kapanmadan önce gelir kaynakları çok büyüktü; kurslardan vesaire büyük paralar elde ediyorlardı.

Her şeyden önce bizim bütün bu terör örgütlerine karşı inşallah hep birlikte mücadelemiz önemli. Körfez’deki tüm ülkelerle birlikte bunlarla mücadele edeceğiz. Biz şu anda İslam İşbirliği Teşkilatının dönem başkanlığını yürütüyoruz. Bahreyn, Körfez İşbirliği Konseyinin şu anda biliyorsunuz dönem başkanlığını yürütüyor. Suudi Arabistan’ın zaten farklı bir konumu var. Hepimiz ele ele verdiğimiz zaman, bu terör örgütleriyle mücadelede başarılı olacağımıza ben kesinlikle inanıyorum. Bunu başardığımız andan itibaren de bölgemiz bir huzur bölgesi olacaktır; bu mücadeleyi sürdürenler gelecek nesillerden de çok büyük hayır dualar alacaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya, İran ve İsrail’le 15 Temmuz’dan sonra başlayan yakınlaşmaya dair, “Şunu bir defa çok açık, net söylemem gerekiyor: Maalesef o talihsiz olayın öncesinde bizim Rusya’yla ikili ilişkilerimiz ticaret hacmi itibarıyla zaten zirve yapmıştı. Aramızdaki ticaret hacmi 38 milyar dolara kadar çıkmıştı. Tabii her şeyden önce Rusya’dan biz, stratejik bir ürün olarak petrol ve doğalgaz alıyoruz. Bu noktada Rusya’nın birinci elde en önemli pazarı Türkiye’dir. Bundan sonraki sürece yönelik olarak da Rusya’yla attığımız farklı adımlar var. Mesela Türk Akımı, bilahare başlatılan stratejik bir adımdır. Buradan Batı’ya açılma, hatta Türkiye’ye vereceği doğalgazı bu kanalla vermesi olayı da aramızdaki söz konusu stratejik bağı daha da güçlendiriyor.”

Erdoğan Rusya ile yaşanan uçak krizine dair şunları ifade etti:

“Tabii o talihsiz olayın arkasından da şu anda FETÖ terör örgütünün pilotlarının çıkmış olması, şu anda yapılan şeyde de bütün aldığımız istihbarat bilgilerinde bu görünüyor. O adım belki de bizim Rusya’yla ilişkilerimizi bozmaya yönelik bir adımdı diye şimdi düşünüyorum; biz de o anda farkında olmamış olabiliriz. Yaşananların ardından Rusya’yla münasebetlerimizin şimdi yeniden düzeliyor olması bölgede birilerini rahatsız ediyor olabilir. Ama Türkiye’nin Rusya’yla, Rusya’nın Türkiye’yle münasebetlerinin iyi olması, aslında bölgenin sağlıklı bir geleceğe ulaşması bakımından da çok çok önemli. Aslında şu anda atılması gereken çok adım var, bu adımların başında tabii Rusya’nın Suriye’ye bakışının bence çek edilmesi de gerekiyor; Ben Sayın Putin’le de bunu defaatle görüştüm, görüşüyorum. Çünkü bizim müşterek olarak burada atacağımız adım, bölgenin huzuru için büyük anlam taşıyor. Sağ olsun kendileriyle yaptığımız görüşmelerde de bu konuda birlikte neler yapabileceğimizi konuşuyoruz, bunları istişare ederek adımlarımızı da bu çerçevede yürütüyoruz, bu çerçevede atıyoruz.”

“KUZEY SURİYE’DE BİR DEVLET KURULMASINA ASLA MÜSAADE ETMEYİZ”

Terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD’nin bu ülkenn kuzeyindeki faaliyetleri hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette bölgedeki terör örgütlerinin, başta bizdeki PKK terör örgütünün uzantısı PYD olmak üzere terör örgütlerinin, Kuzey Suriye’yi kendileri için adeta bir devlet kurma alanı olarak kabul etmesi, bizim tarafımızdan kabul edilir bir şey değildir. Bunu ta başından beri söyledik. ‘Kuzey Suriye’de bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyiz’ dedik. ‘Burada atılacak bir yanlış adım karşısında kesinlikle Türkiye’yi bulacaktır. Bunun bedelini, faturasını da çok ağır öderler’ dedik. Nitekim şu anda PYD böyle bir adımı atamıyor, atamayacaktır da. Mesela YPG bunların silahlı gücüdür. Ama hangi isim altında olursa olsun Türkiye için tehdit oluşturan tüm terör örgütlerine karşı tavrımız nettir, kesindi. ‘Bunun bedelini çok ağır öderler’ diye öteden beri uyarıyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Bakın, bu örgütlerin ellerindeki silahlar nerelerden destek aldıklarını gösteriyor” diyen Erdoğan şunları kaydetti:

“Bunların hepsinin silahları, yakaladığımız silahlarla da ortada. Hatta hatta o ülkelerin askerlerini bu örgütlerin içerisinde gördük; bunların resimlerini de tespit ederek istihbarat örgütümüzle kendilerine verdik. ‘Bakın yokuz diyorsunuz, işte buyurun. Silahlarınız, buyurun. İşte şu zaman gitti, bu zaman gitti. Siz bunlara silah desteği veriyorsunuz. Hatta hatta sizin siyasetçileriniz, askerleriniz gidip bunların yanında yer alıyor, bunlarla beraber fotoğraf çektiriyorlar’ diyerek, bunların hepsini kendilerine gösterdik. Tabii oralarda biliyorsunuz Hizbullah da var; onlar da bunlarla beraber çalışıyorlar, bunlarla beraber hareket ediyorlar. Bunları da biz kendileriyle paylaştık. Bakın gelin, İran olarak eğer siz, ‘Burada biz böyle bir katliama dahil değiliz, katliamın karşısındayız’ diyorsanız, o zaman yapmanız gereken bir şey var: El ele verelim ve Suriye’deki bu katliamı, bu gidişatı durduralım. Onun için Astana sürecinde gerek Rusya, gerek İran, gerek Türkiye, alt düzeyde de olsa hep beraber orada bir süreç başlattılar. Ki bu bir ateşkes süreciydi. Şimdi bu ateşkes sürecini, Cenevre’de devam ettirme gayreti içerisindeyiz. Şimdi Cenevre’deki sürecin içerisinde malum Körfez ülkelerinin temsilcileri de yer almak suretiyle orada bir an önce bu ateşkesi sağlayalım, bunu başarıya ulaştıralım istiyoruz. Suriye’de bu kan dursun istiyoruz, Irak’ta bu kan dursun istiyoruz.”

– TRUMP’IN “ABD’YE GİRİŞ YASAĞINA” İLİŞKİN DEĞERLENDİRME

Trump’ın özellikle yedi İslam ülkesinden insanların ABD’ye girişiyle ilgili yapmış olduğu açıklamayı “talihsiz bir açıklama” olarak nitelendiren Erdoğan şöyle devam etti:

“Çünkü bu ülkelerin insanları belli bir seyahat hürriyetine hakim; seyahat hürriyetinin yanında da bu insanların bir çoğu çifte vatandaşlık sayesinde aynı zamanda ABD vatandaşıdır. Şimdi ABD’nin vatandaşı olan bu insanlara karşı, kalkıp da belirli ülkelerden hareketle böyle bir yasak getirilmesi, atılmış hatalı bir adımdır diye düşünüyorum. Nitekim yargı kurumları da bu konuyla ilgili olarak şu anda, ABD’de malum farklı adımlar atmak suretiyle o ülkelerin mensubu insanların haklarını koruma noktasında belli kararlar alıyorlar. Tabii özellikle şu anda Körfez’de, özellikle yine Suudi Arabistan’da atılacak olan birlik ve beraberliğe dayalı adımlar, birçok şeyi inanıyorum ki çözecektir. Burada mesele duruş meselesidir. Bu duruşu başarılı bir şekilde bizim sürdürmemiz lazım.”

“Tabii bizim telefonla görüşmelerimizden sonra yakın zamanda Sayın Trump’la öyle zannediyorum ki bir yüzyüze görüşmemiz de olacaktır.” ifadelerini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bu yüz yüze görüşmede NATO’nun mensubu iki ülke olarak, birçok şeyleri ele alma fırsatımız olacak. NATO’nun dışında bizim Amerika’yla tabii bir stratejik ortaklığımız var. Bu stratejik ortaklığımızın gereği olan adımları da atma fırsatını bulacağız. Bugüne kadar bunu bu şekilde getirdik, bundan sonra da bunu bu şekilde getirmemiz lazım. Bu askeri alandadır, siyasi alandadır, ekonomik, ticari, bütün bu alanlarda Amerika’yla olan bu münasebetleri Sayın Trump’la birlikte de bu dönemde sürdürme arzusu, niyetinde olduğumuzu zaten telefon görüşmesinde de kendilerine söyledik. Onların da niyetinin bu olduğunu telefon görüşmesinde bizzat kendilerinden duyma fırsatını buldum. Temennim odur ki dünyada Müslümanların tefrik edildiği, Müslümanların bir kenara konulduğu bir yaklaşım tarzı olmamalı, olamaz. Yani her inanç mensubu bu özgürlükten istifade etmek suretiyle her ülkeye girmelidir, girebilmelidir. Eğer buraya bazı yasaklar gelirse, bu bir defa gerek inanç özgürlüğü, gerek seyahat hürriyeti noktasında bu tür özgürlüklerin engellenmesi anlamına gelir ki bu modern dünyada kesinlikle karşılaşmamamız gereken bir durumdur diye düşünüyorum.

– “İHVAN-I MÜSLİMİN’İ BİR TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK GÖRMÜYORUM”

Erdoğan ayrıca Müslüman Kardeşler Teşkilatına ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları dile getirdi:

“Ben o konuyla ilgili olarak da söylüyorum; ben İhvan-ı Müslimin’i bir terör örgütü olarak görmüyorum. Çünkü İhvan-ı Müslimin silahlı bir örgüt değildir. İhvan-ı Müslimin bir düşünce örgütüdür. Kaldı ki şu anda da zaten dağınık bir konumdalar, öyle bir durumları söz konusu değil. Silahlı bir eylemlerini gördüğüm anda, silahlı bir eylemlerine şahit olduğum anda ben Müslüman Kardeşler’e karşı da aynı tavrı takınırım. Ama şu anda Müslüman Kardeşler Cemiyeti’nin silahla bir alakası yok.

“Siz ABD’den FETÖ’nün liderlerini talep ediyorsunuz. Bu konuya benzer olarak, Müslüman Kardeşler liderlerinin talep edilmesine nasıl cevap vereceksiniz? şeklindeki soruyu Erdoğan şöyle yanıtladı:

“Şimdi zaman zaman buna benzer bazı durumlarla karşılaşıyoruz. Ama bizim kendilerine yönelttiğimiz tek soru var: Bu istediğiniz bir silahlı terör örgütü mensubu mudur veya silahlı bir terör eylemine bulaşmış mıdır? Peki, biz kimi istiyoruz? Biz Türkiye’de darbe girişiminde bulunmuş ve bu darbe girişimi neticesinde devletimizi yıkmaya çalışmış; devletin bütün uçaklarını, tanklarını, helikopterlerini halkına karşı kullanmış; 248 şehit vermemize, 2193 gazimiz olmasına yol açmış, Emniyet Binamızın, Özel Kuvvet Binamızın vesaire birçok yerlerin yerle bir etmiş bir terör örgütünün başını istiyoruz. Fethullahçı Terör Örgütü, silahlı bir terör örgütü durumuna dönüşmüştür. On yıllardır bunun hazırlığı içerisinde olduğu ortaya çıkan bu örgüt, bunun adımını da atmıştır. Ama bizim ülkemizde İhvan-ı Müslimin’den olan, ama teröre bulaşan varsa, biz kesinlikle onlara da müsamaha göstermeyiz. Ama onların böyle bir durumunu biz şu ana kadar müşahede etmedik.”

ARAP DÜNYASINA LAİKLİK TAVSİYESİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz İslam ile laiklik kavramını güzel birleştirebiliyorsunuz. Bu konuda Arap dünyasına tavsiyeniz nedir? şeklindeki soruyu şu şekilde cevapladı:

“Yani ben bu bağ kurmayı niye bu kadar İslam dünyası geciktirdi onu anlamakta zorlanıyorum. Biz partimizi kurduğumuz zaman laikliğin tanımını getirdik. Sayın Mursi, Mısır’da iş başındayken Mısır’a yaptığım ziyarette Kahire’deki Opera Binasında bir konferans verdim. Bu konferansta o akşam laikliği anlattım ve İslam’la ilişkisini anlattım. Peki, neydi bizim kurduğumuz partimizdeki laiklik tanımı? Laiklik… Bir defa kişiler laik olmaz, devlet laik olur. Laiklikte devlet, her inanç grubuna eşit mesafededir, her inanç grubunun inancını yaşamasını teminat altına alır. Bunun İslam’a ters olan bir yanı var mı? Yok. Ama bunu hala farklı yerlere çekenler var. Bize de tabii geçmiş yıllarda laikliği, ladinilik diye, dinsizlik diye anlattılar. Ama biz şu anda partimizdeki tanımına bunu koyduk, dedik ki: Laiklik devletin bütün inanç gruplarına eşit mesafede olmasıdır ve bu inanç gruplarının inancını güvence altına almasıdır. Bu tanım bizim ülkemizde de çok kabul gördü. Mısır’daki o konferanstan sonra Müslüman Kardeşler’in lideriyle ertesi sabah kahvaltı yaptım, o da, ‘Biz böyle bilmiyorduk, böyle olduktan sonra bizim de söyleyecek bir şeyimiz yok’ dedi. Rahmetli Seyfülislam El Benna da ‘Ben bunun altına imzayı atarım’ dedi. Demek ki ‘Onlarla istişare edin’ hükmünü çok daha geniş ele almamız lazım, istişarelerimizi genişletmemiz lazım. Tabii ki düşüncelerimizi de güncellememiz gerekiyor.”

Dünyada birçok alanda değişim, dönüşüm yaşandığına dikkati çeken Erdoğan, “Bu değişim-dönüşümü yaşarken inanıyorum ki düşüncelerin, mefhumların, kavramların da bir gelişme kaydettiği ortadadır. Dolayısıyla laiklik tanımıyla dinimizin bu noktadaki yaklaşımını da biz bu şekilde tanımladık; ülkemizde anlattık ve kabul de gördü.” diye konuştu.

KİŞİ LAİK OLAMAZ, DEVLET LAİK OLUR

Araplar açısından laikliğin tanımına ilişkin değerlendirmede bulunması istenen Erdoğan, şunları söyledi:

“Şu anda yaptığım tanım onlar için de geçerli. Ben diyorum ki: Biz laikliği, ladinilik olarak görmüyoruz, dinsizlik olarak görmüyoruz. Kişi laik olamaz, devlet laik olur. Laik devlet de, her inanç grubunu koruma altına alır, güvence altına alır, hepsine de eşit mesafededir. Yani laik devlette her inanç grubu inancını rahatlıkla yaşayabileceği gibi, hatta ateistler de ateistliğini yaşayabilir. Bunlara karşı kalkıp da ben laik bir devletim, dolayısıyla size gereğini yaparım, vururum, asarım, keserim, böyle bir şey olamaz. Nitekim biz bunu açıkladıktan sonra da zaten ülkemizde ciddi manada bizim hareketimiz ilgi-alaka görmüştür. Çünkü her inanç grubu özgürce inancını yaşadığı andan itibaren o topluma huzur geliyor. İnsanlar ‘Ben bu ülkede inancımı rahatça yaşayabiliyorum, bize herhangi bir sıkıntı verilmiyor’ diyor. Bu sağlandığı andan itibaren de zaten o toplumun içerisindeki halkın birbiriyle dayanışması çok daha farklı bir şekilde artıyor, gelişiyor. Tabii farklı anlayışlar da var: Bir Kara Avrupa’sındaki laiklik anlayışı var, Anglosakson ülkelerdeki laiklik anlayışı var, bunların hepsi birbirinden farklı. Ama bizim şu andaki getirdiğimiz, ülkemizdeki kurucusu olduğum partime ait laiklik anlayışı tüm bunlardan daha da farklı.”

HİLAFET MESELESİ YA DA BENZERİ BİR ŞEY SÖZ KONUSU DEĞİL

Programda yöneltilen “Hilafetin geri getirilmesi gibi bir hayaliniz ya da isteğiniz var mı?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan şu açıklamalarda bulundu:

“Az önce bir şey söyledim, artık dünya bir değişim-dönüşümün içerisinde. Bu değişim-dönüşüm içerisinde bizler zaten hangi sistemi getirmek istediğimizi, hangi şu anda nasıl bir dönüşümün olması gerektiğini bugüne kadar anlattık. Şu anda mesela Türkiye bir referanduma gidiyor. Bu, cumhurbaşkanlığı sistemi referandumu. Bu cumhurbaşkanlığı sistemi seçiminde, sorduğunuz sorudaki türden bir şey kesinlikle yer almıyor. Yani şu anda Türkiye’nin öyle bir hilafet derdi, bir hilafet meselesi ya da benzeri bir şey söz konusu değil.”

BATI’NIN ÇOK DAHA ÖNÜNDE OLAN BİR ÜLKE KONUMUNA GELDİK

“Mesele nedir? Mesele, insanların inandıklarını hür bir şekilde yaşamasıdır. Düşündüklerini hür bir şekilde ifade etmesidir. Ülkenin devletin bütün imkanlarından, gelirlerinden hakça paylaşımda bulunmasıdır. Sağlıkta, eğitimde, adalette, emniyette, ulaşımda, her şeyi rahatlıkla bulan bir insan niçin huzursuz olsun, niçin çok daha farklı şeyleri istesin, arzu etsin.” diyen Erdoğan şunları da ekledi:

“Şu anda Türkiye bütün bu saydığım alanlarda artık diğer Batı ülkeleriyle yarışabilen, yarışan bir ülke konumuna gelmiştir. Gelirini bir defa bire 5 katlamıştır, böyle bir konuma gelmiş durumdayız. Ve herkes sandığa gider, oyunu özgürce kullanır. Kimseye sen niçin böyle oy kullandın veya niçin şöyle yaptın diyemez. Genci-yaşlısı, bakın biz şimdi 18 yaşı seçme ve seçilme yaşı ilan ediyoruz, çok önemli bir adım. İki; Türkiye’de kadınlar siyasetin içerisinde, bütün sosyal faaliyetlerde çok aktiftir, bunlar biz gelmeden önce yoktu, ama şimdi var. Yani başı örtülü olarak üniversiteye gidemiyordu kızlarımız, ama şu anda başörtülü olarak üniversiteye gittiği gibi parlamentoda da yerini alıyor, devletin kurumlarında da yerini alıyor, üniversitelerde rahatlıkla gidip dersini veriyor, oralarda da yerini alıyor; laiklik bu. Ve demokrasinin sağlamış olduğu imkanları, hakları en güzel şekliyle 7’den 70’e herkes kullanırken kadın-erkek herkes kullanabilir duruma geldi. Beklenti buydu. Şimdi bunların yerine geldiği bir ülke, herhalde Batı’nın ulaştığı seviyenin çok daha üstünde bir ülkedir. İddialıyız, biz şu anda Batı’nın çok daha önünde olan bir ülke konumuna geldik.”

OSMANLI GELENEĞİ: HUZUR DERSLERİ

“Siyaset dışında kendinize vakit ayırabiliyor musunuz, kitap okuyabiliyor musunuz?” sorusuna Erdoğan, “Şimdi siyasette tabii ki okumamak diye bir şey olmaz. Ancak tabii bu konuda ekibim sağ olsun kitap özetleri yaparlar, bu özetleri bana sunarlar, ben bu özetlerden istifade etmek suretiyle okuma noktasındaki sıkıntımı gideririm. Bu tabii benim işimi doğrusu kolaylaştırıyor.” diye cevap verdi.

Bütün bunların yanı sıra sürekli farklı etkinliklerin içinde yer aldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bizim hayatımız çok çok etkinliklerle dolu dolu geçiyor. Yani bir taraftan açılışlar yapıyorsunuz, bir taraftan birçok vakıfların, derneklerin, kuruluşların birçok törenlerine katılıyorsunuz, tabii bütün buralarda konuşmalarınız oluyor. Bütün bu konuşmaları yapmak, böyle hazırlıklı olmadığınız zaman yapacağınız iş değildir. Onun için bu ekibimiz sağ olsun bu konudaki açığımızı da gideriyor. Ve bu açığı gidermek suretiyle bizler de toplumla hem yeni ufuklar açmak, yeni yeni mesajlar verme noktasında bunu gideriyoruz.

Ve bizim tabii bir şu anda başlattığımız adet de var, bu aslında geçmişte de vardı, Osmanlı’da vardı. Mesela huzur dersleri diye bizim bir çalışmamız vardır. Ayda bir biz herhangi bir konuda bir ilim adamına biz bir ders verdiririz, ondan sonra o dersi müzakere ederiz. Ve buna benim yakın çevremdeki mesai arkadaşlarım katılır, hatta bazıları da aileleriyle katılır. Yani yaklaşık 30-40 kişinin katıldığı bir huzur dersidir. Bir diğeri; ilim adamlarımızdan yine buna benzer ayda bir belli konularda toplantı yaparız. Bu bir yemekli sohbettir ve bu yemekli sohbette de yine bu konuları müzakere ederiz, tartışırız.”

Her hafta muhtarlarla yaptığı görüşmelere de değinen Erdoğan şunları kaydetti:

“Ve bütün bunlarla beraber tabii benim bir de çok farklı bir alışkanlığım var, o da şudur: Bizde biliyorsunuz muhtarlık müessesesi vardır ve muhtarlar seçimle gelir. Ve her hafta 400-450 muhtarı davet ederim ki Türkiye’de 50 bini aşkın muhtar vardır. 400-450 muhtara hitap ederim, konuşurum, ondan sonra bu muhtarlarla yemeğimizi yeriz, yemeğimizi yedikten sonra da kendilerinin tek tek elini sıkmak suretiyle hediyemi de verir kendilerini uğurlarım.”

“Tabii bizim şimdi bizim çok daha önemli bir adımımız daha var inşallah, şu anda çok amaçlı büyük bir sergi salonunun da içinde yer alacağı bina inşa ediyoruz. İnşallah şöyle 1-1,5 sene içinde bitecek” diyen Erdoğan konuşmasını şöyle tamamladı:

“Onun yanında da 5 milyon cilt kitap kapasitesi olan bir Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi inşa ediyoruz, o da devam ediyor. Bütün bunlar tabii bizim, yani özellikle Türkiye’ye sınıf atlatma noktasında ki kütüphanemiz 24 saat açık olacaktır, gençler, vatandaş 24 saat gelip orada çalışmasını yapabilecektir. Şu anda bu çalışmamız da hızla devam ediyor, bizim Cumhurbaşkanlığı Külliyesi içerisinde bu dediğim inşaatlar da devam ediyor. İnşallah sonucu çok güzel olacak, buna inanıyorum.”
Kaynak: Hürriyet

4016 ilde FETÖ operasyonu! Tutuklu polis sayısı 50’ye yükseldi

Sivas merkezli 16 ilde, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında, meslekten ihraç edilen ve daha önce adli kontrol şartıyla serbest bırakılan 4 emniyet personelinin daha tutuklanmasıyla tutuklu sayısı 50’ye çıktı.

Sivas Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma çerçevesinde, terör örgütünün emniyet yapılanmasına yönelik operasyonda daha önce yakalanarak adli kontrol şartıyla serbest bırakılan zanlılar S.A, F.G, B.D. ve H.G, cumhuriyet başsavcılığının itirazı üzerine tekrar gözaltına alındı.
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğündeki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 4 şüpheli, çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.
Böylece, operasyon kapsamında tutuklanan zanlı sayısı 50’ye yükseldi. Şüphelilerden birisinin emniyetteki işlemleri sürürken, firari 3 şüphelinin yakalanması için de çalışmalar sürdürülüyor.

Sivas merkezli Ankara, İstanbul, Kırşehir, Aydın, Kütahya, Kayseri, Konya, Samsun, Kahramanmaraş, Erzincan, Isparta, Kırıkkale, Yozgat, Bursa ve Muğla’da başlatılan soruşturma kapsamında, Sivas Emniyet Müdürlüğü ve Polis Meslek Yüksekokulunda görevliyken Kanun Hükmünde Kararname ile meslekten ihraç edilen, örgütün şifreli haberleşme programı “ByLock”u kullandıkları iddiasıyla 78 şüpheli hakkında gözaltı kararı verilmişti.

Daha önce işlemleri tamamlanan 46 zanlı tutuklanmış, 24 şüpheli ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.

Kaynak: Hürriyet

39Sivas’ta FETÖ’den 4 eski polis tutuklandı

Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS, (DHA)- SİVAS’ta, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında daha önce adli kontrol şartıyla serbest bırakılan 4 eski polis, savcılığın itirazı üzerine tutuklandı.
Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında Kanun Hükmündeki Kararname (KHK) ile Sivas Emniyet Müdürlüğü ve Sivas Polis Meslek Yüksekokulu’ndaki görevlerinden uzaklaştırılan emniyet müdürü ve emniyet amirlerine yönelik 27 Ocak’ta eş zamanlı operasyon düzenledi. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri tarafından Sivas merkezli olarak İstanbul, Ankara, Kırşehir, Kütahya, Aydın, Kayseri, Konya, Samsun, Kahramanmaraş, Erzincan, Isparta, Kırıkkale, Yozgat, Bursa ve Muğla’da örgütün şifreli haberleşme programı ‘ByLock’u kullandığı tespit edilen 75 kişi eski polis düzenlenen operasyonla gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından daha önce adliyeye sevk edilen 46 kişi tutuklanarak cezaevine gönderilirken, 28 kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan 4 polis için Cumhuriyet Başsavcılığı bir üst mahkemeye itiraz etti. Savcılığın itirazı üzerine yakalanan S.A., F.G., B.D. ve H.G. yeniden adliyeye sevk edildi. Şüpheliler çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Operasyonda tutuklu polis sayısı 50’ye yükseldi. Gözaltındaki bir polisin emniyetteki işlemleri sürerken, firari olan 3 şüphelinin yakalanması için çalışmalar devam ediyor.
Kaynak: Hürriyet

38FETÖ PKK’lıyı alıp subay yapmıştı, inanılmaz son dakika itirafları

Edinilen bilgilere göre, Fetullahçı Terör Örgütü’nün TSK yapılanmasına yönelik 5 Ağustos’ta düzenlenen operasyonda gözaltına alınarak tutuklanan örgüt üyelerinin ifadeleri doğrultusunda çalışma başlatılmıştı. Çalışma kapsamında harekete geçen İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri yaklaşık bir hafta sonra FETÖ’nün TSK yapılanmasına yönelik bir operasyon daha düzenledi. Operasyon kapsamında Fetullahçı Terör Örgütü yöneticileri tarafından sınav soruları verilerek teğmen yapılan ve İzmir’de Mayın Arama ve Kurtarma Birliği’nde görev yaptığı belirlenen F.U. isimli şüphelinin de aralarında bulunduğu 5 kişi gözaltına alındı.

TERÖR KAYITLARINI SİLDİLER

Emniyette sorguya alınan F.U. isimli şüphelinin, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tarih Bölümünde okuduğu yıllarda terör örgütü PKK sempatizanlarıyla 10 ayrı eyleme katıldığı belirlendi. Fetullahçı Terör Örgütü tarafından sınav soruları verilerek subay yapılan F.U.’nun emniyetteki terör kayıtlarının ise silindiği ortaya çıktı.

“HİMMETLE SUBAY OLDUM”

F.U. emniyetteki sorgusunda, FETÖ’cüler tarafından ’Haktan’ kod adını aldığını belirterek, Pendik’teki FEM Dershanesi’nde örgüt ağabeyleriyle iletişime geçtiğini ve onlar tarafından sınava hazırlandığını söylediği öğrenildi. Ayrıca F.U., terör örgütü FETÖ’ye himmet vermeyi de kabul ettiğini belirtti.

’HİMMETÇİ SUBAYIN PKK SEMPATİZANLARIYLA GÖRÜNTÜSÜ ÇIKTI

Sorguya alınan F.U.’nun üniversite döneminde terör örgütü PKK sempatizanlarıyla görüntüleri ortaya çıktı. Çeşitli tarihlerde kaydedilen görüntülerde, terör örgütü PKK sempatizanlarıyla birlikte eylemlere katıldığı ve örgüt lehine slogan attığı görülüyor. Ayrıca şüphelinin, üniversitedeki PKK sempatizanlarıyla birlikte Ülkücü öğrencilere saldırdığı da kayıtlarda yer alıyor. Emniyetteki işlemleri tamamlanan 5 şahıs, çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.
Kaynak: Hürriyet

37HDP Milletvekili Behçet Yıldırım hakkında yakalama kararı

Mahir ALAN/ADIYAMAN, (DHA)- HDP Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım, hakkında yakalama kararı çıkartıldı.
Adıyaman 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde, ‘terör örgütüne yardım’ ve ‘örgüt propagandası yapmak’ suçundan yargılanan HDP Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım, davanın bugünkü duruşmasına katılmadı. Mahkeme heyeti, Yıldırım hakkında yakalama kararı çıkarılmasına karar verip duruşmayı erteledi.
HDP’li Behçet Yıldırım ise barış amacıyla katıldıkları yürüyüşlerin ardından FETÖ’cü polisler tarafından hazırlanan soruşturmalar ile davanın açıldığını belirterek, “Mahkemeye gitmediğim için böyle bir karar çıkarılmış. Mahkemeye gitmeyeceğim yakalarlarsa yakalasınlar. Bunu yapanların hepsini tanıyorum, amaçları bizim dokunulmazlığımızı kaldırmak. Benim kaçtığım yok, daha dün çarşıda esnafları ziyaret ettik” dedi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

36“O görüntüler” FETÖ’nün askeri yapılanmasına yönelik soruşturma dosyasında

Çağatay KENARLI / İSTANBUL (DHA) – İSTANBUL Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 5 Ağustos 2016’da FETÖ/PDY terör örgütün askeri yapılanmasına yönelik düzenlediği operasyonda 17 şüpheli tutuklandı. TEM ekipleri, tutuklanan subayların verdiği ifadeler doğrultusunda, örgütün şifreli yazışma programı ‘Bylock’ kullanan ve üniversite öğrenciliği döneminde terör örgütü PKK’dan kaydı bulunan Teğmen F.U.’yu da yaklaşık 1 hafta sonra gözaltına aldı.

İzmir’de Mayın Arama ve Kurtarma Birliği’nde görev yaparken gözaltına alınıp Vatan Caddesi’ndeki Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde sorgulanan Teğmen F.U. emniyetteki ifadesinde, “Üniversiteyi 2012 yılında bitirdikten sonra memleketim Kars’a gittim. Orada bulunduğum sırada hemşerim olan FETÖ sorumlusu bir abi bana ‘Gel seni subay yapalım’ dedi. Bunu kabul ederek İstanbul’a geldim. Pendik’te FEM Dershanesi’ne giderek bazı kişilerle görüştüm ve himmet vermeyi kabul ederek onlarla anlaşma sağladım. Bana ‘Haktan’ kod adını verdiler. İstanbul’da onların belirlediği bir evde kalarak sınav için bana verilen sorulara hazırlandım. 2014 yılında subay olarak göreve başladım” dediği öğrenildi.

Teğmen F.U. çıkartıldığı mahkeme tarafından tutuklanmıştı. F.U.’nun öğrenci olduğu 2010-2011 ve 2012 yıllarında terör örgütü PKK’nın düzenlediği etkinliklerde polis kameraları tarafından çekilen görüntüleri ortaya çıktı.

(FOTOĞRAF)
Kaynak: Hürriyet

35Isparta’da FETÖ/PDY’den 20 kişi gözaltına alındı

 

Ali ÇEVİKBAŞ/ISPARTA, (DHA) – ISPARTA’da, FETÖ/PDY’ye yönelik soruşturma kapsamında 20 kişi gözaltına alındı.

Isparta Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, FETÖ/PDY bağlantısı tespit edilen kişilere yönelik operasyon yaptı.. Sabah saatlerinde çok sayıda adrese eşzamanlı yapılan baskında, 20 kişi gözaltına alındı. Sağlık kontrolünden geçirilen şüpheliler, emniyete götürüldü.
Kaynak: Hürriyet

34MHP Genel Başkan Yardımcısı Adan’dan ‘Referandum’ açıklaması

Gülseli KENARLI-Taner YENER/İSTANBUL,(DHA) MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Celal Adan, referandum süreci ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi.

Celal Adan, MHP İstanbul İl Başkanlığı’ndaki toplantının başında bir açıklama yaparak, “Son aylardaki en temel konumuz olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili. Özellikle CHP’nin, MHP ve genel başkanımızı hedef alan söylemlerini dikkate ve ciddiye almıyoruz. Mevcut tartışmalar paralelinde bazı siyasi parti sözcülerinin kendi tezlerini, kendi görüşlerini ve kendi duruşlarını ortaya koymak yerine bizleri hedef alan cümlelerini kendilerine aynen iade ediyoruz. Meclis içinden veya dışından, organize olmuş bir biçimde genel başkanımıza saldıranlar, tarih önünde hiçbir haklı gerekçelerinin olmadığını gayet iyi bilmektedirler. Milliyetçi Hareket Partisi’nin yönetimi, meclis grubu, teşkilatları ve tabanı; Türkiye’nin bekası söz konusu olduğunda tek yürektir, tek sestir ve yekparedir. Hiç kimsenin partimize saldırmasına izin vermedik ve bundan sonra da vermeyiz. Türk milliyetçilerini ve parti tabanımızı sorgulamak kimsenin haddi değildir. Bizler ateşler içinden geçerek, ölümlerle, sürgünlerle ve zindanlarla sınanarak bugünlere geldik. Bizi eleştirenler, milliyetçiliğimizi sorgulama cüreti gösterenler; hangi çatı altında kimlerle ittifak ettiklerine dönüp bakmalıdırlar. Bölücülerin siyasi uzantılarıyla kol kola girip, onların dilinden konuşanlar; ne TBMM çatısı altında ne de herhangi bir yerde bize dil uzatamazlar” dedi.
“KANTİN AĞZIYLA, SLOGANLARLA, DERSTEN ÇAKMIŞ TEMBEL ÖĞRENCİ EDASIYLA KONUŞMAYI BIRAKIN”

Celal Adan, “Kantin ağzıyla, sloganlarla, dersten çakmış tembel öğrenci edasıyla konuşmayı bırakın. Daha birkaç sene önce Türkiye hendeklerle kuşatılmışken neredeydiniz? Kimin ağzından konuşuyor, kimin değirmenine su taşıyordunuz? Türkiye bugün eğer terörle müzakereden terörle mücadele evresine gelmişse, bunun sebebi Türk milliyetçilerinin ocağı olan MHP’nin kararlı duruşu sayesindedir” diye konuştu.

 

“CHP’NİN NEYE HİZMET ETTİĞİNİ, KİMLERİN DEĞİRMENİNE SU TAŞIDIĞINI AÇIKÇA GÖRMESİ GEREKMEKTEDİR”

Adan, “Milliyetçi Hareket Partisi’nin referandum sürecindeki tavrı ve duruşu son derece nettir. Birileri bunu anlamak istemese de, üzerimize hücum etse de; bizim tartışmasız hedefimiz Türk milletinin varlığını güvenceye almak ve milletimizi güvenli bir şekilde geleceğe taşımaktır. Bu anlamda özellikle CHP’nin neye hizmet ettiğini, kimlerin değirmenine su taşıdığını açıkça görmesi gerekmektedir. Bölücülerin siyasi unsurlarıyla söz ve hedef birliği yapanların bizim tercihimizi eleştirmeye hakları da yoktur, hadleri de yoktur. Sabahtan akşama kadar ‘rejim değişiyor’ yaygarası koparanlar neye dayanarak bunu söylemektedir? Bu sorunun cevabını CHP verememektedir. Anayasanın ilk dört maddesinin değişeceği şeklinde milleti kandıranlar, insanlarımızın aklını bulandıranlar; büyük bir yalana alet olmaktadırlar. Milliyetçi Hareket Partisi’nin kararlı ve tavizsiz duruşu sayesinde, Anayasamızın temel ilkeleri sonuna kadar korunmaktadır. Bizim açımızdan bu tartışma tamamen kapanmıştır. Milletin de, devletin de, istikbalin de, Anayasanın temel hükümlerinin de garantisi dün olduğu gibi gelecekte de Milliyetçi Hareket Partisi’dir. PKK’sından FETÖ’süne, CHP’sinden HDP’sine kadar çok geniş bir hayır cephesinin karşısına elbette çıkacağız ve sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bizim meselemiz kişilerle değildir. Kişilere hapsedilmiş ve sadece isimler etrafında dönen tartışmaların dışında olmaya devam edeceğiz. Açıkça görülmüştür ki; referandumun kilidi Milliyetçi Hareket Partisi’dir. Bu yüzdendir ki; hayırcı cephe, parti tabanımızı, teşkilatlarımızı ve seçmenlerimizi açıkça hedef almaktadır. Masa başında yapılan anketlerle, sosyal medyada çıkarılan gürültülerle milliyetçi – ülkücü taban etki altına alınmaya çalışılmaktadır. Açıkça söylüyorum: Hiç kimse bu kurnazlığa tevessül etmesin. Milliyetçi – ülkücü taban kimin ne dediğini, niye dediğini, neyin ve kimlerin peşinde olduğunu gayet iyi bilmektedir. Parti tabanımız Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin ve milliyetçi dünya görüşünün etrafında kenetlenmiştir. Bu kenetlenmeyi bozmaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir” dedi.
“HAYIR CEPHESİNİN YAPTIĞI TEK ŞEY GÜRÜLTÜ ÇIKARMAK, YAYGARA ÇIKARMAK”

Celal Adan, “Referandum sürecinde hayır cephesinin yaptığı tek şey gürültü çıkarmak, yaygara çıkarmak ve tezvirattan ibarettir. Gürültüye de yaygaraya da dedikoduya da pabuç bırakmayız. Millet düşmanlarının davulunu çalanlar, sureti haktan görünüp kin ve öfkelerini kusanlar; eninde sonunda milletimizin vicdanında hak ettikleri yeri alacaklardır. Referanduma giden yolda verdiğimiz kararımız hiç şüphesiz milletimiz, devletimiz ve istikbalimiz için verilmiş bir karardır” şeklinde konuştu.

 

AK PARTİ İLE ORTAK KAMPANYA

Celal Adan, “Referandum çalışmalarını AK Parti ile birlikte mi yürüteceksiniz?” sorusuna şöyle yanıt verdi:

“MHP genel başkanımızın yayınlamış olduğu genelgede zaman zaman yürütülen faaliyetlerde şartlar teşekkül ederse bir araya gelme noktasında bir mahsurun olmadığı ifade edilmektedir. Birlikte miting yapmak veya birlikte kampanya yapmaktan öte şartlar oluşursa herhangi bir yerde karşı karşıya geldiğimizde taraflar kendi aralarında görüşerek oluşacak şartlarda bir beraberlikten bahsedilmektedir. Yoksa MHP kendi kampanyasını kendi usullerine, kendi şartlarına göre yapacaktır. Gaziosmanpaşa’da bir mahallede çalışma yaparken elbette oturur çay içeriz, belki siz şu mahalleye gidin biz de bu mahalleye gidelim diyebiliriz. Böyle bir şekilde değerlendirmek lazım. Faaliyetler devam ederken ortaya çıkacak şartlara göre değerlendirilmesi konusunda bir iradeden bahsediliyor. Bildiğiniz gibi Sayın Başbakan Binali Bey de bir açıklama yapmıştı. Onlar kendi kampanyalarını ayrı yapacaklar biz kendi kampanyamızı ayrı yapacağız. Eğer bir faaliyet alanında karşılıklı görüşmelerin sonunda makul bir şey doğarsa onda da beraber olmakta bir mahsur olmadığını ifade etmektedir.”

Adan, bir başka gazetecinin ‘Başbakan Binali Yıldırım’ın MHP ile referandumda sürecinde ortak kampanya yapılabilir’ şeklindeki sözlerini sorması üzerine, “Olabilir… MHP ile örtüşen bir şey olabilirse, bunu kendi aramızda görüşürüz. Siyasi parti olarak yetkili organlarımızla görüşür karar alırız. Olabilir” yanıtını verdi.
“EVET ÖNDE”

Adan, “Partiniz anket çalışmaları yapıyor mu?” sorusuna “Bize gelen bilgiler ‘Evet’ önde şu anda” şeklinde yanıt verdi.
“CHP ANAYASA MAHKEMESİNE GİTMEYEREK DOĞRU BİR KARAR VERMİŞTİR”

Celal Adan, bir gazetecinin “CHP’nin referandumu Anayasa Mahkemesine götürmeme yönündeki kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna da “İsabetli olmuştur. Milletten kaçmamalı. CHP, Anayasa Mahkemesi’ne gitmeyerek doğru bir karar vermiştir. Milletin iradesi hepimizin saygı duymak mecburiyetinde olduğu bir iradedir” şeklinde yanıt verdi.
“HAYIR DİYEN DE BİZİM VATANDAŞIMIZDIR, KARDEŞİMİZDİR, EVET DİYEN DE BİZİM VATANDAŞIMIZDIR, KARDEŞİMİZDİR”

Adan, “AK Parti Manisa İl Başkan Yardımcısı Ozan Erdem, ‘Evet’ çıkmazsa savaş çıkar ifadesini kullanmıştı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki soruya ise şöyle cevap verdi:

“Manisa AK Parti il başkan yardımcısının ifadesi son derece yanlıştır. Genel başkanımızın ve yetkili kurullarımızın en çok hassasiyet gösterdiği konu bu referandum sürecinde kutuplaşmadan meseleyi demokrasinin kendi olgunluğu içinde tamamlamaktır.

Hayır diyen de bizim vatandaşımızdır, kardeşimizdir. Evet diyen de bizim vatandaşımızdır, kardeşimizdir. Çıkacak sonuç ne olursa olsun milletimizin ortaya koyduğu irade olarak değerlendirilmeli. Kutuplaşmalara, çatışmalara fırsat verilmemelidir. Bu konuda MHP son derece duyarlıdır. Benim yaptığım açıklamada da kutuplaşmanın önüne geçeceğiz, ‘evet’i de çıkaracağız şeklindedir”
REFERANDUM KAMPANYASI

Celal Adan, referandum kampanyasına MHP’nin ne zaman başlayacağının sorulması üzerine, “Şu anda çalışmalar bitmek üzere. Bugün yarın genel merkez onu açıklayacaktır” dedi.
“MHP TASARRUFLARINI HER ZAMAN MEŞRULUK ÇİZGİSİ İÇİNDE YAPMIŞTIR”

Adan, bir gazetecinin, “Buldan ve Serinhisar ilçe teşkilatlarının feshedilmesi ve başkanların ihraç talebiyle ilgili gerekçe var mıdır?” sorusu “Elbette… MHP, Türkiye’nin kurumsallaşmış en büyük siyaset geleneğinin temsilcisidir. MHP tasarruflarını her zaman meşruluk çizgisi içinde yapmıştır. Her siyasi partide zaman zaman bir takım aykırılıklar olur. Siyasi partilerin tüzükleri devreye girer, disiplin kurulları devreye girer. Meseleyi o ölçüde değerlendirmek gerekmektedir” ifadesini kullandı.
PARTİDEN İHRAÇ EDİLENLER

Adan, bir gazetecinin “Partiden ihraç edilenlerin çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna “İhraç edilmişlerin programlarıyla ilgilenmiyoruz” şeklinde yanıt verdi.
“15 TEMMUZ TÜRK SİYASETİNİN BÜTÜN KODLARINI DEĞİŞTİRMİŞTİR”

Celal Adan, 15 Temmuz darbe girişimine dikkat çekerek, “15 Temmuz Türk siyasetinin bütün kodlarını değiştirmiştir. 15 Temmuz’dan sonra siyasi partinin geleceği değil, Türk devletinin geleceğine odaklanmıştır MHP. Çok önemli bir şey söylüyorum. Bazen siyaset kendi menfaatlerinin ötesinde ülkenin menfaatlerine odaklanır. 15 Temmuz’da Genelkurmay Başkanı esir alınmışsa, MİT başkanı baskı altındaysa, kuvvet komutanları helikopterle düğünden alınıp götürülmüşse, devletin her tarafı, kılcal damarları ele geçirilmiş ve bir örgüte bağlanmışsa yarıca Suriye’de bir savaşa girmek mecburiyetinde kalınmışsa, PKK terör örgütü hendeklerde tankları delecek silahlarla donatılmışsa MHP elbette 15 Temmuz’dan sonra değerlendirmesini farklı yapacaktır” dedi.
“MHP’NİN DURUŞU TÜRKİYE DURUŞUDUR, MUSTAFA KEMAL’İN DURUŞUDUR”

“MHP’nin duruşu bir Türk duruşudur, bir milli duruştur” diyen Celal Adan, “Bunu kavramakta zorluk çekenler zaman içinde utanacaklardır. Biz devletin toparlanmasını, yeniden inşasını, ülkenin bölünmemesini PKK’nın nefesinin kesilmesini, Suriye bölgesinde yeni bir kantonun oluşmasına mani olması konusunda bir iradeye öncülük yapıyoruz. MHP’nin duruşu Türkiye duruşudur, Mustafa Kemal’in duruşudur. 1900 ile 1923 arası devleti yeniden inşa etmek isteyen karakterin duruşudur. Buna klasik ifadelerle, basit terminolojilerle MHP’yi değerlendirmek son derece yanlıştır” diye konuştu.
“O MİLLETVEKİLLERİNİN BİR KISMININ NASIL SİLAH TAŞIDIĞI ORTAYA ÇIKTI”

Adan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizler hep bu ülkenin insanlarıyız. Türkiye 15 Temmuz’u unutamaz, unutmamalı. Nobel ödülü veriliyordu bir tarihlerde bir eşkıya başına. Akiller bütün Türkiye’yi sarmalamış, dolaşıyorlardı. O günün şartlarında Devlet Bahçeli’nin sanık sandalyesine oturduğu günleri unutmayın. ‘Ne demek sen 80 milletvekilini flu görüyorsun, nasıl dersin’ dediler. Oysa o milletvekilinin bir tanesi Hakkari’de ‘PKK sizi tükürükleriyle boğar’ diyordu. O milletvekillerinin bir kısmının nasıl silah taşıdığı ortaya çıktı. Kandil’den istenenin nasıl yapıldığı ortaya çıktı. MHP düşüncelerini günlük heyecanlardan almaz, lokal tespitlerden almaz. Bu coğrafyanın, bu tarihin kendisine, milletimize yüklediği sorumluluklarını en derin anlamlandıran siyasi parti bizim hareketimizdir. MHP’nin bugün duruşu doğru bir duruştur. MHP’ye yapılan düşmanlıkların çok dikkatle takip edildiğinden emin olmanız lazım. Önümüzdeki günler bunların daha açık kendilerini ele verecekleri günler yakındır”
Kaynak: Hürriyet

33Bakan Bozdağ: Cezaevlerinin dış güvenliğini jandarma sağlayacak (2)

BOZDAĞ: ZAYIF LİDERLERE EKMEK YOK
Kemer ilçesinde ziyaretlerde bulunan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ak Parti Kemer İlçe Başkanlığı’nda partililerle buluştu. Ak Parti İl Başkanı Rıza Sümer ve Antalya Milletvekili Gökcen Özdoğan Enç’in katıldığı toplantıda konuşan Bekir Bozdağ, Kemer’in adliyeye ihtiyacı olduğunu söyledi. FETÖ’den devraldıkları bir okulu adliyeye çevirme kararı aldıklarını belirten Bozdağ, Kemer’in yakın zamanda modern bir adliyeye kavuşacağını aktardı. Ak Parti’nin kurulduğu günden bu yana refah artsın diye çalıştığını dile getiren Bozdağ, “Türkiye bölgesinde büyük bir güç ve dünyada sözü dinlenen bir ülke oldu. Türkiye yeni kurulan bir devlet mi ki bütün binaları biz yapıyoruz? Aslında biz kadim bir devletiz. Ama maalesef pek çok eksik var, birçok şeyi yapmak bize nasip oldu” dedi.
“VALLAHİ BU SİSTEM GÜZEL’
“Öyle bir sistem kuralım ki sandıktan daima istikrar çıksın” diyen Bozdağ, şöyle devam etti:
“Sandıkta daima milletimiz, devletimiz kazansın. Bu sistem Türkiye’nin bütün seçimlerinde sandıktan istikrar doğuracaktır. Sistemin gereği bu. Vatandaş güçlü bir Özal, Menderes, Erdoğan bulacak ki ona iktidar versin. Cumhuriyetin başından bu yana Atatürk, Menderes, Özal ve Erdoğan gibi güçlü liderleri var. Biz hep büyük liderler beklersek siyasi iktidar için Türkiye olarak kaybederiz. O zaman öyle bir sistem kuralım ki sistemin doğası güçlü liderlerin ortaya çıkmasını sağlasın, hem de siyasi iktidarı zorunlu kılsın. Bu milletin bekası için, her türlü yangına rağmen, her türlü operasyona rağmen var olması ve güçlü olması için bu sistem değişikliği Türkiye’nin lehine. Bu sistemin diğer bir özeliği de güçlü liderler ortaya çıkarması. Zayıf liderlere ekmek yok. Vallahi bu sistem güzel, billahi bu sistem güzel.”
‘HAYIR DEDİ BAŞINA ŞU GELDİ’
Hiçbir Ak Partili’nin ‘hayır’ diyene terörist demediğini kaydeden Bakan Bozdağ, “Bunu kim söylüyorsa yalanın şahını söylüyor. Milletin gözünün içine baka baka yalan söylüyorlar. Hayır oyu verecekleri bu iftirayla evet kaymasını önlemeye çalışıyorlar. Ama millet doğruyu biliyor. Buna pabuç bırakmamak lazım. ‘Hayır diyenlere tutuklamalar olacak’ diyorlar. Referanduma kadar öyle iftiralar duyacaksınız ki ‘hayır dedi başına şu geldi’ diye. Ben şimdiden söylüyorum, bunların tamamı kurmaca olacaktır. Bu ülkede kim nereye oyunu verecekse özgürce ifade etme imkanı vardır. Türkiye bunun garantörüdür, hukuk da bunun teminatıdır.”
HAYIR DİYENLER
PKK, FETÖ ile diğer terör örgütlerinin hayır dediğini, Avrupa ülkelerinin de bu sistemin geçmemesi için çalıştığını belirten Bozdağ, şöyle konuştu:
“Türkiye bu sistemle bölünecek diyorlar, bir yandan da Türkiye’yi 40 yıldır bölmek isteyen terör örgütü buna hayır diyor. Madem bölünecek buna neden hayır diyorsun. Ama istediği oluyor, bütün ekipleriyle evet için neden uğraşmıyor? Ayağına gelmiş, kan dökerek yapamadığını oyla yapacak. Niye buna ‘evet’ demiyor, mesele o değil. Terör örgütleriyle isimlerinin birlikte anılmasından rahatsızlık duyuyorlar. CHP’ye oy veren vatandaşlar bu tutumdan rahatsızlık duyuyor. Oy verenler CHP’nin bu tutumunu eleştiriyor, CHP de topu taca atıyor.”
BAKANIN KONVOYUNDA KAZA
Diğer yandan Bakan Bekir Bozdağ’ın Kemer ziyaretinde bir de trafik kazası meydana geldi. Huzur Camii’nde cuma namazını kılan Bekir Bozdağ ilçeden ayrılacağı sırada, konvoyda bulunan aracına binmek için hareketlenen Ak Parti İl Başkanlığı Basın Bürosu’nda çalışan 28 yaşındaki Pınar Tuğba Aslantaş’a, Kemal Karadon yönetimindeki otomobil çarptı. Yola savrulan Aslantaş, başını asfalt zemine çarparak yaralandı. Özel bir hastanede tedaviye alınan Aslantaş’ın hayati tehlikesinin bulunmadığı kaydedildi.

FOTOĞRAFLI

 
Kaynak: Hürriyet

32Ak Parti’li Turan: Kararsızlar ‘evet’e daha yakın

Nursima KESKİN/ ANKARA,(DHA) – AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan kararsızların ‘evet’e daha yakın olduğunu savunarak “12 Eylül referandumundan daha fazla oyla bu işin nihayete ereceğini düşünüyorum. Karasızların ‘evet’e yakın olduğunu görüyoruz ” dedi.

“EVET DİYENLERİN HATA YAPMASI HALİNDE BÜYÜK BEDEL ÖDETİLİYOR”

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, TBMM’deki makamında gazetecilerle sohbet toplantısı düzenledi. Bülent Turan, Manisa AK Parti İl Başkan Yardımcısının tartışma yaratan sözlerini anımsatarak “Manisa’da teşkilatımızın bir üyesi haddini aşan içeriğini asla kabul etmediğimiz belki de kürsünün verdiği heyecanla yapmış olduğu büyük bir yanlış ifade- konuşma meydana geldi. Bunu tasvip etmediğimizi söyledik. Büyük bir teşkilatız. Binlerce kişi beraber çalışıyoruz. Hata yapan olur ama genel merkezin hakkı o hatayı yapan kişiyi uyarmak ve görevden almak. İstifa etti ve Manisa Akhisar Cumhuriyet Savcılığında soruşturma başlattık. Ama bu sözlere katılmamakla beraber AK Partiden böyle bir yanlış yapıldığında anında adım atıyoruz. Bu söylemle ilgili CHP’den defaatle çıkış oldu. Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer, ‘İç savaşa arifesindeyiz’ diyor. Bizim üyemiz de aynı şeyi söylemiş. Yargı, genel merkez adım attı. CHP’nin iç savaşla ilgili sözlerine hiçbir eleştiri duydunuz mu? Kılıçdaroğlu ‘kan dökmeden başkanlık gelemez’ diyor. Bizim iç savaş diyen üyemize yargı, basının tavrı var. Kılıçdaroğlu’na böyle bir tavır oldu mu? Hayır diyenlerin yanlış yapması halinde kimse bunu gündeme getirmiyor. Hayır diyen sanatçı, sporcu kahraman; ama evet diyen sanatçı,sporcu yalaka, kötü, satılmış gibi ağır ithamlarla karşılaşıyor. Evet diyenlerin hata yapması halinde büyük bir bedel ödetiliyor tabiri caizse, ama hayır diyenlerin n hata yapması, sert konuşması halinde bir yaptırım oldu mu, olmadı” diye konuştu.

“SARAYA KÜLLİYE DEMELERİNİ TEKLİF EDİYORUZ”

CHP’nin Anayasa Mahkemesine gitmeme kararının olumlu karşıladığını bildiren Turan şu ifadeleri kullandı: “Bülent Tezcan toplantıda CHP’lilere ‘bundan sonra AK Parti deyin’ diyor. O zaman teklif ediyoruz saraya külliye desinler, bidon kafalı yerine millet desinler. Sonuçta partilerin tescilli isimleri var. Bizim adımız AK Parti. Hep AKP demeyi tercih ettiler. Bu olumlu bir gelişme olmakla beraber CHP’nin yavaş değiştiğini gösteren bir değişim. Yavaşça onlarda siyaseti nezaketi öğrenecekler diye düşünüyorum”

“KARARSIZLARIN EVET’E YAKIN OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ”

Referanduma 2 ay kaldığını bu sürenin ‘evet’ diyenlerin lehine olacağını savunan Turan şunları paylaştı: “Bu sürenin evet diyenlerin lehine olacağını düşüyorum. 60 gün var şu anda. Meclis denetimi yok iddiasında bulundular. Yalan olduğunu gördü insanlar. Meselenin daha istikrarlı bir sistem öngördüğünü gördü insanlar. Şimdiye kadarki referandumlar içinde en fazla evet alacağını düşünüyorum. Her geçen gün evet oranı artacağını düşünüyorum. 12 Eylül referandumundan daha fazla oyla bu işin nihayete ereceğini düşünüyorum. Karasızların ‘evet’e yakın olduğunu görüyoruz.”

“OHAL SÜRECİNDE REFERANDUM, SANDIK GÜVENLİĞİNİN DAHA İYİ SAĞLANACAĞI İÇİN İYİ OLABİLİR”

CHP Grup Başkanvekili Levent Gök’ün referanduma OHAL sürecinde gidilmesi eleştirinin hatırlatılması üzerine Turan şöyle dedi: “OHAL’de referandum emniyet kuvvetlerinin sandık güvenliğini daha iyi sağlayacağından dolayı iyi olabilir. OHAL terör örgütleri için engeldir. Emniyetin hakları, karakolun haklarıyla ilgili bir sistem. Seçim sistemi ise başka bir husus. Seçim için OHAL’i kaldırmak bir gerekçe değil.”

“MHP VE AK PARTİ il ve ilçelerde zaman zaman ortak şeyler yapabilir”

MHP ve AK Parti’nin referandum kampanyasını beraber yürüteceğine ilişkin soruyu, Turan şöyle yanıtladı: “MHP de AK Parti de kendi kampanyasını düzenliyor şu anda. Sonuçta iki tüzel kişilik var. Ve bunlar üst başlık ‘evet’ olduğundan dolayı il ve ilçelerde zaman zaman ortak şeyler olabilir. Ama bunu tüm süreci beraber geçireceğiz diye anlamamak gerek. İki farklı tüzel kişilik var farklı sebeplerden ‘evet’ diyeceklerini söylüyorlar. Biz MHP ile bu süreci yürütmekten asla kaçınmayız. MHP ve AK Partinin evet derken bir mahcubiyeti yok.”

“HAYIR DİYEN VATANDAŞA ‘TERÖRİST’ DEMİYORUZ. TERÖRİSTLER ‘HAYIR’ DİYOR DİYORUZ”

Referandumda hayır diyecek olanlarla terör örgütlerinin aynı kefede tutulduğu iddialarına Turan şöyle devam etti: “Evet diyen de hayır diyen de bu ülkenin evladıdır. Evet deme gerekçelerimiz daha kuvvetli. Hayır diyenler içerisinde az sayıda kötü niyetli çalışma yapan insanlar var. Ama Türkiye’nin muhalefetin kandırmasıyla daha iyi olacağını söyleyen, iyi niyetli hayırcılar da var. Terör örgütleri hayır diyor diye ifade ediyor. Terör örgütleri hayır diyorsa onu söylemeyelim mi? Duran Kalkan diyor ki ‘Kürdistan için hayır deyin’. FETÖ, PKK, DEAŞ de hayır diyor. Hayır diyen vatandaşa terörist demiyoruz. Teröristler hayır diyor diyoruz. Bunu demeyelim mi? Hayır diyenlerin hayır deme özgürlüğüne halel getiren bir anlayış değil. Evet demekle ilgili iddiamız çok yerinde. Hayır diyen de saygılı evet diyen de saygılıdır.”

“MEKTUPLARI ELDEN DAĞITIYORUZ, POSTAYA VERMİYORUZ”

Başbakan Binali Yıldırım’ın gençlere yazdığı 15 milyon mektubu AK Parti Gençlik Kolları teşkilatlarının seçmenlere elden ulaştıracağını vurgulayan Turan şöyle dedi: “Her ilçemiz her mahallemize mektupları dağıtıyoruz. Mektupları postaya vermiyoruz elden dağıtıyorlar. Bitirmeye az kaldı. AK Parti Gençlik Kolları 75 milyona mektup dağıtacak kapasitededir. Levent Gök’e buradan çağrıda bulunuyorum; çok istiyorsa bizim gençlik kollarımız yardımcı olur.”
Kaynak: Hürriyet

31Uşak’ta FETÖ’den müftülük görevlisi 9 kişi tutuklandı

Yavuz KUŞDEMİR/UŞAK, (DHA) – UŞAK’taki FETÖ/PDY soruşturmasında gözaltına alınan 13 müftülük görevlisinden 9’u tutuklandı.
Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında Uşak’ta, örgütün gizli haberleşme sistemi ByLock’u kullandığı belirlenen ve daha önce Kanun Hükmünde Kararnamelerle ihraç edilen 6’sı kadın 13 müftülük görevlisi, gözaltına alındı. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen zanlılardan 9’u, ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ ve ‘terör örgütüne yardım’ suçlarından tutuklandı. Diğer şüpheler serbest kaldı.
Kaynak: Hürriyet

30FETÖ şüphelisi yüzbaşı adliyeye sevk edildi

Kemal ATLAN/ESKİŞEHİR, (DHA) – ESKİŞEHİR’de FETÖ/PDY soruşturması kapsamında aranan Yüzbaşı S.B.B. Ankara’nın Polatlı İlçesinde yakalandı. Eskişehir’e getirilen S.B.B. adliyeye sevk edildi.
Eskişehir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekiplerinin İl Jandarma Komutanlığı personeline yönelik düzenledikleri FETÖ/PDY operasyonunda Yüzbaşı S.B.B. Polatlı’nda yakalandı. ByLock programı kullandığı öne sürülen S.B.B. Eskişehir’e getirildi. Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ndeki sorgulanması tamamlanan Jandarma Yüzbaşı S.B.B. adliyeye sevk edildi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

29Samsun merkezli 8 ilde FETÖ operasyonu: 20 öğretmen gözaltında

SAMSUN, (DHA)-SAMSUN merkezli 8 ilde düzenlenen FETÖ/PDY operasyonunda 20 öğretmen gözaltına alındı.
Samsun Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü ekipleri, bugün Samsun merkezli Ankara, Manisa, Uşak, Sivas, Trabzon, Malatya ve Amasya’da sabah eş zamanlı FETÖ/PDY operasyonu gerçekleştirdi. Operasyon kapsamında daha önce kapatılan Sakarya Dersanelerinde öğretmen olan 20 öğretmenin gözaltına alındığı bildirildi. Şüphelilerin evlerinde yapılan aramada ele geçen suç delillerine el kondu. Öğretmenlerin ByLock kullandıkları ve Bank Asya’da katılım hesaplarının bulunduğu iddia edildi. Gözaltı sayısının artabileceği bildirildi.

Kaynak: Hürriyet

28Şanlıurfa’da, 9 polise FETÖ tutuklaması

ŞANLIURFA,(DHA)- ŞANLIURFA merkezli 7 ilde düzenlenen Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na yönelik soruşturma kapsamında, örgütün gizli haberleşme programı ByLock’u kullandıkları belirlenen 9 polis tutuklandı.
Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince Şanlıurfa merkezli Osmaniye, İstanbul, Sakarya, Gaziantep, Mersin ve Kahramanmaraş’ta 13 Şubat’ta düzenlenen operasyonda, 39 polis memuru ile 11 askeri gözaltına aldı. Sorgulaması tamamlanan ve telefonlarında ByLock uygulaması bulunan 9 şüpheli, işlemlerinin ardından sevk edildikleri mahkemece tutuklanarak cezaevine konuldu.
Kaynak: Hürriyet

27Son dakika! Başbakan Yıldırım’ı kızdıran soru

Yabancı bir gazetecinin, ‘Türkiye’deki tutuklu gazetecilerin sayısını açıklar mısınız’ sorusuna Başbakan Yıldırım, “Acaba merak ediyorum, Türkiye’de ne kadar göçmen var, Avrupa’da ne kadar göçmen var, biri bana bunun cevabını versin. Türkiye 3 milyon göçmene ev sahipliği yapıyor. Başkaları ne yapıyor, aferin deyip uzaktan bakıyor. Türkiye DAEŞ ile PKK ile FETÖ ile amansız mücadele veren bir ülkedir. Hangi Avrupa ülkesinin Meclis’i bombalandı.Hangi Avrupa ülkesinde tanklar insanların üstünden geçti.” şeklinde cevap verdi.

Başbakan sözlerine şöyle devam etti;

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ AYRI, TERÖR FAALİYETİ YAPMAK AYRI

“Basın özgürlüğü evrensel bir haktır. Genelde insanların görüşlerini ifade etmeleri evrensel bir haktır. Türkiye bir hukuk devletidir. Bu hakkı Türkiye’de herkes sonuna kadar kullanıyor. Basın özgürlüğü ayrı bir şey, basın özgürlüğü kisvesi altında terör faaliyeti yapmak ayrı bir şey. Bir basın kartı alıp, teröristlere lojistik destek vermek basın özgürlüğü değildir. Gerçekler ters yüz edilip, Türkiye’de basına baskı varmış gibi bir sonuç çıkartılmaya çalışılıyor.

Gündem Videoları için tıklayınız
Kaynak: Hürriyet

26Denizli’nin 3 ilçesinde MHP teşkilatları kapatıldı

Osman Nuri BOYACI/DENİZLİ, (DHA) – MHP Başkanlık Divanı’nın aldığı karar göre Denizli’nin Buldan, Serinhisar ve Bozkurt ilçe teşkilatları kapatıldı.
MHP’de parti içi muhalefetin güçlü olduğu illerden biri olan Denizli’de Buldan, Serinhisar ve Bozkurt ilçe teşkilatları kapatıldı. MHP Başkanlık Divanı tarafından alınan karar Denizli İl Başkanlığı’na ve Denizli Valiliği’ne bugün bildirildi. Serinhisar ve Buldan teşkilatları referandum sürecinde partinin ve teşkilatın karşısında tutum takındığı gerekçesiyle kapatılırken, Bozkurt ilçe teşkilatı ise Başkan Meral Kocaman geçen yıl istifa ettiği için yasal prosedür gereği yeni yönetim ataması yapmak için kapatıldı. Buldan İlçe Başkanı Mehmet Tuğrul ve Serinhisar İlçe Başkanı Mehmet Averi de kesin ihraç istemiyle Disiplin Kurulu’na sevk edildi.
MHP İl Başkanı Cafer Birtürk, Başkanlık Divanı’nın kararının İl Başkanlığı’na ulaştığını belirterek, “Buldan ve Serihhisar teşkilatları Başkanlık Divanı tarafından kapatıldı. Bu süreçte partimizin ve teşkilatımızın karşısında tavır aldılar. Kendilerine defalarca istifa etmeleri çağrısı yapsak da istifa etmediler. Referandum sürecinde de hayır kampanyasını destekleyen açıklamalar yaptılar. Partimizin Başkanlık Divanı da kapatma kararı aldı. Bozkurt İlçe Başkanı ise daha önce istifa etmişti. Yönetimdeki arkadaşlar vekaleten görevi yürütüyordu. Yeni atama yapmak için ilçe teşkilatı hakkında kapatma kararı verildi” diye konuştu.
SABAH ‘HAYIR’ DEDİ, ÖĞLEN GÖREVDEN ALINDI
Buldan İlçe Başkanı Mehmet Tuğrul, bu sabah yaptığı yazılı açıklama ile referandumda teşkilat olarak ‘hayır’ diyeceklerini açıklamıştı. Yönetim Kurulu adına yazılı açıklama yapan Tuğrul, “Bizim hayırımız bu kutlu devletin en can alıcı hücrelerine sinsice yuvalanan, devletimizi içten içe kemiren FETÖ’cülerin hayırından çok farklıdır. Bu hain örgüt bu saatten sonra hükümet ne derse zaten hayır diyecektir. Onların hayırında hayır değil yine şer vardır. Ancak Türk milliyetçilerinin hayırında hayır vardır. Türk milliyetçilerinin hayırında Türk milletinin geleceği ile ilgili duyulan endişe ve gelecekle ilgili yapılmış analizlere dayanan bir öngörü bulunmaktadır. Bizler tercihimizi aklımızın erdiğinden bu yana MHP tarafında kullandık. Bu tercihimizi kullanırken de kimseye sormadık. Ha illaki bir tercihte bulunacaksak da bu tercih partimizin tüzüğünde belirtildiği üzere demokrasi ve parlamenter sistemden yana olacaktır. Ne mutlu Türk’üm diyene” demişti.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

25Antalya’da FETÖ’den toplam 1408 kişi tutuklandı

ANTALYA, (DHA) – ANTALYA’da FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında toplam 3 bin 867 kişi hakkında adli işlem yapıldı, 1408 kişi tutuklandı.
Antalya Valiliği’nden yapılan yazılı açıklamada, 15 Temmuz’da FETÖ/PDY’nin darbe girişimi nedeniyle Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ‘anayasayı ihlal’, ‘cebir ve şiddet kullanarak TBMM’yi ortadan kaldırmaya veya TBMM’nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek’, ‘cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs’, ‘halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne karşı silahlı isyana tahrik’ suçlarından başlatılan soruşturmaların devam ettiği belirtildi.
Bu kapsamda 67 kişinin gözaltında, 1408 kişinin tutuklandığı, 445 kişinin ise firarda bulunduğu belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“1156’sı adli kontrol şartıyla olmak üzere 1760 kişi serbest bırakıldı. 474 kamu görevlisi açığa alınırken, 1793 kişinin ise ihraç/iş akdi feshedildi. 19 kişi emekliliğe sevk edilirken, 300 kamu görevlisi göreve iade edildi. Toplam adli işlem sayısı 3 bin 867, idari işlem sayısı ise 2 bin 586’dır.”
Kaynak: Hürriyet

24Karaman’da FETÖ’den 23 kişi adliyeye sevk edildi

Muammer ŞEN / KARAMAN, (DHA) – KARAMAN’da Fetullahçı FETÖ/PDY operasyonunda gözaltına alınan 5’i kadın 23 kişi adliyeye sevk edildi.
Karaman Cumhuriyet Başsavcılığı darbe girişiminin ardından FETÖ/PDY’ye yönelik soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında polis tarafından geçen 14 Şubat günü Karaman merkezli 7 ilde eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyonda aralarında öğretmen, araştırma görevlisi ve doktorların da bulunduğu 5’i kadın 23 kişi gözaltına alındı.
Şüphelilerin örgütün ‘Bylock’ adlı haberleşme programını kullandığı ileri sürüldü. Şüpheliler sorgulamanın ardından bugün adliyeye sevk edildi.�
FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

23Kırıkkale’de Bylock kullanan 5’i kadın 10 kişi Adliyede

Erhan GÖĞEM/KIRIKKALE, (DHA) – KIRIKKALE’de, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında Bylock kullandığı iddiası ile gözaltına alınan 5’i kadın 10 kişi adliyeye sevk edildi.
Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında, Kırıkkale Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, örgütün şifreli haberleşme programı Bylock’u kullandığı iddiası ile H.P., G.T., E.C., G.T., R.Ş., M.F.S., D.B., O.U., H.G. ve D.Ü.’yü gözaltına aldı. Emniyetteki sorguları tamamlanan şüpheliler sağlık kontrolünün ardından adliyeye sevk edilirken, 4 kişinin ise arandığı bildirildi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

22Kırıkkale’de Bylock kullanan 5’i kadın 10 kişi Adliyede

Erhan GÖĞEM/KIRIKKALE, (DHA)- KIRIKKALE’de, Fetullahçı Terör Örgütü, Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında Bylock kullandığı iddiası ile 5’i kadın 10 kişi gözaltına alınarak adliyeye sevk edildi.

Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında, Kırıkkale Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, örgütün şifreli haberleşme programı Bylock’u kullandığı iddiası ile 5’i kadın olmak üzere H.P., G.T., E.C., G.T., R.Ş., M.F.S., D.B., O.U., H.G. ve D.Ü. gözaltına alındı. Emniyetteki sorguları tamamlanan zanlılar, sağlık kontrolünün ardından adliyeye sevk edilirken, 4 kişinin ise arandığı bildirildi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

21FETÖ’den 6’şar yıl 3 ‘er ay hapis cezası alan sanıklar tahliye oldu

Yasin DALKILIÇ/ KAYSERİ,(DHA)- KAYSERİ’de FETÖ soruşturması kapsamında örgütün kriptolu programı ByLock’u kullandıkları gerekçesiyle silahlı terör örgütü üyeliğinden tutuklu yargılanan 6 sanık, 6’şar yıl 3’er ay hapis cezasına mahkum oldu. Sanıklar cezaevinde kaldıkları süre gözönünde bulundurularak tahliye edildi.
2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü duruşmasında tutuklu sanıklar Muhammed Doğan, Fatih Bilgiç, Mehmet Yazgan, Muhiddin Güngör, Mustafa Akbulut ve Murat Özsoy hazır bulundu. Terör örgütünün kriptolu programı olan ByLock’u kullanmadıklarını iddia eden sanıklar tahliyelerini istedi. Mahkeme heyeti yargılama sonunda tutuklu 6 sanığı, silahlı terör örgütü üyeliği suçundan 6’şar yıl 3’er ay hapis cezasına mahkum etti. Mahkeme heyeti, sanıkların cezaevinde kaldıkları süre ve ceza miktarını göz önünde bulundurarak temyiz sürecinde tahliyesine karar verdi.
Kaynak: Hürriyet

20Sakarya Üniversitesi’nde Bylock kullanan 10 akademisyen gözaltında

Aziz GÜVENER/ ADAPAZARI(Sakarya),(DHA)- SAKARYA’da, Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında MİT raporu ile ByLock kullandıkları tespit edilerek gözaltına alınan Sakarya Üniversitesi’nde görevli 10 akademisyen adliyeye sevk edildi.
Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın FETÖ/PDY’ye yönelik yürüttüğü soruşturma kapsamında operasyonlar sürüyor. MİT raporu ile Sakarya Üniversitesi’nde görevli 10 akademisyenin Bylock kullandığı tespit edildi. Bunun üzerine Sakarya Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı ekipler akademisyenleri yakalamak için operasyon düzenledi. 10 akademisyen yakalanarak gözaltına alındı.
Gözaltına alınanlar arasında 20 Temmuz tarihinde yurt dışına kaçan, hakkında yakalama kararı bulunan kapatılan Süleyman Şah Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr. Hüseyin Ekiz’in oğlu Yunus Ekiz de bulunuyor. Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde araştırma görevlisi olarak görev yapan Yunus Ekiz, Yrd. Doç. Ferhat Dikbıyık ile öğretim görevlileri Ayşegül Ocak, Engin Yılmaz, Hasan Çetin, Mustafa Aras, Saim Çiftyıldız, Sıtkı Gürdırama, Şükrü Şirin ve Tufan Koç emniyetteki işlemlerin ardından bugün adliyeye sevk edildi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

19Gaziantep’te 22 STK’den ‘Evet’ açıklaması

Ahmet ÖZER/GAZİANTEP, (DHA) – GAZİANTEP’te bir araya gelen 22 Sivil Toplum Kuruluşu; ‘Gaziantep Anadolu Evet Platformu’nu kurarak referandumda huzur ve istikrar için ‘evet’ diyeceklerini açıkladı.
Anadolu Aslanları İşadamları Derneği Şubesi’nde bir araya gelen STK temsilcileri, 16 Nisan’da yapılacak olan ‘Cumhurbaşkanlığı sistemi’ referandumunda ‘evet’ diyerek destek vereceklerini açıkladı. Platform adına konuşan ASKON Gaziantep Şube Başkanı Hayri Ünal, referandumun Türkiye ve dünya devletleri açısından önemine dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş kodları halkın seçilmişler üzerinde egemenliği ve kapsayıcılık üzerine temellendirilmesine rağmen geçtiğimiz 90 yıl seçilmişlerin halkı sömürüsü ve ayrıştırıcılığın temel politikalar olduğu bir düzenle yaşandı. Bu düzen 60, 70 ve 80 darbeleri, PKK, FETÖ, 28 Şubat ve birçok yaşadığımız krizin suni olarak üretilmesine zemin hazırladı. Buna ek olarak, zayıf siyasi iradenin karşı koyamamasıyla, ülkemize büyük acılar yaşattı; derin yaralar bıraktı. Son 15 yılda ise 367 krizi, Gezi kalkışması, 17-25, 6-8 Ekim, hendek siyaseti, terör sarmalı, 15 Temmuz darbe girişimi gibi önceki dönemlerden daha komplike ve organize saldırılar yaşamamıza rağmen, güçlü siyasi irademiz ve cesur halkımız sayesinde bu saldırıları bertaraf ettik.”
Sistem değişikliğine en uygun zamanın içinde bulunduğumuz zaman olduğunu kaydeden Ünal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Önümüzde duran referandum, sandığının sadece ülkemiz için değil, tüm dünya için büyük öneme sahip olduğunu anlamaktayız. Yeni şekillenecek dünya düzeninde sorumluluğumuz ve hakkımız olan öncü rolümüz için, sistem değişikliğine yönelik en doğru zamanın şu an olduğunu anlıyor, değişikliğin zaruretini savunuyoruz. Türkiye’nin geçtiğimiz 100 yılda tüm yaşadıklarını, son 4 yılda farklı modellerde tekrar yaşamış olması ise, doğru yolda olduğumuzun kuşkuya yer bırakmayan elimizdeki net kanıtıdır. Suni, art niyetli, seçkinleri gözeten bizi germekten ve geriletmekten başka anlam taşımayan tartışmaları görmezden gelerek, medeniyetin beşiği olan bu topraklardan, Anadolu’dan ‘evet’ diye haykırıyoruz.”

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

18Sinop Devlet Hastanesi Başhekimi FETÖ’den gözaltında

İbrahim ASLAN/SİNOP, (DHA)- SİNOP Atatürk Devlet Hastanesi Başhekimi Ercan Yarar ve eşi aile hekimi Fulya Yarar FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alındı.
Sinop Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında Sinop Atatürk Devlet Hastanesi Başhekimi Ercan Yarar ve eşi aile hekimi Fulya Yarar bugün gözaltına alındı. Şüpheliler sağlık kontrollerinin ardından Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Konuyla ilgili soruşturma sürüyor.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

17Görmez: Müşavir ve ateşelere yazı gönderdik

GÖRMEZ, Diyanet İşleri Başkanlığında Alman gazetecilerin de bulunduğu yabancı basın mensuplarıyla bir araya geldiği toplantıda, soruları yanıtladı. Bir gazetecinin, “Almanya’daki 4 din görevlisinin Türkiye’ye geri çağrıldığı ve aramaların onlar çağrıldıktan sonra gerçekleştiğini” ileri sürerek, detayların paylaşılmasını istemesi üzerine Görmez, herhangi bir din görevlisinin basında iddia edildiği gibi casusluk denilebilecek herhangi bir eylem içerisinde olmadığını söyledi. Olay sonrası iki ülke arasındaki ilişkilerin zedelenmemesi için yanlış anlaşılmaya müsait olabilecek yetki aşımında bulunan 6 din görevlisinin Türkiye’deki asli görevlerine iade edildiğini ifade eden Görmez, bunu suç işlendiği için yapmadıklarının altını çizdi. Böyle bir suç işlense başka şekilde davranacaklarını belirten Görmez, şöyle dedi:

‘SİYASİ TARTIŞMALARI ALEVLENDİRMEK İÇİN’

“Seçim atmosferinde iki ülkenin ilişkileri zedelenmesin, İslam, din, DİTİB, Diyanet bu polemiklere malzeme yapılmasın diye, sadece özveride bulunmak için şeklen yetki aşımında bulunduğunu kabul ettiğimiz 6 arkadaşımızı Türkiye’deki görevlerine iade ettik. Buna rağmen, Türkiye’ye döndükleri halde Anayasayı Koruma Dairesi, ‘Burada herhangi bir tecessüs hareketi, casusluk hareketi yoktur’ dediği halde, Türkiye’ye dönen din görevlilerinin evlerine baskın yapılmasını sadece medyadaki polemiklerin etkisiyle siyasi tartışmaları alevlendirmek için yapılmış bir hareket olarak değerlendiriyoruz.”

‘VATANDAŞLARIMIZI KORUMAK VAZİFEMİZ’

15 Temmuz sonrası Diyanetin, DİTİB’e Almanya’daki FETÖ üyelerinin belirlenmesine yönelik bir talimat verip vermediğinin sorulması üzerine Görmez, “Biz DİTİB’e talimat veremeyiz. DİTİB, Alman kanunlarına göre kurulmuş, kendi tüzel kişiliği olan bir müessesedir. Genel Kurulunun Başkanının, Diyanet İşleri Başkanlığı olması, Diyanet’in DİTİB’e talimat vereceği anlamına gelmez” dedi.
DİTİB’in kendine özgü kurulları bulunduğunu ve Diyanet ile ilişkisinin dini, manevi, ilmi çerçevede olduğunu dile getiren Görmez, bu bağın doğrudan organik olmadığının altını çizdi. Diyanet İşleri Başkanlığının yurt dışında müşavir ve ataşeleri bulunduğunu belirten Mehmet Görmez, şu ifadeleri kullandı:
“Bizim gönderdiğimiz yazı, DİTİB’e gönderdiğimiz bir yazı değildir. Bizim gönderdiğimiz yazı, büyükelçiliklerde bulunan Diyanet İşleri Başkanlığını temsil eden, yahut başkonsolosluklarda bulunan müşavir ve ataşeleridir. Elbette biz dünyadaki bütün müşavir ve ataşelerimize, hizmet götürdüğümüz vatandaşlarımızı DEAŞ gibi terör örgütlerinin anlayışından korumak ve muhafaza etmekle mükellef olduğumuz gibi, 40 yıldır dünyanın her tarafında din görüntüsü altında dini istismar ederek milletimize ve de bütün insanlığa zarar veren bir hareketten de vatandaşlarımızı korumanın ve muhafaza etmenin vazifemiz olduğunu açıkça ifade etmek istedim.”

‘YAZI, BİR TERÖR ÖRGÜTÜYLE İLGİLİ’

Bir basın mensubunun yazıda “FETÖ üyelerinin belirlenmesinin istendiğini” öne sürerek, buna ilişkin değerlendirmesini sorması üzerine Görmez, Türkiye’ye geri çağrılan din görevlilerinin evlerine baskın düzenlendiğini ve bilgisayarlarına el konulduğunu belirtti. Bu kişilerin Türkiye’ye dönmesine rağmen evlerine baskın yapılmasının siyasi ve medyatik unsurlar barındırdığını dile getiren Görmez, şunları kaydetti:
“Büyükelçiliklere gönderdiğimiz yazı, bir terör örgütüyle ilgilidir, şahıslarla ilgili değildir. Yani bizim Batılı dostlarımıza, Avrupalı dostlarımıza anlatmakta zorlandığımız husus budur. Bir terör örgütü düşünün ki, din görüntüsü altında devlete sızıyor ve bu devletin, bu ülkenin Meclisine, Cumhurbaşkanlığı makamına uçaklarla saldırıyor, 245 insanı şehit ediyor, 2 bini aşkın insanı yaralıyor. Dolayısıyla bu örgütün de yanlışlıklarından kendi vatandaşlarımızı korumayı kendi görevimiz olarak kabul ediyoruz.
Geçen Almanya’dan gelen basın mensuplarına da ifade ettim, o yazıda ‘FETÖ’ kelimesi yerine ‘DEAŞ’ olsaydı, bugün bu basın toplantısını yapacak mıydık? Almanya’da bir tek haber konusu olarak gündeme gelecek miydi? Herkesin kendisine bu soruyu sormasını istiyorum. Sayın Merkel’in açıklamasında kullandığı bir ifade var, Alman kamuoyunu Türkiye Devleti’yle empati yapmaya davet etti, dedi ki ‘Empati yapalım, bizim ordumuzun bizim Meclisimize tanklarla, toplarla, uçaklarla saldırdığını düşünelim, biz ne yaparız?’ Dolayısıyla şahısların hayatıyla ilgili bir yazı değildir, şahısların özelleriyle ilgili bir yazı değildir, bir terör örgütü ile ilgilidir ve terör örgütünden oradaki vatandaşlarımızı korumakla ilgilidir. Onların gönderdiği yazılar içerisinden şahıslarla ilgili olarak bilgi verenler de iyi niyet göstergesi olarak derhal asli görevlerine çağrılmışlardır. Bütün bunlar yapıldığı halde bu kampanyanın devam etmesi kabul edilemez.”

‘BAŞBAKAN YILDIRIM’I BİLGİLENDİRDİM’

Sadece Almanya değil, diğer bazı ülkelerde de benzer sorunlar yaşandığının belirtilmesi ve onlara ilişkin son gelişmelerin sorulması üzerine Mehmet Görmez, Türkiye-Almanya ve Diyanet-DİTİB ilişkisinin aynı zamanda Avrupa’nın diğer ülkelerini de olumlu ve olumsuz etkilediğine işaret etti. Görmez, Hollanda ve Avusturya’da da bazı sorunlar yaşandığını, ancak bunların konuşulduğunu söyledi.
Durumun Almanya ve Türkiye ilişkilerini nasıl etkileyeceği konusunda Görmez, Başbakan Binali Yıldırım’ın cumartesi günü Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüşeceğini, konu hakkında Başbakan Yıldırım’a detaylı bilgilendirme yaptığını kaydetti. Almanya’da kadim devlet aklının bu 40 yıllık kazanımları heba etmeyeceğine inandığını bildiren Görmez, şu açıklamalarda bulundu:
“Bütün bu yaşadıklarımızın, seçim süreçlerinde özellikle yeni çıkan bazı hareketlerin İslamofobik söylemler üzerinden oy kazanmaya başlamasının meydana getirdiği geçici bir süreç olduğunu düşünüyorum. Bütün bu tartışmalar bittiğinde, herkesin akılla ve hikmetle düşünmeye başladığında bu modelin, DİTİB modelinin, Diyanet ve DİTİB ilişkisinin hem Almanya’nın hem Avrupa’nın lehine olduğu konusunda herkesin bir ortak kanaate sahip olduğunu ve olacağını düşünüyorum. Yani bütün bu yaşadıklarımızın geçici olduğuna inanmak istiyorum demiyorum, inanıyorum.”
Kaynak: Hürriyet

16108 FETÖ’cü polis hakkında 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemi

SAMSUN,(DHA) – SAMSUN’da FETÖ/PDY soruşturması kapsamında 72’si tutuklu 108 eski emniyet personeli hakkında hazırlanan iddianame mahkeme tarafından kabul edildi. Sanıklar hakkında 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar hapis cezası istendi. İddianamede yeralan ifadeye göre itirafçı T.S., 15 Temmuz gecesi ‘Samsun il emniyet komiserleri imamı’ndan ByLock üzerinden, ‘Değerli abiler şu an askerler yönetime müdahaleye başladı. Herkes işini gücünü bıraksın, bulunduğu yerden arkadaşlarını yönlendirsin ve askerlerin müdahalesine yardımcı olmalarını temin etsin, direnmesinler”  mesajının geldiğini söyledi.
Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında emniyet personeline yapılan operasyonda gözaltına alınan ve ByLock kullandıkları iddiasıyla 72’si tutuklu 108 kişi hakkında hazırlanan iddianame tamamlandı. Samsun 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede FETÖ’nün şifreli haberleşme uygulaması ByLock kullanan sanıkların, fiilen darbe teşebbüsüne iştirak ettikleri konusunda savcılığın kanaate vardığı vurgulandı. ByLock kullandığı tespit edilen sanıkların ‘Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme’, ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme’ ve ‘Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme’ suçlarından 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve ‘Silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçlarından 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezaları isteniyor.
FETÖ’nün darbe girişimi sırasında emniyet mensubu sanıklar arasındaki ByLock yazışmalarına da yer verilen iddianamede, soruşturma kapsamında gözaltına alındıktan sonra itirafçı olan örgütün ‘komiserler grubu abisi’ T.S.’nin itiraflarına da yer verildi. T.S.’nin itirafı doğrultusunda emniyet oluşumuna ‘abilik’ yapan FETÖ mensupları tarafından, emniyet mensubu örgüt üyelerine darbeye fiili destek çağrısı yapıldığı bilgisine ulaşıldı.
T.S., darbe girişimi gecesi FETÖ’nün ‘Emniyet abisi’ ve ‘Emniyet imamları’ tarafından, örgütün şifreli haberleşme uygulaması ByLock gibi programlar kullanan emniyet mensubu üyelerine, alt abilere, 15 Temmuz darbe girişimine destek olunmasına yönelik mesajlar atıldığını itiraf etti.
‘Samsun il emniyet komiserleri imamı’ olan ‘Yavuz’ kod adlı kişinin ByLock’tan, “Değerli abiler şu an askerler yönetime müdahaleye başladı. Herkes işini gücünü bıraksın, bulunduğu yerden arkadaşlarını yönlendirsin ve askerlerin müdahalesine yardımcı olmalarını temin etsin, direnmesinler, direnen emniyet güçlerine engel olsunlar. Her ilden ve bölgeden yapılan müdahale konusunda bilgi alalım. Bu strateji ile hareket edip bizi her yerden bilgilendirin. Düzgün not yazın. Askere direnmesin arkadaşlar, direnenlerin direncini kırsınlar, özellikle özel harekatta ve çeviktekiler askere teslimiyet gösterip menfilerin direnci kırılsın. Herkese ulaşalım” diye mesajlar gönderdiğini söyleyen T.S.’nin ifadeleri iddianamede yer aldı.
72’si tutuklu, 108 sanığın yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacağı belirtildi.
Kaynak: Hürriyet

15MHP iki teşkilatını daha kapattı

MHP Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, ilçe teşkilatlarının kapatılması kararının Başkanlık Divanı tarafından alındığını duyurdu. Çetin, kararın Denizli İl Başkanlığına ve Denizli Valiliğine bugün bildirildiğini belirtti.

HAYIR DİYECEKLERİNİ AÇIKLAMIŞTI

MHP Buldan İlçe Başkanı Mehmet Tuğrul, anayasa değişiklikleri için yapılacak referandumda Genel Merkezin aksine, ‘hayır’ diyeceklerini açıklamıştı.

Tuğrul yaptığı yazılı açıklamada, Anayasa değişikliğinin devletin tek adam tarafından yönetildiği bir sistemi getirdiğini iddia ederek şöyle demişti:
“Demokrasilerde kararları kanunlara göre kurum ve organlar verir, kişiler de yönetimi buna göre yapar. Bu yeni düzenlemede ise kararları veren de yönetimi yapan da tek adamdır. Tek adam yönetimi incelendiğinde var gibi olduğu görülen hukukun, demokrasinin ve kurumların aslında yok olduğu anlaşılmaktadır. Buldan MHP İlçe Teşkilatımızın ‘hayır’ı parlamenter sistemin devamlılığını istemekten başka bir şey değildir. Genel Başkanımızın yasama, yürütme ve yargının tek adama bağlandığı yetkilerin gelecek dönemlerde mevcut cumhurbaşkanının siyaset arenasından çekildikten sonra hangi zihniyette bir insanın eline geçeceğini öngörememesini endişe ile karşılamaktayız.”

‘Hayır’ diyen Türk milliyetçilerinin iradesiyle FETÖ, PKK gibi yapıları aynı kefeye koymamak gerektiğine dikkat çeken Tuğrul, “Bizim ‘hayır’ımız bu kutlu devletin en can alıcı hücrelerine sinsice yuvalanan, devletimizi içten içe kemiren FETÖ’cülerin ‘hayır’ından çok farklıdır. Bu hain örgüt bu saatten sonra hükümet ne derse zaten hayır diyecektir. Onların hayır’ında hayır değil yine şer vardır. Ancak Türk milliyetçilerinin hayır’ında hayır vardır. Türk milliyetçilerinin hayır’ında Türk milletinin geleceği ile ilgili duyulan endişe ve gelecekle ilgili yapılmış analizlere dayanan bir öngörü bulunmaktadır. Bizler tercihimizi aklımızın erdiğinden bu yana MHP tarafında kullandık. Ve bu tercihimizi kullanırken de kimseye sormadık. Ha illaki bir tercihte bulunacaksak da bu tercih partimizin tüzüğünde belirtildiği üzere demokrasi ve parlamenter sistemden yana olacaktır. Ne mutlu Türk’üm diyene” dedi.
Kaynak: Hürriyet

14FETÖ’den tutuklu eski Kaymakam Kadir Güntepe hakkında takipsizlik kararı

ŞIRNAK, (DHA) – ŞIRNAK Cumhuriyet Başsavcılığı, Cizre, Silopi ve Beytüşşebap ilçelerinde sokağa çıkma yasağı ilan eden ve aralarında FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklu bulunan eski Beytüşşebap Kaymakamı Kadir Güntepe’nin de bulunduğu 3 kaymakam hakkında Mezopotamya Hukukçular Derneği’nin yaptığı suç duyurusuna takipsizlik kararı verdi.
Mezopotamya Hukukçular Derneği üyesi bir grup avukatın, Şırnak’ın Cizre, Silopi ve Beytüşşebap ilçelerinde 2015-2016 yıllarında sokağa çıkma yasağı ilan eden Kaymakamlar hakkında, insanlığa karşı suç işlemek, Anayasa’yı ihlal etmek ve görevi kötüye kullanmak iddiasıyla yaptıkları suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturma tamamlandı. Suç duyurusunu değerlendiren Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı, aralarında FETÖ/PDY terör örgütü soruşturması kapsamında tutuklu bulunan eski Beytüşşebap Kaymakamı Kadir Güntepe’nin de bulunduğu 3 Kaymakam hakkında takipsizlik kararı verdi.
Takipsizlik kararında, ismi geçen ilçelerde yaygınlaşan terör olaylarının önlenmesi ve kamu düzeni ile asayişin sağlanması için sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği belirtildi. Çatışmalarda bir çok güvenlik görevlisinin şehit olduğu ve bir çok PKK terör örgütü mensubunun etkisiz hale getirildiği belirtilen kararda, mevcut uygulamanın yürürlükte bulunan mevzuata aykırı yönünün bulunmadığı ifade edildi.
Savcılık, Türkiye Cumhuriyeti devletinin toprak bütünlüğünü, vatandaşın can güvenliğinin sağlanması amacı ile örgüt ile mücadele edilmesi şeklinde gelişen olaylarda şüphelilerin üzerlerine suç atfedilemeyecek olması nedeni ile kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini ifade etti.
Mezopotamya Hukukçular Derneği karara itiraz edeceklerini açıkladı.
Kaynak: Hürriyet

13Konya’da FETÖ operasyonu: 30 gözaltı

Tolga YANIK/KONYA, (DHA)- KONYA’da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Mevlana Üniversitesi Hastanesi’nin eski çalışanlarına yönelik yapılan operasyonda, haklarında yakalama kararı çıkartılan 98 kişiden 30’u gözaltına alındı. Operasyonun sürdüğü belirtildi.
Konya Cumhuriyet Başsavcılığı darbe girişiminin ardından FETÖ/PDY’ye hakkında soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında bugün polis tarafından Konya merkezli 18 ilde KHK’la kapatılan Mevlana Üniversitesi Hastanesi’nin eski çalışanlarına yönelik operasyon düzenlendi. Eş zamanlı düzenlenen operasyonda haklarında yakalama kararı çıkartılan aralarında doktor, hemşire ve idari personelin bulunduğu 98 kişiden 30’u gözaltına alındı. Gözaltına alınan şüphelilerden bazıları Konya Eğitim Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçirildi.
Şüphelilerden hastanenin teknik servisinde görevli Mustafa Fidan’ın, kendisini görüntüleyen basın mensuplarına, “Yakışıklı çıkacağız mı?” diye sorması dikkat çekti. Hakkında yakalama kararı çıkartılan şüphelilerin gözaltına alınması için operasyonun devam ettiği belirtildi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

12“FETÖ’nün İstanbul Üniversitesi yapılanması” davası: 6 akademisyen tahliye oldu

Ümit TÜRK / İSTANBUL (DHA) – FETÖ/PDY’nin İstanbul Üniversitesi’ndeki yapılanmasının içinde yer aldığı öne sürülen 13’ü tutuklu 45 akademisyenin yargılandığı davada, mahkeme 6 akademisyenin tahliyesine karar verdi. Mahkeme heyeti ayrıca İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne yazı yazılarak sanıklarla ilgili açığa alınmalarına ve ihraç edilmelerine ilişkin varsa dayanak teşkil eden bilgi ve belgenin de mahkemeye gönderilmesine karar verdi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 4 gün süren duruşmaların ardından mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Ferah Armutçu, Hasan Fehmi Erol, Metin Halaç, Lütfi İlhan Yargıç, Savaş Açıkkaya ve Vedat Demir’in tutuklulukta kaldıkları süre ve suç vasfının değişme ihtimalini dikkate alarak tahliyelerine karar vererek haklarında yurtdışı yasağı konulmasına hükmetti.

Sanıklar Ahmet Edip Müftüoğlu, Enis Güney, Erol Önen, Halim Taşkaya, Hasan Hakan Ulutin, Mustafa Selçuk ve Osman Abalı’nın ise “Bylock kullanıcısı olduklarına dair yapılan tespitler, Bank Asya’daki hesap hareketleri, tanık beyanları, mobil telefon dijital inceleme tutanakları ve aramalarda ele geçirilen ve örgütsel bağ şüphesini ortaya koyan kitap, yayın, eserlerin varlığı” gerekçesiyle tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.

MAHKEME, AÇIĞA ALINMA VE İHRAÇLARA İLİŞKİN REKTÖRLÜKTEN BELGİ İSTEDİ

Mahkeme heyeti ayrıca İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne yazı yazılarak sanıklarla ilgili açığa alınmalarına ve ihraç edilmelerine ilişkin varsa dayanak teşkil eden bilgi ve belgenin de mahkemeye gönderilmesine karar verdi. Duruşma, 3 Mayıs’a ertelendi.

22,5 YILA KADAR HAPİS CEZASI TALEP EDİLİYOR

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Mehmet Şenay Baygın tarafından hazırlanan iddianamede, FETÖ’nün akademik yapılanmasına ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında İstanbul Üniversitesi’nde görevli aralarında Prfofesör ve Doçentlerin olduğu 45 sanık hakkında, “Silahlı terör örgütü kurmak veya yönetmek” ile “Silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlarından 7,5 yıldan 22,5 yıla kadar değişen oranlarda hapiz cezası talep ediliyor.

 
Kaynak: Hürriyet

11‘FETÖ’den kurtaracağım’ diyerek dolandıran sahte müfettiş suçüstü yakalandı

Ali Ekber ŞEN / MERSİN, (DHA) – MERSİN’in Erdemli İlçesi’nde kendisini müfettiş olarak tanıtıp, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında etkili olduğunu öne sürerek dolandırıcılık yaptığı öne sürülen Mahmut Aksay, suçüstü yakalandı.
Erdemli Emniyet Müdürlüğü’ne başvuran Cahit E., kendisiyle irtibata geçen Mahmut Aksay’ın daha önceden MİT ve JİTEM’de çalıştığını, şu anda Kamu Müsteşarlığı’nda aktif görev yaptığını, müfettiş yardımcısı olarak çalıştığını söyleyerek, FETÖ soruşturmasında gözaltına alınan ağabeyine yardım edebileceğini, adliyede tanıdığı hakim olduğunu öne sürüp para istediğini anlattı. Cahit E. bu kişiye 3 bin lira ödediğini, ağabeyinin serbest bırakılmasının ardından tekrar yanına gelip, FETÖ soruşturması geçiren eniştesine de yardım edebileceğini belirterek 15 bin lira istediğini ileri sürdü.
TANITIM KARTI GERÇEK, BİLGİLER SAHTE
Bu bilgiler üzerine Cumhuriyet Savcısının talimatıyla Cahit E., seri numaraları alınmış 2 bin lirayı buluşma noktasına gelen Mahmut Aksay’a teslim etti. Ardından da, çevrede önlem alan polis, Aksay’ı gözaltına aldı. Mahmut Aksay’ın yapılan üst aramasında, üzerinde kendi fotoğrafı bulunan ‘Başbakanlık Daimi Personel Kartı’ çıktı. Henüz nasıl temin ettiği belirlenemeyen karttaki bilgilerin Mahmut Aksay’a ait olduğu ve görev tanımlamasının ‘müfettiş yardımcısı’ olarak yazıldığı belirlendi. Üzerinde borç- alacak listesi çıkan şüphelinin evinde yapılan aramada ise, aralarında iş adamlarının da bulunduğu çok sayıda kişinin nüfus cüzdanı fotokopileri ile kendisi adına düzenlenmiş Milli Eğitim Bakanlığı Özel Güneşim Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi personel kimlik kartı ele geçirildi.
‘Nitelikli dolandırıcılık’ suçundan mahkemeye çıkartılan Mahmut Aksay, tutuklandı.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

10FETÖ’den 4 er tutuklandı

Yusuf ÇINAR/ÇORUM, (DHA) – ÇORUM’da, Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında 4 kısa dönem asker tutuklandı.
Çorum Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY’ye yönelik soruşturma kapsamında İl Jandarma Komutanlığı’nda vatani görevini yapan kısa dönem askerler D.Y., K.A., F.A., Ş.D., Y.Ç., S.Ş., S.Y. ve öğretmen N.K.’dan oluşan 8 kişi Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.
Zanlılardan öğretmen N.K., savcılıktan serbest bırakılırken, askerlerden Ş.D., K.A., S.Y. ve Y.Ç. tutuklandı. Diğer 3 kişi ise adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

9YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç: Üniversitelere kadro takviyesi yapıyoruz

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından KHK ile üniversitelerden ihraçlarla ilgili açıklama yaptı.

Darbe girişiminin ardından yükseköğretim kurumlarından ihraçlar yaşandığını belirten Saraç, “Elbette bizim birinci vazifemiz, bu ihraçların yükseköğretim kurumlarında sürdürülen eğitim öğretim faaliyetlerine bir sekte vurmaması. Bunun için YÖK’ün tedbirler alması gerekiyor. YÖK’de bu şuurla bir müddetten beri bir çalışma sürdürüyor. Bu hafta da dahil, özellikle ihraçların yoğun yaşandığı üniversitelerin rektörlerini YÖK’e davet ediyoruz. Onlarla istişareler yapıyoruz. Onlarla birlikte bu ihraçların eğitim öğretimine sekte vurmaması, öğrencilerin eğitimlerinde nitelik kaybına uğrayarak mağdur olmaması için almamız gereken tedbirleri masaya yatırıyoruz, müzakere ediyoruz ve çok hızlı bir şekilde de kadro takviyeleri yapıyoruz” dedi.

Saraç, ihraçların yoğun yaşandığı üniversitelerin öğretim üyesi kullanma taleplerini hiç bekletmeden hatta üniversitelerdeki süreçlerden çok daha kısa bir süre içerisinde sonuçlandırdıklarını belirtti.

“AKADEMİK ELEMAN SIKINTISI YAŞANMAMASI İÇİN TEDBİR ALIYORUZ”

Öğretim üyeleri dışındaki araştırma görevlisi, okutman, öğretim görevlisi kadro ihtiyaçlarının da her yıl belirlendiğini dile getiren Saraç, “Mevzuat bunu YÖK’ün planlamasına bırakarak üniversitelere tevzi yapılmasını öngörüyor. Öğretim üyesi dışındaki bu kadroların da üniversitelere dağıtımında ihraçları çok önemli hatta birincil derecede bir faktör olarak değerlendiriyoruz. Çünkü üniversitelerimizde bir eğitim öğretim elemanı, akademik eleman sıkıntısı yaşanmaması için tedbir almamız lazım. Bunu da alıyoruz. Araştırma görevlisi, okutman, öğretim görevlisi dağıtımında da buna da dikkat ediyoruz” diye konuştu.

İhraç edilen akademisyenler arasında danışmanlık yapanların bulunduğunu hatırlatan Saraç, “Danışmanlıktaki sınırlar da dahil olmak üzere bazı kararlarımızı yeniden gözden geçiriyoruz. İhraç edilen akademisyenlerin üzerindeki danışmanlıkların o üniversitede ilgili enstitülerce başka öğretim üyelerine devrinde kısıtlar varsa o kısıtların kaldırılmasına yönelik de bir dizi kararımız var” dedi.

Tez danışmanlıklarında eğitimin kalitesini sağlamak üzere her öğretim üyesinin üzerinde belirli sayıda öğrencinin olabileceğine yönelik kararın bulunduğunu hatırlatan Saraç, “Burada bir esneklik oluşturmak üzere bazı kararlar aldık” bilgisini paylaştı.

“KALİTE ÇITASINI YÜKSELTMEYE YÖNELİK GAYRETLER DURMADI”

Süreci üniversite rektörleriyle yürüttüklerini anlatan Saraç, “Eğitim ve öğretimdeki niteliğin darbe teşebbüslerine rağmen daha da yükselerek devam edeceği hususunda bir kanaat taşıyorum. Eğitim öğretimde kalite çıtasını yükseltmeye yönelik gayretlerimizi bu darbe teşebbüsü durdurmadı” dedi.

Yükseköğretim kurumlarında bir taraftan başta FETÖ olmak üzere bütün terör örgütleriyle mücadelenin devam ettiğinin altını çizen Saraç, “Diğer taraftan da eğitim öğretimdeki nitelik kaybının yaşanmamasının şartlarını, tedbirlerini oluşturuyoruz” diye konuştu.

Yükseköğretim camiasının ve üniversitelerde eğitim öğretim gören öğrencilerin ebeveynlerinin gönüllerinin rahat olmasını isteyen Saraç, “Yükseköğretim Kurulu olarak eğitim öğretimde bu ihraçların zaaf oluşturmaması için gerekli bütün tedbirleri alıyoruz, almaya da devam edeceğiz” dedi.
Kaynak: Hürriyet

8İhbarcı mahkum ortadan kayboldu

Mustafa KOZAK/ANTALYA, (DHA) – ANTALYA’da geçen kasım ayında cezaevinde isyan çıkarması için FETÖ’cülerin kendisine 300 bin lira teklif ettiği iddiasıyla polise başvuran açık cezaevinde kalan mahkum Mehmet Özgür Ç., evci iznine çıktıktan sonra ortadan kayboldu. Ç.’nin kaybolduğu, kendisinden isyan çıkarmasını istediği ileri sürülen işadamının yargılandığı davaya tanık sıfatıyla çağrılması üzerine ortaya çıktı.
Antalya’da Cezaevinin açık bölümünde kalan, oto hırsızlığından hükümlü Mehmet Özgür Ç., geçen yıl kasım ayında evci iznine çıktığında polise başvurup, cezaevinde isyan çıkarması karşılığında kendisine 300 bin lira teklif edildiğini iddia etti. Bu teklifin cezaevinden izinli çıktığında alışveriş merkezinde karşılaştığı bir işadamı tarafından yapıldığını ileri süren Mehmet Özgür Ç., bu kişinin kendisine Fetullah Gülen’le çekilmiş fotoğraf ve Gülen’le ilgili kitaplar verdiğini de söyledi. Mehmet Özgür Ç. bunları da polise teslim etti.
Cezaevinde isyan çıkarma teklifini yapan işadamının Antalya’da mermer işleri yapan Hüseyin Y. olduğunu ileri süren Mehmet Özgür Ç. “Bu ahlaksız işi kesinlikle kabul etmedim. Amacım bu ve bu gibi kişilerin temizlenmesi” diyerek, şikayetçi oldu.
CEZAEVİNE GERİ DÖNMEDİ
Şikayet üzerine Hüseyin Y. ile çocukluk arkadaşı Ekrem P., örgüt üyeliğinden gözaltına alınıp mal varlıklarına ve banka hesaplarına bloke konuldu. Haklarında Antalya 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açılan sanıklar, suçlamaları kabul etmedi. Hüseyin Y., şikayette bulunan kişiyi tanımadığını iddia etti. Bunun üzerine mahkeme, şikayetçi mahkumun tanık sıfatıyla davanın 2’nci duruşmasında dinlenmesine karar verdi. Ancak Mehmet Özgür Ç. ikinci duruşmaya katılmadı. Yapılan araştırmada, Mehmet Özgür Ç.’nin iki hafta önce yine evci olarak cezaevinden çıktığı, ancak geri dönmediği anlaşıldı. Mehmet Özgür Ç. adreslerinde de bulunamadı.
GÜLEN İLE FOTOĞRAF
Hüseyin Y. mahkemedeki ifadesinde, kendisine tanımadığı bir oto hırsızının iftira attığını iddia etti. Hüseyin Y., “Ben bu kişiyi tanımıyorum. Ancak tutuklanmadan 2 hafta kadar önce bana adının Özgür olduğu söyleyen bir kişiden telefon geldi. Benimle ilgili elinde belgeler olduğunu söyleyip para talep etti. Ben de kabul etmedim” dedi.
Hüseyin Y., ortaklarından birinin 2000’li yılların ortalarında cemaat olarak bilinen yapı ile görüştüğünü, kendisinin de toplantılara davet edilip 2008 yılında ABD’ye gidip Pensilvanya’da Fetullah Gülen’i ziyaret edip fotoğraf çektirdiklerini anlattı. Hüseyin Y., 17- 25 Aralık süreci sonrasında bu yapı ile irtibatını kestiğini söyledi. 2008 yılında çekilen bu fotoğrafla tehdit edilip kendisinden para talep edildiğini, vermeyince şikayet edildiğini savunan Hüseyin Y. şunları anlattı:
“Üzerime atılı suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Hiç tanımadığım, görmediğim bir oto hırsızı bir iftira atıyor. Bu nedenle 3 aydır tutukluyum. 300 bin lira verip cezaevini karıştırtacakmışım. Deli miyim ben, aptal mıyım. Bu ülke için dağları delip, mermer çıkarıp ülkeye döviz kazandıran bir işadamıyım. İftira atan bu kişi bulunamazsa cezaevinden çıkamayacak mıyım?”
‘BİR ZİBİDİ BİR TAŞ ATTI’
Tutuksuz yargılanan Ekrem P. ise geçmişte çocuklarını bu yapı ile irtibatlandırılan okullara gönderdiğini ve sohbetlerine katıldığını, ancak hiçbir zaman finans desteğinde bulunmadığını söyledi. Örgütün üyesi de olmadığını belirten Ekrem P., “Bir zibidi bir taş attı. Onun yüzünden maddi ve manevi olarak kilitlendik” dedi.
Mahkeme, duruşmayı erteledi.
Kaynak: Hürriyet

7Türel Avrupa Konseyi kongresinde

 

ANTALYA, (DHA) – ANTALYA Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Milli Heyet başkanı olarak Atina’da düzenlenen Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nde Türkiye’yi temsil etti. Türel, Avrupa Konseyi üyelerine hukuk ve demokrasi dersi verdi.

Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi İzleme Komitesi Milli Heyet Başkanlığı görevini yürüten Menderes Türel, Yunanistan’ın başkenti Atina’da gerçekleştirilen Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’ne katıldı. Türkiye’nin çeşitli şehir ve ilçelerinin farklı siyasi partilerden belediye başkanları, belediye ve il genel meclis üyelerinden oluşan Milli Heyet’e başkanlık eden Türel, kongrede yaptığı konuşmada Türkiye’deki terör gerçeğini anlatarak, konsey üyelerine hukuk ve demokrasi dersi verdi.

Ayrılıkçı terörün yanı sıra 15 Temmuz akşamı FETÖ isimli terör örgütü tarafından demokrasiye darbe girişiminde bulunulduğunu hatırlatan Türel, “Türk milletinin demokrasiye bağlılığı açıktır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın halkı demokrasiye sahip çıkmak üzere meydanlara havaalanlarına ve sokaklara davet etmesi üzerine Türk insanının tankların önüne yatarak, bu darbeyi engellemesi bence ülkenin ve milletin demokrasiye bağlılığı açısından takdir edilmesi gereken bir husustur” dedi.

Terör soruşturmaları kapsamında gözaltına alınan, görevden uzaklaştırılan belediye başkanları ve meclis üyeleri ile ilgili de konuşan Başkan Türel, şunları söyledi:

“Avrupa Konseyi üyelerinin belediye başkanı ve meclis üyesi veya seçilmiş kişilerin suç işleme imtiyazı var gibi bir düşünceleri varsa bunun anlaşılabilir bir şey olmadığını izah etmem gerekir. Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda belediyelerin resmi araçları ile yapılan canlı bomba eylemleri sonunda birçok vatandaşımız hayatını kaybetti. Bu insanlar, bağımsız yargılanmak suretiyle beraat ettikleri takdirde yeniden görevlerine dönebilirler. Suç işleme şüphesi olan bir kişinin görevinde kalarak soruşturmanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün değildir.”

Tutuklu gazeteciler konusuna da değinen Başkan Türel, kendisinin de eski bir gazeteci olduğunu belirterek, şunları aktardı:

“Bu gazeteciler banka soymaktan, adam öldürmekten ve teröre bulaşmaktan yargılanmaktadırlar. Avrupa Konseyi’nin kimseye bazı suçları işleme imtiyazı vermesi kabul edilemez. Ayrıca olağanüstü hal sadece Türkiye’de yoktur. Fransa’da da hala olağanüstü hal var. Bunlar anayasal temeller üzerindedir. Avrupa’da da belediye başkanı için çeşitli suçlar işlediğinde yerine atanan devlet görevlileri vardır. Bizim anayasamızın değiştirilemez maddelerinden bir tanesinde Türkiye’nin hukuka bağlı, demokrasi ile yönetilen bir ülke olduğu yazıyor. Türkiye güvenliği AB’nin güvenliği demektir. Örneğin Türkiye bugün 3 milyon sığınmacıya yardım etmeseydi Avrupa doğrudan etkilenecekti. Avrupa Konseyi bu süreçte Türkiye’nin yanında olmalıdır.”

FOTOĞRAFLI

 
Kaynak: Hürriyet

6DİTİB’e ancak teşekkür edilir

G20 Dışişleri Bakanları Toplantısı için Almanya’da bulunan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Köln’de Avrupalı Türk Demokratlar Birliğinin (UETD) düzenlediği etkinliğe katıldı. Her yurt dışı ziyaretinde Türklerle bir araya gelmeye çaba gösterdiklerini belirten Çavuşoğlu, Türkiye’ye çok büyük bir ilginin bulunduğunu, kendilerinin de yoğun bir diplomasi trafiği yürüttüğünü, güçlü bir Türkiye için çalıştıklarını kaydetti.
Almanya ile güvene dayalı bir şekilde ilişkilerini geliştirmek istediklerini belirten Çavuşoğlu, Almanya’nın bugüne kadar sığınmacılar meselesinde diğer Avrupalı ülkelere göre farklı bir tutum göstermesinin kendilerini memnun ettiğini söyledi. Çavuşoğlu, “Ancak herkesin elini taşın altına sokması lazım. Popülizme yer vermemeliyiz” görüşünü aktardı.

TERÖRE TÖLERANS YOK

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in kısa bir süre önce Ankara’ya gerçekleştirdiği ziyarette Almanya’daki terör örgütü PKK ve Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeleriyle ilgili Türkiye’nin beklentilerini ilettiğini hatırlatan Çavuşoğlu, “Somut adımlar beklemek de bizim en doğal hakkımızdır. Terörle ilgili konularda gevşek davranamayız. Bugün bazı dostlarıma da söylediğim gibi ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ derseniz terör örgütlerine, o yılan sizi gelir sokar, zehirler. Teröre karşı tolerans yok” diye konuştu.

TÜRKLERDEN BİR KİŞİ BİLE YOK

Almanya’da Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) ile ilgili iddialara da değinen Çavuşoğlu, şöyle dedi: “Son günlerde özellikle DİTİB’e yönelik iddiaları reddediyoruz. DİTİB, Almanya yasalarına göre kurulmuş bir sosyal örgüt. Bugüne kadar sadece burada yaşayan Türklere değil, burada yaşayan Müslümanlara da ciddi hizmetleri olmuştur. Esasen bugün yurt dışında yaşayan Türkler arasında radikalleşen bir kişi bile yok. Bunun da en önemli sebeplerinden biri, DİTİB aracılığıyla hocalarımızın, imamlarımızın, vatandaşlarımızı, soydaşlarımızı yüce dinimiz İslam konusunda doğru bilgilendirmesidir. Dolayısıyla DİTİB’e ancak teşekkür edilir.”

‘KİMSE BUNU ENGELLEYEMEZ’

Mevlüt Çavuşoğlu, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığını destekleyen akımların her geçen gün güç kazandığına vurgu yaptı. Bazı siyasilerin de bunu desteklediğini vurgulayan Çavuşoğlu, şunları söyledi:  “Ben Dışişleri Bakanı dostlarıma soruyorum, Avusturya Dışişleri Bakanına da sordum, ‘Sebastian senin ülkende radikalleşen bir tane Türk var mı?’ ‘Yok’ dedi. (salondakilerin gülmesi üzerine) Niye gülüyorsunuz arkadaşlar? Yani ismi Sebastian Kurz yanlış bir şey mi söyledim? Dışişleri Bakanları arasında tabii ki sürekli beraber oluyoruz, görüşüyoruz ve herkes birbirine ismiyle hitap eder. ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’a da, daha önce Washington’da görmüştüm kendisini, bugünkü görüşmemde Rex diye hitap ettim, ilk ismi Rex. Onlar da bana Mevlüt diyor.
Çavuşoğlu, yurt dışında yaşayan Türklerin hem o ülkelerin yasalarına hem de toplumun kurallarına bağlı kalmasının o ülkeler tarafından takdir edilmesi gerektiğine işaret etti.
Yurt dışındaki Türk vatandaşlarının Türkiye ile olan gönül bağı kesilmeye çalışırsa bunun başarılamayacağına dikkati çeken Çavuşoğlu, “Bu mümkün değil. Bu zorla kurulan, suni bir bağ değildir, gönülden gelen, aşkla olan bağdır. Dolayısıyla kimse bunu engelleyemez, kimse buna cüret etmesin” dedi.

KORKMAYIN, BOYUN EĞMEYİN

Yurt dışında PKK yandaşlarının, FETÖ’nün de kışkırtmasıyla Türklere yönelik saldırılarında artış olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, şöyle devam etti: “Sakın korkmayın, boğun eğmeyin. Bunlar teröristtir, içeride dışarıda fark etmez. Bunlara hesap soracağız. Türkiye’de her yerde inlerindeyiz. Şehirlerden temizledik, şimdi o dağlardaki o ilkel şartlarda yaşadıkları inlerinden temizliyoruz. Yurt dışındaki faaliyetlerini de engellemek için çalışıyoruz. Aldığımız ve alacağımız kararlarla, burada sizleri rahatsız eden, sizleri taciz eden o hainlerden de Türkiye’ye geldikleri zaman hesabını soracağız. Vatandaşlarımı rahatsız edeni ben de rahatsız ederim. Vatandaşlıktan çıkarma dahil her türlü tedbiri alacağız.”

MASAYI TERK ETTİLER

Türkiye’yi büyük Türkiye yapmak için çabaladıklarını ifade eden Çavuşoğlu, bu doğrultuda Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin önemine değindi. “Bu mesele Türkiye’nin geleceği, bekasıyla ilgili meseledir” diyen Çavuşoğlu, bu sistemi hayata geçirmeyi başarmak istediklerini anlattı. Çavuşoğlu, CHP’nin tutumunu eleştirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Bahçeli ve MHP de esasen bu sistemin önemini anlayarak bizimle nasıl bir paket getirmemiz konusunda iş birliği içindeler. Biz isterdik ki, CHP de bize katılsın. Esasen CHP ve diğer partilerle yeni anayasa için komisyonlar kurduk. Son seçimlerden sonra bir daha kurduk ama her seferinde masayı terk ettiler. Aynı Güney Kıbrıs Rum Kesimi gibi, aynı Anastasiadis.”
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin özelliklerini de anlatan Çavuşoğlu, diktatörlük getirilmek istendiği eleştirilerine karşı çıktı: “Sandık nereye gidecek, millete. Esas diktatörlüğü isteyen sensin çünkü bugüne kadar hiçbir seçimi kazanamadın. Seversiniz sevmezsiniz, oy verirsiniz vermezsiniz, bugün Recep Tayyip Erdoğan’dan daha güçlü lider yok. Gittiğim ülkelerin bazıları diyor ki, ‘Recep Tayyip Erdoğan’ı bize iki sene verirseniz bizim ülke düzelir.’ Bunu söyleyen Avrupa ülkeleri de var, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri de var.”
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin güçler ayrılığını kurumsallaştıracağını ifade eden Çavuşoğlu, halk oylamasında milletin en doğru kararı vereceğine inandığını söyledi.

KARARI TÜRK MİLLETİ VERİR

Çavuşoğlu, olağanüstü hal döneminde seçimlerin yapılamayacağına yönelik eleştirilerle ilgili değerlendirmelerde de bulundu: “Özellikle üyesi olduğumuz örgütlere, Avrupa Birliğine, Avrupa Konseyine, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisine ve onların uzmanlık kuruluşlarına söylediğimiz bir şey var; siz ancak bu paketin demokratik olup olmadığı hakkında yorum yapabilirsiniz. Ben sana katılırım katılmam ayrı bir şey ama bu sistemin Türkiye için uygun olup olmadığını söylemek sizin haddiniz değildir. Bu konuda kararı Türk milleti verir.”
Bakan Çavuşoğlu, halk oylamasında “evet” denilmesine ilişkin kampanya yürüten ünlülere yönelik tepkileri anımsattı. Herkesin görüşüne saygı duyduklarını belirten Çavuşoğlu, şöyle dedi: “Evet diyen başta Arda (Turan) olmak üzere, yiğitçe ‘Ben evet diyorum’ dedi. Sanatçılarımız var, Murat Boz gibi. Hakaretleri, küfürleri görmelisiniz. Herkes görüşlerini özgürce söylesin. Evet diyebilir, hayır diyebilir. Hayır diyenin de bizim başımızın üstünde yeri var. Ona da saygı duyuyoruz. Herkes kampanyasını özgürce yapacak. Sen niye evet diyeni linç ediyorsun, hakaretler ediyorsun.”
Kaynak: Hürriyet

5Başhekim ve eşi gözaltında

Alınan bilgiye göre, Sinop Cumhuriyet Başsavcılığınca, yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında Atatürk Devlet Hastanesi Başhekimi Ercan Yarar ile eşi F.Y. hakkında gözaltı kararı verildi.

İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekipleri, Yarar ve eşini evlerinde gözaltına aldı. Sağlık kontrolünden geçirilen zanlılar, emniyete götürüldü.

Gündem Videoları için tıklayınız

Kaynak: Hürriyet

4Buldanlı MHP’lilerden ‘hayır’ kararı

DENİZLİ’nin Buldan ilçesindeki MHP İlçe Başkanı Mehmet Tuğrul, anayasa değişiklikleri için yapılacak referandumda Genel Merkezin aksine, ‘hayır’ diyeceklerini açıkladı.

MHP Buldan İlçe Başkanı Mehmet Tuğrul, TBMM süreci tamamlanarak halkın oyuna başvurulacak anayasa değişikliği ile ilgili yazılı açıklama yaptı. Anayasa değişikliğinin devletin tek adam tarafından yönetildiği bir sistemi getireceğini belirten Tuğrul, adı ister cumhurbaşkanlığı ister başkanlık sistemi olsun karşı çıkacaklarını dile getirdi. Tuğrul, açıklamasında “Bilindiği gibi demokrasilerde kararları kanunlara göre kurum ve organlar verir, kişiler de yönetimi buna göre yapar. Bu yeni düzenlemede ise kararları veren de yönetimi yapan da tek adamdır. Bu yönetim şahsi takdiri, keyfiliği ve hukuk dışılığı -çeteleşmeyi- kaçınılmaz hale getirir. Hukuk, hukuk dışılığı ‘çeteleşme’ olarak  tanımlıyor. Devlette çeteleşme kargaşaya yol açar. Hukuk sistemi işlemez, devlet yönetilemez hale gelir. Bu temel vasıflar dikkate alınarak tek adam yönetimi incelendiğinde var gibi olduğu görülen hukukun, demokrasinin ve kurumların aslında yok olduğu anlaşılmaktadır! Buldan MHP İlçe Teşkilatımızın ‘hayır’ı parlamenter sistemin devamlılığını istemekten başka bir şey değildir. Genel Başkanımızın yasama, yürütme ve yargının tek adama bağlandığı yetkilerin gelecek dönemlerde mevcut cumhurbaşkanının siyaset arenasından çekildikten sonra hangi zihniyette bir insanın eline geçeceğini öngörememesini endişe ile karşılamaktayız” ifadelerine yer verdi. ‘Hayır’ diyen Türk milliyetçilerinin iradesiyle FETÖ, PKK gibi yapıları aynı kefeye koymamak gerektiğine dikkat çeken Tuğrul, “Bizim ‘hayır’ımız bu kutlu devletin en can alıcı hücrelerine sinsice yuvalanan, devletimizi içten içe kemiren FETÖ’cülerin ‘hayır’ından çok farklıdır. Bu hain örgüt bu saatten sonra hükümet ne derse zaten hayır diyecektir. Onların hayır’ında hayır değil yine şer vardır. Ancak Türk milliyetçilerinin hayır’ında hayır vardır. Türk milliyetçilerinin hayır’ında Türk milletinin geleceği ile ilgili duyulan endişe ve gelecekle ilgili yapılmış analizlere dayanan bir öngörü bulunmaktadır. Bizler tercihimizi aklımızın erdiğinden bu yana MHP tarafında kullandık. Ve bu tercihimizi kullanırken de kimseye sormadık. Ha illaki bir tercihte bulunacaksak da bu tercih partimizin tüzüğünde belirtildiği üzere demokrasi ve parlamenter sistemden yana olacaktır. Ne mutlu Türk’üm diyene” dedi.

Özcan DURUSOY / BULDAN (Denizli), (DHA)

Kaynak: Hürriyet

3Develi’de FETÖ’den 5 kişi tutuklandı

Yasin DALKILIÇ/KAYSERİ,(DHA) – KAYSERİ’nin Develi İlçesinde FETÖ/PDY’nin kriptolu iletişim programı olan ByLock’u kullandığı ve terör örgütü lideri Fethullah Gülen’in kitaplarını bulundurduğu iddiasıyla gözaltına alınan 11 kişiden 5’i çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Develi İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün FETÖ/PDY terör örgütüne yönelik gerçekleştirdiği operasyonda örgütün kriptolu programı ByLock’u kullandığı ve FETÖ terör örgütü lideri Fethullah Gülen’in kitaplarını bulundurduğu iddiasıyla gözaltına alınan 11 kişiden Sabri Erdoğan, Nuh Kalfaoğlu, Muhammed Yaşar, Abdulkadir İlecan ve Sema Samuk çıkarıldığı nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi’nde tutuklanarak cezaevine gönderildi. Diğer 6 kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Kaynak: Hürriyet

2FETÖ’nün Antalya imamı telefoncunun hattını kullanmış

Mustafa KOZAK/ ANTALYA, (DHA) – ANTALYA’da hakkında FETÖ’nün il imamı olduğu gerekçesiyle yakalama kararı çıkartılan avukat Hasan Tarık Şen’in, bir GSM şirketinin bayiliğini yapan Bekir Küçük’e ait telefon hattını kullandığı ortaya çıktı. Tutuklanan Bekir Küçük hakkında terör örgütü üyeliği suçundan 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Antalya 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde savunmasını yapan Bekir Küçük, kendisinin Hasan Tarık Şen’i ne gördüğünü, ne tanıdığını söyledi. Bu kişinin Antalya imamı olduğunu ise 15 Temmuz darbe girişiminden sonra çıkan haberlerden öğrendiğini belirten Bekir Küçük, kendisinin FETÖ üyesi değil, mağduru olduğunu ileri sürdü.
Hasan Tarık Şen’e bu hattın nasıl geçtiğini de anlatan Bekir Küçük, “Bir süre öncesine kadar bir GSM şirketinin bayiliğini yapıyordum. Bu dönemde İrfan Şenkal isimli müşterim vardı. Bu müşterim benden yılda ortalama 15-20 kadar telefon alıyordu. Bir gün tanıdığı bir avukatın telefon hattı almak istediğini söyledi. Ancak bunu kendisi adına almak istemediğini belirtti. Ben de bu müşterimi kaybetmemek için kendi adıma bir hat alıp İrfan Şenkal’a verdim. Ben Hasan Tarık Şen’i hiç görmedim. O hattı hiç kullanmadım. Kullanmadığım hat yüzünden tutuklandım” dedi.
Avukatı Osman Erdil de müvekkilinin FETÖ tarafından kullanılıp mağdur edilen bir kişi olduğunu belirterek tahliyesini talep etti.
Duruşmada telefon hattını Bekir Küçük’ten alıp Hasan Tarık Şen’e veren İrfan Şenkal da tanık sıfatıyla dinlendi. FETÖ soruşturması kapsamında halen bir başka dosyadan tutuklu İrfan Şenkal, olay tarihinde kendisinin örgütle irtibatlı olduğu iddia edilen İrfan A.Ş.’ye ait FEM Dershanesi’nde bilgi işlem servisinde görev yaptığını söyledi. O dönemde Hasan Tarık Şen’in de dershanenin avukatı olarak görev yaptığını, kendisine özel bir de şoför tahsis edildiğini söyleyen İrfan Şenkal, dershanenin genel müdürünün talimatıyla Hasan Tarık Şen’e cep telefonları ile bir tabletin alındığını söyledi. Yapılan müzakereden sonra mahkeme, sanığın adli kontrolle tahliyesine karar verdi.

 
Kaynak: Hürriyet

1Diyarbakır’da FETÖ soruşturmasında bin 970 kişi ihraç edildi

DİYARBAKIR,(DHA)- DİYARBAKIR Valiliğinden yapılan açıklamaya göre, Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında Diyarbakır’da 4 bin 158 kişi hakkında işlem yapılarak, bin 970 kamu çalışanı ihraç edildi.
Valilikten yapılan yazılı açıklamada, Diyarbakır’da Fethullahçı Terör Örgütü-Paralel Devlet Yapılanması ile irtibatlı ve iltisaklı oldukları değerlendirilen, çeşitli kurumlardaki personele yönelik başlatılan çalışmaların devam ettiği belirtildi. Genel olarak FETÖ/PDY mensupları ile mücadele kapsamında yürütülen idari çalışmalar sonucunda, Diyarbakır’daki kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan, bin 970 kişinin ihraç edildiği belirtilen Valilik açıklamasında şöyle denildi:
“299 kişi görevlerine iade edilmiş, halen 675 kişi ile ilgili idari işlemler devam etmektedir. Toplam olarak 2 bin 944 kişi hakkında idari işlem yapılmıştır. Bin 214 kişi hakkında adli işlem yapılmış, bu işlemler sonucunda, 556 kişi tutuklanmıştır. 429 kişi hakkında Denetimli Serbestlik/Adli Kontrol şartı uygulanmış, 159 kişi Cumhuriyet Savcılığı/Mahkeme tarafından serbest bırakılmıştır. Hakkında yakalama kararı çıkarılmış olan 70 kişi halen firari olup aranmaktadır. Toplamda adli ve idari olmak üzere 4158 kişi hakkında FETÖ/PDY soruşturması kapsamında işlem yapılmıştır.Yapılan tüm çalışmalar hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde devam etmektedir. Kurumlarımızın FETÖ/PDY mensuplarından arındırılması amacıyla başlatılan çalışmalara azim ve kararlılıkla devam edilecektir.”

Kaynak: Hürriyet

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz