CHP Sözcüsü Öztrak: Düdüklü tencere patlayıp da etraf batınca temizlik için IMF çağırılacak

0

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, MYK gündemiyle ilgili konuştu. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sakarya Tank Palet fabrikasının özelleştirilmesiyle ilgili 9 soru sorduğunu ancak bugüne kadar hiçbir cevap gelmediğini belirten Öztrak, “Askerimiz Katar şirketinin emrinde mi çalışacaktır?” diye sordu.

Öztrak, şunları söyledi: “Tamamen yerli ve milli Tank Palet Fabrikamızın, Katar ordusunun en büyük ortağı olduğu şirkete devri, yerlilik ve milliliği dillerinden düşürmeyen Saray ve onun bekçisi için açık söylüyorum bir samimiyet testidir. Tabi burada Sayın Bahçeli’ye de şunu sormak istiyorum: Daha önce ‘Ben Türk olmaktan mutluluk duymam, üzülürüm’ diyen, Atatürk’ün millet tanımından hiçbir şey anlamayan bu yandaş iş adamına ve Katar ordusunun ortak olduğu şirkete, milli harp sanayimizin en kritik fabrikalarından birinin verilmesini nasıl içinize sindirebiliyorsunuz?

Ülkemizin güvenliğini yakından ilgilendiren bir diğer önemli konu; Güney sınırlarımızda kurulacağı söylenen tampon bölgedir. Bu son derece ciddi ve hassas bir konudur. Şu aşamada kurulacak bir güvenli veya tampon bölge Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve ülkemizin uzun dönemli çıkarlarına uygun mudur? Kurulacağı söylenen tampon veya güvenli bölgenin kontrolü kimde olacaktır? Böyle bir tampon bölge, Türkiye’nin hareket kabiliyetini artıracak mıdır yoksa daha da azaltacak mıdır? Bunun gibi, yanıtlanması gereken pek çok önemli soru bulunmaktadır. Ekonomimizi çökertmekle tehdit eden Trump, bu koridor meselesini görüşmek üzere, geçtiğimiz günlerde bir senatörünü Türkiye’ye göndermiştir. Erdoğan’ın Sarayı, Beyaz Saray’dan ulak olarak gönderilen bu senatöre, devlet başkanlarına uygulanan protokolü uygulamıştır. Bu senatör, Erdoğan ile 2,5 saat görüşmüş, yetmemiş Dışişleri, Milli savunma ve MİT Başkanları ile de ayrı ayrı toplantılar yapmıştır.

Tabi kapalı kapılar ardında ne konuşulduğunu bizim bilmemize imkan yoktur. Ancak bu tampon bölge meselesinin ABD tarafından oldukça ciddiye alındığı da ortadadır. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı’nın ifadelerine baktığımızda ise durumun ciddiyetinin pek de farkında olmadığı anlaşılmaktadır. Tampon bölgeden anladığı Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı’nın, Suriye’nin kuzeyinde TOKİ’nin 500’er metrekare bahçesi olan, ikişer katlı evler yapmasıdır. Bunun parasını ve lojistik desteğini de başta Amerika olmak üzere, koalisyon güçlerinden beklediğini ifade etmektedir.

Yine Erdoğan, bu tampon bölgede hava kontrolünün ABD tarafından sağlanmasını talep etmektedir. Sonra da aynı Erdoğan çıkıp ‘Tampon bölgenin kontrolü Türkiye’de olmalıdır’ demektedir. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Türkiye’nin kontrolünde tampon bölgeden anladıkları TOKİ’nin Suriye’de ev yapması ve bu evlerin parasını ABD’den alması ise ve yine Türkiye’nin kontrolündeki bir tampon bölgeden anladıkları ABD Hava Kuvvetleri’nin korumasında uçuşa yasak bir bölge ilan edilmesi ise soruyorum şimdi bu kontrol nasıl bizde olacak, bu kontrolü bize kim bırakacak?

Böyle ciddiyetsiz bir yaklaşımın sonunda, Suriye’nin emperyal güçler tarafından parçalara ayrılması ve gelecekte ülkemizin başının bu nedenle daha çok ağrıması kaçınılmaz olmaktadır. Güvenli bölge diyerek ülke parçalamanın ne olduğunu Irak’ta gördük. Emperyalizm klasik böl, parçala, yönet taktiğini bir kez daha uyguluyor. Saray ise inşaat taşeronluğu alır mıyım derdine düşüyor. Çıkıp yeniden milletimize dönüp, ‘Aldatıldık, Allah affetsin!’ dememeleri için biz şimdiden uyaralım.

Düdüklü tenceredeki basınç her geçen gün artıyor. Anlaşılan düdüklü tencere patlayıp da etraf batınca temizlik için IMF ülkemize çağırılacak. Temizlik yapmak ve alınan dış borçların geri ödenmesini garantilemek için de bu para fonu neler isteyecek Allah bilir. Biz bunlar olmasın diye madde madde öneriler veriyoruz, bu önerilerin hiçbiri yerine gelmiyor.

Biz çiftçinin durumu perişan diyoruz, Saray çiftçinin sorununa çözüm arayacağına bizlere laf yetiştirmeye çalışıyor. Antalya’da sera sahipleri parasızlıktan seralarını bozuyor, bunlarda gidiyor “sıfır gümrükle domates” ithalatının önünü açıyor. Kuru soğan depolarını basıyorlardı düne kadar; depolarda soğan bitti, ülkede yeterli soğan üretimi yapılmadığı anlaşıldı şimdi sıfır gümrükle kuru soğan ithal ediyoruz.

Bizim çiftçimiz ekim gübresi atamaz hale geldi. Şimdi çıkıyorlar elin oğlundan ‘sıfır gümrükle buğday, mısır, arpa, pirinç ve bakliyat’ ithal etmeye kalkıyorlar. Adana’da sel çiftçileri vurdu, tarlalarını ekemez hale gelen çiftçiler mağduriyetlerinin giderilmesini beklerken atama bakan çıktı sorunlardan ve çözümlerden selden hiç bahsetmedi tarımda evrimden bahsetti. Hadi milleti unuttular, elin oğlunu zengin etmek, elin çiftçisini zengin etmek hoşlarına gidiyor ama bari milletle alay etmesinler, alay etmeye kalkmasınlar.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz