CHP’li Muharrem Erkek: Hiç kimseye kesinleşmiş yargı kararı olmadan terörist, vatan haini diyemezsiniz

0

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Alınan karar doğrultusunda, bundan sonra pazartesi günleri toplanacak MYK’nın basın açıklamasını, Parti Sözcüsü Bülent Tezcan’ın yurt dışında bulunması sebebiyle Hukuk Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek yaptı.

2017 yılında enerji ithalatı için ödenen rakamın 37 milyar dolar olduğunu belirten Erkek, şunları söyledi: “Man Adasında, Malta Adasında kendi ülkesinde vergi ödememek için, ya da yasadışı gelirlerini gizlemek için şirket kuranlar; şeker fabrikalarını cumhuriyetin kaleleri olan, vatan olan şeker fabrikalarını satmak isteyenler ülkemizi her alanda tarımda, enerjide dışa bağımlı hale getirenler, hiçbir zaman millilikten ve yerlilikten bahsetmesin, çünkü samimi olmuyor.

Ekonomi maalesef can çekişiyor demokrasimiz gibi. Dolar 4 lira, Euro 5 lira ve benzin de son zamlarla 6 lira oldu. Ama AK Parti Genel Başkanı Sayın Erdoğan bunları konuşmak yerine maalesef tuvalet için ödediğimiz paradan bahsediyor. Geçmişte 1 milyon lira ödüyormuşuz, şimdi 1 lira ödüyormuşuz.

Kısa vadeli borçlarımız ve cari açık nedeniyle bir yıl içinde ödememiz gereken 225 milyar dolar borç var. 225 milyar dolar kısa vadede ödememiz gereken. Dolar kurundaki her bir kuruşluk artışın maliyetini kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Türkiye maalesef bir felakete sürükleniyor. AK Parti döneminde 2002’den bu yana işsizlik ortalamasına bakın çift hanelidir. Ve en son açıklanan da işte işsizlik de yüzde 11. Üniversite mezunu her 4 gençten biri işsiz ve genç işsizlik oranı maalesef yüzde 20.8. 2017 yılında ilk kez genç işsizlerin sayısı 1 milyonu aştı ve son 4 yılda kapanan işyeri sayısı tam 430 bin. Her 100 kişiden 47’si kayıt dışı. Hiçbir sosyal güvenlik kurumuna bağlı değil her 100 kişiden 47’si. Türkiye’nin maalesef içinde bulunduğu tablo ve gerçekler bunlar.

Bu tabloda yalnızca ve yalnızca yandaşlar mutlu, maalesef işte son dönemde de yaşıyoruz tosuncuklar mutlu, ama vatandaş, işçi, memur, esnaf, kobiler, iş dünyası, işçiler, emekçiler herkes mutsuz. Çünkü özgürlüklerden uzaklaştık, çünkü eğitim kalitemiz çok düştü, çünkü akıl ve bilimden uzaklaştık ve her şeyden önemlisi adaleti, hukuk devletini ortadan kaldırdık.

12 Eylül darbe hukukunun ürünü olan ve bir demokrasi ayıbı olan OHAL’e sarılmış ve onunla yürüyen bir iktidar adaleti de yok etti

Özgürlük yoksa, eğitim yoksa, adalet yoksa kalkınma da yok, ekonomik büyüme de yok. 2002 yılında iktidara geldiğinde ‘yasaklarla mücadele edeceğiz’ diyenler bugün maalesef internette de OHAL’i uygulamaya koyuyorlar. İşte internette de, RTÜK’ün sanki artık RTÜK Recep Tayyip Erdoğan Üst Kurulu olarak çalışıyor. Bütün ülkedeki kurullar, kurumlar gibi internete de yasaklar, denetimler geliyor. Sosyal medyada da özgürlükler büyük oranda kısıtlanıyor. Geçen hafta yargıda Kuzey Kore uygulamalarını yaşadık, şimdi de internette maalesef Kuzey Kore uygulamalarıyla karşı karşıyayız. Yargının, mahkemelerin, yargıçların ve savcıların ağır bir baskı altında olduğunu biliyoruz. Her geçen gün tahkim edilen saray rejimi, tek adam rejimi egemenliği şahsileştirdiği ve Türkiye Cumhuriyeti devletini bir şahıs devleti haline getirdiği için yargı da ciddi ve ağır bir baskı altında. İşte onun için yabancı yatırım da gelmiyor, onun için ekonomik verilerde her geçen gün daha olumsuz bir tabloya sürükleniyor. Onun için mutlu değiliz ve onun için ülkemizde huzur yok. OHAL, 20 ay oldu OHAL bağımlısı bir iktidarla karşı karşıyayız. 12 Eylül darbe hukukunun ürünü olan ve bir demokrasi ayıbı olan OHAL’e sarılmış ve onunla yürüyen bir iktidar adaleti de yok etti.

OHAL rejiminde demokrasi ve hukuk askıda. 45 günde OHAL’i kaldıracağız diyenler bugün 20 ay bittiğinde OHAL nedeniyle de ekonominin can çekiştiğini görüyor. Çünkü demokrasi can çekişiyor, demokrasiyle birlikte adalet de, ekonomi de can çekişiyor. OHAL KHK’ları ile suçlu, suçsuz demeden binlerce insan ciddi mağduriyetlere sürüklendi. Ve bu OHAL tablosunda maalesef iş dünyası da, emek dünyası da, esnaflar da, çiftçi de, herkes isyan ediyor. Çünkü bu OHAL tablosu artık ülkeyi bir uçuruma sürükler noktaya geldi. OHAL ivedilikle kaldırılmak zorundadır. Bu OHAL rejimine, bu demokrasiyi ve hukuku askıya alan rejime, bu keyfilik düzenine derhal son vermelidir. OHAL keyfi bir düzen olmamakla birlikte, bu iktidar tarafından maalesef hukuk dışı keyfilik düzenine dönüştürülmüştür. Onun için bizim mücadelemiz demokrasi mücadelesi diyoruz. Onun için bizim mücadelemiz hak, hukuk, adalet mücadelesi diyoruz.”

‘Biz metal yorgunluğunu Afrin harekatıyla birlikte dirilişe çevirdik’ açıklaması şehitlerimize büyük saygısızlık

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesinde yaşanan olaylara ilişkin açıklamalarının sorulması üzerine ise Erkek, şöyle konuştu:

“‘Biz metal yorgunluğunu Afrin harekatıyla birlikte dirilişe çevirdik’ açıklaması çok talihsiz bir açıklama. Şehitlerimize büyük saygısızlık, onu vurgulamak istiyorum. Afrin harekatı, Türkiye’nin bir harekatıdır; herhangi bir siyasi partinin harekatı değildir. Afrin şehitlerimizi de bu vesileyle bir kez daha rahmetle, minnetle anıyoruz.

Boğaziçi Üniversitesindeki olaylar son derece üzücüdür. Öncelikle şunu söyleyeyim, üniversitelerde, bilim yuvalarında, okullarda her türlü şiddete karşıyız. Boğaziçi üniversitesinde birileri Afrin şehitlerimiz için lokma da dağıtabilir, bu çok doğaldır. Biz de dağıtıyoruz, herkes dağıtıyor. Bu tip etkinliklere müdahale edilmesini asla doğru bulmuyoruz. Ama bu müdahale sebebiyle siz üniversite öğrencilerini, toplumu ayrıştırma gayretine girmemelisiniz. Anayasamızda güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerden en önemlisi herkesin vicdan ve kanaat hürriyetine sahip olduğudur.

Bir insan komünist de olabilir, kapitalist de olabilir, sosyal demokrat da olabilir, liberal demokrat da, muhafazakar demokrat da olabilir. Çünkü insanlar düşünce ve vicdan hürriyetine sahiptir ve hiç kimse düşüncesinden ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Ve hiç kimseye hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan terörist, vatan haini diyemezsiniz. Anayasamızın 15. maddesinin son cümlesinde vurgulandığı gibi ‘suçluluğu mahkeme kararıyla saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.’ Devletin en tepesindeki bir kişinin üniversitedeki bir olayı bahane ederek toplumu bu derece ayrıştırması, kutuplaştırması, insanları düşüncelerinden dolayı, görüşlerinden dolayı, ideolojilerinden dolayı ötekileştirmesi ve yok etmeye çalışması bize toplumsal barışı getirmez.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz