To Vima’nın iddiası: ‘Darbeciler Yunanistan üzerinden kaçtı’

Yunanistan’a kaçan darbeci askerlerin sayısı 10 olarak biliniyordu. Bunlardan 8’i, askeri bir helikopterle 16 Temmuz’da Dedeağaç  (Aleksandrupolis) şehrine kaçan ve Yunanistan Yüksek Mahkemesi’nin Türkiye’ye iade edilmemelerini kararlaştırdığı, diğer 2’si de geçen 15 Şubat’ta Meriç sınırını yaya geçerek iltica talebinde bulunan darbecilerdi. Haftalık Yunan To Vima gazetesi, söz konusu 10 askerden başka, yine Meriç bölgesinden Yunanistan’a giren ancak burada kalmadan ya başka bir Avrupa ülkesine ya da ABD’ye giden ve bazıları yüksek rütbeli askerlerin de bulunduğunu ileri sürdü. Gazete, ‘Yunan ve yabancı kaynaklara’ dayandırdığı haberde, tarih vermeden, eski İstihbarat Daire Başkanlığı Uluslararası İlişkiler Şubesi Müdürü Ufuk Gürsoy Yavuz’un önce Meriç bölgesinden Yunanistan’a, ardından da ABD’ye gittiğini yazdı. FETÖ’cü Yavuz’un eşi ve 2 çocuğu geçen şubat ayında aynı yoldan Yunanistan’a geçmek isterken yakalanmışlardı. To Vima ayrıca, darbeci Tuğgeneral Ali Kalyoncu, Tuğgeneral Mehmet Ali Yiğit ve başka yüksek rütbeli subayların da 15 Temmuz sonrası Yunanistan’dan geçtiklerini ve başka ülkelere gittiklerini iddia etti.
Kaynak: Hürriyet

‘Kürt de bizim Kürtçe de bizim’

FETÖ HESAP VERECEK
“Bu ülke kolay kurulmadı. İstiklal Savaşı’nda Türk’ü, Kürt’ü, Zaza’sı, Arap’ı, Roman’ı bir olduk; beraber olduk, omuz omuza verdik, savaştık, zaferi kazandık. Cumhuriyet’i birlikte kurduk. Öyle asker kılığına girmiş üç-beş haine bu ülkeyi bırakacak göz var mı bizde? Burası bizim vatanımız, bizim toprağımız. Biz bin yıldır bu topraklardayız. Bu topraklar üzerinde hiç kimsenin, hiçbir etnik grubun diğerine üstünlüğü olamaz. FETÖ’nün itleri de kendisi de hesap verecek.

12 EYLÜL İZLERİ SİLİNECEK
Bu ülkenin, bu ay- yıldızlı bayrağın altında yaşayan bütün vatandaşlarımız başımızın tacıdır. Zazalar, Kürtler, Araplar, Türkler, Romanlar, Türkmenler; ne kadar etnik grubumuz varsa başımızın tacıdır. Bu topraklarda kardeşlikle bugünlere geldik. Birbirimize kardeş olduk, kenetlendik. Bundan böyle de hiç kimse, kimse üzerinde üstünlük taslamayacak. Herkes barış, özgürlük içinde kendi geleneklerini yaşayacak. Dilini de konuşacak, ibadetini de yapacak. Allah’ın izniyle sandıktan ‘evet’ de çıkacak, FETÖ de, PKK da, DEAŞ da bitecek. 16 Nisan’da vereceğiniz her ‘evet’ oyu, 12 Eylül Anayasası’nın kalan izlerini de yok edecek. Halkın seçtiği diktatör olur mu? Bu sistem Erdoğan için değil, her doğan içindir”

BAZI ÜLKELER DE KARŞI
Anayasa değişikliğine CHP, HDP karşı, yetmedi şimdi FETÖ de PKK da DEAŞ da karşı. Şimdi bazı ülkeler de karşı çıkmaya başladılar. Ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye’nin bu kutlu yürüyüşünü asla durduramayacaklar.”

Kaynak: Hürriyet

Gözaltına alınmadan 1 saat önce FETÖ’cü general atamış

ANKARA Cumhuriyet Başsavcısı Yücel Kocaman koordinasyonunda, Başsavcıvekili Necip Cem İşçimen, Cumhuriyet savcıları İstiklal Akkaya, Kemal Aksakal’ın hazırladığı iddianamede, şüphelilerle ilgili çarpıcı saptamalar yer aldı.

DARBEYİ ERKENE ALDIRDI
İddianamede ‘15 Temmuz darbe girişimi öncesinde Genelkurmay Başkanlığı Personel Başkanı olarak görev yapan Korgeneral İlhan Talu’nun, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Genelkurmay Karargâhı’na gelip, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Orgeneral Yaşar Güler ile görüştüğünü gördüğü, FETÖ mensubu personelle ilgili tutuklamaların hemen başlayacağı bilgisini paylaştığı, bu nedenle gece saat 03.00 olarak planlanan darbe girişiminin erkene alındığı, şüphelinin darbe girişiminin geriye çekilmesinde önemli rolü olduğu’ tespiti yapıldı.

O GECE ASKERLERE YOL GÖSTERDİ
İddianamede Talu’nun 15 Temmuz saat 21.23’te Genelkurmay Karargâhı’nı ele geçirmek için içeri giren darbeci Özel Kuvvet görevlilerinden bir gruba bina içinde yol gösterdiği anlatıldı.

Darbe girişiminin başarısız olduğunun anlaşıldığı saatlerde 16 Temmuz günü saat 18.30’da gözaltına alınmasından yaklaşık bir saat önce Talu’nun, Korgeneral İbrahim Yılmaz’ın 2. Ordu Komutanlığı’na atanmasına ilişkin emri MEDAS sistemiyle gönderdiği de belirtildi. (Yılmaz, kalkışmanın ardından FETÖ bağlantısı nedeniyle TSK’dan ihraç edildi.)

SAVCILARI YÖNLENDİRMEK İSTEDİ
İddianameye göre ‘Talu’nun gözaltına alındıktan sonra odasında yapılan aramada, soruşturma makamlarını yanlışa düşürmeye sevk edebilecek ifadelerin yazılı olduğu’ bir not bulundu. Talu’nun soruşturmayı yürüten Anayasal Suçlar Soruşturma Bürosu Başsavcı Vekili Necip Cem İşçimen’e hitaben yazdığı 19 Temmuz tarihli notta, ‘Darbe konseyi tarafından hazırlanan atama listesinde bir üst rütbeye atandırılan veya görevine devam ettirilen görevlilerin halen görevde bulunduğu ve komuta kademesindeki görevlilere talimatlar verebilecekleri düşünüldüğünden, gözaltına alınarak TEM Şube Müdürlüğü’ne teslimi’ ifadeleri yer aldı.

EMRİNDEKİ 20 SUBAYDAN 18’İ DARBECİ
İDDİANAMEDE eski Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli için çarpıcı değerlendirmeler de yer aldı.

Dişli’nin görevi süresince emrindeki 20 kurmay subaydan 18’inin darbe girişimine karıştıkları belirtildi. TBMM’yi bombalayan Mustafa Azimetli ve emri  veren Ahmet Özçetin’in de Dişli’nin emrinde olduğu vurgulandı. İddianamedeki Genelkurmay Başkanlığı Tahkikat raporunda, Dişli’nin 15 Temmuz saat 20.51’de Genelkurmay Başkanı danışmanı Orhan Yıkılkan ile birlikte Hulusi Akar’ın odasına çıktıkları belirtildi. 2 saat 12 dakika sonra Dişli ve darbeci askerlerin Akar’ı götürdükleri belirtildi.

İKİNCİ İFADE İDDİANAMEDE
İddianamede  Dişli’nin 26 Aralık’ta verdiği ikinci ifade de yer aldı. 15 Temmuz akşamı  Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile görüşmek için karargâha geldiğini belirten Dişli, özetle şu iddialarda bulundu: “Yarbay Levent Türkkan’ın odasına girdim. Biri enseme silah dayadı, ordudun yönetime el koyduğunu söyledi. Bana ‘Komutanın hayatı sizin elinizde, bizimle hareket edersen yaşarsınız yoksa sonu Rüştü Erdelhun’dan beter olacak, bunları Komutan’a aktarın’ dediler. Kartlara yazdığım notları daha sonra Komutan’a okudum. Tabancayla Yarbay Levent Türkkan, Yüzbaşı Serdar Tekin içeri girdi; ‘Sıkarım, direnmeyin’ dedi. Akar, ‘Sık ulan şerefsiz’ diye tepki gösterdi. Akıncı’ya geldiğimizde 23.00 sıralarıydı. Bizi bir odaya aldılar. 30-40 dakika sonra Kubilay Paşa ile Akın Öztürk geldi.

ikinci gününde Silivri’de yine kuş uçurtulmuyor
EVREN HATIRLATMASI
Hakan Evrim ve Ömer Faruk Harmancık ile görüştüm. Komutan’ın yanına gittik. Komutan, ‘12 Eylül’de halkın orduyu çağırdığını biliyorum, ama Kenan Evren’in cenaze törenini gördüm, gelin bu işi durduralım’ dedi, televizyonu gösterdi. ‘Şu halkı görmüyor musunuz’ dedi. Gruptakiler ‘Başımıza geçin,  duyuruyu yapalım, halk çekilir’ dedi. Komutan ‘Polisin askere silah çekmesinin telafisi olmaz, bu faciadır. Cumhurbaşkanı’nı, Başbakan’ı ikna ederim. Bu son şans, sonra benim bunu yapmamın anlamı kalmayacak’ dedi.m Karargâhı aradım. Emniyet durumunu sordum. ‘Müsait’ dediler. Komutan helikopterde bitkindi.  Bana ‘Sağ ol evlat’ dedi. ‘Komutanım ne olduysa anlatacağız, başından beri birlikteyiz, ben sizin için buradayım’ dedim. 08.30 gibi Köşk’e indik. 15.30’a kadar kriz masasında görev yaptım. Başta Başbakanımız olmak üzere hepsi şahittir. 2 polis gelip ‘Bilginize başvurmamız lazım’ dediler. Bu sırada ben ağabeyim Şaban Dişli’ye bütün gece yaşananları özetliyordum.”

‘REHİNE OYUNU’ İDDİANAMEDE
İDDİANAMEDE eski Genelkurmay Harekât Plan Daire Başkanı Tümgeneral Baki Kavun’a ilişkin ilginç bir tespit de yer aldı.

İddianameye göre, 15 Temmuz gecesi, darbe girişiminde aktif rol alan, darbeci askerlerle irtibatlı olduğu saptanan Kavun’un darbe girişiminin başarısız olduğu sıralarda saat 03.55’te darbeciler tarafından rehin alındığına ilişkin görüntüler tespit edildi. İddianamede, Kavun için “Rehin alındığı sırada telefonunun alınıp, elleri ve gözlerinin bağlandığını beyan etmesine rağmen, derdest edildikten sonra da telefonu kullandığının anlaşılması ve diğer komutanların enterne edildiği saat dilimi de dikkate alındığında inandırıcı bulunmadığı anlaşılmıştır” değerlendirilmesi yapıldı.

2003’TEN SONRA TEK BİR FETÖ’CÜ ATILMADI
FETÖ’nün TSK’daki yapılanması da detaylı anlatıldı. İddianamede, “1985’ten FETÖ’cü darbenin olduğu 2016’ya kadar FETÖ üyeliği iddiasıyla 400 personelin TSK ile ilişiği kesilmiştir. TSK, 2003’ten sonra FETÖ olduğunu bildiği kimsenin ilişiğini kesmemiştir” denildi.  2013 YAŞ’ında terfi eden generallerin neredeyse tamamının FETÖ mensubu olduğu belirtilen iddianamede şöyle denildi: “2013 YAŞ’ta terfi eden generallerin 1 -2 istisna hariç hepsi darbeye fiilen iştirak ettikleri için TSK’dan ihraç edilmiş veya tutuklu durumdadır. 2011 ve 2012’de YAŞ neticesinde de durum aynı şekildedir. 15 Temmuz öncesi TSK’da görev yapan generallerin büyük bir kısmı darbeye fiilen iştirak etmiş veya FETÖ iltisakları tespit edilerek TSK’dan ihraç edilmiştir. 2014 ve 2015’te albaylıktan Tuğg./Tuğa.lığa terfi ettirilen personelin yüzde 80’i ihraç edilmiştir.”
Kaynak: Hürriyet

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ben istersem gelirim kapıdan sokmadığınız zaman da dünyayı ayağa kaldırırım

Yaşar KAÇMAZ/İSTANBUL,(DHA)-CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan:”Suriye’den ülkemize saldıran, Gaziantep’te, Ankara’da, İstanbul’da masum insanları kanına giren DEAŞ’lı canileri sınır bölgelerimizden tamamen temizledik. Meclis’te görüşülüp Meclis’ten idam kararı çıktığı anda, bunu ben onaylarım, bunu onaylarım. ‘George ne der, Hans ne der, Katherina ne der?’ beni o ilgilendirmez. ‘Ahmet ne der, Mehmet ne der, Ayşe, Fatma ne der, Rabbim ne der?’ beni o ilgilendirir. Ben Nazizmin, Almanya’da bittiğini zannediyordum. Meğerse hala devam ediyormuş. Hala devam ediyormuş açık ortada. Şimdi zannediyorlar ki Tayyip Erdoğan Almanya’ya gelecekti. Ya ben istersem yarın gelirim. Gelirim ve kapıdan da sokmadığınız zaman veya konuşturtmadığınız zaman da ben dünyayı ayağa kaldırırım.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Halkalı Yahya Kemal Bayatlı Gösteri Merkezi’nde düzenlenen “Tokatlılar Gecesi”ne katıldı.

“TOKAT, MİLLİ MÜCADELE’NİN, MİLLİ İRADENİN, MİLLİ ŞAHLANIŞIN ŞEHRİDİR”

Burada konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 yıl aradan sonra Tokatlılarla bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirirerek, “Tokat, Onbeşliler Türküsü’nde olduğu gibi fedakarlıkların, kahramanlıkların şehridir. Hepsinden önemlisi Tokat, Milli Mücadele’nin, milli iradenin, milli şahlanışın şehridir. Bakınız burada çok ibretlik bir hadiseyi sizlerle paylaşmak istiyorum: 15 Mayıs 1919’da İzmir işgalinin haberi Tokat’a ulaşınca bu çok büyük tepkiyle karşılanır. Tokat ve kazalarında hemen redd-i ilhak cemiyetleri kurulur. İşgali protesto etmek amacıyla Niksar’da bir toplantı ve büyük bir gösteri yapılır. Burada alınan kararlar, İtilaf Devletleri ile Amerika’ya gönderilir. Onca yokluğa, yoksulluğa, imkansızlıklara rağmen yürütülen bu mücadele, bugün de bizlere çok şey anlatıyor. Bu toplantıda alınan kararlarda Tokatlı kardeşlerim, ‘Bizim tamamiyeti mülkiyemize, mevcudiyeti milliyemize tecavüze devamı kast ediyorsanız, en kısa yol bizi öldürmektir’ diyorlar. Evet, Tokatlılar için vatanın bir karış toprağının dahi işgal altında olması ölüme eşdeğer bir acıdır. Dün öyleydi, bugün de öyle olduğunu çok iyi biliyorum. Ben, Tokatlılara inanıyorum ve sizleri Allah için seviyorum. Çünkü biz yaratılanı yaratandan ötürü sevdik. Onun için seviyorum. Kardeşlerim Tokat, bir asır önce olduğu gibi bugün de Türkiye’nin istiklal ve istikbal mücadelesinde en ön safta yer alıyor. Tokat’ın kahraman evlatları sivil, asker, polis ayrımı olmadan, mesele vatansa gerisi teferruattır diyerek canlarını ortaya koyuyor. 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü’nde verilen şehitler arasında 6 Tokatlının bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, “Allah rahmet etsin. Son 1,5 yıldır, yurt içinde ve dışında terör örgütlerine karşı sürdürdüğümüz mücadelede 20’nin üzerinde Tokatlı askerimiz, polisimiz şehadet mertebesine erişti. Rabbim rahmet etsin. Tüm Tokatlı şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, onların şahsında tüm şehitlerimize rahmet, ailelerine, yakınlarına, sevenlerine başsağlığı diliyorum.” dedi.

“DEAŞ’LI CANİLERİ SINIR BÖLGELERİMİZDEN TAMAMEN TEMİZLEDİK”

Erdoğan, Hz. Peygamberin hadis-i şerifinde, şehitlerin vücutlarından dökülen ilk damla kanla bütün günahlarının af olunduğu müjdesini anımsattı. Bakara Suresi’nin 154. ayetini okuyan Erdoğan, “En değerli varlıkları olan canlarından vazgeçebilen aziz şehitlerimize ve elbette geride bıraktıkları ailelerine minnet borcumuzu asla ödeyemeyiz. Bize düşen, onların emanetlerine sahip çıkmak, dökülen kanlarının hesabını sormaktır. Nitekim, devletimiz bunun için tüm imkanlarını seferber ediyor. Güvenlik güçlerimiz, hem yurt içinde hem de yurt dışında terör örgütlerine karşı son derece başarılı operasyonlar yürütüyor. Artık tehdidin kapımıza gelmesini beklemiyoruz. Teröristlerin saklandıkları mağaralarda, gizlendikleri inlerinde tepelerine iniyoruz, biniyoruz. Suriye’den ülkemize saldıran, Gaziantep’te, Ankara’da, İstanbul’da masum insanları kanına giren DEAŞ’lı canileri sınır bölgelerimizden tamamen temizledik. 15 Temmuz gecesi 249 vatan evladını şehit eden, 2 bin 193 insanımızı yaralayan FETÖ’cü hainlere de aynı şekilde döktükleri kanın hesabını hukuk içinde soruyoruz. İşte şimdi davalar görülmeye başlandı. İfadeler, itiraflar ortaya çıkan yeni görüntüler, ihanetin ne kadar büyük olduğunu bir kez daha gösteriyor. Kendi silah arkadaşlarını nasıl katlettiklerini, ekmeğini yedikleri bu millete nasıl silah sıktıklarını sizler de görüyorsunuz. Türkiye tarihinde böyle bir alçaklık yaşanmadı. Bu topraklar, kendi sapkın inançları için bu derece gözü dönen, bu kadar çukurlaşan bir örgüte şahit olmadı. Burada şunu bir kez daha iyi ifade etmek istiyorum FETÖ ile mücadele Türkiye Cumhuriyeti Devletinin son yıllarda verdiği en zor, en çetin ve en hayati mücadeledir. 17-25 Aralık’tan 15 Temmuz’a kadar aldığımız tedbirler hamdolsun milletimizi büyük bir felaketten korumuştur. Süreci çok büyük zorluklarla da yürütmüş olsak, şayet o tedbirleri almasaydık emin olun 15 Temmuz ihanetini göğüsleyebilmemiz çok daha zor olurdu. Herkesin bir hesabı varsa ‘Ve mekeru ve mekarallah, vallahu hayrul makirin’ Allah’ın da bir hesabı vardır. Hiç şüphesiz o hesap, tüm hesapların üstündedir. İnşallah, hukuk sınırlarından sapmadan, duygularımızı aklımızın önüne geçirmeden, soğukkanlılıkla, suhuletle ve kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu hain

sürüsünü devletimizden ve toplumumuzdan söküp atmadan da asla durmayacağız.” şeklinde konuştu.

Bazılarının FETÖ mensupları için “Bunların içerisinde masum ve mağdur olanlar var.” dediğini anımsatan Erdoğan, “249 şehidin, 2 bin 193 gazimizin hesabını kim verecek?” diye sordu.

Erdoğan, bütün belgelerin ortaya çıkmaya başladığını belirterek, FETÖ’nün, F-16’larla milleti 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bombaladığını hatırlattı. FETÖ mensuplarının Özel Harekatı bombaladığını ve Kahramankazan’da halka ateş açtığını belirten Erdoğan, bunların hesabını soracaklarını kaydetti.

“MECLİS’TEN İDAM KARARI ÇIKTIĞI ANDA, BUNU BEN ONAYLARIM”

16 Nisan yapılacak referandumla ilgili konuşmasında Erdoğan “Kardeşlerim 16 Nisan… Hemen ardından parlamentoda, çünkü bu biliyorsunuz anayasa değişikliği gerektiren bir konu ve bu Meclis’te görüşülüp Meclis’ten idam kararı çıktığı anda, bunu ben onaylarım, bunu onaylarım. Kardeşlerim, ‘George ne der, Hans ne der, Katherina ne der?’ beni o ilgilendirmez. ‘Ahmet ne der, Mehmet ne der, Ayşe, Fatma ne der, Rabbim ne der?’ beni o ilgilendirir. 16 Nisan çok önemli. 16 Nisan bir reform. Yönetimde, sistemde bir reform. Yoksa rejim değişikliği diye bir şey söz konusu değil. Biz bu millete aşığız. Hizmete ‘evet’ diyenlerin bir şey yapması lazım. Öyle mi? Ha öyleyse bir şey yapalım. Ne yapalım? Dedik ki; madem ki bizim ecdadımız, Fatih gemileri karadan yürüttü, biz de gemileri değil ama araçları denizin altından yürüteceğiz Yürüttük mü, Marmaray ile de raylı sistemi yerleştirdik mi? İşte 16 Nisan bu demektir. Yani, lafla peynir gemisi yürümüyor. İcraat, icraat, icraat… Bunların dikilitaşı var mı? Türkiye’nin bu başarı hikayesi mazlumlara ilham kaynağı olması, hem içeride hem dışarıda birilerini de çok ciddi şekilde rahatsız ediyor.” diye konuştu.

“NAZİZMİN, ALMANYA’DA BİTTİĞİNİ ZANNEDİYORDUM”

Almanya’da yapılacak halk oylaması etkinliklerine izin verilmemesine de değinen Erdoğan “Ben buradan Alman yönetimine sesleniyorum, demokrasiye inanan dünyaya sesleniyorum; eğer özgürlük mücadelesi yapıyorsak, eğer düşünce özgürlüğünden rahatsız değilsek, eğer demokrasiye inanıyorsak, bizim önümüzü kimse kesemez. Bu böyle bilinmelidir. Ben Nazizmin, Almanya’da bittiğini zannediyordum. Meğerse hala devam ediyormuş. Hala devam ediyormuş açık ortada. Eğer demokrasiye inanıyorsan, benim Bakanım, hem Bakanınla görüşecek hem de orada

bir salon toplantısı yapacak. Niye rahatsız oluyorsun? Bir başka Bakanım aynı şekilde. Şimdi baktık ki Hollanda da aynı şekilde bir açıklama yapmış. Vah zavallı vah. Bunlar kendi iradeleriyle hareket etmiyorlar. Kardeşlerim, şimdi

zannediyorlar ki Tayyip Erdoğan Almanya’ya gelecekti. Ya ben istersem yarın gelirim. Gelirim ve kapıdan da sokmadığınız zaman veya konuşturtmadığınız zaman da ben dünyayı ayağa kaldırırım.” ifadelerini kullandı.

“SİZ BU SAFSATALARINIZI, KÜLAHIMIZA ANLATIN”

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Böyle adaletsiz bir yaklaşım, böyle haksız bir yaklaşımı kabullenmek mümkün değildir. Terör örgütü mensupları ‘hayır’ kampanyası için istedikleri her yeri serbestçe kullanabiliyor, terör örgütü yöneticileri saraylarda, yine Türkiye’den mahkum olmuş, 5 yıl 10 aya mahkum olmuş birisini alıyorsun ona madalya takıyorsun. Nerede? Cumhurbaşkanı sarayında. Sizin demokrasi anlayışınız bu mu? Bu adam Türkiye’de mahkum olmuş, 5 yıl 10 aya mahkum olmuş. Sen kalkıp buna cumhurbaşkanlığı sarayında madalya takıyorsun. İşte sizin demokrasi anlayışınız bu, özgürlük anlayışınız bu. Türkiye’de mahkum olmuş bir insanı eğer siz ülkenizde adeta beraat ettiriyorsanız, sorumlusunuz ve suçlulara yardım yataklık yapmaktan dolayı sizin yargılanmanız gerekiyor bunu da söylüyorum. Bütün bunlara rağmen benim Bakanım kendi vatandaşlarıyla kendi hemşehrileriyle bir araya gelmek isteyince hemen işler tersine dönüyor. Siz bu safsatalarınızı, külahımıza anlatın. Avrupa şehirlerinin yıllardır Türkiye’den kaçan eli kanlı teröristlere nasıl yataklık ettiğini, biz çok iyi biliyoruz. Terör örgütünün bilgisi dahilinde, o ülkelerin her yıl yüz milyonlarca avroyu hem de zorla tehditle nasıl topladığını çok iyi biliyoruz. Son olarak FETÖ’cü hainlere nasıl kucak açtığınızı, nasıl bağrınıza bastığınızı hep birlikte takip ediyoruz.” şeklinde konuştu.

“MUHALEFETİN KAFANIZI KARIŞTIRMASINA İZİN VERMEYİN”

“Bu vatana bir değil bin Tayyip Erdoğan feda olsun” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “28 Şubat’tan kalma alışkanlıkla manşetler vasıtasıyla bizi hizaya sokmaya çalışanları, onları teşvik edenleri hüsrana uğratacağız. Su uyur, düşman uyumaz. Eski Türkiye’nin vesayet odaklarının boş durmayacağını bir kez daha görüyoruz. 2007 cumhurbaşkanlığı seçimleri zamanı oynanan oyunları hatırlıyorsunuz değil mi? Gezi olaylarını hükümeti devirme aracı halinde çevirmeye çalışanların kim olduğunu biliyorsunuz değil mi? 17-25 Aralık’ta darbe yapmayı çalışanları unutmadınız değil mi? Türkiye’de haftalarca hükümet kurulamadı. 15 Temmuz başladığında ellerini avuşturanları, darbenin başarılı olması için dua edenleri unutmadık. Bütün bunlar ortadayken hiçbir şey olmadan nasıl yolumuza devam edebiliriz? İstikrar ve güven ortamı partilere bağlı olmaktan çıkarmalı, sisteme bağlamalıyız. Cumhurbaşkanlığı sistemi bunu temin edecektir. Milletimizin 50+1’inin göreve gelen bir cumhurbaşkanı yürütmede istikrar, ekonomide güven demektir. Bu sistem yatırımların devam etmesi işsizliğin azalması istihdamın artması demektir. Muhalefetin kafanızı karıştırmasına izin vermeyin. Bunlar babadan evlada sistem kuruyor diyorlar. Hadi oradan ya. Kimi aldatıyorsunuz. Hayır safında kimlerin buluştuğuna baktığınızda zaten niyetler ortaya çıkıyor. Başka bir şey söylemeye gerek yok.”
Kaynak: Hürriyet

Bakan Eroğlu: 16 Nisan’da söz de karar da milletindir (2)

EROĞLU, TERÖRE DESTEK VEREN ÜLKELERE BEDDUA ETTİ
Orman ve Su işleri Bakanı Veysel Eroğlu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte Antalya’nın Kepez ilçesindeki Dokuma Park’ta yapılan toplu açılış törenine katıldı. Törende 131 milyon liralık yatırımla gerçekleştirilecek olan 13 projenin temel atma ve açılışını gerçekleştiren Bakan Eroğlu, tören öncesi Valiliği ziyaret etti. Vali Münir Karaloğlu tarafından karşılanan Bakan Eroğlu, Beydağları üzerindeki Tünektepe projesiyle ilgili Büyükşehir Belediyesi’ne izin belgesini takdim etti. Ardından önümüzdeki referandumla ilgili Antalya’dan yüzde 70 ‘evet’ çıkarsa büyük bir müjde daha vereceğini söyleyen Eroğlu, Dokuma’daki törende ise FETÖ’nün tarihin en alçak, en kanlı örgütlerinden biri olduğunu söyledi.
Terör konusuna değinen Bakan Eroğlu, “Bunlara destek veren silah veren bütün devletleri de rabbim tarih sahnesinden siliver” diye dua etti. Bakan Eroğlu’nun sözlerine kendisini dinleyen kalabalık ‘amin’ diyerek destek verdi.
Bakan Eroğlu’nun konuşması sırasında bir kadın baygınlık geçirdi. Yere yatırılan kadın, ambulansın gelmesi için beklenirken Bakan Eroğlu da yanına gidip bilgi aldı. Ardından çağrılan ambulansla baygınlık geçiren kadın hastaneye kaldırıldı.
GÜÇLÜ TÜRKİYE İSTEMİYORLAR
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da konuşmasında şöyle dedi:
“Şimdi Almanya, Fransa, birçok ülke isim vereceğim. Kusura bakmasınlar. Bugün ‘evet’ için çalışan kişileri niye engelliyor? Bugün Türkiye karşıtı ülkeler hepsi ‘hayır’ kampanyasına neden destek veriyorlar? Güçlü Türkiye işlerine gelmez. Güçlü Türkiye onlara bağımlı kalmaz. Güçlü Türkiye onlar ne derse kabul etmez. Onlar alışmışlar yönettikleri Türkiye’ye.”
Mustafa KOZAK/ANTALYA, (DHA)

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ben istesem yarın Almanya’ya gelirim ve…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezinde düzenlenen Tokatlılar Gecesine katıldı. Gecede İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve çok sayıda Tokatlı hazır bulundu. Programda konuşan Erdoğan, “Güvenlik güçlerimiz hem yurt içinde hem yurt dışında son derece başarılı operasyonlar düzenliyor. Artık terörün kapımıza gelmesini beklemiyoruz. Teröristleri saklandıkları dağlarda saklandıkları inlerde operasyonlar düzenliyoruz. Suriye’den ülkemize saldıran, Gaziantep’te, Ankara’da, İstanbul’da masum insanları kanına giren DEAŞ’lı canileri sınır bölgelerimizden tamamen temizledik. 15 Temmuz gecesi 249 vatan evladını şehit eden, 2 bin 193 insanımızı yaralayan FETÖ’cü hainlere de aynı şekilde döktükleri kanın hesabını hukuk içinde soruyoruz. İşte şimdi davalar görülmeye başlandı. İfadeler, itiraflar ortaya çıkan yeni görüntüler, ihanetin ne kadar büyük olduğunu bir kez daha gösteriyor. Kendi silah arkadaşlarını nasıl katlettiklerini, ekmeğini yedikleri bu millete nasıl silah sıktıklarını sizler de görüyorsunuz. Türkiye tarihinde böyle bir alçaklık yaşanmadı. Bu topraklar, kendi sapkın inançları için bu derece gözü dönen, bu kadar çukurlaşan bir örgüte şahit olmadı. Burada şunu bir kez daha iyi ifade etmek istiyorum FETÖ ile mücadele Türkiye Cumhuriyeti Devletinin son yıllarda verdiği en zor, en çetin ve en hayati mücadeledir. Kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu hain sürüsünü devletimizden ve toplumumuzdan söküp atmadan asla durmayacağız. Bazı dostlar ‘bunların içerisinde de mağdur masum olanlar var’ diyor. Kardeşlerim 249 şehidin hesabını kim verecek. Nasıl mağdur oluyor bunlar. Tüm belgeler tek tek ortaya çıkıyor. Sen F-16’larla benim milletimi bombalayacaksın. Biz bunların hesabını sormayacak mıyız? Hesabını sormazsak o şehitler hesabını bize sorar” dedi.

“MECLİS’TEN İDAM KARARI ÇIKTIĞI ANDA, BEN ONAYLARIM”

Konuşmasında ‘idam’ konusuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kardeşlerim 16 Nisan… Hemen ardından parlamentoda, çünkü bu biliyorsunuz anayasa değişikliği gerektiren bir konu ve bu Meclis’te görüşülüp Meclis’ten idam kararı çıktığı anda, bunu ben onaylarım, bunu onaylarım. Kardeşlerim, ‘George ne der, Hans ne der, Katherina ne der?’ beni o ilgilendirmez. ‘Ahmet ne der, Mehmet ne der, Ayşe, Fatma ne der, Rabbim ne der?’ beni o ilgilendirir” diye konuştu.

“TÜRKİYE’NİN BAŞARI HİKAYESİ HEM İÇERİDE HEM DIŞARIDA BİRİLERİNİ DE ÇOK CİDDİ ŞEKİLDE RAHATSIZ EDİYOR”

16 Nisan’ın yönetimde, sistemde bir reform olduğunu rejim değişikliği diye bir şeyin söz konusu olmadığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bu millete aşığız. Hizmete ‘evet’ diyenlerin bir şey yapması lazım. Öyle mi? Ha öyleyse bir şey yapalım. Ne yapalım? Dedik ki; madem ki bizim ecdadımız, Fatih gemileri karadan yürüttü, biz de gemileri değil ama araçları denizin altından yürüteceğiz. Yürüttük mü, Marmaray ile de raylı sistemi yerleştirdik mi? İşte 16 Nisan bu demektir. Yani, lafla peynir gemisi yürümüyor. İcraat, icraat, icraat… Bunların dikilitaşı var mı? Türkiye’nin bu başarı hikayesi mazlumlara ilham kaynağı olması, hem içeride hem dışarıda birilerini de çok ciddi şekilde rahatsız ediyor” dedi.

“ÖZGÜRLÜKLER KONUSUNDA BİRÇOK AVRUPA ÜLKESİNDEN FERSAH FERSAH İLERDEYİZ”

“Ortadoğu’ya, Afrika’ya baktıklarında sadece altını, elması görenler, kaynakları sömürmek için kardeşi kardeşe kırdıranlar ülkemizin duruşunu kendileri için tehdit olarak görüyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yıllardır Avrupa ülkeleri Türkiye’ye demokrasi ve insan hakları karnesi düzenliyor. Ülkemizin AB üyeliğini olmadık bahanelerle erteliyorlar. Yarım asırdır bizi oyalıyorlar. Demokraside işte 15 Temmuz’da olduğu gibi darbecileri hezimete uğratmış, desten yazmış bir ülke. Özgürlükler konusunda birçok Avrupa ülkesinden fersah fersah ilerdeyiz. Yatırımlar noktasında, Osmangazi Köprüsü, gel İzmit’i dolaş çile mi çile. Ama şimdi hemen Dilovası’nın oradan gir, karşı taraftan 3-4 dakikada Yalova’dan çık, İznik, Bursa. Ne günlere geldik değil mi? Bu yapılanlarda huzur, refah, saadet var mı? Bunlar kim için? Benim milletim için” diye konuştu.

“BEN İSTERSEM GELİRİM, KAPIDAN DA SOKMADIĞINIZ ZAMAN DA DÜNYAYI AYAĞA KALDIRIRIM”

Almanya’da bakanların konuşmasına izin verilmeyişine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Alman yönetimine sesleniyorum, demokrasiye inanan dünyaya sesleniyorum; eğer özgürlük mücadelesi yapıyorsak, eğer düşünce özgürlüğünden rahatsız değilsek, eğer demokrasiye inanıyorsak, bizim önümüzü kimse kesemez. Bu böyle bilinmelidir. 5 yıl 10 aya mahkum olan birisine kalkıp madalya takıyorlar. Sizin suçlulara yardım ve yataklıktan yargılanmanız gerekir. Ben Nazizmin Almanya’da bittiğini zannediyordum, meğerse halen devam ediyormuş. Eğer demokrasiye inanıyorsan benim bakanım, hem bakanınla görüşecek, hem salon toplantısı yapacak. Neden rahatsız oluyorsun? Baktık ki Hollanda da aynı şekilde açıklama yapmış, vah zavallı vah. Bunlar kendi iradeleriyle hareket etmiyorlar. Zannediyorlar ki Erdoğan Almanya’ya gelecekti. Ben istersem gelirim. Ve kapıdan da sokmadığınız zaman da dünyayı ayağa kaldırırım” ifadelerini kullandı.

“MUHALEFETİN KAFANIZI KARIŞTIRMASINA İZİN VERMEYİN”

“Bu vatana bir değil bin Tayyip Erdoğan feda olsun” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“28 Şubat’tan kalma alışkanlıkla manşetler vasıtasıyla bizi hizaya sokmaya çalışanları, onları teşvik edenleri hüsrana uğratacağız. Su uyur, düşman uyumaz. Eski Türkiye’nin vesayet odaklarının boş durmayacağını bir kez daha görüyoruz. 2007 cumhurbaşkanlığı seçimleri zamanı oynanan oyunları hatırlıyorsunuz değil mi? Gezi olaylarını hükümeti devirme aracı halinde çevirmeye çalışanların kim olduğunu biliyorsunuz değil mi? 17-25 Aralık’ta darbe yapmayı çalışanları unutmadınız değil mi? Türkiye’de haftalarca hükümet kurulamadı. 15 Temmuz başladığında ellerini avuşturanları, darbenin başarılı olması için dua edenleri unutmadık. Bütün bunlar ortadayken hiçbir şey olmadan nasıl yolumuza devam edebiliriz? İstikrar ve güven ortamı partilere bağlı olmaktan çıkarmalı, sisteme bağlamalıyız. Cumhurbaşkanlığı sistemi bunu temin edecektir. Milletimizin 50+1’inin göreve gelen bir cumhurbaşkanı yürütmede istikrar, ekonomide güven demektir. Bu sistem yatırımların devam etmesi işsizliğin azalması istihdamın artması demektir. Muhalefetin kafanızı karıştırmasına izin vermeyin. Bunlar babadan evlada sistem kuruyor diyorlar. Hadi oradan ya. Kimi aldatıyorsunuz. Hayır safında kimlerin buluştuğuna baktığınızda zaten niyetler ortaya çıkıyor. Başka bir şey söylemeye gerek yok.”
Kaynak: Hürriyet

İçişleri Bakanı Soylu: 12-13-14 yaşındaki çocuk Metina, Zap ve Kandil’e götürülüyorsa bunun sorumlusu benim -2-

MİDYAT MİTİNGİNDE KONUŞTU
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Midyat İlçesi’nde düzenlenen mitingde referandumda ‘hayır’ çıkması için çalışan CHP ve HDP’yi eleştirdi. HDP’nin 7 Haziran seçiminde milleti kandırdığını ileri süren Soylu, şunları söyledi:
“Dediler ki; biz siyaset yapacağız, hepiniz şahitsiniz. Bundan sonra huzurun olması için çalışacağız dediler Peki sonra ne yaptılar? Sonra dediler ki; özerklik ilan edeceğiz. Dediler ki; Muş Varto’da , Cizre’de, Nusaybin’de neredeyse her noktada biz özerklik ilan edeceğiz. Oy aldılar ya, şımarınca ve ülkede tek başına iktidar gidince istediğimizi yaparız zannettiler. Evet, Midyat meydanından söylüyoruz, hadi bugün özerklik ilan et de görelim boyunu. Tam fırsatını kolladılar. Çok net söylüyorum. Büyük bir pusu, büyük bir oyun kurmaya çalıştılar ve bunu hep beraber yaşadık. Bu anlattıklarımı başka yerde yaşamış da anlatıyor değilim. Bu ülkede yaşadık, bu ülkede bunlarla karşı karşıya geldik.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Güneydoğu gezisinde Türk bayrağı bulunmadığını ileri süren Süleyman Soylu, “Size bir şeyi şikayet edeceğim. Burada ne bayraklar var şimdi? Türk bayrakları var değil mi? Kılıçdaroğlu güya Güneydoğu Anadolu’ya geliyorum dedi. Cumhuriyet Halk Partililerin o gün, onun işine son vermesi gerekirdi. Konuştuğu meydanda bir tek Türk bayrağı yoktu. Anlaşmış terör örgütüyle, ben oraya geleceğim ve konuşacağım” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun, ‘Sivas’ın ötesine gidemezsin’ denildiği için Güneydoğu’ya geldiğini iddia eden Süleyman Soylu, “PKK’nın vizesi ile oraya gitmeye çalıştı. Biz onu biliyoruz. Bugün ahkam kesiyor. Kişi sevdiği ile beraberdir. Bu bizim inancımızın karşılığıdır. Bugün kimlerle beraber? FETÖ ile beraber, PKK ile beraber, Türkiye’ye dünyada tahammül edemeyen o uluslararası şebeke ile beraber. Onlarla beraber olmak bir şeyle işe yaramaz Kılıçdaroğlu. Burada Midyat’ta da, Midyatlılarla beraber ol” diye konuştu.
BELEDİYE MECLİS ÜYESİNİ KUCAĞINA ALDI
Süleyman Soylu’nun konuşmasının ardından, parti yöneticileri halkı selamlamak için platforma davet edildi. Platforma çıkan 95 santimetre boyundaki Midyat Belediyesi Meclis üyesi Ak Partili Fahri Kalay, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun dikkatini çekti. Bakan Soylu, platforma çıkan 57 yaşındaki Kalay ile bir süre sohbet etti.
Fahri Kalay’ın 17 yıldır Midyat Belediyesi Meclis üyesi olduğunu öğrenen Soylu, memnuniyetini dile getirdi. Daha sonra 95 santimetre boyundaki Kalay’ı kucağına alan Bakan Soylu, bu şekilde toplanan kalabalığı selamladı. Soylu’nun Kalay’ı kucağına alması ilginç görüntüler oluştururken, mitingi izlemeye gelenler tarafından da alkışlandı. Mitingin ardından Midyat evinin açılışını yapan Bakan Soylu’nun alnına kesilen kurbanların kanı sürüldü.

Mehmet HALİS İŞ/MİDYAT (Mardin), (DHA) –

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

Yıldırım’ı taşıyan helikopter araziye indi

Başbakan Binali Yıldırım’ı AK Parti’nin Muş’taki mitingine götüren helikopter, yoğun sis nedeniyle Muş Havalimanı’na iniş yapamayınca, yakınlardaki bir araziye indi. Başbakanlık kaynaklarından alınan bilgiye göre, Muş Belediye Meydanı’nda halka hitap eden Yıldırım’ı taşıyan helikopter, olumsuz hava şartları nedeniyle Muş Havalimanı’na inemedi.

Bunun üzerine helikopter, merkezde bulunan Muş Şehir Stadı’na yöneldi. Helikopter, stata da 3 kez deneme yapmasına rağmen olumsuz hava şartları nedeniyle iniş yapamayınca, Van’ın Tatvan ilçesine gitmeye karar verildi.

Tatvan’da da yoğun sis olduğu ve hava koşullarının elverişli olmadığı haberi üzerine helikopter, Muş’un Kale Mahallesi’ndeki boş bir araziye iniş yaptı.
Karlı araziye zorlu inişin ardından Başbakan Yıldırım’ı karşılarında gören mahalle sakinleri, kendisini eve çay içmeye davet etti. Binali Yıldırım, mitinge yetişecek olması nedeniyle vatandaşların evine gidemedi.

Başbakan Yıldırım mitingde Bingöl’den helikopterle Muş’a geldiğinde sis yüzünden inecek yer bulamadıklarını belirtti: Dolaştık dolaştık en sonunda Kale Mahallesindeki Kale Camiinin yanına indik. Kale Mahalesindeki hemşehrilemizle tanışma fırsatı bulduk.  Çaya ve yemeğe davet ettiler. Ama soğukta sizi bekletmeye gönlümüz razı olmadı. Oradan ilk araçla buraya geldik. Biz, millet neredeyse oradayız. Hiçbir zorluk bizim için önemli değildir” dedi.

BAŞBAKAN MUŞ’TA HALKA SESLENDİ

Başbakan Binali Yıldırım, Muş’ta Belediye Meydanı’nda toplanan yaklaşık 10 bin kişiye hitap etti. Başbakan Yıldırım, burada da Anayasa değişiklik paketi ile ilgili görüşlerini açıkladı, refarandumda ’evet’ çağrısında bulundu.

’FETÖ İLE PKK’NİN İPİ AYNI MERKEZİN ELİNDE’

15 Temmuz akşamı, “Alçak Fetö terör örgütünün maskesini düşürdük” diyen Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:

“FETÖ ile PKK’nın kardeş örgütleri olduğunu 15 Temmuz gecesi hep beraber gördük. Bunlar hep birlikye hareket ediyor. Bunların ipi aynı merkezin elinde. Bugün onu artık net görüyoruz. Ne PKK, ne katil FETÖ örgütü Türklerin de, Kürtlerin de, Arapların da, Zazaların da iyiliğini istemiyor. Bunların ipini tutanlar dışardan, bunların sahibi bölgede kendi çıkarlarına uygun bir düzen için kardeşi kardeşe düşürmeye çalışıyor. FETO din maskesi altında Türkiye’yi yıkan katil bir terör örgütü, PKK’da solcu maskesi altında bölücü bir terör örgütü. Bunlar alçak bir katil sürüsü. Bazı ülkeler hem FETÖ’ye hem de bölücü PKK’ya yataklık yapıyorlar. Neden yapıyorlar? Onları sevdiğinden mi? Hayır. Bu örgütleri Türkiye aleyhine kullanmak istiyorlar da ondan. İşleri bitince emin ol bu örgütleri de bir tarafa atacaklar. Ama biz Muşlular, 80 milyon uyanık olacağız, bizi tuzağa düşürmek isteyenleri iyi tanıyacağız. Bunların niyetlerini biliyoruz. İnşallah hep birlikte kardeşliğimiz daha da sağlamlaştırarak geçit bunlara vermeyeceğiz.”

’BİZ 24’ÜNCÜ HÜKÜMET OLMALIYDIK, 65’İNCİYİZ’

Yeni sistemi anlatırken demokrasinin standartlarının daha da gelişeceğine işaret eden Binali Yıldırım, bu sistemde milletin iradesinin sandığa daha fazla yansıyacağını savundu. Seçilen cumhurbaşkanının en az yüzde 50 artı 1 oyla secileceği için istikrar getireceğine dikkati çeken Yıldırım, yeni sistemle sürekli iktidar, karşılıklı uzlaşma, kardeşlik geleceğini bildirdi. Mevcut sitemlerde göreve getirilen hükümetlerin seçim süresini bir türlü tamamlamadığını ileri süren Binali Yıldırım, şöyle devam etti:

“Zayıf hükümet yüzünden ancak 1 ya da 1.5 yılda görevi bırakmak zorunda kalıyor. 1923’ten 2017’ye aradan geçmiş 94 yıl. 4 yılda bir hükümet sürseydi bugün 24’üncü hükümeti kuracaktık, ama biz şu anda 65’inci hükümetiz. Siz seçiyorsunuz ama seçtiğiniz süre dolmadan hükümetler gidiyor. Halbuki gelişmiş ülkelerde örneğin ABD kurulalı 228 yıl olmuş sadece 45 hükümet kurulmuş, Bu ne demektir? Her 5 yılda bir hükümet. Cumhurbaşkanlığı hükümet siteminde yalan yanlış bir sürü şeyler anlatıyorlar. Bu gelen sistem, çok basit anlatıyorum. İki sandık gelecek, 16 Nisan’da referandum yapacağız inşallah. Evet oylarınızla bu sitemi değiştireceğiz. Darbe kalıntısı ve maddelerini tamamen ayıklayacağız. Bu sitemde siz cumhurbaşkanını sandıkta seçeceksiniz. Aynı gün miletvekillerinizi de seçeceksiniz. Seçim belli olur olmaz hemen hükümet kurulacak ve 5 yıl boyunca seçim yok. Hizmet var, vaatlerin yerine getirilmesi var. Diyorlar ki tek adam rejimi, diktatörlük getiriyor.Bu da kocaman bir yalan. Niye yalan? 2 sandık arasında, 5 yıllığına seçim yapıyorsunuz. Milletin arkasında olduğu, miletin gücüyle seçilen diktatör olur mu? Olmaz, bu tek adam değil. Erdoğan için değil her doğan için yapılıyor.”

’CHP İŞİN UCUNDAN TUTMAK İÇİN FIRSAT KOLLADI’

Bazılarının bu sistemi istemediklerini öne süren Başbakan Yıldırım, ana muhalefet partisini eleştirirken, şöyle konuştu:

“CHP istemiyor, neden istemiyor? Nerede bir hayırlı iş varsa onun karşısında CHP’yi görürsünüz. Bugüne kadar iyi işin arkasında olduklarını duyan var mı? Köprü yaparsın, havalimanı, tünel yaparsın, ’hayır’ der. Gelsin Muş’a da Muş’u bir görsün. Bunlar neden istemiyor? Bunlar çalışmayı sevmezler. Bunlar bedavacı, fırsat olsa da işin ucundan biz de tutsak diye fırsat kolladılar. Darbelerin arkasında kendilerine siyasi bir alan açtılar. Şimdi başka kim karşı? HDP karşı. Bölücü PKK terör örgütünün adeta esiri haline gelmiş bir partiden bahsediyoruz. Sırtını Kandil’e yaslamış. Karşı olsa ne olur olmasa ne olur. PKK’nın o elebaşları Kandil’den ne diyorlar? Eğer 16 Nisan’da evet çıkarsa biz bittik diyorlar biz bittik. Evet çıkacak mı, onlarda bitecek mi? Bu alçak örgüt 15-16 yaşındaki çocukları dağa çıkardı, silah verdiler, ömrünün baharında onları ölüme gönderdiler.”

’BAŞKANLAR, TERÖR ÖRGÜTÜNÜN DEĞİRMENİNE SU TAŞIDI’

PKK’nın tüneller kazarak yıktıklarını yeniden yaptıklarını ifade eden Başbakan Yıldırım, “Evleri yıkılan vatandaşlar için 30 bin konut yaptık” dedi. Devlet yıkılanın en güzelini yaptığını, ama alçaklara asla boyun eğmediğini anlatan Yıldırım, şöyle devam etti:

“Bu bayrak şehit kanlarından bu hale geldi. Bu bölgede milletin oylarıyla seçilen belediye başkanları, halka hizmet etmek yerine, maalesef terör örgütütün değirmenine su taşıdılar. Terör örgütüne lojistik destek sağladılar. Vatandaştan aldıkları bu paraları terör örgüte aktaranların burnundan fitil fitil getireceğiz. Şimdi onları görevden aldık, yerine hizmet edecekleri tayin ettik. Bölgelerde artık yemyeşil güller açıyor, güzel hizmetler benim sevgili vatandaşlarımla buluşuyor. Kim teöre yardım ediyorsa, desteklerse içerde, dışarıda hepsinin üzerine acımasızca gideceğiz.”

“DOLAŞTIK DOLAŞTIK EN SONUNDA KALE CAMİİNİN YANINA İNDİK”

Başbakan Yıldırım, Bingöl’den helikopterle Muş’a geldiğinde sis yüzünden inecek yer bulamadıklarını belirtti. Yıldırım, “Dolaştık dolaştık en sonunda Kale Mahallesindeki Kale Camiinin yanına indik. Kale Mahalesindeki hemşehrilemizle tanışma fırsatı bulduk. Çaya ve yemeğe davet ettiler. Ama soğukta sizi bekletmeye gönlümüz razı olmadı. Oradan ilk araçla buraya geldik. Biz, millet neredeyse oradayız. Hiçbir zorluk bizim için önemli değildir” diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak: Hürriyet

Başbakan Yıldırım: Milletimiz bizi parçalamaya çalışanlara gereken dersi verecek (3)

BAŞBAKAN YILDIRIM, MUŞ’TA KONUŞTU
Başbakan Binali Yıldırım, Bingöl’den sonra geldiği Muş’ta Belediye Meydanı’nda toplanan yaklaşık 10 bin kişiye hitap etti. Başbakan Yıldırım, burada da Anayasa değişiklik paketi ile ilgili görüşlerini açıkladı, refarandumda ‘evet’ çağrısında bulundu.
‘FETÖ İLE PKK’NİN İPİ AYNI MERKEZİN ELİNDE’
15 Temmuz akşamı, “Alçak Fetö terör örgütünün maskesini düşürdük” diyen Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:
“FETÖ ile PKK’nın kardeş örgütleri olduğunu 15 Temmuz gecesi hep beraber gördük. Bunlar hep birlikye hareket ediyor. Bunların ipi aynı merkezin elinde. Bugün onu artık net görüyoruz. Ne PKK, ne katil FETÖ örgütü Türklerin de, Kürtlerin de, Arapların da, Zazaların da iyiliğini istemiyor. Bunların ipini tutanlar dışardan, bunların sahibi bölgede kendi çıkarlarına uygun bir düzen için kardeşi kardeşe düşürmeye çalışıyor. FETO din maskesi altında Türkiye’yi yıkan katil bir terör örgütü, PKK’da solcu maskesi altında bölücü bir terör örgütü. Bunlar alçak bir katil sürüsü. Bazı ülkeler hem FETÖ’ye hem de bölücü PKK’ya yataklık yapıyorlar. Neden yapıyorlar? Onları sevdiğinden mi? Hayır. Bu örgütleri Türkiye aleyhine kullanmak istiyorlar da ondan. İşleri bitince emin ol bu örgütleri de bir tarafa atacaklar. Ama biz Muşlular, 80 milyon uyanık olacağız, bizi tuzağa düşürmek isteyenleri iyi tanıyacağız. Bunların niyetlerini biliyoruz. İnşallah hep birlikte kardeşliğimiz daha da sağlamlaştırarak geçit bunlara vermeyeceğiz.”
‘BİZ 24’ÜNCÜ HÜKÜMET OLMALIYDIK, 65’İNCİYİZ’
Yeni sistemi anlatırken demokrasinin standartlarının daha da gelişeceğine işaret eden Binali Yıldırım, bu sistemde milletin iradesinin sandığa daha fazla yansıyacağını savundu. Seçilen cumhurbaşkanının en az yüzde 50 artı 1 oyla secileceği için istikrar getireceğine dikkati çeken Yıldırım, yeni sistemle sürekli iktidar, karşılıklı uzlaşma, kardeşlik geleceğini bildirdi. Mevcut sitemlerde göreve getirilen hükümetlerin seçim süresini bir türlü tamamlamadığını ileri süren Binali Yıldırım, şöyle devam etti:
“Zayıf hükümet yüzünden ancak 1 ya da 1.5 yılda görevi bırakmak zorunda kalıyor. 1923’ten 2017’ye aradan geçmiş 94 yıl. 4 yılda bir hükümet sürseydi bugün 24’üncü hükümeti kuracaktık, ama biz şu anda 65’inci hükümetiz. Siz seçiyorsunuz ama seçtiğiniz süre dolmadan hükümetler gidiyor. Halbuki gelişmiş ülkelerde örneğin ABD kurulalı 228 yıl olmuş sadece 45 hükümet kurulmuş, Bu ne demektir? Her 5 yılda bir hükümet. Cumhurbaşkanlığı hükümet siteminde yalan yanlış bir sürü şeyler anlatıyorlar. Bu gelen sistem, çok basit anlatıyorum. İki sandık gelecek, 16 Nisan’da referandum yapacağız inşallah. Evet oylarınızla bu sitemi değiştireceğiz. Darbe kalıntısı ve maddelerini tamamen ayıklayacağız. Bu sitemde siz cumhurbaşkanını sandıkta seçeceksiniz. Aynı gün miletvekillerinizi de seçeceksiniz. Seçim belli olur olmaz hemen hükümet kurulacak ve 5 yıl boyunca seçim yok. Hizmet var, vaatlerin yerine getirilmesi var. Diyorlar ki tek adam rejimi, diktatörlük getiriyor.Bu da kocaman bir yalan. Niye yalan? 2 sandık arasında, 5 yıllığına seçim yapıyorsunuz. Milletin arkasında olduğu, miletin gücüyle seçilen diktatör olur mu? Olmaz, bu tek adam değil. Erdoğan için değil her doğan için yapılıyor.”
‘CHP İŞİN UCUNDAN TUTMAK İÇİN FIRSAT KOLLADI’
Bazılarının bu sistemi istemediklerini öne süren Başbakan Yıldırım, ana muhalefet partisini eleştirirken, şöyle konuştu:
“CHP istemiyor, neden istemiyor? Nerede bir hayırlı iş varsa onun karşısında CHP’yi görürsünüz. Bugüne kadar iyi işin arkasında olduklarını duyan var mı? Köprü yaparsın, havalimanı, tünel yaparsın, ‘hayır’ der. Gelsin Muş’a da Muş’u bir görsün. Bunlar neden istemiyor? Bunlar çalışmayı sevmezler. Bunlar bedavacı, fırsat olsa da işin ucundan biz de tutsak diye fırsat kolladılar. Darbelerin arkasında kendilerine siyasi bir alan açtılar. Şimdi başka kim karşı? HDP karşı. Bölücü PKK terör örgütünün adeta esiri haline gelmiş bir partiden bahsediyoruz. Sırtını Kandil’e yaslamış. Karşı olsa ne olur olmasa ne olur. PKK’nın o elebaşları Kandil’den ne diyorlar? Eğer 16 Nisan’da evet çıkarsa biz bittik diyorlar biz bittik. Evet çıkacak mı, onlarda bitecek mi? Bu alçak örgüt 15-16 yaşındaki çocukları dağa çıkardı, silah verdiler, ömrünün baharında onları ölüme gönderdiler.”
‘BAŞKANLAR, TERÖR ÖRGÜTÜNÜN DEĞİRMENİNE SU TAŞIDI’
PKK’nın tüneller kazarak yıktıklarını yeniden yaptıklarını ifade eden Başbakan Yıldırım, “Evleri yıkılan vatandaşlar için 30 bin konut yaptık” dedi. Devlet yıkılanın en güzelini yaptığını, ama alçaklara asla boyun eğmediğini anlatan Yıldırım, şöyle devam etti:
“Bu bayrak şehit kanlarından bu hale geldi. Bu bölgede milletin oylarıyla seçilen belediye başkanları, halka hizmet etmek yerine, maalesef terör örgütütün değirmenine su taşıdılar. Terör örgütüne lojistik destek sağladılar. Vatandaştan aldıkları bu paraları terör örgüte aktaranların burnundan fitil fitil getireceğiz. Şimdi onları görevden aldık, yerine hizmet edecekleri tayin ettik. Bölgelerde artık yemyeşil güller açıyor, güzel hizmetler benim sevgili vatandaşlarımla buluşuyor. Kim teöre yardım ediyorsa, desteklerse içerde, dışarıda hepsinin üzerine acımasızca gideceğiz.”
HELİKOPTER, SİS YÜZÜNDEN CAMİNİN YANINA İNDİ
Başbakan Yıldırım, Bingöl’den helikopterle Muş’a geldiğinde sis yüzünden inecek yer bulamadıklarını belirtti. Yıldırım, “Dolaştık dolaştık en sonunda Kale Mahallesindeki Kale Camiinin yanına indik. Kale Mahalesindeki hemşehrilemizle tanışma fırsatı bulduk. Çaya ve yemeğe davet ettiler. Ama soğukta sizi bekletmeye gönlümüz razı olmadı. Oradan ilk araçla buraya geldik. Biz, millet neredeyse oradayız. Hiçbir zorluk bizim için önemli değildir” diyerek sözlerini tamamladı.

Turgay İPEK- Yusuf Özgür BÜLBÜL/MUŞ, (DHA)

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

CHP’li İnce: Hayır diyene terörist diyen terbiyesizdir

Hilmi DUYAR – Coşkun YAMAN / BALIKESİR, (DHA) – CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Balıkesir’de düzenenen mitingde vatandaşlardan hayır oyu isterken, Azerbaycan’a da Türkiye’de gelecekte olacakları gösterdiği için teşekkür ettu.  İnce, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın Almanya’daki konuşmasının yasaklanmasını da, hayırcılara uygulandığını öne sürdüğü yasakları hatırlatarak kınadı. �
CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, bugün Balıkesir Alihikmetpaşa Meydanı’nda düzenlenen mitinge katıldı. İnce’ye İl Başkanı Ender Biçki ile Balıkesir, Çanakkale ve Bursa milletvekilleri ve belediye başkanları eşlik etti. İnce’yi İzmir Marşı ile karşılayan partililer ve vatandaşlar Türk bayrakları ile miting alanında yer aldı.
‘NEDEN HAYIR DEMELİYİZ?’
Üniversiteyi Balıkesir’de okuduğu ve Balıkesir’den evlendiği için ‘Balıkesir evladı’ ve ‘Enişte’ diye karşılanan İnce, “Bugün burada ‘neden hayır’ diyeceğiz kısaca anlatayım” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Birincisi, adından utandılar. ‘Başkanlık’ dediler, anket yaptılar, baktılar ki millet başkanlığı istemiyor, o zaman adını değiştirerek ‘cumhurbaşkanlığı’ sistemi dediler. İkincisi; biz dedik ki ‘rejim değişiyor’, yok dediler ‘sistem değişiyor.’ Rejim ile sistem Fransızca sözcüklerdir. İkisi de aynıdır. Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne bakın, rejim ile sistem aynıdır. Sonra çıktılar ‘parlamenter sistem işlemiyor, onun için buraya geçtik’ dediler. İşletmezsen işlemez. Şu anda anayasaya uyuyor musun da yeni anayasaya uyacaksın.”
‘HAYIR DİYENLERE TERÖRİST DİYEN TERBİYESİZDİR’
Referandumda ‘hayır’ oyu kullanmayı düşünenlerin terörist gibi gösterilmek istenmesini de eleştiren İnce şunları söyledi:
“Referandumda ‘evet’ diyenler kimdir? Evet diyenler tıpkı bizim gibi bu memleketin evladıdır. Hayır diyenler kimdir? Bu memleketin evlatlarıdır. Meydanlara çıkıp, ‘hayır’ diyenlere ‘terörist’ diyorlar değil mi? Şimdi size soruyorum; siz PKK’lı mısınız? Siz FETÖ’cü müsünüz? Siz IŞİD’çi misiniz? Siz terörist misiniz? ‘Evet’ diyenler de terörist değildir, ‘hayır’ diyenler de terörist değildir. Ama, ‘hayır’ diyenlere ‘terörist’ diyenler terbiyesizdir.”
AZERBAYCAN’A TEŞEKKÜR
Getirilmek istenen sistemdeki yanlışlıklara dikkat çeken Muharrem İnce şöyle devam etti:
“Aklınıza sandığa gittiğinizde ne gelsin biliyor musunuz? Azerbaycan gelsin. Azerbaycan da ne oldu? Söz vermiş yengeye, yazdı kararnameyi, ‘Cumhurbaşkanı birinci yardımcısı yaptım seni’ dedi. Kıskananlar çatlasın. Aynısı Türkiye’de başımıza gelebilir. Bu Azerbaycan bizim gerçek dostumuz; ne zaman başımız sıkışsa bize yardımcı olur. Kurtuluş Savaşı’nda da öyleydi, şimdi de bize geleceğimizi gösterdi. Şu Azerbaycan’a kocaman bir alkış gönderelim.”�
MERKEL’E İRONİLİ KINAMA
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın Almanya’daki konuşmasının yasaklandığını hatırlatan İnce, ironi yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Almanya’nın bu tutumunu kınıyorum, Almanya’nın bu tutumunu faşist buluyorum ve Bekir Bozdağ senin yanında olduğumu Ali Hikmet Paşa Meydanı’ndan bildiriyorum. Burası böyle. Şimdi gelelim ikinci kısma; Çanakkale’de Meral Akşener’in konuşacağı salonda elektrikleri kesen Almanya’yı da kınıyorum. Her gittiğimiz yerde bize zorluk çıkaran, meydanları süslettirmeyen, ‘evet’ demeyi serbest bırakıp, hayır demeyi yasaklamak isteyen, devletin uçağıyla, helikopteriyle, otobüsüyle, devletin parasıyla, devletin televizyonuyla evet propagandası yapıp, muhalefetin sesini kısmak isteyen Almanya’yı ve Merkel’i de kınıyorum. Ey Almanya; senin bu tutumun faşistçedir; Ey AKP; sen de Almanya gibi faşistçe davranıyorsun. İkiniz de aynısınız.”

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

Bakan Akdağ: Sayın Kılıçdaroğlu milletin iradesinden korkuyor (2)

‘TERÖRÜN KAFASINI DA EZECEĞİZ’
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Ordu’nun Fatsa İlçesi Kültür Sarayı’nda AK Partili gençlerin katılımıyla düzenlenen serbest kürsü toplantısına katıldı. Burada gençlere seslenerek 16 Nisan’da yapılacak olan referandum için destek isteyen Bakan Akdağ, terörü bitireceklerini söyleyerek, “Hiç kimse heveslenmesin, Türkiye’nin önünü kesmeye yeltenmesin. O terörün kafasını da ezeceğiz. Adı ne olursa olsun, ister FETÖ olsun, ister PKK olsun, ister DAEŞ, DHKP-C olsun. Göz bebeğimiz cumhurbaşkanımızın söylediği gibi ‘Topunuz gelin’. 16 Nisan’da Allah’ın izniyle biz güçlü bir Türkiye’ye uyanacağız. Burada hepimize iş, görev düşüyor. Özellikle gençlere çok görev düşüyor. Sizlerden bu referandumdan çok farklı bir gayret bekliyoruz. Herkesin yanına önümüzü ilikleyerek gideceğiz. Hiç kimse bizim için öteki değildir, kime oy vermiş olursa olsun” dedi.
Türkiye’nin Suriyelilere kucak açmasını eleştirenlere de tepki gösteren Bakan Akdağ, şöyle konuştu:
“Biz IMF’den borç alıyor olsaydık şimdi çok iyi bir ülke olurduk, çok hoşlarına giderdi. Bunlar güçlü, tam bağımsız bir ülkeyi istemiyorlar. Onlar 3 milyon Suriyeliyi bağrında barındıran, misafir eden mazlum milletlerin hamisi Türkiye’yi istemiyorlar. Onlar Filistin’de ki, İsrail zulmü altında inleyen Filistinli kardeşlerimizin hamisi güçlü bir Türkiye’yi istemiyorlar. Akılları şaşıyor, bize soruyorlar toplantılarda ‘Bu 3 milyon kişiyi siz nasıl barındırdınız? Nasıl bunlara bakıyorsunuz? Nasıl bunlara sağlık hizmeti veriyorsunuz?. Ama Türkiye’den de bazı kendini bilmezler çıkıp diyorlar ki, Bizim işimizmi yokta bunları bakıyoruz, bizim fakir fukaramız yok mu? Bizim gencimiz, hastamız yok mu?. Bunlar şunun farkında değiller, hizmet etmek, bize bereket getiriyor. İnançlarımızda şöyle bir şey var, şahsi malınızdan zekatınızı, sadakanızı verirseniz malınız eksilir mi?. Hayır, eksilmez. Biz Suriyeli kardeşlerimize kucak açtıkça, hizmet ettikçe cenabı hak bizim bütçemizin bereketini artırıyor.”
Bakan Akdağ, daha sonra sandık başkanlarıyla da toplantı düzenleyerek ardından esnaf ziyaretinde bulundu.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

Bakan Işık: Türkiye ne pahasına olursa olsun PYD nin kantonları birleştirmesine müsaade etmeyecektir

Ergün AYAZ/İZMİT (Kocaeli), (DHA) – MİLLİ Savunma Bakanı Fikri Işık, Münbiç’de DEAŞ’ın, PYD’nin iş birliği yaptığını bütün dünyanın görmeye başladığını belirterek, “Kantonları birleştirilmesi konusunda Türkiye’nin tavrı ve duruşu da nettir. Türkiye ne pahasına olursa olsun PYD’nin kantonları birleştirmesine müsaade etmeyecektir” dedi.
İzmit Sabancı Kültür Merkezi’nde yapılan ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ kampanya tanıtım programına Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Ak Parti Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlu, ilçe belediye başkanları ve partililer katıldı. Konuşmasına Cumuhurbaşkanlığı sisteminde iki sorunun cevabının önemli olduğunu söyleyerek başlayan Bakan Işık, şöyle konuştu:
“Birinci neden böyle bir halk oylamasına gidiyoruz ve ikinci soru ise biz ne öneriyoruz? Halkımız ‘Evet’ dediğinde ne kazanacak. Bu iki sorunun cevabı halk oylamasının sonucunu da belirleyecektir. Herşeyden önce şunun altını çizmekte fayda var. Napolyon der ki ‘Eğer dünya bir tek devletten müteşekkil olsaydı başkenti hiç kuşkusuz İstanbul olurdu.’ Dünyanın merkezinde bir ülkeyiz. Bunun büyük avantajları var ama büyük riskleri olduğunu da unutmamalıyız. Dünyada yaşanan her iki problemin biri ülkemizde. Böyle bir bölgede ayakta kalmak ve gelecek kuşaklara güçlü bir Türkiye bırakmak için birlik ve beraberliğimizi korumak her anlamıyla güçlü bir Türkiye için gece ve gündüz çalışmak herbirimizin vatan görevidir. Elimizi kolumuzu bağlayan hızımızı kesen ayak bağlarından da kurtulmak durumundayız. Şu anda Türkiye bölgedeki 100 yıl sonraki altüst oluştan en çok etkilenen ülkelerin başında geliyor. 1. Dünya Savaşından sonra bölgemiz en büyük alt üst oluşu yaşıyor. Bize ağır faturası olduğunu biliyoruz.”
3 MİLYON SURİYELİ’Yİ MİSAFİR EDİYORUZ
Şu anda 3 milyonun üzerinde insanı misafir ettiklerini söyleyen Işık, şöyle devam etti:
“10 bin 20 bin mülteci gittiği zaman iç siyaseti karışan kaos ortamı oluşan Avrupa ülkeleri gibi değil, 100 bin 200 bin mülteciyi alıp almamak için kendi içinde tartışma yapan siyasi dengeleri bozulan Avrupa ülkeleri gibi değiliz. Bu bizim medeniyet değerlerimizin aslında ne kadar sağlam olduğunun da bir göstergesidir. Diğer taraftan bu altüst oluşun ülkemize terör olarak yansıdığını hep birlikte görüyoruz. Dünyada hem PKK terörü, hem onun Suriye’deki kolu PYD örgütünden, dünyanın bugüne kadar en kanlı terör örgütü DEAŞ, aşırı sol örgütlere ve devletimizin içine sızmış hain FETÖ terör örgütüne karşı aynı anda mücadele eden tek ülke var o da Türkiye. Şu anda 35 yıllık terörle mücadele tarihinde PKK terör örgütüne en ağır darbeleri indirdiğimiz dönemi yaşiyoruz. 23 Temmuz 2015 den bu yana PKK terör örgütünün 9 bin 600 teröristi etkisiz hale getirdik. Bu terör örgütüne vurulan en ağır darbedir. PKK terör örgütü nerede yuvalanırsa nereden Türkiye’yi tehdit etmeye başlarsa, nereden Türkiye’ye yönelik bir tehdit savururlarsa bilsinler ki onların başlarını ezmeye devam edeceğiz. Bu konuda kararlılığımız tam ve kesindir. Diğer taraftan başlattığımız Fırat Kalkanı Harekatı ile 2 bin 200 kilometre karelik alanı DEAŞ’tan tamamen temizledik.”
GÜVENLİ BÖLGE OLUŞTURMA GAYRETLERİ İÇERİSİNDEYİZ
Bakan Işık, Suriyeliler için güvenli bölge oluşturma gayretleri içerisinde olduklarını ifade ederek, şöyle konuştu:
“Şimdi ülkemize misafir ettiğimiz Suriyeli kardeşlerimizin kendi evlerine dönmesi için burada güvenli bölge oluşturmanın gayretleri içerisindeyiz. Alt yapısıyla üst yapısıyla şehirlerin imarı için gayret gösteriyoruz. Biz istiyoruz ki bu misafirlerimiz artık kendi vatanlarına, yurtlarına ülkelerine dönsünler ve huzur içerisinde yaşasınlar. Bir taraftan DEAŞ ile mücadele ederken, diğer taraftan bu insanların insani ihtiyaçlarını karşılamak için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ama DEAŞ’ın bölgemizden tamamen temizlenmesi için çalışmamızı sürdürüceğiz. Münbiç’te hareketlenme var. Münbiçte bizim baştan beri gördügümüz dünya kamuoyunun görmek istemediği olaylar gün yüzüne çıktı. Münbiç’de artık nasıl DEAŞ’ın, PYD’nin iş birliği yaptığını artık bütün dünya görmeye başladı. Burada Türkiye’nin en önemli önceliklerinden biri de Kürtlere karşı da adeta soykırım yapan PYD’nin bu bölgede bir alan oluşturmasını engellemektir. Bir egemenlik alanı oluşturulmasına kesinlikle müsaade etmemektir. Kantonları birleştirilmesi konusunda da Türkiye’nin tavrı ve duruşu da nettir. Türkiye ne pahasına olursa olsun PYD nin kantonları birleştirmesine müsade etmeyecektir. Bu mücadelemiz sürecek. Diğer taraftan hain FETÖ terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Halk oylaması sürecinin 15 Temmuzda bu hainlerin giriştiği darbe teşebbüsüyle de çok yakından ilgisi var. Türkiye bir çok tehlikeyle karşı karşıya kaldı. Ama FETÖ ihanet şebesi kadar FETÖ terör örgütü gibi bir tehlikeyle ilk defa karşılaştı. Bütün bunlarla aynı anda mücadele etmesi için Türkiye’nin çok güçlü olması gerekiyor. Türkiye’nin mutlaka ama mutlaka sistemindeki aksaklıkları giderip gelecekte ortaya çıkacak risklere karşı da yoğun mücadele etmesi gerekiyor.”

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

Başbakan Yıldırım: Milletimiz bizi parçalamaya çalışanlara gereken dersi verecek

Ahmet ÜN- Aziz ÖNAL- Mesut BUDRAÇ/BİNGÖL, (DHA) – BAŞBAKAN Binali Yıldırım, Bingöl mitinginde yaptığı konuşmada, “Türk de bizim, Zaza da bizim, Kürt de bizim, Laz da bizim. Kürtçe de bizim, Zazaca da bizim, Türkçe de bizim. Allah’ın birleştirdiğini kim ayırabilir? Yeter ki oynanan oyunların farkına varalım. Tuzakları fark edelim. Hainlere gereken dersi verelim. Gün, ayık olma günüdür. Bizleri Kürt, Türk, Laz, Zaza diye birbirimizden ayırmaya çalışıyorlar. Asil milletimiz hileli tuzakları başlarına geçecek ve bizi parçalamaya çalışanlara gereken dersi verecek” dedi.
Bingöl’e gelen Başbakan ve Ak Parti Genel Başkanı Binali Yıldırım’a, Başbakan Yardımcıları Veysi Kaynak, Mehmet Şimşek, Ak Parti Genel Başkan Yardımcıları Mehdi eker ve Cevdet Yılmaz ile bölge milletvekilleri eşlik etti. Başbakan Yıldırım mitingden önce eski milletvekili Mahfuz Güler’in babasının vefatı nedeniyle düzenlenen taziyesine katıldı.
Ak Parti’nin, kentin 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda düzenlediği mitingde konuşan Başbakan Yıldırım, artık Türkiye’de darbeler döneminin bittiğini, hiç bir etnik grubun, diğerine üstünlüğünün olamayacağını söyledi. Başbakan Yıldırım, şöyle dedi:
“Bu ülke kolay kurulmadı. İstiklal Savaşı’nda Türk’ü, Kürt’ü, Zaza’sı, Arap’ı, Roman’ı bir olduk; beraber olduk, omuz omuza verdik, savaştık, zaferi kazandık. Cumhuriyeti birlikte kurduk. Öyle asker kılığına girmiş üç beş haine bu ülkeyi bırakacak göz var mı bizde? Burası bizim vatanımız, bizim toprağımız. Biz bin yıldır bu topraklardayız. Allah’ın izniyle daha nice nice yıllar bu topraklarda birlikte yaşayacağız. Bu topraklar üzerinde hiç kimsenin, hiçbir etnik grubun diğerine üstünlüğü olamaz. FETÖ’nün itleri de kendisi de hesap verecek.”
Türkiye’de her zorluğun birlikte aşıldığını dile getiren Başbakan Binali Yıldırım konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu ülkenin, bu ay- yıldızlı bayrağın altında yaşayan bütün vatandaşlarımız başımızın tacıdır. Zazalar, Kürtler, Araplar, Türkler, Romanlar, Türkmenler ne kadar etnik grubumuz varsa başımızın tacıdır. Bu topraklarda kardeşlikle bugünlere geldik. Birbirimize kardeş olduk, kenetlendik. Zorlukları birlikte aştık. Bundan böyle de hiç kimse, kimse üzerinde üstünlük taslamayacak. Kibir, gurur içerisinde olmayacak. Herkes barış, özgürlük içinde kendi geleneklerini yaşayacak. Dilini de konuşacak, ibadetini de yapacak. Teröre karşı amansız mücadele verdik. Türk- Kürt arasına girmeye çalışan alçak PKK terör örgütüne karşı amansız mücadelemizi sürdürdük, sürdürmeye devam ediyoruz. Bütün dünya bilsin ki; Türk de, Zaza da, Kürt de, Laz da bizim. Kürtçe de, Zazaca da, Türkçe de bizim. Doğu da, batı da bizim, İzmir de bizim, Bingöl de bizim. Biz birlikte Türkiye’yiz, kardeşiz. Allah’ın birleştirdiğini kim ayırabilir? Yeter ki oynanan oyunların farkına varalım. Tuzakları fark edelim. Hainlere gereken dersi verelim. Gün, ayık olma günüdür. Bizleri Kürt diye Türk diye Laz diye Zaza diye birbirimizden ayırmaya çalışıyorlar. Biliyorum ki aziz Zaza kardeşlerim, bu oyuna asla gelmez. Bu toprakların has evladı, kadirşinas Kürt halkı bütün tuzakların farkında. Asil milletimiz hileli tuzakları başlarına geçecek ve bizi parçalamaya çalışanlara gereken dersi verecektir.”
“ANNELERİMİZİN ACISI DİNSİN İSTİYORUZ”
Başbakan Yıldırım, hükümetin bu memlekette yatırım yaparken, şantiyeler kurarak, bölünmüş yollar, tüneller yaparken; şantiyeyi basan, iş makinelerini yakanların en çok zararı bölge halkına, Bingöl’e verdiğini anlattı. Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:
“Esnafa kepenk kapattırarak rızkına engel olan, ticareti durma noktasına getirenler en çok bu memleketin insanına zarar veriyor. Bu bölgede terörden, şiddet sarmalından en çok siz etkileniyorsunuz. Çocukları kandırarak, dağa çıkararak, ellerine silah vererek askere saldırtanlar en çok bu memlekete zarar veriyor. Evladı dağa çıkarılmış annenin, çocuğuna hasret kalmış babanın hasretini kim dindirebilir? Bu memleketin evlatlarını katil yapanlar, kalem tutması gereken ellere silah tutuşturanlar şimdi hesabını veriyor. Tek tek hesabını soruyoruz. Ak Parti hükümeti olarak annelerin yürek acısını dindirmeye çalışıyoruz. Terörün can evinden vurduğu annelerimizin acısı dinsin istiyoruz. Terörün gençlerimizi kullanmasına izin vermeyeceğiz.”
“1961 ANAYASASI’NIN ANTİ DEMOKRATİK İZLERİNİ SİLMİŞ OLACAĞIZ”
Başbakan Binali Yıldırım, Anayasa değişikliği referandumuna da değinirken, devleti kaybetmenin ne demek olduğunu Suriye’de gördüklerini anlattı. Başbakan Yıldırım, “Tünelin ucunda ışık göründü” dedikten sonra şöyle konuştu:
“Teröre büyük darbe vurduk. Artık can çekişiyorlar. 16 Nisan’dan sonra size söz veriyorum, bu örgüt bitecek. Bu milletin düşmanı katiller, Kandil’deki sözde ağababaları ne diyorlar? ‘Sandıktan evet çıkarsa biz biteceğiz.’ Biteceksiniz, korkunun ecele faydası yok. Allah’ın izniyle sandıktan ‘Evet’ de çıkacak, FETÖ de, PKK da, DEAŞ da bitecek. Bunları başımıza bela olmasından kurtaracağız. 16 Nisan’da vereceğiniz her ‘Evet’ oyu, 12 Eylül anayasasının kalan izlerini de yok edecek. Adnan Menderes’i idama götüren 27 Mayıs’ın, 1961 Anayasası’nın anti demokratik izlerini de 16 Nisan’da inşallah sizin oylarınızla tamamen silmiş olacağız.”
“HALKIN SEÇTİĞİ DİKTATÖR OLUR MU?”
Muhalefetin ‘tek adam’ eleştirisine de yanıt veren Yıldırım, zemini sağlamlaştırma zamanının geldiğini, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte daha hızlı, kaliteli ve randımanlı işleri gerçekleştirmiş olacaklarını anlatırken, “Öyle ikide bir durmak yok. Yol akıp gidecek. Türkiye Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle, bu demokrasi otobanıyla menziline vaktinde ulaşacak. Menzil neresi?; Muasır medeniyetler seviyesi, 2023 hedefleri, 2053 hedefleri, 2071 hedefleri” dedi.
Muhalefetin ‘Tek adam rejimi kurulacak’ dediğini kaydeden Binali Yıldırım, “Bu, kocaman bir yalan. En fazla 10 yıl. Ondan sonra mutlaka değişiyor. Buradan tek adam, diktatör çıkar mı? Halkın seçtiği diktatör olur mu? Bunlar külliyen yalan, kuyruklu yalan. Bu sistem Erdoğan için değil, her doğan içindir” diye konuştu. Başbakan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
“Biz Cumhuriyeti 1923’te kurduk. İstiklal Savaşı’nı yaptık. Cumhuriyet kurulduğu günden bu tarafa 94 yıl geçti. Normal şartlarda 4 senede bir seçim olsa bugün 24’üncü hükümet kurulacaktı; ama şimdi 65’inci hükümetteyiz. Bu ne demektir? Zayıf hükümetler, darbeler yüzünden hiçbir zaman süresini hükümetler tamamlayamamış. Hizmetler hep geri gitmiş. Milletin umutları, beklentileri başka bahara kalmış. Ama, Amerika’da 228 senede her 5 yılda bir başkan seçilmiş. İşte istikrar, güçlü iktidar bu. Bu ülkeye, bu millete yazık değil mi? Enerjimiz, kaynaklarımız heba olup gidiyor. Yaptığımız iş şu; sandıkta kimin hükümeti kuracağına siz karar vereceksiniz. Güven oyunu siz vereceksiniz. 5 yıl kulağınız rahat. Gezi olayları, yargı darbesi, 15 Temmuz darbe girişimi derken, ülke vakit kaybediyor. Kaynaklarımız çarçur oluyor. 16 Nisan’da öyle bir gür sesle ‘Evet’ diyeceğiz ki Türkiye’de artık sorun çıkaran bütün kesimler cevabını alacak.”
“CHP DE HDP DE KARA TREN SOLCUSU”
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi üzerinden CHP ve HDP’yi eleştiren Yıldırım, bu yeni sisteme CHP ile ‘ahbap-çavuş ilişkisi’ içinde olduğunu söylediği HDP’nin karşı çıktığını belirtti. Yıldırım, “CHP, HDP ne zaman bu ülkenin hayrına ne zaman bir iş yaptı? Ne zaman ülkenin hayrına olan bir işe ‘evet’ dediler, hiç gördünüz mü? Bingöl, 16 Nisan’da bunlara unutulmayacak bir ders vermeye hazır mısınız? Bingöl, ‘Bu iş tamam’ diyor. Bu anayasa değişikliğine CHP karşı, HDP karşı ama yetmedi, şimdi FETÖ de PKK da, DEAŞ da karşı. Şimdi bazı ülkeler de karşı çıkmaya başladılar. Ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye’nin bu kutlu yürüyüşünü asla ve asla durduramayacaklar” dedi.
Anayasa değişikliğiyle milletin ayağına daha fazla hizmet götürüleceğini söyleyen Başbakan Binali Yıldırım, bu değişiklik ile Türkiye’de huzur ve istikrarın kalıcı hale geleceğini, ekonominin uçacağını, bu sistemle terörle mücadelenin daha da güçleneceğini de söyledi. Başbakan Binali Yıldırım ve beraberindekiler mitingden sonra Muş’a gitmek üzere Bingöl Havalimanı’na hareket etti.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

Bakan Akdağ: Sayın Kılıçdaroğlu milletin iradesinden korkuyor

Nedim KOVAN-Mücahit GÜREL/ÜNYE (Ordu), (DHA) – ORDU’da bulunan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 16 Nisan’daki referandum sandığının çok önemli olduğunu anlatırken, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun korktuğu ne biliyor musunuz? Sayın Kılıçdaroğlu milletin iradesinden korkuyor. Nasıl korkmasın ki, bende onun yerinde olsaydım korkardım açık söyleyelim” dedi.
Bakan Akdağ, Ünye İlçesi Cumhuriyet Meydanı’nda seçim otobüsü üzerinden halka seslendi. 16 Nisan’da yapılacak referandum için Ünyeliler’den ‘Evet’ demelerini isteyen Bakan Akdağ, Türkiye’nin istikrar için seçime gideceğini söyledi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin aynı anda seçileceğini de belirten Bakan Akdağ, şöyle devam etti:
“Bu Anayasa oylaması Ak Parti’nin, MHP’nin, Anayasa oylaması değildir. Bu oylama milletin geleceği için yapılıyor. Güçlü bir Türkiye istiyoruz. Güçlü bir kaptanla ona yardım eden, kaptan yardımcılarının dümeni tutup gemiyi yoluna devam ettireceği bir güçlü Türkiye için sandığa gideceğiz. İstikrar içinde hepimiz bileceğiz ki, güçlü bir lider Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı’nı yapıyor. Öbür taraftan milletvekillerini yine seçeceğiz. Milletvekillerimiz mecliste kanun yapacaklar, Cumhurbaşkanı da yürütmeyi yapacak. Hani deniyor ya, yürütmeyle yasamayı bir birinden ayırmak lazım. İşte Türkiye’de yürütmeyle yasamayı birbirinden ayırmış olacağız. Ama bu işe karşı olduğunu söyleyenler yalan atmakdan da geri durmuyorlar, bunu da bilelim. Mesela diyorlar ki ‘Cumhurbaşkanı meclisi fesh edecek.’ Kuyruklu yalan atıyorlar. Eğer meclisle cumhurbaşkanı uzlaşamazsa, anlaşır diyoruz. Şimdi biz referandumda ‘Evet’ diyerek meclis ve cumhurbaşkanına ‘Birbirinizle anlaşın’ diyeceğiz. Eğer anlaşamazlarsa isterse cumhurbaşkanı, isterse meclis diyecek ki, ‘Madem anlaşamıyoruz milletin önünü takımayalım, milletin işini aksatmayalım. Hadi millete gidiyoruz.’ Sandıkları Ünye’ye, Ordu’ya, Türkiye’ye kuracağız millet karar verecek. Anlaşma olmazsa cumhurbaşkanı kendisiyle birlikte meclisi seçime götürebilir. İsterse meclis kendisiyle beraber Cumhurbaşkanı’nı yeniden seçime götürebilir. Buna razı değimliyiz? Elbette razıyız. Sonuçta kararı kimler verecek. Sayın Kılıçdaroğlu milletin iradesinden korkuyor. Nasıl korkmasın ki, bende onun yerinde olsam korkardım açık söyleyelim. 1946’dan beri 70 sene. 70 senedir bir defa geçit vermediniz, ondan çekiniyorlar. Onların çekindiği attıkları yalan diktatörlük falan değil. Çekindikleri siz, Türk milletinin iradesi, sizin gücünüzdür.”
BAKIN ŞİMDİ KİMLERLE YAN YANA DURUYORLAR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gücünün 80 milyon Türk Milleti’nden geldiğini de vurgulayan Bakan Akdağ, milletin Recep Tayyip Erdoğan’ın arkasında olduğunu anlatırken, “Onlar zannediyorlar ki, Recep Tayyip Erdoğan’ın gücü cumhurbaşkanlığı, AK Parti’deki kurucu başkanlıktan geliyor. Böyle değil ya, Recep Tayyip Erdoğan’ın gücü bu gençlerden, 80 milyon Türk Milleti’nden geliyor, bunun farkında değiller. Asıl yanıldıkları yer bu. Bakın şimdi kimler yan yana duruyorlar. Almanya’da sizin seçtiğiniz, meclisten güven oyu almış bakanlarını konuşturmayanlar kimlerle yan yana duruyorlar. Nasıl ki Almanya PKK teröristlerine on yıllardır kucak açmış, onları besliyorsa, suçlu teröristleri Türkiye’ye iade etmiyorsa, şimdi FETÖ teröristleri bu ülkelerde cirit atıyorsa, onlarla beraber FETÖ’cülerle, PKK’lılarla omuz omuza verdiler” diye konuştu. Bakan Recep Akdağ, Ünye İlçesi’nde esnaf ziyaretinin ardından karayoluyla Fatsa İlçesi’ne hareket etti.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

Başbakan Yıldırım: ‘Söz veriyorum, bu örgüt bitecek’

BAŞBAKAN Binali Yıldırım, Bingöl mitinginde yaptığı konuşmada, “Türk de bizim, Zaza da bizim, Kürt de bizim, Laz da bizim. Kürtçe de bizim, Zazaca da bizim, Türkçe de bizim. Allah’ın birleştirdiğini kim ayırabilir? Yeter ki oynanan oyunların farkına varalım. Tuzakları fark edelim. Hainlere gereken dersi verelim. Gün, ayık olma günüdür. Bizleri Kürt, Türk, Laz, Zaza diye birbirimizden ayırmaya çalışıyorlar. Asil milletimiz hileli tuzakları başlarına geçecek ve bizi parçalamaya çalışanlara gereken dersi verecek” dedi.

Bingöl’e gelen Başbakan ve Ak Parti Genel Başkanı Binali Yıldırım’a, Başbakan Yardımcıları Veysi Kaynak, Mehmet Şimşek, Ak Parti Genel Başkan Yardımcıları Mehdi eker ve Cevdet Yılmaz ile bölge milletvekilleri eşlik etti. Başbakan Yıldırım mitingden önce eski milletvekili Mahfuz Güler’in babasının vefatı nedeniyle düzenlenen taziyesine katıldı.

Ak Parti’nin, kentin 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda düzenlediği mitingde konuşan Başbakan Yıldırım, artık Türkiye’de darbeler döneminin bittiğini, hiç bir etnik grubun, diğerine üstünlüğünün olamayacağını söyledi. Başbakan Yıldırım, şöyle dedi:

“Bu ülke kolay kurulmadı. İstiklal Savaşı’nda Türk’ü, Kürt’ü, Zaza’sı, Arap’ı, Roman’ı bir olduk; beraber olduk, omuz omuza verdik, savaştık, zaferi kazandık. Cumhuriyeti birlikte kurduk. Öyle asker kılığına girmiş üç beş haine bu ülkeyi bırakacak göz var mı bizde? Burası bizim vatanımız, bizim toprağımız. Biz bin yıldır bu topraklardayız. Allah’ın izniyle daha nice nice yıllar bu topraklarda birlikte yaşayacağız. Bu topraklar üzerinde hiç kimsenin, hiçbir etnik grubun diğerine üstünlüğü olamaz. FETÖ’nün itleri de kendisi de hesap verecek.”

Türkiye’de her zorluğun birlikte aşıldığını dile getiren Başbakan Binali Yıldırım konuşmasına şöyle devam etti:

“Bu ülkenin, bu ay- yıldızlı bayrağın altında yaşayan bütün vatandaşlarımız başımızın tacıdır. Zazalar, Kürtler, Araplar, Türkler, Romanlar, Türkmenler ne kadar etnik grubumuz varsa başımızın tacıdır. Bu topraklarda kardeşlikle bugünlere geldik. Birbirimize kardeş olduk, kenetlendik. Zorlukları birlikte aştık. Bundan böyle de hiç kimse, kimse üzerinde üstünlük taslamayacak. Kibir, gurur içerisinde olmayacak. Herkes barış, özgürlük içinde kendi geleneklerini yaşayacak. Dilini de konuşacak, ibadetini de yapacak. Teröre karşı amansız mücadele verdik. Türk- Kürt arasına girmeye çalışan alçak PKK terör örgütüne karşı amansız mücadelemizi sürdürdük, sürdürmeye devam ediyoruz. Bütün dünya bilsin ki; Türk de, Zaza da, Kürt de, Laz da bizim. Kürtçe de, Zazaca da, Türkçe de bizim. Doğu da, batı da bizim, İzmir de bizim, Bingöl de bizim. Biz birlikte Türkiye’yiz, kardeşiz. Allah’ın birleştirdiğini kim ayırabilir? Yeter ki oynanan oyunların farkına varalım. Tuzakları fark edelim. Hainlere gereken dersi verelim. Gün, ayık olma günüdür. Bizleri Kürt diye Türk diye Laz diye Zaza diye birbirimizden ayırmaya çalışıyorlar. Biliyorum ki aziz Zaza kardeşlerim, bu oyuna asla gelmez. Bu toprakların has evladı, kadirşinas Kürt halkı bütün tuzakların farkında. Asil milletimiz hileli tuzakları başlarına geçecek ve bizi parçalamaya çalışanlara gereken dersi verecektir.”

“ANNELERİMİZİN ACISI DİNSİN İSTİYORUZ”

Başbakan Yıldırım, hükümetin bu memlekette yatırım yaparken, şantiyeler kurarak, bölünmüş yollar, tüneller yaparken; şantiyeyi basan, iş makinelerini yakanların en çok zararı bölge halkına, Bingöl’e verdiğini anlattı. Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:

“Esnafa kepenk kapattırarak rızkına engel olan, ticareti durma noktasına getirenler en çok bu memleketin insanına zarar veriyor. Bu bölgede terörden, şiddet sarmalından en çok siz etkileniyorsunuz. Çocukları kandırarak, dağa çıkararak, ellerine silah vererek askere saldırtanlar en çok bu memlekete zarar veriyor. Evladı dağa çıkarılmış annenin, çocuğuna hasret kalmış babanın hasretini kim dindirebilir? Bu memleketin evlatlarını katil yapanlar, kalem tutması gereken ellere silah tutuşturanlar şimdi hesabını veriyor. Tek tek hesabını soruyoruz. Ak Parti hükümeti olarak annelerin yürek acısını dindirmeye çalışıyoruz. Terörün can evinden vurduğu annelerimizin acısı dinsin istiyoruz. Terörün gençlerimizi kullanmasına izin vermeyeceğiz.”

“1961 ANAYASASI’NIN ANTİ DEMOKRATİK İZLERİNİ SİLMİŞ OLACAĞIZ”

Başbakan Binali Yıldırım, Anayasa değişikliği referandumuna da değinirken, devleti kaybetmenin ne demek olduğunu Suriye’de gördüklerini anlattı. Başbakan Yıldırım, “Tünelin ucunda ışık göründü” dedikten sonra şöyle konuştu:

“Teröre büyük darbe vurduk. Artık can çekişiyorlar. 16 Nisan’dan sonra size söz veriyorum, bu örgüt bitecek. Bu milletin düşmanı katiller, Kandil’deki sözde ağababaları ne diyorlar? ’Sandıktan evet çıkarsa biz biteceğiz.’ Biteceksiniz, korkunun ecele faydası yok. Allah’ın izniyle sandıktan ’Evet’ de çıkacak, FETÖ de, PKK da, DEAŞ da bitecek. Bunları başımıza bela olmasından kurtaracağız. 16 Nisan’da vereceğiniz her ’Evet’ oyu, 12 Eylül anayasasının kalan izlerini de yok edecek. Adnan Menderes’i idama götüren 27 Mayıs’ın, 1961 Anayasası’nın anti demokratik izlerini de 16 Nisan’da inşallah sizin oylarınızla tamamen silmiş olacağız.”

“HALKIN SEÇTİĞİ DİKTATÖR OLUR MU?”

Muhalefetin ’tek adam’ eleştirisine de yanıt veren Yıldırım, zemini sağlamlaştırma zamanının geldiğini, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte daha hızlı, kaliteli ve randımanlı işleri gerçekleştirmiş olacaklarını anlatırken, “Öyle ikide bir durmak yok. Yol akıp gidecek. Türkiye Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle, bu demokrasi otobanıyla menziline vaktinde ulaşacak. Menzil neresi?; Muasır medeniyetler seviyesi, 2023 hedefleri, 2053 hedefleri, 2071 hedefleri” dedi.

Muhalefetin ’Tek adam rejimi kurulacak’ dediğini kaydeden Binali Yıldırım, “Bu, kocaman bir yalan. En fazla 10 yıl. Ondan sonra mutlaka değişiyor. Buradan tek adam, diktatör çıkar mı? Halkın seçtiği diktatör olur mu? Bunlar külliyen yalan, kuyruklu yalan. Bu sistem Erdoğan için değil, her doğan içindir” diye konuştu. Başbakan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

“Biz Cumhuriyeti 1923’te kurduk. İstiklal Savaşı’nı yaptık. Cumhuriyet kurulduğu günden bu tarafa 94 yıl geçti. Normal şartlarda 4 senede bir seçim olsa bugün 24’üncü hükümet kurulacaktı; ama şimdi 65’inci hükümetteyiz. Bu ne demektir? Zayıf hükümetler, darbeler yüzünden hiçbir zaman süresini hükümetler tamamlayamamış. Hizmetler hep geri gitmiş. Milletin umutları, beklentileri başka bahara kalmış. Ama, Amerika’da 228 senede her 5 yılda bir başkan seçilmiş. İşte istikrar, güçlü iktidar bu. Bu ülkeye, bu millete yazık değil mi? Enerjimiz, kaynaklarımız heba olup gidiyor. Yaptığımız iş şu; sandıkta kimin hükümeti kuracağına siz karar vereceksiniz. Güven oyunu siz vereceksiniz. 5 yıl kulağınız rahat. Gezi olayları, yargı darbesi, 15 Temmuz darbe girişimi derken, ülke vakit kaybediyor. Kaynaklarımız çarçur oluyor. 16 Nisan’da öyle bir gür sesle ’Evet’ diyeceğiz ki Türkiye’de artık sorun çıkaran bütün kesimler cevabını alacak.”

“CHP DE HDP DE KARA TREN SOLCUSU”

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi üzerinden CHP ve HDP’yi eleştiren Yıldırım, bu yeni sisteme CHP ile ’ahbap-çavuş ilişkisi’ içinde olduğunu söylediği HDP’nin karşı çıktığını belirtti. Yıldırım, “CHP, HDP ne zaman bu ülkenin hayrına ne zaman bir iş yaptı? Ne zaman ülkenin hayrına olan bir işe ’evet’ dediler, hiç gördünüz mü? Bingöl, 16 Nisan’da bunlara unutulmayacak bir ders vermeye hazır mısınız? Bingöl, ’Bu iş tamam’ diyor. Bu anayasa değişikliğine CHP karşı, HDP karşı ama yetmedi, şimdi FETÖ de PKK da, DEAŞ da karşı. Şimdi bazı ülkeler de karşı çıkmaya başladılar. Ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye’nin bu kutlu yürüyüşünü asla ve asla durduramayacaklar” dedi.

Anayasa değişikliğiyle milletin ayağına daha fazla hizmet götürüleceğini söyleyen Başbakan Binali Yıldırım, bu değişiklik ile Türkiye’de huzur ve istikrarın kalıcı hale geleceğini, ekonominin uçacağını, bu sistemle terörle mücadelenin daha da güçleneceğini de söyledi. Başbakan Binali Yıldırım ve beraberindekiler mitingden sonra Muş’a gitmek üzere Bingöl Havalimanı’na hareket etti.
Kaynak: Hürriyet

CHP’li Çiçek: Almanya’nın tutumu Türkiye’ye karşıdır

Mustafa TURAPOĞLU- Fatih YILMAZ/TOKAT, (DHA)- CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek, Almanya’nın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin etkinliklerini iptal etmesini eleştirerek, “Almanya’nın tutumu Türkiye’ye karşıdır.  Ancak Türkiye’de muhaliflere, hayır diyenlere iktidarın çıkardığı engelleri de asla unutmuyoruz” dedi.
CHP Tokat İl Başkanlığı kentte görev yapan basın mensupları ile bir araya geldi. Toplantıya İl Başkanı Feramus Şahin’in yanı sıra Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, İstanbul Milletvekili Dursun çiçek ile il yönetimi katıldı.
‘DENİZ BAYKAL MİLLİ BİR TUTUM SERGİLEDİ’
Milletvekili Dursun Çiçek, memleketi Tokat’ta olmaktan dolayı mutlu olduğunu söyledi. CHP’li Çiçek, Almanya’nın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin etkinliklerini iptal etmesi ile ilgili soruya, “Almanya’nın tutumu Türkiye’ye karşıdır. CHP olarak, hem tüzel kişiler olarak hem de Deniz Baykal milli tutumu gösterdi ve oradaki etkinlikleri iptal ettik. Ancak Türkiye’de muhaliflere, ‘hayır diyenlere iktidarın çıkardığı engelleri de asla unutmuyoruz. Diyoruz ki iki yüzlü olmayın, samimi olun. Nasıl oradaki hukuk dışı uygulamalardan rahatsızsanız Türkiye’de bunlara müsaade etmeyin diyorum. Samimiyete davet ediyoruz” dedi.
‘BARZANİ’YE BİLE SIĞINDIĞINA GÖRE HAYIRLAR ÇOK ÜSTTE’
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin Türkiye’ye gelişi sırasında direğe bayrak çekilmesi ile ilgili soruya CHP’li Çiçek, şu şekilde cevap verdi:
“Bu iktidarın ülkede milli birlik, bütünlük, demokrasi, Cumhuriyet gibi bir önceliği yok. Biraz öncede vurguladım, FETÖ, PKK, IŞİD, kumpas davaları siyasi ayağa olarak suça bulaştı, iktidardan düştüğü andan kendi suç ortakları ile beraber hesap verecek. Ya Silivri’de ya Sincan’da Türk yargısı bunları yargılayacak. Dolayısıyla iktidardan düşmemek için, hesap gününü ecel günü ile çakıştırmak için evet adına her türlü şer odağı ile işbirliği yapıyor. Barzani’ye bile sığındığına göre demek ki hayırlar çok üstte. Gelen anketler rahatsız ediyor. Tabi bu kez çok rahat değil. Terazinin bir tarafından Barzani var, ömür tarafında Bahçeli var. Zor durumda. Allah kolaylık versin diyorum.”
‘MAĞDURİYET OYNAYACAK ALANI KALMADI’
Çiçek, TSK’da başörtü kararının ardından bazı askerlerin geçen hafta darbe hazırlığı yaptığı yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine, “Bu kumpas davalarında iktidarın kalemşörleri vardı. Bir kısmı içeriye girdi. Dışarıda olan iktidara biat etmiş olan kalemşörler aynı görevi yapıyorlar. Yani askerde başörtüsü, devlette başörtüsü bütün dünyada sorun, herkes rahatsız. Bütün sorunları çözdükte başörtüsümü kaldı. Şimdi bunu dile getirince hala mağduriyeti oynuyorlar. Ama eskisi gibi tutmaz artık. Bunların mağduriyet oynayacak alanı kalmadı. Çünkü yüz binlerce mağduriyet yarattılar” diye cevap verdi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

CHP’li Özel’den Bakan Çavuşoğlu’na DHKP-C’li milletvekili yanıtı

CHP Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili Özgün Özel, dün akşam referandum çalışmaları kapsamında geldiği Turgutlu’da partisinin Mesadet Özcan Konferans Salonu’nda düzenlediği toplantıya katıldı. Özel, toplantıdaki konuşmasında Finike’deki halka seslenen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun CHP ile ilgili sözlerine eleştirdi.

’AÇIKLAMAZSAN MÜFTERİSİN’

Milletvekili Özel, Bakan Çavuşoğlu’nun “Bunu söylemekten utanç duyuyorum ama CHP içinde ön seçimle seçilmiş DHKP-C’li milletvekilleri var. PKK, DHKP-C ’hayır’ derken CHP’nin ’evet’ demesi mümkün mü?” sözlerine şöyle yanıt verdi:

“Çavuşoğlu, anayasayla ilgili değişikliklerin içeriğine partisi giremediğinden girse de çıkamadığından, attığı imzayı anlatamayan ve arkasında duramayan, kurulmuş bir demokrasiyi bir tek adam rejimine çeviren, bu değişikliği hakkıyla savunamadığından hep birlikte yaptıkları yapmaya çalışmış. Aslında bunu başta denediler, başarısız olunca geri döndüler. Ama o kadar çaresizler ki nefesleri kesilince söyleyecek söz bulamayınca, dönüp dönüp bunu tekrar ediyorlar. Çavuşoğlu, bir adım ileri gitmiş demiş ki; ’CHP’nin içinde PKK’yı seven, PKK destek veren milletvekilleri var. Çıksınlar yok desinler.’ Ey Mevlüt Çavuşoğlu, Ey kerameti kendinden menkul, Türk diplomasini her gün yeni bir rezalete bulaştıran partinin bu işi beceremeyenler zincirinin son halkasındaki dışişleri bakanı. Sana buradan söylüyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin içinde bahsettiğin terör örgütünün yanından, yakınından geçmiş, toplu iğnenin başı kadar irtibatı olan hiçbir milletvekili yok. Varsa çık sen açıkla. Açıklamazsan namertsin, müfterisin. Senin partinin içinde sarayın bildiği, MİT’in söylediği, kısa sürede kurtulmak istediğin en az 80 FETÖ’cü var mı yok mu?”
Kaynak: Hürriyet

CHP’li Özel’den Bakan Çavuşoğlu’na; Senin partinde 80 FETÖ’cü var mı yok mu?

Doğan ÇİZMECİ – Tuncel YILMAZ/TURGUTLU(Manisa), (DHA) – CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, Antalya’nın Finike İlçesinde, dün  vatandaşlara seslenen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “Bunu söylemekten utanç duyuyorum ama CHP içinde ön seçimle seçilmiş DHKP-C’li milletvekilleri var. PKK, DHKP-C ‘hayır’ derken CHP’nin ‘evet’ demesi mümkün mü?” sözlerine yanıt verdi. Özel, “Cumhuriyet Halk Partisi’nin içinde bahsettiğin terör örgütünün yanından, yakınından geçmiş, toplu iğnenin başı kadar irtibatı olan hiçbir milletvekili yok. Senin partinin içinde sarayın bildiği, MİT’in söylediği, kısa sürede kurtulmak istediğin en az 80 FETÖ’cü var mı yok mu?” dedi.
CHP Grup Başkanvekili   Manisa Milletvekili Özgün Özel, dün akşam referandum çalışmaları kapsamında geldiği Turgutlu’da partisinin Mesadet Özcan Konferans Salonu’nda düzenlediği toplantıya katıldı. Özel, toplantıdaki konuşmasında Finike’deki halka seslenen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun CHP ile ilgili sözlerine eleştirdi.
‘AÇIKLAMAZSAN MÜFTERİSİN’
Milletvekili Özel, Bakan Çavuşoğlu’nun “Bunu söylemekten utanç duyuyorum ama CHP içinde ön seçimle seçilmiş DHKP-C’li milletvekilleri var. PKK, DHKP-C ‘hayır’ derken CHP’nin ‘evet’ demesi mümkün mü?” sözlerine şöyle yanıt verdi:
“Çavuşoğlu, anayasayla ilgili değişikliklerin içeriğine partisi giremediğinden girse de çıkamadığından, attığı imzayı anlatamayan ve arkasında duramayan, kurulmuş bir demokrasiyi bir tek adam rejimine çeviren, bu değişikliği hakkıyla savunamadığından hep birlikte yaptıkları yapmaya çalışmış. Aslında bunu başta denediler, başarısız olunca geri döndüler. Ama o kadar çaresizler ki nefesleri kesilince söyleyecek söz bulamayınca, dönüp dönüp bunu tekrar ediyorlar. Çavuşoğlu, bir adım ileri gitmiş demiş ki; ‘CHP’nin içinde PKK’yı seven, PKK destek veren milletvekilleri var. Çıksınlar yok desinler.’ Ey Mevlüt Çavuşoğlu, Ey kerameti kendinden menkul, Türk diplomasini her gün yeni bir rezalete bulaştıran partinin bu işi beceremeyenler zincirinin son halkasındaki dışişleri bakanı. Sana buradan söylüyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin içinde bahsettiğin terör örgütünün yanından, yakınından geçmiş, toplu iğnenin başı kadar irtibatı olan hiçbir milletvekili yok. Varsa çık sen açıkla. Açıklamazsan namertsin, müfterisin. Senin partinin içinde sarayın bildiği, MİT’in söylediği, kısa sürede kurtulmak istediğin en az 80 FETÖ’cü var mı yok mu?”

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

Alman Hakimler Birliği’nden Türkiye’de görevden alınan savcı ve hakimlere yardım fonuna 10 bin euro

İhsan DÖRTKARDEŞ/İSTANBUL, (DHA)- ALMAN Hakimler Birliği Başkanı Sven  Rebehn, Türkiye’de tutuklu veya görevden alınan savcı ve hakimler için oluşturulan yardım fonuna aktaracakları 50 bin euro tutarındaki paradan ilk etapta 10 bin euro’luk bölümünün verildiğini açıklarken, Türkiye’de hukuk devletinin tasfiyesini endişeyle izlediklerini söyledi.

Alman yayın kuruluşu Deutche Welle’nin haberine göre, Türkiye’de FETÖ/PDY operasyonları ve soruşturması kapsamında tutuklanan veya görevden alınan hakim ve savcılara yardım etmek için geçen yılın sonlarında bir fon kuruldu. Alman Hakimler Birliği Başkanı Sven Rebehn, 50 bin euro ile kurulan fona Avrupa’nın bütün ülkelerinden yardım yapıldığını söyledi. Rebehn, Alman gazetes iNeue Osnabrücker Zeitung’a yaptığı açıklamada, Alman Hakimler Birliği fona ilk etapta 10 bin euro aktarıldığını açıklarken, İsviçre, Fransa, Portekiz, İrlanda ve İngiltere’den yardım gönderildiğini belirtti. Rehbehn, Avrupa Hakimler Birliği’nin bu fonla Türkiye’de mağdur olan meslektaşlarıyla dayanışma içinde olduklarını ortaya koymayı hedeflediğini ifade etti.

Alman Hakimler Birliği Başkanı Rebehn, fondan yardım almak için 200’den fazla başvuru yapıldığını, her başvurunun incelenerek karar verildiğini açıkladı. Rebehn, başvuruların özellikle babaları hapiste olduğu ve devlet ailenin mal varlığına el koyduğu için hayati zorluklarla karşılaşan çocuklu ailelerden gelen yardım talebi olduğuna dikkat çekti. Suçlanan kişilerin, ailelerinin ve avukatlarının çoğunlukla aylar boyunca suçlamayı tam olarak öğrenemediğini söyleyen Rebehn, “Adil ve hukuk devleti çerçevesindeki yargılama ile bağdaşmıyor” diye konuştu. Rebehn, fondan yapılan yardımın ailelerin 3 veya 4 aylık geçim masraflarını karşıladığını kaydetti.

Alman Hakimler Birliği Başkanı Rebehn, Türkiye’deki hukuk devletinin hızla tasfiye ettiğini öne sürerken gelişmeleri endişeyle gözlemlediklerini söyledi. Rebehn, Avrupa Birliği Komisyonu’na da, “Avrupa Birliği tam üyeliğine aday olan Türkiye’de hukuk devleti ve bağımsız yargıyı tasfiye edilmek üzere. Fakat Brüksel’den çekimser açıklamalar geliyor, Avrupa Birliği Komisyonu Ankara’nın üzerindeki siyasi baskıyı artırmalı” çağrısı yaptı.
Kaynak: Hürriyet

Kahramanlardan öğrencilere videolu teşekkür mesajı

Ersan ERDOĞAN/MANİSA, (DHA)- MANİSA Şehitler Ortaokulu 5’inci sınıf öğrencilerinin, Hakkari’de görev yapan askerlere gönderdiği mektuplar karşılık buldu. Mektubu okuyan her asker, minik kardeşlerinin mektuplarına yanıt vererek mutlu olduklarını belirtti. Ayrıca Tabur Komutanı Piyade Binbaşı Cemal Ekinci, öğrencilere videolu yanıt göndererek teşekkür etti.
Şehzadeler İlçesi’ndeki Şehitler Ortaokulu 5’inci sınıf öğrencileri, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi ardından askerlere moral vermek amacıyla geçen ay, 2’inci Hudut Tugayı 5’inci Hudut Tabur Komutanlığı Köprülü Hakkari Tabur Komutanlığı’nda görevli askerlere moral mektupları gönderdi. Mektuplar, vatani görevini yapan askerler tarafından karşılık buldu. Öğrencilerin mektuplarını okuyan askerler, öğrenciler gibi duygularını dile getirdiği mektupları Manisa’ya gönderdi. Mektupların yanı sıra her bir öğrenciye verilmek üzere teşekkür belgesi gönderildi. Tabur Komutanı Piyade Binbaşı Cemal Ekinci de, vatani görevini yapan askerlerle birlikte dev Türk bayrağı önünde öğrencilere videolu mesaj gönderdi. Binbaşı Ekinci’nin mesajında aldıkları mektupların kendilerine moral verdiğini ve öğrencilerin derslerinde başarılı olarak ailelerine ve devletine layık evlat olarak yetişmelerini istedi. Ayrıca Ekinci, öğrencileri başta olmak üzere veli ve okul idarecilerine de teşekkür etti.
ÖĞRENCİLER DUYGULANDI
Hakkari’den gönderilen mektuplar, Okul Müdürü Olgun Sunmaz tarafından öğrencilere dağıtıldı. Askerlerin her bir öğrenciye ayrı ayrı yazdığı mektupları okuyan çocuklar duygulandı. Okul Müdürü Sunmaz, “Öğrencilerimizin güzel davranışı, bizleri son derece memnun etti. Tüm öğrencilerimize teşekkür ediyorum. Sınırda vatani görevini yapan askerlerimizi düşünüp; onlar için duygularını ifade ettiler. Oradaki askerler ve komutanlarımız duygulanarak, öğrencilerimizin mektubuna cevap yazdı. İnşallah öğrencilerimiz vatan millet bilinciyle yetişir” diye konuştu.

FOTOĞRAFLI

 
Kaynak: Hürriyet

İddianamede Akın Öztürk-Zekeriya Kuzu detayı

Mart 2015-Ocak 2016 tarihleri arasında İzmir 2. Ana Jet Üssü Hizmet bölüğünde Onbaşı rütbesiyle bir başçavuşun postası olarak askerlik görevi yaptığını, o zamanlar 2. Ana Jet Üssü Komutanının Kubilay Selçuk olduğunu, Zekeriya Kuzu’nun ise askerlik yaptığı yerin üs karargah astsubaylığını yaptığını belirten F.S. iddianamede tanık olduğu bir olayı anlattı.

F.S., Mart 2015’te iki askerin kavga ettiğini, bir askerin diğerini silahla öldürdüğünü, bu olayı soruşturmak için ertesi gün Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk’ün üsse geldiğini söyledi.

F.S. Akın Öztürk’ün, odadakilere hitaben “Kuzu nerede gelmişken onu da göreyim” dediğini, Mayıs 2015’te 2. Ana Jet Üssü’nde 104.yıl hava gösterisi olduğunu, gösteri sırasında Akın Öztürk’ü üs içerisinde koruma görevinin Zekeriya Kuzu’ya verildiğini söyledi. F.S. Öztürk’ün “Oo Kuzu nasılsın” dediğini anlattı.

F.S., ifadelerine göre 2015 yılı YAŞ kararları açıklandığında postasını yaptığı başçavuşun yanında olduğunu belirtti.

Zekeriya Kuzu, Akın Öztürk görevden alınıp yerine Abidin Ünal geldiği için tepki göstermiş. İddianameye göre Kuzu, iki ayrı tarihte Akın Öztürk’ü öven sözler söylemiş.
Kaynak: Hürriyet

15 Temmuz’un Genelkurmay görüntülerini 092660 plakalı tankla ezip yakmışlar

ANKARA Cumhuriyet Başsavcısı Yücel Kocaman koordinasyonunda, Başsavcıvekili Necip Cem İşçimen, Cumhuriyet Savcıları İstiklal Akkaya, Kemal Aksakal’ın hazırladığı iddianamede önemli saptamalar yer aldı. İddianamede darbe girişiminin başarısız olduğunun anlaşılması üzerine Genelkurmay Karargâhı’ndaki darbe faaliyetini yönettiği iddia edilen şüpheliler tuğgeneral Mehmet Partigöç, kurmay albay Orhan Yıkılkan ve tuğamiral Sinan Sürer’in saat 03.50’de kuzey nizamiyesinden kışlayı terk ettiği anlatılarak, özetle şu tespitlere yer verildi:

ELEKTRİK HATTI DEVRE DIŞI BIRAKILDI

“Saat 03.55’te Baki Kavun’un darbeciler tarafından derdest edildiği izlenimi verilmeye çalışıldığı; saat 04.09’da Genelkurmay Kışlası’na helikopterle üç sorti silah ve mühimmat getirildiği ve darbeci personele dağıtıldığı; saat 05.10’da Gökhan Eski ve Ahmet İlhan Ayşan’ın, karargâha ait görüntü izleme merkezi sistem odasına girdikleri, akabinde saat 05.30 civarında karargâh içinde bulunan sekiz adet IP kamerayı besleyen elektrik hattının devre dışı bırakıldığı ve kamera kayıtlarıyla görüntülerin kesildiği anlaşılmıştır.

Saat 06.11’de Ahmet İlhan Ayşan, Bünyamin Tuner, Emin Anar, Recep Özkan, İsmail Aydın’ın poşet, kutu gibi muhtelif taşıma vasıtalarıyla Genelkurmay Karargâh binasına ait görüntülerin kaydedildiği bellekleri, tankların park halinde bulunduğu Ayyıldız Caddesi’ne getirdikleri ve getirilen belleklerin 092660 plakalı tank altında ezildikleri tespit edilmiştir. Saat 07.03’te ise ezilen belleklerin doldur boşalt istasyonu bölgesine götürülerek yakıldıkları anlaşılmıştır.”

KAÇIRMA PLANI AYAKKABI İÇİNDE

İddianamede dönemin Genelkurmay 2. Başkanı’nın emir subayı olan ve karargâhtaki çatışma sırasında öldürülen binbaşı Mehmet Akkurt’un evinde yapılan aramada, ‘yatak odasında erkek ayakkabısı içerisinde 7 adet üzerinde el yazısı ile not ve krokiler bulunan A4 kâğıdı’ ele geçirildiği belirtildi. İddianamede “Elde edilen not kâğıtlarında darbe planlaması ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in derdest edilerek götürülmesi planı ile ilgili notların yazılı olduğu anlaşılmıştır” denildi.

İddianamede Güler’in emir subayı Mehmet Akkurt’un 14 Temmuz günü tatilde olan Güler’in koruma müdürü binbaşı Abdurrahim Aksoy’dan acilen Ankara’ya gelmesini istediği belirtildi. Aksoy’un akşam saatlerinde Ankara’ya geldiği ve Akkurt’un evinde buluştukları ifade edildi. İddianamede, “Akkurt’un, darbe yapılacağını, – evinde yapılan aramada ayakkabı içinde ele geçirilen plandan da anlaşılacağı üzere – darbe girişiminin 16 Temmuz 2016 saat 03.00’da başlayacağını, kendisine de bu faaliyet kapsamında Yaşar Güler’i konutundan kaçıracak ekip içinde görev verildiğini söylediği, şüphelinin verilen bu görevi kabul ettiği” anlatıldı.

YAŞ TOPLANTISI ADI ALTINDA

İddianamede “şüphelilerin darbe girişimi öncesi, 15 Temmuz günü, Genelkurmay Personel Başkanlığı General Amiral Şube Müdürü, ‘Yurtta Sulh Konseyi’ üyesi kurmay albay Cemil Turhan önderliğinde, General – Amiral Şubesi’nde, YAŞ toplantısı adı altında, örgütün atama listesindeki personelin durumu ile ilgili değerlendirme toplantısı yaptığı” iddia edildi. İddianamede şüpheli kurmay yüzbaşı Erdem Eraslan’ın bu toplantıya katıldığı, darbe girişiminin öne alınması üzerine Cemil Turhan’ın harekâtın başladığını personele tebliğ etmek suretiyle toplantıyı sona erdirdiği kaydedildi.

MUSKA VE FİŞLEME BELGELERİ

İddianamede, şüphelilerden eski Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı Bilgi Güvenlik Şubesi Araştırma Subayı Hüseyin Yıldırım’ın cüzdanının içinden, kıtmir (Yedi uyurlar olarak da bilinen Eshab-ı Kehf’in köpeğinin ismi) duası ve muska bulunduğu belirtildi. İddianamede, Yıldırım’la ilgili Genelkurmay Başkanlığı 418 No’lu odada yapılan aramadan elde edilen siyah klasör içinde, TSK personeli hakkında tablo şeklinde düzenlenmiş 11 sayfalık fişleme notları bulunduğu, notların açıklama kısımlarında personelle ilgili ‘müspet, ehli – cemaat, hangi görüşe müzahir olduğu, alevi, sünni, Kürt, tehlikeli, zararsız, ateist, dindar’ şeklinde sınıflandırmaların yapıldığı anlatıldı.

BAŞINDA BEKLEDİLER

İDDİANAMEYE göre 16 Temmuz saat 06.19’da kamera görüntülerine ait hardisklerin tank tarafından ezildiği, Genelkurmay Bilgi Sistemleri Dairesi’nden binbaşı Ahmet İlhan Ayşan ve diğer askerlerin tankların başında beklediği belirtildi.

SİVİLLERE ATEŞ ETTİLER

İDDİANAMEDE Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler’in koruma müdürü binbaşı Abdurrahim Aksoy’un Sinan Sürer, Gökhan Balcı ile darbeyi engellemek için karargâha gelen ve o sırada Genel Sekreterlik katında bulunan sivil vatandaşlara ateş açtıkları, 2 sivilin hayatını yitirdiği ifade edildi.

İddianamede, Sincan Cezaevi’nde kalan Abdurrahim Aksoy’un kaldığı koğuşunda çatısında ve odasında yapılan aramada haberleşme notları ele geçirildiği anlatıldı. Çatıda ele geçirilen ‘Kardeşlerimiz’ başlıklı notta ‘Can sıkacak hiçbir durum yok, aksine çok güzel gelişmeler, böylelikle herkes bir tane çoğaltsın ve karşı koridoruna gönderin’ ifadesinin yer aldığı belirtildi. İkinci notta “C-1’de C- 13 koridorları arasında bulunan odaların krokilerinin belirtildiği ve C-13 koridorundaki odaların 1’er (bir) kişilik, havalandırma 3 oda tarafından ortak kullanıldığı, istisnai durum olarak koridorun eni 1.5m’dir” ifadelerin yer aldığı ifade edildi.

BYLOCK’U ÖĞRETMEN DAĞITMIŞ

DARBE girişiminin sivil sanıklardan Ali Irmak’ın, MEB Etlik İmam Hatip Orta Okulu’nda öğretmenlik yaparken ihraç edildiği, FETÖ/PDY örgütü üyelerinin kullandığı ByLock programını kullandığı, bir yıldır data hatları aldığı ve şüpheli askerlere dağıttığı anlatıldı. Irmak’ın, 15 Temmuz’da Genelkurmay’a giren Özel Kuvvetler personelinin liderliğini yaptığı, ‘Yurtta Sulh Konseyi’ üyeleri Fırat Alakuş, Cumhurbaşkanı Başyaveri Ali Yazıcı ve Cumhurbaşkanı’na suikast ekibindeki Şükrü Seymen’le darbe faaliyetini gerçekleştirdiği kaydedildi. Irmak’ın 17 Temmuz 2016’da Almanya’ya gittiği kaydedildi.

Orgeneral Salih Zeki Çolak

‘NOT DEFTERİ ÜZERİNDE KONUŞTULAR’

KARA Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak’ın mağdur sıfatıyla ifadesi 18 Temmuz 2016 tarihinde alınmıştı. Çolak’ın 14 Ekim’de bir kez daha ifadesi alındı. Çolak özetle şunları söyledi:

“12.40’ta (15 Temmuz) İzmir’den Ankara’ya hareket ettim. Orgeneral Akın Öztürk ve eşi ile ilk defa uçağa binerken karşılaştım. İzmir’de bir noter işi nedeniyle bulunduğunu, Ankara’ya dönmekte olduğunu söyledi. Saat 13.25 civarında Etimesgut Askeri Havaalanı’na iniş yaptık, Öztürk’e saat 14.00’te Sayın Genelkurmay Başkanı ile randevum nedeniyle ayrılmam gerektiğini bildirdim. Kendisi ‘Akıncı’larda bulunan torunlarını özlediğini ve görmeye gideceğini’ belirtti. Saat 13.45 civarında Kara Kuvvetleri Karargâhı’na geldim.

Saat 16.00’dan itibaren Genelkurmay Başkanımızın odasında kendisi ile birlikte YAŞ toplantısına yönelik terfi sırasında olan personelin durumlarını görüşmeye başladık. 45 dakika çalışmıştık ki odaya elinde bir not defteri ile birlikte Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler girdi. Sayın Komutan ile sadece ikisinin anlayabileceği tarzda not defteri üzerinden bilemediğim bir konu hakkında görüşme yaptılar. Yaklaşık 5 – 6 dakika sürdü. Sayın Komutan, 2. Başkan’a ‘Siz çalışın hazır olunca tekrar görüşelim’ dedi. 2. Başkan çıkınca biz 20 – 25 dakika kadar daha kişiler üzerinden çalışmaya devam ettik. Bir ara 2. Başkan ‘Hazırız’ diye bilgi verince Sayın Komutan bana ‘Sen çalışmaya devam et veya biraz hava al ben biraz sonra gelirim’ diyerek muhtemelen yan taraftaki toplantı salonuna geçerek 2. Başkan ile birlikte çalışma yaptılar.”

Orgeneral Yaşar Güler

MAĞDUR SIFATIYLA 3 KEZ İFADE VERDİ: ‘GEREKİRSE TUTUKLA’

DÖNEMİN Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, savcılığa 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 3 ayrı ifade verdi. Orgeneral Güler ilk ifadeyi 19 Temmuz 2016, ikinci ifadeyi 7 Ekim 2016, son ifadeyi de 4 Ocak 2017 tarihinde verdi. Güler’in ilk ifadesi basına yansımıştı. Diğer 2 ifadesi iddianame ile ilk kez ortaya çıktı. Güler, 15 Temmuz günü Genelkurmay Karargâhı’nda, terörle mücadele konusunda yaptıkları toplantı devam ederken saat 16.15’te bir personelin odasına gelerek “MİT Müsteşarı sizinle görüşmek istiyor” demesi üzerine toplantıyı yarıda bıraktığını belirterek özetle şunları söyledi:

GENELKURMAY’DAN ÇIKIŞ ANI: YAŞAR Güler ifadesinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın 18.15’te Genelkurmay Başkanlığı’na geldiğini söyledi. İddianamede yer verilen fotoğraflarda Fidan’ın 20.22’de Genelkurmay’dan ayrıldığı belirtildi.

‘BİR SUBAY GELDİ ÇOK ÖNEMLİ ŞEYLER SÖYLEDİ’

(Orgeneral Güler’in 7 Ekim 2016’daki ikinci ifadesi) “Odama giderek telefonla MİT Müsteşarı Hakan Fidan Bey’le görüştüm. Kendisi bana ‘Komutanım bugün MİT Müsteşarlığı’na bir subay geldi. Çok önemli şeyler söyledi. Ben şimdi size yardımcım Sebahattin Bey’i gönderiyorum o size teferruatını anlatacak’ dedi. Bir müddet sonra Sebahattin Bey geldi ve Sebahattin Bey de ‘Komutanım bugün MİT Müsteşarlığımıza öğlene doğru kara pilot binbaşı olduğunu söyleyen şahıs geldi. Bununla görüştük. Adam bize aynen şunları söyledi. ‘İzinden beni dün çağırdılar. Bugün sabah birliğime katıldım. Önce tabur komutanımla görüştüm sonra tabur komutanımla birlikte bir albayın yanına gittik. Albay ‘Gece görüş gözlüklerinizi alın, bu gece uçuşumuz olacak ve uçuşun sonunda da Hakan Fidan’ı alacağız’ dedi.’ Ondan sonra Sebahattin Bey müsaade istedi ve ayrıldı.

‘DAHA BÜYÜK OLAYIN PARÇASI OLABİLİR’

Ben hemen Genelkurmay Başkanımızın yanına geçtim ve kendisine ‘Komutanım Sebahattin Bey geldi ve bana bunları bunları anlattı’ dedim. ‘Önemli bir durumun olduğunu değerlendiriyorum uygun görürseniz Hakan Bey’i hemen buraya çağıralım’ dedim. Kendisi de ‘Uygun’ dedi ve hemen oradan Hakan Bey’i bağlattı ve ‘Buraya gelir misin?’ diyerek kendisini çağırdı. Bu esnada Kara Kuvvetleri Komutanımız ile Genelkurmay Başkanımız Kara Kuvvetleri’ne ait Yüksek Askeri Şura çalışmalarını yürütüyorlardı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan saat 18.15 civarında Karargâh’a geldi ve hemen Genelkurmay Başkanı’nın makam odasının bitişiğindeki çalışma odasına geçtik. Ben, Hakan Fidan ve Genelkurmay Başkanımız toplantı odasında oturduk. Hakan Bey olayı tekrar anlattı ve son cümlesinden sonra ‘Komutanım bu olay daha büyük bir olayın bir parçası da olabilir’ dedi.

Bunun üzerine Genelkurmay Başkanımız derhal telefonu aldı ve harekât merkezindeki görevli Tuğgeneral İlhan Kırtıl’a ‘İlhan, Türk hava sahasını her türlü askeri uçuşa yasaklıyorum’ dedi. Bunun üzerine Hakan Fidan ‘Komutanım ben bir de Sayın Cumhurbaşkanımıza bilgi vereyim’ dedi ve koruma müdürü Muhsin’i telefonla aradı. Muhsin’e ‘Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşebilir miyim?’ dedi. Karşıdan ne cevap geldiğini duymadım. Bunun üzerine Hakan Fidan ‘Peki Muhsin dışarıdan bir saldırı olsa yeterli gücün, silahın ve adamın var mı?” diye sordu. Oradan bir cevap aldı ancak cevabını bilmiyorum. Sonra tekrar bir daha ‘Muhsin sana dışarıdan bir saldırı olsa buna karşı koyacak kadar gücün, kuvvetin ve adamın var mı?’ diye bir daha sordu. Oradan da muhtemelen olumlu bir cevap almış olmalı ki ‘Kolay gelsin’ dedi ve telefonu kapattı.

Telefonu kapatmasına müteakip Genelkurmay Başkanımız yan odadaki Kara Kuvvetleri Komutanı’nı çağırdı. ‘Salih Paşa hemen buradan kalkıyorsun Kara Havacılık Komutanlığı’na git tutuklama dahil ne yapıyorsan yap’ dedi.”

‘ZIRHLI ARAÇLARIN ÇIKMASINA İZİN VERMEYECEKSİN’

(Orgeneral Güler’in 4 Ocak 2017 tarihindeki üçüncü ifadesi) Genelkurmay Başkanımız Kara Kuvvetleri Komutanı’nı yanına çağırıp daha önce belirttiğim talimatı vermeyi müteakip devamla Garnizon Komutanı Korgeneral Metin Gürak’ı telefonla bağlattı ve kendisine “Metin Paşa derhal Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığı’na gideceksin ve orada hiçbir zırhlı aracın dışarı çıkmasına kesinlikle izin vermeyeceksin müteakiben Kara Havacılık Komutanlığı’na da uğra ve orada da herhangi kara havacılık vasıtasının hareketinin olmaması için gerekeni yap’ şeklinde emrini verdi.”
Kaynak: Hürriyet

Bakan Elvan: Bu millet, 16 Nisan’da ne yapacağını bilen bir millettir

Mustafa ERCAN/MERSİN, (DHA) – KALKINMA Bakanı Lütfi Elvan, Türk milletinin hangi yolda yürüyeceğine kendisinin karar vereceğini belirterek, “Bu millet, 16 Nisan’da ne yapacağını bilen bir millettir” dedi.
Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, geldiği Mersin’de Semerkand Vakfı tarafından Edip Burhan Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen, ‘Muhabbet Geceleri’ adlı etkinliğe katıldı. Vali Özdemir Çakacak, Büyükşehir Belediye Başkanı MHP’li Burhanettin Kocamaz ile yaklaşık 3 bin kişinin katıldığı etkinlikte konuşan Bakan Elvan, Türk milletinin kararlı bir millet olduğunu belirterek, “Bu büyük millet, hangi yolda yürüyeceğine kendisi karar verir. Bize de o yolda birlikte yürümek düşer. Onun için diyoruz ki milli irade ne diyorsa, Türkiye’de o olur. Bugüne kadar nasıl milletimiz işgalcilere, darbecilere, ihanet şebekelerine, bölücü teröre, FETÖ’cü teröre prim vermediyse, nasıl 15 Temmuz’da ikinci bir istiklal mücadelesine şahlandıysa, bundan sonra da bu tür ihanetlere de prim vermeyecek, kıyamete kadar yoluna devam edecek, bayrağını indirmeyecek, ezanını susturtmayacaktır” diye konuştu.
‘TÜRKİYE’NİN GÜÇLENMESİNDEN RAHATSIZ OLANLAR VAR’
Türkiye’nin çok önemli bir süreçten geçtiğini ifade eden Elvan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şu 14-15 yıllık dönemde Türkiye çok önemli mesafeler kat etti. Ülkemizin gelişmesi, kalkınması yönünde inanılmaz bir ivme kazandık. Ancak hem içeride, hem de dışarıda bizim gelişmemizden, büyümemizden ve güçlenmemizden rahatsız olanlar var. Onun için şu süreç bizim açımızdan, ülkemiz, devletimiz, milletimiz, vatanımız, bayrağımız açısından son derece önemli bir süreçtir. 16 Nisan’da Türkiye’nin yönünü tayin edecek bir referandum sürecini yaşayacağız. Benim ricam şudur; vatanını, milletini, devletini, bayrağını seven her bir kardeşimizin evet diyerek Türkiye’nin önünü açması gerekir. O diktatör, tek adam dedikleri Recep Tayyip Erdoğan, bu ülkenin has mı has evladı, kefenini giyip yola çıkan Recep Tayyip Erdoğan, 15 yıldan beri gecesini gündüzüne katarak bu ülkenin istikbali için mücadele veriyor. Bu mücadele ne Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı ne de hükümetimizi asla yalnız bırakmayacaksınız.”
Milleti yalanlarla inşa edilen bir propagandayla kandırmaya çalıştıklarını söyleyen Bakan Elvan, “Milletimizi yalan üzerine inşa edilen bir propaganda ile kandırmaya çalışıyorlar, ama onlar şunu bilmiyor. Bu millet, öyle bir millet ki; feraset sahibi bir millet. Bu millet kimin ne yaptığını çok iyi bilen bir millettir. Bu millet öyle süreçlerden geçmiştir ki, öyle sıkıntılar yaşamıştır ki, 16 Nisan’da ne yapacağını bilen bir millettir. Onun için siz değerli kardeşlerimizin 16 Nisan’a kadar kapı kapı dolaşıp bu referandum değişikliğinin ne getireceğini vatandaşlara anlatmanız gerekiyor” diye konuştu.
Elvan’a konuşmasının ardından günün anısına Semerkand Vakfı Şube Başkanı Yusuf Üren tarafından plaket verildi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

Türk Dışişleri’nden ABD raporuna FETÖ, PKK tepkisi

Raporda ‘kabul edilemeyecek iddialar, yanlış tanımlamalar ve gerçekten uzak yorumlar’ yapıldığı belirtilirken “Devletimizin ve ulusumuzun varlığına yönelik emsali görülmemiş terör tehditleriyle karşı karşıya kaldığımız bu dönemde, FETÖ/PDY, PKK, DHKP-C ve DEAŞ başta olmak üzere, terör örgütleriyle haklı mücadelemizin gerçeklerle örtüşmeyen biçimde yansıtılması derin hayal kırıklığı yaratmıştır” denildi. Açıklamada, “Raporun, vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerinin korunmasına matuf olarak alınan tedbirlerin gerekliliğini; ayrıca, tüm bu koşullar altında büyük çoğunluğunu Suriyelilerin oluşturduğu toplam 3.2 milyon sığınmacıya yönelik eşi görülmemiş çabalarımızı da idrak etmekten geri kaldığı esefle karşılanmıştır” ifadesi yer aldı.

RAPORDA OBAMA DÖNEMİ İZLERİ

ABD Başkanı Donald Trump döneminin ilk yıllık İnsan Hakları Raporu sessiz sedasız bir şekilde yayınlandı. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson tanıtım için bir basın toplantısı düzenlemedi. 200’ü aşkın ülkedeki insan hakları koşullarını ABD büyükelçiliklerinin geçtiği raporlar üzerinden değerlendiren doküman büyük ölçüde eski Başkan Obama döneminin izlerini taşıyor. Trump yönetiminin raporu düşük profilli bir şekilde açıklaması, yeni dönemde insan hakları ihlallerine belki de fazla önem verilmeyeceği yorumlarına yol açtı. Raporun Türkiye ile ilgili 75 sayfalık bölümünde dikkat çeken bazı bölümler şöyle:

15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ: “Hükümet darbe girişiminin sorumluluğunu terör örgütü olarak tanımladığı Fetullah Gülen hareketine atfetti. Darbe girişimini takip eden 3 ay içinde gözaltına alınan 75 bin kişinin 41 bini tutuklandı.”

OHAL UYGULAMASI: “OHAL altında çıkartılan KHK’lar şüphelilerin yasal savunma haklarına ulaşımını kısıtladı.”

MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜ: Hükümet ifade, medya ve internet özgürlüklerini kısıtladı. Medya üzerindeki baskılar başarısız darbe girişiminin ardından şiddetlendi… Yetkililer çoğu Gülen hareketi ya da PKK ile ilişkili olduğunu iddia ettiği 140 gazeteciyi tutukladı.

OTOSANSÜR: Hükümeti eleştirmenin söz konusu medya kuruluşuna el konulmasına neden olabileceği korkusuyla medyada oto-sansür yaygın olarak görüldü.

SİVİLLER KORUNMUYOR: “Terörist PKK ile savaşırken hükümet sivilleri koruyacak gerekli önlemleri almakta başarısız oldu. Çatışmalarda 200’den fazla sivil yaşamını yitirdi.”

PKK SİVİLLERİ ÖLDÜRÜYOR: “PKK’nın taktikleri geleneksel silahlar, bombalı araçlar, intihar bombacıları ve geliştirilmiş infilak aygıtlarını (IEDs) kapsıyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) 2016’nın ilk 9 ayında genellikle PKK’ya atfedilen geliştirilmiş infilak aygıtlarının 2 yetişkin ve 8 çocuğu öldürdüğünü, 21’i çocuk toplam 29 kişiyi yaraladığını bildirdi. PKK yıl boyu devlet görevlilerini ve sivilleri alıkoymayı sürdürdü. Hükümet Eylül ayında PKK’nın 74 sivili ve 6 köy korucusunu kaçırdığını rapor etti. İHD ise 24 Aralık itibarıyla PKK’nın 31 asker ve polisi rehin tuttuğunu öne sürdü.”

YARGI BAĞIMSIZLIĞI: “Hükümet 3000’den fazla yargı mensubunu (tüm yargının yüzde 22’si) görevden aldı. Bu durum yargı bağımsızlığını daha da kısıtladı.”
Kaynak: Hürriyet

Bolu merkezli 6 ilde FETÖ operasyonu: 12 gözaltı

Mutlu YUCA/BOLU, (DHA) – BOLU merkezli 6 ilde düzenlenen FETÖ/PDY operasyonunda aralarında TEM Otoyolu üzerinde bulunan dev alışveriş merkezinin eski genel müdürü ile bir otelin eski sahibinin de bulunduğu 12 kişi gözaltına alındı.
Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında 16 kişi hakkında gözaltı kararı alındı. İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından Bolu merkezli İstanbul, Ankara, Samsun, Bursa ve Düzce’de belirlenen adreslere eş zamanlı operasyonlar düzenlendi.
Operasyon kapsamında aralarında TEM Otoyolu üzerinde bulunan dev alışveriş merkezinin eski genel müdürü ile bir otelin eski sahibinin de bulunduğu 12 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerin ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda çok sayıda kitap, dijital cihaz ve evraklara incelenmek üzere el konuldu.
Gözaltına alınanların büyük çoğunluğunu esnaf olduğu belirtilirken, 4 şüpheliyi yakalama çalışmalarının devam ettiği bildirildi.
Kaynak: Hürriyet

Eski bakan Bağış: PKK, FETÖ, DHKP-C, CHP ile işbirliği yapıyor

Turan KOYUNCU-Mehmet Yücel DURAK/SİİRT, (DHA)- AVRUPA Birliği eski Bakanı Egemen Bağış, CHP’yi terör örgütleriyle işbirliği yapmakla suçlayıp, “Hayırcılar PKK, FETÖ, DHKP-C milletin vicdanında yargılanıp müebbet muhalefete mahkum olmuş, ana muhalefet partimiz CHP ile işbirliği yapıyor” dedi.
Siirt’te düzenlenen ‘Cumhurbaşkanlığı sistemi ve Türkiye’ konulu panele Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen Bağış, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, Limak Holding Yönetim Kururlu Başkanı Nihat Özdemir ve Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran, Siirt Ticaret Odası Başkanı Güven Kuzu ile işadamları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri vatandaşlar katıldı.
AVRUPA VE CHP’YE SERT ELEŞTİRİ
Avrupa ülkelerini teröre karşı ikiyüzlü davranmakla eleştiren Bağış, CHP’yi de terör örgütleriyle işbirliği yapmakla suçladı. Bağış, “Bu sistem parlamenter sistem değil, aşure sistemidir, çünkü gerçek parlamenterler sistemlerde meclisin yasaları, meclisten çıkan hükümetin yasaları ve yetkileri çok farklı olur. Ama bizdeki sistem, Kenan Evren sistemidir. 80 darbesinden sonra davulu koymuş hükümetin boynuna, tokmağı da elinde tutmuş. Bu sistemi değiştirmezsek, bakın size çok açık net söyleyeyim; baba ile evlat biri cumhurbaşkanı, diğeri başbakan olsun, bir yıl sonra ister istemez birbirlerine düşerler. Gerçekten istikrarı güvence altına alacak, karar mekanizmalarını hızlandıracak bir sisteme kavuşmamız lazım. Bu paket Türkiye’yi uçuracak bir pakettir. Buna evet demek milli bir görevdir. Çünkü Allah korusun hayır çıkarsa; hem ekonomik hem siyası bir kaos ve kargaşa ile karşı karşıya kalırız. Barağını seven, ülkesini seven evet demesi gerekir. Kimlerin hayır kampanyası yaptığına bakarsanız zaten olay net bir şekilde ortaya çıkıyor. Hayırcılar PKK, FETÖ, DHKP-C milletin vicdanında yargılanıp müebbet muhalefete mahkum olmuş ana muhalefet partimiz CHP ile işbirliği yapıyor. Bu saydığımızla işbirliği yapıyor” dedi.
NİHAT ÖZDEMİR: BENİ GÖZALTINA ALMAK İSTEDİLER
Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Siirt Ticaret Sanayi Odası Meclis Başkanı olan Nihat Özdemir, ise Türkiye’nin büyük hedeflere ilerlemesi için bu sistem değişikliğine evet diyeceklerini söyledi. Özdemir, “17-25 Aralık’ta ben de bu işin içindeydim ve ortağım da bu işin içindeydi. 41 tane işadamını gözaltına almak istediler. O zamanki Başbakanımız, şimdiki Cumhurbaşkanımız’ın dirayetli duruşu sayesinde gelip polislerin bizi gözaltına almasına mani oldular” diye konuştu.
Siirt Ticaret Sanayi Odası Başkanı Güven Kuzu da yeni Cumhurbaşkanlığı sisteminin Türkiye için bir gereklilik olduğunu, bilhassa bürokratik oligarşiyi ortadan kaldıracağını söyledi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

Yıldırım: Demokrasi zaferi için, diriliş için gün sayıyoruz (2)

NEVŞEHİR’DE 20 BİN KİŞİYE KONUŞTU
Başbakan Binali Yıldırım, Nevşehir mitinginde kürsüye boynunda ve üzerinde ‘evet’ yazılı kırmızı kaşkolle çıktı ve Diriliş Meydanı’nda toplanan 20 bin kişiye konuştu. Konuşmasına başlarken bir önceki durağı Kırşehir’de de halkın meydanı doldurduğunu söyleyerek başlayan Yıldırım, “Şimdi burada sizlerle beraberiz. Nevşehir’de muhteşem meydanlar 16 Nisan’ın habercisi. Meydanlar rengini şimdiden ortaya koyuyor. 16 Nisan’ın rengi beyaz. Biz halkın işçinde hep sizlerle olduk. Sadece seçim dönemlerinde değil her fırsatta sizlerle dertleştik. Siyaset millet içindir dedik. Milletin her istediği hizmeti ayağınıza getirdik” dedi.
Ak Parti iktidarlarında yollar, barajlar, okullar, hastaneler yaptıklarını anlatan Binali Yıldırım, ekonomiyi daha büyüteceklerini reform ve dönüşüm yapacaklarını söyledi. Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hayır tayfası yine önümüze çıkıyor. Onlar hayır dedi, biz evet evet dedik bugüne geldik. Onlar yavaşlatmak istedi, biz daha da hızlandırmak istedik. Onlar durdurmak istedi, biz durmak yok yola devam dedik. Bu ana muhalefet partisi ve onun yanındaki HDP kol kola girmişler hayır demeye başladılar. Hadi onlar hayır dese neyse. Ne tesadüf ki bölücü terör örgütü de FETÖ’de hayır diyor. Bunları kollayanlar var, onlar da hayır diyor. Bunlar çalışmaya alışkın değil. Bunların işi, laf üstüne laf koymak Ak Parti’nin işi taş üstüne taş koymak.”
Konuşmasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye de teşekkür eden Binali Yıldırım, “Buradan ülkücü kardeşlerime sesleniyorum. Bu mesele memleket meselesidir. Bu melse parti meselesi değildir. Dolayısıyla beka meselesidir. Gün iri olmak, diri olmak Türkiye olma günüdür”  diye konuştu.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

CHP’li İnce: Hayır diyenlere terörist diyen terbiyesizdir

Hakime TORUN / ANKARA, (DHA) – CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce referanduma ilişkin yaptığı konuşmada, “6 Nisan’da evet diyenler de hayır diyenler de bu memleketin evladıdır. Evet diyenler de hayır diyenler de terörist değildir. Ama hayır diyenlere terörist diyen terbiyesizdir” dedi.

“BİR ANAYASA UCUBESİ ORTAYA ÇIKTI İMZA VERDİLER SONRA BİRİLERİ ÜSTÜNÜ DOLDURDU”

TBMM Eski Başkanı ve Basın Konseyi Yüksek Kurul Üyesi Hüsamettin Cindoruk referanduma ilişkin, “Bu anayasa değişikliği nereden çıktı? Kim bunun sahibi? Anayasa değişikliğine imza boş kağıda atıldı. Önce imza verdiler sonra birileri üstünü doldurdu. Kim doldurdu o da meçhul? Bir anayasa ucubesi ortaya çıktı. Başbakan şantiyeci. Tanımıyorum da kendisini. Konulsun ama bir şey desin. Anayasayı tarif etsin. Bir gemide 2 kaptan olur mu diyor? Başbakan gemiye hiç binmemiş. Gemide 3 kaptan olur. Makinist olur. Uçakta 2 pilot olmaz deniyor. Büyük uçakta 3 pilot da olur” ifadelerini kullandı.

“AK PARTİ İÇİNDE TANIDIKLARIM YÜZLERİ BİR KARIŞ. ŞAŞKIN BAKIYORLAR”

Cindoruk, “Böyle bir durumda başbakan katılanlar mutlu. Ama Ak Parti içinde tanıdıklarım yüzleri bir karış. Şaşkın bakıyorlar. Şantiye kültürü ile ortaya çıkmış olan savunmayı şaşkınlıkla izliyorlar” dedi.

“İŞ RABİA’YSA O ZAMAN BU ANAYASAYI GETİRMEYECEKSİN KARDEŞİM”

Cindoruk, “İş Rabia’ysa o zaman bu anayasayı getirmeyeceksin kardeşim” dedi.

“SEN CUMHURİYETÇİ DEĞİLSİN NİYETİN BAŞKA ATATÜRK’E VE İNÖNÜ’YE AYYAŞ DİYENLERSİNİZ”

Cindoruk, “Bu Cumhuriyet’ten benim şikayetim yok. Senin var. Sen Cumhuriyetçi değilsin çünkü senin niyetin başka. Ben Atatürkçüyüm sen değilsin. Atatürk’e ve İnönü’ye ayyaş diyenlersiniz” diye konuştu.

“TEK ADAM OLABİLECEK YETENEKTE KİMSEYİ GÖRMÜYORUM”

Cindoruk, “Bu iktidarın yapmak istediği başka bir şey var. Son günlerde dış politikada başımıza gelenlere bakarak söylüyorum. Türkiye’yi Avrupa Konseyi’nden koparmak istiyorlar. Türkiye’yi Avrupa değerlerinden koparmak istiyorlar. Hatta onların bizi ihraç etmelerini istiyorlar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden çıkmak istiyorlar. Avrupa Konseyi sabır gösteriyor. Bu anayasa değişikliği ile Türkiye büyük bir çatışma içine giriyor. Blok, yön değiştiriyor. Türkiye’yi siyasi İslam’ın değerlere doğru koşturmak istiyorlar. Sistem değişikliği ile tek adama bırakacağız. Karşı çıkıyorum ben tek adam olabilecek yetenekte kimseyi görmüyorum” diye konuştu.

“BU SİSTEM TAMAMEN KANDIRMACADIR, BİR AHLAKSIZ YAPIDIR”

CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce referanduma ilişkin yaptığı konuşmada, “6 Nisan’da evet diyenler de hayır diyenler de bu memleketin evladıdır. Evet diyenler de hayır diyenler de terörist değildir. Ama hayır diyenlere terörist diyen terbiyesizdir. Bir kararname ile başkent değişebilir.

Bu sistem tamamen kandırmacadır, bir ahlaksız yapıdır” dedi. Almanya ile olan toplantı krizine ilişkin İnce, “Bekir Bozdağ’ın Almanya’da konuşmasına izin vermemişler. Vallahi üzüldüm. Almanya’yı söz hakkı vermediği için kınıyorum. Ama Çanakkale’de Meral Akşener’in gittiği salonun elektriğini kesen Almanya’yı da kınıyorum. Merkel’i oradan da kınıyorum” dedi.

“BİR KARARNAME İLE BAŞKENT DEĞİŞEBİLİR”

CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce Ankara’da referanduma ilişkin konuştu. Elinde tuttuğu kağıdı salondakilere gösteren İnce, “Bakın bu bir kararname olsun. Boş bir kağıt aldım. Üstüne yazdım. Beni bir an için cumhurbaşkanı hayal edin. İleride olur belki” diyerek salondakilerle birlikte güldü. İnce, referandum ile birlikte değişecek olan anayasa değişikliğine ilişkin, “Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara değil, sizi kırmadım Yalova yazdım. Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Yalova’dır. Cumhurbaşkanı imzaladı. Resmi gazetede yayınlandı. İşte kararname bu. Böyle yönetilmek ister misiniz? İşte böyle. Herkes bu kararnameyi birilerine anlatısın” ifadelerini kullandı.

“BU SİSTEM TAMAMEN KANDIRMACADIR, BİR AHLAKSIZ YAPIDIR”

İnce, “Adından başlayalım bu sistem, tamamen bir yalan üzerine kuruludur. Tamamen bir kandırmacadır. Tamamen bir ahlaksız yapıdır. Başkanlıktı, cumhurbaşkanlığı sistemi oldu. Anket yaptırıyorlar millet başkanlığa hayır deyince, ismini değiştirdiler. Adı cumhurbaşkanlığı sistemi oldu. Bunun adı başkanlıktır” dedi.

“BAKARSIN ABİDİK, GUBİDİK BİRİSİ BAŞBAKAN OLUR’ DEMİŞ. BENCE İTİRAFÇI”

Başbakan Binali Yıldırım’ın referanduma ilişkin açıklamalarına değinen İnce, “Dün bir şey demiş ‘her türlü abidik, gubidik iş olur. Bakarsın abidik, gubidik birisi başbakan olur’ demiş. Bence itirafçı. İlginç bir adam. Kendi kendini imhaya meraklı. Meydanlarda, beni yok edin diye bağıran bir adam” dedi.

“BU ÜLKENİN SAĞCILARINDAN DAHA MERHAMETLİ, VİCDANLIYMIŞIZ”

İnce, “Şunu gördüm biz de bu ülkenin solcuları olarak bu ülkenin sağcılarından daha merhametli, vicdanlıymışız. Ben de bunu gördüm. Binali Yıldırım muhafazakar olduğunu söylüyor ya. Bence tarihini Osmanlı’yı bilmiyor. Bizim tarihimizde Atatürk varsa yanında İsmet paşa var. Hep bir ikinci adam var. Binlerce yıllık tarihimizde hep ikinci adam vardı. Düzenleme yapılamaz deniyor vesaire. Palavra. 16. madde 61 maddeyi değiştiriyor. Tek bir madde 61 maddeyi değiştiriyor” diye konuştu.

“YANINDA BÜLENT ARINÇ İLE SADULLAH ERGİN OTURUYORMUŞ. FETÖ’CÜ İTHAMI VAR. FOTOĞRAF GİZLENİYOR”

İnce, “Kaçak sarayda verilen her yemeğin fotoğrafı yayınlandı. Eski milletvekilleri ile bir yemek yediler. O fotoğraf piyasaya hiç çıkamadı. Benim kulağım deliktir. Yanında Bülent Arınç ile Sadullah Ergin oturuyormuş. Onlarla ilgili FETÖ’cü ithamı var ya. Hem yanına oturuyor oyunu alacak hem de kamuoyundan gizleyecek. Şu fotoğrafı açıklasalar da görsek. Bilip te buna evet denilmesi mümkün değil. Yüzde 1 bile evet çıkmaması lazım. Ya bilmiyorlar, kandırılıyorlar, tehdit ediliyorlar, zengin ediliyorlar ya da başka bir şey. Bir şey olması lazım” ifadelerini kullandı.

“REJİM, SİSTEM İKİSİ DE FRANSIZCA DEĞİL Mİ? AYNI DEĞİL Mİ?”

İnce, “Rejim değişiyor diyoruz yok sistem değişiyor diyorlar rejim ve sistem aynı şey değil mi? İkisi de Fransızca değil mi? Aynı değil mi?” dedi.

“BAŞBAKANLIĞA NE ZORLUKLARLA GELİNECEĞİNİ BİLMEDİĞİN İÇİN HAR VURUP HARMAN SAVUNUYORSUN”

İnce, “Sen zaten paritli cumhurbaşkanısın. Yanına da Binali Yıldırım gibi birini almışsın ‘feda olsun bir Ali değil bin Ali’ diyor. Babanın dükkanından getirmedin başbakanlığı. Babanın malı değil. 23 milyon oy almış Davutoğlu’nu attı kenara. 1200 delegenin oyu ile başbakan yaptı. Başbakanlığa ne zorluklarla gelineceğini bilmediğin için har vurup harman savunuyor feda ediyorsun. Eyalet sistemi kurabilir. Anında istediği zaman. Bakanlık kuracak. İstediği bakanlığın taşra teşkilatını kuracak. 3 milyon devlet memurunun bir imza ile görevine son verebilir. Ömür boyu olağanüstü haller ilan edebilir” açıklamasında bulundu.

“ÇANAKKALE’DE MERAL AKŞENER’İN GİTTİĞİ SALONUN ELEKTRİĞİNİ KESEN ALMANYA’YI DA KINIYORUM”

Almanya ile olan toplantı krizine ilişkin İnce, “Bekir Bozdağ’ın Almanya’da konuşmasına izin vermemişler. Vallahi üzüldüm. Tabiki konuşsun. Ben Alman hükümetinin yerinde olsam, bunalar ne yaparım biliyor musunuz? Derim ki AKP, 13.3.2008 yılında bir kanun çıkarmış. Almanya belki kesin demiştir bunları biliyor ya. Kanunun maddesinde diyor ki yurt dışında, yurt dışı temsilciliklerinde ve gümrük kapılarında propaganda yapılamaz. Kanun var. Bu siyasi partilere ve adalet bakanlığına bildirilmiş. Bekir’e bildirmiş. Almanya’yı söz hakkı vermediği için kınıyorum. Ama Çanakkale’de Meral Akşener’in gittiği salonun elektriğini kesen Almanya’yı da kınıyorum. Merkel’i oradan da kınıyorum. Bayrampaşa’da Muharrem İnce’ye meydanı vermeyen Almanya’yı da kınıyorum. TRT’de muhalefete küfrettirip, AKP borazanlığı yaptırdığı için Merkel’i bir kez daha kınıyorum. Sen Türkiye’de muhalefete neler yaptır mı yorsun?” ifadelerini kullandı.

İnce, “Evet çıkarsa referandumda, yapayalnız bir Türkiye oluruz. Beyin göçü olur. Batarız. Uzlaşma yoksa, çıkar varsa bu ülke tam bir rüşvet ülkesi olur” dedi.
Kaynak: Hürriyet

Erdoğan: Keşke bu değişikliği 1990’lı yıllarda gerçekleştirseydik

Gurbet GÖKÇE- Engin ÖZMEN- Mehmet YİRUN- Ruhan YALÇIN/TEKİRDAĞ, (DHA) – CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, anayasa değişikliğini daha önce yapılması gerektiğine belirterek, “Keşke bu değişikliği 2007 yılında yapabilseydik. 27 Nisan bildirisi yayımlanmadan, 367 rezaleti yaşanmadan keşke yapabilseydik. O rezaletleri yaşadığımız için işte bunu yapıyoruz şimdi. Neler çektirdiler bize neler. Hatta keşke bu değişikliği 2001 krizi olmadan önce gerçekleştirmiştik olsaydık. Keşke bu değişikliği 1990’lı yıllarda gerçekleştirseydik” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tekirdağ’da valilik önünde düzenlenen toplu açılış törenine katıldı. Toplam yatırım bedeli 762 milyon lira olan 36 ayrı eserin açılışını gerçekleştiren Erdoğan, “Tekirdağ’ın kahraman evlatları DEAŞ’lı, PKK’lı sürülere mekanlarını dar ediyor. 15 Temmuz gecesindeki demokrasi destanında Tekirdağlı yiğitlerin de kanı, canı, emeği var. Sizler göğsünüzü siper ettiniz. Size F-16’lar, tanklar, toplar, helikopterler sökmedi. Ben bu vatan için gözünü kırpmadan şahadete koşan tüm Tekirdağlı şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına sabırlar temenni ediyorum. Ayrıca gazilerimize de şifalar diliyorum” dedi.
Anayasa değişikliği referandumuna değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Önümüzü hep gensorularla, güven oylamalarıyla kesmek istediler. Eğer biz dik durmasaydık, bu yaptıklarımızı bize yaptırmazlardı. Ama biz dik durduk. Şimdi bu ‘Hayır’ diyenlere soracaksınız; neden, niye? Ne diyor? ‘Gençlerimiz için hayır’. Doğru diyor doğru; çünkü Kandil’e 14, 15, 16, 17, 18 yaşındaki gençlerimizi bunlar götürdü. O genç kızlarımızı oralara bunlar götürdü. Onlara silahlı eğitimi Kandil dağlarında onlar verdi. Ondan sonra bunları şehirlere indirip, öğrettikleri el yapımı bombalarla şehirlerde bunlar ne yazık ki ölüm kustular. Kan kustular. Şimdi talimat veriyorlar dağdan, ‘oyumuz hayır’. Unutmayın, ‘Kişi sevdikleriyle beraber haşrolunacaktır.’ Eğer ‘hayır’ diyenlerle beraber hareket ediyorsan yolun açık olsun; ama biz diyoruz ki 18 yaşındaki gencim parlamentoya girecek. Gençlerimizin önünü, ufkunu açacağız. Biz bunun peşindeyiz.”
“TBMM’NİN YETKİLERİ AYNEN KENDİSİNDE”
Konuşmasında muhalefetin ‘Meclis’in yetkileri elinden alınıyor’ eleştirisine yanıt veren Erdoğan, “Artık güçlenen bir Türkiye var. Lider ülke olma yolunda bir Türkiye var. Öyleyse biz 16 Nisan’ı çok daha farklı bir neticeyle yönetim sistemindeki bir değişiklikle geleceğe sıçrama yaparak, yürümemiz lazım” dedi.
Erdoğan, önlerindeki barikatları, engelleri aşacaklarını belirterek, “Ne diyorlar? ‘TBMM’nin yetkileri alınıyor’. Yalan. TBMM’nin yetkileri aynen kendisinde. Alınan var. Ne? Artık öyle eskisi gibi akşam yat, sabah kalk; alsana bir gensoru. Gensoruyu kim verecek? Gensoruyu millet verecek millet. Asıl gensoru sahibi millet. İşi gerçek sahibine havale ediyoruz. Yoksa parlamento yine denetleme görevini aynen sürdürecek. Yeri gelecek soruşturma, bütün bunları yine yapacak. 16 ayda bir hükümet kuruldu. Hükümetler geldi, gitti. Soruyorum sizlere; 16 ayda bir hükümetlerin kurulduğu bir ülkede istikrar, güven olur mu?” diye konuştu.
“DOĞRU KONUŞ, NİYE DOĞRU KONUŞMUYORSUN?”
‘Tek adam’ eleştirilerine de cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne diyorlar? ‘Tek adam istediği gibi seçime götürecek’. Gene yalan. Cumhurbaşkanı eğer seçime gitme gereğini duyuyorsa o zaman aynı şekilde parlamento da seçime gidecek. Bunu hiç konuşmuyorlar. Parlamento ve cumhurbaşkanı aynı günde seçimi yapılacak. Doğru konuş. Niye doğru konuşmuyorsun? Bunu söylemiyor. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Bunlarınki tutmuyor, Allah’ın izniyle de tutmayacak” dedi.
“1.5 YILDA 3 BİN DEAŞ’LI, 10 BİN PKK’LI ETKİSİZ HALE GETİRDİK”
Terörle mücadelede kararlılık vurgusu yapan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eskiden terörle mücadelede, belli odaklardan icazet almadan adımlar atılamıyordu. Öyle bir ülke vardı. Ama bugün Cudi’den Cerablus’a, Gabar’dan El Bab’a kadar gereken her yerde operasyon yapan bir Türkiye var. İzin mizin almak diye bir şey yok. Artık dostuna güven veren, terör örgütlerine korku salan bir Türkiye var. Nereye saklanırlarsa saklansınlar, inlerine giriyoruz ve orada imha ediyoruz. Son 1.5 yılda 3 bini aşkın DEAŞ’lı, 10 bin de PKK teröristini etkisiz hale getirdik. FETÖ terör örgütünün kamudaki militanlarını tek tek belirleyip, hukuka teslim ettik. Devam ediyoruz. Şehitlerimizin kanını yerde bırakmadık, bırakmayacağız. Terörün kökünü kurutana kadar da bu mücadelemizi sürdüreceğiz. Hiç endişe etmeyin.”
“ONLARIN VAR DEDİĞİ ŞEYLERİN HİÇBİRİ BU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDE YOK”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, muhalefetin ‘Ne istediniz de yapamadınız?’ sorusuna yanıt verirken CHP’yi suçlayarak şöyle dedi:
“Bunlar yeterli değil, bunlar buna alışmış; çünkü dertleri yok. 15 yıl boyunca, bunlar balık hafızalı olduğu için, bütün hizmetleri engellemeye çalıştılar. Ayağımızın altına karpuz kabuğu koyan kendileri gibi değilmiş diye üste çıkmaya çalıştılar. Yapılan yollara, hastanelere, köprülere mani olmak için mahkeme mahkeme dolaşan bunlar değil miydi? Meclis’i gensorularla, önergelerle kilitlemek isteyenler bunlar değil miydi? Milletin kürsüsünü işgal edenler bunlar değil mi? Kendini kürsünün mikrofonuna zincirle bağlayanlar bunlar değil mi? Bakıyorsun milletvekilinin ayağını ısırıyor, öbürü bir bayan milletvekilinin saçlarını yolmaya kalkıyor. Bunlar değil mi? Bir anayasa değişikliği metnine bakıyorum, bir de metin konusunda muhalefetin söylediklerine; inanın arada en küçük ilişki yok. Onların var dediği şeylerin hiçbiri bu anayasa değişikliğinde yok.”
“ÖNCE 18 MADDELİK METNİ OKUYUN”
Anayasa değişikliğine ilişkin 18 maddelik metnin, referandum için ‘Evet’ ve ‘Hayır’ diyenleri dinlemeden önce, okunmasını isteyen Erdoğan, “Buradan 80 milyon vatandaşımızın tamamına sesleniyorum. Lütfen, ‘Evet’ diyenleri de ‘Hayır’ diyenleri de dinlemeden önce açın, şu 18 maddelik metni bir okuyun. Sonra başkalarına kulak verin. İşte o zaman kimin doğru kimin yanlış söylediğini çok açık şekilde göreceksiniz. Biz 18 yıldır bunların ağzına baksaydık, inanın hiçbir iş yapamazdık” dedi.
Referandumun yapılacağı 16 Nisan günü kurulacak sandıkların çok önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, “16 Nisan halk oylamasında büyük ve güçlü Türkiye’ye giden yolu genişletiyor, kolaylaştırıyoruz. Cumhurbaşkanlığı sistemi bir şahsın veya partinin değil, 80 milyonluk Türk milletinin projesidir. Diyorlar ki ‘tek adam.’ Ne tek adamı, ne alakası var? Ben kimim? Ben bir faniyim. 16 Nisan’a çıkacağıma dair elimde garantim var mı? Biz sistem diyoruz, sistem. Sistem bakidir. Şu anda bir ‘rejim değişikliği’ safsatası çıkardılar. Böyle bir şey yok. İlk önce ben karşılarında dururum. Biz, sistem değişikliği yapıyoruz. 200 yıldır bu ülkede sıkıntımız buydu. Şimdi bunu hallediyoruz inşallah. Kimse bunu Tayyip Erdoğan’ın sorunu gibi anlatmasın. Tayyip Erdoğan, bu ülkede hiçbir zaman baki olan bir güç gibi kendini takdim etmedi” diye konuştu.
Bugün gündeme getirdikleri değişikliğin daha önceden yapılması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Keşke bu değişikliği 2007 yılında yapabilseydik. 27 Nisan bildirisi yayımlanmadan, 367 rezaleti yaşanmadan keşke yapabilseydik. O rezaletleri yaşadığımız için, işte bunu yapıyoruz şimdi. Neler çektirdiler bize neler. Hatta keşke bu değişikliği 2001 krizi olmadan önce gerçekleştirmiştik olsaydık. Keşke bu değişikliği 1990’lı yıllarda gerçekleştirseydik. Keşke rahmetli Menderes ve arkadaşlarının hazin sonuyla neticelenen 1960 darbesi gerçekleşmeden böyle bir sisteme geçseydik. İşte o zaman bugün yaşadığımız tartışmaların hiçbirine gerek kalmayacaktı. Burada sorulması gereken soru ‘Niçin şimdi?’ sorusu değil, ‘Niçin bu kadar geciktik?’ sorusu olmalı. Bu gecikmede şayet bizim de payımız varsa bize onun hesabı sorulmalıdır.”
“35 YILDIR BU ÜLKEDE NİÇİN TERÖR VAR?”
Parlamenter sistemin terörü önleyemediğine vurgu yapan Erdoğan, “Mevcut sistem tüm dertlere deva idiyse bunca sorunu, bunca krizi, bunca çatışmayı biz neden yaşadık? 35 yıldır bu ülkede niçin terör var? Maddi, manevi bunca bedeli niçin ödedik? Benzer şartlarda yola çıktığımız ülkeler fersah fersah önümüze geçmişken, biz hala aynı sistemde ısrar ederek, onlara nasıl yetişeceğiz? Bizden önce siz vardınız. Bu sistem vardı. Niçin başarılı olmadınız? Biz geldik, 1’e 5 katladık. Sistemden değil, o bizim şahsımızdan kaynaklandı. 94 yıllık cumhuriyet ve 200 yıla yaklaşan parlamenter sistem uygulamalarında elde ettiğimiz tecrübeler ortada. Onun için bir yönetim reformu gerekiyor” dedi.
Farklı siyasi partilere oy veren vatandaşlara, anayasa değişikliği referandumu için çağrıda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ana muhalefet partisi bu süreçte görevini bir kez daha yerine getirmemiştir. Yönetim sistemi değişikliğine ana muhalefet hiçbir zaman katkı vermemiştir. Sağ olsun MHP, burada AK Parti ile el ele vermek suretiyle referandum için gerekli 339 oy parlamentodan çıkmıştır. Parlamento görevini yaptı. Ben buradan tüm Türkiye’ye sesleniyorum. AK Parti’ye, MHP’ye, CHP’ye, HDP’ye, Saadet Partisi’ne, BBP’ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum. Gelin, el ele verelim. Ve 16 Nisan’da bu ülkenin kaderini değiştirecek ‘Evet’ oyuyla geleceğe yürüyelim” dedi.
‘BAŞKAN ERDOĞAN’ SLOGANLARI
Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Kadir Albayrak, toplu açılış töreninde ilk konuşmayı yaptı. Başkan Albayrak’ın konuşması sık sık, ‘Başkan Erdoğan’ sloganları ile kesildi. Kısa bir selamlama konuşması yapan Albayrak, 15 Temmuz darbe girişiminde Tekirdağ halkının devletinin, vatanının yanında olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı daha sonra Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Tekirdağ Valisi Mehmet Ceylan, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak ve milletvekilleriyle birlikte toplu açılışı gerçekleştirdi.
Erdoğan’ın mitingi nedeniyle Tekirdağ’da sıkı güvenlik önlemleri alındı. Valilik önündeki alandaki binaların çatılarına keskin nişancılar konuşlandırıldı. Bir polis helikopteri havadan sürekli uçuş gerçekleştirdi. Alana giren herkes tek tek üst aramasından geçirildi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gençlerimizin önünü açacağız

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkede hiç olmaz denilen bir dönemde 15 Temmuz’da tankla, F-16’larla darbe girişimi yaşandığını hatırlatarak, “Siz ne kadar uyumlu olursanız olun meclisi bombalıyorlar” dedi.

“Şahadete inananlar için ölüm bir hiçtir, toprak bir hiçtir”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Değerli kardeşlerim sizleri hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Buradan Tekirdağ’ın tüm ilçelerindeki kardeşlerime ahde vefaları için teşekkür ediyorum. Tekirdağ’a en son 2015 Mayıs ayında ziyaret etmiştim. Tekirdağ yerinde durmuyor, yeni eserlerle büyümeye devam ediyor. Trakya bölgesinin adeta çekim merkezi, öncü şehri. Tekirdağ sadece ticaretle, tarımla değil aynı zamanda terörle mücadelede de destan yazıyor. DEAŞ’ın, PKK’ın, FETÖ’nün teröristlerine her yeri dar ediyor. Aynı şekilde 15 Temmuz’da bağımsızlıktan yana olduğunu tüm dünyaya duyurdu. O gece Tekirdağ yiğitlerinde kanı, canı emeği var. Sizlerle iftihar ediyorum. Milletimle iftihar ediyorum. Sizler göğsünüzü siper ettiniz. Size tanklar, toplar, F-16 sökmedi. Sizler çünkü bir şeye inanıyordunuz. Şehadete inananlar için ölüm bir hiçtir. Şehadete inananlar için toprak bir hiçtir” dedi.

“Tekirdağ şehir hastanesini kazanacak”

“Ben bu vatan için, bu milletin istikbali için gözünü kırpmadan şehadete koşan tüm şehitlerimizi ve onların şahsında tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tekirdağ yanımızda oldukça evelallah hiç kimse bizi yolumuzdan döndüremeyecektir. Tekirdağlı yiğitlerle bu ülkeye kurulan tuzakların hepsi bozulacaktır. 762 trilyon TL olan 36 eserin ve hizmetin toplu açılışını yapıyoruz. Eğitimden, sağlığa birçok eserin resmen açılışını yapıyoruz. Adliye binaları, hastaneler, gençlik merkezi projeleri, kültür merkezi projeleri, içme suyu ve kanalizasyon projeleri, atık su arıtma tesisleri, taşkın koruma projelerini bitiriyoruz. Bütün bu adımlarla beraber yapacağımız daha çok şeyler var. En önemli adım Tekirdağ şehir hastanesi, yapacak firma belli oldu bir an önce inşaata başlayıp Tekirdağ şehir hastanesini kazanacak. Biz iş ürettik, birileri de laf üretti. Taş üstüne taş koymaya devam edeceğiz. Sizler buna layıksınız. Türkiye buna layık” diye konuştu.

“Gençlerimizin önünü, ufkunu açacağız”

Yıllarca, TBMM’nin gensorularla, güven oylamalarıyla işlemez haline getirilmeye çalışıldığına değinen Erdoğan, “Hani parlamenter sisteminiz vardı yürümedi, yürümez. Önümüzü gensorularla, güven oylarıyla kesmek istediler. Ama biz dik durduk. Biz hiçbir beşeri gücün karşısında eğilmedik, eğilmedik. Biz sadece Allah’ın huzurunda rükuda ve secdede eğiliriz. Şimdi bu hayır diyenlere soracaksınız? Neden, niye? Ne diyor biliyor musunuz gençlerimiz için hayır. Çünkü kandile 14-15-16 yaşındaki gençlerimizi, genç kızlarımızı onlar götürdü. Onlara silahlı eğitimleri onlar verdi. Sonra onları şehirlere indirip el yapımı bombalarla ölüm küstüler. Şimdi talimat veriyorlar dağdan oyumuz hayır. Unutmayın kişi sevdikleri ile beraber haşır olacaktır. Eğer hayır diyenlerle beraber olacaksan yolun açık olsun. Biz 18 yaşına indiriyoruz. Seçmeye evet dediniz biz diyoruz ki seçilmeye de evet. Avrupa da oluyor da bizde niye olmasın. Bu şekildeki uygulama dünyanın birçok ülkesinde var. Gençlerimizin önünü, ufkunu açacağız. Onlara şunu söyleyeceğiz, bak senin ecdadın fatih 21 yaşında bir çağı açtı bir çağı kapattı. Buna hazır mısın? Derslerine de çok çalışacaksın, sosyal hayatına hazırlayacaksın, buyur sana devlet yönetimi diyeceğiz. 21 yaşında CEO’lar var. Bizim çocuklarımızda olacak” dedi.

“16 ayda bir hükümet kurulan bir ülkede istikrar olur mu?”

14 yıllık istikrar ve iktidar dönümünde gelinen noktaları özetleyen Erdoğan, “Ben sizlere inanıyorum. Öyleyse kalan 41 günde kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Hiç gevşeme yok. Çok koşacağız. Evlatlarımız çok daha modern bir ülkede yaşasın diye bu gayretleri gösteriyoruz. Ülkemiz için çalışıyor, ter döküyoruz. 23,5 milyar dolar IMF’ye borç vardı, şimdi ise sıfır. Merkez Bankası 27,5 milyar dolar döviz rezervi vardı şimdi 127 milyar dolar seviyelerinde. Nereden nereye. Artık güçlenen bir Türkiye var, lider bir Türkiye var. Önümüzdeki barikatları aşacağız. TBMM’nin yetkilileri alınıyor diyorlar, yalan. Evet alınanlar var, akşam yat sabah kalk al sana bir gensoru. Gen soruyu artık millet verecek. Şimdi biz diyoruz ki ey millet ol bu yetkiyi sen kullan. 5 yılda bir sandığa gidecek, memnunsa devam değilse hadi diyecek. Asıl sahibine devrediyoruz. Parlamento yine denetleme, soruşturma görevlerini yerine getirecek. Bu ülke de 16 ayda bir hükümet kuruldu. Şimdi 16 ay da bir hükümet kurulan bir ülkede istikrar, güven olur mu? Şimdi hem istikrar hem güven için seçimlerin 5 yılda bir yapılması için evet mi?” ifadelerini kullandı.

“Cumhurbaşkanı da meclis de aynı anda seçime gidecek”

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarında ‘tek adam’ benzetmesi ile ilgili yakıştırmalarına karşılık veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tek adam istediği gibi seçime götürecek diyorlar, gene yalan. Bakın Cumhurbaşkanı seçime gitme gereği var diyorsa, aynı şekilde parlamentoda seçime gidecek. Doğru konuş ya doğru konuş bunu neden söylemiyorsun. Aynı anda her ikisinin de seçimi yapılacak. Ama yalancının mumu yatsıya kadar. Bunların ki tutmuyor” dedi.

“Terörün kökünü kurutana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz”

Erdoğan, ‘Artık dostuna güven veren, terör örgütlerine de korku salan Türkiye var’ diyerek, şunları kaydetti:

“Bütün bu adımlarla beraber derdimiz ne biliyor musunuz? Attığımız adımlarla çok daha hızlı gidelim istiyoruz. 2002’nin sonu kasım ayında 26 havalimanı vardı, şimdi 55 havalimanı var. 76 tane üniversite vardı şimdi 181, üniversitesi olmayan il kalmadı. 79 senede 6 bin 100 bölünmüş yol vardı, 14 yılda 18 bin kilometre bölünmüş yol ilave ettik. Hızlı tren çalışmaları da devam ediyor. Köprü ile Tekirdağ bir başka olacak. Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlıyoruz. Bu adımlar Türkiye’ye adeta çağ atlatıyor. Savunma sanayinde yüzde 80 dışa bağımlılıktan kurtulduk. İnsansız hava araçlarımızı kendimiz yapıyoruz. İnsansız hava araçlarımızla terörle mücadele ediyoruz. Eskiden terörle mücadele de belirli odaklardan icazet almadan hareket edilemiyordu. Şimdi izin almak yok, artık dostuna güven veren, terör örgütlerine bir korku salan Türkiye var. Nereye saklanırsa saklansınlar inlerine giriyoruz. 3 bin DEAŞ’lı, 10 bin PKK’lı, FETÖ’nün kamudaki elemanlarını tespit edip, hukuka teslim ediyoruz. İnşallah terörürün kökünü kurutana kadar bu mücadelemizi sürdüreceğiz.”

“Evet ya da hayır demeden önce 18 maddeyi okuyun”

Trakya Bölgesi’nde, 2002 yılından bu yana 14 milyar TL’lik yatırımların tamamlandığını hatırlatan Erdoğan, “Eğitim, ekonomi, sağlık, ulaşım, adalette 14 milyar TL’lik hizmeti Trakya’da topyekün yapıyoruz. 15 yıl boyunca bunlar balık hafızalı olduğu için bütün hizmetleri engellemeye çalıştılar. Yapılan hizmetlere mani olmak için mahkeme mahkeme dolaşan bunlar değil mi? Milletin kürsüsünü işgal edenler, kendisi kürsüye zincirle bağlayanlar bunlar değil mi? Bunlar birini ısıran diğerinin saçını yolmak isteyen değil mi? 80 milyona sesleniyorum, evet diyenleri de hayır diyenleri de dinlemeden önce 18 maddelik belgeyi okuyun. O zaman kimin doğru yanlış söylediğini açık bir şekilde göreceksiniz. Bizim hedeflerimiz var. Biz, Yunus gibi yaradılanı severiz, yaradandan ötürü şeklinde severiz” dedi.

“Şimdi vitesleri yükseltme zamanı”

Dünya ülkelerinin bir değişim, dönüşüm içerisinde girdiğini ve bu değişime mutlaka Türkiye’nin de ayak uydurması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “Şimdi vitesleri yükseltme zamanı, daha hızlı yürüyeceğiz, değişim sürecini kaçırırsak yarım asır geride kalırız. Bunun vebalini ödeyemeyiz. 16 Nisan halk oylamasında büyük Türkiye için her şeyi kolaylaştırıyoruz. Cumhurbaşkanlığı projesi 80 milyonun projesidir. Bunlar ikide bir tek adam diyorlar. Ben faniyim 16 Nisan’a çıkmaya garantim var mı? Biz sistem diyoruz, sistem. Bir rejim değişikliği saftasası çıkardılar. İlk önce ben karşı durdum. Tayyip Erdoğan bu ülkede baki olan bir güç gibi kendini takdim etmedi. Çünkü biz her an ölecekmiş gibi dünyaya, hiç ölmeyecekmiş gibi uğruya çalıştık. Birileri kendi aralarında fısıldaşarak, böyle bir değişikliğe ne gerek var diyorlar. Bizde diyoruz ki keşke 2007’de yapabilseydik. Keşke bu değişikliği 2001 krizi olmadan önce, keşke bu değişikliği 1990 yıllarda gerçekleştirseydik. Zaten biraz daha geri gidince 1980 yıllarında darbeye maruz kalmadan geçseydik, keşke 1960 darbesi gerçekleşmeden rahmetli Menderes’in yaşadıkları olmadan bu sisteme geçseydik. Niçin şimdi sorusu değil ? Niçin bu kadar geciktik? Sorusu sorulmalı” dedi.

“Ne kadar uyumlu olursanız olun meclisi bombalıyorlar”

Türkiye’de tüm çevreler tarafından hiç beklenilmeyen bir dönemde askeri darbe girişiminin yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “35 yıldır bu ülkede niçin terör var. Maddi, manevi bunca bedeli niçin ödedik. Beraber yola çıktığımız ülkeler niçin bizden fersah fersah öndeler. Biz geldik 1/3, 1/5 katladık. Sistemden değil, bizim şahsımızda yaşandı. Anayasalar fırlatılıyordu, kurlarda yüzde 40 oynamalar oluyordu. Cumhurbaşkanıyla, başbakanıyla, tüm kadrolarıyla Türkiye aynı yönetim içerisinde, buna rağmen neden sistem değişikliği istiyoruz, dertsiz başımıza dert alıyoruz. Bir yönetim reformu, bu gerekiyor. Bu ülke hiç olmaz denilen bir dönemde 15 Temmuz’da tankla, F-16’larla darbe girişimi yaşadık. Siz ne kadar uyumlu olursanız olun meclisi bombalıyorlar” diye konuştu.

“CHP bu süreçte bir kez bile görevini yerine getirmemiştir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi’nin yönetim sistemi değişikliğine hiçbir zaman destek vermediğini hatırlatarak, “Ana muhalefet partisi bu süreçte bir kez daha bir kez bile görevini yerine getirmemiştir. Yönetim sistemi değişikliğine hiçbir zaman katkı vermemiştir. Sağ olsun MHP destek vererek, parlamentodan geçmiştir. Gelin 16 Nisan’dan bu ülkenin kaderini değiştirecek evet oyuyla geleceğe yürüyelim. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep beraber Türkiye olacağız. 16 Nisan şimdiden hayırlı olsun diyorum” dedi.
Kaynak: Hürriyet

HDP’li Özsoy: Membiç ve Rakka iç siyasi malzeme olarak kullanılıyor

Mesut BUDRAÇ/ BİNGÖL, (DHA)- HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Hişyar Özsoy, Türkiye’nin Suriye’de Membiç ile Rakka’ya girmesinin bir karşılığı olmadığını belirterek, “Membiç’e, Rakka’ya Türkiye’nin girmesi mümkün değil. Çünkü bunun hiçbir karşılığı yok. İç siyasete biraz malzeme olarak kullanıyorlar” dedi.
Partisinin Bingöl İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy, Türkiye’nin dış politikası, referandum ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde Peşmerge ile PKK’lılar arasında yaşanan gerginliği değerlendirdi. HDP’li Özsoy, partisinden bir heyetin daha önce iki kez Barzani ile görüştüğünü hatırlatarak, “Kendisinin buraya geldiği gün, acaba seçime destek vermek için mi geliyor diye düşünüldü. Seçim ve referandum gelip geçici şeyler. Aynı gün Neçirvan Bazani’nin Şam’da Esad ile görüşmeye gittiğini duyuyoruz. Başka işler pişiriliyor orada. Çok sonuç alabileceklerini düşünmüyorum” dedi.
Türkiye’nin Rakka ve Membiç’e girmesi ile ilgili konuşan Özsoy, bunun mümkün olmadığını belirterek şunları söyledi:
TÜRKİYE’NİN GİRMESİ MÜMKÜN DEĞİL
“Türkiye’nin hem Suriye’de Membiç üzerinden saldırı durumunu, hem de Suriye’de Kürtler’in durumunu zayıflatmak için, ikili askeri yapı ortaya çıkarmak için eğittiği bazı Peşmergeler var. Davutoğlu da bunları teftişe gitti. Ve bir şekilde Rojova’da ikili bir askeri yapı çıkarırsa, orda da örgütlerin bir daha yan yana gelmemelerinin hesabını yapıyorlar. Ve Başika’dan çıkarılan askeri götürüp, bir şekilde Şengal’e yerleştirmek istiyorlar. Başka, daha büyük siyasetler bu işin içerisinde. Sonuç alacaklarını da düşünmüyoruz. Membiç’e, Rakka’ya Türkiye’nin girmesi, mümkün değil. Bunun hiçbir karşılığı yok. İç siyasete biraz malzeme olarak kullanıyorlar. MHP’lilere karşı oradan, ‘ulusal duyguları kabartabilir miyiz’ gibi algı içerisindeler. Membiç’te Amerika askerleri var. Oraya Türkiye giremez. Şimdi Esad güçleri girmiş, bazı bölgelere, bazı köylere giriyor. Doğrusu Suriye Demokratik Güçleri ile Türkiye arasını bloke etmeye çalışıyorlar. Zaten Esad güçleri, Rakka’ya giden yolları kapatmış. Membiç’e Türkiye’nin gitmesi mümkün değil. Biraz gerilim arttırarak, taciz ateşleriyle ne yapıp, edip biraz daha taviz koparmaya çalışacaklar. Şunu da biliyoruz; El Bab’ın rejime teslim edilmesi konusunda Türkiye pazarlıklar yapıyor. İran’ın da söylediği şu; ‘siz getirin El Bab’ı rejime teslim edin, biz Suriye Demokratik Güçlerine karşı ortak operasyon yapalım’ teklifi bile İranlılar’dan gitti. At izi it izine karışmış, kim kimi ne zaman satıyor, hiç belli değil.”
HDP’li Özsoy, tutuklanan eş başkanlar, milletvekilleri ve belediye başkanları hakkındaki fezlekeleri hazırlayanların FETÖ’den yargılandığını hatırlatarak, “3 bin arkadaşımızı, 2 eş başkanımızı, 13 milletvekilimizi, 89 belediye başkanımızı cezaevine atmış. Bizim eş başkanlarımızın, bizim vekillerimizin, belediye başkanlarımızın tutuklanmasını gerekçe gösteren o fezleke ve iddianamelerin yüzde 90’ını hazırlayanlar, o savcı ve hakimler şu an FETÖ’den içerde” diye konuştu.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

Bakan Çavuşoğlu: Seçim öncesi tartışmalarda olgunluk yok

Ahmet ACAR/DEMRE (Antalya), (DHA) – DIŞİŞLERİ Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, referandumda ‘Hayır’ diyeceklerin çok rahat, ‘Evet’ diyeceklerin ise ciddi bir baskı altında olduğunu belirterek, “Arda Turan’ı linç ettiler. Esasen bizdeki problem şu; seçim öncesi tartışmalarda olgunluk yok. Seçim günü gayet şeffaf, demokratik, olgun bir seçim günü yaşıyoruz. Keşke seçim öncesinde aynı olgunluğu gösterebilsek” dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Demre İlçesi’nde yaptırılan öğrenci yurdu, İmam Hatip Ortaokulu, anasınıfı ve diğer yatırımların açılışının yapıldığı programa katıldı. Anayasa değişikliği referandumuna ilişkin konuşan Bakan Çavuşoğlu, “Anayasa değişikliğinin gerçek amacı, devletin ve milletin bekasını sağlama almak. Sistemi sağlama almak. Bugünkü sistem, geçmişte birçok olaylar yaşadık, geleceğimizi garanti etmiyor. Her şeyden önce devlette çift başlılık olmaz. Her yetkiye sahip iki kişi olmaz. Değişik kademeler olur. Bakanlar Kurulu’nun başında bir kişi olur. Bugünkü sistemde Başbakan Bakanlar Kurulu’na başkanlık yapıyor. Cumhurbaşkanı da yapıyor. İkisinin de yetkisi var. Bakanlar Kurulu’na bir kişinin başkanlık yapması gerekir. Bunun suçlusu biz değiliz. Bunu 12 Eylül’den sonra anayasayı yazanlar yaptı. Kendilerine güç devşirmek için yaptılar. Bu sistem kardeşi kardeşe kırdırır. Bu kadar yetki iki kişide olursa bu kavga bitmez” dedi.
‘CUMHURİYETİN EN BÜYÜK SAVUNUCUSU BİZİZ’
Yeni sistemde cumhurbaşkanının yüzde 50 artı 1’le seçileceğini aktaran Bakan Çavuşoğlu, “Bu istikrar demektir. Halk verecek oyu. Bu millet kimi seçeceğini, kime oy vereceğini bilir. Bugün ‘hayır’ diyenler de biliyor ki bu millet onları bir daha iktidara getirmez. ‘Cumhuriyet elden gidiyor’ diyorlar. Cumhuriyetin en büyük savunucusu biziz” diye konuştu.
‘CHP’NİN İÇİNDE PKK’YI DESTEKLEYENLER VAR’
Bakan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
“FETÖ’nün, PKK’nın, DEAŞ’ın, DHKP-C’nin ‘Hayır’ dediği yerde siz ne dersiniz, Demre ne der, ‘Evet’ der. Bu bölücüler, terör örgütleri neden ‘Hayır’ diyor? Düşünün. Çünkü güçlü Türkiye’de bunların yeri yok. Çukurcuların yeri yok. O çukurcuları kahraman askerlerimiz, kazdıkları tünellere gömüyor bunları. Dağda, taşta bunları yok ediyoruz. Bunlar güçlü Türkiye’yi istemediği için ‘Hayır’ diyor. Benim CHP’lilere saygım var. Ama CHP’nin içinde PKK’yı destekleyen milletvekilleri var. Bunlara saygım yok. Daha da vahimi CHP’nin içinde önseçimle gelmiş DHKP-C’li milletvekilleri var. Buna da saygım yok. Bizim gerçek milliyetçiler ‘Evet’te birleşiyor. MHP’ye bazı nedenlerle küsmüş vatandaşlarımızın, FETÖ’yü, terör örgütlerini sevindirecek bir tavır içine girmelerini arzu etmeyiz.”
DOMATES İHRACATI
Bakan Çavuşoğlu’nun konuşmasının ardından açılışlar yapıldı. Tören sonrası bir domates serasına giden Bakan Çavuşoğlu, domates yiyerek 10 Mart’ta Rusya’ya yapacağı ziyarette domates ihracatının önündeki engelleri kaldırmak için görüşmeler yapacağını söyledi. Bakan Çavuşoğlu serada organik domates üretimi hakkında da bilgi aldı.
‘HANİ DEMOKRASİ, HANİ ÖZGÜRLÜKLER’
Bakan Çavuşoğlu, Demre programı öncesi Kaş Belediye Başkanlığı tarafından belediye bahçesinde verilen kahvaltı programına katıldı. Hollanda’da referandum etkinliğine izin verilmemesini eleştiren Çavuşoğlu, “İşte Hollanda, o da demiş ‘Bizim kamu alanımızda siz kampanya yapamazsınız’ ne demek yapamazsınız? Hani demokrasi, hani özgürlükler, hani ifade özgürlüğü, bize ders veriyorsunuz ya. Hani toplanma özgürlüğü. Bu mu sizin demokrasi anlayışınız? Hiç kusura bakmayın, hiçbiriniz bizi engelleyemezsiniz. İstediğimiz yere de gideriz, vatandaşımızla da buluşuruz, toplantımızı yaparız” dedi.
‘SEÇİM ÖNCESİ TARTIŞMALARDA OLGUNLUK YOK’
Referandumda ‘Hayır’ diyeceklerin çok rahat, ‘Evet’ diyeceklerin ise ciddi bir baskı altında olduğunu kaydeden Bakan Çavuşoğlu, “Arda Turan’ı linç ettiler. ‘Ben buna inanıyorum, güçlü Türkiye istiyorum, Evet diyorum’ diyor. Öteki de ‘ben böyle düşünüyorum Hayır diyorum’ diyebilir. Esasen bizdeki problem şu; seçim öncesi tartışmalarda olgunluk yok. Seçim günü gayet şeffaf, demokratik, olgun bir seçim günü yaşıyoruz. Keşke seçim öncesinde de aynı olgunluğu gösterebilsek. Bugüne kadar Türkiye’deki seçimlerin hepsi demokratik, şeffaftı” diye konuştu.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

Küçükçekmece’de kaz eti festivali

 

 

Erhan TEKTEN/İSTANBUL, (DHA) ULAŞTIRMA, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Küçükçekmece’de düzenlenen 2. Kaz Eti Festivali’ne katıldı. Yüzlerce kişi kaz eti yiyebilmek için sıraya girdi.

Halkalı 15 Temmuz Şeref Meydanı’nda Küçük Çekmece Belediyesi tarafından düzenlenen festivale vatandaşlar da yoğun ilgi gösterdi. Kaz eti almak isteyen vatandaşlar uzun kuyruklar oluşturdu. Festivalde vatandaşlara Kars’tan getirilen kaz eti, bulgur pilavı, ayran ve tatlı dağıtıldı. Festival alanına gelen Bakan Arslan ilk olarak kaz eti pişirilen kazanın başına geçti. Kazanı karıştırırken basın mensuplarının sorunlarını yanıtlayan Bakan Arslan, ” Kaz yeşillik dışında hiçbir şey yemez. Hiçbir hayvana benzemez. Hiçbir haşere, pislik yemez. Çok doğal beslenir. O yüzden kesinlikle tavsiye ediyoruz” dedi.

“YARGININ DA SADECE BAĞIMSIZ DEĞİL, TARAFSIZ OLMASI LAZIM”

Bakan Arslan vatandaşlara kaz eti dağıttı. Bakan kaz eti de yedikten sonra, kürsü de vatandaşlara seslendi. 16 Nisan’da yapılacak referandum hakkında konuşan Bakan Arslan, “Hedeflerimize çok daha hızlı, çok daha sağlıklı yürüyebilmemiz için çok daha sağlıklı bir yürütme olması lazım. Yürütme ile yasamanın birbirinden ayrılması lazım. Yargının da sadece bağımsız değil, tarafsız da olması lazım. Yargı bağımsız… Ama tarafsız olmazsa, birilerinin tarafı olursa; İşte, FETÖ’nün tarafı oluyor, 17-25 Aralık’ta diyorki; ‘Başbakan dahil herkesi içeri atacağım.’ Yargı başkalarının istek ve menfaatlerine göre değil, halkımızın, milletimizin, memleketimizin menfaatlerine göre karar versin. Yargı böylece görevini yerine getirsin diyoruz” şeklinde konuştu.

MİLLETVEKİLİ SEÇİLME YAŞI İLE İLGİLİ AÇIKLAMA

Milletvekili seçilme yaşının 18’e düşürülmesi ile ilgili olarak da Bakan Arslan “Gençlere, bu ülkenin Cumhurbaşkanını seç. Bu ülkeninin milletvekillerini, meclisini seç. Sana böyle bir sorumluluk veriyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını seç, koskoca İstanbul’u idare etsin. Belediye Meclisi üyelerini seç, muhtarı seç. Bu sorumluluğu verdiğimiz gence diyoruz ki ‘ Sen seçilemezsin. Hayır bu yanlış. 7,5 milyonluk bu gruptaki gençlere diyoruz ki; ‘Ey gençler siz kendinizi iyi yetiştirin. Siz aday adayı olun. Partiniz sizi aday göstersin. Sonra da halkın karşısına çıkın deyin ki; ‘Ben kendimi şöyle donattım, ben kendimi şöyle eğittim, ben kendimi ben dünyayı şöyle takip ediyorum. Meclise gidersem şunları yapacağım’. Sonun da yine halk karar verecek. Sizler seçerseniz; 21, 22, 23 yaşında gençler mecliste dünyaya ayak uyduracak şekilde katkı koyarlar” diye konuştu.

KARS’TAN BİN 500 KAZ GETİRİLDİ

Küçükçekmece Belediye Başkanı Temel Karadeniz de “Bin 500 kaz ayırdık bu sene. 7-8 bin vatandaşımıza bu ikramı verebileceğimizi düşünüyoruz. Kaz eti festivali Türkiye için yeni bir festival. Geçen sene Küçükçekmece Belediyesi olarak yapmıştık. Özellikle Halkalı bölgesinde çok sayıda Karslı, Ardahanlı, Iğdırlı vatandaşlarımız var. Kazlar Kars’tan geldi. Özellikle kazların kar yemesi gerekiyormuş. Onun için de biz tam döneminde festivali yaptığımızı düşünüyoruz. Şu an da kazların etleri lezzetli” dedi. Festivalde son olarak Kars Yöresinden yerel sanatçılar sahneye çıkarak, türkü söyledi.

(FOTOĞRAF)

 

 
Kaynak: Hürriyet

Canikli: Faşizan bir yaklaşımdır (2)

“ÖLÜM KALIM MÜCADELESİ VERİYORUZ”
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Adana Sanayi Odası’nca (ADASO) düzenlenen ‘Türkiye Ekonomisinde Son Dönemdeki Ekonomik Gelişmeler’ konulu toplantıya katıldı. Adana Valisi Mahmut Demirtaş ve ADASO Başkanı Zeki Kıvanç ile sanayici ve işadamlarınca ayakta karşılanan Canikli, işadamlarına son dönemde hükümetin ekonomi alanındaki çalışmalarını anlattı.
Tüm dünyanın olduğu gibi Türkiye’nin de 2008’deki global kriz kaynaklı çeşitli sorunlar yaşadığını vurgulayan Canikli, şöyle devam etti:
“Sonuç itibariyle Türkiye bu gelişmelerden belli ölçüde etkilendi. Ayrıca içerisinde bulunduğumuz coğrafya ve bölgenin de daha spesifik ve daha özel sorunları nedeniyle Türkiye’deki yaşadığımız sıkıntıları ağırlaştıran bir faktör olarak, bunları bölgemizdeki gelişmeleri görüyoruz. Özellikle bölgemizde yaşanan çalışmalar, sıkıntılar, Türkiye’nin terörle yoğun mücadelesi var. Türkiye uzun bir süredir terörle mücadele ediyor ama bugün ortaya koymak zorunda kaldığımız mücadele çok daha büyük boyutludur, çok daha sonuçları itibariyle bedeli her açıdan ağırdır. Şu an mücadelemiz biraz ölüm kalım mücadelesi olarak tanımlayabileceğimiz bir mücadeledir. Adeta Türkiye’nin egemenliğinin sürdürülmesi, toprak bütünlüğün korunması için verilen bir mücadeledir şu andaki mücadele. Bunun bir başka yönüyle bakıldığında saldırıların boyutu çok daha yüksek noktalardadır ve taraf olanların, taraf olan ülkelerin, taraf olan güçlerin yani terör örgütlerine destek veren ülkelerin, güçlerin sayısı da hacmi de büyüklüğü de daha ileri noktalardadır. Yani, Türkiye bir taraftan küresel krizin olumsuz etkilerini minimize etmek, ortadan kaldırmak için adımlar atıyor, kararlar atıyor. Aynı zamanda bölgesel faktörlerin ortaya çıkardığı olumsuzlukları gidermek için çok ciddi gayret sarf ediyor. Şu anda içinde bulunduğumuz bu günlerde, yakın dönemde, bu şartlarda mevcut ekonomik dengelerini bu oranda koruyabilen, bu tablolarla karşı karşıya kalıp da bu şekilde güçlü ekonomik dinamizmini sürdüren ülke yok denecek kadar azdır. Kolay da değildir.”
‘EKONOMİ ALANINDA DA SALDIRILAR OLDU’
El Bab’ta sürdürülen operasyonları, DEAŞ ile mücadeleyi, FETÖ soruşturmalarını, Almanya ve Hollanda’da Türk yetkililerin referandumla ilgili etkinliklerinin iptal edilmesini değerlendiren Nurettin Canikli, şöyle konuştu:
“Hem PKK hem FETÖ hem DEAŞ, bugüne kadar bu coğrafyanın karşı karşıya kaldığı en kanlı, en acımasız terör örgütleridir ve bunlarla topyekun mücadele ediyoruz. Bu mücadeleyi de sadece Türkiye yapıyor samimi olarak. Almanya ve Hollanda, terör örgütlerine destek verecek şekilde bir politika izliyorlar. Böyle bir ortamda böyle bir tabloda ekonomide aldığımız kararları düşünmek, değerlendirmek gerekiyor. Her taraftan, başka saldırılar da söz konusu. Derecelenme kuruluşlarıyla da ekonomik olarak da güvenlik alanındaki saldırılara benzer, toprak bütünlüğünün ortadan kaldırılmasına yönelik saldırılara benzer ekonomide de saldırılar söz konusu oldu. Hamdolsun bunların tamamına yakınını da kazasız belasız atlatabildik. Fitch derecelendirme kuruluşunun Türkiye ile ilgili yatırım yapılabilir seviyesi notunu yapılamaz ilan ettiği 28 Ocak’tan 1 hafta önce olumlu bir gelişme yaşadık. Avrupa Konseyi, Türk lirasında değer kaybı yaşanırken Türk bankacılık sistemiyle ilgili olumlu bir karar verdi. Bu kararla TL değer kazanmaya başladı. Piyasadaki gelişmeler olumluya dönünce bir Fitch yetkilisi çıkıp, ‘Biz 28 Ocak’ta Türkiye ile ilgili not kararımızı vereceğiz ve orada da notunu düşeceğiz’ diye açıklama yaptı. Bugüne kadar böyle bir uygulama hiç yoktur. Bu açıklamayla piyasa da olumsuz etkilendi, TL değer kaybetmeye başladı. Tüm bu saldırılar karşısında biz bu mücadeleyi yürütüyoruz. Böyle bir ortamda ekonomide kararlar alıyoruz ve hayata geçiriyoruz.”

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

MHP’den referandum bilgilendirmesi

MHP Adana İl Başkanlığı tarafından referandum bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi.
Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda yapılan toplantıya MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya, milletvekilleri Muharrem Varlı, Seyfettin Yılmaz, Arzu Erdem ile Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü ve ilçe belediye başkanları ve partililer katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan MHP İl Başkanı Yusuf Baş, “Biliyorsunuz, 16 Nisan’da anayasa değişiklik paketi halkımızın oylarına sunulacak. Referandumda oylanacak anayasa değişiklik paketi, hiç kimsenin keyfiyeti için yapılmadı. Görülen riskler yüzünden bir zaruretin sonucu olarak planlandı. Dün, ‘özerkliğe varız’ diyenlerin, bugün MHP’nin ölçeğinden geçen ve üniter yapıdan taviz vermeyen değişiklik nedeniyle sayın genel başkanımızı ve partimizi suçlamaya hakları yoktur. Boy aynaları kırık olanlara, arşive bakmalarını tavsiye ediyoruz. Bu konuda duruşumuz, tavrımız çok nettir. Allah’ın izniyle, halkımızın desteğiyle inşallah, devletimizi daha etkin kılacak, milletimizin önündeki engelleri daha kolay kaldıracak bir değişikliği ‘evet’ diyerek hep birlikte yapacağız” dedi.
Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya ise yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Dün Başkanlık Sistemine karşı olan Milliyetçi Hareket Partisi neden bugün destekliyor?’ diyerek zihinler bulandırılmaya çalışıldı.
Milliyetçi Hareket Partisi dün çözüm süreci altında yapılmaya çalışılan Başkanlık Sistemini de içeren bir anayasa değişikliğine sonuna kadar karşı çıkmıştır, aynı şeye bugün de karşıdır. Bizim bu konulardaki görüş ve düşüncelerimiz dün ne ise bugün de odur, zerre değişmemiştir. Bir defa, yapılan düzenlemede dünkü karşı çıktığımız anlamda bir Başkanlık Sistemi yoktur. Bu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir. Dün karşı çıktığımız; HDP, PKK ve FETÖ ile hazırlanan anayasa değişikliği tasarısıdır.”
MHP İstanbul Milletvekili Arzu Erdem ise başkanlık sistemini isteyenler ve istemeyenler arasında ‘evetçiler-hayırcılar’ olarak ülkede kutuplaşma yaratılmaya çalışıldığını vurguladı.

Sude UÇAROĞLU/ ADANA, (DHA)

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

Işık: Her an PYD’nin tepesine TSK’nın öldürücü darbesi iniyor (2)

ONLAR DÜZ KOŞTU, BİZ ENGELLİ KOŞTUK
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Ak Parti İl Kadın Kolları’nın istişare toplantısına katıldı. Toplantıda konuşan Bakan Işık, rakiplerine karşı hep engelli koştuklarını belirterek, “Şimdi yeni bir yarışa giriyoruz. Yeni bir halk oylaması için sahaya indik. Tabi bugüne kadar her seçimimiz bizim için zor oldu, kolay olmadı. Ak Parti’nin durumu bir taraftan rakipleri düz koşu yaparken, aynı rakiplerle aynı pistte engelli kolu yapan atletlere benziyor. Rakiplerimizin önünde yok. Onlar düz koşacaklar, biz ha bire engelli koşacağız. Partimizi kurduğumuz günden bugüne kadar hep engelli koşuyoruz. 2003 seçimlerine giriyoruz genel başkanımıza milletvekili adayı olamama engelini getirdiler. 2007 seçimlerine giderken cumhurbaşkanını meclise seçtirmediler. 2008’de partimize kapatma davası açtılar. 2014 belediye seçimlerine gideceğiz, bir sözde yolsuzluk ile FETÖ’nün bir operasyonuyla karşı karşıya kaldık ve o süreçte seçime gittik. Ama teşkilatlarımızın o üstün gayreti, milletimizin oynanan oyunu çok net olarak idrak etmesi sayesinde bütün bu engelleri aştık. Onlar düz koştu, biz engelli koştuk. Ama kim kazandı? Her zaman Ak Parti kazandı” dedi.
BU İŞİ SEZONLUK ZANNEDİYORLAR
CHP’nin kampanyasını eleştiren Işık, şöyle konuştu:
“Sayın Kılıçdaroğlu ne diyor? ‘Aman olumsuz konuşmayın, aman negatif siyaset yapmayın’ Sen zaten hayır kampanyası yürütmekle negatif siyaset yapıyorsun. Dünyanın öbür ucundan Şili’den kampanya uzmanı getirmişler. Memlekette bu işleri bilen kalmadı ya. Adam 1 hafta bunları izlemiş. 1 hafta sonra şaşkınlığını gizleyememiş diyor ki ‘Ben CHP’nin ne vaat ettiğini hala anlayamadım. Niye hayır dediklerini de anlayamadım. CHP’nin ne dediğini biz bu güne kadar anlayamadık ki sen anlayasın? Niye? Bunlar siyaseti seçimden seçime zannediyorlar. Zannediyorlar ki kampanya başlayınca siyaset yaparız, kampanya bitince keyfimize bakarız. Bu işi sezonluk zannediyorlar.”
İSTİKRAR ORTAMI OLMASAYDI PYD KORİDORU BİRLEŞTİRİRDİ
Bakan Işık istikrarın önemine değinerek, “Böyle bir coğrafyada Türkiye için istikrar ekmek kadar, su kadar, hava kadar önemlidir. Şu an da Türkiye istikrarı yakalamasaydı bu kadar belayla aynı anda mücadele edebilir miydi? Size çok samimi olarak söyleyeyim eğer Türkiye Fırat Kalkanı kararını alamasaydı, Türkiye’nin istikrarı olamasaydı, koalisyonlar birbiriyle böyle bir istikrar ortamı olmasaydı, bugün PYD koridoru alttan birleştirmiş olurdu. Türkiye çok daha uzun bir belaya, daha büyük bir belaya mücadele etmek zorunda kalırdı” diye konuştu.

FOTOĞRAFLI

Kaynak: Hürriyet

Bakan Özlü: FETÖ denilen yapı yargı sistemimizin ayarını bozmuştu (2)

BAKAN KAHVEDE OTO TAMİRCİLERİ İLE BULUŞTU
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü Yalova’daki gezisini, kahvehanede oto tamircileriyle buluşarak sürdürdü. Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu, Arap Baharı ile başlayan gelişmelerin Suriye’ye kadar sıçradığını dile getireren Özlü, “Suriye’deki karışıklığın, iç savaşın bize zararı çok büyük. Çünkü komşu. Komşuda yangın var biz de sıçrıyor. Bu bölgede varlığımızı sürdürmek için güçlü olmamız şart. Bunun dışında güçlü iktidarlara ihtiyacımız var. Bizim önerimiz, teklifimiz yeni cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi pratik, hızlı, kuvvetli Türkiye’yi güçlendirecek bir sistem” diye konuştu.
Son günlerde Almanya ile yaşanan tartışmalara değinen Özlü, Almanya’da 3 milyona yakın Türkün yaşadığını hatırlattı. Bu ülkeyle geçmişte müttefik olduklarını belirten Özlü, “Olanlara bakın. Terör örgütünün lider kadrosunda, mensuplarından herkes gidip Almanya’da gidip konuşuyor, konuşabiliyor, basına demeçler verebiliyor ama bizim cumhurbaşkanımız Almanya’da konuşamıyor, ama bizim bir bakanımız Almanya’da konuşamıyor. Böyle bir şey olabilir mi? NATO üyesi, müttefikiz, ortağız, dostuz” dedi.
KOMŞULARIMIZLA İYİ İLİŞKİYİ TERCİH ETTİK
AK Parti’nin kuruluş felsefesinin problemlerin silahla değil müzakereyle konuşarak çözme olduğunu ifade eden Özlü, “İktidara geldiğimiz günden beri bütün komşularımızla iyi ilişkiler kurmaya çalıştık. Hatırlayın Ermenistan’la sorun çözülsün diye o günkü Dışişleri Bakanımızla Ermenistan Dışişleri Bakanı bir protokol imzaladı. Yine hatırlayın Kıbrıs’ta müzakere süreci sonuçlansın diye Kofi Annan bir plan hazırladı, Annan Planı. Biz kabul ettik, Kıbrıs Türkleri kabul etti, Rumlar kabul etmedi. İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki sorunlar çözülsün diye talep ettik. İsrail yan çizdi. İran’ın nükleer silah yapmak için batıyla yaşadığı sıkıntıları çözmek için arabuluculuk yaptık. İranlılar su koyverdi. Türkiye’nin bütün bu iyi niyetine, Türkiye’nin bütün bu gayretlerine rağmen hem Batı’dan hem komşularımızdan doğrusu olumlu yaklaşımlar görmedik. Bu bakımdan Türkiye’nin güçlü, kuvvetli olması, hükümet krizlerinin olmaması için yeni sistemin, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine çok büyük ihtiyaç var” ifadesini kullandı.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

MHP’li Usta: Tek adam iddiaları asılsız ve mesnetsizdir

ÇORUM, (DHA) – MHP Grup Başkanvekili Erhan Usta, Anayasa değişikliği ile tek adama dayalı dikta ve otoriter bir rejim çıkacağı yönündeki görüşlerin, hem mevcut sistemdeki sorunları gözardı ettiğini, yeni sistemin getireceği denge ve denetim mekanizmalarını görmezden gelen asılsız ve mesnetsiz iddialar olduğunu söyledi.
Çorum’a gelen MHP Grup Başkanvekili ve Samsun Milletvekili Erhan Usta, Anayasa değişikliği, ülke gündemi ve siyasi gelişmeler ile ilgili bilgilendirme toplantıları kapsamında MHP Erzurum Milletvekili Kamil Aydın, MYK üyesi Vahit Doğan ve MHP Çorum İl Başkanı Mehmet Akif Aras ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Türkiye’nin, içeride ve dışarıda çok ağır sorun ve tehlikelerle karşı karşıya bulunduğunu ifade eden MHP Grup Başkanvekili Erhan Usta, “2015 yılında tartışma, gerilim ve kutuplaşma ile girilen seçimlerinden sonra huzur ve kalkınma bekleyen aziz milletimiz, o günden bu yana derin bir hayal kırıklığı yaşamaktadır. Terör örgütleri milli bekamıza arka arkaya suikast düzenlemeye devam ediyorlar. 20 Temmuz 2015’den bu tarafa kanımız akıyor, canımız yanıyor. Türk milleti varlığını muhafaza etmek için ağır bedeller ödemeye devam ediyor” dedi.
Usta, FETÖ’nün, devlete tutunarak veya sızarak, yine devleti çökertmek istediğini anlatırken, “15 Temmuz bir işgal teşebbüsüdür. Türk devletinin milletiyle birlikte tarihten silinmesi vahim bir plan olarak devrededir ve bu tehdit geçmemiştir, uygun zamanın gelmesi için beklemeye alınmıştır” diye konuştu.
Bu maksatla, Türkiye’nin yönetim yapısını sakatlayan, kriz ve kaosu derinleştirme olasılığı taşıyan hükümet etme sistemindeki karmaşa ve fiili dayatmanın yeni bir toplumsal sözleşmeyle giderilmesinin ön şart olduğunu vurgulayan Erhan Usta, geniş yetkilerine rağmen neredeyse hiç sorumluluğu bulunmayan Cumhurbaşkanlığının orantısız güçlenerek yürütmenin iki başlılık arz etmesine neden olduğunu anlattı. MHP’li Usta, “Dün milli ve üniter devlet yapımız tartışılıyordu. Başkanlık, özerklik, özyönetim pazarlıkları gündemdeydi. Bugün ise MHP, federatif yapıyı esas alan bir başkanlık sistemi, rejim değişikliği ve bölünme gibi ihtimalleri tamamen ortadan kaldıran bir süreci başlatmış, hatta sonlandırmıştır. Bu yüzden biz MHP olarak Türkiye’nin diriliş ve toparlanması için şahsa veya partiye değil, Türkiye’ye evet diyoruz” dedi.
MHP Grup Başkanvekili Erhan Usta, milletin 16 Nisan’da parti, şahıs, fikir, siyaseti değil, önüne koyulan anayasa değişikliğini oylayacağını ve geleceği hakkında bir karar vereceğini dile getirdi. Usta, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle, Türkiye’nin yönetim yapısı netleşirken, kuvvetler arasındaki ayrımın da olması gereken kulvara geleceğini anlatırken şöyle konuştu:
“Tek adama dayalı dikta ve otoriter bir rejim çıkacağı yönündeki iddialar, hem mevcut sistemdeki sorunları göz ardı eden, hem de yeni sistemin getirdiği denge ve denetim mekanizmalarını görmezden gelen asılsız ve mesnetsiz iddialardır. Yeni anayasayla birlikte, Cumhurbaşkanına cezai sorumluluk yüklenecektir. Böylece yürütme; yasama ve yargı karşısında hesap verebilir hale getirilecektir.”
Usta, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin kanun gücünde olmayacağını ve meclisin yasama yetkisinin güvenceye alınacağını da vurgulayarak HSYK’nın yeniden yapılandırılarak yargıda kutuplaşma ve illegal oluşumların sızmasına zemin hazırlayan yapının da ortadan kaldırılacağını belirtti.
Referandum bahanesiyle kutuplaşmanın şiddetlenmesini doğru bulmadıklarını ve ‘evet’ diyen, ‘hayır’ diyen herkesin kararına hürmetkar olduklarını belirten MHP Grup Başkanvekili Usta, “Evet ile Türkiye kazanacak, millet kazançlı çıkacak, Türklüğün gurur ve şuuru, İslamın ahlak ve fazileti yeni bir ruhla Türkiye’nin prangalarını sökecektir. Millet için evet, devlet için evet, Cumhuriyet için evet, Türklüğün bekası için, elbette Türkiye için evet diyoruz” dedi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

Yıldırım: Demokrasi zaferi için, diriliş için gün sayıyoruz

Oktay ENSARİ- Salih GÜNER- Olcay DÜZGÜN/KIRŞEHİR, (DHA) – BAŞBAKAN Binali Yıldırım Kırşehir’de yaptığı konuşmada Referandumun yapılacağı 16 Nisan gününü iple çektiklerini belirterek, “Demokrasi zaferi için, diriliş için gün sayıyoruz” dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki ve Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Kırşehir mitinginde Başbakan Yıldırım sahneye çıkmadan önce birer konuşma yaptı. Kırşehirliler Başbakan’a ‘Ahi Binali’ ve ‘Vur vur inlesin Pensilvanya dinlesin’ diye tezahürat yaptı.
Başbakan Yıldırım, Cacabey Meydanındaki mitingde konuşmasına yerel deyimle ‘Nörüyorsunuz Kırşehirliler’ diye seslenerek başladı. Kırşehirlilere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamını getirdiğini söyleyen Başbakan Yıldırım bir ara ‘Beraber yürüdük biz bu yollarda’ şarkısını coşkuyla söylediği konuşmasında Yıldırım, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın Almanya’nın Gaggenau kentinde konuşma yapacağı toplantının iptal edilmesini eleştirdi.
ALMANYA’YA TEPKİ: DEMOKRASİ ÖNÜNE SET ÇEKİLEMEZ
Başbakan Yıldırım, “Milletimizle omuz omuza çıktığımız bu demokrasi yolculuğunda bazı tatsız olaylar da oluyor. Almanya’da iki bakanımızın memleket sevdalıları, Türkiye’den göç eden gurbetçilerimizle yapacağı toplantıları eften püften sebeplerle iptal ettiler. Bu, demokrasiye, özgürlüklere karşı çok talihsiz bir karardır. Alman makamlarının iki ülke arasındaki iyi ilişkilerle bağdaşmayan bu tutumlarını gözden geçirmeye davet ediyorum. Almanya’da ‘Hayır’ diyenler, teröristlerin bayraklarını dalgalandıranlar, FETÖ’nün propagandasını yapanlara izinler vereceksiniz, ay yıldızlı bayrağı dalgalandıranlara yasak koyacaksınız. Bu, kabul edilemez. Demokrasi önüne set çekilemez. Demokrasi gürül gürül akan bir nehirdir. Almanya’daki vatandaşlarımız bu tutum karşısında ‘Evet’ oylarıyla daha da coşup, yedi düvele demokrasi dersini verecektir. Biz buna yürekten inanıyoruz” diye konuştu.
“FETO, ‘HAYIR’ ÇIKMASI İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPIYOR”
Anayasa değişikliği referandumuna ilişkin de açıklamalarda bulunan Başbakan Yıldırım, “Biz 15 Temmuz’u milletçe yaşamış bir ülkeyiz. O dönemde de demokrasiyi, özgürlükleri ağzından düşürmeyen ülkelerin bazıları nasıl sus pus oldular, hep beraber şahit olduk. Ama bu aziz millet çıktığı yoldan asla dönmedi, dönmez. O gece FETO terör örgütü karşısında topyekun bir millet vardı. İkinci Kurtuluş Savaşı’nı milletle kazandık. Sevgili gençler, sizin geleceğinizi karartmaya çalışan, 248 şehidimizin olduğu o karanlık gecenin sorumlusu olan FETÖ gelecek, hesabını verecek. Bugün şartlar ne olursa olsun, bu kutlu yürüyüş devam edecek. FETO, Pensilvanya’da ‘Hayır’ çıkması için elinden gelen her şeyi yapıyor. PKK terör örgütü de ‘Hayır’ çıkması için gece gündüz çalışıyor. Kandil’de bir panik var. Ne diyor biliyor musunuz PKK’nın elebaşları? ‘Evet, çıkarsa biz biteriz.’ ‘Evet’ çıkacak siz de biteceksiniz. Başka yolu yok. Milletim bu terör gruplarının hiçbirine prim vermez” dedi.
“DİRİLİŞ İÇİN GÜN SAYIYORUZ”
Referandumun yapılacağı 16 Nisan gününü iple çektiklerini belirten Yıldırım, şöyle konuştu: “Demokrasi zaferi için, diriliş için gün sayıyoruz. Vatandaş ne yapacağını bilir. 2001’de cumhurbaşkanı ve başbakan arasındaki tartışma yüzünden zaten pamuk ipliğine bağlı ekonomi yerle bir oldu. Yazarkasalar, anayasa kitapçığı fırlatıldı. Borsa çakıldı. AK Parti geldi; bu vesayetçiler, kumpasçılar, Geziciler Türkiye’yi karıştırmak istediler. Pabuç bıraktık mı? Milletin adamı Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları bunların önünde dimdik durdu mu? 17-25 Aralık’ta milli iradeye kurulan kumpas karşısında yine AK Parti vardı, yine Recep Tayyip Erdoğan vardı. Ve nihayet 15 Temmuz darbe girişimi Cumhurbaşkanımızın dirayeti, hükümetimizin kararlılığı ve aziz milletimiz sayesinde alçaklar dersini aldı. O gece halkın gücü, tankın gücünü yenmiştir.”
“TÜRKİYE’Yİ BÖLMEYE ÇALIŞANLAR 16 NİSAN’DA DERSLERİNİ ALACAK”
Anayasa değişikliği halk oylamasına giden süreci MHP ile başlattıklarını dile getiren Yıldırım, “Çift başlı yönetimlerin millete ödettiği bedeli AK Parti, millete ödetmedi. Millet efendi, biz hizmetkarız dedik. Bir daha bu eski kötü günlere dönmemek için bir anayasa değişikliği kararı aldık. Vatandaşımız istedi biz yapıyoruz. MHP ile bu kararı aldık. Sayın Bahçeli, ‘Önce memleketim ve milletim sonra partim’ dedi. Bu yolculuğa beraber çıktık. Ben inanıyorum ki Kırşehir’in ülkücü ve milliyetçileri bu referandumda kendilerine yakışanı yapacaklar. Terör örgütlerine, FETÖ’cülere hak ettikleri cevabı Kırşehir’den verecekler. Ülkücüler, milliyetçiler hazır mıyız? Türkiye’yi bölmeye çalışanlar, teröristler bir kez daha 16 Nisan’da derslerini alacaklar” diye konuştu.
“ASIL PROBLEM CHP’NİN KAFASINDA”
‘Rejim değişikliği’ tartışmalarına da değinen Başbakan Yıldırım, “Türkiye’de cumhuriyet, 1923’te kuruldu. Şimdi bunlar ne diyor? ‘Rejim değişiyor’. Buradan sesleniyorum. Türkiye’de rejim sorunu yok. Değişime direnen bir ana muhalefet sorunu var. Türkiye’nin rejimi 1923’te, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra cumhuriyetin ilanıyla kuruldu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları cumhuriyeti kurdu. Asıl problem CHP’nin kafasında. Başörtüsü problemi olduğu zaman kızlarımız okullara gidemediği zaman o yasağı ‘Rejim değişecek’ diye aldırdılar. Şimdi başörtüsü yasağı bitti. Rejim değişti mi? Millet bunları tanısın. Bunlar milleti korkularla bugünlere getirdiler” dedi. Vatandaşın Ak partiyi takdir ettiğini de belirten Başbakan Yıldırım, “Vatandaş 15 yıldır bu ülkeye hizmet eden AK Parti’yi biliyor. Başka adrese uğramıyor. AK Parti, AK Parti diyor” diye konuştu.
“ÇİFT BAŞLILIK OLMASAYDI 65’İNCİ HÜKÜMET, 2183 YILINDA KURULABİLECEKTİ”
Anayasa değişikliğinin istikrar getireceğini söyleyen Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:
“Güçlü hükümetler getiriyor. 1923 yıl, bugün 2017; kaç yıl geçmiş? 94 yıl içinde Türkiye’de 65 hükümet kurulmuş. Her hükümet için 17 ay; 1,5 yıl bile değil. 17 ayda bir hükümet ne yapabilir? Ancak tebrikleri kabul eder. Hizmet nerede? Hizmet başka bahara. Amerika kurulduğundan beri 228 sene geçmiş. Şu anda Amerika’da 45’inci başkan seçildi. 5 yılda bir. Bizde ise 25 günlük, 9 aylık hükümetler oldu. Kim kaybetti? Türkiye kaybetti. Eğer bu çift başlılık olmasaydı Türkiye’de bugün 65’inci hükümet, 2183 yılında kurulabilecekti. Ama maalesef zayıf hükümetler, koalisyonlar nedeniyle iktidarlar kısa süreli oldu. Hizmet üretemedi ve darbelerin oluşması için bir altyapı teşkil oldu. Bu değişiklikle birlikte artık hükümeti doğrudan sandıkta siz kuracaksınız.”
“ALMANYA BAŞBAKANI İLE GÖRÜŞMEM VAR”
Başbakan Yıldırım, Kırşehir mitingindeki konuşmasının ardından, Almanya Başbakanı Merkel ile bugün saat 15.00’te telefonla görüşeceğini de duyurdu. Yıldırım, “Almanya Başbakanı ile 3’te bir telefon görüşmem var. O telefonla görüşeyim. Ayrılmayın. Buraya geliyorum” dedi.
AK PARTİ MİTİNGİNDE BOZKURT SELAMI
Başbakanın konuşmadan önce eline bayrak alarak çıkan bir kişi  ‘Bozkurt’ selamı verdi. Zaman zaman yağmur yağınca alandakilere yağmurluk dağıtıldı. 15 bine yakın kişi aramadan geçerek alana girerken 4 bine yakın kişi de barikatların arkasından mitingi izledi.
Miting alanındaki yüksek bina ve cami minarelerinde özel harekat polisleri önlem alıp dürbünlerle Cacabey Meydanı’nı izledi. Kırşehirli vatandaşlar Başbakan’a isteklerini içeren not ve mektuplarını koruma polislerine teslim etti. Alanda pankart açılmasına müsaade edilmedi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

Türkiye’den ABD’ye: Kabul edilemez

Dışişleri Bakanlığı, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından 3 Mart günü yayımlanan 2016 Türkiye İnsan Hakları Raporu hakkında yazılı bir açıklama yaptı. Raporun Türkiye ile ilgili kısımlarının kabul edilemeyecek iddialar, yanlış tanımlamalar ve gerçekten uzak yorumlar içerdiği ifade edilen açıklamada, “İnsan hak ve özgürlüklerinin korunması, daha da ileriye götürülmesi ve en üst uluslararası standartlara erişilmesi ülkemizin temel hedefleri arasında yer almaktadır. Bugüne kadar gerçekleştirilmiş olan kapsamlı reformlar bunun teyididir. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2016 Türkiye raporu, her yıl ABD Kongresine sunulmak üzere 190’dan fazla ülke için hazırlanan mutat belgelerden birini oluşturmaktadır. 3 Mart 2017’de yayımlanan son raporun ülkemizle ilgili kısımlarının kabul edilemeyecek iddialar, yanlış tanımlamalar ve gerçekten uzak yorumlar içerdiği görülmüştür. Devletimizin ve ulusumuzun varlığına yönelik emsali görülmemiş terör tehditleriyle karşı karşıya kaldığımız bu dönemde, FETÖ/PDY, PKK, DHKP-C ve DEAŞ başta olmak üzere, terör örgütleriyle haklı mücadelemizin gerçeklerle örtüşmeyen biçimde yansıtılması derin hayal kırıklığı yaratmıştır” denildi.

“FETÖ LİDER KADROSUNUN ABD’DE İKAMET ETTİĞİNE HİÇ DEĞİNİLMEMESİ MANİDAR BULUNMUŞTUR”

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklama, şöyle sürdürüldü: “Bu bağlamda, 15 Temmuz darbe girişimi hakkında FETÖ unsurlarının rolüne ve FETÖ lider kadrosunun ABD’de ikamet ettiğine hiç değinilmemesi manidar bulunmuştur. PKK terör örgütüne karşı yürütülen mücadelemizin ’iç çatışma’ olarak nitelendirilmesi ise hiçbir şekilde kabul edilemez. Raporun, vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerinin korunmasına matuf olarak alınan tedbirlerin gerekliliğini; ayrıca, tüm bu koşullar altında büyük çoğunluğunu Suriyelilerin oluşturduğu toplam 3,2 milyon sığınmacıya yönelik eşi görülmemiş çabalarımızı da idrak etmekten geri kaldığı esefle karşılanmıştır. Yapıcı işbirliği anlayışı içinde makamlarımızca sunulan bilgi ve görüşleri yok sayan bu raporun nesnellik konusunda hiçbir dayanağının olmadığı açıktır. Sadece raporun itibarını azaltmaya hizmet edecek bu tür bir yaklaşımın, şimdiye kadar raporların yazımında sergileyegeldiğimiz işbirliğinin devamı konusunda önemli sonuçları olacaktır. Başlı başına bir insan hakları ihlali olan terörizm ile mücadelemiz kararlılıkla sürdürülürken, temel hak ve özgürlüklerin daha da güçlendirilmesine yönelik çalışmalarımız kesintisiz devam edecektir.”
Kaynak: Hürriyet

Dışişleri: PKK terör örgütüne karşı yürütülen mücadelemizin ‘iç çatışma’ olarak nitelendirilmesi kabul edilemez

ANKARA, (DHA) – DIŞİŞLERİ Bakanlığı, ABD Dışişleri Bakanlığı’nca yayımlanan 2016 Türkiye İnsan Hakları Raporu’na ilişkin “15 Temmuz darbe girişimi hakkında FETÖ unsurlarının rolüne ve FETÖ lider kadrosunun ABD’de ikamet ettiğine hiç değinilmemesi manidar bulunmuştur. PKK terör örgütüne karşı yürütülen mücadelemizin ‘iç çatışma’ olarak nitelendirilmesi ise hiçbir şekilde kabul edilemez” açıklamasında bulundu.

Dışişleri Bakanlığı, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından 3 Mart günü yayımlanan 2016 Türkiye İnsan Hakları Raporu hakkında yazılı bir açıklama yaptı. Raporun Türkiye ile ilgili kısımlarının kabul edilemeyecek iddialar, yanlış tanımlamalar ve gerçekten uzak yorumlar içerdiği ifade edilen açıklamada, “İnsan hak ve özgürlüklerinin korunması, daha da ileriye götürülmesi ve en üst uluslararası standartlara erişilmesi ülkemizin temel hedefleri arasında yer almaktadır. Bugüne kadar gerçekleştirilmiş olan kapsamlı reformlar bunun teyididir. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2016 Türkiye raporu, her yıl ABD Kongresine sunulmak üzere 190’dan fazla ülke için hazırlanan mutat belgelerden birini oluşturmaktadır. 3 Mart 2017’de yayımlanan son raporun ülkemizle ilgili kısımlarının kabul edilemeyecek iddialar, yanlış tanımlamalar ve gerçekten uzak yorumlar içerdiği görülmüştür. Devletimizin ve ulusumuzun varlığına yönelik emsali görülmemiş terör tehditleriyle karşı karşıya kaldığımız bu dönemde, FETÖ/PDY, PKK, DHKP-C ve DEAŞ başta olmak üzere, terör örgütleriyle haklı mücadelemizin gerçeklerle örtüşmeyen biçimde yansıtılması derin hayal kırıklığı yaratmıştır” denildi.

“FETÖ LİDER KADROSUNUN ABD’DE İKAMET ETTİĞİNE HİÇ DEĞİNİLMEMESİ MANİDAR BULUNMUŞTUR”

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklama, şöyle sürdürüldü: “Bu bağlamda, 15 Temmuz darbe girişimi hakkında FETÖ unsurlarının rolüne ve FETÖ lider kadrosunun ABD’de ikamet ettiğine hiç değinilmemesi manidar bulunmuştur. PKK terör örgütüne karşı yürütülen mücadelemizin ‘iç çatışma’ olarak nitelendirilmesi ise hiçbir şekilde kabul edilemez. Raporun, vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerinin korunmasına matuf olarak alınan tedbirlerin gerekliliğini; ayrıca, tüm bu koşullar altında büyük çoğunluğunu Suriyelilerin oluşturduğu toplam 3,2 milyon sığınmacıya yönelik eşi görülmemiş çabalarımızı da idrak etmekten geri kaldığı esefle karşılanmıştır. Yapıcı işbirliği anlayışı içinde makamlarımızca sunulan bilgi ve görüşleri yok sayan bu raporun nesnellik konusunda hiçbir dayanağının olmadığı açıktır. Sadece raporun itibarını azaltmaya hizmet edecek bu tür bir yaklaşımın, şimdiye kadar raporların yazımında sergileyegeldiğimiz işbirliğinin devamı konusunda önemli sonuçları olacaktır. Başlı başına bir insan hakları ihlali olan terörizm ile mücadelemiz kararlılıkla sürdürülürken, temel hak ve özgürlüklerin daha da güçlendirilmesine yönelik çalışmalarımız kesintisiz devam edecektir.”
Kaynak: Hürriyet

Yıldırım: Evet çıkacak, PKK yanacak

Başbakan Binali Yıldırım, Kırşehir’de vatandaşlara hitap etti. Yıldırım’ın konuşması özetle şöyle: “Milletin gösterdiği yolda, azim ve kararlılıkla 15 yıldır bu ülkeye hizmet ediyoruz. 81 vilayetimizin hepsini baba ocağımız gibi görüp, yatırım, proje ve hizmetlerimizi gerçekleştiriyoruz. Milletimizle omuz omuza çıktığımız bu demokrasi yolculuğunda bazı tatsız olaylar da oluyor. Bakın Almanya’da 2 Bakanımızın gurbetçilerimizle yapacağı toplantıları iptal ettiler. Bu demokrasiye karşı, özgürlüklere karşı çok talihsiz bir karardır. Demokrasi önüne set çekilemez.

15 Temmuz’u yaşamış bir ülkeyiz, o dönemde de bazı ülkeler nasıl sus pus oldular hepimiz şahit oldu. Bu aziz millet yolundan asla dönmedi, dönmez. FETÖ karşısında topyekun bir millet vardı. İkinci Kurtuluş Savaşı’nı milletle kazandık. Pensilvanya da ‘Hayır’ çıkması için elinden gelen her şeyi yapıyor. PKK da Kandil de ‘Hayır’ çıkması için uğraşıyor. PKK’nın elebaşları diyor ki ‘Evet’ çıkarsa biz yandık biz biteriz. Evet çıkacak siz de yanacaksınız.
AK Parti gelince vesayetçiler, kumpasçılar, geziciler ne yaptılar, Türkiye’yi karıştırmak istediler. Karşılarında dimdik durduk mu? Kumpasların karşısında yine AK Parti vardı, yine Recep Tayyip Erdoğan vardı.

Çift başlı yönetimlerin millete ödettiği bedeli, AK Parti millete ödetmedi. Eski kötü günlere dönmemek için anayasa değişikliği kararını aldık. Gençler, bu değişikliği sizin için yapıyoruz. CHP ne diyor? “Biz varken, gençlerin siyasette ne işi var, biz bir emekli olalım, o zaman bakarız.” Olur mu? Gençler, 15 Temmuz’da bu meydanda siz vardınız. Onun için, siyaset sizin hakkınız. Ama ana muhalefet partisi buna karşı çıkıyor. Kendisine rakip geleceğini biliyor, onun için karşı çıkıyor. 18-25 yaş arasında 7 buçuk milyon gencimiz var, ben buradan gençlerimize sesleniyorum, sizin yönetimde söz hakkı olmanıza rıza göstermeyenlere, siz de 16 Nisan’da cevabınızı hazırlayın.”
Kaynak: Hürriyet

Canikli: Faşizan bir yaklaşımdır

Yusuf BAŞTUĞ- Malik GÖDELİNER/ADANA, (DHA) – BAŞBAKAN Yardımcısı Nurettin Canikli, Almanya ve Hollanda’da Türk yetkililerin referandum etkinliklerinin iptal edilmesine sert tepki gösterdi. Etkinlik iptalini ‘Faşizan bir yaklaşım’ olarak niteleyen Canikli, bu yaklaşımın değişmesini beklediklerini söyledi.
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, bir dizi etkinliğe katılmak üzere Adana’ya geldi. İlk olarak Adana Valisi Mahmut Demirtaş’ı makamında ziyaret eden Canikli’ye, Ak Parti Adana milletvekilleri, partililer ve bürokratlar eşlik etti. Valilik girişinde küçük çocuklar tarafından çiçeklerle karşılanan Bakan Canikli, Valilik Şeref Defteri’ni imzaladıktan sonra Vali Demirtaş ile basına kapalı bir görüşme gerçekleştirdi.
‘BU YAKLAŞIMLARINDAN VAZGEÇMELERİNİ BEKLİYORUZ’
AK Parti Adana İl Başkanlığı’nda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Canikli, şunları kaydetti:
“Almanya’nın ve Hollanda’nın bu tutumları esas itibariyle bizim için çok şaşırtıcı değil. Benzer sahnelere daha önce de yaşadık. Almanya, Hollanda ve diğer bazı Avrupa ülkelerinin terör örgütlerine kucak açtıklarını, onlara finansal destek sağladıklarını, terörü adeta finanse ettiklerini, onlara her türlü destek verdiklerini biz biliyoruz. Daha önce de buna benzer hadiseleri gördük, şahit olduk. Bunlardan birini daha yaşıyoruz. Almanya ve Hollanda’nın bu konudaki samimiyetsiz yaklaşımlarını görüyoruz. Bu davranış baskıcı ve faşizan bir yaklaşım biçimidir. İfade özgürlüğünün ortadan kaldırılmaya çalışılmasıdır. Referandum için halkın düşüncesini almak istiyor ve önerilerimizi sunuyoruz, bilgilendirme toplantıları yapmak istiyoruz. En temel hak olan ifade özgürlüğümüzü kullanmak istiyoruz ama maalesef bunu engelliyorlar. Bu faşizan yaklaşım kabul edilemez, tüm dünyanın da bunu görmesi gerekir. Bu ülkelerin maskeleri bir kez daha düştü ve gerçek yine ortaya çıktı. İşin en acı taraflarından birisi de Almanya ve Hollanda’nın Türkiye’ye düşmanca bu yaklaşımları ortadayken, CHP’li yetkililerin bu kampanyayla ilgili toplantılarına, onların oradaki vatandaşlarımızla buluşmalarına her türlü destek verilmekte, onların önü açılmaktadır. Almanya, Hollanda sadece PKK değil FETÖ terör örgütüne her türlü desteği vermektedir. Adeta bu ülke bazı başka ülkeler de var, adeta teröre finansman sağlayan teröre yataklık eden ülke konumuna gelmişlerdir. Bu suçtur, insanlık suçudur. Kralın çıplak olduğunu bir daha haykırıyoruz ama sonucu değiştiremeyecekler. Şer cephesine şimdi bu ülkeler de katıldı. PKK, FETÖ, HDP, CHP, referandumda hayır kampanyasına destek veriyordu, birlikte olumsuz sonuç çıkması için çalışıyorlardı. Şimdi bu safa Almanya ve Hollanda da katıldı. Yine biz bir umutla, bu ülkelerin bu ülkelerin bu yanlış yaklaşımlarından, bu insanlığın değerlerine hakaret anlamına gelen bu yaklaşımdan vazgeçmelerini bekliyoruz. Bu faşizan, baskıcı ve terör örgütlerine destek veren bu yaklaşımlarından vazgeçmelerini bekliyoruz. Temennimiz odur.”

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

Bozdağ: Almanya’da bize yapılan, faşist bir uygulama

Harun GÖKÇEOĞLU/YOZGAT, (DHA) – ADALET Bakanı Bekir Bozdağ, Almanya’da katılacağı etkinliğin iptal edilmesiyle ilgili olarak, “Bu anlayış Almanya’nın her bir tarafını tuttuğu zaman, Sayın Merkel bile konuşacak yer bulmakta zorlanabilir. Bize yapılan uygulama faşist ve demokratik değerlerin çiğnendiği bir uygulamadır” dedi.
Adalet Bakanı Bozdağ, geçtiğimiz günlerde Almanya’nın Gaggenau kentinde katılacağı toplantının iptal edilmesine ilişkin Yozgat’ta açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin Adalet Bakanı’nın Almanya’da konuşturulmamasının, Alman demokrasisine ve insan haklarına aykırı olduğunu vurgulayan Bozdağ, katılacağı etkinliğin iptal edilmesinin, faşist ve demokratik değerlerin çiğnendiği bir uygulama olduğunu dile getirdi. Bakanı Bozdağ, şunları söyledi:
“Irkçılık, yabancı düşmanlığı, ayrımcılık gibi AB’nin üzerinde yükseldiği değerlerin düşmanı olan hastalıkları, demokrasinin düşmanı olan hastalıklar Almanya’da hızla yayılmaktadır. Bugün Türk Adalet Bakanı’na yapılan haksızlık karşısında susan Alman siyasetçiler, ülkelerinde sürekli artan aşırıcılık karşısında tavır geliştirmezlerse, bu anlayış, Almanya’nın her bir tarafını tuttuğu zaman, Sayın Merkel bile konuşacak yer bulmakta zorlanabilir. Aşırılıklara karşı demokrasiyi, insan haklarını, hukuku korumak hepimizin görevidir. Bize yapılan uygulama faşist ve demokratik değerlerin çiğnendiği bir uygulamadır. Alman anayasasının, Almanya’nın taraf olduğu İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ayaklar altına alınması demektir. Hukuk devletinin çiğnenmesidir. Türk toplumunun toplanma hakkının, engellenmesidir. Orada bulunan Türk toplumu ve Adalet Bakanının kendini ifade edebilmesinin engellenmesidir. Almanya’nın geçmişindeki hastalıkların yeniden depreştiğini görmekten büyük üzüntü duyduğumuzu burada ifade etmek isterim.”
Hollanda’nın tutumu hakkında da açıklamalarda bulunan Bakan Bozdağ, “Bu aşırıcılık her yerde yayılıyor. Hollanda’da da yayılıyor, Almanya’da da var başka yerlerde de yayılıyor. Bu hukuk devletinin, demokrasinin ve Avrupa Birliği ile Avrupa Konseyinin üzerinde yükseldiği değerlerin düşmanıdır. Aşırıcılığa karşı ortak tutumu, hepimizin geliştirmesi lazım. Avrupa’nın pek çok ülkesinde seçimler var. Seçimlerde maalesef Türkiye aleyhtarlığı üzerinden, aşırıcılara şirin gelecek açıklamalar yapıyorlar” dedi.
BAYKAL’IN PROGRAMININ ENGELLENECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM
Bozdağ, CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın da, Almanya’da referandumla ilgili katılacağı program konusunda ise şunları söyledi:
“İnşallah iptal etmezler, Sayın Baykal bir siyaset, devlet adamı, Türkiye’de siyaset yapan, Anayasal ve yasal düzene bağlı, meşru siyaset yapan herkesin, her yerde propaganda yapması konuşması, demokratik bir haktır. Sayın Baykal’ın konuşması da öyledir. Umarız Sayın Baykal’ın konuşmasını engellemezler. Ben engelleyeceklerini de düşünmüyorum, çünkü geçenlerde HDP’li bir vekil ile CHP’li bir vekil Almanya’da bir toplantı yaptı, onların toplantısına izin verdiler. ‘Hayır’ çalışması yapanların toplantılarına, onların toplantılarını organize edenlerin çalışmalarına ve bu ‘hayır’ toplantılarında konuşanların kendilerini ifade etmelerine bugüne kadar bir engel çıkarılmadı, bundan sonra da çıkarılacağını da zannetmiyorum. Çıkarılmamasını da doğru buluyorum, bunu açıklıkla da ifade etmek istiyorum.”
TERÖRİSTLER ALMANYA’DA CİRİT ATIYOR
Almanya’nın Türkiye aleyhine çalışanları himaye ettiğini de belirten Bozdağ, “PKK terör örgütü mensupları Almanya’da cirit atıyorlar, FETÖ mensupları Almanya’da cirit atıyorlar, darbe yapan askerlerden ve darbecilerden bazıları Almanya’nın himayesi altında, şöyle bir fotoğraf çıkıyor ortaya kim Türkiye devletine düşmanlık ediyorsa, kim Türkiye devletine terör dahil darbe dahil yasaların suç saydığı eylemleri yapıyorsa, Almanya’da himaye görüyor” diye konuştu.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

Bakan Özlü: FETÖ denilen yapı yargı sistemimizin ayarını bozmuştur

Süheyla GÖZDERELİLER/YALOVA, (DHA)- BİLİM Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, “FETÖ denilen yapı yargı sistemimizin ayarını bozmuştur. Dolayısıyla aslında bu pakette, ayarı bozulan yargı sistemimizin de tekrar yerine oturtulmasını amaçlıyoruz” dedi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, bir dizi etkinliğe katılmak için Yalova’ya geldi. Özlü, ilk olarak Yalova Ticaret ve Sanayi Odası üyeleri ile kahvaltıda buluştu. Settur Marina’daki Altınbalık Restoran’da düzenlenen kahvaltıda konuşan Özlü, anayasa değişikliği referandumuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Anayasa paketinin sınırlı bir paket olduğunu kaydeden Özlü, şöyle konuştu:
“Bu, 18 maddelik bir paket. Bakın anayasanın tamamını değiştirmiyoruz. Başlangıç ilkeleri yerinde duruyor. Başlangıç ilkelerine sonuna kadar saygılıyız. Cumhuriyeti kuran felsefeye sonuna kadar saygılıyız. Artık Türkiye’de cumhuriyetten başka bir rejim tartışılmıyor. Bu tartışma 1923’te bitti. Bu tartışma 1923’te bittiği gibi cumhuriyet de artık asla ve katta bir tartışma konusu değil. Cumhuriyetimizi sonuna kadar savunacağız. Bu bir rejim meselesi değildir. Biz sadece mevcut sistemi savunmuyoruz. Mevcut sistemi değiştirmek istiyoruz. Mevcut bir sistem ve bir de bizim önerdiğimiz bir sistem var.”
Konuşmasında AK Parti iktidarları döneminde çok sayıda mega projeye imza attıklarını bunlar arasında Osmangazi Köprüsü, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, otoyollar, bölünmüş yollar bulunduğunu anlatan Bakan Özlü, çok sayıda mega projeyi hayata geçirdiklerini belirtti. Bunları, mevcut sisteme rağmen hayata geçirdiklerini söyleyen Özlü, şöyle dedi:
“İnanın bütün bunları sisteme rağmen yaptık. Mevcut sistemin zorluklarına rağmen yaptık. Mevcut sistem baba ile oğlu karşı karşıya getirebilecek bir sistem. Baba cumhurbaşkanı, oğul başbakan olsa karşı karşıya gelirler. Çünkü bu sistem aslında Türk milletinin, bizim milletimizin kültürüne, yapısına çok da müsait olmayan bir sistem. 2007’deki referandumla zaten zor çalışan sistemin ayarı bozuldu. Düşünün halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı, yine halkın seçtiği bir başbakan var. İkisi de halktan yetki alıyor, ikisi de güçlü. Şu anda yaptığımız ayarı bozulan sistemi tekrar düzenlemek, tekrar pratik, hızlı, çalışabilir hale getirebilmek.”
FETÖ’nün yargı sisteminin ayarını bozduğuna değinen Özlü, “Her madden bir şeyler çıkarmaya çalıyorlar. Bakın bu 18 maddeden sadece bir tanesi bile bu referandumda ‘Evet’ demek için yeterli. Şimdi düşünün ilk maddesi ne diyor. Yargı bağımsız ilave ediyorum tarafsız olacak. Değerli arkadaşlar yargı taraflı olacak diyebilir miyiz? Yargının elbette tarafsız olması lazım. Peki bu nereden çıktı. Bakın hatırlayın Türkiye’de çok davalar görüldü. Yine yargı sürecinin nasıl zedelediği, tahrip edildiği, ayarlarının bozulduğunu hep beraber gördük. FETÖ denilen yapı yargı sistemimizin ayarını bozmuştur. Dolayısıyla aslında bu pakette ayarı bozulan yargı sistemimizin de tekrar yerine oturtulmasını amaçlıyoruz” dedi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

RTÜK, PKK yanlısı üç kanalın kapatılması için devreye girdi

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), yurt dışından Türkiye aleyhine yayın yapan ve terör örgütü PKK yanlısı News Channel TV, Ronahi TV ve Sterk TV’nin yayınlarının durdurulması için Fransız uydu şirketi Eutelsat yetkilileriyle görüşmeleri başlattı.

RTÜK yetkililerinden alınan bilgiye göre, Üst Kurul terör örgütü propagandası yapan kuruluşların peşini yurt dışında da bırakmıyor. Bu kapsamda, RTÜK Türkiye’ye yönelik yabancı uydular üzerinden yayın yapan kanalların yayınlarının durdurulması için çalışmalarını sürdürüyor.
Fransız Eutelsat şirketiyle iletişime geçerek terör örgütü PKK’yı destekleyen yayınlar yapan Med Nuçe TV ve Newruz TV ile FETÖ’ye ait Mefküre TV’nin kapatılmasını sağlayan RTÜK, 1 Mart’taki  toplantısında Türkiye aleyhine yayın yapan ve terör örgütü PKK yanlısı News Channel TV, Ronahi TV ve Sterk TV’nin yayınlarının da durdurulmasını kararlaştırdı. Bu çerçevede, bu kanalların yayın yaptığı Hotbirt uydusunun sahibi Eutelsat şirketi yetkilileriyle görüşmeler başlatıldı.
Kaynak: Hürriyet

FETÖ şüphelisi tutuklandı

 

Yücel BULUT/GAZİPAŞA, (DHA) – ANTALYA’nın Gazipaşa İlçesi’nde FETÖ/PDY soruşturması kapsamında aranan ve İzmir’de yakalanan şüpheli tutuklandı.
Gazipaşa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY’ye yönelik soruşturma kapsamında hakkında gözaltı kararı çıkarılan, FETÖ ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle kapatılan Özel Ufuk Bilge İlk ve Ortaokulu Müdürü T.T., İzmir’de polis tarafından yakalandı.
Yaklaşık 6 aydır firari olduğu belirtilen T.T. dün Gazipaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından ilçeye getirildi. Polis merkezinde sorgulanan T.T., sevk edildiği adliyede sulh ceza hakimliği tarafından tutuklanarak Alanya Cezaevi’ne gönderildi.

FOTOĞRAFLI
Kaynak: Hürriyet

Türk Donanması’nın en gelişmiş denizaltısına hain sabotaj girişimi!

Kocaeli Gölcük’te Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda silah, muhabere ve atış kontrol sistemleri açısından Türk Donanması’ndaki en gelişmiş denizaltıları arasında yer alan TCG Gür’e sabotaj yapıldığı ortaya çıktı. S.S. isimli bir astsubay 30 Aralık 2016’da görevli olduğu TCG Gür denizaltısının motoruna onlarca cıvata, anahtar ve somun attı. Askeri kaynaklar “Bu eylem fark edilmeseydi. Denizaltı çalıştığı andan itibaren motor kullanılamaz hale gelecekti” dedi.

Sözcü’den Can Özçelik’in haberine göre S.S. isimli bir astsubay 30 Aralık 2016’da görevli olduğu TCG Gür denizaltısının motoruna onlarca cıvata, anahtar ve somun attı.Tutuklanan astsubay S.S hakkında ‘Devletin Silahlı Kuvvetlerine ait olan deniz ulaşım aracını tahrip etmeye teşebbüs’ suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Yapılan soruşturmanın ardından olayda FETÖ bağlantısı olabileceği şüphesi oluştu. Bunun ardından askeri savcılık şüpheli astsubayın eyleminin devletin güvenliğine karşı suçlar kapsamına girdiğini belirterek soruşturmanın Kocaeli Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilmesine karar verdi. Dosya Kocaeli Cumhuriyet Savcılığı’na gönderildi.

Askeri savcılık,  Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği dosya için verdiği görevsizlik kararında yaşanan olayı ayrıntılarıyla anlattı. Yazıda, şüpheli S.S isimli astsubayın, 30 Aralık gecesi 00.00-00.40 saatleri arasında TCG Gür denizaltısında nöbetçi olduğu bu saatler arasında 3 defa dizel dairesine girerek burada yer alan kutudan civata ve somun ve anahtar alarak motor içindeki yuvalara koyduğu belirtildi. Şüpheli astsubay 5 Ocak 2017’de tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Kaynak: Hürriyet

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz