Kılıçdaroğlu’ndan Lozan açıklaması.. Biz de merakla bekliyoruz, ne dosyası hazırlatacak

0

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. Afrin’e yönelik düzenlenen Zeytin Dalı Harekatı’nı değerlendiren Kılıçdaroğlu, kimsenin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) başarısını kendi başarısı gibi göstermemesi gerektiğini vurguladı.

“Ordu milletimin ordusudur bir partinin ordusu değildir.” diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Biz ordumuzun gücüne vatanseverliğine her zaman her ortamda güveniyoruz. Peygamber ocağı olarak bildiğimiz ve her zaman kahramanlıklarıyla övdüğümüz ordumuzun başarısını Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) unsurlarına devretmek istiyorlar. Ordumuz ÖSO’nun ardına neden gizlenir? Biz bundan rahatsızız. İkisinin birlikte anılması da ağrıma gidiyor.

Siz operasyon yapıyorsanız bunu kendi silahlı birliklerimizle yaparsınız. TSK yedek ordu gibi gösteriliyor. Afrin nedeniyle farklı görüşleri seslendirenlere yönelik açık baskı var, ‘savaşa hayır’ dediği için gözaltına alınanlar var. Eğer bir ülkede düşünceyi ifade etme özgürlüğü yoksa, o ülkede demokrasi yoktur. Demokrasinin olmadığı yerde bu tür gelişmeleri göreceğiz.”

ÖSO’yla ilgili benim özel bir çalışmam yok. Ama Türkiye’yle Suriye arasında önümüzdeki süreçte bir barış sağlanacaksa, bir yakınlaşma sağlanacaksa, toprak bütünlüğü konusunda bir araya gelecekse, bu başka bir organ olmadan, Türkiye’yle Suriye’nin biraraya gelmesiyle olacaktır. Terör örgütlerinin konuşlanmasını istemiyorsak, o zaman Suriye’yle şu veya bu şekilde ilişki kurmalıyız. Suriye’yle ilişkilerin düzelmesi açısından adımlar atılması gerektiğine inanıyoruz.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP’li milletvekiline isim vermeden “ulan” diye hitap etmesinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden zat, cümleye ‘ulan’ diye başlarsa, onun düzeyine inin derseniz, diyemem. Ailemden öyle bir kültür almadım, toplumdan da almadım. O sözcüğü kullanmak için kim aldattı onu, merak ediyorum. Yarın-öbür gün, beni aldattılar diyecek. Kendisi bu dili kullanabilir, ama bulunduğu makamın bu dili kullanmasını engellemesi gerekir. Cumhurbaşkanlığı makamı şu anda işgal altında. Bir kişinin Cumhurbaşkanı olabilmesi için, tarafsız olması gerekiyor. TBMM’de tarafsız olacağına dair namusu ve şerefi üstüne yemin etti. Ben kendisine ‘namus ve şereften ne anlıyorsunuz diye’ defalarca sordum. Namusunuz ve şerefiniz üzerine yemin edeceksiniz, sonra tarafsızlığı ayaklar altına alacaksın.” karşılığını verdi.

“Ortadoğu’da PYD’ye meşruiyet kazandıran Erdoğan’dır.” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “Salih Müslim’i Türkiye’ye davet edip ağırlayan kim? PYD’den Esad ile çatışmalarını istediler. Şimdi bizimle çatıştırıyorlar. Bunların yatacak yeri yok.

Ege adalarıyla ilgili kaygılarımızı, kuşkularımızı dile getirdik. Erdoğan’dan cevap istedik, uzun bir sessizlik oldu. Sonra ‘Lozan Anlaşması’yla adaları kim kimlere teslim etti. Bunun için dosyalar hazırlatıyorum’ dedi. Biz de merakla bekliyoruz, ne dosyası hazırlatacak diye. Sorduğumuz soru basitti. Lozan’la mülkiyeti Türkiye ve Yunanistan’a bırakılmayan adalarda niye Yunan askerleri var, hangi gerekçeyle var.

Lozan Anlaşması’nda Yunanistan’a bırakılan adaların ve diğer adaların silahlandırılmasıyla ilgili bir düzenleme var mı? Herhalde bunların da cevabını bize verirler. Benim merak ettiğim nokta şu. Ege adalarıyla ilgili bir tartışma var, Lozan sonrası bir tartışma var, diplomatik ilişiklerde görüşmelerin olduğu da hükümetler tarafından ilan ediliyor. Ama Süleyman Şah Türbesi’nin olduğu topraklar bizim topraklarımız. Türbenin olduğu toprakları terör örgütüne bırakan adamlara ne diyeceğiz, bunlar kahraman mı, bayrağımızı bile kaçırdılar. Bunları söylemekten utanıyorum ama maalesef söylemek zorundayım. Bunlardan milliyetçi mi olur?”

Ekonomi iyiye gitmediği için, bir an önce erken seçime gitme olayı ifade ediliyor. Afrin’i bir erken seçim kozu olarak kullanmak doğru değil. Bu bir partinin mücadelesi değil, Türkiye’nin mücadelesidir. ‘Türkiye hep koalisyonlarla yürütülüyor’ diyorlardı. Şimdi ise, koalisyonsuz olmuyor. Halka söylediklerinin, yüz seksen derece tersini yapıyorlar. ‘Yüzde 50+1 için ittifak yapalım’ diyorlar. Yani halkı kandırdılar, halka yalan söylediler. İttifak arayışları var, olabilir. Şu anda parlementoya gelen bir düzenleme yok, o yüzden şu an yorum yapmayı doğru bulmuyorum, doğmamış çocuğa don biçmeyi doğru bulmuyorum.

Abdullah Gül konusunda bizim söyleyeceğimiz bir şey yok. Niyetini bilmiyoruz. Bizim dışımızda bir gelişme. Gül aday olursa, ‘CHP’liler de Gül’e oy verirler’ diyorlar. Gül bağımsız aday olursa, seçmenimiz böyle bir eğilim gösterir mi? Hele o gün gelsin, düşüncelerimizi ifade ederiz. Bu bir senaryo, senaryoya göre görüş söylemek doğru değil. Düşüncemiz şu, demokrasi, parlementer sistem, katılımcı demokrasi kim bunu var ederse CHP onun yanında yer alacaktır. Bizim demokrasiyi savunmayanların yanında yer almamız beklenmemeli.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz