Ey kavmim… Bundan ne zaman vazgeçeceğiz?

1
Latest posts by Emrullah Bayrak (see all)

Bugün sizlerle iki ayrı yazıyı paylaşacağım.

Okuyup ciddi anlamda tefekkür edelim diye.

İlki Ahmet Altan’ın 6 Haziran 1996 tarihinde Yeni Yüzyıl gazetesinde çıkan “Ey Kavmim” adlı yazısı.

İkincisi ise Instagram’da gördüğüm bir videonun çözümüdür.

Buyurun hep birlikte okuyalım!..

Ey kavmim…

Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin

Dönüp de bakmazsın ölülerine.

Lut kavminden de değilsin sen, hazdan olmayacak mahvın.

Acıyla karıldı harcın ama acıya da yabancısın.

Ağıtları sen yakarsın ama kendi kulakların duymaz kendi ağıdını…

Bir koyun sürüsünden çalar gibi çalarlar insanlarını ve sen bir koyun sürüsü gibi bakarsın

çalınanlarına.

Tanrıya yakarır ama firavunlara taparsın.

Musa Kızıldeniz’i açsa önünde, sen o denizden geçmezsin.

Ey kavmim…

Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.

Korkarsın kendinden olmayan herkesten. Ve sen kendinden bile korkarsın.

Hazreti İbrahim olsan, sana gönderilen kurbanı sen pazarda satarsın.

Hazreti İsa’yı gözünün önünde çarmıha gerseler, sen başka şeylere ağlarsın.

Gündüzleri Maria Magdalena’yi orospu diye taşlar, geceleri koynuna girmeye çabalarsın.

Zebur’u, Tevrat’ı, İncil’i, Kur’ân’ı bilirsin.

Hazreti Davud için üzülür ama Golyat’ı tutarsın.

Ey kavmim…

Sen ki peygamberlerinin dediklerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.

Dönüp de bakmazsın ölülerine. Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvın. Ama sen

kendi acına da yabancısın.

Kadınların siyah giyer, kederle solar tenleri ama onları görmezsin.

Her kuytulukta bir çocuğun vurulur, aldırmazsın.

Merhamet dilenir, şefkat dilenir, para dilenirsin.

Ve nefret edersin dilencilerden.

Utancı bilir ama utanmazsın.

Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın.

Bütün seslerin arasında yalnızca kırbaç sesini dinlersin sen.

Ey kavmim…

Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.

Sana yapılmadıkça işkenceye karşı çıkmazsın.

Senin bedenine dokunmadıkça hiçbir acıyı duymazsın.

Örümcek olsan Hazreti Muhammed’in saklandığı mağaraya bir ağ örmezsin.

Her koyun gibi kendi bacağından asılır, her koyun gibi tek başına melersin.

Hazreti Hüseyin’in kellesini vurmaz ama vuranı alkışlarsın.

Muaviye’ye kızar ama ayaklanmazsın.

Hazreti Ömer’i bıçaklayan ele sen bıçak olursun.

Ey kavmim…

Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.

Ölülerine dönüp de bakmazsın. Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvın.

Ama arkana baktığın için taş kesileceksin.

Ve sen kendine bile ağlamayacaksın.

Komşun aç yatarken sen tok olmaktan haya etmezsin.

Musa önünde Kızıldeniz’i açsa o denizden geçemezsin.

Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın.

Ey kavmim…

Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.

İKİNCİ YAZI

1400 yıldır “bize ne dediler ne demek istediler, neyi demek istiyorlar” diye, dediklerini tefsir ediyor;

1400 yıldır Yahudi ve Hristiyanlara beddua ediyoruz, salavatlar getiriyoruz, gözyaşları daha fazla olsun diye. 

Ama bizim gözlerimizde yaş kalmadı.

Vatanları yıkılsın diye, bizim elimizde yıkılmadık vatan kalmadı.

Onların kadınlarına hakaretler olsun diye bizim kadınlarımız hakaretler içinde kaldı. 

1400 yıldır yağmur duaları ettik, her yer yağmurla doldu, sadece Müslüman çoğunluklu devletler hariç. 

1400 yıldır zekât topladık, her geçen gün açlık ve sefalet daha da arttı Müslüman çoğunluklu devletlerde.

Ey uyuyan ümmet!.. 

Beddua ettikleriniz uzaya çıktılar, aydan uzanıp dünyaya baktılar. Hücreyi böldüler, ikinci bir bilimsel devrim yaptılar.

Sizler sadece iki bacak arası devrimler ile uğraştınız. 

Bugünlerde bile derslerinizde cinsellik nasıl olur, abdesti ne zaman bozar, kadın ve siyah köpek önünde namaz kılmayı öğretmeye devam ediyorsunuz. 

İçtihat ile alimleriniz cihatta nikah için, yaşlı adamı emzirme ve ölen eşiniz ile son defa cinsellik üzerinde ittifak ettiler.

Bunlar hakkında kitaplar yazdılar ve buna ek olarak barışçıl bir şekilde, tecavüze uğramış kadınla nikahı yazdılar.

Ey uyuyan ümmet!.. 

Bizler aklımızı ve mantığımızı kullanmayı hak etmiyor muyuz?

Akıllarımız bu bilimden, teknolojiden, uygarlıktan faydalanmayı hak etmiyor mu?

Hayret etmiyor muyuz aklımızın 1400 yıldır rehin oluşuna?

Biz yarış atı ile tarla sürüyoruz ve eşeği de koşuya hazırlayıp koşturuyoruz. 

Bundan ne zaman vazgeçeceğiz?

1 Yorum

  1. Bizim akıl Köşeyi nasıl çabuk dönerim diye çalışır. Mehmet Akif Ersoy Almanyaya gitmiş gelmiş halk Alman halkı nasıl diye sormuş:

    Dinleri var işimiz gibi (Yani dinleri işimiz gibi Bozuk)

    işleri var Dinimiz gibi(Yani işleri Dinimiz gibi dosdoğru ) Demiş.

    Aslında ülkemizde inanmış gibi yaşayan halk çok onun için önce Bu Millete yani ateisti, deisti, müslümanına……..Küçükken Ahlak dersi öncelikli verilmeli. Bizde Hırsızı bile zorunlu ders sistemi ile okulunu bitirdi sonra doktor , bankacı oldu basit hırsız olacağına Devleti hortumladı.

    ÖNCE AHLAK DERSİ verilmeli.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz