Kılıçdaroğlu ayağa kalkan hakimlere seslendi: Cübbelerinize iki delik açınız; düğmelerin üzerindeki kabartma sarayın kabartması olsun

0

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis Grup toplantısında konuştu. “18 Mart Kutlamalarına, Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zat gidiyor ama benim Belediye Başkanım törene alınmıyor. Milletin seçtiği Belediye Başkanı’nı niye dışlıyorsun?” diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Sen Çanakkale’nin de ne olduğunu bilmezsin. Sen ancak Man Adasını bilirsin. Sen Rabia’nın hayranısın, İhvan’ın yoldaşısın. Biz Hacı Bektaş’ı, Mevlana’yı savunuyoruz. Çanakkale’nin her karışı askerlerimizin kanıyla sulanmıştır.

18 Mart günü bütün camilerimizde hutbe okundu. Hutbede Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adı geçmedi. Atatürk herkesin onurudur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk düşmanın bile saygı gösterdiği bir isim. Kahramanlıkları var, aynı zamanda gazi, 18 mart Çanakkale Zaferi’nin kahramanı. O Çanakkale savaşlarında en üstteki komutan kimdi? Liman von Sanders bir Alman.

Osmanlı hayranlarına seslenmek isterim. Osmanlının paşası yok muydu, bir Alman’ı getirip koydular? Eğer Gazi Mustafa Kemal olmasaydı Çanakkale Zaferi de olmayacaktı. Diyanet’e sormak isterim; sizin kurucunuzu neden anmıyorsunuz? 1920’lerde, 1930’larda harabeye dönmüş camiler için ödenek çıkartıp tamir ettiren Atatürk’ü neden anmıyorsunuz?

Bir Fesli Kadir soytarısı var. Saray’daki zat ziyaret ediyor. Siz Diyanet İşleri Başkanlığı, siz Atatürk’ün adını anmadığınız zaman bu soytarıyla aynı çizgiye geliyorsunuz. Yapmayın, etmeyin; bu memlekete kötülük yapıyorsunuz. 80 milyonun kalbini kırıyorsunuz. Bu ülkenin tarihine kültürüne inancına uygun düşen, geçişte bu ülke için mücadele edip bugün olmayanlara Fatiha okumaktır. Geçmişte FETÖ’nün dini kullanarak neler yaptığını biliyoruz. Diyanet’in bundan ders çıkarması lazım. Bizim dışımızda itiraz eden yoktu. Tarih bizi haklı çıkardı ama ülkeye verdiği zarar çok büyük oldu.

Dün, Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zat bir toplantı yaptı. İçeri girerken bütün hakimler ayakta. Neden ayağa kalktınız? Bir partinin genel başkanı içeri girdi diye neden ayağa kalktınız? Hepsi ayakta alkışlıyorlar. Yarın bu senin önüne geldiği zaman ne diyeceksin? ‘Bu benim kuramı çekti. İsterse 20 adam öldürsün ben bunu beraat ettireceğim’ mi diyeceksin?

Ayağa kalkan hakimlere sesleniyorum. Cübbelerinize iki delik açınız. İki tane de düğme. Düğmelerin üzerindeki kabartma sarayın kabartması olsun. Önünüze gelince ikisini de ilikleyin. Birisi yasama, birisi yürütme. Sizi üçüncü güç olmaya layık değilsiniz. Sen hakim değilsin. Sarayın hakimi hakim mi olur? Anayasa Mahkemesi karar verecek serbest bırakacak; sen saray adına ağırlaştırılmış müebbet vereceksin. Türk milleti adına karar verecek şimdi. Saray adına de bari.

Hakimlere sormak istiyorum: Bir partinin genel başkanı geldiğinde neden ayağa kalktınız? Her partinin başkanı geldiğinde ayağa mı kalkacaksınız? Adaletin olmadığı devlet ayakta duramaz.

Yerel Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi’nin ayrıca ders vermesi de güzel bir olaydır. Anayasa Mahkemesini kutluyoruz. Ama geciken adalet adalet değildir. Nazi Almanya’sında hakimlere karar verirken Hitler’i düşüneceksiniz diyorlardı. Şimdi bu tabloyu 21. yüzyılın Türkiye’sinde yaşıyoruz.

Dedik ki FETÖ davalarında garibanlar yatıyor, dayısı olanlar çıkıyor. AKP Milletvekili Şamil Tayyar diyor ki Gaziantep’te çok ciddi FETÖ borsası var. Kayseri’de de var. Elitaş’a sorun; kimi nasıl çıkardı. Milyon dolarlar dönüyor. Ben bunu söylüyorum. Evet, itirafçı adı altında iş adamlarını serbest bırakıyorlar. Saray’dan talimatlar alan istediği kararı veriyor. Sen istersen iktidarın istersen muhalefetin milletvekili ol. TMSF’nin el koyduğu mallar vardı. Listeyi alıp iş adamalarını gezenler vardı. ‘Size bu malı satacağım komisyonu bu kadar’ diyenler vardı. Biz bunları bilmiyor muyduk. Bu iktidar önlem alamaz. Bu iktidar çökmüştür artık. Hiçbir söylemi sağlıklı ve tutarlı değildir. Yargının adaletin çöktüğü ülkede adalet mi aranır?

Bütün bunlar yetmezmiş gibi Afrin’di, terördü derken aradan şeker fabrikalarını nasıl satarız diyorlar. Neden satıyorsun şeker fabrikalarını. AKP’nin Genel Başkanı diyor ki bu fabrikalar zarar ediyor. Etmiyor Recep Bey, etmiyor. Sen zarar ettiriyorsun bu fabrikalara. O zaman Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü de sat, araç garantiliydi. O da zarar ediyor, satsana. Satamaz çünkü orada yandaş var.

Saray’ın 13 günlük parasını versinler, zarar ortadan kalkar. Asıl batak sarayda. Sat o sarayı. Oturuyorsun, yiyeceğin, uçağın, gezilerin bedava. Milletin sırtına yıkıyorsun. Sonra emekliye, işçiye, sanayiciye ‘Ver vergiyi’ diyorsun.

Avrupa Birliği (AB) şeker pancarı kotalarını kaldırdı. Çağrı yapıyoruz. Kaldır şeker pancarı kotalarını. Kaldırmıyorlar. Amaç ne? Nişasta bazlı şekeri millete yedirmek. Amaç, yabancı firmaların çıkarlarını savunmak. Amaç Cargill’e çalışmak. Bunun mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğiz. Bunu sana zorla kabul ettireceğiz.

Türkiye İş Kurumu’na işsizlik için başvuranların sayısı son 15 yılda 24 milyonu aştı. Eğer bir ülkede işsizliği azaltmak istiyorsanız, üretime destek vereceksiniz.

Uruguay’dan besmelesiz et, inek, tosun, öküz getirebilirsin ama bu tosuncuğu getiremezsin kardeşim

Adam kalkıyor bakan, başbakan, devletin kurumlarının önünde bunu kuruyor. 77 bin 843 kişiyi dolandırıyor, 511 milyon lira tokatlıyor. Hükümet, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), BDDK, Ticaret Bakanlığı, AK Parti Genel Başkanı, Başbakan seyrediyor. Tıpkı Jet Fadıl, Kombassan, İslami holdingler gibi. Kuruyor Çiftlik Bank’ı, bir iki dua, Allah, peygamber… Millet, ‘Bu adam dindar hırsızlık yapmaz’ diyor. Dolandırılan 77 bin 843 kişiye sesleniyorum, paranızı rahat alabilirsiniz ama o tosundan değil. Parayı BDDK’dan alabilirsiniz, dava açmanız lazım. Niçin Bankacılık Kanunu’nun 150. maddesi var. Görev BDDK’nın, adam bankayı unvan olarak kullanmış, devletin kurumu, bakan, başbakan, Recep Bey görüyor mu, görüyor. Hepsi sessiz kalıyorlar. Davayı açarsın, bu kanunu gerekçe gösterirsin. Sen kanunu bilmek zorunda değilsin. Sen şikayet edemezsin, şikayet ececek olan BDDK, para toplayan SPK. Bunların tamamını ver mahkemeye, faiziyle beraber paranı alırsın.

Bakan yeni uyanmış, ‘Vatandaşlar biraz uyanık olsun.’ diyor. Aldığı önlem bu. Sen uyanık değil misin? Sen bakansın, bakan ama görmeyen. Ne biçim bakansın. 77 bin kişi soyuluyor. Kimse, ‘Banka unvanını kullanamazsın. Bankacılık Kanunu var.’ demiyor. Bakan, daha 11 tane benzer kuruluş olduğunu söylüyor.
Adalet Bakanı, ‘Onu Uruguay’dan isteyeceğiz’ diyor. Uruguay’da büyükelçiliğimiz yok, suçluların iadesine yönelik sözleşme de yok. Ben bu bakana ve Recep Bey’e söyleyeyim, Uruguay’dan besmelesiz et, inek, tosun, öküz getirebilirsin ama bu tosuncuğu getiremezsin kardeşim.

 

 

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz