Kılıçdaroğlu: Huzurun ölçüsü hukukun üstünlüğünde yatar

0

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sinop’ta konuştu. Demokrasiye inandığını, kendi gibi düşünmeyenlerin de düşüncelerini özgürce dile getirmesini istediğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Huzurun ölçüsü nedir? Nasıl huzur içinde yaşayacağız? Huzurun ölçüsü şudur; huzurun ölçüsü hukukun üstünlüğünde yatar.

Devlet güçlüdür. Devletin cumhurbaşkanı var, başbakanları var, valileri var, kaymakamları var, polisleri var, dünyanın her tarafında devlet güçlüdür. Vatandaşın ise polisi olmaz, istihbarat örgütü olmaz, ordusu olmaz ama biz hep beraber ordumuzu ve polisimizi oluştururuz ama onlar devletin ordusu ve devletin polisidir. Vatandaşın hakkını güvence altına alan temel kanunun adı anayasadır.

Anayasalar, normal kanunlar gibi değil. Değiştirilmesi zor, hazırlanması uzun görüşmeler ve tartışmalar gerektiriyor. Bu anayasa değişikliğine önce şöyle bakalım; bu anayasa değişikliği bu memleketin veya vatandaşımın hangi sorununu çözüyor? İşsizlik sorununu çözüyor mu? Esnafın sorununu çözüyor mu? Çiftçinin sorununu çözüyor mu? Terör sorununu çözüyor mu? Devletin itibarını koruyacak bir madde var mı? O zaman sorun şu; bu anayasa değişikliği niye geliyor?

Şu soruyu yine bütün Boyabatlı kardeşlerim kendi kendilerine sorsunlar. Deniyor ki ‘Bu anayasa değişikliği olursa terör bitecek. İyi de kardeşim siz 15 yıldır iktidardasınız. Siz terörü bitirdiniz de elinizden tutan mı oldu? Terörü bitirdiniz de birisi sizin çıkardığınız kanuna engel mi oldu? Yok böyle bir şey. Ne zaman dediler ki ‘Biz terörü bitireceğiz, bize destek verin’ her türlü desteği verdik. Vermeye de devam edeceğiz. Çünkü terörden hepimiz muzdaribiz. Hepimiz istemiyoruz. Hepimiz karşıyız.

Önünüze gelen mesele şudur; biz demokratik parlamenter sistemi mi tercih edeceğiz? Yoksa otoriter tek adam rejimini mi tercih edeceğiz, işin özü budur. Biz de güzel bir söz vardır. Babalarımız, dedelerimiz büyüklerimiz bize öğretti, acele işe şeytan karışır. Niye acele ediyorsun? Niye acele ediyorsun bir şey olduğu zaman?

Oturuyoruz 550 milletvekili Meclis’te. 550 milletvekili kanun geldiği zaman görüşüyorlar. Sadece geçen ay Meclis’ten geçen kanun sayısı 100’ün üzerinde. Demek ki çalışıyor Meclis, üretiyor Meclis, neden Meclis’in yetkilerini elinden alıyorsunuz da bir kişiye veriyorsunuz? Neden? Bana bir Allah’ın kulu çıksın desin ki Meclis’in elinden alıyoruz şu gerekçeyle veriyoruz, şu gerekçeyle veriyoruz. Biz de bilelim. Bunlar millete öğretilmiyor.

Miting meydanlarında konuşuyorlar. Sabah, öğle, ikindi Kılıçdaroğlu. Ne yaptım ben? Devletin arabasını, uçaklarını kullanmıyorum. Devletin paralarını kullanmıyorum, ne yaptım ben? Ben sadece hepimiz huzur içinde yaşayalım diyorum. Gelsinler oturalım medeni insan gibi konuşalım. Bir araya gelebiliriz, o da anlatır ben de anlatırım. Vatandaş evinde dinlerken karar vatandaşın olur.

Eğer bir kişiyi ikna ederseniz veya bir kişiyi kandırırsanız Türkiye Cumhuriyeti devletini 24 saat içinde ele geçirirsiniz. Bir kişiye öyle yetkiler veriyorsunuz ki, devletin bütün valilerini, bütün komutanlarını, bütün emniyet müdürlerini değiştirebilirsiniz. Demokrasilerde böyle bir yetki yoktur.

Yüce Allah’ımız de diyor. Siz aklınızı kullanmıyor musunuz diyor. Allah’ın bize verdiği en değerli hazine akıldır. Aklımızı kullanarak istişare yapacağız. Şimdi deniyor ki, 80 milyonun aklı bir kişiye emanet edilsin. Bu söylediğim olay hepimizle ilgili. Bugün A kişisi başkan olur, yarın B kişisi. Parti kimliğiyle ilgili değil.

İşin özeti şudur, 16 Nisan’da gidip oy kullanmanızı isterim. Çünkü burada bir parti seçmiyoruz, geleceğimizi oyluyoruz. Bizim logomuzun üzerinde saçları örgülü bir Anadolu kızı var. Bu çocuk 23 Nisan 1920’de kendisine çocuk bayramı armağan edildiğini biliyor. O Meclis’i baş tacı yapacağımıza bir kişiye emanet ediyoruz. Bu çocuk diyor ki, benim Meclisime dokunmayın diyor.

Hayır çıkarsa kaos olur diyorlar; niye kaos olsun? Başbakan yerinde, Cumhurbaşkanı yerinde, bakanlar yerinde. Bir sorun var mı; yok. Bir kaos çıkmaz. Ama evet olursa ne olur? Sevgili anneler freni olmayan bir otobüse çocuğunuzu bindirir misiniz? Nereye gittiği belli olmayan, freni olmayan bir otobüse 80 milyonu bindireceğiz, nereye gideceğiz belli değil. Evet oyu kullanmanın vebali ağırdır. 1982 Anayasası’nda hayır oyunu kullandım. 2010 referandumunda yargı tarafsız ve bağımsız olacak deniyordu. O da anayasa değişikliğiydi. O da yanlıştı, bu da yanlış. Bu freni olmayan otobüs nereye gidecek?”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz