Bugünkü (23 Şubat 2017) FETÖ haberleri

0

43Mahkûma FETÖ piyangosu

Adalet Bakanlığı, FETÖ’den tutuklu sayısı 42 bini, cezaevlerindeki toplam hükümlü – tutuklu sayısı 197 bin 297’yi aşınca kapalı cezaevlerini boşaltmak için açık cezaevine ayrılmayı kolaylaştıran yönetmelik değişikliği yaptı. Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ‘Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’ndeki değişikliğe göre, toplam cezası 10 yılın altında olan hükümlüler kapalı cezaevinde 1 ay sıkı infaz koşullarında hapis yatacak; sonra infaz koşulları rahat olan açık cezaevlerine gönderilebilecek.

10 yılın üstünde ceza alan mahkûmlar, cezalarının 10’da birini (1/10 oranı) yatıp açık cezaevine yollanacaklar. Bakanlık kaynakları Hürriyet’e, “Eski düzenlemede toplam cezanın 1/10’u kapalı kurumlarda çekiliyor sonra açığa ayrılma işlemi yapılıyordu. Yeni düzenleme ile ikili bir ayrım ve bu düzenleme yapıldı” dedi.

Eski yönetmeliğe göre 3 defa hücre disiplin cezası alanlar cezalarının kaldırılmasından sonra açık cezaevi için 3 yıl bekliyordu. Yeni düzenlemede 5 defa hücre cezası alanların açık cezaevine ayrılmak için cezanın kaldırılmasından itibaren 1 yıl beklemesi gerekecek.

Eski yönetmelikte disiplin nedeniyle açık kurumdan kapalı kuruma bir defa iade edilen mahkûmlar, disiplin cezasının kaldırılma tarihinden itibaren 6 ay, birden fazla iade edilenler ise cezalarının kaldırılma tarihinden itibaren 1 yıl geçtikten sonra açık cezaevine ayrılabiliyordu. Beklenmesi gereken 6 ay ve 1 yıllık süre kaldırıldı.

Yeni yönetmelikte, “Açık kurumda cezası infaz edilmekteyken ilk kez firar edip yakalanan ve hücreye koyma disiplin cezası verilmek suretiyle kapalı kuruma iade edilen hükümlüler, cezanın kaldırılmasından itibaren bir daha firar etmeyeceği değerlendirildiği takdirde açık kuruma ayrılabilir” düzenlemesi yapıldı.
Kaynak: Hürriyet

4292 kez ağırlaştırılmış müebbet talebi

DOĞAN GRUBU MAĞDUR

İddianamede, İstanbul’da şehit edilen 89 isim ‘maktul’ sıfatıyla, olay tarihinde kaçırılmaya teşebbüs edilen 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekircioğlu, Deniz Harp Okulu Komutanı Tuğamiral Mesut Özel, Deniz Harp Akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar Ertem ve eşi Emel Ertem ‘müşteki’ olarak yer aldı.

Hürriyet Gazetesi 16 Temmuz 2016, Saat 03.43

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu 89 kişi ile TBMM Başkanlığı, 65. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı, Doğan Şirketler Grubu, Digitürk Genel Müdürlüğü, Casper Bilgisayarlar Sistemi Anonim Şirketi de ‘suçtan zarar görenler’ sıfatıyla iddianamede yer aldı.
m İddianamede, “Silahlı terör örgütü yöneticisi olma” ile suçlanan Gülen ve “Yurtta Sulh Konseyi”ni oluşturan 10 şüphelinin, darbe girişimi sırasında İstanbul’da şehit edilen 89 kişinin ölümü, aralarında Orgeneral Ümit Dündar’ın da bulunduğu 5 kişinin kaçırılmasına teşebbüs eylemi ile tüm darbe faaliyetlerinden sorumlu oldukları belirtildi.

FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün elebaşı Gülen ile “Yurtta Sulh Konseyi” İstanbul yapılanmasında yer alan Tümgeneral Fethi Alpay, Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit, Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, Tuğgeneral Eyyüp Gürler’in de aralarında bulunduğu 10 şüphelinin 92’şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 174’er yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. 13 şüphelinin ise 3 ile 47 kez arasında ağırlaştırılmış müebbet ve 10 yılla 30 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

28 Şubat sürecinin, örgütün TSK içerisinde örgütlenmesinde önemli bir dönüm noktası olduğuna dikkat çekilen iddianamede, “Kamuoyunda Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk adıyla bilinen sahte ihbarlara dayalı başlatılan soruşturmalarının terör örgütünün ‘Bilgi İşlem Sorumlularının’ bir faaliyeti olduğu açıkça anlaşılmıştır” denildi.

İddianamede, kapatılan Zaman gazetesinin 2015 yılı güz dönemine ait kısa reklam filmiyle darbe girişiminin benzerlik göstermesinin tesadüf olamayacağı, darbe girişimi faaliyetlerinin bir parçası olduğu vurgulandı.

351 sayfalık iddianame, başsavcılığın onayının ardından İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkeme iddianamenin kabul ya da reddine ilişkin kararını önümüzdeki günlerde açıklayacak.
Kaynak: Hürriyet

41Başbakan’dan çarpıcı açıklamalar: Hata oluyor ama oran yüksek değil

KURUNUN YANINDA YAŞ DA YANIYOR

Çok sayıda akademisyenin ihraç edildiği son KHK’da ölçünün kaçırıldığı, çok sayıda akademisyenin mağdur edildiği, FETÖ ve PKK’lı olmayanların atıldığı (Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu gibi), aralarında 28 Şubat’ın antidemokratik uygulamalarına tavır koymuş hocaların da olduğu yolundaki eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz? Ayrıca Ahmet Şık gibi FETÖ’nün hapse attığı bir gazetecinin bugün FETÖ’yü desteklediği iddiasıyla yargılanmasındaki çelişkiyi nasıl izah ediyorsunuz?

Önemli bir soru gündeme getirdiğiniz için teşekkür ediyorum. Biz büyük olay yaşadık. Dünyada böyle olayı yaşayan elinde silah olmadan canlarını vererek etkisiz yapan başka ülke yok. Büyük bir travma yaşıyoruz. 100 bin kamu görevlisi görevden çıkarıldı. Tehlike henüz geçmiş değil, kapalı bir örgüt. Yanı başınızda biri olan örgüt elemanı. Vahim bir şey. İki Almanya birleştiği zaman 500 bin kamu görevlisi atıldı. Hiçbir devlet kendisine sadakatle bağlı olmayan memurlarla çalışmak zorunda değil. Büyük olayda hatalar oluyor mudur; oluyordur. İntikam değil adalet diye ilk gün söyledik. Kurunun yanında yaş da yanıyor olabilir. Genelge yayınladık, imzasız ihbar mektupları işleme konulmasın diye. Bazı yerlerde bunun dikkate alınmadığını, savcıların imzasız ihbar mektupları dikkate alarak işlem yaptığını duyuyoruz. 19 bin civarında göreve dönüş oldu. 100 bine yakın da ‘Bize haksız işlem yapıldı’ diye müracaat var. Böyle yürümeyeceğini gördük. Yeni bir karar aldık. OHAL Denetleme Kurulu kurduk. Birkaç haftaya uygulamaya konulacak.

FIRSAT DİYE KULLANANLAR OLUYOR

Hatalı işlem olabilir. Baştan beri söylüyoruz. Maalesef bu süreci bazı yöneticiler geçmişteki hesaplarını görmek için de kullanıyor. Rektörlük seçimi veya bir konu olmuş bunları kullanıp fırsat bu fırsat kullanayım diyor. Takdir edersiniz ki önümüze gelen binlerce listeyi kontrol edip, doğru yanlış yapıldığını bilemeyiz. Böyle mekanizma yok. Ancak bunlar olduktan sonra haberlerde çıkıyor, ondan sonra haberimiz oluyor. Bu da gayet doğal.

(Öncesinde ince elenip sık dokunulamaz mıydı?) Teker teker inceleme şansımız yok. ‘Şu şu kriterlere göre işlem yapın’ diyoruz. İki unsur var. Bölücü terör ilgili ve FETÖ ile irtibat unsur. Gönlümüz arzu ediyor ki, hiç hata yapmayalım. Ama büyük bir travma ve olayda hatalar oluyor mu? Oluyor. Oran yüksek değil. Kişilerin kimliğinden kaynaklanan algı olabilir. Haksızlıklar varsa düzelecek. Akademik çevrelerde bu şikâyetler geliyor.

(Bildiriye imza atılması ihraç gerekçisi midir?) Samimiyetle söylüyorum. Tek tek olaylarla ilgilenmedim. 100 bin kişi diyor ki bana da bak ona da bak. Mümkün değil. Hassasiyet gözetiyoruz. Geneline bakıyoruz. Kamuoyundaki etkilere göre önlem alıyoruz. Başka yöntem bulamadık.

SANDIKTAN NE ÇIKAR: RAKAM VEREMEM

(Anlamlı evet bekliyoruz demiştiniz, yüzde 55’in üstü müdür?) Anlamlı evet demek, millet gönlünden ne geçiyorsa, hangisi gönlünden geçiyorsa, anlamlı olan odur. Kimisi için yüzde 80’dir, kimi için 55. ‘Ne verirsen elinle o gider seninle’ diye bir tabir var. Artık millet ne verirse. Bizde vatandaşın verdiğine şükretmekten, teşekkür etmekten başka bir şey olmaz. Oran almaya çalışıyorsunuz ama veremem. Kimin ne vereceğini bilmiyorum. Vatandaşın iradesine önceden oran belirlemek bize yakışmaz. Patron seçmen. Onların iradesini yok sayamayız. Ama anlamlı bir evet beklemek hakkımız. Vatandaş olumlu yanıt verirse ne ala, vermezse yine de başımız gözümüz üstünde yeri var. Bütün kararsızların kararının evet yönünde olması için çalışıyoruz. Kararlarını oluşturmaları yönünde yardımcı olacağız. Kendilerini dinleyeceğiz. ‘Ne istediniz de verilmedi’ gibi sorular olacaktır. Bunlara cevap vereceğiz. İkna edersek evet diyecek. Edemezsek aksine karar verir.

16 NİSAN: HEPİMİZ BOYUMUZUN ÖLÇÜSÜNÜ ALACAĞIZ

ANKETLER havada uçuşuyor. Anketten bol bir şey yok. Herkes anketör. Prensibim açık ve net. Anketlere itibar ederim ancak kendim yaparsam. Gerçek anket 16 Nisan’da. 16 Nisan’da hepimiz boyumuzun ölçüsünü alacağız.

BOZKURT SELAMI: HERKESİN İŞARETİNİ YAPARIZ

(MHP ile kampanya) Bizim de ayrı bir siyasi programımız var. Belki süreç içinde 1-2 programda, hangi formatta olacağını şu anda söyleyemem ama beraber olabiliriz. Karşılıklı mutabakat çerçevesinde. Prensipte her iki parti de kampanyayı ayrı sürdürecek. Grup toplantısında bana girerken, ‘İşitme engelliler de var. Nasıl vereceğiz mesaj’ dediler; ‘Şöyle yapacaksınız’ dediler. ‘Tabii ki evet’ anlamında. Konuşurken bozkurt işareti yapan bir izleyici bağırınca ben de ülkücülerin işareti ile karşılık verdim. Yanlış bir şey var mı, herkesin işaretini yaparız. Türkiye’nin tüm renkleri bizim için aynıdır, 80 milyonu kucaklayacağız derken bundan tek istisna olan terör örgütleridir. Kötü emelleri olanlar dışında herkesle beraber oluruz. Demokrasi içinde ülkenin birliği beraberliği, kardeşliği özümsemiş kişilerle bir oluruz. Ortak çalışma da yaparız.

EVET DE HAYIR DA ÇIKSA BÖLÜNMEYİZ

SAYIN Kılıçdaroğlu diyor ki; ‘Evet çıkarsa ülke bölünür’. Ben de ‘evet çıkmazsa ülke bölünür’ dedim, kıyamet koptu. Kılıçdaroğlu her gün tersinden söylüyor, ‘evet çıkarsa ülke bölünür’ diye. Çıksa da çıkmasa da bu ülkeye bir şey olmaz, Türkiye bölünmez. Türkiye’yi bölmeye kalkanlar boyunun ölçüsünü aldı. Bizim tedbirimizi almamız lazım. En büyük tehlike 15 Temmuz’du. 15 Temmuz’da da bu milletin neler yapabileceğini hep birlikte gördük.

SÖYLEMDE BİR DEĞİŞİKLİK YOK

(Hayır diyen teröristtir söylemi değişti mi?) Aslında söylemde değişiklik yok, baştan beri yok. Benim dediğim, ‘bölücü örgütler hayır kampanyası yapıyor, CHP de buna katılıyor, onları sevindirmesin’ dedim. Buna katılarak hayır kampanyası yapılmasın. Vatandaş evet de der hayır da der. Tercihine karışmak bizim ne haddimize yani. Öyle imkân olsa referandum olmazdı. Demokrasinin en güzel tarafı son kararı vatandaşın vermesi, biz vekiller olarak vatandaşın önüne teklifi götürdük. Bize verilen görev bu. Bundan sonraki vatandaşın işi. Burada adil olmak lazım.

RET ÇIKARSA YOLA DEVAM EDERİZ

GÜNDEMİMİZDE erken seçim yok. Gündemimiz, memleketin işleri, kesintiye uğramadan yavaşlamadan devam etmesi lazım. Diyelim ki referandumda evet çıktı, bir sürü uyum yasası var. Yeni sistem 2019. Onun hazırlıkları var. O yüzden zamana ihtiyaç var. Seçim söz konusu değil. Aksi oldu diyelim. Evet de hayır da çıkabilir. O zaman da yolumuza devam edeceğiz. İşimize gücümüze bakacağız. Bu bir genel seçim değil. Partiler seçime girmiyor, ortada aday yok. Bunun sonucu ne olursa olsun vatandaşın kararı başımız gözümüz üstüne. Bizi seçimle tehdit edenler, zorlayanlar kendi siyasi ömürlerini kısaltmış olurlar. Seçim bizim ilk tercihimiz değil.

CHP KAMPANYASINI YUMUŞATTI

ŞU anda CHP kampanyasını yumuşatmış görünüyor. Parti kimliği dışında. Kendilerine göre bir kampanya, taktik veren, kampanya aklı var. Ama bu kötü bir şey değil, bunun böyle yapılması bence kucaklayıcı olmak, sertleştirmemek, kan, hainlik gibi bir şey vatandaşın hiç hak etmediği söylemlerin olmaması iyi bir şey, iyi bir gelişme. Ülkenin birlik ve beraberliğinin muhafazasında önemli olduğunu düşünüyorum. Ama ne kadar sürecek bilmiyorum. Zaman içinde göreceğiz.

SP’NİN TABANI EVET DER

Saadet Partisi, Allah yardımcıları olsun. Onlar sonunda evet verir. Onlar hayır dese de Saadet Partisi tabanı sonunda gerekeni yapar.

ÖLÇÜMÜZ 17-25 ARALIK: CEMAAT ETKİNLİĞİNE KATILAN SUÇLU GÖRÜLEMEZ

TERÖR faaliyeti yapmadan bir kişi hakkında, ‘Ben senin FETÖ’cü olduğundan endişe ediyorum’ diye işlem yapmak hukuk devletine yakışmaz. 17-25 Aralık olarak belirledik ölçüyü. Bizim için bu tarihten sonraki faaliyetler sakıncalıdır. Bu cemaatle beraber olmuşları, etkinliklerine katılanları potansiyel suçlu ilan etmek doğru değil. Ne zaman suç ise o zamandan sonrası geçerli olması lazım.

GÜLEN’İ BAŞKA ÜLKEYE GÖNDERSE MÜSPET OLUR

(ABD, Gülen’i üçüncü bir ülkeye yollarsa olumlu karşılanır mı?) Kamuoyumuzun ABD’ye bakışı olumsuz. İade talebi bakidir. Adam orada 400 dönüm çiftlikte yazarları çağırıyor, hava atıyor, Türkiye’ye meydan okuyor. Beklediğimiz, bize iade edilmesi. Bu mümkün değilse ülke dışına çıkarılması müspet adım olarak değerlendirilebilir. ‘Yetmez ama evet’ diyor arkadaşlar.

TRUMP FETÖ’DE FARKLI

Yönetimin bizim açımızdan bu meselenin anlamını iyi anladığını görüyorum. Dedim ki Türkiye kamuoyunda ABD karşıtlığının sona ermesini istiyorsanız adım atmanız lazım. Kamuoyu ABD hakkında iyi şeyler düşünmüyor. Ne yaparsak yapalım kamuoyu iyi şeyler düşünmüyor. FETÖ elebaşının orada olması dolayısıyla ne yaparsak yapalım ilişkileri düzeltemeyiz. Farklı adım olacağını öngörüyorum.

MİT’E İNCE MESAJ

BİR TAKIM iddialar var. Siyasetçi veya yargı mensubu kim olursa olsun, korumacılık söz konusu olamaz. ‘Siyasetçi ayağına dokunulmuyor’ deniyor. Böyle bir şey yok. AK Parti’de belediye başkanları da dahil, FETÖ’cü olan hapiste olanlar var. 200’den fazla ihraç edilen var. Zamanla hangi seviyede olursa olsun varsa ortaya konulacaktır.(Devlet Bahçeli’nin, ‘ByLock’çu meşhur siyasiler neden açıklanmıyor’ eleştirisi hatırlatılınca)Gelen ByLock hakkında işlem yapılıyor. Kaynağı istihbarat. MİT’in bildirdiği isimlere işlem yapılıyor. Daha önce bunlar gündeme gelince MİT’e sordum, ‘Kardeşim siyasetçi, milletvekili ne varsa getir’ dedim. ‘Yok bir şey’ dedi. Benden bilgi sakladığını mı düşünüyor millet. Eğer öyle bir şey yaptıysa çok büyük bedeli olur. Şu anda bu bilgi yok. Bu iddiayı ortaya atanların da aksinin belgesini ortaya koyması lazım. Aksi halde kafa karıştırma dışında bir şey olmaz. Tezvirat dolanıyor.

‘İÇ SAVAŞ’ DEDİ İSTİFASINI İSTEDİK

(AK Parti Manisa İl Başkan Yardımcısı) O ‘İç savaş çıkar’ diye bir laf etmiş. ‘Manisa İl Başkan Yardımcısı’nın söylemi, CHP’ninkinden hafiftir’ diye bir kıyas yapmadık. Yanlış olduğunu düşündüğümüz için istifasını istedik. Tartışmayı da sürdürdüler. Biz anında gerekeni yaptık. Kılıçdaroğlu bir şey demedi ama altındaki arkadaşlar gündemde tutuyor. Burada demokraside kalite problemi var. Bir şeyin anında gereği yapıldıysa artık onu sürdürmenin anlamı yok. Aksi takdirde hassasiyetinizin takdir edilmediği gibi bir sonuç çıkıyor. Sizin de tavrınız değişiyor bundan sonra. Biz siyasette gerginliğin değil, kucaklayıcılığın hâkim olmasını istiyoruz. Kırmızı çizgilerimiz değerlerimiz var. Saldırı olursa boynumuzu bükmeyiz.

İDAMI SONRA KONUŞURUZ

(BAHÇELİ’nin idam çağrısına nasıl yanıt vereceksiniz?) Bizde bir laf var, ‘Önce şapladığını boya’ derler. Kök boya öncesi şaplama yaparlar. Önce ortada bir iş var. Şu anda referandum süreci var. Referandum bir geçsin de sonra tekrar bir araya gelir, değerlendiririz, konuşuruz.
Kaynak: Hürriyet

40Sivas merkezli 13 ilde FETÖ operasyonu: 19 gözaltı

Gökhan CEYLAN/SİVAS, (DHA)- SİVAS merkezli 13 ilde Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik yapılan operasyonda Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevden ihraç edilen 19 eski polis gözaltına alındı.
Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü FETÖ/PDY soruşturması kapsamında Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri Sivas merkezli 13 ilde örgütün şifreli haberleşme programı olan ‘ByLock’u kullandığı tespit edilen 22 polis için eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyonda 19 eski polis gözaltına alındı. Yakalanan şahıslardan 16’sı Sivas’a getirilip ifadeleri alınmak üzere emniyete götürülürken, 3 kişinin ifadesinin de yakalandıkları şehirlerde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla Cumhuriyet Başsavcılığı’nca alınacağı öğrenildi. Operasyon kapsamında firari olan 3 kişinin yakalanması için de çalışmalar devam ediyor.
Kaynak: Hürriyet

39FETÖ’den ihraç edilen 600 kişi ombudsmana başvurdu

Malkoç, OHAL kapsamında çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle FETÖ şüphesiyle kamudan ihraç edilenler hakkında Hürriyet’e açıklamalarda bulundu. Malkoç, “KHK’larla FETÖ şüphesiyle ihraç edilen kamu mensupları bize gelemiyor. Çünkü KHK ile yapılan ihraçlar bizim alanımıza girmiyor. Yasama faaliyeti sayılıyor. Ancak FETÖ şüphesiyle idari kararla ihraç edilen ve bize başvuran 600 kişi var” dedi. 600 kişinin durumuyla ilgili incelemelerin sürdüğünü belirten Malkoç, şunları söyledi:

ÇAĞIRIP SORACAĞIZ

“Şu anda şikayet başvurularını inceliyoruz. İnceleme süresi bitince kararları kamuoyuna açıklayacağız. Dosyalar bize gelince zaman aşımı donuyor. Bu konuda 6 ay karar verme süremiz var. MİT dahil her kurumdan dosya isteme yetkimiz var. Bizim aldığımız kararlar tavsiye niteliğinde. Karar dosyalarımızı idareler ve vatandaşlar mahkemelerde delil olarak kullanabiliyor. Kararlarımızı uygulamayan kurumları televizyon, gazete, internet gibi yollarla kamuoyuna açıklayacağız. Karara uymayan yöneticileri de Meclis’e çağırıp neden uymadıklarını soracağız. Avrupa’da ombudsmanın kararlarını uygulama oranı yüzde 80’lere ulaşıyor. Bizde yüzde 25’ten başladı şu anda yüzde 42’ye çıktı. Biz bir anlamda vatandaşla devlet arasındaki ilişkiyi yumuşatan bir denetim yapıyoruz.”
Kaynak: Hürriyet

38ByLock’cu öğretmenler adliyeye sevk edildi (2)

6 KİŞİ TUTUKLANDI
Samsun merkezli 8 ilde düzenlenen FETÖ/PDY operasyonunda gözaltına alınan ve Bylock kullandıkları iddia edilen  8’i kadın 18 öğretmen, bugün adliyeye sevk edildi. Nöbetçi mahkemeye çıkarılan şüphelilerden 6’sı tutuklandı, 12 kişi adli kontrolle serbest bırakıldı.
Kaynak: Hürriyet

37Af Örgütü: 2016’da dünya daha karanlık bir yer oldu

Milyonlarca insanın bu ihlaller nedeniyle eziyetlere maruz kaldığını belirten Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser, “Halep’in bazı bölgelerinde taş üstünde taş kalmadı, Yemen’de sivillere yönelik şiddet devam etti. Myanmar’da Rohingya halkının durumu giderek kötüleşti. Özetle 2016 yılında dünya daha karanlık ve daha istikrarsız bir yer oldu” dedi. Avrupa ve Orta Asya bölgesinde en çalkantılı gelişmelerin, güneydoğudaki çatışmalar, saldırılar ve darbe girişimiyle Türkiye’de yaşandığı belirtildi.

‘TÜRKİYE’DE İNSAN HAKLARI GERİLEDİ’

– Raporda Türkiye’de de insan hakları durumunun ciddi biçimde kötüye gittiği vurgulandı. 15 Temmuz’daki darbe girişiminden sonra, OHAL boyunca muhalif sesler üzerindeki baskının arttığı belirtilirken, 90 binden fazla kamu çalışanının işten çıkarıldığı, FETÖ bağlantısı ya da darbe girişimi bağlantılı olmakla suçlanarak en az 40 bin kişinin tutuklandığı belirtildi. Raporda, en az 118 gazetecinin tutuklandığı, 184 medya kuruluşunun kararnamelerle kapatıldığı ifade edildi.

– Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, geçen yıl Türkiye’de güvenlik güçlerinin gerçekleştirdiği iddia edilen ihlallerle ilgili, “İhlaller, özellikle şehir nüfusunun süresiz 24 saatlik sokağa çıkma yasağı altında tutulduğu güneydoğu bölgesinde cezasızlıkla devam etti. Yaklaşık yarım milyon kişi ülke içerisinde yerlerinden edildi” dedi.

– Gardner, “Türkiye’nin güneydoğusunda sokağa çıkma yasağının olduğu bölgelerde ve darbe girişiminin hemen ardından daha belirgin şekilde Ankara ve İstanbul’da, polis gözetiminde rapor edilen işkence ve diğer kötü muamelelerde artış yaşandı. Hak ihlallerine yönelik soruşturmalar ise sonuçsuz kaldı” diye konuştu.
Kaynak: Hürriyet

36FETÖ’nün imamları PKK’lının evinde yakalandı

Ersan ERDOĞAN/MANİSA, (DHA)- MANİSA’da kızı PKK/KCK Terör Örgütü’nün dağ kadrosunda olan Ekrem K.’nın evine yapılan baskında yurtdışına kaçırlmak istenen aralarında il imamlarının da bulunduğu FETÖ üyesi 14 kişi yakalandı.
Manisa İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat ve Terörle Mücadele Şubesi ekipleri, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, kızı PKK/KCK terör örgütünün dağ kadrosunda olan Ekrem K.’nın, üç ay önce kiraladığı evde, yurt dışına kaçırılmak üzere FETÖ üyelerini sakladığını tespit etti. Harekete geçen ekipler, eve baskın düzenledi. Operasyonda FETÖ üyesi 14 kişiyle terör örgütü PKK üyesi olduğu belirlenen 2 kişi gözaltına alındı. Evde yapılan aramalarda sahte kimlik, pasaport, para ve dijital materyaller ele geçirildi.
Emniyete götürülen şüphelilerin arasında firari olarak aranan FETÖ/PDY örgütünün Batman-Muş il imamı M.S., örgütün firari olarak aranan Mardin-Kilis il imamı O.Ö., firari olarak aranan örgütün Çankırı ili üst yönetiminde bulunan T.Y., örgüte üye olmak suçundan aranan M.Ö, Deniz kuvvetlerinden ihraç edilen üsteğmen M.S., örgüt ile bağlantısı olduğu sebebiyle Batman Tarım İl Müdürlüğü’nden KHK kapsamında ihraç edilen M.Ö.’nün de yer aldığı belirlendi.
Kaynak: Hürriyet

35FETÖ tutuklularının yakınlarını dolandırdı

Zafer TOKUŞ-Aziz GÜVENER/ADAPAZARI (Sakarya), (DHA) – SAKARYA’da, FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanan kişilerin yakınlarını dolandırdığı öne sürülen Cüneyt Aytop gözaltına alındı.
Sakarya’da FETÖ/PDY soruşturma kapsamında tutuklanan kişilerin aileleriyle temasa geçen Cüneyt Aytop, kendisini Ak Partili üst düzey bir kişi olarak tanıtarak yakınlarını cezaevinden çıkarıp aklayacağını söyledi, para istedi. Aytop, çok sayıda kişiden topladığı yaklaşık 200 bin doları hesabına geçirdi. Dolandırıldıklarını anlayan ailelerin şikayeti üzerine harekete geçen polis ekipleri, Cüneyt Aytop’u evinde gözaltına aldı. Evde yapılan aramada FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’e ait kitaplar ve dolandırdığı kişiler tarafından hesabına gönderilen paraların banka dekontları ele geçirildi.
2009 yılında Ak Parti’den Gaziosmanpaşa Belediye Başkan aday adaylığı, 2011 genel seçimlerinde de yine Ak Parti’den İstanbul Milletvekili aday adayı olduğu belirtilen Cüneyt Aytop’un Sakarya’da iş ve siyaset camiasının tanınan isimlerinden olduğu belirtildi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

34Emniyet’ten 81 ilde aranan şahıslar operasyonu

ANKARA(DHA) – EMNİYET Genel Müdürlüğü, bugün 81 İl Emniyet Müdürlüğü tarafından aranan şahısların yakalanması amacıyla operasyon gerçekleştirildiğini açıkladı. Aranan şahısların yakalanması ve adalete teslim edilmelerini sağlamak amacı ile 81 İl Emniyet Müdürlüğü tarafından gerekli arama kararları alınarak bugün sabah erken saatlerde başlayan operasyonlarda 3 bin 581 ekip ve 10 bin 715 personelin görev aldığı belirtilirken 4 bin 863 ikamette arama yapıldığı bildirildi. Operasyonlar sonucunda, adam öldürme suçundan 26, Hırsızlık suçundan 224, Yağma suçundan 25, Dolandırıcılık suçundan 42, Uyuşturucu Madde Ticareti Yapmak suçundan 61, FETÖ/PDY örgütüne üye olmak suçundan 18 kişi ve geriye kalanları diğer suçlardan olmak üzere aranan toplam bin 853 şahısın adli mercilere sevk edildiği kaydedildi. Adli Mercilere sevk edilenler arasında, 20 yıl üzeri olan 11 şahıs,10 yıl üzeri 35 şahıs, 5 yıl üzeri 94 şahıs, 2 yıl üzeri 227 şahıs, 2 yıla kadar 914 şahıs olmak üzere toplamda kesinleşmiş hapis cezası ile aranmakta olan bin 281 şahıs ve yakalama emri ile aranmakta olan 572 şahısın bulunduğu , operasyonlarda 3 ruhsatsız tabanca, 4 av tüfeği, 127 mermi, 11 kök hintkeneviri, 100 gr esrar, 25 gr eroinin ele geçirildiği ifade edildi.
Kaynak: Hürriyet

33Türkiye genelinde Huzur-3 operasyonu: 10 bin 715 emniyet personeli katıldı

Açıklamada, bugün sabah saatlerinde yapılan, 3 bin 581 ekip ve 10 bin 715 personelin görev aldığı operasyonlarda 4 bin 863 adreste arama yapıldığı ifade edildi. Aramalarda adam öldürme suçundan 26, hırsızlık suçundan 224, yağma suçundan 25, dolandırıcılık suçundan 42, uyuşturucu Madde Ticareti Yapmak suçundan 61, FETÖ/PDY örgütüne üye olmak suçundan 18 kişi ve diğer suçlardan olmak üzere aranan toplam bin 853 kişi adli mercilere sevk edildi. Açıklamada, adli mercilere sevk edilenler arasında; 20 yıl üzeri olan 11, 10 yıl üzeri 35, 5 yıl üzeri 94, 2 yıl üzeri 227, 2 yıla kadar 914 kişi olmak üzere toplamda kesinleşmiş hapis cezası ile aranmakta olan bin 281 kişi ve yakalama emri ile aranmakta olan 572 kişinin bulunduğu kaydedildi. Ayrıca yapılan bu operasyonlarda 3 ruhsatsız tabanca, 4 av tüfeği, 127 mermi, 11 kök hintkeneviri, 100 gram esrar, 25 gram eroin de ele geçirildi.

Daha önce 1 ve 18 Şubat tarihlerinde iki kez daha yapılan operasyonlarda toplam 3 bin 721 aranan kişi yakalanmıştı. Bu operasyonla birlikte son 21 gün içerisinde aranıp da yakalanan kişilerin sayısı 5 bin 574 oldu.
Kaynak: Hürriyet

3221 yıllık avukatı yakalandı

Erdemli’nin yakalama kararına rağmen tutuksuz sanığı olduğu ‘Şike kumpası’ davasına katıldığı ortaya çıktı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 7 Şubat’ta Erdemli hakkında FETÖ soruşturmasından yakalama kararı çıkartıldı. Buna rağmen Erdemli, 20 Şubat’ta ‘Şike kumpası davasına’ katıldı. Erdemli, salı günkü duruşmada, yargıcın ismini yanlış söylemesi üzerine söz alarak yanlışı düzeltti. Erdemli, 21 Şubat’taki duruşmanın ardından Başakşehir’deki evine gitti, gece saatlerinde ise operasyonla gözaltına alındı. Erdemli, Başsavcılığa bir dilekçe vererek gazeteci Ahmet Şık’ın ‘İmamın Ordusu’ isimli bir kitap yazdığından FETÖ’nün önceden haberdar olduğunu söylemişti.
Kaynak: Hürriyet

31FETÖ soruşturmasında 40 akademisyenin yargılanmasına başlandı

SAMSUN, (DHA) – SAMSUN’da FETÖ/PDY soruşturması kapsamında Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nden (OMÜ) ihraç edilien, aralarında profesör, doçent, yardımcı doçent ve öğretim görevlilerinin bulunduğu 8’i tutuklu, 40 sanık, ilk kez hakim karşısına çıktı.
Darbe girişiminin ardından FETÖ/PDY’nin OMÜ yapılanmasına yönelik düzenlenen operasyonda gözaltına alınan aralarında profesör, doçent, yardımcı doçent ve öğretim görevlilerinin bulunduğu 8 kişi tutuklandı, 32 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Sanıklar hakkında ‘Silahlı terör örgütüne üye olmak’ iddiasıyla 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle Samsun 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ilk duruşması bugün başladı. Sanıkların tamamı, ilk duruşmada hazır bulundu.
Mahkeme heyetine ifade veren tutuksuz sanıklardan Prof. Dr. Ergün Ö., “Fetullah Gülen hareketiyle 90’lı yıllarda tanıştım. O zaman cemaat, terör örgütü değildi. Ben o dönemde yaptıklarımı bir bir anlattım. 3 yıl önce de ilişkimi kestim. Devletin yanındayım, Cumhurbaşkanının yanındayım. O dönemlerde toplantıları Mecidiye Caddesi’ndeki bir öğrenci yurdunda esnafa yönelik yapılan sohbet toplantısına 1 kez katıldım. OMÜ’de ki sohbet toplantılarına da ara ara katıldım. Murat G. ve Hakan L. bu toplantılarda etkindi. Toplantılarda Kuran okunup, hadis açıklamaları yapılır, Fetullah Gülen’in kitapları okunurdu. Toplantılarda yardım amaçlı öğrencilere burs toplanıyordu. 17-25 Aralık olayından sonra bahsettiğim toplantılara katılmadım. Diğer kişilerin toplantıya katılıp katılmadığını bilmiyorum. Ben öğrencilere verilmek üzere insani ve dini duygularla para yardımlarında bulundum. Kapatılan Bank Asya’ya da 2001 yılında hesap açtım. Örgüt liderinin talimatı üzerine hesap açmadım. Örgütün tutumundan rahatsız olduktan sonra banka şubesine gidip hesabımı kapatıp, başka bir bankaya aktardım. Ancak bir hesabımı kapatmayı unutmuşlar. Bu nedenle huzurunuzda olduğumu düşünüyorum. Himmet adı altında kesinlikle para toplamadım. Bu darbeyi kim yaptıysa, katkı sağladıysa cezalandırılmalı. Örgütle bağlantısı kesilenlerin örgüt üyesi diye değerlendirilmemesini istiyorum. Bu mahkemenin Allah için adaletli olmasını istiyorum” dedi.
Diğer sanıkların da ifadesini alan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan Turan Kaya Yazıcılar’ı etkin pişmanlık yasasından, diğer tutuklu sanık Esat Bozkurt’u ise hakkındaki tüm delillerin toplanması nedeniyle yurt dışına çıkış yasağı konarak tahliyelerine, 6 tutuklu sanığın ise tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Mahkeme ayrıca tüm sanıkların yurt dışına çıkış yasakları haricindeki adli kontrol şartlarının ortadan kaldırılmasına karar verip duruşmayı erteledi.
Kaynak: Hürriyet

3010 yıl sonra enerji ihraç edebiliriz

Albayrak, bakanlık olarak yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına önem verdiklerini hatırlatarak, “Yılda ortalama 50 milyar dolar enerji ve maden ithalatına veren bir ülkeden, bir bakmışsınız 10 sene sonra enerji ihraç etmeye başlamış bir ülke olmuşuz. Türkiye olarak enerjiyi daha kaliteli ve ucuz şekilde topluma kazandırma, ulaştırma hedefimiz var. Bunun ötesinde büyük Türkiye’nin artık bölgesel ve küresel noktada önemli bir ham madde olan enerjide, büyük resimde, söz söyleyen bir oyuncu olması gerekiyor. Bunu inşa etmemiz lazım” diye konuştu.

Türkiye’nin geçen yıl elektrik üretiminin yüzde 49.3’ünü yerli kaynaklardan sağladığını söyleyen Albayrak şöyle konuştu:

“Önümüzdeki 10 yılda elektrik üretiminde yerli kaynakların payını en az üçte ikiye çıkarmamız lazım. Bu yıl bu oranı yüzde 50’nin üzerine taşımalıyız. Hep birlikte omuz omuza çalışacağız. Bundan sonra daha fazla kaynak arayacağız, düzenleme yapacağız ve yatırımcının önünü açarak üçlü kazan-kazan resmine çok yoğun destek olacağız. Nükleeri de yapacağız, yerli kömürü de yapacağız. Daha zengin kalorifik değerli olan kaynaklarımızı geliştirmemiz lazım. Türkiye enerji için yılda 50 milyar dolar dışarı verirken, daha az vermeye başlayacak. Bu, birilerini üzecek, sinirlendirecek ve farklı yolları denemeye itecek. Bunu son 3-4 yıldır yaşıyoruz. Arkasında malum ülkelerin olduğu, terör örgütleri üzerinden, PKK’sı, FETÖ’sü, akıl akıl peşime takıl… Bu söylemlere katılanları da görüyoruz. Ciddiye almıyoruz, almayacağız. Hep aynı yemeği pişirirsen aynı oyu alırsın, gün gelir seçmenin seni tasfiye eder.”
Kaynak: Hürriyet

29UÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Yiğit’e FETÖ gözaltısı

Berktuğ ÖNCÜ/BURSA, (DHA)- BURSA’da FETÖ/PDY soruşturması kapsamında geçtiğimiz gün gerçekleştirilen operasyonda, Uludağ Üniversitesi’nde görev yapan ve gözaltına alınan 7 akademisyenin sorgulaması devam ediyor. Gözaltına alınanların arasında, Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit’in de bulunduğu öğrenildi.
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında, Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele ekiplerince geçtiğimiz gün, Uludağ Üniversitesi’nde görev yapan akademisyenlere yönelik eş zamanlı operasyon operasyonda 7 eğitim görevlisi gözaltına alınmıştı. Şüphelilerin, örgütün şifreli haberleşme programı ByLock kullanıcısı oldukları belirlenirken, yapılan aramalarda 38 bin Amerikan doları ve bir miktar TL ele geçirildi.
MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ DEKANI’DA GÖZALTINDA
Operasyonun ardından 7 şüpheli ifadeleri alınmak üzere Bursa Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’ne getirildi. Sorgusu devam eden 7 şüphelinin arasında, Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof Dr. Abdulvahap Yiğit’in de bulunduğu belirtildi. Soruşturmayı sürdüren emiyet yetkilileri, gözaltı sayısının daha da artabileceğini, zanlıların ifadeleri alındıktan sonra ‘terör örgütü yüse olmak’ suçundan adliyeye çıkartğılacağını bildirdiler.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

28Son dakika: İş adamı Halil Küçükbay serbest bırakıldı

İzmir’da FETÖ/PDY soruişturma kapsamında gözaltına alınanların ifadeleri doğrultusunda ve FETÖ ile bağlantılı kuruluşlara maddi destek sağladığı gerekçesiyle, TMSF’ye devredilen Küçükbay Şirketler Grubu’nun eski ortağı ve eski Genel Müdürü Halil Küçükbay dün gözaltına alındı.

Emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından bugün adliyeye sevk edilen Halil Küçükbay’ın ifadesi avukatı Ercan Demir eşliğinde olayı soruşturan Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Cumhuriyet Savcısı Zafer Dur tarafından alındı.

Savcı Dur, Küçükbay’ı verdiği 4 sayfalık ifadenin ardından adli kontrol şartıyla Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk etti. Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği, Küçükbay’ı yurt dışına çıkış yasağı koyarak serbest bıraktı.

Orkide Yağ’ın eski sahibinden çarpıcı ifadeler

Kaynak: Hürriyet

27Kahramanmaraş’ta aranan 20 kişi tutuklandı

Ömer KOÇ/ KAHRAMANMARAŞ, (DHA) – KAHRAMANMARAŞ’ta çeşitli suçlardan aranırken polisin düzenlediği operasyonda yakalanan 20 kişi tutuklandı.
Asayiş Daire Başkanlığı’nın Türkiye genelinde aranan kişilere yönelik yapılan operasyonda Kahramanmaraş’ta 283 adrese baskın yapıldı. 197 polisin katıldığı operasyonda 5’i Fetullahçı Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) üyelik iddiasıyla olmak üzere çeşitli suçlardan aranan 58 kişi yakalandı. Gözaltına alınan şüphelilerden 53’ü emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Taksirle adam öldürme, dolandırıcılık, yağma, hırsızlık, yaralama, uyuşturucu ve borç ihlali gibi suçlardan kesinlemiş hapis cezası olan 20 kişi çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.
FETÖ üyesi oldukları öne sürülen 5 kişinin ise emniyetteki sorgusunun devam ettiği belirtildi.
Kaynak: Hürriyet

26MİT çalışanı ve üsteğmen tutuklandı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında, Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınan 4 kişi, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.

Soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısınca sorgulanan şüphelilerden 2’si tutuklanma, 2’si ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılması talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi.

Şüphelileri sorgulayan hakimlik, eski MİT personeli A.C. ile eski üsteğmen İ.K.M’nin tutuklanmasına, 2 şüphelinin adli kontrol şartıyla salıverilmesine hükmetti.

Kaynak: Hürriyet

25Albay Yıldız: Sıkıyönetim listesinde cezaevinde olan generalin ismi vardı

Ramazan ÇETİN / DENİZLİ, (DHA)- DENİZLİ’de 15 Temmuz darbe girişiminin ardından açılan davada aralarında 11’inci Komando Tugayı eski Komutanı Tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır’ın da aralarında bulunduğu, 41’i tutuklu 60 sanığın yargılanmasına devam edildi. Dava kapsamında İl Jandarma Komutanı Albay Cengiz Yıldız’da tanık olarak dinlendi. Yaklaşık 3 saat ifade veren Jandarma Komutanı Albay Yıldız, Genel Kurmay Başkanlığı’ndan “Harekat Yıldırım” koduyla kalkışmayla ilgili üç ayrı emir geldiğini, daha sonra gelen sözde Sıkı Yönetim Listesi’nde cezaevinde tutuklu bulunan bir generalin ismini gördüğünü söyledi.
Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dönüştürülen EGS Kültür ve Kongre Merkezi’nde 15 Temmuz darbe girişimine fiili olarak katılımla ilgili Türkiye’de başlayan ilk olma özelliği de taşıyan davada 11. Komando Tugayı eski Komutanı Tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır’ın aralarında bulunduğu 41’i tutuklu 60 sanığın yargılanmasına devam edildi. Bugün görülen davada, Denizli İl Jandarma Komutanı Albay Cengiz Yıldız’da tanık olarak dinlendi. Yaklaşık 3 saat ifade veren Albay Cengiz Yıldız, darbe gecesi yaşananları anlattı. Genelkurmay Başkanlığı’ndan üç ayrı emir geldiğini belirten Albay Yıldız, “Darbe gecesi saat 22.30 sıralarında Jandarma Komutanlığı’ndaki nöbetçi amir beni aradı ve Genelkurmay Başkanlığı’ndan Harekat Yıldız koduyla emir geldiğini söyledi. Ben de emirlerle ilgili hiçbir işlem yapmamalarını beni beklemeleri söyledim. Nöbetçi, üç ‘Harekat Yıldırım’ olan emirlerle beni bekliyordu. Birinci emir, Ankara Garnizonu’nda ataması yapılan personelin göreve başlamasıyla ilgiliydi. İkinci emir, hazırlık ikazı ve birim intikali konuluydu. Üçüncü emir ise karargah sorumlularının belirlenmesiydi. Emirde ismi orada olmaması gereken kişilerin imzalarını gördüm. Daha sonra sözde sıkıyönetim emri getirdi. Ben TSK’nın hukuka, demokrasiye, milli iradeye bağlı olduğunu düşündüğüm için TSK’nın dışında bazı unsurlar ve FETÖ/PDY ‘nin kalkışma yaptığını değerlendirdim. Emirleri ilk gördüğümde köprüdeki tanklarla ilgisinin olacağını düşünmedim” dedi.
“VALİYİ ARAYIP, EMİNDE OLDUĞUMU SÖYLEDİM”
Listede şüpheli isimleri görüp, saat 23.10’da Denizli Valisi Ahmet Altıparmak’ı aradığını, olayı anlattığını ve kendisinin emrinde olduğunu söylediğini ifadesinde belirten Yıldız, “Elimde sözde sıkıyönetim emriyle birlikte Vali Bey’in bulunduğu Çevik Kuvvet’teki kriz merkezine gittim. Vali Bey Emniyet Müdürü Hüseyin Namal ile birlikte oradaydı. Daha sonra Hava Meydan Komutan Yardımcısı ile Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Alper’de kriz merkezine geldi. Saat 24.00 sıralarında 11. Komando Tugay Komutanlığı’ndan askeri konvoy çıktığını tespit ettik. Ardından Kayseri’den uçakların havalandığını ve askerleri Çardak’dan alıp, Ankara’ya götüreceğini belirledik. Kriz merkezinden, Çardak Havaalanı’nın elektriklerinin kesilmesini sağlayıp, kuleyi etkisiz hale getirtip, yakıt tankerlerinin yakıtlarını boşalttırdık” dedi.
“UÇAKLAR İNERSE ATEŞ EDİN”
Amaçlarının uçakları inmesini engellemek olduğunu vurgulayan Yıldız, “Bende İl Jandarma Komutanı olarak havaalanı çevresinde görevlendirdiğim personelime, uçakların inmesi halinde ateş edilmesi emrini verdim. Vali Bey, Tugay Komutanı Kamil Özhan Özbakır ile telefonla konuştu. Özbakır, saygılı şekilde konuştu, kriz merkezine davet etti, askerlerin kışlasına dönmesini istedi. Daha sonra sabaha kadar görüşmeler yaparak havaalanındaki askeri personelin gruplar halinde teslim olmasını sağladık” dedi.
“SIKI YÖNETİM LİSTESİNDE CEZAEVİNDE OLAN GENERAL VARDI”
Bazı avukatların sıkı yönetim listesinde şüphelendiği isimleri sorması üzerine Albay Yıldız, “Sıkı yönetim Ek B ve C listesine baktığımda, MİT TIR’ları davasından tanıdığımız ve cezaevinde olmasına rağmen Tuğgeneral Hamza Çelebioğlu görevlendirilmişti. Jandarma Genel Komutanlığı Denetleme Başkanı olarak görevlendirilmişti. Bazı komutanlarda dışarıda bırakılmıştı. Bunlar nedeniyle şüphelendim” dedi. Dava, diğer tanıkların dinlenmesiyle devam etti.

FOTOĞRAF

Kaynak: Hürriyet

24AK Partili Eker’den CHP’ye ‘papağan’ benzetmesi (2)

PKK VE DEAŞ TÜRKİYE’Yİ HEDEF ALIP ZARAR VERİYOR
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın Şubat ayı Olağan Toplantısı’na katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, Kürtlere en büyük zararı PKK’nın verdiğini söyleyerek, “PKK iki şeyle yola çıktı. İlki, Türkiye’yi bölüp bağımsız bir Kürt devleti kurmak, ikincisi bu komünist, sosyalist olacak. Bu iki iddia da çöktü. PKK’nın terörist başları, kendi politik geleceklerinde başka bir şey düşünmüyor. Ne Kürtler onların umurunda, ne Türkiye’de Kürt vatandaşlarımızın haklarına, ne de özgür Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak yaşamalarına imkan sağlayacak bir şeylerin içerisindeler. Böyle bir istekleri yok. Aksine Türkiye’de ne zaman sivilleşme ve demokratikleşme yoluyla bir takım gelişmeler olsa, PKK’nın görevi taşeronluk yaptığı uluslararası karanlık güçlerin hesabına bunu sabote etmek, tahrip etmek” diye konuştu.
DEAŞ’in İslam düşmanlığını beslediğine dikkat çeken Eker, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kanlı cinayetlerle, dünyanın en vahşi ve barbar görüntülerini televizyonlara yansıtarak bunu yapıyor. Bu iki örgüt Türkiye’yi hedef almış ve zarar veriyor. Ortadoğu’da çıkarılan yangının bir parçası haline getirmeye çalışıyor. PKK ve DEAŞ buna hizmet ediyor. Bu ikisi yetmiyor, uzun süre sivil toplum örgütü gibi görünen ama kodlarında sadece iki yüzlülük olan FETÖ terör örgütü de yüzünü 15 Temmuz’da gösterdi. O da aslında bu ikisini yapmak istediğine ortak. Türkiye’yi kanlı yangının içine çekme çabasında. 15 temmuz’da yapılmak istenen şey bir hükumeti değiştirmek değildi. Amaç, Türkiye Cumhuriyetini çökertmek. Kurum ve kuruluşları, silahlı kuvveti ve hükumetiyle çökertmek. Umduğu şey, sistem çökerse iç savaş çıkacak ve Türkiye, Suriye ile Irak’ın parçası gibi, kanlı yangın ortamının parçası haline gelecek. Buna hizmet ediyor. Cumhuriyet tarihinde ne Yunan ne de bir başkası, kurtuluş savaşı sırasında, hiç kimsenin yapmadığını hain FETÖ terör örgütü meclisi bombalayarak yaptı. Eğer bir iki metre sağa düşmüş olsa, düğmeye yarım saniye erken bassa genel kurul salonunun üstüne düşüyor. Oradan hiçbirimiz sağ çıkamazdık.”

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

23FETÖ sanığı polise 1 yıl 6 ay hapis ve tahliye

Gürkan YILMAZ/KASTAMONU, (DHA) – KASTAMONU’da FETÖ/PDY davasında tutuklu yargılanan polis memuru Mehmet U., ilk duruşmada 1 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılarak tahliye edildi.
Soruşturma kapsamında 6 ay önce  gözaltına alınarak tutuklanan eski özel harekat polisi Mehmet U., Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk kez hakim karşısına çıktı. Sanık polis savunmasında, “Cemaat evlerine gittim ama pişmanım. Bunların bu zihniyette insanlar olduğunu bilmiyordum. Ankara Özel Harekat Daire Başkanlığı’nda 15 Temmuz gecesi çok arkadaşım şehit oldu. Ben de eski bir özel harekatçıyım. Vallahi billahi bu kadar büyük olduklarını bilmiyordum. Dini cemaat sanıyordum. ByLock uygulamasını kullandım. Ama bu uygulamadan bana dini sohbetler ve hadisler geliyordu. Kötü amaçlı hiç bir mesajlaşma görmedim” dedi.
Mehmet U., duruşmada cemaate yakın polis arkadaşlarının isimlerini verirken mahkeme heyeti tarafından kendisine gösterilen fotoğraflardan da cemaat ile alakası olabilecek polisleri gösterdi. Mahkeme, sanık Mehmet U.’ya önce ‘Silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan 7 yıl 5 ay hapis cezası verirken, etkin pişmanlık yasası çerçevesinde bu ceza 1 yıl 6 ay hapis cezasına çevrildi. Mehmet U., yurt dışı çıkış yasağı konularak tahliye edildi.
Kaynak: Hürriyet

22İddianameden: Gülen, talimatı o tarihte vermiş

İşte iddianamedeki o bölüm:

“Fetullah Gülen’in, Adil Öksüz aracılığıyla ile TSK’daki örgüt mensubu askerlere 15 Temmuz 2016’da darbe gerçeklestirmeleri konusunda talimat verdiği anlasılmıştır^” denilen iddianamede, FETö’nün yayın organı olarak faaliyette bulunan “www.herkul.org” adresinde kayıtlı video sitesinde, Gülen ile Adil Öksüz’ün birlikte görüntülerinin bulunduğu belirtildi.

İddianamede darbe teşebbüsünün Gülen’in emir ve talimatları doğrultusunda hareket eden TSK içerisindeki FETÖ üyeleri tarafından gerçekleştirildiği, Türkiye’de darbe planlaması yapıldıktan sonra onaylanmak üzere Pensilvanya’da yaşayan Gülen’e götürüldü, kendisinin darbe planına onay verdikten sonra darbe girişiminde bulunulduğu, Gülen’in darbe teşebbüsünü gerçekleştiren ve sivil halkı katleden FETÖ lideri olarak hem darbe teşebbüsüden hem de sivillerin ölü ve yaralanmalarından birinci derece sorumlu olduğu açıkça anlaşılmıştır” değerlendirmesi yapıldı.

COLORADO İMAMI

İddianamede terör örgütünün muhtelif kademelerinde ülke geneli, bölge imamlığı ve ABD’de Colorado bölge imamlığı sıfatıyla yönetici olarak faaliyet gösteren, pişmanlık hükümlerinden yararlanan, örgüt ve faaliyetleri hakkında açıklamalarda bulunan Hasan Polat’ın ifadesine yer verilerek örgüt içerisindeki kriptoloji sorumluluğu görevini yapmasından dolayın Gülen’in bir kısım konuşmaların tespit edildiği ve Polat’a kriptolojik çözümleme yaptırıldığı bilgisi yer aldı.

Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak da iddianamede

Polat’ın, Gülen’in konuşmalarının yer aldığı görüntü çözümlemelerine, iddianamede şöyle yer verildi:

“Fetullah Gülen’in ‘www.herkul.org’ isimli internet sitesinde,

13 Haziran 2009 tarihli konuşması; ‘Örgütün ideolojisi doğrultusunda hareket eden mensuplarına devletin kamu kurumlarına sızılması talimatı verdi.’

4 Şubat 2016 tarihli konuşması: ’15 Temmuz’da tarihinde gerçekleştirilen darbe girişimi öncesinde örgütüne mensup bir kısım asker şahıslara darbe yapılması talimatı verdi, düşman gördüğü Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı yapılan darbe girişimini ‘düşmanını öldürme’ şeklinde tanımlamdı, bu girişim esnasında ölenlerin şehit, yaralananların gazi olacağını beyan etti.

Yeşil-haki renkli cübbe giyerek yaptığı konuşması: ‘Daha önceden haki renkli cübbe giydiğine hiç şahit olmadım. Konuşmasında örgütüne mensup askerlere özellikle bir mesaj verdi.

22 Temmuz 2016 tarihli konuşması: ‘Darbe girişiminin ardından örgütünün ideolojisi doğrultusunda hareket eden örgüt mensuplarına karşı yürütülen soruşturmadalarda yakalanan ve tutuklananlara konuşmamaları, susmaları, örgütü değişre etmememleri talimatı verdi, ayrıca darbe girişimine karşı çıkan ve engelledikleri zannettiği şeklinde tanımladığı vatandaşlar için ahmak kelimesini kullanarak hakaret etti.

İddianamede, Gülen’in yeşil-haki cübbeyle yaptığı konuşmayla ilgili, “Gülen’in, internet sitesinden bugüne kadarki yapmış olduğu sohbet yahut dini bir vaaz gibi görünen konuşmalarında belirtilen tarihteki konuşması hariç hiçbir konuşmasında genel itibarıyla askeri birimlerin kullanmış oldukları haki-yeşil renkli cübbe giymediği ancak 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbeye teşebbüs olaylarından kısa süre önce 20 Mart 2016 tarihindeki sohbet yahut dini bir vaaz gibi görünen konuşmasında askeri kurumların kullanmış olduğu kıyafetlerde kullanılan haki-yeşil rengin kullanıldığı tespit edilmistir.” denildi.

Bugün kabul edildi… Uyuyan hücre detayı

.
Kaynak: Hürriyet

21Sakarya’da iki ilçe müftüsü gözaltına alındı

Zafer TOKUŞ- Aziz GÜVENER/ADAPAZARI (Sakarya), (DHA) – SAKARYA’da, Fethullahçı Terör Örgütü’ne yönelik soruşturma kapsamında Karasu Müftüsü Mustafa Aydın ile birlikte Serdivan Müftüsü Ömer Yay’ın da aralarında bulunduğu 10 kişi gözaltına alındı.
Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında Karasu Müftüsü Mustafa Aydın ile Serdivan Müftüsü Ömer Yay’ın da aralarında bulunduğu 10 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Karasu Müftüsü Mustafa Aydın, Afyon’da katıldığı ilçe müftüleri toplantısında gözaltına alındı. Mustafa Aydın Sakarya İl Emniyet Müdürlüğü’ne teslim edildi. Serdivan İlçe Müftüsü Ömer Yay ise bugün öğle saatlerinde gözaltına alınarak emniyet müdürlüğüne getirildi. Bylock kullandıkları iddiasıyla aralarında kamudan ihraç edilen memurlarında bulunduğu 10 kişi bulunduğu öğrenildi.
Kaynak: Hürriyet

20Darbeci SAT’cı Üsteğmen Sarıbey: Ölüm makinası olarak yetiştirildim (2)

ŞÜKRÜ SEYMEN’DEN ŞİKAYETÇİ OLMADI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1’i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 47 sanığın yargılanmasına öğleden sonra devam edildi. Öğleden sonra ilk olarak SAT komandosu Yüzbaşı Haldun Gülmez ifade verdi. Poliste verdiği ifadelerin tamamını reddettiğini söyleyip ifadesine başlayan Haldun Gülmez, mal varlığına konulan tedbirin kaldırılmasını talep etti. Mahkeme başkanının savunmasını yapmasını istemesi üzerine ise “Hakkımdaki iddiaları, ByLock kullandığım saptamasını kabul etmiyorum. Telefonuma ByLock yüklenmesinden endişe ediyorum. Bu nedenle savcılığın sunduğu belgeye itiraz ediyorum” dedi.
Suikast girişimine dair mahkeme başkanının kendisine yönelttiği birçok soruyu, yanıtlamak istemediğini söyleyen Haldun Gülmez, Özay Cödel’in görevi kendisine tebliğ ettiğini, Suriye ya da Nusaybin gibi terör yerlerinde çatışmaya gideceğini tahmin ettiğini ileri sürdü. Suikast girişiminde kullanılan helikopterde makineli tüfeği kullandığını, ekibin yere inmesinden sonra ateş etmediğini öne süren Haldun Gülmez, çatışmaya girip girmediğine dair soruları da yanıtsız bıraktı. Nereden açılan bir ateşle yaralandığını bilmediğini ifade eden Haldun Gülmez, iddianamede kendisini vuranlar arasında Şükrü Seymen’in de şüpheli olarak görüldüğünü, bu nedenle de kendisinden şikayetçi olmadığını anlattı.
GÖREVDEKİ KOMUTANININ ADINI VERDİ
Üsteğmen Ali Sarıbey ve Haldun Gülmez’in ifadelerinde görevi kendilerine tebliğ ettiğini söyledikleri SAT grup komutanlığında görevli yüzbaşı Özay Cödel de savunmasında, yargılanan asker listesini halen Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda görev yapan albaydan aldığını ileri sürdü. Eskiden görev yaptığı yerleri de anlatan Özay Cödel’in ifadesinde, Üsteğmen Ali Sarıbey ile Haldun Gülmez’in Atatürk Havalimanı askeri bölümü yerine Hava Harp Okulu’na gittiklerini, bu nedenle de yanlışlıkla İzmir’e geçtiklerini, aslında Akıncılar Üssünde görevlendirildiklerini ifade etti. Özay Cödel, saldırıyı planladığı ve FETÖ üyeliği suçlamalarını da kabul etmedi.
FETÖ’CÜLERİN YAPTIĞINI SONRADAN ÖĞRENDİM
Duruşmada son ifadeyi ise MAK timinde görevli Astsubay Serkan Elçi verdi. Mesaisi bittikten sonra evine gittiğini, ardından telefonla çağırıldığını anlatan Serkan Elçi, “Malzemelerimizi aldıktan sonra Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş, darbe açıklamasını yaptı. O andan itibaren artık bunu sorgulama imkanım yoktu. Amirlerimin itiraz etmediği bir ortamda ben de itiraz etmedim. Sıkıyönetim kurulları uygulanmaya başlanmıştı diye düşündüm” dedi.
Üst düzey terör örgütü liderini almaya gittiklerini bildiğini de söyleyen Serkan Elçi, “Hakkımdaki iddiaları reddediyorum. Ben çatışmadan sonra ekipten ayrıldım. Hemen teslim olmadım. Çünkü olay günü polisin bizi katletmek amacıyla ateş ettiklerini gördüm. Sivil halka karıştım. Basından duyduğumuz gibi ben de FETÖ terör örgütünü bunun arkasından öğrendim. O an intihar etmek istedim. Ben vatana hizmet için MAK’a katılan bir askerim. İntihar etmeyi düşündüm fakat arkamda bırakacağım aileme ulaşmak istedim. En azından onlara hain olmadığımı anlatmak istiyordum. Denizli’ye gittim. Ailemle görüştüm ilk sorgumu babam yaptı. Ona da kimseye ateş etmediğimi söyledim. Ailemle emniyete teslim olmam gerektiğini konuştuk. İşyerindeki arkadaşlarımla da konuştuğumda bana İzmir’e gel dediler. Ben de teslim oldum” dedi. Mahkeme başkanının sorularını da yanıtlayan Serkan Elçi, çatışmadan sonra tecrit edilen polisleri arayanlar arasında kendisinin bulunduğunu, plastik kelepçeyi kendisinin taktığını söyledi.
CUMHURBAŞKANI’NIN AVUKATI AÇIKLAMA YAPTI
Duruşma sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın açıklama yaptı. Hüseyin Aydın, şunları söyledi:
“Sanıkların ifadelerinde bir takım farklılıklar var. Kendi özellerinde, kendi eylemlerinde bir kısım farklılıklar ifade ediyorlar. Ancak biz son üç gündür dinlediğimiz sanıkların ortak bir savunma stratejilerinin olduğunu değerlendiriyoruz. Şimdi FETÖ’nün yurt dışında yaygın bir şekilde, bu darbenin Fethullahçı Terör Örgütü tarafından yapılmadığı şeklinde bir propagandaları var. Burada da sanıklar, hatta ByLock’cu olan sanıklar da dahil olmak üzere sistemli bir şekilde FETÖ ile ilgili olmadıklarını söylüyorlar. Buna çok özel bir önem atfettiklerini gözlemliyoruz. Dolayısı ile burada, sadece kendileri ile ilgili değil, dünkü duruşmada dinlenen sanık Berber oradaki sanıkların tamamını tanımadığını, sadece TİM’deki askerleri tanıdığını söylemiş olmasına rağmen, sanıkların tamamının Fethullahçı terör örgütü mensubu olmadığını ifade etti. O düzeyde tanımadıkları kişilerin bile, sanıkların bile Fethullahçı olmadığı yönünde açık kefaletleri söz konusu. Biz bunu örgütü darbeden aklamaya yönelik çaba olarak değerlendiriyoruz. Tabii sanıklar asker oldukları için emir komuta zinciri içinde ilk aşamada bunun olduğunu ve bunu bu şekilde değerlendirdiklerini söylüyorlar. Dolayısı ile ‘biz amirlerimizden, üstlerimizden aldığımız emirleri yerine getirdik. O nedenle bir sorumluluk söz konusu olmaz’ o çerçevede de bir savunmaları var.”�
Mahkeme başkanı bugünkü ifade alma işleminin ardından duruşmayı yarın devam edilmek üzere erteledi.

FOTOĞRAFLI

 
Kaynak: Hürriyet

19Twitter’daki o hesabın sahibi yakalandı

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü, Kaçakçılık ve Ekonomik Suçlar Soruşturma Bürosunca geçtiğimiz yıl Mart ayında Twitter’daki “bıbıcımsıfırladım” adlı hesaba ilişkin soruşturma başlatıldı.

Soruşturma kapsamında, sosyal medya hesabını kullandığı iddiasıyla Üsküdar İMKB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde öğretmenlik yapan Serkan Sedat Güray gözaltına alındı.

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu ve örgütün propagandasını yaptığı iddiasıyla tutuklanması talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk edilen Güray, Anadolu 9. Sulh Ceza Hakimliğince adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakıldı.

Güray sorgusunda, yöneltilen suçlamaları kabul etmemiş ve söz konusu Twitter hesabının da kendisine ait olmadığını iddia etmişti.  Şüpheli Güray’ın ev aramasında ele geçirilen dijital materyaller incelemeye alınırken, HTS kayıtlarında FETÖ üyesi çok sayıda isimle telefon görüşmesi tespit edildi.

Şüpheli Güray’ın HTS kayıtlarında, kapatılan Zaman gazetesinin Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen’in avukatı Talha Akyol, yeğeni Ebuseleme Gülen, firari Osman Özsoy ile Nazlı Ilıcak, Nazmi Ardıç, Yurt Atayün, Osman Nuri Hoşdoğdu, Ali Ünal, Mümtazer Türköne, Asım Yıldırım, Önder Aytaç, Ali Bulaç ve Abdullah Bağ gibi isimlere kayıtlı telefon numaralarıyla çok sayıda görüşme yaptığı belirlendi.

Öte yandan şüpheli Serkan Sedat Güray’ın yine Irak, Kenya, ABD, Kazakistan, Bosna Hersek gibi ülkelerle uluslararası alanda görüşmeler de yaptığı tespit edildi.

Bu kapsamda FETÖ’nün mahrem imamı olduğu tespit edilen Güray’ın söz konusu “bıbıcımsıfırladım” adlı hesabı kullandığı da belirlendi. Bunun üzerine Güray hakkında Sulh Ceza Hakimliğince tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarıldı.

Firari olan Güray, Bolu’da Jandarma ekiplerinin yol kontrolü sırada gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerine teslim edilen Güray’ın, emniyetteki işlemleri sürüyor.
Kaynak: Hürriyet

18Eski jandarma personeline FETÖ operasyonu

İZMİR, (DHA)- İZMİR İl Jandarma Komutanlığı tarafından 7 ilde düzenlenen operasyonda, Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında ihraç edilen 12 eski jandarma personeli gözaltına alındı.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, daha önce meslekten ihraç edilen ve örgütün jandarma içindeki yapılanmasında yer aldıkları ileri sürülen 12 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Bunun üzerine, İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, İzmir, Sakarya, Tunceli, Niğde, Adıyaman, Yozgat ve Tokat’ta eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyonda 12 eski asker gözaltına alındı.

Kaynak: Hürriyet

17Emekli özel harekatçılar dernek kurdu

İZMİR’in Gaziemir İlçesi’nde Özel Harekat Şubeleri’nde terörle mücadele eden emekli polisler tarafından kurulan Ege Emekli Polis Özel Harekatçılar Derneği (EGEPÖHDER), düzenlenen törenle açıldı. Dernek Başkanı Uğur Yenen, “Biz 90’lı yılların özel harekatçılarıyız. Meslek hayatımız imkansızlık ve çileli bir seferberlikti. Şimdi emekli olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın seferberlik ilanına katılıyoruz, son nefesimize kadar hainlerle savaşacağımıza yemin ediyoruz. Bizler savaşacak ve şehit olacak kadar genciz” dedi.
Gazi Mahallesi Abdullah Arda Meydanı’ndaki Meydan İş Merkezi önünde düzenlenen açılış törenine, Vali Yardımcısı Ahmet Ali Barış, Gaziemir Kaymakamı Yaşar Dönmez, Belediye Başkanı CHP’li Halil İbrahim Şenol, İl Emniyet Müdürü Hüseyin Aşkın, EGEPÖHDER Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Yenen, emekli ve görevdeki özel harekat polisleri, şehit yakınları, gazilerle davetliler katıldı. Amaçlarının, üyelerin her türlü sorunlarına çare bulmak, şehit, gazi ve hayatını çeşitli nedenlerle kaybeden meslektaşlarının emanetlerine sahip çıkmak olduğunu dile getiren EGEPÖHDER Yönetim Kurulu Başkanı Yenen, “Tüm terör örgütleri birlik olup zehrini kusmaktadır. Bunun en acı örneği 15 Temmuz’dur. 15 Temmuz’da en fazla acıyı emniyet, emniyetin içinde de biz özel harekatçılar olarak 53 şehitle yaşamış bulunmaktayız. Düşmana bile atmadıkları bombaları Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı’na atan hainleri unutmadık. Biz 90’lı yılların özel harekatçılarıyız. Meslek hayatımız imkansızlık ve çileli bir seferberlikti. Şimdi emekli olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın seferberlik ilanına katılıyoruz, son nefesimize kadar hainlerle savaşacağımıza yemin ediyoruz. Bizler savaşacak ve şehit olacak kadar genciz. 15 Temmuz’da olduğu gibi bu vatan için bize verilecek her türlü göreve hazırız” dedi.
“ŞEHİDİMİZİ TOPRAĞA 150 GRAM VERDİK”
15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde bulunduğunu hatırlatan İl Emniyet Müdürü Aşkın, “Toprakları, o toprak için canlarını veren kahramanlar vatan yapar. Türk Emniyet Teşkilatı da bu kahramanların teşkilatıdır. Bu kahramanların en özeli de özel harekatçılardır. Kuruldukları günden bu yana aslanlar gibi bu vatan için çarpıştılar. Yüzlerce şehit verdiler. Tek bir olayda verdiğimiz en çok şehidi de alçak terör örgütü FETÖ’nün 15 Temmuz’daki hain saldırısında verdik. Ben o sabah saat 07.30’da orada bulunan manzarayı gören bir kardeşinizim. Benim gibi Özel Harekatta bulunmuş 2 polis başmüfettişi arkadaşımla gece Ankara Emniyet Müdürlüğü’ndeyken, Özel Harekatta durumun çok kötü olduğunu öğrenince sabah oraya geçtik. O alçak saldırının izlerini yakından gördüm, şu anda da burnumun direği sızlıyor. Havacılık Dairesi Başkanlığımız da orada şehitler verdi, Havacılık Dairesi Başkanı Uygar Elmastaş, Darbe İnceleme Komisyonu’nda, ‘Alçaklar, PKK terör örgütünün üzerine atmaya kıyamadıkları en güçlü bombalarını asker elbisesi giyinmiş hain teröristler, kahramanlarımızın üzerine attılar’ dedi. Orada çok sevdiğim kardeşlerimi şehadete uğurladım. Bir tanesini toprağa 150 gram olarak koyduk. Allah bir daha öyle günler yaşatmasın” diye konuştu.
GAZİ ÖZEL HAREKATÇININ SÖZLERİNİ AKTARDI
Polis olmanın yürek, özel harekatçı olmanın ise mangal gibi yürek istediğini kaydeden Aşkın, “Buradaki arkadaşlarımın hepsi o mangal gibi yüreklilerdir. Göreve başladığımda beni ziyarete geldiklerinde bir gazi arkadaşım bana, ‘Sayın müdürüm, bugünlerde operasyonlar yapıyorsunuz. Bazıları çok riskli bunu da biliyorum, sizden bir şey istiyorum. Ben bir kaç gazi oldum ama rabbim bana şehadet nasip etmedi, bunun için yaşıyorum. Bu riskli operasyonlara genç fidanlarımızı göndermeyin ben size bir ekip toplayayım, belki rabbim bize orada şehadet nasip eder.’ Bunu yürekten söylediklerini çok iyi biliyorum. Duruşlarıyla da devletlerine nasıl sahip çıktıklarını her zaman gösteriyorlar. Biz dünyanın en güçlü devleti, en yüce milletiyiz ve hiç kimse zerre kadar umuda kapılmasın, biz topraklarımızı kanımızın son damlasına kadar savaşıp savunacağız. 5 Ocak’ta, hain bir saldırı yaşadık. Orada, 1 çevik kuvvet polisi, 3 karakol polisi, 2 trafik polisi ve 1 asayiş şubesi polisiyle terör örgütünün en kıdemli, en tecrübeli teröristlerini perişan ettik. Büyük bir kahramanımızı da şehit verdik. Bu ülke, bu şehir çok güzel, emeklisiyle görevinde olanıyla hep birlikte çalışıyoruz” dedi.
Asker ve polis dendiğinde akan suların duracağını belirten Belediye Başkanı Şenol, derneğin faaliyetlerine destek olmaya devam edeceklerini söyledi. En son 15 Temmuz’da görülen kahramanlıkların geleceğin de garantisi olduğunu dile getiren Vali Yardımcısı Barış Emniyet Teşkilatı’nın en özel biriminin özel harekat şubeleri olduğunu söyledi. Dualar eşliğinde yapılan açılışta şehitler için lokma da döktürüldü.

Tufan HAMARAT / İZMİR, (DHA)
FOTOĞRAF
Kaynak: Hürriyet

16İstanbul’daki “Darbe Girişimi Ana İddianamesi” tamam (2)

Ümit TÜRK/İSTANBUL, (DHA) İSTANBUL Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede darbe girişimine ilişkin, sıkı yönetim direktifinin, Personel Planlama Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç tarafından 21.30’da “Harekat Yıldırım” adı altında, “Yurtta Sulh Konseyi Başkanı” imzası ile tüm askeri birliklere gönderildiği belirtildi. Gönderilen direktifte sıkıyönetim ilanı ile birlikte atama listesinin de belirlendiği, buna göre Genelkurmay Başkanı dahil tüm komuta kademesi ile MİT Müsteşarı ve bazı bakanlık müsteşarlarına kimlerin atanacağı belirtildi.

İddianamede 2003 yılına kadar FETÖ ile iltisaklı olduğu tespit edilen 400 subay-astsubayın ihraç edildiği, ancak 2003 yılından sonra bu ihraçların durduğuna, ardından Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi kumpasa dayalı davalar aracılığıyla FETÖ mensubu olmayan ve örgütün kritik konumda gördüğü birçok askeri personelin tasfiye edildiği görüşüne yer verildi.

DARBE GİRİŞİMİ 42 SAAT SONRA BASTIRILDI

İddianamede, İstanbul’da 15 Temmuz günü 22.10’da Boğaz köprülerinin kesilmesiyle başlayan ve ertesi gün 13.00’a kadar süren tüm olaylar dakikası dakikasına anlatıldı. Darbe girişiminin tam olarak Genelkurmay Başkanlığ’ndan yapılan açıklamaya göre 17 Temmuz saat 16.00’da bastırıldığının açıklandığı vurgulandı.

DARBE GİRİŞİMİ FETÖ’NÜN SON HAMLESİYDİ

İddianamede darbe girişiminin, devletin etkin mücadele kararı almasından sonra sosyal ve ekonomik anlamda zayıflayan Fetullahçı Terör Örgütü’nün, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yuvalanan mensupları aracılığıyla son bir hamlesi olarak değerlendirildi.

2003’TEN SONRA FETÖ MENSUBU ASKER İHRAÇLARI DURDU… TASFİYELER BAŞLADI…

FETÖ’nün 1984 yılından 2014 yılına kadar TSK içerisinde yuvalanmaya çalışıldığı belirtilen iddianamede, 1987’den itibaren FETÖ ile iltisaklı olduğu tespit edilen 400 subay-astsubayın ihraç edildiği ancak 2003 yılından sonra ise ihraçların gerçekleşmediği kaydedildi. Bu tarihten sonra da Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi kumpasa dayalı davalar aracılığıyla FETÖ mensubu olmayan ve örgütün kritik konumda gördüğü birçok askeri personelin tasfiyesi gerçekleştirilerek, TSK içerisindeki yapılanmanın hız kazandığı anlatıldı.

“TSK İÇİNDE TEDBİR GELİŞTİRİLEMEDİ”

İddianamede FETÖ’nün en önem verdiği kurumun TSK olduğu belirtilerek, “Devlet polis okulları ve polis akademisinde tedbir alırken harp okulları ve harp akademilerinde bu gruba yönelik herhangi bir tedbir geliştirilememektedir” denildi.

UYUYAN HÜCRELER

İddianamede FETÖ’nün TSK içerisinde kümelenen uyuyan hücrelerine de dikkat çekildi. Darbe girişimine katılmayan ancak örgütün kriptolu haberleşme uygulaması Bylock’u kullanan 800 personelin varlığının tespit edildiği, bunlardan 500’ünün ise darbe girişimine iştirak etmediklerine dikkat çekilerek, bu kişilerin darbenin başarısız olmaları durumunda ikinci bir darbe girişiminde kullanılmak üzere uyuyan hücreler olarak bekletildikleri tespitine yer verildi.

ALTAN KARDEŞLER İLE NAZLI ILICAK’IN İSMİ DE İDDİANAMEDE…

İddianamede “Terör örgütünün darbe girişimine iştirak eden medya unsurları” bölümünde, Ahmet Altan ile kardeşi Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’a da yer verildi. 15 Temmuz darbe girişiminden bir gün önce katıldıkları bir televizyon programında, darbe çağrışımıyla subliminal mesaj içeren söylemlerde bulundukları iddiasıyla tutuklanan Altan kardeşler ile Nazlı Ilıcak’ın çeşitli tv programları ile köşe yazılarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef aldıkları ve darbe ile yönetimden indirileceği yolunda imalarda bulundukları iddia edildi.
Kaynak: Hürriyet

15İstanbul’daki “Darbe Girişimi Ana İddianamesi” tamam (1)

Ümit TÜRK/İSTANBUL, (DHA) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin İstanbul’daki ana darbe soruşturması kapsamında hazırlanan iddianame İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından onaylandı. Fetullah Gülen 1 numaralı şüpheli. 9’u firari 24 sanığın, 6’si general, 17’si de subay. 89 kişinin ölümünden sorumlu tutulan, Fetullah Gülen ve “Yurtta Sulh Konseyi” üyesi Tümgeneral Fethi Alpay, Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit, Tuğgeneral Özkan Aydoğdu ve Tuğgeneral Eyyüp Gürler’in de aralarında bulunduğu 10 şüpheli hakkında 92’şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 174’er yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

Darbe gecesinin İstanbul bilançosu iddianameye şöyle yansıdı ; – 2’si asker, 5’i polis, 82’si sivil olmak üzere toplam 89 kişi hayatını kaybetti. Kolluk görevlileri dahil 719 kişiye karşı hedef gözetmeksizin silahla veya tankla ateş açıldı. 685 kişi yaralandı, 148 kişiye karşı yağma ve hürriyeti tahdit eylemi gerçekleşti, 214 kişiye ait mal ile kamu malı zarar gördü.

İddianamede FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen, 6 general ve 17 subay olmak üzere 9’u firari 24 kişi şüpheli olarak yer aldı. Fetullah Gülen ile “Yurtta Sulh Konseyi” İstanbul Yapılanması”nda yer alan 10 şüpheli hakkında 92’şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 174’er yıla kadar hapis cezası talep edildi.

SUÇTAN ZARAR GÖRENLER…

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Can Tuncay tarafında hazırlanan 351 sayfalık iddianamede, İstanbul genelinde darbecilerin ateşiyle hayatını kaybeden 89 isim “maktül” sıfatıyla, olay tarihinde kaçırılmaya teşebbüs edilen 1’nci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Deniz Harp Okulu Komutanı Mesut Özel, Deniz Harp Akademisi Komutanı Tayyar Ertem ve eşi Emel Ertem ile Harp Akademileri Komutanı Tahir Bekircioğlu ise müşteki olarak yer aldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, 65. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Ak Parti İstanbul İl Başkanlığı, Doğan Şirketler Grubu Holding, Dijitürk Genel Müdürlüğü, Casper Bilgisayarlar Sistemi Anonim Şirketi de “suçtan zarar görenler” sıfatıyla yer aldı.

89 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ… 719 KİŞİYE ATEŞ EDİLDİ…

İddianamede İstanbul’da darbe girişimine katılan askerlerin ateş açması sonucu 2’si asker, 5’i polis, 82’si sivil olmak üzere toplam 89 kişinin hayatını kaybettiği, kolluk görevlileri dahil 719 kişiye karşı hedef gözetmeksizin silahla veya tankla ateş açıldığı ve 685’inin yaralandığı, 148 kişiye karşı yağma ve hürriyeti tahdit eylemi gerçekleştiği, 214 kişiye ait mal ile kamu malının zarar gördüğü tespitlerine yer verildi.

FİRARİ ŞÜPHELİLER…

İddianamede, FETÖ elabaşısı Fetullah Gülen 1 numaralı şüpheli, Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit, Albay Ahmet Zeki Gerehan, Kurmay Albay Onur Özden, Kurmay Albay Rıfkı Keser, Kurmay Albay Uzay Şahin, Kurmay Yarbay İrfan Arat, Kurmay Yarbay Engin Durmaz ve Kurmay Binbaşı Mehmet Murat Çelebioğlu hakkında yakalama kararı bulunan firari şüpheli olarak yer alıyor.

TUTUKLU ŞÜPHELİLER…

İddianamede, 3. Kolordu Komutanı Korgeneral Erdal Öztürk, Tümgeneral Fethi Alpay, Tuğgeneral Eyyüp Gürler, Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, Tuğgeneral Yüksel Durak, Kurmay Albay Ahmet Gümüş, Kurmay Albay Mehmet Kapan, Kurmay Albay Muzaffer Düzenli, Kurmay Albay Müslüm Kaya, Kurmay Albay Nebi Gazneli, Kurmay Albay Ömer Faruk Özköse, Kurmay Albay Sadık Cebeci, Kurmay Yarbay Şakir Çınar, Kurmay Yarbay Fatih Karakaya ve Kurmay Binbaşı Murat Yanık tutuklu şüpheli olarak bulunuyor.

İDDİANAME MAHKEMEYE GÖNDERİLDİ…

Başsavcıvekili İsmail Uçar’ın onayladığı iddianame ile birlikte 72 klasör evrak İstanbul 14 Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Mahkeme heyeti, 15 gün içerisinde iddianamenin kabulü veya reddi yönünde bir karar vermesi bekleniyor. İddianamenin kabulü halinde şüphelilerin önümüzdeki günlerde yargılanmasına başlanacak.

ATFEDİLEN SUÇLAMLAR…

FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen hakkında ; “Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme, (7) kez olmak üzere bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle ve kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme, (82) kez olmak üzere tasarlayarak bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle kasten öldürme, (2 kez) cebir kullanarak, silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevinin sağladığı nüfus kötüye kullanılmak suretiyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya teşebbüs etme, (2 kez) cebir kullanmak suretiyle gece vakti, silahla, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ve birden fazla kişi tarafından birlikte konut dokunulmazlığını ihlal etme, (2 kez) cebir kullanmak suretiyle gece vakti, silahla, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ve birden fazla kişi tarafından birlikte konut dokunulmazlığını ihlal etme, silahlı terör örgütü kurmak, kara ulaşım araçlarının alıkonulması ( 4 kez), hava ulaşım araçlarının alıkonulması (2 kez), gece vakti, cebir kullanmak suretiyle, silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte ve kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işyeri dokunulmazlığını ihlal ( 2 kez), haberleşmenin engellenmesi, işyeri dokunulmazlığını ihlal, (7) kez olmak üzere silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte ve kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi, silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte ve kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi” suçlarından 92 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 56 yıldan 174 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

DARBECİ ASKERLERE 3’ER KEZDEN 92’ŞER KEZE AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET TALEBİ…
Şüpheliler Tümgeneral Fethi Alpay, Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit, Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, Tuğgeneral Eyyüp Gürler, Muzaffer Düzenli, Uzay Şahin, Onur Özden, Ahmet Zeki Gerehan, Mehmet Murat Çelebioğlu ve Murat Yanık hakkında da aynı suçlardan ayrı ayrı 92 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 56 yıldan 174 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması istenen iddianamede, şüpheliler Engin Durmaz, Mehmet Kapan ve Fatih Karakaya hakkında 47 kez, şüpheli Sadık Cebeci hakkında 17 kez, şüpheliler Nebi Gazneli, Müslüm Kaya hakkında 6 kez, şüpheliler Şakir Çınar, Rıfkı Keser, İrfan Arat, Ömer Faruk Özköse, Ahmet Gümüş, Erdal Öztürk ve Yüksel Durak hakkında ise 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve “Silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7,5 yıldan 15’er yıla kadar hapis cezası talep edildi.

YURTTA SULH KONSEYİ İSTANBUL YAPILANMASI…

İddianamede, İstanbul ilindeki darbe girişimi faaliyetlerini öncesinde yaptığı toplantılarla planlayan, görev taksimatı yapan, kontrol altına alınacak bölgeleri belirleyen, “Yurtta Sulh Konseyi İstanbul Yapılanması”nın; Fethi Alpay, Mehmet Nail Yiğit, Özkan Aydoğdu, Eyyüp Gürler, Muzaffer Düzenli, Uzay Şahin, Onur Özden, Ahmet Zeki Gerehan, Mehmet Murat Çelebioğlu ve Murat Yanık isimli şüphelilerden oluştuğu vurgulandı.
Kaynak: Hürriyet

14“Futbolda Şike Davası”nın üçüncü duruşması sürüyor

Yüksel KOÇ / İSTANBUL, (DHA) FETÖ / PDY’nin “Futbolda şike” soruşturmasında kumpas kurduğu iddiasıyla 15’i tutuklu 108 sanık hakkında 35 yıldan 85 yıla kadar hapis cezası istemiyle aılan davanın üçüncü duruşması sorgularla devam ediyor. Sorgusu yapılan tutuksuz sanık gazeteci Ekrem Açıkel, bir terör örgütü üyesi olarak duruşmada bulunmaktan büyük üzüntü duyduğunu söyledi.

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde bulunan salonda görülen, 15’i tutuklu 108 sanıklı davanın bugünkü duruşmasına, 14’ü tutuklu 33’ü tutuksuz 47 sanık ile bazı müştekiler ve tarafların avukatları katıldı.

Duruşmanın sabah yapılan oturumunda, tuttuğu rapor ile şike soruşturmasının başlamasına neden olan tutuklu polis memuru Lokman Yanık’ın sorgusu yapıldı. Sanıklar Ali Fuat Yılmazer, Mehmet Baransu, Hidayet Karaca’nın da aralarında bulunduğu diğer tutuklu sanıklar, hazırlanmadıklarını belirterek savunma için süre istediler.

Duruşmanın öğleden sonra yapılan oturumuna, tutuksuz sanık gazeteci Mahmut Ekrem Açıkel’in sorgusu ile başlandı. Burada bir terör örgütü üyesi olarak bulunmaktan derin bir üzüntü duyduğunu belirterek sözlerine başlayan Açıkel, “Hiçbir dönem bir FETÖ kuruluşunda çalışmadım, çalışmayı aklımdan bile geçirmedim. İşsizken bile çalışmadım. FETÖ bağlantılı hiçbir eğitim kurumunda eğitim görmedim. FETÖ iddialarını kesinlikle reddediyorum” dedi.

Polis adliye muhabirlerinin mecburen güvenlik ve hukuk camiasıyla iletişim içinde olduğunu söyleyen Açıkel, “O gün ben de bilgi almaya çalıştım. 19 Nisan 2016 tarihinde de ben gözaltına alındım. Sabah saat 07.00’da sağlık kontrolü için Haseki Hastanesi’ne götürüldüğümde birlikte çalıştığım meslektaşlarım önceden öğrenip oraya gelmiş. Oysa o soruşturma ve operasyon gizliydi” dedi.

“Şike operasyonunu attığım bir tweet nedeniyle önceden bildiğim iddia ediliyor” diyen Açıkel, “O tweet ile kastım, seçimden sonra peş peşe KCK ve benzeri operasyonlardır. Bu operasyonları kast ederek o tweeti attım. Öğrendiğimde televizyonu açtım. Aziz Yıldırım’ın Vatan’a gidişi canlı yayınlanıyordu. Eğer önceden haberim olsaydı, aracımı önceden belirler, oraya gider o canlı yayını ben yapardım. Ben ilk bağlantımı Mehmet Ali Birand’ın talimatıyla CNN Türk’e yaptım. Benim ilk yayınım Kanal D ve CNN Türk, öğlen bülteninde oldu. Ben soruşturmalarla ilgili teknik ve fiziki takip görüntüsü yayınlamadım. Teknik ve fiziki takip görüntüsünü bazı gazeteler 3-4 Temmuz tarihinde yayınladı. Önceden haber alsaydım, 17-25 Aralık tarihinde büyük haberlere imza atardım” dedi.

Açıkel, 3 Temmuz operasyonunu, operasyon öncesi sanıklardan Mutlu Ekizoğlu’dan telefondan öğrendiğine ilişkin iddiaları kabul etmedi. Hakkındaki adli kontrol ve yurt dışı çıkış yasağına ilişkin kararının kaldırılmasını ve duruşmalardan vareste tutulmasını isteyen Açıkel, suçsuz olduğunu belirterek beraatine karar verilmesini istedi.

Duruşmada hazır bulunan diğer tutuksuz sanıklar hazır olmadıklarını belirterek süre istediler. Mahkeme Başkanı Ali Öztürk, duruşmaya yarın sabaha kadar ara verdi.
Kaynak: Hürriyet

13Şike soruşturmasını başlatan polis konuştu

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yapılan salonda görülen duruşmada savunmasını yapan Yanık, 1998’de polis olarak mezun olduğunu, hayatının hiçbir döneminde, terör, istihbarat gibi birimlerde görev yapmadığını belirterek, buralarda çalışan hiçbir görevliyle de işinin olmadığını savundu.

“FETÖ SUÇLAMASINI HAKARET KABUL EDERİM”

Ailesinde bu tür örgütün yurtlarına hiçbir zaman giden kimsenin olmadığını, bu örgütün okulunda okumadığını, gazetesini eline almadığını belirten Yanık, “Ömrüm boyunca hiçbir sol, sağ görüşle işim olmadı. Dernek üyeliğim yoktur.  Bankalarında hiçbir zaman hesabım olmadı.  FETÖ suçlamasını kendime hakaret kabul ediyorum.” dedi.

“SPOR MÜSABAKALARINDA GÖREVLENDİRİLDİM”

Yanık, 2001’de Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliğinde göreve başladığını dile getirerek, spor müsabakalarındaki asayiş olaylarında görevlendirildiğini anlattı.

“MİT GÖREVLİSİYLE ÇALIŞMAYA BAŞLADIK”

Spor müsabakalarındaki üç büyük kulübün tribün liderlerinin, farklı gruplarla, cemaatlerle ilişkiler ile diğer gelişmeleri raporlaştırarak sıralı amirlerine aktardığını dile getiren Yanık, daha sonra yanına verilen MİT görevlisiyle birlikte çalışmaya başladıklarını ifade etti.

“TRİBÜN LİDERLERİNİ PROGRAMA ÇIKARMAYA BAŞLADI”

Yanık, 2007’de Gülen grubu adına hareket eden bir kişinin, tribün liderlerini kapatılan Samanyolu televizyonunda programlara çıkarmaya başladığını belirterek, tribün liderlerini programa çıkaran şahısla bir kişiyi bu televizyonun binası önünde gözaltına aldıklarını söyledi.

“BEŞİKTAŞ TRİBÜN CİNAYETNE KARIŞTI”

Bunun üzerine cemaatteki bazı kişilerden baskı gelmeye başladığını öne süren Yanık, “O dönem amirlerim arkamdaydı, onun için fazla etkilenmedim. Tribün liderlerini televizyona çıkaran şahıs ise 2009’da Beşiktaş tribün cinayeti olayına karıştı.” iddiasında bulundu.
Yanık, 2010’a kadar MİT görevlisiyle tribünlere baktıklarını belirterek, şöyle konuştu:

“OLGUN PEKER TEHDİT EDİYORMUŞ…”

“Bu kişi bir gün Osman Çırak’la yanıma geldi. MİT görevlisi, ‘Osman benim arkadaşım, Giresunspor başkanı, başına bir olay geldi. Olgun Peker bundan para istiyor, tehdit ediyormuş. Şimdi de şirketi ve evinin çevresinde Olgun Peker geziyormuş, şikayetçi olmak istiyormuş’ dedi. Maç esnası tribünler kalabalık, yarın şubeye gelin amirimle görüştürürüm, dedim.”

“TALİMAT ÜZERİNE RAPOR HALİNE GETİRDİM”

Çırak’ın ertesi gün asayiş şubeye geldiğini, operasyona giden büro amiri Oğuz Tüzün’ün “sen konuş ona göre bana bilgi verirsin” sözleri üzerine Çırak’la kendisinin görüştüğünü anlatan Yanık, yaptığı mülakatı Osman Çırak’la Olgun Peker arasında geçen olayları derleyerek amirinin talimatı üzerine rapor haline getirdiğini söyledi.

“ORGANİZE ŞUBE’YE GÖNDERECEĞİNİ SÖYLEDİ”

Yanık, hazırladığı ve iddianamede adı geçen raporun, Osman Çırak’ın kendisine anlattığından ibaret olduğunu ifade ederek, daha sonra amirinin söz konusu raporu Organize Şube Müdürlüğüne göndereceğini söylediğini aktardı.

“HAZIRLADIĞIM RAPORUN RESMİ GEÇERLİLİĞİ YOK”

Osman Çırak’la ilgili hazırladığı raporun resmi hiçbir geçerliliğinin olmadığını, bunun sadece konuyla ilgili ön bir mülakat olduğunu belirten Yanık, kendisinin de bunun üzerine o dönemdeki asayiş şube müdürüyle görüştüğünü ve bir mülakatın neden şahsın ifadesi alınmadan organize şubeye gönderdiğini sorduğunu anlattı.

“NAZMİ BAKSIN BU İŞE…”

Yanık, asayiş şube müdürünün de kendisine, “Akşam asayişten sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Tekin Akdoğan, Organizeden Sorumlu Müdür Yardımcısı Mutlu Ekizoğlu, Organize Şube Müdürü Nazmi Ardıç’la beraberdim. Raporu Çapkın’a gösterdim. O da rapora baktı, Nazmi Ardıç’a verip Nazmi baksın bu işe, dedi. Biz de yazdık, organizeye gönderdik.” dediğini aktardı.

“RAPOR ŞİKE SORUŞTURMASINA DÖNÜŞTÜ”

Sanık Lokman Yanık, Organize Şube Müdürlüğüne giden raporun daha sonra şike soruşturmasına dönüştüğünü ve 3 Temmuz sabahı bu kapsamda gözaltıların başladığını anlattı.

“BAŞBAKAN’A SÜTLİMAN BİR RAPOR GÖNDERDİLER”

Haziran ayında Diyarbakır’a tayininin çıktığını ve bunun sebebini de anlatmak istediğini vurgulayan Yanık, “Sinan Erdem Spor Salonu’ndaki bir basketbol karşılaşmasında o dönem Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül yuhalanmıştı. Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, talimat verdi, ‘bunları yakalayın’, dedi. Ben de stat müdüründen davetli listesinin tamamını istedim. Stat müdürü vermedi. Aradan birkaç ay geçtikten sonra Galatasaray Stadı’nda o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yuhalandı. Bununla ilgili hazırladığım raporu da şube müdürü yırtıp attı. Başbakan’a sütliman bir rapor gönderdiler.” ifadelerini kullandı.    Daha sonra gasp bürodan alındığını ifade eden Yanık, bunun sebebini emniyet müdürüne sorduğunda, kendisine, istihbarat ve organize şube müdürlerinin haklarındaki olumsuz görüş bildirip alınmasını istemesinden kaynaklandığını söylediğini anlattı.

DİĞER SANIKLAR SAVUNMA YAPMADI

Lokman Yanık’ın savunması ve çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından, savunmalarını yapmak üzere söz verilen bu davanın tutuklu diğer 14 sanığı da bazı dosyaların kendilerine henüz ulaşmadığı için savunmalarını hazırlamadıklarını söyledi. Başka suçtan tutuklu Hidayet Karaca, zorunlu müdafisinin olmadığını, ayrıca Ankara’da yürütülen FETÖ çatı iddianamesi kapsamında açılan davaya hazırlandığını anlatarak, bu dava için savunmasını hazırlayamadığını söyledi.

“6 AYRI DAVADAN YARGILANIYORUM”

Diğer davalardan tutuklu Ali Fuat Yılmazer de iddianamenin eklerinin ulaşmadığını ve bu nedenle savunma yapacak durumda olmadığını belirterek, “6 ayrı davadan yargılanıyorum. Belirli saatlerde bilgisayar kullanabiliyoruz. Bu nedenlerle davaya hazırlanmadım.” dedi.
Yine başka suçtan tutuklu diğer sanıklar, Mehmet Baransu, Ramazan Haktan Helvacı, Yalçın Çilbiroğlu da savunmalarını hazırlayamadıklarını ifade etti.
Mahkeme heyeti de bunun üzerine tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasına karar verdi.
Kaynak: Hürriyet

12Bugün onaylandı… Uyuyan hücre detayı

İSTANBUL Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede darbe girişimine ilişkin, sıkı yönetim direktifinin, Personel Planlama Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç tarafından 21.30’da “Harekat Yıldırım” adı altında, “Yurtta Sulh Konseyi Başkanı” imzası ile tüm askeri birliklere gönderildiği belirtildi. Gönderilen direktifte sıkıyönetim ilanı ile birlikte atama listesinin de belirlendiği, buna göre Genelkurmay Başkanı dahil tüm komuta kademesi ile MİT Müsteşarı ve bazı bakanlık müsteşarlarına kimlerin atanacağı belirtildi.

İddianamede 2003 yılına kadar FETÖ ile iltisaklı olduğu tespit edilen 400 subay-astsubayın ihraç edildiği, ancak 2003 yılından sonra bu ihraçların durduğuna, ardından Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi kumpasa dayalı davalar aracılığıyla FETÖ mensubu olmayan ve örgütün kritik konumda gördüğü birçok askeri personelin tasfiye edildiği görüşüne yer verildi.

DARBE GİRİŞİMİ 42 SAAT SONRA BASTIRILDI

İddianamede, İstanbul’da 15 Temmuz günü 22.10’da Boğaz köprülerinin kesilmesiyle başlayan ve ertesi gün 13.00’a kadar süren tüm olaylar dakikası dakikasına anlatıldı. Darbe girişiminin tam olarak Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre 17 Temmuz saat 16.00’da bastırıldığının açıklandığı vurgulandı.

DARBE GİRİŞİMİ FETÖ’NÜN SON HAMLESİYDİ

İddianamede darbe girişiminin, devletin etkin mücadele kararı almasından sonra sosyal ve ekonomik anlamda zayıflayan Fetullahçı Terör Örgütü’nün, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yuvalanan mensupları aracılığıyla son bir hamlesi olarak değerlendirildi.

“2003’TEN SONRA FETÖ MENSUBU ASKER İHRAÇLARI DURDU”

FETÖ’nün 1984 yılından 2014 yılına kadar TSK içerisinde yuvalanmaya çalışıldığı belirtilen iddianamede, 1987’den itibaren FETÖ ile iltisaklı olduğu tespit edilen 400 subay-astsubayın ihraç edildiği ancak 2003 yılından sonra ise ihraçların gerçekleşmediği kaydedildi. Bu tarihten sonra da Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi kumpasa dayalı davalar aracılığıyla FETÖ mensubu olmayan ve örgütün kritik konumda gördüğü birçok askeri personelin tasfiyesi gerçekleştirilerek, TSK içerisindeki yapılanmanın hız kazandığı anlatıldı.

“TSK İÇİNDE TEDBİR GELİŞTİRİLEMEDİ”

İddianamede FETÖ’nün en önem verdiği kurumun TSK olduğu belirtilerek, “Devlet polis okulları ve polis akademisinde tedbir alırken harp okulları ve harp akademilerinde bu gruba yönelik herhangi bir tedbir geliştirilememektedir” denildi.

UYUYAN HÜCRELER

İddianamede FETÖ’nün TSK içerisinde kümelenen uyuyan hücrelerine de dikkat çekildi. Darbe girişimine katılmayan ancak örgütün kriptolu haberleşme uygulaması Bylock’u kullanan 800 personelin varlığının tespit edildiği, bunlardan 500’ünün ise darbe girişimine iştirak etmediklerine dikkat çekilerek, bu kişilerin darbenin başarısız olmaları durumunda ikinci bir darbe girişiminde kullanılmak üzere uyuyan hücreler olarak bekletildikleri tespitine yer verildi.

ALTAN KARDEŞLER İLE NAZLI ILICAK’IN İSMİ DE İDDİANAMEDE…

İddianamede “Terör örgütünün darbe girişimine iştirak eden medya unsurları” bölümünde, Ahmet Altan ile kardeşi Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’a da yer verildi. 15 Temmuz darbe girişiminden bir gün önce katıldıkları bir televizyon programında, darbe çağrışımıyla subliminal mesaj içeren söylemlerde bulundukları iddiasıyla tutuklanan Altan kardeşler ile Nazlı Ilıcak’ın çeşitli tv programları ile köşe yazılarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef aldıkları ve darbe ile yönetimden indirileceği yolunda imalarda bulundukları iddia edildi.

İddianameden: Gülen, talimatı o tarihte vermiş

İDDİANAMEDEN DETAYLAR

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan iddianame, darbe girişiminin “Organizatörlerine” yönelik. FETÖ/PDY terör örgütü lideri Fetullah Gülen’in bir numaralı şüpheli olduğu iddianamede İstanbul 1. Ordu Komutanlığı Harekat Başkanı Tuğgeneral Eyyüp Gürler ile Tuğgeneral Özkan Aydoğdu’nun da arasında olduğu 24 şüpheli bulunuyor. Öte yandan şüphelilerin Yurtta Sulh Konseyi’nin İstanbul yapılanmasında yer olan kişiler olduğu da belirtildi.

ERDOĞAN SUÇTAN ZARAR GÖREN OLARAK YER ALDI

15 Temmuz gecesi darbeyi engellemek için sokağa çıkan fakat, darbeci askerler tarafından şehit edilen AK Parti’nin reklamcısı Erol Olçok ile 16 yaşındaki oğlu Abdullah Tayyib Olçok’un da arasında bulunduğu 89 şehit de iddianamede yer aldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise iddianamede “Suçtan zarar gören” olarak yer aldı.

FETÖ ELEBAŞI FETULLAH GÜLEN, 6 GENERAL, 17 SUBAY

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin İstanbul’daki “ana darbe soruşturması” sonucunda, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, 6 general, 17 subay olmak üzere 9’u firari 15’i tutuklu 24 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Can Tuncay tarafında yürütülen FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin İstanbul’daki ana darbe girişimi soruşturması tamamlandı.

Soruşturma sonunda hazırlanan 351 sayfalık iddianamede, İstanbul genelinde şehit edilen 89 isim “maktul” sıfatıyla, olay tarihinde kaçırılmaya teşebbüs edilen 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Deniz Harp Okulu Komutanı Mesut Özel, Deniz Harp Akademisi Komutanı Tayyar Ertem ve eşi Emel Ertem ile Harp Akademileri Komutanı Tahir Bekircioğlu müşteki, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu 89 kişi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, 65. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı, Doğan Şirketler Grubu Holding, Digitürk Genel Müdürlüğü, Casper Bilgisayarlar Sistemi Anonim Şirketi de “suçtan zarar görenler” sıfatıyla yer aldı.

İddianamede, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen “1” numaralı şüpheli, Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit, Albay Ahmet Zeki Gerehan, Kurmay Albay Onur Özden, Kurmay Albay Rıfkı Keser, Kurmay Albay Uzay Şahin, Kurmay Yarbay İrfan Arat, Kurmay Yarbay Engin Durmaz ve Kurmay Binbaşı Mehmet Murat Çelebioğlu, hakkında yakalama kararı bulunan firari şüpheli olarak yer alıyor. �

İddianamede, 3. Kolordu Komutanı Korgeneral Erdal Öztürk, Tümgeneral Fethi Alpay, Tuğgeneral Eyyüp Gürler, Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, Tuğgeneral Yüksel Durak, Kurmay Albay Ahmet Gümüş,  Kurmay Albay Mehmet Kapan, Kurmay Albay Muzaffer Düzenli, Kurmay Albay Müslüm Kaya, Kurmay Albay Nebi Gazneli, Kurmay Albay Ömer Faruk Özköse, Kurmay Albay Sadık Cebeci, Kurmay Yarbay Şakir Çınar,  Kurmay Yarbay Fatih Karakaya ve Kurmay Binbaşı Murat Yanık tutuklu şüpheli olarak bulunuyor.

Başsavcıvekili İsmail Uçar’ın onayladığı iddianame ile 72 klasör evrak da İstanbul 14 Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.

Mahkeme heyetinin, 15 gün içinde iddianamenin kabulü veya reddi yönünde bir karar vermesi bekleniyor. İddianamenin kabulü halinde, ilerleyen günlerde şüphelilerin yargılanmasına başlanacak.
Kaynak: Hürriyet

11İbrahim Kalın : El Bab’daki başarı Rakka’nın DEAŞ’tan temizlenmesi açısından önemli

Hakimet TORUN / ANKARA, (DHA) – CUMHURBAŞKANLIĞI  Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın, El Bab da elde edilecek başarı DAEŞ’in Suriye’deki son kalesi olan Rakka’nın bu terör örgütünden tamamen temizlenmesi açısından da önemli” diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın, düzenlenen basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunarak gazetecilerin sorularını yanıtladı. 15 Temmuz darbe girişimi yargılamalarına ilişkin Kalın, “15 Temmuz darbesi ile ilgili yargılamalar şu anda başladı. 15 Temmuz darbesini yapana onlara aslında asker demiyoruz üniformalı teröristlerin yargı önüne çıkartılması bu ihanet suçunun işleyenlerin bedelini ödemeleri açısından büyük önem arz ediyor. Bu aynı zamanda Türkiye’de yargı siteminin Türk mahkemelerin çalıştığını da açık bir şekilde göstermektedir. Bir kısmı arsızca ve utanmadan ben bu darbeyi yaptım diyenler var. İnkar ve ret yoluna gidenler de var. yargı sürecini hep birlikte izleyeceğiz. Yapanın yanına hiçbir şey kalmadığını inşallah göreceğiz” dedi.

“KÖRFEZ ZİYARETİ KÖRFEZ İLE İLİŞKİLERİMİZ NOKTASINDA BÜYÜK ÖNEM ARZ”

Kalın, “Sayın Cumhurbaşkanımızın geçen hafta Körfez ziyareti oldu. Ziyaret, Körfez ile ilişkilerimiz noktasında büyük önem arz ediyor” dedi.

“DİTİB MENSUPLARI İLE İLGİLİ İPE SAPA GELMEZ, SUÇLAMALAR SİYASİ SAİKLERLE ALINMIŞ TALİHSİZ BİR KARAR”

DİTİB mensuplarına yöneltilen suçlamalara ilişkin Kalın, “Almanya’daki Türk İslam Birliği (DİTİB) mensupları ile ilgili ipe sapa gelmez hiçbir gerekçesi, zemini olamayan suçlamaların olması DİTİB’e yönelik bir tür cadı avı başlatılmış olması siyasi saiklerle alınmış talihsiz bir karar olarak görüyoruz. Almanya’da DİTİB, Alman kanunlarına göre kurulmuş yıllardır orada Almanya’da yaşayan Türk Müslüman toplumuna hizmet veren çok önemli bir kurumumuzdur. Alman makamlarla her zaman temas içerisinde olmuş tam bir şeffaflık içerisinde faaliyet göstermektedirler. İlginç olan yaklaşık 3 milyon Türk’ün yaşadığı Almanya’da aşırı sağın yükseldiği, mültecilerin saldırılara maruz kaldığı İslam ve yabancı düşmanlığının artığı PKK, FETÖ gibi terör örgütlerinin adeta cirit attığı bir dönemde bütün bunlar bir kenara bırakılarak DİTİB mensuplarına yönelik böyle bir takibatın başlaması arkada başka art niyetlerin olduğunu akla getirmektedir. DİTİB Almanya’da ve diğer Avrupa ülkelerinde özellikle oradaki Türk Müslüman toplumunun dini ihtiyaçlarını ve hizmetlerini görmek ile kalmıyor aynı zamanda çağımızın önemli meselelerinden biri haline gelmiş radikalleşme, teröre bulaşma gibi konularda da çok önemli bir rol oynamıştır. Katılımları önlediğini görüyorsunuz. Bu Diyanet İşleri Başkanlığı’nın önemli bir başarısıdır. Bunun takdir edilmesi gerekirken, karşı propagandanın başlatılmış olması elbette kabul edilemez” diye konuştu.

“EL BAB’TAKİ BAŞARI DAEŞ’İN SURİYE’DEKİ SON KALESİ OLAN RAKKA’NIN TERÖRDEN TEMİZLENMESİ İÇİN ÖNEMLİ”

Fırat Kalkanı operasyonuna değinen Kalın, “El Bab’da dahil olmak üzere 2 bin küsür kilometrelik alanın tamamen terörden arındırılmış güvenli bir bölge haline getirilmesidir. Fırat Kalkanı çerçevesinde devam eden El Bab operasyonu sayın Cumhurbaşkanımızın bizzat günbegün hatta bazen saat saat yakinen takip ettiği bir konudur. Geçen yılın ağustos ayında başlayan operasyon başarılı bir şekilde devam etmektedir. Amaç El Bab da dahil olmak üzere iki bin küsür kilometre karelik alanın tamamen terörden arındırılmış güvenli bir bölge haline getirilmesidir. El Bab’ın DAEŞ’ten tamamen temizlenmesi Cerabrus, Azez, Dabık da olduğu gibi burada da bir barış istikrar ve siyasi düzen ortamının kurulması DAEŞ ile mücadele açısından büyük önem arz ediyor. El Bab da elde edilecek başarı DAEŞ’in Suriye’deki son kalesi olan Rakka’nın bu terör örgütünden tamamen temizlenmesi açısından da önemli” diye konuştu.

“PYD, YPG BULUNDUĞU BÖLGELERDE ALAN HAKİMİYETİ SAĞLADIYSA ABD’NİN VERDİĞİ DESTEK YÜZÜNDEN”

Kalın, “Suriye”de Obama yönetiminin DAEŞ ile etkin bir mücadele veriyor gerekçesi ile PKK’nın bir uzantısı olan PYD ve YPG’ye destek vermesi kabul edilemez. Şunu da tekrar etmekte fayda var. PYD ve YPG bugün bulunduğu bölgelerde bir alan hakimiyeti sağladıysa bu özellikle ABD’nin onlara verdiği destek sayesinde olmuştur. Bu destek kesildiği zaman bu sahaya hakim oldukları yönündeki argümanların da geçerliliği kalmayacaktır dolayısıyla burada bizim ABD yönetimine telkinlerimiz, tekliflerimiz hep bu yönde oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın sayın Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde bu konuyu dile getirdik.Yani YPG dışında alternatif yok argümanının hiçbir geçerliliği yok. Terörle mücadele konusunda Suriye’de ve Irak’ta hem sahada hem de masada olacağız. Bu ulusal güvenliğimiz açısından mecburiyettir” açıklamasında bulundu.

“TÜRKİYE – AB İLİŞKİLERİNDE VİZE MUAFİYETİ KONUSUNDA BİR AN ÖNCE ADIMLARIN ATILMASINI BEKLİYORUZ”

Türkiye AB ilişkilerine değinen Kalın, “Türkiye – AB ilişkilerinde vize muafiyeti konusunda bir an önce adımların atılmasını bekliyoruz. Fasılların açılmasının önündeki engellerin kaldırılması ve Türkiye AB ilişkilerinin yeni bir rotaya oturtacak stratejik bakış açısının geliştirilmesidir. Schengen sistemi içerisine dahil edilmek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çok gecikmiş bir hakkıdır. Bu konuda hala AB’ni hala bir direnç içerisinde olması kabul edilemez” dedi.
Kaynak: Hürriyet

10İbrahim Kalın : El Bab’daki başarı Rakka’nın DEAŞ’tan temizlenmesi açısından önemli (2)

“ATILACAK YANLIŞ ADIMLAR SADECE VE SADECE ORADAKİ GERGİNLİĞİ ARTTIRIR”

İsrail- Filistin ilişkilerine değinen Kalın, “Bizim yaklaşımımız baştan beri iki devletli çözüm temelinde İsrail- Filistin ihtilafının adil ve kalıcı bir şekilde çözüme kavuşturulmasıdır. İki devletli çözüm, aynı zamanda Filistin halkının da hak ettiği bağımsız sürdürülebilir ve egemen bir devlete kavuşması anlamına gelir. İsrail hükümetinin geçtiğimiz haftalarda artırdığı yasa dışı yerleşimler ile ilgili politikalarını kabul etmediğimizi bunlardan vazgeçmeleri gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum. Barış sürecini dinamitleyen en önemli engel bu olmuştur. Kudüs ve Harem-i Şerif’in mevcut statüsünü tehlikeye sokacak adımlardan uzak durulmalı. Bu konuda atılacak yanlış adımlar sadece ve sadece oradaki gerginliği arttırır. İslam dünyasında bir infiale yol açar. Ezan yasağı şu anda İsrail Meclisi’nde. Sayın cumhurbaşkanımız İsrail cumhurbaşkanı ile yaptığı telefon görüşmesinde dile getirmişti. Çağrımızın yenilmek istiyoruz. Yıllarca okunan ezanın susturulması asla kabul edilemez. Çok yanlış bir adım olur. Umarız İsrail hükümeti bu yanlıştan bir an önce dönerler. Konuyu yakinen takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.

“PYD/YPG UNSURLARININ SDF/SGD KILIFI ALTINDA ORADA VAR OLMAYA DEVAM ETTİĞİNİ TRUMP YÖNETİMİYLE GÖRÜŞÜYORUZ”

Münbiç Operasyonuna ilişkin bir soru üzerine Kalın, “PYD/YPG unsurlarının SDF/SGD kılıfı altında orada var olmaya devam ettiğini Trump yönetimiyle görüşüyoruz. Bu terör örgütünü aklamaya çalışanlar, raporları okudukları zaman durumun vahametini anlayacaklardır. Açık suçları yok saymamız mümkün değil. DEAŞ’la mücadele konusunda tüm bu hususları masada tutacağız” dedi.

“HANGİ REJİMLE İŞ TUTARAK İRAN BUNUN MEŞRU OLDUĞUNU İDDİA EDİYOR”

Hamaney’in açıklamalarına ilişkin Kalın, “İran bizim önemli komşumuz. Uzun bir sınırımız var. Hem ikili ilişkilerimizde hem bölgesel sorunlarda İran’la hep diyalogda olduk. Ancak İran’ın nüfuz elde etme çabalarını görmezden gelmemiz anlamına da gelmiyor. Orada rejimin davetiyle gittik argümanın bizim için hiçbir geçerliliği yoktur. Biz o rejimi tanımıyoruz. Hangi rejimle iş tutarak İran bunun meşru olduğunu iddia ediyor, bunun muhasebesini yapması gerekiyor. 600 binden fazla insanın katili olan bir rejim ile iş tutarak bunun uluslararası ilişkiler açısından meşru bir tutum olduğunu düşünüyorlarsa İranlıların karar vereceği bir karar. Herhangi bir çatışmanın tırmandırılmasından yana değiliz” diye konuştu.

“ULUSAL GÜVENLİĞİMİZİ TEHDİT EDEN BİR UNSUR VARSA, BİR BAŞKA ÜLKEDEN İZİN ALMAYIZ”

Kalın, “Bizim DEAŞ’la mücadelemiz, çabamız, verdiğimiz şehitler ortada. Kobani meselesi gündeme geldiğinde bütün dünya Kobani dedi. Bunu bir planın parçası olarak yaptılar. Türkiye bugün DEAŞ’la en ön safta çarpışan bir ülke. Bunu takdir etmek yerine zaman zaman Türkiye’ye dönük hiç dikkate almadığımız eleştiriler geliyor. Devlet adına konuşurken verilerle ve ciddiyetle konuşacaksınız. Biz kendi ulusal güvenliğimiz, bölge ve Suriye halkının geleceği için çok ciddi mücadele veriyoruz. Biz bölgenin, Suriye halkının geleceği, kendi ulusal güvenliğimiz için çok ciddi bir mücadele veriyoruz. Bizim ulusal güvenliğimizi tehdit eden bir unsur varsa, ister Halep’te ister El Bab’da ister Rakka’da ister Telafer’de, Sincar’da olsun, Türkiye bunun gereğini her zaman yapar. Bunun için de bir başka ülkeden izin almak durumunda değildir” diye konuştu.

“OBAMA DÖNEMİNDE TÜRK AMERİKAN İLİŞKİLERİNDE 2 TANE SORUN BIRAKARAK GİTTİ”

Kalın, “Obama döneminde Türk Amerikan ilişkilerinde 2 tane sorun bırakarak gitti Obama yönetimi. Birincisi PYD’ye verilen destek ikincisi FETÖ konusu. Bu iki konuda Obama hükümeti ile mesafe kat edemedik. Münbiç konusu hassasiyetini bizim için koruyor yakından takip etmeye devam edeceğiz” dedi.

“S400 FÜZELERİNİ NATO İLE UYUM KONUSUNDA OLUMSUZLUK GÖRMÜYORUZ”

S400 füzelerine ilişkin bir soru üzerine Kalın, “Görüşmeler devam ediyor. Müzakerelerin birçok teknik konuları var. Bunun NATO ile uyum konusunda olumsuzluk görmüyoruz. Bunun örnekleri var” dedi.

“SAYIN BARZANİ’NİN SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZLA BİR GÖRÜŞMESİ OLACAK. KONUŞACAĞIMIZ ÇOK KONU VAR”

Barzani’nin Türkiye ziyaretine ilişkin Kalın, “Sayın Barzani’nin Sayın Cumhurbaşkanımızla bir görüşmesi olacak. Konuşacağımız çok konu var. Irak bizim için çok önemli. Bu trafiğin devam ettirilmesi çok önemli. Erbil yönetimi hem DEAŞ hem PKK ile mücadele konusunda Türkiye ile aynı noktada bulunmaktadır. Bağdat-Erbil gerginliklerini de düşününce biz bunları dikkate alarak hareket ettik” dedi.

“TRUMP YÖNETİMİYLE GÖRÜŞMEYE DEVAM EDİYORUZ”

Rakka Operasyonuna ilişkin Kalın, “Rakka operasyonuyla ilgili Başkan Trump’ın kendi birimlerine yeni bir yol haritası talimatı var. Bu bizim yoğun diplomasimizin en önemli amaçlarından bir tanesidir. Rakka’ya operasyon konusunda bizim önerdiğimiz alternatif var. Bunu yapabiliriz. Bu yöndeki çalışmalar devam edecek. Münbiç konusunda bize her seferinde söylenen döndüler, gittiler vs. gibiydi. Biz kendi istihbaratımız tarafından teyid edilmedikçe bunları dikkate almadık. Bizim istihbaratımıza göre orada farklı kılıf altında var olmaya devam ettikleridir. Bu konuyu da Trump yönetimiyle görüşmeye devam ediyoruz” diye konuştu.

“UMARIZ RUM TARAFI BU KARARINDAN VAZGEÇER”

Kıbrıs görüşmelerine ilişkin Kalın, “Sayın Cumhurbaşkanımız 2004 yılında gündeme gelen Annan planıyla ilgili çok önemli bir ilke ortaya koymuştu: Biz her zaman Kıbrıs meselesinde bir adım önde olacağız. Türkiye her zaman hep bir adım önde oldu. Rumlar referanduma hayır demek suretiyle bir krize yol açtılar. Gerek Kıbrıs Türk tarafı gerek Türkiye olarak adanın iki toplumlu, iki kesimli, adil bir yönetime kavuşturulması için bir çaba sarfettik. Geçtiğimiz Ocak ayında Cenevre’de bir zirve yapıldı. Bu zirve liderler düzeyinde yapılacaktı. Ancak gerçekleşmedi. Enosis kararı bildiğiniz gibi Kıbrıs Rum tarafının Yunanistan’a bağlanmasını ifade eder. Bu kararla tekrar Enosis fikri, ideali, hayali canlandırmaya çalışılıyor. Hem bir taraftan adanın iki kesiminin eşit ve adil ilkelere dayalı bütünlüğünü savunacağız bir taraftan da alttan alta bir takım fikirler hayaller gündeme getirilecek. Bu kabul edilebilir değil. Bu karar Rum tarafının niyetini ekspoze etmesi açısından önemli. Bu karar Türk tarafının kaygı ve ısrarının haklılığını ortaya koyuyor. Biz baştan beri söyledik. Türkiye’nin orada garantör bir ülke olarak oradaki Kıbrıs Türklerini korumaya dönüktür. Aynı zamanda Doğu Akdeniz’de güvenlik ve istikrarı sağlamaktır. Bu kararla bizim tutumumuzun doğruluğu teyid edilmiş oldu. Umarımız Rum tarafı bu kararından vazgeçer. Elbette bu karar müzakereleri olumsuz etkileyecektir. Adım atması gereken Rum tarafıdır” diye konuştu.

“TRUMP VE ERDOĞAN’IN NATO LİDERLER ZİRVESİ’NDEN ÖNCE GÖRÜŞME HAZIRLIKLARI DEVAM EDİYOR”

ABD Başkanı Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşmesine ilişkin Kalın, “Mayıs ayı içinde bir ara zirve yapılacak, NATO Liderler Zirvesi, oraya Sayın Cumhurbaşkanımız katılacaklar. Orada mutlaka bir görüşme olacak, planlanacak ama öncesinde de bir görüşme yapılması için hazırlıklarımız devam ediyor” dedi.
Kaynak: Hürriyet

9Manisa’da 4 kişi, FETÖ’den adliyeye sevkedildi

TURGUTLU (Manisa), (DHA)- MANİSA’nın Turgutlu İlçesi’ndeki FETÖ/PDY soruşturmasında gözaltına alınan bir otomotiv firmasının 3 hissedarı ile 1 çalışanı adliyeye sevk edildi.
Turgutlu Cumhuriyet Başsavcılığı Terörle Mücadele ve Örgütlü Suçlar Bürosu’nun talimatıyla, Manisa İl ve Turgutlu İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, geçen 9 Şubat’ta FETÖ/PDY’yle ilişkisi olduğu ileri sürülen şüphelilere yönelik operasyon düzenledi. Manisa ve ilçesi Turgutlu’da faaliyet gösteren ve bir süre önce kayyum atanan otomotiv firmasının üç hissedarı ve çalışanlarının da aralarında bulunduğu 6 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerin konutlarındaki aramalarda, bulunan dijital materyallere el konuldu. 13 gündür gözaltında tutulan şüphelilerden otomotiv firmasının hissedarları Etka O., Enes O., Tarık O. ve çalışanlarından K.M., işlemlerinin ardından bugün adliyeye sevk edildi. Diğer şüpheliler F.M. ve Y.İ.’nin ise polisteki işlemlerinin ardından serbest bırakıldıkları bildirildi.

Kaynak: Hürriyet

8FETÖ’ye Bayrak-5 operasyonu: 6 gözaltı

TURGUTLU (Manisa), (DHA)- MANİSA’nın Turgutlu ilçesi ile 2 ilde Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik düzenlenen eş zamanlı operasyonda 5’i daha önce meslekten ihraç edilmiş 6 sağlık personeli gözaltına alındı.
Turgutlu Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Bürosu’nun yürüttüğü soruşturma kapsamında, Turgutlu İlçe Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ekipleri, bugün saat 06.30’da Turgutlu merkezli olarak Aydın ve İzmir’de ‘Bayrak-5’ adı altında eş zamanlı operasyonlar düzenledi.
Operasyonun Turgutlu ayağında daha önce meslekten ihraç edilen hemşireler E.K. ve H.A., ebeler S.S. ve H.K., paramedik İ.İ.B. ve Turgutlu Devlet Hastanesi’nde halen görev yapan hemşire N.T. gözaltına alındı. Gözaltına alınan şüphelilerden H.K.’nin İzmir’de, diğerlerinin ise Turgutlu’da yakalandığı bildirildi. Aydın’da ise henüz gözaltına alınan olmadığı belirtildi. Şüphelilerin evlerindeki aramalarda elde geçirilen dijital materyallere de incelenmek üzere el konuldu.

 
Kaynak: Hürriyet

7Ağrı’da FETÖ’den 6 tutuklama

Servet ARSLAN/ AĞRI, (DHA)- AĞRI’da FETÖ/PDY soruşturması kapsamında düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınan 13 kişiden 6’sı tutuklandı.
Valilikten yapılan açıklamaya göre, silahlı terör örgütü FETÖ/PDY bünyesinde faaliyet gösterenlere yönelik olarak son 10 gün içinde kent merkezi ve ilçelerde operasyonlar düzenlendi. Operasyonlar sonucu aralarında rütbeli polis, rütbeli asker, doktor, öğretmen ve sivillerin bulunduğu 13 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Şüphelilerden bir doktor, bir komiser, bir üsteğmen, bir teğmen ve iki astsubay olmak üzere toplam 6’sı mahkemece tutuklandı. Diğer 5 şüpheli hakkında ise adli kontrol kararı verilirken, 2 kişi serbest bırakıldı.
Kaynak: Hürriyet

6BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, “Yapılan bozkurt işaretini yorumlamayı doğru bulmuyorum, magazinciler yorumlasın”

ANKARA, (DHA)- BÜYÜK Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Başbakan Binali Yıldırım’ın grup toplantısında yaptığı bozkurt işareti hakkında konuşan Destici, “Daha öncede biliyorsunuz Kılıçdaroğlu’da bozkurt işareti yapmıştı. Dünde Sayın Başbakan bu işareti yaptı. Bunlar tamamen politik tavırlar. Ülkücü tabana mesaj verme adına yapılmış tavırlardır, davranışlardır. Sayın Başbakanda yaparken gülerek yaptı. Dolayısıyla da hangi anlamda hangi manada oradan çok net ve açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Dolayısıyla da ben bunu yorumlamanın bile doğru olmadığını düşünüyorum. Magazinciler yorumlasın” dedi.

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, BBP’nin Genel Merkez Binasında düzenlediği basın toplantısına Suriye’nin Kuzeyinde sürdürülen Fırat Kalkanı Operasyonunda şehit olan askerlerimize rahmet dileyerek başladı. Destici, “Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum. Yurt içinde ve yurt dışında ülkemizin, milletimizin ve hududumuzun güvenliğini sağlama hususunda kahramanca mücadele eden güvenlik güçlerimizin rabbim yar ve yardımcısı olsun” dedi.

İDAM CEZASI AKP İKTİDARINDA TAMAMEN KALDIRILDI

Büyük Birlik Partisi olarak terörle mücadele konusunda yıllardır idam cezasının geri getirilmesini savunduklarını vurgulayan Destici, “Bu konuda çok net adımlar attık. İmza kampanyaları düzenledik. Referandumlar yaptık. Halkımızın kahır ekseriyetinin de bu konuda bizimle aynı fikirde olduğunu gördük. Terörist başının yakalanması ve ANASOL – M hükümeti tarafından idamdan kurtarılması, akabinde idam cezasının Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde tamamen Türk Ceza Kanunundan çıkarılmasına muhalefet ettik. Bunun doğru olmadığını söyledik” ifadelerini kullandı.

BAHÇELİ İYİ TOP ÇEVİRİYOR

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Türk Siyasetinde çok tecrübelendiğini kaydeden Destici, “Sayın Bahçeli iyi top çeviriyor. Ayağa iyi paslar atıyor. İdam cezasını yine dile getirdi. Sayım Bahçeli, Adalet ve Kalkınma Partisini de top çevirmekle itham ediyor. Bizim dışarıdan gördüğümüz kadarıyla bu topu Bahçeli ile Adalet ve Kalkınma Partisi birlikte çeviriyor. Birbirlerine güzel paslar atıyorlar. Ama diğer konularda istedikleri gibi paslaşıp, kaleye şutu çekip gol atamıyorlar. Ama iş idam konusuna gelince sadece ortada top çeviriyorlar. 18 maddelik Anayasa Değişikliği Paketi içerisinde idam cezası neden yok? Milletimizi aldatmasınlar, kandırmasınlar. Dün dündür, bugün bugündür siyasetinin yeni temsilcileriyle karşı karşıyayız” dedi.

BU ÇAMUR BİZİM ÜZERİMİZDE TUTMAZ

“Siyasete ahlakı hâkim kılacağız” diyen Destici, “Referandum süreci demokratik bir süreçtir. Evetçilere de, Hayırcılara da herkesin saygı olması gerekir. Milletin vereceği karara herkesin rıza göstermesi gerekir. Büyük Birlik Partisi olarak henüz kararı açıklamış değiliz. Kararımızı da ne zaman açıklayacağımıza biz kurullarımızla karar veririz. Partililerimizin, yöneticilerimizin ve toplumun sesini dinleyip açıklama yapacağız. Ama biz karar açıklamadan bizi bir yerlere koymaya çalışan kesim var. Bu ahlaksızlıktır. Bize çamur atmaya çalışanlar var. Bu çamur Büyük Birlik Partisi’nin üzerinde tutmaz. Ama çamur atanların çamurluğunu ortaya koyar. Biz kararımızı açıklamadan bize bir yerlere koymaya çalışanlar en hafifiyle müfteridirler. Büyük bir iftiranın sahibidirler. Bu alışkanlıklarından vazgeçsinler. Bizi kendi kavga kavgalarına alet etmesinler. Biz adımız gibi Büyük Birlik olarak vatan hainleri, bölücüler hariç bu toplumun her bir ferdini kucaklamış siyasi hareketiz” diye konuştu.

ŞEHİT LİDERİMİZİN DAVASI

Şehit Liderimiz Muhsin Başkanımızın şahadet süreciyle ilgili bazı hususlar bir takım medya kuruluşlarında eksik bilgilerle topluma lanse edilmeye çalışılıyor. 29 Mart’tan itibaren Büyük Birlik Partisi ve ailesi olarak hukuki süreci başlattık. 20014 yılında bu dosyaya takipsizlik kararı verildi. Biz bun itiraz ettik. 2016 yılında dosyaya tekrar takipsizlik kararı verildi. 13 Temmuzda darbeden 2 gün önce itirazımızı yaptık. Hain ve kahpe FETÖ darbesi gerçekleşince 16 Temmuzda Sayın Cumhurbaşkanımızı almaya giden bu iki kişinin düşen helikopterin üzerinde bulunan parçaları söken kişiler olduğu ortaya çıktı. Biz hemen Kahramanmaraş Cumhuriyet Savcılığına avukatlarımız eliyle dilekçe verdik. Bu hususun araştırılmasını ve takipsizliğin kaldırılmasını istedik. Başsavcını takdiri ile ayrı bir soruşturma dosyası açıldı. 15 Temmuz’dan bugüne kadar özellikle FETÖ soruşturmalarından ortaya çıkan bilgi ve belgelerle ilgili ne kadar şüphe ve delil varsa biz bunu şikâyet konusu yaparak avukatlarımız aracılığıyla Cumhuriyet Başsavcılığına bildirdik. Bunlar yeni bilgi ve belgeler değil. Bunlar mevcut dosyanın 132 şüphelisi arasındalar zaten. Bugün bu olayın üzerine medyanın hassasiyet göstermesi bizim açımızdan olumludur. Bu hassasiyet ve ilgi belli süreçlerle sınırlı olmamalıdır. Bu olay tamamen aydınlatılıp tüm gerçek ortaya çıkıp sonuçlanıncaya kadar bu ilginin ve alakanın devam etmesini bekliyoruz.”

(FOTOĞRAF)
Kaynak: Hürriyet

5FETÖ sanığı profesöre 2 yıl 1 ay hapis cezası

Selda Hatun TAN/İZMİT (Kocaeli), (DHA) – KOCAELİ’de, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklanan Prof.Dr. İsmail Ertürk terör örgütüne yardımda bulunduğu gerekçesiyle 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılırken, tutuklu kaldığı süre göz önüne alınarak tahliye edildi.
Kocaeli’de FETÖ/PDY soruşturması kapsamında darbe girişiminin ardından tutuklanan, Kanun Hükmünde Kararname ile meslekten ihraç edilen Kocaeli Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü’nde görevli Prof. Dr. İsmail Ertürk bugün Kocaeli 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı. Prof.Dr. İsmail Ertürk mahkemede yaptığı savunmasında hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, “Darbe girişimini lanetliyorum. Kesinlikle örgüt üyesi olmadım. 3 bin euro paramı ev almaktan vazgeçerek faizsiz olduğu için Bank Asya’ya yatırdım. Suçlamalar nedeni ile psikolojim bozuldu. Uzun süredir cezaevinde yatıyorum. Eşim yeni doğum yaptı. Beraatımı ve tahliyemi talep ediyorum” dedi.
Mahkeme heyeti, sanığın FETÖ/PDY terör örgütüne yardımda bulunduğunun anlaşılması nedeniyle 2 yıl 1 ay hapsine, tutukluluk süresi gözetilerek tahliyesine karar verirken, hakkında yurt dışına çıkış yasağı koydu.
Kaynak: Hürriyet

4MHP’li başkandan CHP’ye fotoğraflı tepki

Ömer KOÇ/ KAHRAMANMARAŞ, (DHA) – KAHRAMANMARAŞ’ta, MHP Dulkadiroğlu İlçe Başkanı Mustafa Akpınar, CHP’ye, milletvekillerinin PKK’lı teröristlerin cenazelerine katıldıklarını gösteren fotoğraflarla tepki gösterdi.

Parti binasında Kadın Kolları Başkanı Ayşe Yıldırım, Ülkü Ocakları Dulkadiroğlu Başkanı Bayram Ardıç ve yönetimiyle birlikte basın toplantısı düzenleyen Mustafa Akpınar, CHP’nin gün geçtikçe Türkiye’yi sıkboğaz edip sistemi tıkadığını öne sürdü. Anayasa değişikliği ile MHP’ye ‘Hükümete bastonluk yapıyor’, ‘AK Parti’nin arka bahçesi’ gibi ithamlarda bulunulduğunu ifade eden Akpınar, şöyle dedi:

“Bilge liderimiz sayın Devlet Bahçeli’nin de dediği gibi ‘Bre densizler siz FETÖ’nün kurşun askerliğine talip olurken bir şey olmuyor da, bizim Türkiye’yi müdafaa etmemiz mi gözünüze batıyor.’ Milliyetçi, ülkücü hareket yolundan şaşmamış, ülkülerinden vazgeçmemiştir.”

‘PKK’LILARIN CENAZELERİNDE GÖZYAŞI DÖKTÜLER’

Konuşmasında CHP’li milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Mahmut Tanal ve Gamze Akkuş’un PKK’lı teröristlerin cenazelerinde çekilen fotoğrafları gösteren Akpınar, şunları söyledi:

“CHP zihniyeti PKK’lıların cenazelerinde gözyaşı dökmüş, tabutlarına sarılmışlardır. Şimdi ben buradan soruyorum, milliyetçi ve ülkücü hareketin bırakın bir milletvekilini, milliyetçi ve ülkücü harekete mensup herhangi biri bugüne kadar PKK cenazesinde yer almış mıdır? CHP varsın terörist ziyaretlerini siyaset yapmak sansın, terör örgütleriyle kol kola olmaya devam etsin, yaptığı yanlışlarla iktidar olma hayallerini suya atsın. CHP’nin durumu ortadadır. Bu zihniyet Atatürk’ün emanetlerine, emeklerine ve mücadelesine ihanet etmiştir. Liderimiz Devlet Bahçeli’nin dediği gibi ‘Atatürk yerinden kalkıp bunların halini görse ya tekrar yatar, ya da bunların alayını İzmir’e kadar kovalar.’ Ayrıca herkes bilmelidir ki, Türkiye’yi bölme projesine MHP’yi parçalayarak hizmet etmeye çalışanlar bilsinler ki, ülkücü hareketin yiğit evlatları liderimizin etrafında ve kutlu davaların emrinde bir kale gibi dimdik durmaktadır. Bu davaya gönül veren, ömrünü adayan herkes şunu gayet iyi bilmelidir ki, ülkücü hareket yıkılmadıkça Türkiye güvendedir. Sevdamız devlet, kararımız evet. Millet için, devlet için, Cumhuriyet için, Türk’lüğün bekası, velhasıl Türkiye için evet. Bu ülke için yeminimiz var, evet vazgeçilmez, onun için evet.”

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

3Kırklareli’nin ilk FETÖ davasında yargılanan emir astsubayı: Komutanın angarya işlerini yapıyorum

Selçuk VURUCU/ KIRKLARELİ, (DHA)- KIRKLARELİ’de FETÖ/PDY soruşturması kapsamında haklarında dava açılan 65’inci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı personelinin yargılandığı davada, Astsubay Kemal Saatçi emir astsubaylığını yaptığı 65’nci Mekanize Piyade Tugay Komutan Tuğgeneral Cemalettin Doğan’ın angarya işlerini yaptığını söyleyerek, “Gerçek darbeci olsaydım şu an karşınızda olmazdım, kaçardım. Darbeden 3 gün sonra gözaltına alındım. İstediğim tek şey suç ve suçsuz iyi ayrılsın. 7 aydır çok masum insan içeride yatıyor” dedi.
Yargılamanın 3’üncü gününde 65’nci Mekanize Piyade Tugay Komutan Tuğgeneral Cemalettin Doğan’ın emir astsubayı Kemal Saatçi, savunmasında hakkındaki suçlamaları kabul etmedi. Emrinde olduğu komutan ile geçmişten gelen herhangi bir bağının olmadığını söyleyen Astsubay Saatçi, “İlk buraya geldiğimde tanıdım, daha önce ismini dahi duymadım. 25 Temmuz gecesi olağan işlerim dışında herhangi bir bir emir veya görevlendirmem olmadı. Emrimde silahlı birlikler yok, sadece 2 askerim vardı. Bunlar da çaycı ve haberci. Bir kaymakamın sekreteri ne görev yapıyorsa ben de o statüdeydim. Tugay komutanına getirilen evrak ve bilgilerin içeriğine bakmadan ve bilmeden kendisine iletirim. O gece farklı emirler almadım, odasına girip çıktığımda da herhangi bir şüphe duymadım. Zaten bir emri almak 5 ila 10 saniyedir. O gece sadece basit olağan emirler aldım. Tabidir ki, ben komutanın angarya işlerini yapan biriyim” dedi.
Astsubay Kemal Saatçi, 20 günlük izne ayrıldığını ve 15 Temmuz gecesi döndüğünde olaylardan haberi olmadığını öne sürerek, “Çok yorgun olduğum için istirahat ediyordum 23.00 sıralarında tugay komutanı aradı ve ‘derhal Çorlu’ya gel ve beni al’ dedi. Özellikle kendi aracımla gelmemi istedi. Ben de yola çıktım arada beni arıyor acele etmem gerektiğini söylüyordu. Ben de tam konumu bilmediğim için Watshap üzerinden bana konum atmasını istedim gittim ve aldım. Yolda sürekli telefonla ilgileniyor, arada konuşmalar yapıyordu. Bir ara konuşurken, ‘sayın kaymakamım’ dediği duydum. Komutanı saat 24.00 sıralarında aldım ve seri bir şekilde tugaya geldik. Daha sonra komutan odasında birlik komutanları ve şube müdürleri ile görüştü. Birlik komutanlarına KODKOT planı hazırlıkları yapılması emri verdiğini anladım. KODKOT’un tek anlamını bilirim içeriği hakkında da hiç bir bilgim yok. Komutan o gece sürekli odasındaydı arada sırada karargah içinde bi yerlere gidiyordu. Bana emir vererek KODKOT planı hazırlıklarını inceledi. Hatta incelerken yanında Binbaşı Servet Aslan da vardı. O gece Binbaşı Servet Aslan sık sık komutanın odasına geliyordu. Saat 04.00 sıralarında komutan Latif Çiçek’i aramamı ve bağlamamı istedi. Kısa süre sonra da Çiçek odasına girdi ve çıktı” dedi.
“KOMUTAN BENİM YAKIN EMNİYETİMİ ALIN DEDİ”
Lüleburgaz 65’nci Mekanize Piyade Tugay Komutan Tuğgeneral Cemalettin Doğan’ın emir Astsubayı Kemal Saatçi, sabaha karşı komutanın resmi kıyafetini giydiğini belirterek, “Saat 07.00 gibi nizamiye kapısında büyük kalabalık olduğunu öğrendik. O kalabalığın içindi savcının, emniyet müdürünün ve jandarma komutanının da olduğunu öğrendik. Komutan emir vererek, ‘herhangi bir taşkınlık olmasın. Askerle siviller karşı karşıya gelmesin. Gerekli önlemleri alın. Benim yakın emniyetimi alın’ dedi.
Şener Yarbay, kalabalığa gidip geldi ve savcı, emniyet müdürü ve tugay komutanını gözaltına almaya geldiklerini söyledi. Makama uygun nezaket kuralları içerisinde olacağını söyledi. Şener Albay, ‘askeri araçla gitmeyelim, gazeteciler ve göstericiler olabilir. Dikkat çekmeyelim’ dedi ve sivil araç ayarladım. 15 Temmuz’un KODKOT planı olduğunu darbe için değil, vatan için, milletin yanında olacağını biliyordum. Gerçek darbeci olsaydım şu an karşınızda olmazdım, kaçardım. Darbeden 3 gün sonra gözaltına alındım. İstediğim tek şey suç ve suçsuz iyi ayrılsın. 7 aydır çok masum insan içeride yatıyor” dedi.
4 KEZ ÖMÜR BOYU HAPİS İSTENİYOR
Kırklareli 1’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede 65’inci Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Cemalettin Doğan’ın da bulunduğu 38’i tutuklu 81 sanık hakkında, ‘Hükümete karşı silahlı isyan ve silahlı FETÖ terör örgütü üyesi olmak, TBMM’yi ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya, görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs, Türkiye cumhuriyeti anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya, bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs’ suçlarından 4 kez ağırlaştırılmış ömür boyu, silahlı terör örgütüne üye olmak, suç işlemek amacıyla örgütü kurma suçlarından da 5-10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmaları istendi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

2CHP’li Atıcı: ‘Evet’ diyenle ‘Hayır’ diyeni ayrıştırmak en büyük yanlış

Yusuf Özgür BÜLBÜL/MUŞ, (DHA) – CHP Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, “En büyük yanlış ‘Evet’ diyenle ‘Hayır’ diyeni birbirinden ayrıştırmaktır. ‘Evet’ demeyi düşünenler de bu ülkenin onurlu vatandaşlarıdır, ‘Hayır’ demeyi düşünenler de” dedi.
Referandum çalışmaları kapsamında Muş’ta CHP il başkanlığı binasında partililerle bir araya gelen Aytuğ Atıcı, Anayasa referandumunda niçin ‘Hayır’ dediklerini anlattı. Sandıklara sahip çıkılmasını isteyen Atıcı, “16 Nisan’da şu soruyu sorun halkımıza; ‘Madem ki terör bitecek, ekonomi düzelecek, işsizlik bitecek. Bu değişiklik ne zaman yürürlüğe girecek. Niye 2.5 sene bekliyoruz. Hemen yürürlüğe girsin. Neden 2019’u bekliyoruz?’ Çünkü reçetenin bu olmadığını onlar da biliyor. Yani bu işin samimi olarak terörü bitirmeyeceğini onlar da biliyor. Düzeltecek olsa onlar 2.5 sene beklerler mi? Onlar bu ülkeyi sevmiyorlar mı? Seviyorlar. En az benim kadar seviyorlar” dedi. Atıcı, şöyle devam etti:
“En büyük yanlış ise ‘Evet’ diyenle ‘Hayır’ diyeni birbirinden ayrıştırmaktır. ‘Evet’ demeyi düşünenler de bu ülkenin onurlu vatandaşlarıdır, ‘Hayır’ demeyi düşünenler de. Herkes bu ülkede iyi şeyler olsun istiyor. Konu parti konusu değil konu devlet, cumhuriyet, ülke konusu ise demokratik Cumhuriyeti isteyen ve tek adama rejimine karşı olan herkes el ele verecek. O yüzden Ak Parti içerisinde Cumhuriyetini seven, tek adam rejiminden endişeleri olan insanlarla konuşacağız. HDP ile diğer bütün partilerle konuşacağız. Onlara ülkeyi bir tek adama teslim etmeyelim, vermeyelim, hayır diyelim sonra herkes kendi partisine devam edebilir.”
FETÖ soruşturması ile ilgili olarak Aytuğ Atıcı, iktidarın açılışını yaptıkları okullara, bankalara gidenleri, sendikalara üye olanları hapse attığını savundu. “Teröristleri içeri almayın, teröristlerle mücadele etmeyin” demediklerini vurgu yapan Atıcı, “FETÖ’nün siyasi ayağı nerede? ByLock kullanan siyasetçi nerede? Bir tane milletvekili yok mu? Buna kim inanır. Kuyruğa girip fotoğraf çektiren, sanki kutsal mekana gidiyormuş gibi giden insanlar yargılanmadılar. Bunların gücü garibana yetti” dedi.
HDP Milletvekili Figen Yüksekdağ’ın vekilliğinin düşürülmesiyle ilgili olarak Atıcı, “Mahkeme ne zaman onaylamış bu kararı Eylül’de. Mahkeme onaylamış meclise göndermiş. Bekleteceksin bir kenarda ne zaman işine yarayacak o zaman çıkaracaksın ortaya. Etik bir davranış olamaz” diye konuştu.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

1Karabük merkezli 3 ilde FETÖ operasyonu: 12 gözaltı

Bülent DİKTEPE/KARABÜK,(DHA) – KARABÜK merkezli 3 ilde düzenlenen FETÖ/PDY operasyonunda aralarında akademisyenlerin bulunduğu 12 kişi gözaltına alındı.
Karabük Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ile Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, Karabük ile birlikte İstanbul ve Hatay’da, örgütün şifreli haberleşme programı ‘ByLock’ kullandıkları öne sürülen şüphelilere yönelik operasyon düzenledi. Operasyonda, Karabük Üstün Yetenekliler Eğitim Merkezi’nde görevli A.P., Karabük Üniversitesi araştırma görevlileri İ.K. ve T.Y., daha önce meslekten ihraç edilen akademisyenler M.Ç., Y.T., B.B., E.K. ve Z.H. ile doktor E.Y., hemşire N.Ç., üniversite öğrencisi A.P. ve ev hanımı M.Y., gözaltına alındı. Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçirilen şüpheliler, emniyete götürüldü.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz