Bugünkü (28 Şubat 2017) FETÖ haberleri..

0

34Hürriyet’in manşeti sorusuna yanıt: Doğru algılanmadı

TSK’NIN BAŞARISINDAN BİRİLERİ RAHATSI

“Bir kere bu manşetin ‘Karargâh rahatsız’ şeklinde algılanmasının doğru olmadığı kanaatindeyim. Öyle anlaşılıyor ki birileri Türkiye’de sivil siyasi iradeyle, hükümetle TSK’nın uyumlu şekilde çalışmasından rahatsızlık duyuyor. Birileri 15 Temmuz’daki o felaketten sonra, TSK’nın itibarını yerle bir eden 15 Temmuz hain kalkışmasından sonra TSK’mızın yeniden itibar kazanarak, halkla bütünleşme sürecine girerek operasyonlar yapmasından, başarılı olmasından öyle anlaşılıyor ki birileri rahatsızlık duyuyor, mesele son derece yanlıştır. TSK’nın siyasetin içine çekilmesinin hiçbir faydası olmadığını Türkiye görmüştür.

TÜRKİYE ESKİ TÜRKİYE DEĞİL

1950’den sonra olan çok partili siyasi hayatımızda gördüğümüz gibi, çok somut 15 Temmuz’da da gördük. 15 Temmuz’daki hain kalkışma sadece bir darbe teşebbüsü olarak kalmamış; maalesef TSK’mızın tarihinde, TSK’mıza en fazla zarar veren, algısını ve itibarını en fazla zedeleyen bir kalkışma olmuştur. Dolayısıyla TSK’mız 15 Temmuz’dan çıkardığı dersle asla siyasetle ilgili değildir, siyasetin içine çekilemez. Kendi işine odaklanmış vaziyettedir. Vatan savunmasıyla ilgilidir. Kaldı ki Türkiye de eski Türkiye değildir. Herkesin bu anlamda sözlerine, söylediklerine dikkat etmesi lazım. Artık öyle herhangi bir şekilde manşet atarak ne TSK’ya ayar vermek ne Türkiye’nin siyasi iradesine, hükümetine ayar vermek mümkün değildir. Herkes bunu aklına koysun. Suyun altından çok sular geçti, köprünün altından çok sular aktı. Türkiye’de artık bundan sonra sivil irade yani hükümet işinin başındadır. Millet, milli iradenin yegane koruyucusu, kollayıcısıdır. 15 Temmuz da bunu göstermiştir. TSK da hükümetin, sivil iradenin, milletin görev vermiş olduğu iradenin emrinde görevlerini yapan, Türkiye’nin önemli kuruluşlarından birisidir. Siyasetin içine asla girmeyecektir, TSK’yı siyasetin içine sokmaya kimsenin gücü yetmez.

HERKES İŞİNE BAKSIN

Bakın TSK, FETÖ’nün ve geçmiş dönemlerde TSK’yı siyasete bulaştırmak isteyenlerin ne kadar büyük zarar verdiğini biliyor. Bütün bu itibarsızlaştırma çabalarının gerçekten en büyük zararı TSK’ya verdiğinin farkındadır. Bu süreçte herkes işine baksın. Medya da işine baksın, bu tür operasyonlarla, manşetlerle hiç kimse ne TSK’nın görüşünü değiştirebilir ne hükümetimizin olaylara karşı sergilemiş olduğu tavrı değiştirebilir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti işinin başındadır. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Türkiye’nin bütün anayasal kurum ve kuruluşlarıyla Anayasa’da belirtilen çerçevede, işbirliği içinde yoluna devam eder. Sivil irade, millet adına siyasi irade hükümettedir. Bütün kurum ve kuruluşlar da hükümetin emrinde vazifelerini yapar.

KANADA’YA KAÇACAK İSTİHBARATI VAR

(FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in iadesi) ABD’deki FETÖ elebaşının Kanada’ya geçmesi, kaçması ihtimali üzerinde ciddi istihbarat bilgilerimiz mevcuttur. Kanada’da FETÖ örgütüne mensup kişilerce satın alınmış olan bazı arazilerin, çiftliklerin olduğu ve muhtemelen buraya geçebileceği yönündeki ciddi istihbaratlar Amerikan Adalet Bakanlığı ile de paylaşılmıştır.

ORTAK NOKTA, SONUÇ YOK

(Rakka operasyonu) Resmi olarak hükümet tarafından açıklanmayan birtakım görüşlerin gerçekmiş gibi gündeme getirilmesi doğru değil. Rakka operasyonu için görüşmelerimiz devam ediyor. Henüz gelinmiş bir ortak nokta, ortak sonuç yoktur. Söylediğimiz şudur: Türkiye’nin bir başka ülkenin topraklarında gözü yoktur. Bir şehirden terör örgütünü çıkartırken başka terör örgütünü getirmek barışa hizmet etmez.

AVUSTURYA’YA: DUYMAMIŞ OLALIM

(Avusturya Dışişleri Bakanı’nın miting açıklaması) Avusturya Dışişleri Bakanı’nın bu açıklamalarını hoş karşılamayız. Avusturya’nın seçimleriyle ilgili bir faaliyet değil. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, başbakanı, bakanları gidip ‘Eyy Avusturya halkı gidin buna oy verin’ demeyecekler. Buna mani olmaya ilişkin söz söylemek demokrasiyi eksik, yanlış anlamaktır. Onun için biz bu sözü duymamış olalım.”
Kaynak: Hürriyet

33Kurtulmuş: ABD’deki FETÖ elebaşının Kanada’ya kaçması ihtimali üzerinde ciddi istihbarat bilgilerimiz mevcut

Bahar DEMİREL / ANKARA, (DHA) – BAŞBAKAN Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, “ABD’deki FETÖ elebaşının Kanada’ya kaçması ihtimali üzerinde ciddi istihbarat bilgilerimiz mevcuttur. Kanada’da FETÖ örgütüne mensup kişilerce satın alınmış olunmuş bazı çiftliklerin olduğu ve muhtemelen buraya geçebileceği yönündeki ciddi istihbaratlar Amerikan Adalet Bakanlığı ile de paylaşılmıştır. Ümit ederiz ki gereğini yaparlar” dedi.

Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Çankaya Köşkü’ndeki Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulunarak, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile ilgili medyada yer alan haberle ilgili kendisine yöneltilen bir soruyu yanıtlayan Kurtulmuş, şöyle konuştu:

“Öyle anlaşılıyor ki birileri Türkiye’de sivil siyasi iradeyle hükümetle TSK’nın uyumlu şekilde çalışmasından rahatsızlık duyuyor. Birileri 15 Temmuz’daki o hain kalkışmadan sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’mizin yeniden itibar kazanarak, yeniden halkla bütünleşme sürecine girerek, operasyonlar yapmasından, bu operasyonlarda da başarılı olmasından öyle anlaşılıyor ki birileri rahatsızlık duyuyor. Mesele son derece yanlıştır. TSK’nın siyasetin içine çekilmesinin hiçbir faydası olmadığını Türkiye görmüştür. 15 Temmuz’daki hain kalkışma sadece bir darbe teşebbüsü olarak kalmamış, maalesef Türk Silahlı Kuvvetleri’mizin tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’mize en fazla zarar veren, Türk Silahlı Kuvvetleri’mizin itibarını en fazla zedeleyen bir kalkışma olmuştur. Dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’miz, 15 Temmuz’dan da çıkardığı dersle asla siyasetle ilgili değildir. Siyasetin içerisine çekilemez. Türk Silahlı Kuvvetleri’miz kendi işine odaklanmış vaziyettedir. Vatan savunmasıyla ilgilidir. Kaldı ki Türkiye de eski Türkiye değildir. Herkesin sözlerine, söylediklerine dikkat etmesi lazım. Artık öyle herhangi bir şekilde manşet atarak, ne Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ayar vermek ne hükümete ayar vermek mümkün değildir. Herkes bunu aklına koysun. Köprünün altından çok sular aktı. Türkiye’de bundan sonra hükümet, milletin verdiği yetkiye dayanarak işinin başındadır. Türk Silahlı Kuvvetleri de hükümetin, sivil iradenin, milletin yetkilendirmiş olduğu iradenin emrinde görevlerini yapan Türkiye’nin önemli kuruluşlarından biridir. Siyasetin içerisine asla girmeyecektir. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni siyasetin içine sokmaya kimsenin gücü yetmez. Türk Silahlı Kuvvetleri, FETÖ’nün ve geçmiş dönemlerde Türk Silahlı Kuvvetleri’ni siyasete bulaştırmak isteyenlerin ne kadar büyük zarar verdiğini biliyor. Bütün bu itibarsızlaştırma çabalarının gerçekten en büyük zararı Türk Silahlı Kuvvetleri’ne verdiğini farkındadır”

“TÜRKİYE TEMASLARINDA BU KONULAR GÜNDEME GELMEDİ”

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani’nin Türkiye ziyaretinden önce yaptığı ‘Cumhurbaşkanı, cesur bir siyasetçi; barış süreci için Demirtaş ve diğer milletvekilleri serbest kalmalı’ açıklaması üzerinden Barzani’nin Türkiye’deki temaslarında bu konunun gündeme gelip gelmediği sorulan Kurtulmuş, “Türkiye temaslarında bu konular gündeme gelmedi. Türkiye temaslarının özü Sayın Barzani’yle ve Bölgesel Kürt Yönetimi ile Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin yapmış olduğu iş birliğinin gözden geçirilmesi, bölgede barışın sağlanması ve özellikle terör örgütlerine karşı ortak mücadelede hangi konular ele alınabilecek; bunlar gündeme gelmiştir. Bu konular görüşmelerde gündeme gelmedi” dedi.

‘BAYRAK’ AÇIKLAMASI: İLK KEZ ÇEKİLMİYOR

IKBY Başkanı Barzani’nin, İstanbul Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’ne gelişi sırasında kapının önündeki direğe çekilen bayrağın diplomatik anlamı sorulan Kurtulmuş, “İlk kez çekilmiyor. Sayın Barzani, Türkiye’ye her geldiğinde bu diplomatik uygulama yapılmıştır. Hem Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin bayrağı hem Irak bayrağı hem de Türk bayrağı 3 bayrak asılmıştır. Dolayısıyla önceki uygulamalarda da böyle olmuştur. Bu uygulama diplomatik teamüllere uygundur. Irak anayasasına da uygundur. Bunda yadırganacak bir şey yok” diye yanıt verdi.

“OPERASYONLARIN HİÇBİRİNİ TOPRAK KAZANALIM, DİYE YAPMIYORUZ”

Türkiye’nin 4 bin askerle ABD’ye destek olarak Rakka operasyonuna katılacağı yönündeki iddialar sorulan Kurtulmuş, şöyle konuştu: “Rakka operasyonu konusunda görüşmelerimiz devam ediyor. Henüz gelinmiş ortak bir nokta, sonuç yoktur. Biz bu operasyonların hiçbirini toprak kazanalım, diye yapmıyoruz. Yapacak da değiliz. Bu operasyonlar Türkiye’nin ulusal güvenliğini ilgilendiren operasyonlardır. Buradaki temel meselemiz; kiminle, nerede, hangi sorunu çözebilirsek çözmeye gayret ederiz. Bizim derdimiz Suriye’de, Irak’ta bir an evvel barışın sağlanmasıdır. Görüşmelerimiz devam ediyor”

“ASTANA’YA KADAR UZANAN GÖRÜŞMELER SÜRECİNE ZARAR VERMEZ”

Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, şöyle devam etti: “Rakka’da ABD ve uluslararası koalisyonla ortak bir operasyon ihtimali eğer görüşmelerden sonra ortaya çıkarsa bunu yapmak, sonu Astana’ya kadar uzanan o görüşmeler sürecine zarar vermez ya da Astana sürecinde Ruslarla bir işbirliği içerisinde olmamız ABD ile Rakka meselesini konuşuyor olmamıza mani olmaz. Bunlar birbirinden ayrı konulardır”

“CİDDİ İSTİHBARATLAR AMERİKAN ADALET BAKANLIĞI İLE PAYLAŞILDI”

Fethullah Gülen’in Kanada’ya gideceği ve oradaki çiftliğinin adresinin ABD’ye iletildiği yönünde bilgiler olduğu hatırlatılan Kurtulmuş, hükümete bu konuda bir istihbaratın gelip gelmediğinin sorulmasına üzerine şunları söyledi:

“ABD’deki FETÖ elebaşının Kanada’ya kaçması ihtimali üzerinde ciddi istihbarat bilgilerimiz mevcuttur. Kanada’da FETÖ örgütüne mensup kişilerce satın alınmış olunmuş bazı çiftliklerin olduğu ve muhtemelen buraya geçebileceği yönündeki ciddi istihbaratlar Amerikan Adalet Bakanlığı ile de paylaşılmıştır. Ümit ederiz ki gereğini yaparlar”

“ABD’NİN, YPG’YE PYD’YE SİLAH YARDIMI YAPMASI SORUNU ÇÖZECEK MESELE DEĞİL”

ABD’nin YPG’ye yeni silah sevkiyatı yaptığına dair haberler sorulan Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, “Biz başından itibaren uyarılarımızı yapıyoruz. ABD’nin, YPG’ye PYD’ye silah yardımı yapması, bu da sorunu çözecek mesele değildir. ‘Buradaki örgütleri silahlandırarak, bunları silahlandırırsanız bu silahların bir kısmı şu örgütün eline öteki kısmı da öteki örgütün eline geçer’ dedik. Nitekim öyle oldu. DEAŞ bu silahlardan aldı, istifade etti. Aynı şekilde PYD ve YPG de istifade etti. Rakka’nın tamamına yakını Arap nüfusludur. Burada doğru olan yol; makul, meşru unsurlarla birlikte DEAŞ’a karşı mücadelenin hızının artırılmasını sağlanmak olmalıdır” dedi.

“AVUSTURYA’NIN SAYIN DIŞİŞLERİ BAKANI’NIN AÇIKLAMALARINI HOŞ KARŞILAMAYIZ”

Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz’un Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın referandum için Avusturya’da seçim çalışması yapmasını istemediği yönündeki açıklaması sorulan Kurtulmuş, şöyle yanıt verdi. “Biz de Avusturya’nın Sayın Dışişleri Bakanı’nın bu açıklamalarını hoş karşılamayız ve makul, meşru zeminlerde görüşlerini ifade etmeyi isteriz. Orada yapılacak olan siyasi faaliyetler, Avusturya’nın seçimleriyle ilgili bir faaliyet değildir. Türkiye’nin cumhurbaşkanı, başbakanı, bakanları orada gidecekler ve ‘Ey Avusturya halkı; şu partiye değil, bu partiye oy verin’ diye çağrıda bulunacak değillerdir. Biz nasıl Türkiye’deki seçim çevrelerinde referandumla ilgili kampanya faaliyetleri yürüteceksek Avrupa ülkelerinde de oradaki seçim bölgelerinde de faaliyetlerimizi yürüteceğiz. Bunun Avusturyalıları hiçbir şekilde rahatsız etmemesi lazım. Onları ilgilendiren bir durum değildir. ‘Evet’ diyenler de ‘Hayır’ diyenler de kampanya yapacak. Buna mani olmak ya da buna mani olmaya ilişkin söz söylemek demokrasiyi yanlış anlamaktır. Biz bu sözü hiç duymamış olalım”

“BU RESMİ BİR TÖREN DEĞİL”

Ankara’da, 21 Mart günü Hz. Ali’nin doğum gününün kutlanacağı yönündeki açıklaması hatırlatılarak, yeniden bir ‘Alevi açılımı’ olup olmayacağı sorulan Kurtulmuş, “Bu sene Alevi Bektaşi sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde, Kültür Bakanlığı’mızın verdiği destekle, Ankara’da ve Hacı Bektaş’ta bu törenler, bu anmalar yapılacak. Böylece uzun yıllar sonra Türkiye’de devletle Alevi yurttaşlarımız, dostlarımız, kardeşlerimiz bir araya gelerek, böyle bir anma gününde bir arada olma fırsatı bulacaklar. Bu resmi bir tören değildir. Kültür Bakanlığı’mızın desteklediği bir törendir; ama bu toplantının sahibi Alevi Bektaşi geleneğini temsil eden STK’larımızdır” diye konuştu.

“KARDAK KAYALIKLARININ TÜRKİYE İÇİN SEMBOLİK BİR ANLAMI VAR”

Yunanistan Savunma Bakanı’nın ‘Kardak’a gelsinler. Nasıl gideceklerini görelim’ açıklamasının ve Kardak’ta yaşanan gelişmelerin Bakanlar Kurulu’nda gündeme gelip gelmediği sorulan Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, şunları söyledi: “Ege’de gerilimi artıracak sözler söyleyen çok sayıda siyasetçiler oldu. Ben Yunan Savunma Bakanı’nın da sadece kendi görüşünü ifade ettiğini düşünmek isterim. Yunanistan’da koalisyon hükümeti söz konusu, hükümetin resmi görüşü olmadığını ümit ederim. Türk Yunan ilişkilerine, Ege’de barışın sağlanmasına hizmet edecek bir şey değildir. Türkiye, Ege’deki haklarını bilmektedir. Ege’de hiçbir oldu bittiye müsaade etmeyecektir. Kardak kayalıklarının Türkiye için sembolik bir anlamı vardır. Bu anlama bağlı olarak Türkiye; her türlü hakkını, hukukunu Ege Denizi’nde koruyabilecek güce de imkana da stratejiye de sahiptir”
Kaynak: Hürriyet

32Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında açıklama

İşte Kurtulmuş’un yaptığı açıklamalar ve sorulara verdiği cevaplardan satır başları:

Türkiye’nin 4 bin askerle ABD’ye destek verip, operasyonda yer alacağı iddia ediliyor. Rakka operasyonuna girmesi Rusya ve Suriye ile olan diplomatik ilişkilerimizde bir sorun olur mu? Gülen’in kaçacağı, Kanada’ya gideceği, oradaki çiftliğinin adresinin ABD’ye iletildiği yönünde bilgi var… Size böyle bir istihbarat geldi mi?

ABD’deki FETÖ elebaşının Kanada’ya geçmesi kaçması ihtimalinde ciddi bir takım istihbarat bilgilerimiz mevcuttur. Kanada’da satın alınmış olan bazı arazilerin çiftlikleri olduğu buraya geçebileceği yönündeki ciddi istihbaratlar ABD ile paylaşılmıştır.

Rakka meselesi, bakın sürekli bir şey ifade etmeye çalışıyoruz. Resmi olarak açıklanmayan bir takım görüşlerin gerçekmiş gibi gündeme getirilmesi doğru değil.

Rakka operasyonuyla ilgili görüşmeler devam ediyor. Türkiye’nin herhangi bir şekilde başka bir ülkenin topraklarında gözü yoktur. Biz bu operasyonlardan hiçbirini toprak kazanalım diye yapmıyoruz. Rakka’da Cerablus’ta diğer kentlerde bölgenin barışa kavuşması ve barış olduktan sonra da o bölgelerin yerli halklarının gelerek orada oturmalarının devam etmeleridir. Israrla söylediğimiz bir şey, herhangi bir şehirden terör örgütünü çıkarırken başka terör örgütü getirmek barışa hizmet etmez. Bunu defaatle paylaşıyoruz.

Barzani ‘Barış süreci için Demirtaş ve diğer vekiller serbest bırakılmalı’ dedi. Barzani’nin temaslarında böyle bir çağrıyı dillendirdi mi?

Hayır, Türkiye temaslarında bu tür konular gündeme gelmedi. İşbirliğinin gözden geçirilmesi, bölgede barışın sağlanması gündeme gelmiştir.

Havaalanında Barzani’nin, bölgesel Kürt yönetimi bayrağının göndere çekilmesi ilk kez oldu.

Bir kere bilgiyi düzeltmemiz lazım, sayın Barzani her geldiğinde bu uygulama yapılmıştır. Üç bayrak asılmıştır. Önceki uygulamalarda da böyle olmuştur. Daha önceki ziyaretlerde de aynı uygulama olmuştur. Diplomatik teamüllere uygundur. Irak anayasasına da uygundur. Bunda yadırganacak bir durum yok.

Yeni sevkiyata yönelik görüntüler var. Bu görüntüler Türkiye ABD ilişkilerini, Rakka’daki rolünü nasıl etkiler?

Biz başından itibaren uyarılarımzıı yapıyoruz. YPG’ye PYD’ye silah yardımı yapması bu da sorunu çözecek mesele değildir. Buradaki örgütleri silahlandırarak, bunları silahlandırırsanız silahlar şu ve bu örgütün eline geçer dedik. DEAŞ bu silahlardan istifade etti, aynı şekilde PYD ve YPG silahlardan istifade etti. Rakka’nın tamamına yakını Arap nüfusludur. Burada doğru olan yol, makul meşru unsurlarla birlikte DEAŞ’a karşı mücadelenin hızının artırılmasını sağlanmaktır.

Barzani, bağımsızlık için referanduma gideceğini açıklamıştı?

Biz Türkiye olarak hem Irak merkezi hükümetiyle, hem Irak Kürdistan yönetimiyle ilişkimizi sürdürüyoruz. Bizim açıkça ifade ettiğimiz şudur, bölgedeki bütün halklar özgürlükler konusunda alabildiğince özgürlüklerden istifade etsinler. Ama daha çok ortak noktada hareket edebilecek zemini bulsunlar. Irak’ta, bölgesel Kürt yönetimi, merkezi hükümetle arasındaki ilişkilerin düzelmesi ve sorunların giderilmesi için gayret edilmesi gerektiğini önceliyoruz.

Avusturya Dışişleri Bakanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın miting yapmasını uygun bulmayız ifadesini kullandı.

Biz de Avusturya Dışişleri Bakanı’nın bu açıklamalarını hoş karşılamayız. Makul, meşru zeminlerde görüşlerini ifade etmesini isteriz. Oradaki siyasi faaliyetler, Avusturya seçimleriyle ilgili değildir. “Ey Avusturya halkı şu partiye değil bu partiye oy verin” diyecek değillerdir. YSK seçim çevreleri oluşturmuştur. Biz nasıl referandumla ilgili kampanya yürüteceksek, Avrupa’da da yürüteceğiz. Onları ilgilendiren bir durum değildir. Viyana’da da Paris’te de Belçika’da Berlin’de de yapacak. Burada buna dikkat edilmesi lazım. Bu Türkiye demokrasisine katkı sağlayacak olan durumdur. Biz de bu sözü hiç duymamış olalım, demokratik standartlar içerisinde söylenecek söz değildir.

Hac kuraları çekildi. Hac ve Umre bedelleri Türk lirasıyla ödeniyor ama bedel belirlenirken yüksek kurdan hesaplandığı yönünde görüşler var. Vatandaş kar mı elde etti zarar mı?

Hac ile ilgili mesele. Çok çalıştık, özellikle üzerine yoğunlaştık. Geçen sene kurlar 2,90’dı. Bu sene diyanet bunu 3,50’de sabitledi. Geçen seneki kurlar üzerinden dahi hesap edilse, o fiyata türk parası olarak denk gelen, ondan daha ucuz olan standart hac tarifesi için bir uygulama yaptık. Kur üzerinden hesaplar yapmış olsak 3 bin 500 lira ucuzlatmış olduk geçen seneye göre. 18 bin lira ödemeleri gerekiyordu, şimdi 12 bin 500 hatta daha altında bir fiyat açıklandı.

Şunu da söylememiz lazım. 1 milyon 200 bin insan sıra bekliyor. Bu insanların çok büyük bir kısmı çok zengin insan değildir. Orta gelirli, dar gelirli çok sayıda yurttaşımız parasını denkleştirip hacca gitmek istiyor. Sadece bu yıl 80 bin vatandaşımız hac ziyaretini yapabilecek. Keşke daha fazla ucuzlatabilsek. Ama elde olmayan maliyet kalemler, örneğin Suudi Arabistan’da kira gelirinin yüksek oluşu, uçak biletlerinin yüksekliği gibi…

21 Mart’ta Hazreti Ali’nin doğum gününün kutlanacağını söylemiştiniz. Yeniden alevi açılımı mı olacak? Bilgi vermeniz mümkün mü?

Hazreti Ali efendimizin tam doğum gününün hangi gün olduğu tam olarak bilinemiyor. Bu sene alevi Bektaşi sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde, Ankara’da ve Hacı Bektaş’ta bu törenler, anmalar yapılacak. Böylece uzun yıllar sonra devletle alevi yurttaşlarımız dostlarımız kardeşlerimiz bir araya gelecekler. Bu kültür bakanlığımızın desteklediği bir törendir. Ama bu toplantının sahibi STK’larımızdır.

Yunanistan savunma bakanı ‘Kardak’a gelsinler, nasıl gideceklerini görelim’ açıklaması vardı. Bununla ilgili bakanlar kurulunda görüşme oldu mu?

Ege’de gerilimi artıracak sözler söyleyen çok sayıda siyasetçiler oldu. Ben yunan savunma bakanının da kendi görüşünü ifade ettiğini düşünmek isterim. Yunanistan’da koalisyon hükümeti söz konusu, hükümetin resmi görüşü olmadığını ümit ederim. Türk Yunan ilişkilerine hizmet edecek bir şey değildir. Türkiye Ege’deki haklarını bilmektedir. Kardak kayalıklarının Türkiye için sembolik bir anlamı vardır. Bu anlama bağlı olarak Türkiye her türlü hakkını hukukunu koruyabilecek güce de imkana da stratejiye de sahiptir.

BAŞBAKAN VE CUMHURBAŞKANININ GENELKURMAY BAŞKANI İLE GÖRÜŞMESİ

Bu manşetin karargah rahatsız şeklinde algılanmasının doğru olmadığı kanaatindeyim.

Birileri 15 Temmuz’daki o felaketten sonra, TSK’nın itibarını yerle bir eden hain kalkışmasından sonra, TSK’nın yeniden itibar kazanarak operasyonlar yapmasından, bu operasyonlardan da başarılı olmasından birileri rahatsızlık duyuyor.

Mesele son derece yanlıştır. TSK’nın siyasetin içine çekilmesinin hiçbir faydası olmadığını Türkiye görmüştür. Siyasi hayatımızda gördüğümüz gibi çok somut 15 Temmuz’da da gördük.

TSK’mız kendi işine odaklanmış vaziyettedir. Kaldı ki Türkiye de eski Türkiye değildir. Herkesin sözlerine söylediklerine dikkat etmesi lazım. Artık öyle manşet atarak ne TSK’ya ayar vermek ne de hükümete ayar vermek mümkün değildir. Köprünün altından çok sular aktı. Hükümet milletin verdiği yetkiye dayanarak işinin başındadır.

TSK da hükümetin sivil iradenin emrinde görevlerini yapan Türkiye’nin önemli kuruluşlarından birisidir. Siyasetin içine asla girmeyecektir, kimsenin de siyasetin içine sokmaya gücü yetmez.

Bu süreçte herkes işine baksın, medya da işine baksın. Bu tür operasyonlarla ne TSK’nın görüşü değiştirilebilir, ne de hükümetimizin tavrını değiştirebilir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti işinin başındadır. Anayasal kurum ve kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde devam eder. Siyasi irade hükümettedir, tüm kuruluşlar vazifelerini yapmaktadırlar.
Kaynak: Hürriyet

31FETÖ üyesi kadın gizli bölmede böyle yakalandı

Artvin’de, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden aranan kadın şüpheli, gizli bölmesine saklandığı otomobille Gürcistan’a kaçmaya çalışırken yakalandı.

Sarp Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ekipleri, istihbarat çalışmaları neticesinde Gürcistan uyruklu Aslan Vashakmadze’nin, Sarp Sınır Kapısı’ndan Gürcistan’a kaçak geçişlere aracılık ettiğini belirledi.

Yaklaşık bir hafta önce Vashakmadze ve aracını takibe alan ekipler, Sarp Sınır Kapısı gümrük sahasına gelen otomobili kontrolden geçirdi.  Güvenlik güçlerince yapılan detaylı aramada aracın arka koltuğunun altındaki yakıt deposunu kaplayan saca yeni kaynak yapıldığı belirlendi.

Kaynak noktalarını çekiçle ayıran ekipler, oluşturulan gizli bölmeye cenin şeklinde saklanmış kadın buldu.

Gözaltına alınan kadının, FETÖ/PDY üyeliğinden yakalama kararı bulunan H.T.K. olduğu tespit edildi.

Gürcistan uyruklu sürücü Vashakmazde sınır dışı edildi, H.T.K. ise emniyetteki işlemlerinin ardından çıkarıldığı mahkemece cezaevine gönderildi.
Kaynak: Hürriyet

30Bursa’da FETÖ şüphelisi 8 akademisyen adliyede (2)

7 KİŞİ TUTUKLANDI 1 KİŞİ SERBEST
Sabah saatlerinde adliyeye sevk edilen akadamisyenler, savcılık tarafından alınan ifadelerinin ardından tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi. Hakim karşısına çıkarılan şüphelilerden, aralarında Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof Dr. Abdulvahap Yiğit’in de bulunduğu 7 kişi tutuklanarak cezaevine gönderilirken, 1 kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

 
Kaynak: Hürriyet

29Die Welt Gazetesi’nin Türkiye muhabiri tutuklandı

Nöbetçi İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilen Deniz Yücel yaklaşık 4 saat süren sorgusunda, hem Türkiye hem de Almanya vatandaşı olduğunu, Die Welt Gazetesi’nde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptığını söyledi.

“BU İŞİ MESLEKİ BİLGİM VE VİCDANIMLA YAPIYORUM”

Yücel, “Hatalarına ve eksiklerine rağmen ülkemi seviyorum. Herhangi bir örgüte hiçbir zaman üye olmadım. Üye olduğum tek örgüt, Almanya Gazeteciler Sendikası’dır. Gazetecilik yaparken evrensel gazetecilik ilkeleri doğrultusunda temel insani hakları ve özgürlüklerini esas alarak yorumlarda bulundum. Bu işi yaparken kimseden, devletten, patronumdan talimat almaksızın yapıyorum. Mesleki bilgim ve vicdanımla yapıyorum” dedi. Yücel, gazetesinin görevlendirmesiyle 2015’te Cemil Bayık ile Kandil’de görüştüğünü, bunun bir gazetecilik faaliyeti olduğunu ve başka bir amaç taşımadığını belirtti. PKK’yı eleştiren yazıları da olduğunu belirten Yücel, suçlamaları reddetti.

“PKK MEŞRU BİR YAPIYMIŞ İZLENİMİ VERDİ”

Mahkeme kararında, Deniz Yücel’in Die Welt’de yazarlık yaptığı, PKK silahlı terör örgütünün elebaşlarından Cemil Bayık ile Kandil’de röportaj yaptığı, röportajda PKK meşru bir yapıymış izlenimi vererek Bayık’ın Türkiye Cumhurbaşkanı hakkındaki söylemlerine yer verildiği belirtildi. 26 Ekim 2016 tarihli yazısına yer verilerek Yücel’in burada Türk devletinin Kürtlere olan tavrını tanımlayan bir fıkra ile Türk ve Kürt vatandaşlarını kin ve düşmanlığa alenen tahrik ettiği ifade edildi. 17 Şubat 2017 tarihli yazısında FETÖ elebaşısının darbe teşebbüsünde rol üstlenip üstlenmediğinin muamma olduğunu, 18 Temmuz 2016’daki yazısında ise darbeyi FETÖ terör örgütünün yaptığına dair kesin bir kanıt bulunmadığını belirterek örgüt propagandası yaptığı anlatıldı. Şüphelinin Cizre’ye ilişkin yazısında da örgüt propagandası ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik edecek şekilde yazısının bulunduğu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki yazıları değerlendirilerek kuvvetli suç şüphesini oluşturan deliller, atılı suçun niteliği, mevcut delil durumu, adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı gerekçeleriyle tutuklanmasına karar verildi.

ALMANYA İSTANBUL BAŞKONSOLOSU DA BEKLEDİ

Deniz Yücel ifade verdiği sırada Almanya İstanbul Başkonsolosu Georg Birgelen, Deniz Yücel’in yakınları ve CHP’li vekiller Sezgin Tanrıkulu, Mahmut Tanal ve Barış Yarkadaş da adliyede bekledi.

MUHABİR DENİZ YÜCEL’İN TUTUKLANMASINA TEPKİLER…

Alman Die Welt Gazetesi’nin Türkiye muhabiri Deniz Yücel’in tutuklanmasına CHP’li vekiller tepki gösterdi.

Tutuklanan Deniz Yücel’in halaları Esma ve Saadet Yücel ile CHP Milletvekilleri Barış Yarkadaş, Sezgin Tanrıkulu ve Mahmut Tanal, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, “Bir gazeteci daha yazdıklarından, söylediklerinden, fikirlerinden dolayı tutuklandı. Deniz’e sorgusunda yöneltilen suçlamalar sadece yazdığı yazılar, attığı bir Tweet ve bir gazetede anlattığı fıkradan ibarettir. Deniz’in 2 yıl önce PKK’lı Cemil Bayık ile yaptığı röportaj ne yazık ki suça konu edilmiştir. Yine Deniz’in Die Welt gazetesinde yazdığı yazılar terör örgütü propagandası yapmanın delili olarak hakim tarafından önüne konulmuştur. Yazılara baktığınız zaman Deniz’in ne terör örgütünü övme gibi bir kastı vardır ne de diğer suçlama olan halkı kin ve nefrete yöneltme gibi bir amacı vardır. Deniz Yücel gazetecilik yapmıştır.” dedi.

CHP İstanbul milletvekili Sezgin Tanrıkulu da, “Bu tutuklama Türkiye’de haber yapan yabancı gazetecilere ve Türkiye’den yurt dışına haber yapan Türkiyeli gazetecilere verilmiş mesajdır. Bu yurt dışı medyasına verilmiş bir mesajdır” şeklinde konuştu.

CHP İstanbul milletvekili Mahmut Tanal ise,”Deniz Yücel’in tutuklanması tamamen gazetecilik faaliyetinden kaynaklanan bir husustur. Bu vatandaşın ifade özgürlüğü, düşünce açıklama özgürlüğünü, haber alma hakkını tehdit eden bir husustur. Bu karar hukuki değildir. Bu karar tamamen siyasidir” ifadelerini kullandı.

Deniz Yücel’in halaları Esma ve Saadet Yücel ise çok üzgün olduklarını dile getirdiler.
Kaynak: Hürriyet

28Kütahya merkezli FETÖ operasyonunda 11 kadın gözaltında

Oğuzhan KILIÇ/KÜTAHYA, (DHA)- KÜTAHYA merkezli FETÖ’nün kadın yapılanmasına yönelik düzenlenen operasyonda 11 kadın gözaltına alındı.
Kütahya Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şubesi ekipleri FETÖ/PDY soruşturması kapsamında il merkezi, Tavşanlı İlçesi ile Ankara’nın Kahramankazan İlçesinde eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyonda FETÖ’nün ablaları oldukları ve ByLock programı kullandıkları iddiasıyla 11 kadın yakalandı. Evlerinde arama yapılan şüpheliler hastanede sağlık raporu alındıktan sonra sorgulanmak üzere Kütahya Emniyet Müdürlüğü KOM Şubesi’ne götürüldü.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

27Mahkemeden ‘Risale-i Nur’ kararı

İzmir 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan A.A. kendisine ders kitabı ve Risale-i Nur verilmesini talep etti. Tutuklunun talebi, Cezaevi Eğitim Kurulu Başkanlığınca reddedildi.

Karara ilişkin itirazı da Karşıyaka İnfaz Hakimliğince reddedilen tutuklu, kendisine ders kitabı ve Risale-i Nur verilmemesine ilişkin kararlarla ilgili Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesine itirazda bulundu.

Mütalaasında, ders kitaplarının verilmemesine ilişkin kararın onanmasını isteyen cumhuriyet savcısı, tereddütleri önleyecek şekilde yasaklanmamış, terör örgütleriyle bağlantısı bulunmayan, kurum güvenliğini tehlikeye düşürmeyen süreli ve süresiz yayınların tutukluya verilmesini talep etti.

Mahkeme heyetince verilen kararda, tutuklu A.A’nın eğitim ve öğretimine devam etmediğinin belirlendiğini kaydedilerek, İnfaz Hakimliğinin ders kitabı verilmemesine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu ifade edildi.

Kararda, ders kitabı verilmemesine yönelik itirazın reddedilmesine hükmedildi.

“TERÖR ÖRGÜTLERİYLE BAĞLANTISI BULUNMAYAN KİTAPLAR VERİLEBİLİR”

Eğitim Kurulu Başkanlığınca, Risale-i Nur isimli kitabın yasaklı olmadığı halde tutukluya verilmediğinin bildirildiği kararda, söz konusu kitabın verilmemesine yönelik kararın da İnfaz Hakimliğince onandığı hatırlatıldı.

Kararda, şunlar kaydedildi: “FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisakı, irtibatı olan, basın yayın kuruluşları tarafından basılan ve yasaklanmış kitapların tutukluya verilmemesi şeklindeki eğitim kurulu kararı doğru ise de bir kısım kitapların yasaklama kararı olmadığı halde eğitim kurulu kararı ile tutukluya verilmemesi hususunun mevcut durum, usul, yasa ve yönetmeliklere uygun olmadığı ve tereddütlerin önlenmesi bakımından yasaklanmamış, terör örgütleriyle bağlantısı bulunmayan, kurum güvenliğini tehlikeye düşürmeyen süreli ve süresiz yayınların tutukluya verilmesinde bir sakınca bulunmadığı, tutuklunun talebinde ve kararlarda bahsi geçen kitabın da bu kapsamda ise tutukluya verilmesinde bir sakınca bulunmadığı anlaşılmaktadır.”

Tutuklu A.A’ya Risale-i Nur verilmemesine ilişkin itirazını reddeden İnfaz Hakimliğinin kararını kaldıran mahkeme heyeti, tutukluya söz konusu kitabın verilmesine hükmetti.

 
Kaynak: Hürriyet

26Gaziantep’te FETÖ’den 9 öğretmene tutuklama

GAZİANTEP, (DHA)- GAZİANTEP’te, Fethullahçı Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik operasyonda gözaltına alınan 17 öğretmenden 9’u tutuklandı.
Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla FETÖ/PDY soruşturması kapsamında geçen Cuma günü polis tarafından düzenlenen operasyonda gözaltına alınan öğretmenlerin 17’sinin emniyetteki işlemleri tamamlandı. Adliyeye sevk edilen öğretmenlerden 1’i savcılıkta ifadesinin alınmasının ardından serbest bırakıldı. Sulh Ceza Hakimliği’ne çıkarılan diğer öğretmenlerden 9’u tutuklanırken, 6’sı adli kontrol şartıyla 7’si ise serbest bırakıldı.
Kaynak: Hürriyet

25Kocaeli’de FETÖ suçlamasıyla 9 öğretmen adliyeye sevk edildi (2)

7 KİŞİ TUTUKLANDI
Kocaeli’de FETÖ/PDY soruşturması kapsamında 7 kişi tutuklanırken, 2 kişi ise adli kontrolle serbest bırakıldı.
Kaynak: Hürriyet

24Cami-cemevi projesine yönelik iddianame düzenlendi

ÖZKAN ARSLAN / ANKARA, (DHA) –  ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ’ye yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, 2013 yılında temeli atılan ve açılışına bazı siyasilerinde katıldığı Mamak Tuzluçayır’daki cami-cemevi projesinde yer olan 5 kişi hakkında, örgütün amacına yönelik faaliyette bulundukları gerekçesiyle iddianame düzenlendi. Projeye destek olan ve açılışına katılan Cem Vakfı Genel Başkanı Prof. İzzettin Doğan’ın tanık olarak yer aldığı iddianamede, 5 şüphelinin, ‘terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etmek ‘ suçundan 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapisleri istendi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu’nda görevli savcı Serdar Coşkun tarafından düzenlenen iddianamede, FETÖ’nün ‘senkretik’ din ve mezhep anlayışının bir sonucu olarak dinler arası diyalog ve mezhepler arası diyalog projeleri yürüttüğü, örgütün amacına hizmet ettiği için sözde hoşgörü ve barışsever gibi kendini göstermek ve kabul görmek için bu şekilde davrandığı, Ankara Mamak Tuzluçayır’da inşa edilen cami-cemevi projesinin de örgütün bu amacına yönelik bir faaliyet olduğu yer aldı. İddianamede ayrıca bazı Alevi dernek ve vakıflarının kurulmasında FETÖ’nün rol oynadığı belirtildi.

PROJE YEDİBELA SÜLEYMAN TARAFINDAN HAYATA GEÇİRİLDİ

Projenin, FETÖ’nün yargıdaki Alevi İmamı olan ‘Yidebela Süleyman’ olarak bilinen Süleyman Uysal tarafından hayata geçirildiğinin anlatıldığı iddianamede, Uysal’ın sadece yargıdaki değil devlet kadrolarından, sivil toplum kuruluşlarına her kesimdeki Alevilerle ilgilendiği ve örgütün Alevilik politikalarını belirleyip uyguladığı anlatıldı. İddianamede, Uysal’ın örgütün alevi politikasının belirlenmesinde en etkili isim olduğu ve aynı zamanda alevi kuruluşlarını da cemaate bakış konusunda etkilemeye çalışan bir strateji yürüttüğü belirtilerek, “Uysal Ankara Mamak’taki cami-cemevi projesine öncülük etmiş ve proje örgüte yakın medya organlarında kamuoyuna tanıtılmıştı” denildi.

İZZETTİN DOĞAN TANIK OLARAK YER ALDI

İddianamede tanık olarak yer olan Cem Vakfı Genel Başkanı İzzettin Doğan’ın ifadesinde; Fetullah Gülen’i ABD’ye gitmeden önce tanıdığını, grubundan gelen aracıları ile randevu talep ettiğini ve kendisi ile birkaç defa görüşme yaptığını söylediği belirtilerek, Doğan’ın, Fetullah Gülen örgütünün Alevi vatandaşların kurdukları STK’lar üzerinde çalışmaları ve STK’ları ele geçirerek Alevi topluluk üzerinde etkin olmaya çalışmış olabileceğini söylediği belirtildi.

FETULLAH GÜLEN’İN SELAMINI GETİRİRDİ

Doğan’ın, Süleyman Uysal’ı da yaklaşık 5-6 yıldır tanıdığını söylediği, zaman zaman kendisini ziyarete geldiğini ve Fetullah Gülen’in selamını getirdiğini söylediği anlatılarak, Doğan’ın görüşmelerin cami-cemevi projesi dönemine kadar da devam ettiğini, ancak bu şahsın Fetullah Gülen grubu içerisindeki konumunun ne olduğunu bilemediğini söylediği anlatıldı.

PROJE İNANÇ GRUPLARINI BİRLEŞTİRMEK YERİNE ÇATIŞMA VE KAOS ÇIKARDI

İddianamede, Fetullahçı Terör Örgütünün toplumun her kesimine sızıp yönetimi altına alma stratejisi uyguladığı, örgütün hedef kitlelerinden birinin de Türkiye Cumhuriyetinin Alevi İslam inancına sahip vatandaşları olduğu, örgüt lideri ve diğer yöneticilerinin bu stratejiye uygun olarak dinler arası diyalog benzeri mezhepler arası cami-cemevi projesi başlattığının anlatıldığı iddianamede, kamuoyunda projenin FETÖ tarafından açıkça üstlenildiğinin bilindiği, projenin farklı iki inancı benimseyen kesimler tarafından kabul görmediği ve nefretle karşılandığı, projenin başlamasından itibaren çeşitli protesto gösterileri yapıldığı, kişi ve mallara cebir şiddet uygulandığı, farklı inanç gruplarını birleştirmek yerine çatışma ve kaos çıkardığı, projenin Fetullah Gülen’in ve örgütünün sözde barışçı kişiliğinin reklamı dışında kimseye faydası dokunmadığı ileri sürüldü.

PROJENİN GİDERLERİNİ FETÖ GİZLİCE KARŞILADI

İddianamede yer olan 5 şüphelinin, FETÖ’nün cami-cemevi projesinin hayata geçirilmesi için Hacı Bektaşi Veli Kültür Eğitim ve Sağlık Vakfını, 25 Aralık 2012 günü kurdukları, bu vakfın Büyükkoyuncu Hizmet Vakfından Ankara Mamak Tuzluçayır’daki araziyi bağış yoluyla devraldığı, arsa üzerine şüphelilerin yöneticisi olduğu vakfın cami ve cemevi inşa ettirmeye başladığı anlatıldı. Daha sonra yıkım kararı verilen projenin Fetullah Gülen’in isteği üzerine Alevilerden sorumlu imam Süleyman Uysal ve yardımcısı Ziya Demirel tarafından organize edildiği, Cem Vakfı başkanı tanık İzzettin Doğan ve Ankara Şube Başkanı Şahin Akıncı’nın bu işe ikna edildiği, FETÖ’nün cami-cemevi projesinin giderlerini gizlice karşıladığı, örgütün arsa temin ettiği ve inşaat için gerekli finans kaynağı sağladığı belirtildi.

İddianamede, şüphelilerin doğrudan hiyerarşiye dahil FETÖ üyesi olmadıkları, ancak FETÖ’nün cami-cemevi projesi içerisinde yer alarak bu örgütün stratejik amacına hizmet ettikleri, şüphelilerin örgütün Alevi inancına sahip vatandaşlar üzerinde etkinlik kurması faaliyeti içerisinde kasten yer alarak örgüte üye olmamakla birlikte yardım eden şüpheli durumunda oldukları belirtilerek 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları istendi.

 
Kaynak: Hürriyet

23CHP’li İnce’den ‘din sömürüsü’ tepkisi

Coşkun YAMAN/BALIKESİR, (DHA)- CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, “Balıkesir’in meydanında ‘Göklerden gelen bir karar vardır’ diye kocaman bir afiş asılıyor AKP teşkilatı bunu seyrediyor. Gerçekten şaşkınım. Bu nasıl bir yalandır, nasıl bir din sömürüsüdür?” dedi.
Balikesir’e gelen CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, il başkanlığında basın toplantısı düzenleyerek anayasa değişikliği ve referandumla ilgili değerlendirme yaptı. Balıkesir’de Alihikmetpaşa Meydanı’nda gördüğü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir fotoğrafının da yer aldığı ‘Ne yapsalar boş. Göklerden gelen bir karar vardır’ yazılı pankarta tepki gösteren İnce, “Bunlar kafayı kırmışlar yahu, gerçekten kırmışlar. Böyle bir din yok arkadaşlar. Elhamdülillah hepimiz Müslümanız. Göster bakayım kararı, nasıl bir karar bu? Yani Allah’tan karar varmış, öyle söylüyor. Yalana bak. Göklerden gelen bir karar varmış; mail mi geldi, Facebook’tan mı, Twitter’den mi, nereden geldi ? Siz kendinizi peygamber mi sanıyorsunuz? Geçenlerde Trabzon’da gördüm. Tayyip Erdoğan’ın resminin altına yazmışlar; ‘Üzülme Allah seninle’ Böyle bir şey olabilir mi? Niye onunla; benimle olamaz mı Allah, sizinle olamaz mı? Peygamber mi bu, kim bu? Bu tür anlayışlar bizim kutsal dinimize çok büyük zarar verir. Buna önce AKP teşkilatının karşı çıkması lazım. Yani Balıkesir’in meydanında ‘Göklerden gelen bir karar vardır’ diye kocaman bir afiş asılıyor AKP teşkilatı bunu seyrediyor. Gerçekten şaşkınım. Bu nasıl bir yalandır, nasıl bir din sömürüsüdür?” dedi.
‘İDAM CEZASINI KİM KALDIRDI?’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın idam konusunda referanduma gidebilecekleri şeklindeki açıklamasına da tepki gösteren İnce, “İdam cezasını kim kaldırdı Recep Tayyip Erdoğan? Sen kaldırdın. Kendi kaldırdığın idam cezası ile şimdi meydanlarda niye insanları kandırıyorsun? Bir daha referandum yapacakmış. Bunun içine koysaydın o zaman. Bu 18 maddeden hangi madde geçerse terör bitecek? Yani terörü bitirecek madde hangisi? Bir Allah’ın kulu çıksın bunu anlatsın” diye konuştu.
‘ANAYASA ACİLSE NİYE 2019’U BEKLİYORSUNUZ’
CHP’li Muharrem İnce, yeni anayasanın eğer halkoyundan geçerse 2019 yılında yürürlüğe gireceğini söyleyerek “HDP, PKK, FETÖ ‘hayır’ diyormuş. Ben duymadım, FETÖ’nün ‘hayır’ dediğini bunlar nereden biliyor? ‘Güçlü Türkiye, güçlü ekonomi, terörü bitireceğiz’ diyorlar. Genç işsizlik oranı yüzde 23’lere gelmiş. 2016 yılında 11 milyon turist azalmış, tarım çökmüş, emekliler geçinemiyor. 15 yıldır terörü niye bitirmediniz? Engel olan ne? Peki, madem bu anayasa acil, madem bu yürürlüğe girdiğinde terör bitecek, ekonomi düzelecek, Türkiye düzlüğe çıkacak, neden 2019’u bekliyorsunuz o zaman? Terörü hemen bitirin. Madem güçlü Türkiye olacak, madem terörü bitirecek bir panzehir bu neden 2019’u bekliyorsunuz hemen yapın. Demek ki yalan söylüyorsunuz” dedi.
‘BU KADAR ZENGİN MİYİZ?’
Yeni anayasa değişikliği ile 550 milletvekili sayısının 600’e çıkacağını hatırlatan İnce, şöyle konuştu:
“Şimdi 550 milletvekili sayısı 600 olacak. ABD’nin nüfusu 300 milyon, milletvekili sayısı 435. Rusya’nın nüfusu 150 milyon, milletvekili sayısı 450. Bizim nüfusumuz 80 milyon, 550 milletvekili yetmiyor 600 yapacağız. Yani ABD nüfus olarak bizim 3,5 katımız adamın 435 milletvekili var, biz 600 yapacağız. Bu 600’de değil, 650. Neden 650 onu da anlatayım. Bu referandumdan ‘evet’ çıkarsa bakanlar dışarıdan atanacak. Şu anda başbakan dahil 27 bakan var. 600 milletvekili olacak, 27 de bakan olacak, yaptı mı 627. Bir de cumhurbaşkanı yardımcıları olacak. Biz bu kadar zengin miyiz? Ey aziz milletim, ey AKP’ye oy verenler, ey ‘evet’ demeyi düşünenler; enayi miyiz biz? 300 milyonluk ABD, dünyanın en zengin ülkesi 435 milletvekili, 80 milyonluk Türkiye 650 milletvekili. Reva mıdır bu, yazık değil midir bu millete, günah değil mi? Sonra bu milletvekilleri ne yapacak, yetkileri de ellerinden alınmış. Gensoru veremez, sözlü soru soramaz. İstediği zaman meclisi fesih edebilen bir cumhurbaşkanı. Akıl sır erebilecek bir iş değil bu.”
YILDIRIM’I DA ELEŞTİRDİ
Başbakan Binali Yıldırım’ı da eleştiren İnce, “Başbakan diyor ki ‘İki başlı değnek toprağa girer mi’ diyor. Kendini değnekten sayıyor da Tayyip Erdoğan onu öyle saymıyor. Yani sen iki başlı mısın, seni baş yerine koyan var mı da böyle konuşuyorsun. ‘Bir gemide iki kaptan olmazmış’ yalandan kim ölmüş. Bir gemide ikinci kaptan mutlaka gereklidir. Bir uçakta ikinci pilot gereklidir. Yedek şoför uzun yolda otobüste gereklidir. Tam tersidir yani. İkinci kaptan olmadan gemi yola çıkamaz. İkinci pilot olmadan uçak havalanamaz. Bizim tarihimizde kağanlık, padişahlık, beylik var. Bizim tarihimizde Bilge Kağan, Alparslan Kanuni Sultan Süleyman, Fatih Sultan Mehmet, Mustafa Kemal Atatürk var. Bizim tarihimizde birinci adamlar olduğu gibi ikinci adamlar da var. Mesela Alparslan varsa yanında Nizam-ül Mülk var. Bilge Kağan varsa yanında Tonyukuk var. Çandarlılar, Sokollular var, Mithat Paşa var. Atatürk varsa yanında İsmet Paşa var. Hep ikinci adamlar var” diye konuştu.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

22Twitter’da asılsız FETÖ paylaşımı yaptıran 3 kişi adliyeye sevk edildi

 

Zafer TOKUŞ-Aziz GÜVENER/ADAPAZARI (Sakarya), (DHA) – SAKARYA’da, sosyal medyadaki ‘Paralel Yapı Deşifre’ hesabıyla ilgili yürütülen soruşturmada, hesap yöneticisine asılsız paylaşımlar yaptırdıkları iddia edilen 3 kişi adliyeye sevk edildi.
Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında ‘Paralel Yapı Deşifre’ hesabının kullanıcısı olduğu belirlenen emekli astsubay 47 yaşındaki M.D. iki hafta önce gözaltına alındı. Twitter hesabından aralarında valiler, bürokratların bulunduğu çok sayıda kişi hakkında iddialarda bulunan M.D. tutuklandı.
Devam eden soruşturma kapsamında 3 kişinin, hesabın yöneticisiyle bağlantı kurarak örgüt üyesi olduğu öne sürdükleri kişiler hakkında asılsız paylaşımlar yaptırılmasını sağladıkları belirlendi. Sakarya Emniyet Müdürlüğü ekipleri hakkında yakalama kararı çıkarılan müteahhit A.K.F., iş adamı A.A. ve memur C.A.’yı düzenlenen operasyonla yakalayarak gözaltına aldı. C.A.’nın, FETÖ/PDY soruşturmasında tutuklanan kişilerin yakınlarını ‘Yakınınızı aklayacağım’ diyerek 200 bin dolara yakın dolandırdığı iddia edildi. Polis, C.A.’nın evinde yaptığı aramada banka dekontları ve FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in birçok kitabını ele geçirdi.
Emniyetteki işlemlerin ardından 3 kişi adliyeye sevk edildi. Müteahhit A.K.F. adliyeye sevk edilirken kendisini görüntüleyen gazetecilere seslenerek, “Arkadaşlar biz para verdik para” diye bağırırken, ne demek istediği anlaşılmadı.

FOTOĞRAFLI

Kaynak: Hürriyet

21FETÖ’nün askeri yargı yapılanmasına yönelik iddianame

ANKARA, (DHA) – ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında 15 Temmuz sonrası oluşturulan sözde ‘Sıkıyönetim Mahkemeleri’nde görevlendirildiği iddia edilen 31 askeri yargı mensubu için iddianame düzenlendi. 31 şüpheli hakkında, ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ ve ‘örgüt üyesi olmak’ suçlamasıyla birer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 45 yıla kadar hapis cezası istendi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu savcısı Selda Kurtulmuş Binboğa tarafından hazırlanan 480 sayfalık iddianamede, FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki Askeri Yargı içerisindeki yapılanması anlatıldı. Örgütün 2009’daki askeri hakim-savcı sorularını önceden ele geçirdiği yer alan iddianamede Askeri Yargının yüzde 66’sının FETÖ’cü olduğu belirtildi.

SIKIYÖNETİM MAHKEMELERİNDE GÖREVLENDİRİLENLER, KOPYA ŞÜPHELİSİ KİŞİLER ARASINDA SEÇİLMİŞ

İddianamede, örgütün askeri yargı yapılanması şu ifadelerle anlatıldı:  “Örgüt TSK’daki yapılanmasını askeri yargıdaki etkinliğiyle sağlamaya çalışmıştır. Askeri yargı da adli ve idari yargıda olduğu gibi önemli ölçüde FETÖ üyesi olan hakim ve savcılardan oluşmuştur. Nitekim sıkıyönetim mahkemeleri görevlendirme listesinde yer alan 214 kişi, 2009-2014 yılları arasında yapılan sınavlarda kopya çektiğine ilişkin kuvvetli şüphe bulunan 217 kişi arasından seçilmiştir.”

İddianamede, darbecilerin kendilerinden olmayan ve önemli bir kısmı kumpas davaları mağduru askeri hakim ve savcıları, Milli Savunma Bakanlığı emrine vererek kızağa çektikleri ifade edilerek, Askeri yargının FETÖ mensuplarını koruduğu, örgüt üyeleri hakkındaki davaların beraatla sonuçlandırdığı belirtildi. İddianamede, “Bu kapsamda Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığınca 15 Temmuz menfur darbe girişimine fiilen iştirak eden, hatta Sayın Cumhurbaşkanına suikast girişiminde bulunan FETÖ mensubu generaller ve diğer personel hakkında kovuşturmaya yer olmadığı yönünde kararlar verilmiştirö ifadeleri kullanıldı.

YARGIDAKİ YAPILANMAYLA DARBEYE ZEMİN HAZIRLANMIŞ

İddianamede, özellikle 2010 yılından itibaren Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davaları sonucu önemli görevlerdeki askeri hakim-savcılar ile adli müşavirler yönelik itibar suikastı yapıldığı ve bu makamların boşaltılarak yerlerine örgüt üyesi hakim ve savcıların atandığı anlatıldı. İddianamede şu ifadeler de yer aldı:  “Askeri hakimlik örgütün mahrem hizmetler sınıfının en üst mertebesi kabul edilmektedir. Örgüt TSK’daki yapılanmasını askeri yargıdaki etkinliğiyle sağlamaya çalışmıştır. Devletine ve milletine bağlı personellerin yerine FETÖ mensupları getirilerek darbeye zemin hazırlanmıştır.”

İddianamenin kabul edilmesi halinde şüpheliler Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak.
Kaynak: Hürriyet

20Denizli’deki FETÖ/PDY’den yargılanan işadamları davası başladı (2)

İLK SAVUNMAYI O YAPTI
Denizli’de 38’i tutuklu toplam 67 işadamının FETÖ/PDY’den yargılandığı davanın duruşmasında kimlik tespitinin ardından iddianamenin tamamı okunmadı. Sanıklara, iddianamede kendileriyle ilgili bölümler okunup, savunmaları istendi. İlk savunmayı tutuklu sanıklardan, Ticaret Odası eski Meclis Başkanı ve Türk Kızılayı eski Şube Başkanı Habib Yıldız yazılı ve sözlü olarak yaptı. 5 sayfa yazılı savunmasını okuyan Habib Yıldız’ın ağlamaklı ifadesi dikkat çekti.
YUNAN ADASINA KAÇMAMIŞ
Örgüt üyeliğiyle ilgili iddiaları kabul etmeyen Yıldız, “15 Temmuz darbe girişimi sırasında Gökçeada’da tatildeydim. Sonrasında oğlum aradı ve polis tarafından arandığımı söyledi. Tatil yaptığım adanın karşısında Yunan adası vardı. Ben Denizli’ye gelip, polise teslim oldum. İddianamede geçen (kanun hükmünde kararnameyle kapatılan) DİAD’a (Denizli İşadamları Derneği) üyelik başvurum olmadı ve üye değilim. Gizli tanık Battal’ın ifadesinde adım geçmektedir, sehven yazılmış olabilir. Bu derneğe üye olmamama rağmen, dernekten beni arayıp, aidat borcu nedeniyle icra göndereceklerini bile söylediler. Bank Asya konusunda ise kredi kartı vermişlerdi, onu da otoban girişlerinde okutulduğu için avantajlı olmasından dolayı kabul ettim. İddianamedeki suçlamaları kabul etmiyorum. Bu suçlarla bile anılmayı kabul etmiyorum. Zaman gazetesi aboneliğini hatırlamıyorum. Ben çeşitli gazeteler alırım. İddianamede adı geçen bazı kişilerle bir otelde kaldığım doğrudur, ancak Afyonkarahisar ve Antalya’daki otellere gitmedim. Ben sehven yazıldığını düşünüyorum” dedi.
“AKLIMI VE VİCDANIMI SATMADIM”
Savunmasında devlet hiyerarşisini yıpratacak olumsuz davranış içinde olmadığı belirten Yıldız, “Kimseden emir almam, kimseye de emir vermem. Aklımı ve vicdanımı satmadım. Memleketin selameti için canımı feda etmem gerekiyorsa ederim. Şu anki durumum canımı vermekten öte ızdırap halinde olmamdır. Sağlık sorumlarım nedeniyle beraatimi ya da tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum” diye konuştu.
Sanık Yıldız’a savunmasının ardından bazı avukatlar tarafından meclis başkanlığı nedeniyle Ticaret Odası seçimleri ve Türkçe Olimpiyatları soruldu. Evinde yapılan aramada Türkçe Olimpiyatları CD’si bulunan Yıldız, “2014 yılına kadar devlet büyükleri de bu etkinliğe katılmıştır. Şimdiki bakanımız, belediye başkanları da katıldı. Ben de Kızılay Şube Başkanı olarak katıldım. Ticaret Odası yönetiminin seçilmesiyle ilgili siyasilerden telkin ya da tavsiye almadım” dedi.
Mahkeme başkanı Yıldız’ın savunmasının ardından duruşmayı yarın sabah devam edilmek üzere erteledi.

Kaynak: Hürriyet

19İzmir Büyükşehir davasında 129 sanığa beraat

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik 2 Mayıs ve 22 Kasım 2011 tarihlerinde iki dalga halinde yapılan polis operasyonuyla başlatılan ‘ihalelerde yolsuzluk, organize suç örgütü kurma’ soruşturmasının 129 tutuksuz sanık hakkında açılan davaya, İzmir 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde, 30’uncu celse ile devam edildi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu İzmir Adliyesi’ne gelişinde, Çambidi Bandosu tarafından çalınan ‘İzmir Marşı’ ile karşılandı. Kocaoğlu, ellerinde, üzerinde ‘Herkese adalet lazım’ yazılı fotoğrafı ve yüzlerinde fotoğrafından oluşan maske bulunan, Tire ile Bayındır’ın köylerinden ve Bademler’den gelen köylülerin, “İzmir Azizdir aziz kalacak” sloganı arasında adliye binasına girdi.

Duruşmaya hakkında toplam 397 yıl hapis cezası istenen Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve tutuksuz yargılanan diğer bürokrat sanıklar ile avukatları katıldı. Duruşmayı CHP İzmir milletvekilleri Özcan Purçu, Atila Sertel, Ali Yiğit, Zeynep Altıok, Zekeriya Temizel, Musa Çam, Murat Bakan, Mustafa Balbay, CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, CHP İl Başkanı Asuman Ali Güven, CHP’li ilçe belediye başkanları, İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan ile vatandaşlar da izledi. Duruşma salonu tamamen doldu.
Yaklaşık yarım saat süren kimlik tespitinin ardından duruşmaya başlandı.
ANAYASA MAHKEMESE REDDETTİ
Mahkeme Başkanı Tamer Bulam, İstanbul 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasından sonra görülmeye devam eden davaların ‘kaldıkları aşamadan devam etmesi’ne ilişkin hükmün, Anayasa’ya aykırı olduğuyla ilgili Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuruyla ilgili kararın geldiğini, davanın reddine karar verildiğini belirtti.
Sanıklardan Tülay Azeri’nin avukatı Emin Azeri, FETÖ’den tutuklu bulunan eski Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak’ın tanık olarak dinlenmesini talep etti. Bulam, ayrıca Akdeniz temizlik şirketinin sahibi Fatih Yazoğlu’nun davaya katılma talebinin bulunduğunu belirtti. Mahkeme heyeti, Yazoğlu’nun katılma talebini kabul ederken, Kavak’ın dinlenmesi istemini ise reddetti.
SAVCI MÜTALAASINDA “SUÇ ÖRGÜTÜ YOK” DEDİ
Savcı Zafer Sercan Yetişer, duruşmada, 29 sayfalık mütalaasını verdi. Savcı Yetişer, 29 sayfadan oluşan 24 ayrı suçun oluştuğu mütaalasını tek tek ayrıntılı olarak değerlendirip okudu. Savcı Zafer Sercan Yetişer, mütalaasında, ortada bir örgütün bulunmadığı sonucuna varıldığını söyledi. Dosyadaki 24 ayrı eylemden 15’inin ihaleye fesat karıştırma suçu olduğunu belirten Savcı Yetişer, dinlenen gizli tanıklar ve belgelere göre ihaleye fesat karıştırma ve diğer eylemlerin oluşmadığını vurguladı. Mütaalada, bazı ihaleye fesat karıştırma eylemlerinde, hukuka aykırı deliller toplandığını da ifade eden Savcı Yetişer, bu durumun hukuk dilinde “Zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur” diye değerlendirildiğini ifade etti.
ALKIŞA MAHKEME BAŞKANINDAN UYARI
Savcının mütaalasını okumasının ve tüm sanıklar hakkında tüm suçlardan beraat kararı verilmesini istemesi, salonda bulunan hekes tarafından alkışlandı. Mahkeme Başkanı Tamer Bulam, bunun üzerine “Burası şov yeri değil. Tiyatro alanı değil. Mahkemenin düzenini bozmayalım” diyerek salonda bulunan izleyicileri uyardı. Mahkeme heyeti, sanık avukatlarının ve sanıkların son sözleri ile savcının mütaalasına karşı duruşmaya ara verdi.
DELİLLER MAKSATLI OLUŞTURULMUŞTU
Aranın ardından söz alan Aziz Kocaoğlu’nun avukatı Ercan Demir, davanın ilk duruşmasında, usüle ilişkin o dönemki heyete verdikleri 55 sayfalık dilekçede belirttikleri gibi delillerin toplanması sürecinin hukuka aykırı gerçekleştirildiğini tekrarladıklarını belirterek şunları söyledi:
“Bu davanın soruşturması 2010 yılında başladı. O dönemki özel yetkili savcı, olayı soruşturan kolluğa iki ayda bir ‘cebir ve şiddet buldunuz mu’ diye emniyete yazı yazmış. Emniyet 1 yıl sonra kendine göre cebir şiddet bulmuş. Dolayısıyla ‘Bu soruşturma hem bu anlamda, hem sonraki delillerin hukuka uygun toplanmaması nedeniyle, bu davanın o dönemde adını yasal olarak koyamasak bile bir koordinasyon ve maksatla oluşturulmuş delillerdir’ demiştik. Geldiğimiz bu aşamada 15 Temmuz sonrası bu yapının bambaşka bir örgütlenme içinde olduğu ortaya çıktı, ki bu yapının kamu görevlilerinin esasen görev tanımlarında yer alan kanun, hukuk kaynaklı davranmadıkları, imamları ve abileri kimse ona göre davrandıkları olgu olarak ortaya çıkmıştır. Olgu diyoruz, çünkü yargı süreci sonrası net olarak ortaya çıkacaktır.”
Bu soruşturmayı yürüten savcılar ve ardından davaya bakan hakimlerin yine bu Fethullahçı Terör Örgütü’nün üyesi oldukları gerekçesiyle tutuklanıp, meslekten ihraç edildiklerini hatırlatan Demir, “Bunların bir yapının talimatları doğrultusunda hareket ettikleri ortaya çıktığına göre, bu dosyanın hukuk dışında bir karanlık merkezin talimatıyla oluşturulduğu ortaya çıkmıştır. Bu şekilde oluşturulan bir dosya hukuken batıldır, delillerin değerlendirilmesi dahi hukuken doğru değildir. Dosyanın mahkeme tarafından reddedilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ve tüm sanıklar hakkında derhal beraat kararı verilmesini talep ediyoruz” dedi.
Gülay Azeri ve Hüseyin Çalışkanın avukatı Enis Dinçeroğlu da yaptığı savunmada çete suçlamasıyla yargılananlar değil, yargılayanların çete olduğunun ortaya çıktığını söyledi.
Diğer sanık avukatları da tüm sanıklar hakkında beraat kararı verilmesini talep etti.
TÜM SANIKLARA BERAAT
Tamer Bulam başkanlığındaki mahkeme heyeti, yargılamanın bittiğini belirtip, sanıkların tüm suçlardan beraatine karar verip, davayı bitirdi. Ayrıca o dönemde bu soruşturmayı yürütenler hakkında da suç duyurusunda bulunulması kararlaştırıldı.
Yargılama sürerken ölen sanıklardan Alaettin Eraslan hakkındaki dava da düştü. Kararın açıklanmasının ardından salonda bulunan herkes birbirine sarıldı. Böylece kumpas olduğu belirtilen bir dava daha beraatle sonuçlanmış oldu.

 

KOCAOĞLU ALINLARININ AKIYLA ÇIKTIKLARINI SÖYLEDİ
Beş yıl süren bir davada tüm sanıkların beraatiyle sonuçlanan kararın çıkmasının ardından basın açıklaması yapan CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, davanın başından beri haksız yere yargılandıklarını ve bugün de alınlarının akıyla duruşma salonundan çıktıklarını söyledi. Kararı büyük sevinçle karşıladıklarını belirten Başkan Aziz Kocaoğlu şunları söyledi:
“2011 yılının ilk günlerinde başlayan soruşturma, 2 Mayıs 2011’de belediyemize yapılan operasyon, arkasından 22 Kasım’da Paris’te EXPO için çalışmalar yapılırken ikinci operasyon ve 2012’de hazırlanan iddianamenin ardından 3 Nisan’da davanın başlamasıyla beraber tam 5 yıl sürdü. Savunmamızı yaptık. Biz hep adalete inandık. Sadece ve sadece adalet istedik. Bugün adaletin vicdanı olduğunu tekrar görmüş bulunmaktayız. Ölen bir arkadaşımızın dışında, firesiz 129 arkadaşımız ile beraat ettik. Ne yapıldığı, neler yapıldığı savcı tarafından tek tek ele alınmış ve yasaya uygun olmayan, ahlak dışı hiçbir işimizin olmadığı tekrar teşhir edilmiştir. Dava açıldığında, ‘Bu iddianame bizim şeref vesikamızdır’ demiştim. Bu iddianame şeref vesikamız olduğu gibi Büyükşehir’in onurunun, gurunun ve nasıl çalıştığının göstergesidir. Bütün arkadaşlarımıza, bütün belediye çalışanlarına, arkadaşlarımız tutuklu iken daha fazla çalışıp özveride bulunarak, daha fazla evrağa imza atan ve elini taşın altına koyan arkadaşlarımıza, tüm İzmirli hemşerilerime, başından beri bize inanan, güvenen, bizim hile hurda yapmadığımıza inanan tüm İzmirlilere sonsuz teşekkür ediyorum. Konuşmamda her mahkeme çıkışı, ‘Bizim ilacımız çalışmaktır’ diyerek, biz bu sıkıntılı süreçlerde ancak ve ancak çalışarak halkımıza layık olacağımızı söyledik. Bize düşen en büyük görev, İzmirli hemşerilerimizin hizmetinde daha büyük projeler için çalışmaktır. Benim anladığım ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tüm çalışanlarının anladığı bir düstur var: Çalmamak, çaldırmamak ve çalışmak. Çalmamaya, çaldırmamaya ve çalışmaya devam edeceğiz. Allah tüm namuslu insanlara, bir daha böyle sıkıntılı zamanlar yaşatmasın.”
Kocaoğlu ve beraberindekiler daha sonra adliyeden ayrıldı.

Kaynak: Hürriyet

18Şırnak’ta FETÖ’den aranan 2 asker Bolu’da yakalandı

Mutlu YUCA/BOLU, (DHA)- BOLU’da, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında 2 asker ve 1 öğretmen adliyeye sevk edildi.
Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı’nca haklarında yakalama kararı çıkarılan ve görevlerinden ihraç edilen üsteğmen M.K. ile astsubay Başçavuş E.C., Bolu’da polisin yol kontrolü sırasında yakalandı. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmada ise örgütün gizli haberleşme programı ‘ByLock’ kullandıkları iddiasıyla daha önce gözaltına alınıp mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakılan öğretmen F.G. hakkında savcının itirazı üzerine yeniden yakalama kararı çıkarıldı. F.G. polis tarafından gözaltına alındı. Emniyet Müdürlüğü’nde işlemleri tamamlanan 3 kişi adliyeye sevk edildi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

17FETÖ’den 41 şüpheli adliyede

Engin ANAK/ ALANYA (Antalya), (DHA) – ANTALYA’nın Alanya İlçesi merkezli 11 ilde FETÖ/PDY’ye yönelik eşzamanlı operasyonda gözaltına alınan 60 kişiden 41’i adliyeye sevk edildi.
Antalya Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri FETÖ/PDY’nin Alanya’daki yapılanmasına yönelik 13 Şubat’ta 11 ilde eş zamanlı operasyon düzenledi. Örgüte finansal destek sağladığı şüphesiyle Alanya’daki bir yemek firmasının yöneticileriyle örgüte ait okulda çalışan öğretmenlerin de aralarında bulunduğu 60 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerden işlemleri tamamlanan 41’i adliyeye sevk edildi.
Yakınlarının adliye önünde toplanması nedeniyle önlem alan polis şüphelileri yemekhane kapısından içeri aldı. ‘FETÖ üyesi olmak ve örgüt kapsamında faaliyetlerde bulunmak’, ‘Terör örgütüne finansal destekte bulunmak’ ile suçlanan şüphelilerin işlemleri sürüyor.

FOTOĞRAFLI

Kaynak: Hürriyet

16FETÖ’den gözaltına alınan 20 polis, adliyeye gönderildi

Olcay DÜZGÜN/KAYSERİ, (DHA)- KAYSERİ’de, FETÖ/PDY soruşturmasında gözaltına alınan 20 polis memuru, sağlık kontrollerinin ardından adliyeye gönderildi.
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nca sürdürülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında 17-25 Aralık sürecinden sonra Bank Asya hesaplarında artış olduğu ve Kimse Yok Mu Derneğine bağışta bulundukları iddiasıyla gözaltına alınan 20 polis memuru, sağlık kontrolü için Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tabipliği’ne getirildi. Şüpheliler ardından adliyeye götürüldü.

FOTOĞRAFLI

Kaynak: Hürriyet

15Elazığ’da FETÖ/PDY operasyonu: 7 gözaltı

ELAZIĞ, (DHA) – ELAZIĞ’da, Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında FETÖ/PDY yönelik gerçekleştirilen operasyonda 7 kişi gözaltına alındı.
Valilik’ten yapılan açıklamada, Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünce yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında bugün il merkezinde operasyon yapıldığı belirtildi. Açıklamada, İl Milli Eğitim Müdürlüğü kadrosunda görevli iken KHK ile ihraç edilen ve yapılan incelemelerde Bylock kullandıkları belirlenen 7 kişinin gözaltına alındığı kaydedildi.
Kaynak: Hürriyet

14Çorum’da FETÖ operasyonu

Sungurlu Cumhuriyet Savcılığının yürüttüğü soruşturma çerçevesinde, İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerince Sungurlu ve Alaca ilçelerinde belirlenen adreslere operasyon düzenlendi.

Operasyonda örgütte “abla” konumunda oldukları belirtilen Z.Ö, G.B, A.D, D.K, D.Ö, G.S, S.S, Z.C, Z.K, G.Ç, Z.P, Ö.Ş, A.Y, G.Y, N.A, Z.D, Z.E, E.A.
ve L.T. ile “abi” konumundaki E.C, F.K, R.B. ve Y.B. gözaltına alındı.

Şüpheliler, Hitit Üniversitesi Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesinde sağlık kontrolünden geçirildikten sonra emniyete götürüldü.
Kaynak: Hürriyet

13Adana’da FETÖ şüphelisi 27 polis adliyede

Fatih KARAÇALI/ ADANA, (DHA)- ADANA’daki Fethullahçı Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında gözaltına alınan 27 eski polis adliyeye sevk edildi.
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürlüğü’nce cep telefonlarında örgütün yazışma programı ByLock bulunduğu belirlenen ve meslekten ihraç edilen eski polislere yönelik 15 Şubat’ta 8 ilde eş zamanlı operasyon yapıldı. Dönemin Adana Terörle Mücadele Şube Müdürü Hüseyin Sarı, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Ahmet Mithat Dobur ve Asayiş Şube Müdürü Ahmet Aydemir’in de aralarında bulunduğu 9’u komiser 27 zanlı Adana’ya getirildi. KOM Şube Müdürlüğü’nde sorgulanan eski polisler, bugün geniş güvenlik önlemleri altında adliyeye sevk edildi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

12Tatil rezervasyonunu darbe girişiminden önce iptal etmiş!

Isparta Cumhuriyet Savcısı Üzeyir Sarı’nın hazırladığı, Isparta 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 138 sayfalık iddianamede tanık beyanlarına yer verildi.

“EVRAKINIZ VARSA GETİRİN İMZALAYAYIM”

İddianamede tanık olarak ifadesine başvurulan E.Y, 15 Temmuz’dan bir hafta önce izne çıkan tutuklu eski Kurmay Başkanı Devran Çetinkaya’nın, “Evrakınız varsa getirin imzalayayım, şehir dışına çıkacağım.” dediğini ancak izne ayrıldıktan sonra şehir dışına çıkmadığını, her gün kışlaya öğleden sonra 15.00-16.00 saatlerinde geldiğini, odasında oturduğunu, elektronik postalarına baktığını, eski Merkez Komutanı Akkaya ile görüştüğünü belirtti.

“ERDOĞAN’IN FOTOĞRAFININ ÜZERİNİ KARALADI”

Çetinkaya’nın 15 Temmuz günü saat 16.00’da kışlaya geldiğini ve şüpheli Binbaşı Süleyman Tezel ile görüştüğünü anlatan E.Y, aynı gün 21.30-22.00 saatlerinde yoğun telefon trafiği yaşandığını, sürekli askeri hat telefonunun çaldığını kaydetti.

E.Y, Çetinkaya’nın yorgun olduğunu söyleyerek kendisine izin vermesinin ardından saat 07.30’da tekrar komutanlığa geldiğini, odasında Tezel ile kağıt kırptıklarını, kırptıkları kağıtların kriptolu mesajlar olduğunu gördüğünü, kağıt kırpma makinesinin sesini duyduğunu ifade etti.

Çetinkaya’nın saat 08.00’de kırpma makinesindeki poşeti çöpe atmasını ve yeni poşet takmasını söylediğini aktaran E.Y, poşetin ağzına kadar kırpılmış kağıtla dolu olduğunu, bu poşeti çöpe attığını, ayrıca tümen komutanının odasından 4-5 poşet kırpılmış kağıt çıkartıldığını gördüğünü bildirdi.

E.Y, darbe girişiminden iki hafta kadar önce Çetinkaya’nın odasına temizliğe gittiğinde masanın üzerinde 6-7 sayfalık yazı bulunduğunu, üstteki sayfada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yüzünün karalanmış ve üzerine mühür basılmış fotoğrafının bulunduğunu ifade etti.
E.Y, “Erdoğanizm” yazılı sayfadaki yazıların İngilizce olduğunu, kendisinin baktığını gören Çetinkaya’nın kağıtları ters çevirdiğini anlattı.

“POŞETLERİ MERDİVENDEN İNDİRMEYECEĞİZ”

Tanık O.K. ise sabah saatlerinde Akkaya’nın emir astsubayı şüpheli Ahmet Şimşek ile içeri girdikten sonra ikisinin birlikte kağıt kırpmaya başladıklarını anlattı.

Kağıt kırpma makinesinin sesinin dışarıya kadar geldiğini aktaran O.K, kendilerinden poşet istediklerini, ilk poşeti verdikten sonra Şimşek’in kendisine ve diğer habercilere, “Dikkatli olacağız, bu poşeti merdivenlerden indirmeyeceğiz, kamera var.” dediğini, 6 ya da 8 poşeti pencereden dışarı attıklarını, Ali Cuni’nin ise 2 tanesini merdivenlerden indirerek attığını, kendisinin de bir tanesini merdivenlerden indirerek garajın yanındaki çöp bölgesine attığını belirtti.

“TATİL REZERVASYONUNU İPTAL ETTİ”

Tanık O.K, “Darbe girişiminden önceki hafta Metin Akkaya’nın tatil planı olduğunu, İstanbul, Ankara ya da İç Anadolu’da bir yere uçakla gidileceğini, Z. Hanım’ın bilet alınacak yeri arayarak önceden alınan biletleri iptal ettirdiğini, bu olayın darbe girişiminden birkaç gün önce olduğunu belirtmiştir.” ifadelerini kullandı.

DARBE GECESİ LİSTE HAZIRLANDI

İddianamede, “Eylül” kod adlı gizli tanığın ifadeleri de yer aldı.

Gizli tanık, darbe gecesi subaylardan oluşan liste hazırlandığını, bunun emrini Metin Akkaya ve okul komutanı Yaşar Uçan’ın verdiğini iddia etti.
Gizli tanık, listenin darbeye destek için oluşturulduğunu ancak darbe başarısız olunca listelerin yok edildiğini duyduğunu anlattı.

İddianamede, eski Eğirdir Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanı Tümgeneral Akkaya ile eski Kurmay Başkanı Çetinkaya’nın da aralarında bulunduğu 27 sanık hakkında, “TBMM’yi ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs”, “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “silahlı terör örgütüne üye olma” ve “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Kaynak: Hürriyet

11Çorum’da 23 FETÖ abi ve ablası gözaltına alındı

ÇORUM,(DHA)- ÇORUM’un Sungurlu ve Alaca ilçesinde Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında, örgütte ‘abla’ ve ‘abi’ oldukları iddiasıyla 19’u kadın 23 kişi gözaltına alındı.
Sungurlu Cumhuriyet Savcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Şube ekiplerince Sungurlu ve Alaca ilçelerinde belirlenen adreslere dün operasyon düzenlendi. Operasyonda, örgüt içerisinde ‘abla’ oldukları belirtilen Z.Ö., G.B., A.D., D.K., D.Ö., G.S., S.S., Z.C., Z.K., G.Ç., Z.P., Ö.Ş., A.Y., G.Y., N.A., Z.D., Z.E., E.A., L.T. ile ‘abi’ konumundaki E.C., F.K, R.B. ve Y.B. gözaltına alındı. Şüpheliler, Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçirildikten sonra emniyete götürüldü.
Kaynak: Hürriyet

10Sakarya’da FETÖ soruşturmasında 2’si müftü 20 kişi adliyeye sevk edildi

 

Zafer TOKUŞ-Aziz GÜVENER/ ADAPAZARI(Sakarya), (DHA)- SAKARYA’da, Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında gözaltına alınan 2’si müftü 20 kişi adliyeye sevk edildi.
Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü FETÖ/PDY soruşturması kapsamında Sakarya Emniyet Müdürlüğü ekipleri operasyon düzenledi. Karasu İlçe Müftüsü Mustafa Aydın, Afyon’da düzenlenen İlçe Müftüleri Kongresi’nde, Serdivan İlçe Müftüsü Ömer Yay ise ilçede bulunan evinde gözaltına alındı. Gözaltına alınan 4 işadamının Nijerya’daki FETÖ’ye ait şirketler ile kendi şirketleri arasında para transferi yaptıkları tespit edildi. Terör örgütüne üye olmak ve ‘ByLock’ kullanmak suçlamalarıyla müftüler Mustafa Aydın, Ömer Yay, iş adamları Birol A, Erdal B., Erhan B., Mikdat B., memurlar Orhan B., Ubeydullah Y., Murat D, Mehmet Ş., Mehmet A., öğretim görevlisi Gökhan Y., öğretmenler Kemal K., Özkan E., Münir A., esnaf Nuri Ö. ile örgüt evlerinde ‘sorumlu abla’ olan Büşra A., Gamze A. ile Merve A. ve işçi Sertaç Ö., bu sabah adliyeye sevk edildi.

FOTOĞRAFLI

 

 
Kaynak: Hürriyet

9İçişleri : Son bir haftada 36 terörist etkisiz hale getirildi

ANKARA, (DHA) – İÇİŞLERİ Bakanlığı tarafından yapılan haftalık bilgilendirmede ülke genelinde yürütülen bu operasyonlarda; 18’i ölü, 2’si yaralı, 4’ü sağ yakalanan, 12’si teslim olan olmak üzere toplam 36 teröristin etkisiz hale getirildiği belirtildi.

Jandarma Özel Harekat (JÖH), Jandarma Komando Birlikleri, Polis Özel Harekat (PÖH) ayrıca iç güvenlik operasyonları çerçevesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Hava ve Kara unsurlarınca 178 operasyon gerçekleştirilmiş, örgüte yardım ve yataklık iddiası ile 321 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 32 kişi tutuklandı.

Yabancı teröristlerle mücadele kapsamında, DEAŞ terör örgütü ile irtibatlı olduğu değerlendirilen 66 kişi gözaltına alındı.

FETÖ/PDY ile mücadele kapsamında 855 kişi gözaltına alınmış bunlardan 48’i tutuklandı.

Sol terör örgütleriyle mücadele kapsamında, Sol terör örgütü ile irtibatlı olduğu değerlendirilen 18 kişi gözaltına alındı.

Ülke genelinde yürütülen bu operasyonlarda; 18’i ölü, 2’si yaralı, 4’ü sağ yakalanan, 12’si teslim olan olmak üzere toplam 36 terörist etkisiz hale getirildi.
Kaynak: Hürriyet

8Denizli’deki FETÖ/PDY’den yargılanan işadamları davası başladı

Ramazan ÇETİN/DENİZLİ, (DHA)- DENİZLİ Ticaret Odası eski Başkanı Necdet Özer, AK Parti Merkezefendi eski İlçe Başkanı Ahmet Kayhan, Denizli Valiliği Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı eski Şube Müdürü Adem Oklu’nun da yer aldığı 38’i tutuklu toplam 67 işadamının yargılandığı FETÖ/PDY davası başladı.
Denizli’de 2015 yılı Ekim ayında başlatılan, darbe girişiminin ardından yapılan operasyonlarla 38 kişinin tutuklandığı FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında örgüt üyesi oldukları ve örgüte finansal destek sağladıkları iddiasıyla haklarında dava açılan 67 sanıklı işadamları davası, bugün başladı. Denizli 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne dönüştürülen Denizli Kültür ve Kongre Merkezi’nde bu sabah başlayan duruşma için geniş güvenlik önlemleri alındı. Tutuklu sanıklar, mahkeme salonuna getirildi. Oluşturulan güvenlik kapısından da sanık yakınları polis tarafından arandıktan sonra içeri alındı. Mahkeme salonuna tutuklu sanıklar, yakınları ve avukatlar girdi. Dava, sanıkların kimliklerinin tespitiyle başladı. Ardından iddianamenin özeti okundu.
Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanıklar hakkında terör örgütüne üye olmak ve finans sağlamak suçundan hakkında 15 yıla kadar hapis cezası istendi.
TUTUKLU YARGILANANLAR
Davada 9 gizli tanık, sanıkların örgütle ilgili faaliyetleri konusunda bilgi verdi. Bu ifadeler, iddianamede yer aldı. Denizli Ticaret Odası eski Başkanı Necdet Özer, kardeşi Cavit Özer, Sezai Günalp, Denizli Valiliği Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı eski Şube Müdürü Adem Oklu, AK Parti Merkezefendi eski İlçe Başkanı Ahmet Kayhan, TKDK eski İl Koordinatörü Ümit Dağdeviren, Adnan Pekdemir, Habip Yıldız, Osman Özen, Niyazi Dayanır, Abdullah Asım Coşkun, Hasan Basri Metin, Mehmet Hilmi Yavaşlar, Mesut Gören, Hüdai Etiler, Levent Yaşar, Mehmet Sağlam, Levent Güleryüz, Özkan Atik, Volkan Kartlı, Abdurrahman Kaplan, Ali Çelikkol, Veli Yağcı, Osman Refik Esmek, Ali Süt, Mustafa Tıpırdamaz, Hüseyin Moralıoğlu, Alaattin Yavaşlar, Veli Aytuğ, Fehmi Demirten, Bilal Gören, Mehmet Yavaş, İsmail Gürsoy, Fuat Yıldırım, İskender Damgacı, Ahmet Özkan Haybat, Osman Kiriş, Kudret Tartılacı tutuklu yargılanıyor.
TUTUKSUZ YARGILANANLAR
Tutuksuz yargılanan sanıklar ise İshak Kalkan, Yusuf Sarıyer, Fahrettin Aytuğ, Mehmet Ertuğrul, Ali İhsan Kahveci, Davut İlhan, Ali Ayrancı, Metin Tuğan, Erkan Dereköylüoğlu, Yavuz Canbulat, Türkay Yıldırım, Hüsnü Taşcan, İbrahim Halil Kırgil, Muhterem Güney, Bahri Uzun, Süleyman Deşdemir, Mehmet Boz, Fatih Derdiyok, Hamza Kaba, Mesut Ertuğrul, Mustafa Muhammet Günay, Tarık Edirneli, Gültekin Payat, Bilal İbileme, Mevlana Celalettin İşler. Davada Merter Söylemez, Erdem Aydın, Abdullah Yağcı, Uykan Kılıç firari ve haklarında yakalama kararı bulunuyor.

FOTOĞRAFLI

 
Kaynak: Hürriyet

7DEAŞ’ın Whatsapp gruplarındaki konuşmaları böyle ortaya çıktı!

DEAŞ’a yönelik İstanbul’da yürütülen soruşturmalarda örgüte ait çok önemli bilgi ve belgelere ulaşıldı.

TAKTİKLERİ ORTAYA ÇIKTI

Soruşturma dosyasına göre terör örgütü DEAŞ, FETÖ’nün taktikleri gibi Whatsapp ve Zello gibi uygulamalar üzerinden haberleşiyor,  abla sistemi, modern giyim kuralı, örgüt üyelerinden düzenli olarak para toplama, tutuklanan örgüt üyelerinin ailelerine yardım  gibi uygulamalar hayat geçirmiş.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen DEAŞ soruşturma dosyasında örgütün yapılanması ve çalışmalarına ilişkin çarpıcı detaylar yer aldı. Soruşturma kapsamında DEAŞ’ın İstanbul’daki elemanlarının Whatsapp grubu kurdukları ve bu grup üzerinden haberleştikleri belirlendi. Örgüt üyelerine yönelik yapılan operasyonlarda ele geçirilen cep telefonlarında yapılan incelemelerde örgütün hücre yapılanmalarına uygun Whatsaap grupları oluşturdukları tespit edildi.Şüpheli Emin G.’nin telefonunda yapılan incelemelerde 21 kişinin olduğu whatsapp grubu tespit edildi. Grup yazışmalarında sınırdan geçip Türkiye’ye oradan da İstanbul’a gelen şüphelilerin birbirlerini bilgilendirdikleri belirlendi.

İSTANBUL’U BÖLGELERE AYIRIP ÇALIŞMA YAPMIŞLAR

Yapılan yazışmalarda örgüt elemanlarının İstanbul’u bölgelere ayırarak örgüte eleman kazandırmak için çalışmalar yaptıkları ortaya çıktı. Belirlenen bölgelerde örgüt için çalışmalar yapan elemanların, DEAŞ’a katılım çağrısı yapan bröşürler dağıttıkları, bazı mahallelerde sohbetler gerçekleştirdikleri belirlendi. Örgüt tarafından belirlenen bölgelere giden DEAŞ’cıların görev yerlerinden whatsapp grubuna fotoğraf göndererek çalışmalarını bildiriyor. Çalışmasını tamamlayan örgüt elemanlarının bilgi verdiği de görülüyor.

WHATSAPP GRUBUNDA ‘POLİS’ TEDBİRİ

Örgütün whatsapp grubunda çalışma yaptıkları bölgelerde  görev yapan polisler hakkında da birbirlerini uyaran mesajlar attığı ortaya çıktı.  Örgüt elemanlarının polisleri görmesi halinde birbirine haber verdiği ve çalışmaları yarıda bıraktıkları mesajlar ile belirlendi.

İŞTE O KONUŞMALAR;
“SİVİLLER DOLAŞIYOR HERKES EVİNE GİTSİN”

Whatsapp grubunda yer alan mesajların bazıları şu şekilde:

“Abi polis bir kaç kişiyi yakaladı”

“Selamun aleykum kardeşler 5 kardeşi almışlar bilginize 5 kardeşi almışlar sivil polisler bilginize kardeşler “

“Bulunduğumuz noktalarda polisler çok sık devriye atmaya başladı yakalamak için devriye atıyorlar”

“Siviller dolaşıyor sokaklarda herkes evine gitsin”

“Selamun aleykum abi herkes çalışmayı bıraksın evine gitsin inşallah herkes çalışmayı bıraksın”

“Herkes evlerine geçti mi”

Hücre evlerine giden örgüt elemanlarının evde olduklarına dair bilgileri paylaştıkları, görüşmelerinde telefon ile sesli konuşmaları tercih etmedikleri belirlendi.

‘ZELLO’ PROGRAMI İLE GÖRÜŞME TALİMATI

Örgüt elemanlarının polisin dinlemesine takılmamak için ‘zello’ isimli program kullandıkları ortaya çıktı. Soruşturma dosyasında yer alan whatsapp yazışmalarında örgüt elemanlarının ‘zello’ programının indirilmesini istediği ve buradan haberleşmenin yapılması yönünde uyarıldığı belirlendi. (Zello programı, akıllı telefonları bas konuş haline getiren ve internette indirilebilen bir yazılım)

DEŞİFRE OLMAMAK İÇİN ‘SAKALI KESİN’ TALİMATI

Whatsapp mesajlarında örgütün elemanlarını deşifre olmamak için uyardığı da ortaya çıktı. DEAŞ’a eleman kazandırmak için çalışan kişilerin görünümlerine ilişkin kriterler getirildiği yazışmalarda yer aldı. Sokakta eleman devşiren kişilerin dikkat çekmemesi için sakallarını kesmeleri talimatı veriliyor. Bu kişilerin kıyafetlerinin de modern olması yönünde uyarılar yer alıyor.

ÖRGÜT ELEMANLARINDAN ‘PARA TOPLAMA’ SİSTEMİ

Örgütün kendi içinde de elemanlarından para topladığı belirlendi. Yapılan operasyonlarda bazı notların yazılı olduğu defterler bulundu. Defterlere yönelik yapılan incelemelerde örgüt elemanlarının kod isimlerinin yer aldığı ve isimlerinin karşısında verdiği para miktarlarının yazdığı belirlendi. Örgüt elemanlarına ders veren ‘hocaların’ derslerde örgüt elemanlarından para talep etmesi talimatı verildiği yönündeki bilgiler notlarda yer aldı.

ÖRGÜT KADINLARINA ‘ABLA’ SİSTEMİ

DEAŞ’ın ‘abla’ sistemini de devreye soktuğu belirlendi. Örgütün Türkiye yapılanmasındaki eksikleri belirlendiği ve bu eksikliklerin notlar halinde tutulduğu belgelerde ortaya çıktı. El yazısı ile yazılan defterlerde ‘Kadınların işlerinde, başlarında büyük ablaların olması lazım’  notu bulundu.  Bu notun ardından örgüt içinde ‘ablaların’ seçildiği tespit edildi.

TUTUKLULARININ ÖRGÜT ÜYELERİNİN AİLELERİNE PARA YARDIMI

DEAŞ’ın cezaevinde bulunun militanlarının ailesine de maddi yardım  da bulunduğu tespit edildi. Örgüte ait notlarda 28 Haziran 2016’da Atatürk Havalimanına yönelik gerçekleştirilen saldırı sonrası tutuklanan H.D. isimli şüphelinin ailesine para verildiği de bu notlarda yer aldı. Ayrıca tutuklanan ya da öldürülen örgüt militanlarının çocuklarının da eğitim masraflarının karşılandığı belgelerde ortaya çıkarıldı.

AİLELERİN İHTİYAÇLARINI GİDERELİM

DEAŞ’ın örgüt militanlarının ailesi ile de yakından ilgilendiği ortaya çıktı. Notlarda, “Ailelerin hal ve hatırı düzenli olarak eşlerimiz tarafından sorulmasına özen gösterelim. Gerekli ihtiyaçları varsa mutlaka gidermeye çalışalım” şeklinde talimatlar yazıldığı belirlendi.

Kaynak: Hürriyet

6Kocaeli’de FETÖ suçlamasıyla 9 öğretmen adliyeye sevk edildi

Faruk KIYAK/İZMİT(Kocaeli), (DHA)- KOCAELİ’de, Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında gözaltına alınan 9 öğretmen adliyeye sevk edildi.
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü FETÖ/PDY soruşturması kapsamında Kocaeli Emniyet Müdürlüğü ekipleri kapatılan özel okullarda görev yapan meslekten ihraç edilen 9 öğretmeni gözaltına aldı. FETÖ/PDY’ye üye olmak, öğrenci yetiştirmek ve Bylock kullanmak suçlamaları ile gözaltına alınan 9 öğretmen emniyet müdürlüğündeki işlemlerin ardından Kocaeli Adliyesi’ne sevk edildi.

FOTOĞRAFLI

Kaynak: Hürriyet

5İngilizce öğretmeninin feci sonu… Sosyal medya mesajları dikkat çekti

Habertürk gazetesinin haberine göre, Edremit ilçesinde ingilizce öğretmenliği yapan 47 yaşındaki Elif Denizer Isparta’dan yakınları haber alamayınca evine gitti. Eve giren yakınları, Isparta’yı kanlar içinde yerde hareketsiz şekilde buldu.

Yakınları, hemen polis ve sağlık ekiplerine haber verdiler. İhbar üzerine olay yerine giden sağlık ekipleri, yaptığı kontrolde kadının bıçaklanarak öldürüldüğü belirledi.

Polis ve nöbetçi savcının olay yerindeki incelemelerinin ardından Elif Denizer Isparta’nın cenazesi otopsi için Adli tıp kurumu morguna gönderildi.

FETÖ’DEN AÇIĞA ALINMIŞ

Anadolu lisesinde İngilizce öğretmeni olan Elif Isparta’nın kısa bir süre önce FETÖ soruşturması kapsamında açığa alındığı öğrenildi. Cinayetle ilgili araştırma yapan polisin, olayla ilgili 1 kişiyi gözaltına aldığı, soruşturmanın sürdüğü belirtildi.

SON PAYLAŞIMLARI ECEL VE KADERDİ

İngilizce öğretmeni Elif Denizer Isparta’nın öldürülmesi yakınlarını yasa boğdu. Isparta’nın öldürülmeden önce ecel ve kader ile ilgili yaptığı paylaşım dikkat çekti. İngilizce Öğretmeni öldürülmeden önce sosyal medya hesabından, “İnsan bir ecelini, bir de kaderini bilmezmiş. bilinen tek şey varmış; sevgi. Onun da kıymeti bilinezmiş..!” paylaşımı yaptığı görüldü.

Kaynak: Hürriyet

4Bursa’da FETÖ şüphelisi 8 akademisyen adliyede

Mehmet İNAN/ BURSA, (DHA) – BURSA’da FETÖ/PDY soruşturması kapsamında geçen hafta gözaltına alınan ve aralarında Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit’in de bulunduğu 8 akademisyen, emniyetteki sorgularının ardından bu sabah adliyeye sevk edildi.
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele ekiplerince geçen hafta gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonda, aralarında Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof Dr. Abdulvahap Yiğit’in de bulunduğu, yine aynı üniversitede görev yapan 2’si kadın 8 akademisyen gözaltına alındı. Örgütün şifreli haberleşme programı ByLock kullanıcısı oldukları belirlenen şüpheliler, emniyetteki sorgulamalarının ardından ‘Terör örgütüne üye olmak’ suçlamalarıyla adliyeye sevk edildi.
Kaynak: Hürriyet

3FETÖ’den aranan ‘Çorap Kralı’nın fabrikası TMSF denetiminde

FETÖ kapsamında aranan Ali Yarkın’ın kurucusu olduğu dev şirket TMSF bünyesine geçti.

Akın Çorap’ın temeli 45 yıl önce İstanbul’da atıldı. Şirketin, İstanbul Başakşehir ve Giresun Keşap’ta iki büyük fabrikası bulunuyor. 650 kadar çalışanı
bulunan Akın Çorap yıllık 85 milyon çift çorap üretimine sahip.Türkiye’nin en büyük beş çorap üreticisi arasında bulunan Akın Çorap’ın cirosunun ise 50 milyon dolar seviyesinde olduğu öğrenildi. Akın Çorap tesislerinde çalışan kişi sayısı ise 650 seviyesinde.

ÜÇ OĞLU DA TUTUKLANDI

Şirketin kurucusu Ali Yarkın, aynı zamanda TMSF bünyesinde bulunan Bank Asya’nın da ortakları arasında yer aldı. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Akın Çorap’ın sahipleri için de soruşturma süreci başlatıldı. Edinilen bilgilere göre, Ali Yarkın’ın 15 Temmuz öncesi tedavi gerekçesiyle yurtdışına gittiği öğrenildi. Akın Çorap’ın yönetiminde bulunan Ali Yarkın’ın üç oğlu; İhsan, Uğur ve Fatih Yarkın kardeşler ise geçtiğimiz Aralık ayında FETÖ soruşturması kapsamında tutuklandı. Tutuklanan isimlerden Fatih Yarkın, İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin de yönetim kurulundaydı.

BANK ASYA’YA 1.5 MİLYON TL

Ali Yarkın’ın o dönem Bank Asya’nın kurtarılması için 1.5 milyon TL yatırdığı ortaya çıkmıştı.

ŞİRKETLER TMSF DENETİMİNDE

Yarkın Ailesi’ne ait Akın Çorap San. ve Tic. A.Ş ile Sufi Çorap ve Tekstil Ürünleri San. ve Tic. limited Şirketine yapılan kayyum ataması sonrası TMSF denetimine geçti. Yarkın Ailesi’nin mal varlıklarına da tedbir konulduğu öğrenildi.

Giresun Keşap’ta bulunan fabrika 11 yıl önce açıldı. Söz konusu arazinin 49 yıllığına kiralandığı kaydediliyor.

VALİ DE ŞİRKETİN YÖNETİMİNDE

14 milyon TL ödenmiş sermayesi bulunan Akın Çorap’ın TMSF denetimine geçmesi ile birlikte şirketin yönetimine 5 kişi atandı. Giresun Valisi Hasan Karahan’ın yönetim kurulu başkanı olduğu şirkette, yönetim kurulu üyeliklerine ise, Mehmet Fatih Ceyhan, Mali Müşavir Münir Binici, Av. Mehmet Alperen Gökhan ve Recep Kılınç getirildi.

Kaynak: Hürriyet

2ABD sordu, Türkiye Gülen’in adresini verdi!

15 Temmuz darbe girişiminin ardından ABD’den kaçacağı belirtilen Gülen’in bu arayışı, Trump’un başkan seçilmesiyle daha da hızlandı. Geçtiğimiz haftalarda da Trump heyetinin, Gülen’in iadesine sıcak baktıklarını açıklamasını ve ABD’nin iade etme ihtimalini göz önünde bulunduran FETÖ’cüler harekete geçerek Gülen için Kanada’dan çiftlik satın aldı.

ABD BİLGİ İSTEDİ

Türkiye ile Kanada arasında suçluların iadesine ilişkin anlaşma bulunmuyor. Bu nedenle Pensilvanya’da yaşayan Gülen, Kanada’ya geçerse kendini emniyete almış olacak. Trump yönetimindeki ABD ise geçtiğimiz haftalarda Gülen’in “güvenilir liman” olarak gördüğü Kanada’ya kaçma iddialarına ilişkin bilgi talep etti.

Adalet Bakanlığı da Gülen’in Kanada’ya kaçabileceğine ilişkin bilgileri geçtiğimiz cuma günü ABD’ye gönderdi. Gönderilen belgelerde, FETÖ tarafından Kanada’da satın alınan çiftliğin adresi, kimler tarafından ve ne zaman satın alındığına ilişkin bilgilerin yer aldığı belirtildi. Çiftliği alan kişilerin Türk vatandaşı olduğu bilgisi verilirken, satın alanın kimliği ise gizli tutuluyor.

GEÇİCİ TUTUKLANMASI İSTENMİŞTİ

Türkiye, suçluların iadesi anlaşması uyarınca ABD’den Gülen’in geçici olarak tutuklanmasını talep etmişti. Talebin gerekçesinde ise Gülen’in ABD’de örgüt faaliyetinde bulunan teröristlerle birlikte FETÖ’yü sevk ve idare etmeye devam ettiği vurgulanmıştı. 10 Eylül 2016’da ABD’ye ulaşan bu talebe ilişkin şu ana kadar hiçbir işlem gerçekleştirilmedi. Yeni Şafak
Kaynak: Hürriyet

1Meriç-Dimetoka FETÖ hattı

Meriç-Yunanistan kaçak göçmen hattının en önemli merkezleri, Edirne’nin Meriç ilçesindeki dört köy. Sınırın öte tarafında ise Sofulu ile Dimetoka kasabaları var. İlk durağımız, arazisi Sofulu’ya bakan Subaşı beldesi. Kahvehanedeki belde sakinlerinin çoğu, isimlerinin yayımlanmaması şartıyla insan kaçakçılarının bu hattı kullanma yöntemini anlattı. Buna göre kaçaklar, önce köyler arasındaki ormanlarda havanın kararması için bekletiliyor.

GEÇİCİ İKAMETLERİ GÜMÜLCİNE’DE

Kaçaklar 1000-1500 metre ötedeki Meriç Nehri’ne ulaşmak için köyler arasındaki patika ve sulama kanallarından, çeltik tarlalarından geçiriliyor. Daha sonra kaçaklar, 2 insan kaçakçısı tarafından şişme botların büyüklüğüne göre 5-15 kişilik gruplara ayrılıyor. Kaçakçının biri botun bir ucunu halatla nehir kenarındaki ağaca bağlıyor. Bottaki kaçakçı kürek çekerek genişliği 50 ile 100 metre arasında değişen nehirden Yunanistan’a geçiyor. Kaçakları Yunan toprağına bıraktıktan sonra bota biniyor, diğer tarafta halatı tutan kaçakçı tarafından kıyıya çekiliyor. Beldede yaşayanlardan aldığımız bilgiye göre FETÖ mensupları, önlemlere rağmen bir açık bulup kaçmaya devam ediyorlar. Ancak Meriç’in karşı kıyısına ayak bastıkları anda sıradan bir kaçak göçmenden farklı şartlara ve büyük ayrıcalıklara sahip oluyorlar. Nehir kıyısında bir bekleyenleri daima var, kalacakları geçici evleri de hazır. Bu evler, Yunanistan’da Türk nüfusunun hâkim olduğu Gümülcine bölgesinde. Firari FETÖ’cülerin Avrupa’ya dağıtımı buradan yapılıyor.

OTOBAN VE DEMİRYOLU AVANTAJI

Rehberimiz eşliğinde Subaşı ile Kadıdondurma köyü arasında kalan arazideyiz. Sofulu kasabası tam karşımızda. Çeltik tarlalarıyla Meriç Nehri’ne paralel giden yolda ilerliyoruz. Nisanda suyla kaplanacak olan uçsuz bucaksız çeltik tarlalarında çobanlar sürü otlatıyor. Rehberimiz, “Çiftçi ve çobanlar, bu araziye izin belgesi almadan giremez” diyor. Nehrin daraldığı bir yerde durup, kalın bir ağaç gövdesine bağlanmış kayığı gösteriyor. “Sadece özel izinle balık tutmak için” diyor. Sağ taraftaki ağacı gösteriyor, şişme botun bu ağaca halatla bağlandıktan sonra karşıya akıntı nedeniyle 200 metre aşağıya çaprazlama geçtiğini söylüyor: “Kaçakçılar şişme bottan başka araç kullanmaz.”

POLİS ARAMASINDA İLGİNÇ BİR UYARI

Karayusuflu ve Serem köylerine gittiğimizde Yunan Dimetoka kasabası, kırmızı kiremitli evleri, çan kuleleriyle karşımıza çıkıyor. Alt tarafında ise seyir halindeki araçların son sürat ilerlediği otoban…

Meriç’ten çıkıp Havsa’ya giderken ilçe girişinde polis kontrolüne denk geliyoruz. Aracımız didik didik aranıyor. Sarı basın kartlarımızı alıp GBT sorgulaması için götüren polis, gelmek bilmiyor. Döndüğünde kartlarımızı uzatırken “Bu kontrollerde sarı basın kartlı gazeteci kılığında çok FETÖ’cü yakaladık. Bir sonraki kontrolde normal kimliğinizi gösterin de başınız ağrımasın” diyor.

SURİYELİ GİBİ GİYİNİYOR HİÇ TÜRKÇE KONUŞMUYORLAR

Subaşılı eski bir belediyeci, FETÖ/PDY’li firarilerle ilgili şu bilgileri veriyor:

“Meriç Nehri kısa metrajlı. FETÖ’cüler, denizi batma tehlikesi nedeniyle tercih etmiyor. 50-100 metre genişliğindeki Meriç’i geçmek garanti. Buradan Suriyelilerin arasına karışarak kaçıyorlar. Aile olanlar ailelerle, yalnız olanlar tekli gruplar oluşturuyorlar. Onları Suriyelilerden ayırmak mümkün değil. Çünkü kılık kıyafetlerini Suriyelilere benzetiyorlar. Kadınlar Suriyeli Arap kadınlar gibi, erkekler de sakal bırakıyor. Kesinlikle Türkçe konuşmuyorlar. Soru sorulduğunda içlerinden birkaç Suriyeli Türkçe konuşurken diğerleri sessiz kalıyor.

İstanbul, bizim yaşadığımız hudut bölgesinden daha güvenli. Gelen geçen belli değil. Suriyeli mi, Afgan mı yoksa PKK, DHKP-C, FETÖ’cü mü bilmiyoruz. Ama son bir buçuk aydır polis, jandarma ve piyade birlikleri FETÖ’cülere 7/24 nöbet tutarak göz açtırmıyor. İnsan kaçakçıları daha önce göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti suçundan yargılanırlardı. Şimdi buna ‘terör örgütüne yardım ve yataklık’ da eklenip ceza ağırlaştırıldı. Yunanistan, yakaladığı Suriyeli, Afgan kaçakları toplayıp haftanın iki günü bu tarafa gönderiyor. Kurtuluş Savaşı, içinde ukde kalan Yunanistan’ın bir FETÖ/PDY’ciyi iade ettiğini görmedik.”

TARLALARIMIZ MAHVOLUYOR

ÇOBAN Tuncay Demir, kaçak göçmenlere rastlamadığını söyleyip üst taraftaki meşe ormanını gösteriyor: “Büyük çoğunluğu gece kaçmayı tercih ettiği için orada bekliyor. Karşılaşsam bile kimin Suriyeli, kimin FETÖ’cü olduğunu ayıramam.” Tarlaları gösterip bahar geldiğinde kaçak sayısının artacağını söylüyor. Su kanallarından çıkıp tarlalardan koşarken pirinçleri mahvetmelerinden yakınarak “Hava kararmadan sürüyü köye götürüyorum. Yoksa jandarma izin belgesi dinlemez, beni ya FETÖ’cü sanır ya da insan kaçakçısı” diyor.

38’İ KAÇARKEN YAKALANDI

Edirne Valiliği’nden alınan bilgiye göre 16 Temmuz 2016’dan bu yana Meriç’ten Yunanistan’a kaçmak isteyen 38 FETÖ/PDY mensubu ve onlara yardım eden 8 kişi tutuklandı. İşte FETÖ/PDY soruşturması kapsamında haklarında yakalama kararı bulunup Meriç’te yakalananlardan bazıları:
Aralık: HAVELSAN’dan ihraç edilen bilgisayar mühendisi Mustafa Zümre, yakalanacağını anlayınca Meriç Nehri’ne atladı. İki gün süren aramalarda bulunamadı. Örgüt dershanesinde sosyoloji öğretmeni olan eşi Esra, 1.5 ve 3 yaşındaki 2 çocuğu ile meslekten ihraç edilen Milli Eğitim Bakanlığı’nda uzman Mesut Yaşar ile birlikteydi.

Ocak: TRT haber spikeri Hamza Günerigök.

Şubat: ABD’de olduğu öne sürülen eski İstihbarat Daire Başkanlığı Uluslararası İlişkiler Şubesi Müdürü Ufuk Gürsoy Yavuz’un eşi ve 2 çocuğu, Almanya’ya kaçan öğretmen İlhan Şahin’in oğlu Fuat Şahin, meslekten ihraç edilen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda görevli öğretmen Burak Kütküt, Ankara Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde araştırma görevlisi olan eşi Vahide Kütküt, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda iç denetmen olan Ahmet Talha Çalgan ve Çankaya Çukurcu Aile Sağlık Merkezi’nde doktor olan eşi Türkan Çalgan, yanlarında 4 çocuklarıyla birlikte yakalandı. Bu arada Vahide Kütküt’ün, Mart 2016’da Kızılay’da 37 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırının planlayıcısı olduğu gerekçesiyle aranan PKK’lı Vahit Ayçil’in ablası olduğu ortaya çıktı.

Gündem Videoları için tıklayınız

Kaynak: Hürriyet

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz