Kılıçdaroğlu: HDP’nin barajı aşması ve parlamentoda olması lazım

0

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, NTV canlı yayınında soruları cevapladı. Muharrem İnce’nin toplumun her kesimini kucakladığını dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

Hiç kimseyi ayırmıyor. Bana göre Cumhurbaşkanı adaylığı görevin başarıyla yerine getiriyor. Allah’ın izniyle Cumhurbaşkanlığını alacağız, parlamentoda da çoğunluğu sağlayacağız. Millet İttifakı bizim demokrasi tarihimizde atılmış en önemli ittifaklardan birisidir. Türkiye’nin geleceği esas alınarak, demokrasi esas alınarak ve bu millet için çalışmak ve bir araya gelmek için güç birliği yapıldı. Bunun sonucu hep birlikte alacağız. Bu ülkeye gerçek anlamda bir demokrasiyi getireceğiz.

Bildirgemizin açıklandığı gün söylemiştim, biz ayrıca bütün etkenlerden arınmış herkeisn bağımsız iradesiyle bir araya geldiği bir sivil anayasa yapacağız. Böylece bu ülkeye demokrasi, özgürlükle rnaısl gelirmiş, sosyal devlet nasıl olurmuş, insanın yoksulluğu nasıl sömürülemezmiş, insana nasıl değer verilirmiş, işi, aşı nasıl vereceğiz, geleceğin Türkiye’sii nasıl inşa edeceğiz inşallah 25 Haziran’da Türkiye bunların tamamını daha geniş ve yetkili olarak anlatacağız bütün Türkiye’ye ve dünyaya. Cumhurbaşkanlığında birinci turda Muharrem beyin alacağını düşünüyorum. Ben ikinci tur için diye düşünüyordum ama sahada gördüğü ilgi, vatandaşla arasında kurduğu diyalog, sevevenlliği giderek artıyor, toplumun gözünde güven veren imaj çiziyor dolayısıyla ikinci tura kalsa dahi alacaktır.

Biz bazen mitingleri çok abartıyoruz. Asıl olan mitinge gelmeyen ama gönlü bizde olan insanın yanına gitmektir asıl olan. Ya da bize mesafeli olan insanı kazanmaktır. Eğer çalışmaları bu bağlamda götürebilirsek başarılı bir süreci yönetmiş oluruz. Saadet Partisi bizim siyasal tarihimizin önemli bir partisidir. Saygıdeğer bir genelbaşkanı var. Toplumun pek çok kesimi de kendisine saygıu duyuyor. Aynı şekilde sayın Akşener devlet deneyimi var, birikimi var, bir kadın kimliği ile çıktı, siyaset tarihimizde de zaten geçmişte de başarıları vardı bu kezde başarılı bir profil çiziyor. Biraraya geliş amacımız belli. Millet için bir araya geldik Millet İttifakı dedik ismine. Dolayısıyla ülkenin çıkarları için ne gerekiyorsa ortak karar verilecektir.

Sonuçta kimin ikinci tura kalacağına halk karar verecek. Eğer biz millet için demokrasi için bir araya geldiysek, Türkiye’nin uluslararası alanda hırpalanan görüntüsünü biraz değiştirebilirsek demokrasisi gelişmiş bir Türkiye’yi bütün dünyaya anlatabilirsek bence asıl amacına ulaşmış olacağız.

Parlamentoda çağunluğu alırız. Parlamentonun yetkileri son dönemde kısıtlandı. Cumhurbaşkanı kararnamelerle uzun süre götürecek. Ama muharrem bey Cumhurbaşkanı olduktan sonra daha güçlü bir demokratik parlamenter sistem inşa edilecektir. Güzel bir anayasayla ve toplumun her kesimini kucaklayan hiç bir kesimi dışlamadan bu topraklarda yaşayan bütün insanları kucaklayarak, yurtdışındaki işçilerimizi,düşünce insanlarımızı da kucaklayarak yeni bir anayasa yapacağız.

HDP’nin barajı aşması ve parlamentoda olması lazım. Yüzde 1 oy alsa dahi bir partinin en ezından genelbaşkanının parlamentoda olmasını isteriz biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak. Siyasetin ana yeri TBMM’dir. Bütün siyasal partilerinde bir şekidel temsil edildiği bir arena olması lazım. Dolayısıyla diğer partilerinde olmasını istiyoruz ve bunun mücadelesini de yapacağız. Muharrem Bey’in Cumhurbaşkanı ve bizimde parlamentoda çoğunlukta olduğumuz bir süreçte kısa süre içinde dünyada hiç bir emokratik ülkenin Türkiye’de demokrasi yoktur diyemeyeceği ve imreneceği, demokrasi konusunda kısa sürede çok görkemli adımlar attılar diyebileceği bir Türkiye inşa edeceğiz. Çünkü bizim gibi düşünmeyen insana da saygı göstereceğiz. Medyayı daha özgür kılacağız. Medye birilerinin veya belli çevrelerin veya belli grupların kontrolünde olmayacak. Onlar halkı özgürce bilgilendirecekler.

İttifak öncesi üç siyasal parti lideri de biz ilkelerden hareketle bir ittifakı öngörüyoruz demişlerdi. Biraraya gelecekseniz ilkeler belirlenecek. Amaçları ortaklaştırarak yola devam ediyorsanız bu yol kısa bir yol değildir, bu yol demokrasi yoludur. Yeni sivil bir anayasa dedim bu anayasayı üç siyasi parti lideri oturup yapmayacak kuşkusuz. Güzel bir birliktelikle bu anayasa geçekleşecek. Büyük bir olasılıkla umuyorum o da gerçekleşir Adalet ve Kalkınma Partsi de katkı verecektir. Çünkü kendi tabanıda demokrasi istiyor.

Yargı bağımsızlığını istiyoruz, güçler ayrılığını istiyoruz, medya özgürlüğünü istiyoruz, herkesin aşı, işi olsun istiyoruz, gelir dağılımı olabildiğince dengeli olsun istiyoruz, beton ekonomisi değil üretim ekonomisi olsun diyoruz. Dikkat edersenbiz aslında Millet İttifakı’nın söylemlerinde de büyük bir ortaklık var. Biz de onlar da demokrasiyi savunuyoruz. Yargının bağımsız ve tarafsız olmasını biz de savunuyoruz onlar da savunuyorlar. Bir siyasi partinin mahkemelere hakim atamamalı. Cumhurbaşkanı bağımsız ve tarafsız olmalı. Bunu biz de söylüyoruz onlar da söylüyorlar. Cumhurbaşkanı devletin sigortasıdır. Dolayısıyla bir sorun çıktığında gerektiğinde sorunun ve çözümün taraflarını davet edip onlarla birlikte sorunun çözümüne ve atılacak adımlara dikkat çeker. Ama eğer Cumhurbaşkanı sigorta niteliğini kaybetmişse ve bir partinin genelbaşkanıysa ne yapacak? Diğer partileri rakip olarak görecek. Siz rakibinizle nasıloturup konuşacaksınız? O nedenle Cumhurbaşkanı en tepede, tarafsız, bağımsız, 80 milyonu kucaklayan, az konuşan, dikkatli konuşan, o konuştuğu zaman toplumun her kesiminin dikkatle dinlediği bir kişi olması lazım. Günün 24 saati konşup siyasi propaganda yapan kişiden Cumhurbaşkanı olmazki. Bu noktadan Türkiye’yi uzaklaştırmak tarafsız bağımsız bir Cumhurbaşkanı, saygın bir yargı, yasama yürütme yargı arasında sağlıklı bir denge, güçler dengesi, denetimsiz hiç bir organın olmadığı bir Türkiye istiyoruz. Bunun adınada demokrasi diyorlar. Demokrasi insanoğlunun bugüne kadar bulduğu en iyi yönetim. Bundan sonra daha iyisini mi bulur, o zaman hep birlikte oraya gideceğiz. Şimdi katılımcı demokrasiden söz ediyorlar. Doğrudan doğru halkın bir şekliyle karar alma süreçlerine dahil edilmesi. Örneğin İsviçre’de otobanlar yapılacak referanduma gittiler. Halk karar verdi.

Muharrem beyi Cumhurbaşkanı yapalım öncelikle. O tartışmaları bugünden başlatmak isteyen belli çevreler var. Muharrem bey keşke daha yüksek oy alsa. Muharrem bye yüksek oy almasın bizde aleyhine çalışalım mı demek istiyorlar. Ahlakın, mantığın alacağı şey mi bu? Tam tersine Muharrem bey son derece başarılı, sadece Cumhuriyet Halk Partisi’nin değil geçmişte diğer partilere oy veren vatandaşların da oyunu alacak. Sadece Cumhuriyet Halk Partisi seçmeninin oyunu alacak dersek seçilemeyeceği belli o zaman.

Her kesimden oy alacak. Muharrem bey hiç bir yarım yapmadı. Her kesimin Muharrem beye oy vermesini istiyoruz zaten biz. Oy vereceğiz onu Cumhurbaşkanı olacağız, genç yenekli, enerjik, dinamik bir Cumhurbaşkanımız olacak. Bu Cumhurbaşkanımız demokrasi konusunda emin olun attığı adımlarla bütün dünyada ses getirecektir. Düşünün Muharrem bey Cumhurbaşkanı oldu yemin etti ve göreve başladı. İlk yapacağı iş OHAL’i kaldırmak olacak diyor. Bu, “Bu ülkede yaşayan herkesin can ve mal güvenliğinin teminatı benim bundan sonra” demektir. Daha güzel bir mesaj olabilir mi? Bu aynı zamanda daışarıda da büyük yankı uyandıracaktır. Bütün bu tartışmaları ve güzellikleri konuşmak varken efendim, “Muharrem bey biraz daha fazla oy alırsa ne olur.” Hiç bir şey olmaz zaten daha fazla oy almasını istiyoruz. Bunun için çalışıyoruz. Bir şoförün oğlu gelmeli Cumhurbaşkanı olmalı bu ülkede. Cumhuriyetin bize verdiği fırsat eşitliğini en iyi kullanan arkadaşımızdır. Öğretmen kimliği var. Toplumun önderi olarak elinde bayrağıyla toplumu aydınlatan bir ışık olarak yoluna devam edecek.

Muharrem bey elbette bakanlar kurulu listesini yapacak, ben mi yapacağım? Cumhurbaşkanı seçilen o. Muharrem bey bunu söyledi diye farklı yerlere çekiliyor. Bu bir meslek değil bugün yaparsınız yarın gidersiniz. Siyaset budur zaten. Mesela bizim bazı arkadaşlarımıuz gönüllü olarak milletvekili adayı olmadılar. Parlamentoda bir kan değişimi elbette gerekiyor. Havuz medyası bizimle ilgili manşeti, “Cumhuriyet Halk Partisi’nde tasfiye” diye atıyor. Ama AK Parti’den çok daha fazla ismin listelere girmediği anlaşılıyor o zaman, ”AK Parti’de kan değişimi” oluyor. Görev yapan arkadaşlarımın hepsi başarılıdır. Şu anda listelerde olmayan ama alana gidip çalışan çok sayıda hatta bütün milletvekili arkadaşlarımız çalışıyorlar.

600 kişiyi nasıl tek başıma belirleyeyim. Adaylar 5 genel başkan yardımcısı tarafından ayrı ayrı kabul edildi, onlarla küçük mülakatlar yapıldı, notlar alındı. Bu 5 genel başkan yardımcısı arkadaşımıza daha sonra başka bir gene başkan yardımcısı arkadaşımız daha katıldı oturduk birlikte değerlendirmeler yaptık. O değerlendirmeler sonucunda böyle bir tablo ortaya çıktı. 600 kişilik milletvekili listesi yüzde yüz hiç bir eksiği hatası kusuru olmadan oluşturuldu mu derseniz, hayır. Olabilir tabiki. Bana göre bir sorun yok ama bir başka arkadaşımıza göre sorun olabilir. İki türlü kırgınlık oluyor. Binlerce kişi başvurmuş ve siz ancak 600 kişiyi yazacaksınız. Dolayısıyla o 600 kişinin dışından olanlar hepimiz insanız burkuluyoruz. İnsani bir davranış bu. Bu üzüntüyü ve tepkiyi de saygıyla karşılamak lazım. 600 kişilik listede yer alıp sonra arzu ettiği sırada kendisini göremeyen arkadaşlarda üzülüyorlar. Ama bunlar artık bugün konuşulması gereken konular olmaktan çıkmıştır. Bugün adaylık için başvuran arkadaşlarımızın tamamı alanlarda çalışıyorlar.

Eren Erdem beyle görüştüm beni aradı. MİT TIR’ları ile ilgili zaten parti sözcümüz bir basın toplantısı yapmıştı. Orada elindeki belgeleri basın mensuplarına da milletvekillerine de dağıttı. O basın toplantısının kayıtları vardır her yerde. Oradan aldım diyor. Doğru. Biz bütün milletvekillerimize haftalık yazılar gönderiyoruz nerede nasıl konuşulması gerektiği veya hangi konulara girilmemesi gerektiği konusunda yazılar gönderiyoruz.

Her yerde vardı zaten o belgeler. Gidin Adana’daki mahkemelere sorun. Ben o MİT TIR’larıyla yani Suriye’ye silah gönderilmesiyle ilgili ilk açıklamalardan birisini ben bir Salı grubunda açıklamıştım. Bir şoförün ifadesini okumuştum. 17 internet sitesinde yayınlandı görüntüler. Bu görüntülerin kaldırılmasıyla ilgili savcılığın yazısı var. 17 internet sitesinde yayınlanan şeyi eğer bir siyasi parti görmüyorsa gözleri kör demektir. Bu da devlet sırrı oluyor. Mübaşir biliyor, avukat biliyor, savcı biliyor, hakim biliyor, herkes biliyor bu devlet sırrıdır. Devlet sırrı kavramında dosyayı sadece hakim görür, savcı dahi göremez. Eren Erdem’e yurtdışına çıkış yasağı konması bir demokrasi ayıbıdır. Eren Erdem korkuyor mu? Hayır, Haksız mı? Hayır. O zaman nedir yani. Gözdağı vermek için konuluyor.

Dolar yerinde duruyor asıl sözünü edeceğimiz Türk Lirası. Sorun türk Lirası’nın değer kaybetmesi. Dolar yerinde duruyor Almanya’da Fransa’da ama TL aşağı doğru gidiyor. Önlem alınması lazım tabi. Spekülasyon yapmak suç mu? Suçtur. Suçluyu bulmak kimin görevi? Efendim dış güçler bunu yapıyor. Yakala o zaman. Dış güçler filan yaptığı yok bunun. Tamamen Türkiye’nin yönetilmezliği üzerine inşa edilen politikanın bizi getirdiği sonuçtur bu. Türkiye şu anda yönetilmiyor. Bakanlar konuşmalarına bakın her kafadan bir ses çıkıyor. Ortada hükümet yok. Bir sarayda hükümet var bir de Binali beyin hükümeti var. Siz Merkez Bankası başkanını bir partinin genel merkezine davet ederseniz o Merkez Bankası’nın dünyada saygınlığı olur mu?

Bütün dünya para politikaları açısından merkez bankalarına sürekli bakarlar. Eğer siz merkez bankasına müdahale ederseniz ve doğrudan talimat verip onun görev yapmasını engellerseniz asıl suçu siz işlemiş oluyorsunuz. Yani saray işlemiş oluyor. Dolar niye bizim hayatımızda bu kadar büyük yer tutuyor? Hayatımızın her alanı dolara endekslendi. Köprü geçişi dolarla, yapılacak zamlar dolarla, araba alırsınız dolarla, ihale dolarla, teminat dolarla, garanti verirsiniz dolarla, vatandaşa Türk Lirası veriyorsunuz. Güneş görmüş kar gibi eriyor. Hayatın içine bu kadar doları niye sokuyorsunuz siz?

Büyük ihaleler dolarla. Bunların gözdesi olan müteahhitler bile mevcut iktidara güvenmiyor, “En iyisi dolara endeksleyin ki ben bir zararla karşı karşıya kalmayayım diyor. Böyle bir güvensizlik üzerine bir ekonomi inşa ediyorsunuz. Son 16 yılda Londra’daki yabancı para lobicisine 151 milyar dolar faiz ödendi. Ne diyor Erdoğan, “Ben faize kaşıyım.” Bu faizleri Cumhuriyet Halk Partisi mi ödedi oraya. 16 yıldır 151 milyar doları nasıl verdiniz siz oraya. Borçlanma faizi. Dışarıdan dolarla borçlandılar faiz ödüyorlar. Desinler ödemedik diye bakalım.

Her şeyi dolara endekslemişsiniz ve borç almadan ülkeyi yönetemiyorsunuz. Şimdi o tefeciler faizi yükselteceksin sonra sana borç vereceğim diyor. Kim kazandı? Tefeciler kazandı. Bunlar kalktılar faizi yükselttiler dolar kısmen düştü. Yakasını tefeciye kaptırmış bir siyasal iktidar ülkeyi yönetemez.

Tefeciye kaptıranların başında da sarayda oturan zat geliyor. Bu kadar açık ve net söylüyorum. Faize kaşıyım diyor düşür o zaman faizi. Bankalara talimat veriyor Ziraat Bankası’na konut satışlarında faizi düşürün diye. Hemen düşürüyorlar. Çıkar bir kanun hükmünde kararname diğer faizi de düşürdüm de. Efendim herkes elindeki dolarları bozdursun. Vatandaşta dolar mı kaldı? Bozduracaksan Man Adası’ndan gelen 18 milyon doları bozdur makbuzunu da göster bu millete. 151 milyar 35 milyon dolar Mart 2018 itibariyle yurtdışına ödenene borçlanma dolayısıyla ödenen faiz. Birde içerideki rakamı vereyim, 687 milyar 124 milyon lira yurt içindeki devlet tahvili ve hazine bonosu alanlara bu ülkenin vatandaşlarının vergileriyle ödenen faiz. Bu hükümet tefecilere hizmet eden hükümettir.

 

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz