Kosova: Albin Kurti ve Partisine derin operasyon.. Vatikan devrede..

0

Albin Kurti, oldukça entelektüel siyasi bir “figür”. Partisi ve kadrolarının oldukça ilerisinde bir kapasiteye sahip. “Protest” bir gençlik hareketinden, “idealist” ve bir o kadar da “dürüst” bir siyasi hareket yaratmaya çalışıyor.

Onu gençler “protest” kimliği ile sevdi ve peşine takıldı.

Slobodan Miloseviç (Sırp Kasabı)’in döneminde, 1997 yılında, ilk direniş hareketine, “bağımsız öğrenci birliği” üyesi olarak başlamıştır. Üniversitelerinin Sırp yönetimi tarafından işgal edilmesi üzerine “barışcıl protesto organizasyonu” konsey üyesi olarak direniş eylemlerini güçlendirmeye çalışmıştır. 1997 yılında Sırplar tarafından tutuklanmış ve 15 yıl hapse mahkum edilmiştir. Uluslararası baskılar sonucu 2001 yılında serbest bırakılmıştır. Savaşla geçen yıllar sonrası yeniden politik hayata dönen Albin Kurti, bugün parti olarak gördüğümüz hareketini o yıllarda oluşturmuş ve liderliğini üslenmiştir.

Albin Kurti’nin gençlik hareketi, Kosova’yı yönetmeye ve dizayn etmeye göre kurgulanmış UNMIK’in (Birleşmiş Milletler Kosova Misyonu) Arnavut milleti menfaatlerine uymayan kararları önünde “set” oluşturmak için 2005 yılında kurulmuştur. Adı üzerinde Lëvizjes Vetëvendosje (kendin karar ver hareketi).

Gençlik hareketi olarak kurduğu Lëvizjes Vetëvendosje (kendin karar ver hareketi), savaş sonrasındaki politik dizayna karşı Arnavut milletini; düşünmeye, analiz etmeye, kendi gücüne inanmaya, başkalarının dayatmalarına değil kendi kararlarını vermeye zorladı. ABD ve AB’nin önemli olduğu bir ülkede “o” hayallerinin peşine takıldı ve toplumunu da “doğruya” sürüklemeye çalıştı. Elbette zor bir işe soyunmuştu.

Bu işi yaparken en büyük desteği “aklı ve entelektüel kapasitesi” ile “doğrular” oldu.

İşi kolay değildi. Toplum ve “yol arkadaşları” bu tutuma hazır değildi. Üstelik onlara en zor yolu teklif ediyordu: “Menfaatsiz hizmet”. Bu konu buralarda en zor şey, inanın bana.

Kadroları epey mesafe aldı. Lakin tam hazır oldukları söylenemez. Bu durum da Albin için “en önemli risk”. Kadrolarının bir kısmı aldatılmaya açık. İdealist değerler, “o da ne ki” diyeni de fazla. Velhasıl kadrolarını “yokuşlardan aşırmak” için daha bir hayli emek sarf etmesi gerekiyor.

Her “iddia sahibi” gibi Albin Kurti’nin de ömrü hapislerde, tutukluluklarda geçti.

Yalnız bir gerçeği gözden kaçırmamak lazım; Lëvizjes Vetëvendosje (kendin karar ver hareketi) demek Albin Kurti demek, Albin Kurti demek Lëvizjes Vetëvendosje (kendin karar ver hareketi) demektir. Lütfen yazının bundan sonrasını okurken bunu unutmayın.

Albin’i pek tanımadığınızı bildiğim için ondan biraz bahsetmek istedim.

Gelelim esas meseleye.

Yazılarımı takip eden okuyucular bileceklerdir. Albin hareketini parti olarak organize ettikten ve seçimlere katılmaya başladıktan buyana Lëvizjes Vetëvendosje (kendin karar ver hareketi) sürekli oylarını artıran yegane politik hareket olarak dikkatleri çekmeye başlamıştır.

Ayrıca okuyucular hatırlayacaklardır, son parlamento seçimlerinde Albin Partisini birinci yapabilmiş ve yerel seçimlerde de Kosova’nın en büyük iki şehri olan Priştine ve Prizren belediye başkanlıklarını da almıştır. Albin’in karşısında olanları size sayayım da Kosova’yı az çok bilenler anlasın Albin nasıl bir başarıya imza attı: Hashim Thaqi, Ramush Haradinaj, Fatmir Limaj… Bu üçlü Kosova’nın deve dişi siyasetçileri; işte bu üçlü Albin Kurti’nin karşısına ancak seçim koalisyonu kurarak çıkabildiler. Korku dağları aşmış demek ki.

Albin’i durdurabilmek yine de mümkün olmadı seçimlerde, yerel seçimlerde tutukladılar Albin’i. Bu da çare olmadı ve tek çare kirli siyasi oyunların hayata geçirilmesine kaldı. Bu günlerde bunu yaşıyoruz. Albin üstelik ikinci defa tutuklandı ve halen hapiste.

Albin Kurti ile ilgili küçük bir not daha vereyim ve “derin operasyon”u anlatmaya başlayalım.

Albin Kurti geçen dönem partisinin genel başkanlığını kendi arzusu ile bıraktı. Bunu yaparken tek amacı vardı, “kafasızlara” politik ahlakı öğretebilmek. Kendisinden sonra gelenlerin ahlaki çizgiye bir başlangıç yapabilmelerini öğretebilmekti. Yapılan güdümsüz seçimlerde Visar Ymeri Lëvizjes Vetëvendosje (kendin karar ver hareketi)’nin yeni genel başkanı seçildi.

Ama ne gezer, öğrenemediler.

İşte Albin’e “derin operasyon” böyle bir ortamda başlatıldı. Kısaca konunun temel taşları şöyle:

Lëvizjes Vetëvendosje (kendin karar ver hareketi) en güçlü siyasi hareket oldu ve önlenemedi, Albin genel başkanlığı bıraktı, Albin tutuklanıp hapse atıldı, hükümeti siyasi oyunlarla ele geçiren “haramzadeler” AİHM’nin özel mahkemesi tarafından tutuklanmaları ile yüzleşti. Gelecek onlar için çok karanlık. Tek çareyi “iktidarı elde tutmak”ta buldular. Halk seçmiyor, o zaman yaşasın entrika.

Entrika, Lëvizjes Vetëvendosje’nin (kendin karar ver hareketi) ele geçirilmesi olarak gün yüzüne çıktı. Hazır kurucu genel başkan ve Lëvizjes Vetëvendosje’nin (kendin karar ver hareketi) herşeyi olan, o olmazsa parti diye bir şeyin olmayacağı bir zamanda, geleceği karanlık olanlar, hırsızlıklarının-savaş suçlarının-ahalinin malını talan etmenin hesabını verecek olanlar, harekete geçtiler ve partiyi ele geçirme operasyonunu başlattılar.

Partiyi ele geçiremezlerse de, partiyi siyaseten topal ördek konumuna sokacak şekilde ikiye bölebilmek, hareketin içinden yeni bir parti çıkarmak, mümkün olan maksimum milletvekilini yanlarına çekerek “haramzadeler iktidarına payanda” hazırlamak ikincil hedef olarak belirlendi. Az hedefle yetinirler mi? Mümkün değil. Lëvizjes Vetëvendosje’ye (kendin karar ver hareketi) yakın duran ve işbirliği kapılarını açık tutan LDK’nın Lëvizjes Vetëvendosje’dan (kendin karar ver hareketi) ümidini kesmesini sağlamak ve dolayısı ile kendi yanlarında konumlanmasını temin etmek de makul bir hedef olarak belirlendi.

İnsanın kafası karışıyor değil mi? Bu kadar komplike oyunları ancak “şeytanın yer yüzündeki iz düşümleri” hayata geçirebilir.

Partiyi ele geçirmeye çalışanlar az buz adamlar da değil. Birisi halen genel başkan Visar Ymeri, ikincisi Priştine belediye başkanı Shpend Ahmeti, diğerleri UÇK içinden gelen bazıları.

Toplasan 6-7 kişi. Ama makamlarından da anlayacağınız gibi “kelli felli adamlar”.

Albin Kurti korkar mı?

Albin Kurti’ye ve partiye birşey yapabilirler mi?

Mümkün değil.

Yazının başlarında demiştim ya bu bilgiyi unutmayın. Oraya lütfen bir daha bakın.

Peki neden yapıyorlar?

İnsan bu, şeytan söz vermiş bir kere neler yaptırmaz ki?

Alet olanların birinci nedenleri elbette menfaat, makam mı-para mı?, her ne ise. İkinci nedenleri hazır lokma Kosova’nın birinci partisine el koyabilmek, terlemeden partiyi hop ele geçirmek, fena lokma olmaz değil mi? Gelsin bakanlıklar, gitsin ihaleler!

Gelelim derin operasyonun gözle görülmeyen nedenine, gerçek burada.

Yugoslavya süreci sonrası, 1950-1960’lardan itibaren, Kosova’da derin bir yapılanma uygulamaya konuldu.

Dinsiz devlet Yugoslavya’dan Vatikan oldukça rahatsızdı. Arnavutların geçmişinde Vatikan’ın izleri tahmin edilenden de fazladır. Her Arnavut “derimizi biraz kazısak altından HAÇ çıkar” sözünü çok iyi bilir ve hatta haylisi de inanır. İşte bu etki bu kadar derin izler bırakacak ölçüde Kosova’yı derinden etkilemiştir.

Vatikan “kayıp yıllarda” Kosova’yı ve ahalisini yalnız bırakmadı. Dağlarda, mağaralarda, bodrumlarda alternatif eğitim kurumlarını kurdu, savaş için gerekli olacak askeri unsurların temelini attı-organizasyonu gerçekleştirdi, sağlık gibi çatışma halinde en lazım yapıları oluşturdu. Velhasıl 50 sene Kosova toplumunu şekillendirdi.

Türkiye mi ne yaptı bu süreçte? Bir avuç Kosova Türk’ünü ilgilenilmesi gereken “milli hedef” kabul etti ve gayrisine bakmadı. Ne lazımdı ona Arnavut müslümanlar!

Bu bilgiyi unutmayın.

Albin son dönemde “bir hata” yaptı bu zatı muhtereme göre, seçimlerde adayları arasına samimi müslümanları da dahil etti. Dananın kuyruğu da burada koptu. Kim oluyordu ki Albin Kurti. Ne cesaret yani! Albin’e yapılan operasyonun “derin gerekçesi” bu, sevgili okurlar.

Peki iktidardaki ekiple bu derin gerekçenin ilişkisi ne diyeceksiniz?

1950’li yıllardan gelen mühendisliğe de bakmak lazım. Biraz da menfaat tabi. Hangisii ağır basar, siz düşünün.

Peki ne olur bu hikayenin sonu? Alet olanlar alırlar “paracıklarını”, giderler yemeye. Derin abiler “başaramazlar”.

Albin milleti ile yoluna devam eder.

Zaten partinin tabanı işaret bile verilmeden her şehirde “entrikacılar istifa” diye protestolara başladılar.

Size düşen, Türkiye’deki samimi insanlara düşen, Albin’i yalnız bırakmamaktır. Vesselam.

Gerisi kolay.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz