Kılıçdaroğlu: Cuma namazında imam bizi kovmalıydı

1

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis Grup toplantısında konuştu. “Yeni bir yıla huzur içinde girmek istiyoruz. Hiç bir çocuğun yatağa karnının aç girmediği bir Türkiye istiyoruz.” diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“İşsizlik nedeniyle, yoksulluk nedeniyle insanların kendisini yakmadığı bir ülke istiyoruz. Mamak TOKİ işçilerinin hak aramak talebiyle grubumuza gelmesi başımızın üstüne. Karanlığın olduğu yerde aydınlık olmaz. 2019 yılı bütçesi kabul edildi. MHP’nin verdiği oylarla kabul edildi.

Bu bütçe sömürülen Türkiye’nin dışarıya kaynak atarmasının bütçesidir. Tefecilere hizmet eden bir bütçedir. Beni üzen milliyetçilikle yola çıkanların bu hale gelmesidir

Asgari ücreti açıkladılar, 2020 lira yaptılar. Neden 2200 yapmadılar? Efendim Kılıçdaroğlu susar mı dediler? Susar mı, hayır. Bütün belediyelere 2200 maaş ödeyeceğiz. Hiçbir işçinin kılına dokunmayacağız, çalıştığı sürece her işçi çalışacak siyasi düşüncesi ne olursa olsunYarın CHP’ye geçen bir belediyede bir işçimiz çıkarılırsa o gelsin beni bulsun. Çalışanların yüzde 40’ı asgari ücretli.

Peki bu bütçe asgari ücretin altında çalışan bir milyonun üzerinde çalışanlara ne veriyor? İnşaatlarda çalışanlara ne veriyor? Orman köylüleri, mevsimlik işçiler, çöpten kağıt toplayanlar bunların sözcüsü kim; biziz.

Halkı için mücadele eden partilere her zaman saygım vardır ama halkı için değil cebi için çalışanların karşıısındayız. TOKİ’de çalışan işçilerimiz bir yıldır aylığını alamıyor. Sokağa çıksalar hepsi tutuklanır.

Seyit Talaşlı, Konya’da. Geceelir az maaşlı bir işte çalışıyor, gündüzleri anne ve babasına, ikisi hasta 4 çocuğuna bakıyor. Öyle bir noktaya geliyor ki bakamıyor. İntihar ediyor. Ne oluyor intihar ettikten sonra bir lise müdürü cenaze namazı sonrasında bir metin paylaşıyor.

Bugün Cuma namazında imam bizi kovmalıydı. Demek Seyit yoksulluktan canına kıyacak, siz buna seyirci kalacaksınız. Şimdi burada namaz kılarak Allah’ın rızasını kazanacaksınız öyle mi demeliydi. Bizi kovmalıydı. Birbirimize ‘Cumanız hayırlı olsun’ mesajları atarak Cumamız hayırlı olacak öyle mi? 16 yılda gelinen nokta bu.

Bu bütçe çiftçiye 5 kuruş bile getirmiyor. Çiftçinin 154 milyar lira AKP’den alacağı var. Kanuna göre ödenmesi gereken 154 milyar lirayı 2006’dan beri ödenmiyor. ‘Çiftçinin traktörü hacizli’ dediğim zaman ‘çiftçiye traktör yetiştiremiyoruz’ diyordu. Ne yetiştiremiyoruz biliyor musun, ben sana söyleyeyim. Sana efuli yetiştiremiyoruz, ejder meyvesi yetiştiremiyoruz! Malatya’da traktörüyle beraber kendini yakan bir çiftçi vardı. O çiftçi Japon çiftçisi mi?

Esnafın durumu daha da felaket. Esnafa hiçbir şey vermiyor ama vergi ve sigorta primini alıyor. Arkaya arkaya af getiriyorlar. Esnafta para mı var ne ile ödeyecek? Suriyeli dükkan açar, hiçbir şey ödemez. Kendi esnafımız vergi yükü altında ezilir.

Esnafın derdini kilosu 4 bin liralık çay içen adam anlar mı? Bir insan gelecek kaygısı yaşıyorsa, orada demokrasi yara alır. Kahramanmaraş’ta bin kişi geçici işçi alınacak, 11 bin başvuru var. Tekstil şehri, işsizlikle boğuşuyor!

2019 bütçesi işsizliğe çare üretmiyor. Tam tersine işsiz ordusu artıyor. 16 yılda işsizliği yüzde 20’lere çıkardılarsa bunların yatacak yerleri yok. İşsizlik ancak fabrika açarak, üretimi artırarak çözülür. 275 bin taşeron işçi var. Taşeron işçi olarak çalışan kardeşlerime sesleniyorum; eğer kadro istiyorsanız, oyunuzu vereceğiniz parti halkın partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi’dir.

Bu kibir abidesine sormak isterim. Sen bu kadar İsrail’e, Netenyahu’ya kızıyorsan, damadını niye gönderdin İsrail’e? Doların da ötesinde bir durum var. Al takke ver külah yola devam ediyorlar. Bunu aydınlatacak olan bizleriz.

Demokrasi insanların düşüncelerini özgürce söyledikleri, yargının bağımsız olduğu bir yönetimin adıdır. Özgür medyanın olduğu, gücü kontrol ettiği rejimin adıdır. Demokrasilerde aykırı kişiler vardır.Bunların başında sanatçılar vardır. Nasıl yaparlar, bazen bir tiyatroyla, türküyle, filmle yaparlar bunu. Ama onlar gücün önünde eğilmezler. Gücün önünde eğilene zaten sanatçı denmez.

Metin Akpınar ve Müjdat Gezen iki değerli sanatçımız. Her ikisinin hem tiyatroda hem sinemada kalıcı eserleri var. İstanbul’da Devekuşu Kabare vardı. Müdavimiydik. Siyasetçiler gelirdi orada kendilerini hicvedenleri izlerdi. Böyle bir anlayışımız vardı. Efendim kimse beni eleştiremez; sen kimsin? Efendim ben cumhurbaşkanıyım, iyi de kim sana cumhurbaşkanı diyor. O koltuğa sen meşru bir seçimle mi geldin; hayır. Koşulları kendi lehine değiştirerek geldin.

Kadıköy’de oturanlara kaymak tabaka demişti. Müjdat Gezen de buna ‘haddini bil’ diye yanıt verdi. Efendim vay nasıl söylenirmiş. Orada beni daha çok eleştirdiler, ben birşey diyor muyum? Bir yanlışımıız vardır, elbette dile getirilir. Ama siz buna tahammül edemiyorsunuz, yargıya talimat veriyorsunuz. Hitler de o talimatı veriyordu

Demokrasilerde siyasetçi eleştiriye tahammül edecek. Ne diyor Anayasa, Cumhurbaşkanı tarafsızdır diyor. Meclis’te namusu üzerine yemin etti. Sen tarafsız mısın? Hayır, AK Parti’nin başısın, benim Cumhurbaşkanım değilsin, 81 milyonun bir kısmının cumhurbaşkanısın.

Çıkmış sanatçı müsveddeleri diyor, müsveddenin kim olduğunu merak ediyorsan kalkıp aynaya bakacaksın, müsvette kim göreceksin. Siyasetçi ülkeyi yönetmeye talipse her türlü eleştiriye göğüs gereceksin.”

1 Yorum

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz