Dişlik

0
Prof. Dr. Orhan Yılmaz

Babamın Zile Pancar Bölge Şefliği’ne tayini nedeni ile 1967 yılında memleketimiz Zile’ye taşındık. 

Ertesi yıl ilkokula başladım. Ortaokulu da Zile’de okudum ve 1975 yılında bitirdim. Bu 8 yıllık süre içinde kesintisiz Zile’de yaşadım.

Daha sonra, parasız yatılı lise sınavlarını kazanmam nedeni ile liseyi ve peşinden üniversiteyi Zile dışında okudum. 

Lise ve üniversite yıllarımda Zile dışında olmama rağmen, okulların tatil olduğu dönemlerde yine ebeveynlerimin evinin olduğu Zile’de idim.

Kısaca çocukluk ve gençlik yıllarım Zile’de geçti. Hepinizi bilirsiniz, çocuk oyunlarının oynandığı ve en zevkli geçtiği dönem ilk ve ortaokul yıllarıdır.

Bazı oyunlar grup olarak oynandığı halde, bazı oyunlar iki kişi arasında “ikili mücadele” şeklinde oynanır.

İlkokulda iken ikili mücadele şeklinde en çok oynadığımız oyunlar “enek” ve “coz” oyunları idi.

Ankara’da “misket” adı verilen cam bilyelere biz Zile’de “enek” deriz.

Coz ise 3 veya 9 taş ile oynanan, 2 türlü çeşidi olan bir oyun idi. Kaldırımda beton bir zemin bulur, bir kırık kiremit veya tuğla parçası ile yere iç içe geçmiş dörtgenlerden meydana gelen şekiller çizer ve oynardık. 

Enek, ütmecesine oynandığı için, 2 rakipten kim ütülürse, eneğini yenen tarafa verirdi. Enek oyununda kaybetmek, elimizdeki malı kaybetmek olduğu için, bize çok koyardı.

Coz oyunu öyle değildi. Coz oyununda iki taraftan birisi yener, diğeri yenilirdi. Yenilen tarafın, yenen tarafa bir şey vermesi gerekmezdi. 

Enek oyununda herkesin ne kadar iyi enek oynayıp, oynamadığı bilinirdi. Çok iyi, orta seviye ve zayıf oyuncular vardı. 

Hepimiz genellikle rakip olarak zayıf bir oyuncu seçmeye ve elindeki enekleri ütmeye çalışırdık. 

Zayıf olarak gördüğümüz rakibi biz “dişlik” olarak adlandırırdık. Dişlik tabiri, “Tam dişime göre bir rakip” ifadesinin kısaltması idi. 

Herkes dişlik gördüğü oyuncu ile enek oynamak isterdi. 

Ortaokul ve lisede okurken artık enek ve coz oynamıyorduk. İki kişi arasında oynanan oyunlar genellikle tavla ya da bilardo idi.

Zile’de 3 ya da 4 top bilardo, Hacı Osman ile Dambik İsmail’in kahvehanelerinde vardı.

Buralarda da bilardo oynarken, hep ilkokuldan kalma alışkanlıkla dişlik oyuncular ile bilardo oynamaya gayret ederdik. 

Ama bir şey genellikle hiç değişmezdi. Dişlik olarak gördüğümüz oyuncuları hep üterdik, yani yenerdik. Dişlik oyuncular, hemen hemen her oyunu kaybederdi.

Bu kadar laf salatasından sonra, şimdi asıl mevzuya gireceğim. Bu yazının asıl konusu, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun cb. adaylığı konusu.

Bu asıl konuya girmeden önce, bir konuyu üzerine basa basa kaydedeyim.

Beni yakından tanıyanlar, benim Alevilere olan sevgimi, düşkünlüğümü, muhabbetimi iyi bilir. Hatta benimle yeni tanışan birçok kimse, bendeki bu Alevi sevgisini görünce bana hep “Sen Alevi misin?” diye sormuştur.

Kamuoyunda Hubyarlı, Anşabacılı ya da Sıraç olarak bilinen Beydili Alevi Türkmenleri hakkındaki ilk ve tek “Sıraçlar (Anşabacılı ve Hubyarlar) Beydili Alevi Türkmenleri” akademik kitabının yazarıyım.

Ayrıca iddia ediyorum, şu anda piyasada Alevilik ile ilgili kitaplar içinde akademik olarak yazılmış en kaliteli kitabın sahibiyim (Sünni Gözüyle Alevilik-Kızılbaşlık-Bektaşilik).

Her iki kitabımı da Alevilere olumlu bakış açısı ile yazdım. Sünnilerde mevcut, Alevilik ile ilgili bazı olumsuz algılarını kırmayı amaçladım.

Şimdi gelelim asıl konuya,  Kemal Kılıçdaroğlu’nun cb. adaylığı konusuna.

Eğer Millet İttifakı/6’lı Masanın cb. adayı Kemal Kılıçdaroğlu olursa; vallahi, billahi, tillahi Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermem. 

Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermeyeceğimin sebebi, onun Alevi olması ile hiç bir ilgisi yok. 

Aksine, Alevi birinin cb. adayı olması benim için artı bir puandır. Hatta gönül rahatlığı ile “Bir tane de Alevi cb.mız olsun” bile derim. 

2019’da Ekrem İmamoğlu gibi adı sanı duyulmamış birini İstanbul’a aday gösterdi ve İstanbul BBB kazanıldı. 

Ankara’da ise 2014 belediye seçimlerinde kaybetmesine rağmen, Mansur Yavaş gibi ülkücü kimliği ile tanınan bir siyasetçiyi 2019’da tekrar aday gösterdi ve kazandırdı. 

Bunlar her babayiğidin harcı değildir. Bunları yapmak için, mangal gibi yürek ister.

Ilımlı, uzlaşmacı ve toparlayıcı kişiliği ile 6’lı Masa’nın mimarı olması hasebiyle de Kemal Kılıçdaroğlu’nu ayrıca takdir ediyor ve seviyorum. 

Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermeyecek olmamın sebebi, onun “dişlik” olmasıdır.

Kemal Kılıçdaroğlu’nu dişlik görenler, Recep Tayyip Erdoğan’ın tekrar cb. seçilmesini isteyenlerdir. 

2 grup, Recep Tayyip Erdoğan’ın tekrar cb. seçilmesini istiyor:

1. AKP’liler: Ulusal medya organlarında her gün okuyoruz, seyrediyoruz. Hararetle Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olarak gösterilmesini istiyorlar.

Eğer Kemal Kılıçdaroğlu cb. adayı gösterildiğinde cb. seçilecekse, kendi liderleri Recep Tayyip Erdoğan’ın kaybetmesini AKP’liler niçin istesin?

Ya da şöyle söyleyim:

Kemal Kılıçdaroğlu cb. adayı gösterildiğinde kaybedeceğinden emin oldukları için, AKP’liler onun cb. adayı olmasını istiyor. Yani, AKP’lilere göre Kemal Kılıçdaroğlu dişlik olduğu için.

Bunu anlamamak, görmemek için, eşşek beyni yemiş olmak lazım.

Lütfen akşam saatlerinde televizyonlardaki açık oturum programlarına bakın. Gerek AKP’liler, gerekse AKP destekçisi gazetecileri dinleyin. Sürekli olarak cb. adayının Kemal Kılıçdaroğlu olması gerektiğini söyleyip, gaz veriyorlar.

2. Bazı CHP’liler: Bunlar, CHP içinde, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanlığından gitmesini isteyen, CHP genel başkanlığını ele geçirmek isteyenlerdir.

Bunlar, 2 taraflı işleyen bir plan yapıyor. Düşünüyorlar ki;

A Planı: Kemal Kılıçdaroğlu cb. olursa, kısa sürede parlamenter sisteme geçilecek. Böylece CHP genel başkanlığını bırakmak zorunda kalacak ve biz CHP genel başkanlığına çökeriz.

B Planı: Kemal Kılıçdaroğlu cb. olamazsa, seçimi kaybettiği için CHP genel başkanlığını bırakmak zorunda kalacak ve biz CHP genel başkanlığına çökeriz.

Ben, epey bir süredir 6’lı masadaki bir partinin üyesiyim.

Yine tekrar ediyorum, eğer Kemal Kılıçdaroğlu cb. adayı gösterilirse, 6’lı masadaki bir partinin üyesi olmama rağmen, Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermem.

İnanın benim gibi düşünen onbinler, yüzbinler, milyonlar vardır.

Ne yaparım?

Cb. seçimi için boş oy atarım. Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimi kaybetmesi garanti olduğu için, o kaybedişe ben ortak olmam.

Mv. seçimi için ise oyumu Zafer Partisi’ne veririm. Kemal Kılıçdaroğlu gibi yanlış bir aday tercihinde bulundukları için, 6’lı Masa’daki partileri cezalandırmış olurum. 6’lı masadaki bir partinin üyesi olmama rağmen. 

Lütfen şu sorunun üzerinde iyi düşünün:

AKP’liler, ısrarla Kemal Kılıçdaroğlu’nun cb. adayı olmasını, babalarının hayrına mı istiyor?

Önceki İçerikİngiliz monarşisinin en uzun süre taht bekleyen hükümdarı..
Sonraki İçerikTarihimizden iki fotoğrafın bana düşündürdükleri… 
1962, Etimesgut doğumlu. Tokat’ın Zile İlçesi’nden Atatürkçü, milliyetçi, zooteknist, SP seveni, Alevî dostu, evcil hayvanların fahri avukatı, feminist ve motosikletçi bir köylü çocuğudur. 1984 yılında Ankara Ziraat F., Zootekni B.’nü bitirdi. 1997'de Birleşik Krallık, U. of Aberdeen’de yüksek lisans, 2007'de Ankara Ü., Fen Bil. Enst. (Zootekni B.)’nde doktora çalışmasını tamamladı. Mesleği ziraat dışında, Çerkez Kültürü ve Alevilik gibi sosyal alanlarda da amatörce akademik çalışmalar yapmaktadır. Kitap okumak ve motosiklet kullanmak özel ilgi alanlarıdır. “Hayvanları sevmeyen, insanları da sevmez” görüşünü savunan, hararetli bir hayvan sever ve hayvan hakları savunucusudur.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz