- Elveda - 23 Şubat 2023
- Prof. Dr. Celal Şengör’ü Nasıl Bilirim? - 22 Şubat 2023
- Sayın Bahçeli, Allah Rızası İçin, Şu Millet İttifakının CB Adaylığı Konusuna da Bi El Atsan!.. - 21 Şubat 2023
Ömer, benim gibi Ankara Ziraat 1979 girişli.
Aynı zamanda hemşerim, sınıf arkadaşım ve bölümdaşım. Çerkez damadı olduğuma göre, bir bakımdan eniştesi de oluyorum.
1979 Ekim Ayı başlarında fakültedeki derslerimize başlamıştık.
Ömer, 1.93 m.lik boyu ile 180 kişilik sınıfımızda hemen fark edilen bir kişi idi.
Ziraat Mahallesi’nin, Sağ Sokak girişinde, soldaki apartmanın altında, İrfan Baştuğ Caddesine bakan yönünde bir lokanta vardı.
Ömer orada öğle yemeği yiyordu. Yemeğim bittikten sonra, Ömer’in masasına oturdum.
Selam ve verdim ve konuşmaya başladım. Tanışıklığımız o şekilde oldu.
Ömer, iri kalıbına nazaran, son derece iyi niyetli, kibar, beyefendi bir insandır. Lügatinde “Hayır” kelimesi bulunmaz.
Çok zekidir ancak ders çalışma isteği yönünden, Cenab-ı Allah’tan gerekli meziyetleri maalesef alamamıştır.
1. sınıf ders dönemi sonunda, matematik dersinden kalmıştık. ODTÜ’de 1 yıl okuyup, sonra bize gelen başka bir süper zeka arkadaşımız daha vardı: Ensar Başpınar.
O sınav zamanı, Bahçelievler Semti’nde, o zamanki MHP Genel Merkez Binasının arkasında, 52. Sokak’ta bir evin, teras katında kalıyordum.
Ensar Abi, matematikten kalan bizleri, bizim evde ders çalıştırdı. O zaman şahit oldum ki, Ensar Abi, matematik problemlerini anlattıkça, Ömer benden önce anlıyordu.
Benden zeki olduğuna eminim. Ancak, dediğim gibi, Ömer’de ders çalışma şevki yoktu. Çalışsa, bölüm belki okul birincisi olurdu. Dersleri çift dikiş, üç dikiş yaparak geçti ve mezun oldu.
Ömer, Turhallı olması hasebi ile hemşerimdir. Turhal-Tokat Yolu üzerindeki Şenyurt Kasabası, baba ocağıdır.
Babasının, Şenyurt Kasabası’nda birkaç yüz dönümlük bir çiftliği var idi. Yazları çiftlikte, kışları Turhal merkezdeki evlerinde otururlardı.
Ömer, Çerkezlerin Abzeh Boyu’ndan olup, Babası Canbolat Amca, bir Çerkez Beyi idi. Annesi Ayten Hanım Teyze de çok olgun bir kadın idi.
Hiç evlenmeden ölen büyük Abisi Osman ile küçük abisi Ahmet Abileri de tanırdım. Hepsi de nur içinde yatsın.
Okuldan mezun olmuş ve memleketlerimize dönmüştük.
Yıl, 1984’ün sonları idi. Ben, Turhal Şeker Fabrikası, Besi Bölge Şefliği’nde, bölge şefi Şükrü (Kutluk) Abinin yanında, şef yardımcısı olarak çalışıyordum.
Ömer ile buluştuk ve Turhal Pancar Bölge Şefliği’ne, şef yardımcısı arkadaşım İbrahim Ömerreisoğlu’nu ziyarete gittik.
O arada salonun uzak köşesinde, masada evrak işleri ile uğraşan bir kız gözüme çarptı. İbrahim Bey’e, o kızın kim olduğunu sordum.
Kız, Turhallı bir ziraat mühendisi meslektaşımız imiş ve orada staj yapıyormuş. Ömer’e;
-“Ömer, bu kız sana göre. Şu kıza asılsana.” dedim. Ama bunu o anda “Laf ola, torba dola” babından söylemiştim. İlerleyen zaman içinde, birkaç yıl içinde Ömer, Ayperi ile evlendi.
Oğulları Cankat 1993’de, Kutay ise 1996’da doğdu.
Ancak, Ayperi’yi 2014 yılında maalesef kaybettik. Nur içinde yatsın.
Ömer, o tarihlerde Ankara’nın Etlik Semti’nde oturuyordu. Ayperi vefat ettiği zaman, yanlış hatırlamıyorsam Cankat ve Kutay üniversitede okuyorlardı.
Ömer tekrar evlenmedi. Büyük bri özveri içinde çocuklarına hem babalık hem analık yaparak, ikisini de başarılı bir şekilde okuttu.
İkisi de üniversiteden mezun oldular.
Cankat, adalet bakanlığına girerek, hakimlik mesleğine başladı. Bu yazıyı yazdığım sırada, Trabzon’un Akçaabat İlçesi’nde hakimlik yapıyordu.
Babamın meşhur bir lafı var: “Sıçandan olan, dağarcık keser.” şeklinde. Yani, çocuklar ebeveynlerine benzer anlamında.
Küçük oğlu Kutay bu tarife uyuyor. Kendisi Ömer gibi zeki olmasına rağmen, Ömer gibi ders çalışmayı sevmediği için, zorlansa da üniversiteyi bitirdi.
Kutay bir harita mühendisi, halen bekar. Turhal’da bir büro açtı ve Ömer ile birlikte yaşıyor.