Esaretten Özgürlüğe Giden Yol 

1
Latest posts by Nurullah Öztürk (see all)

Bireyler de ülkeler de tarihin bazı anlarında esaret yaşayabilir.

Bu dış kaynaklı olduğu gibi içeriden de olabilir.

İnsanların özgürce düşündüğünü ifade edememesi, istediğini giyip içememesi eğlenememesi onları idare edenlerin istediği gibi davranmak zorunda bırakılmaları ya da düşüncelerinden ötürü mahkum edilmeleri orada bir esaret ortamının var olduğunu anlatır bize.

Birçok devlet tarih boyunca ya işgale uğramış veya düşmanları elinde esir düşmüştür.

Dünya tarihine baktığımızda düşmanları tarafından esir alınamayan dört ulustan biri Türklerdir.

Yine tarihe dönüp baktığımızda birçok ulus dış düşmanlar tarafından değil ama kendi liderleri tarafından kendine muhalif olanlara esaret hatta ölümlere varan acılar yaşatmışlar bu durum o ülkelerde iyi yetişmiş insan kaynağını göçe zorlayarak işleri daha da içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir.

Uzun zamandır sosyal psikoloji, toplumsal hareketler, krizler, demokratik diktatörlükler üzerine araştırmalar yapıp;

 Geçmişten bugüne çıkış yollarını araştırıyorum.

Bu makalede anlamlı bulduğum bazı parçaları sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Ben puzzle tarzı düşünmeyi severim. Anlamsız gibi görünen parçaları birleştirdiğinizde anlamlı bir bütüne ulaşabilirsiniz. Oysaki çoğu insan körün fili tarifi gibi işin kolayına kaçmayı sever.

Bu noktada parçaları tamamlamayı siz okuyuculara bırakıyorum.

Hadi Başlayalım 

Şili’de Nasıl Kurtuldu?

Allende Ve Sonrası

Allende orta üst sınıf bir aileden gelen zengin zeki idealist iyi hatip ve çekici bir kişiliği olan gerçek bir Şililiydi.

Demokratik yollarla Marksist bir hükümet kurmak istiyordu.

Tıp fakültesinden mezun olduktan sonra üç dönem başarılı bir sağlık bakanlığı yaparak halkın güvenini kazandı.

1970 yılında halk birliğinin ortak adayı olarak başkanlık seçimlerine girdi ve % 36 oyla küçük bir farkla galip geldi 

% lik bir kesim sağ koalisyonu oluşturuyor ve aradaki fark sadece ‘ 1.4 tü.

Toplamda %64’lük bir kesim vardı Allende’nin karşısında.

Allende sadece oyların çoğunluğu değil fazla kısmını almıştı.

Basın özgürlüğü ve diğer özgürlükleri garanti eden bir dizi anayasal düzenlemenin karşılığında kongre başkanlığını onayladı.

Şili’ye Marksist yönetim getirme hedefi ABD’yi ürkütüyordu.

Şili dünyanın en önemli bakır madenlerine sahip bir ülke. Bu madenler ABD ‘ye satılmıştı.

Allende ilk iş olarak bu bakır madenlerini millileştirdi.

Allende seçmenin sadece % 36’sının oyunu almasına rağmen tavizkar bir tutum sergilemedi ve ABD hükümeti ve orduyu karşısına alma pahasına garanti politikalar izledi.

İlerleyen zaman içerisinde Allende doğru ve iyi fikirlerini yanlış uygulayıp, problemleri doğru teşhis etse de problemlere yanlış çözümler uygulayınca ekonomik kaos, şiddet ve ona karşı güçlü bir muhalefet oluştu.

Sadece para basarak kapatılmaya çalışılan kamu borçları hiper enflasyona sebep oldu.

İç ve dış borç dengesi bozuldu. Dış ve iç yatırımlar bıçak gibi kesildi.

Market rafları boşaldı su bile zor bulunur hale geldi. Allende’nin doğal destekçileri olan işçiler bile muhalefete geçti.

Sağ ve sol silahlanmaya başladı. Bunun sonucunda 1973 darbesi geldi.

Uluslararası Bir ekonomist Allende’nin düşüşünü  :’İktisat politikaları diğer ülkelerde defalarca başarısızlığa uğramış popülist önlemlere dayanmasıydı.

Şili’nin geleceğini ipotek altına alma ve aşırı enflasyon yaratma pahasına kısa vadeli faydalara yönelmesiydi’ diye özetliyor

Hâlbuki birçok Şilili Allande’yi bir aziz olarak görüyordu. Ne yazık ki azizlik tek başına siyasal bir başarı sağlamıyor.

Pinochet Diktatörlüğünde Geçen 18 Yıl 

Darbe ekibine son anda katılan Pinochet bir anda kendini devlet başkanlığı koltuğunda buldu.

Darbe orta yolcu ve sağcı Şilililer ve oligarklar tarafından sevinçle karşılandı.

Darbe sonrası cuntanın ne kadar süre sonra iktidarı devredeceğine dair yapılan bir akşam yemeğinde 

18 kişiden 17 ‘si iki yıllık bir süre öngörmüştü. On sekizinci konuğun yedi yıllık tahmini herkes tarafından gülünç bulunmuştu.

Hiç kimse cuntanın 18 yıl iktidarda kalacağını öngörememişti.

Pinochet ile ilgili değerlendirme; sakin, ,dürüst çalışkan, dindar, hoşgörülü bir aile reisi Katolik kilisesi ve ailesi dışında ilgi alanı olmayan biri şeklindeydi

İlk lider seçilmesi de komitenin en yaşlı üyesi olması sebebiyleydi.

Liderliği devretme zamanı geldiğinde Pinochet bunu yapmadı. Aksine kurduğu bir gizli servis eliyle cunta üyelerini korkutmayı başardı.

Pinochet artık 1940 lardaki Hitler’in 1970’lerdeki yeni versiyonuydu.

Muhalif kim varsa işkence edildi, öldürüldü. Ünlü halk müziği sanatçısı Victor Jara da öldürülenler arasındaydı.

Pinochet darbeden kısa süre sonra DIN adını alacak gizli bir istihbarat ve polis teşkilatı kurdu örgütün başkanı doğrudan Pinochet’e bağlıydı.

Pinochet’in yaptığu gaddarlıklar şu an Santiago’da Villa Grimaldi’de  müzede sergilenmektedir.

1976 da Pinochet’ hükümeti 130. 000 kişiyi tutuklamıştı ki bu nüfusun yüzde birine tekabül etmekteydi.

İşin ilginç olan yanı diktatör Pinochet ekonomiden anlamasa da ekonominin başına Chicago Boys denilen bir ekibi getirmiş serbest piyasa kurallarını uygulayarak ekonomide nısbi bir düzelme sağlamıştır.

Ancak zengin ile fakir arasındaki makas her geçen gün açılıyor bu da yeni bir ekonomik kriz yaratıyordu.

Abd Şili ‘de olan bitene yaklaşımı H.Kissenger’in ifadesiyle ‘ cunta ne kadar nahoş hareket ediyor olursa olsun Pinochet bizim için Allende’den daha iyidir’ şeklindeydi.

1980 yılında cunta sağ kanadın ve ordunun çıkarlarına hizmet eden yeni bir anayasa teklif etti ve milletten Pinochet’in başkanlık süresinin sekiz yıl daha uzatılması için oy vermesini istedi.

Pinochet’in sıkı kontrolü altında geçen seçim sonrası halktan bu onayı aldı.

1989 yılında bu sürenin de bitmesine bir yıl kala sürenin yeniden uzatılması için plebisit yapılacağı duyuruldu.

Ancak bu defa Pinochet’in hesabı tutmadı.

Uluslararası kamuoyu kampanyanın açık şekilde ve dürüstçe sürdürülmesini istedi

Muhalefet potansiyel seçmenlerin % 92’sini kaydetmek için yoğun çaaba harcadı.

‘HAYIR’ şeklinde sade bir slogan etrafında parlak bir kampanya yürüttü.

HAYIR kampanyası Pinochet’in şaşkın bakışları altında oyların % 58’ini alarak galip geldi.

Pinochet’in seçim gecesi ilk tepkisi oylama sonuçlarını reddetmek oldu.ancak diğer cunta üyeleri onu sonuçları kabul etmeye zorladılar.

Böyle bir ortamda dahi Pinochet’in oyların % 42’sini alması manidardı.

Muhalifler ‘HAYIR ‘ zaferinin ardından 1990 yılındaki başkanlık seçiminde iktidarı alma fırsatını da yakalamış oldu.

Despotizmden Çıkış Yolu

Birleşmek …

Şili bir karar vermek zorundaydı.

Pekçok kişinin hayatına mal olan ,ülkenin demokratik hükümeti kaybetmesine yol açan eski uzlaşmazlık ve uyuşmazlık tutumlarını aynı budalalıkla sürdürecekler miydi ?

Ülkenin solcu aydınlarının yüz bini pinochet şiddetinden kaçarak tam 16 yıl sürgünde yaşadı.

Bu sayede eski uzlaşmazlıklar konusunda düşünmeye bolca vakitleri oldu.

1989 ‘daki ‘hayır ‘ kampanyası sırasında farklı görüşlerden ‘HAYIR’ destekçileri bir araya gelmeden işbirliğini öğrenmeden kazanamayacaklarını gördüler.

Ne kadar acı verici olursa olsun solcular nefret ettikleri görüşlere sahip olan kendisi gibi düşünmeyen eski düşmanlarına hoşgörüyle yaklaşmak zorunda olduklarını gördüler.

Tüm Şilililere ait bir Şili inşa etmek zorundaydılar.

Muhteşem İttifa 

1990 yılındaki seçime tam 17 farklı görüşe ve duruşa sahip ’17 ‘li İTTİFAK ‘olarak girdiler.

Bu seçim ittifakının adı ‘ CONCERTACİON’ du …

Seçim kazanıldığı takdirde dönüşümlü başkanlık yapılacaktı.

Solcular ilk başkanlığın Hristiyan Demokratlardan olacağını kabul ettiler.

Solcuların bu yolu kabul etmelerinin nedeni en nihayetinde iktidarı almalarının tek yolunun bu olduğunu bilmeleriydi.

‘CONCERTACİON ‘ Pinochet sonrası dört seçimi peş peşe kazandı.

Sosyalist başkan MİCHELLE BACHELET aynı zamanda Şili’nin ilk kadın başkanı olarak tarihe geçti.

İttifakla Gelen Zafer ve Demokrasiyle Gelen Büyüme

Bu değişim sonrası Şili ekonomisi etkileyici bir hızla büyümeye başladı.

Şili şu anda Latin Amerika ülkelerinin en iyisi durumunda.

Şili’de enflasyon rakamları düşük, kanunlar güçlü, özel mülkiyet hakları iyi korunuyor.

Yaygın yolsuzluklar asgariye indi. 

Demokrasinin geri dönüşüyle beraber yabancı yatırımlar rekor kırdı.

Ekonomik eşitsizlik hala yüksek zenginle fakir arasındaki uçurum o kadar açılmıştı ki, bu hala dengeye getirilemedi.

Buna rağmen yoksulların ekonomik durumunda eskiye oranla ciddi iyileşmeler sağlandı.

Pinochet döneminde yoksulluk sınırının altında yaşayanların oranı % 25 ler seviyesindeyken 2004 yılında bu rakam % 5 lere kadar geriledi.

ŞİLİ Dünyaya bir mesaj vermiş oldu…

Diktatörlükleri yenmenin yolu; tüm farklılıklarla birleşmekten geçer…

Ve Hesap Sorma…

Pinochet gitmeden önce kendisini ömür boyu senatör ilan eden bir kanun çıkarmayı başardı.

Şili halkı Pinochet’in zalimlikleri ve yolsuzluklarının hesabının sorulmasını bekliyorlardı.

Haklıydılar çünkü Hitler’in ruhu Pinochet’de canlanmıştı.

Hükümet ‘adalet ‘ sözü verince halk yeni hükümetten doğal olarak pinochet’den hesap sorulmasını bekliyordu.

Pinochet ile hesaplaşmanın dönüm noktalarından biri 1998 de Britanya’da tedavi gördüğü sırada çıkarılan tutuklama talebiydi.

Talep İspanyol bir yargıç Pinochet’in insanlığa karşı işlediği suçlar ve özellikle İspanyol yurttaşlarının öldürülmesi nedeniyle İspanya’ya iadesini istedi.

Pinochet’in avukatları kendisinin yaşlı ve hasta olduğunu öne sürerek insani gerekçelerle serbest bırakılmasını talep etti

Öte yandan ABD senatosunun alt komitesi Pinochet’in 125 gizli hesabında otuz milyar dolara sahip olduğunu açıkladığında onu destekleyen sağcılar dahi şok oldular.

Sağcılar işkence ve cinayetlere hoşgörü göstermeye razıydılar fakat pinochet’in para sakladığı ve yolsuzluk yaptığını öğrenince hayal kırıklığı yaşadılar.

Şili yüksek mahkemesi Pinochet’in dokunulmazlığını kaldırdı.

2002 de demans hastalığı nedeniyle yargılanamayacağı ilan edildi.

2006 yılında doksan bir yaşında kalp krizinden öldü.

En sonunda yüzlerce Şilili katil ve işkenceci yargılandı birçoğu yüksek cezalar aldı.

Şili diktatöründen kurtulmak için tam on sekiz yıl beklemek zorunda kaldı. 17 farklı parti ve siyasi görüşün bir araya gelerek oluşturduğu ittifak olmasaydı bugün hala diktatörlükle yönetiliyor olacaktı. 

Sonuç:

Kötü yönetimlerden kurtulmanın en önemli yolunun görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak ortak bir hedef etrafında birleşmek olduğu sadece Şili değil dünyanın diğer coğrafyalarında yaşanmış örnekleri var.

O örnekleri de anımsatmak isterdim laikin yazı çok uzadı bu nedenle başka bir yazıda buluşmak üzere…

1 Yorum

  1. çok aydınlatıcı ve bilgilendirici bir yazı okudum.
    her ülkenin bir allendesi bir pinocheti oluyor.
    asıl olan concertacıonu hayata geçirip
    MİCHELLE BACHELET gibi yöneticileri seçmek.
    ne diyelim ki darısı başımıza demekten başka.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz