Oruç İbadeti

0

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla,

Allah’a hamd, Resulüne salat, selam olsun.

Oruç İbadeti

A-Oruç’un Mahiyeti

1-Tanım

Oruç; Farsça’daki rûze kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir.

Arapça’sı savm ve sıyâmdır. Savm kelimesi Arapça’da “bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak, engellemek” anlamında kullanılır.

Fıkıh terimi olarak ise, imsak vaktinden iftar vaktine kadar, bir amaç uğruna ve bilinçli olarak, yemek, içmek ve cinsel ilişkiden uzak durmak demektir.

2-Tarihi

Oruç antik çağdan beri devam ede gelen ve bütün Peygamberlerin ümmetlerine emredilen bir ibadettir.

Nitekim Kur’an-ı Kerim’de;

“Ey iman edenler! Sizden öncekilere olduğu gibi, size de oruç tutma yükümlülüğü getirilmiştir; bu sayede kendinizi koruyacaksınız” denilmektedir. (Bakara,2/183)

İslamda Oruç, Peygamberimiz’in hicretinden bir buçuk sene sonra Şaban ayının onuncu günü farz kılınmıştır.

3-Oruç İbadeti ile Yükümlülük Şartları

Oruç İbadeti, İslâm’ın beş şartından biridir.

Namaz yükümlülüğü için gerekli olan şartlar; yani Müslümanlık, ergenlik (bulûğ) ve belli bir aklî olgunluk düzeyinde olmak (akıl), oruç için de gerekli ve geçerlidir.

Ergenlik yaşına gelmeyenler ibadetlerle yükümlü olmamakla birlikte, alıştırmak ve ısındırmak maksadıyla, aile büyükleri onlara ara ara namaz kılmalarını ve oruç tutmalarını söyleyebilir.

Peygamberimiz, yedi yaşından on yaşına kadarki sürede çocuğun namaza alıştırılmasını önermiştir.

Bedenî durumları dikkate alınmak şartıyla çocukların 8-9 yaşlarından itibaren oruca alıştırılmaları da uygundur. En azından oruç tutmalarına engel olunmamalıdır.

4-Oruç Tutmamayı Mubah Kılan Mazeretler

1. Sefer.
2. Hastalık
3. Gebelik ve Çocuk Emzirmek
4. Yaşlılık
5. İleri Derecede Açlık ve Susuzluk.

Sıralanan bu mazeretlerden biri sebebiyle oruç tutamayan kimse, oruca, oruçlulara ve ramazan ayına hürmeten, mümkün oldukça bunu belli etmemelidir.

5-Oruç’un yasakları

Orucun yasakları, orucun bozulmasına sebep olan şeylerdir.

Bunlar, yemek, içmek ve cinsel ilişkide bulunmaktır.

Dolayısıyla bu üç hususa dikkat edildiği takdirde oruç tutulmuş olur.

Bununla birlikte bazı davranışların, sayılan bu üç şeyin kapsamına girip girmediği konusunda gerekli veya gereksiz tereddütler oluşabilmektedir.

Yine orucun bozulmasına yol açmamakla birlikte, orucun genel havasına, anlam ve gayesine yakışmayan şeyler konusunda da dikkatli olmak gerekir.

B-Oruç’un İbadetinin Hakikati

Oruç, sadece yemeyi içmeyi bırakmak değil, aynı zamanda kötülüklerden de uzaklaşmaktır.

Midemiz, yiyecek ve içeceklerden uzak kaldığı gibi;

dilimiz yalandan,

ellerimiz haram işlerden,

gözlerimiz harama bakmaktan,

kulaklarımız yalan ve dedikodu dinlemekten,

ayaklarımız kötü işler peşinde koşmaktan uzaklaşarak oruçtan nasibini almalıdır.

Oruçludan beklenen budur. Böylelikle, oruç, sahibini kötülüklerden korur tutar ve muhafaza eder.

C-Oruç İbadetinin Faydaları

Biz orucu herhangi bir menfaat düşüncesi ile değil, yalnız Allah’ın emrini yerine getirmek ve onun rızasını kazanmak için tutarız.

Oruç, bu niyetle tutulduğu takdirde makbul olur. Ancak, Allah’ın her emrinde olduğu gibi oruç ibadetinde de birçok hikmetler, bizim için maddi-manevi, dünyevi-uhrevi pek çok faydalar vardır

1-Oruç ibadetinin uhrevi faydaları nelerdir?

a-Oruçlular direk Allah’la muhataptırlar.

“Allah Teâlâ (bir hadis-i kudsîde) şöyle buyurmuştur:

Oruç başkadır. Çünkü o sırf Benim içindir, onun mükâfatını da (dilediğim gibi) Ben vereceğim. Kulum Benim için şehvetini, yiyeceğini terketti. Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir, diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku, Allah indinde misk kokusundan daha hoştur. Oruç kalkandır/perdedir. Biriniz bir gün oruç tutacak olursa kötü söz sarfetmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa ‘ben oruçluyum!’ desin (ve ona bulaşmasın).”  (Buhârî, Savm 2, 9, Libâs 78; Müslim, Sıyâm 163,)      

b-Oruç tutanlar orucun şefaatine nail olur.

Ramazan ayının iki ana unsuru, Kur’an ve Oruçtur.

Peygamberimiz (sas.) şöyle buyuruyor:

Oruç ile Kur’an kıyâmet gününde kula şefaat edeceklerdir. Şöyle ki: Oruç: ‘Ey Rabbim! Ben onu gündüzleri yemekten ve şehvetlerinden men ettim, onun için beni, onun hakkında şefaatçi kıl’ diyecek; Kur’an da: ‘Ben onu geceleri uykusuz bıraktım, beni de onun hakkında şefaatçi kıl’ diyecek. Böylece ikisi de (o kula) şefaat edeceklerdir.” (Ahmed bin Hanbel, II/174)

c-Oruç tutanların, geçmiş günahları bağışlanır. Ve cennet ile mükafatlandırılır.

Peygamberimiz (sas.) şöyle buyuruyor:

“Kim fazîletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, İman 28, Savm 6; Müslim, Sıyâm 203)

“Cennette Reyyân denilen bir kapı vardır. Oradan sadece oruçlular girer. Oruçlular girdiler mi, artık kapanır, kimse oradan giremez.” (Buhârî, Savm 4, Bed’ü’l-Halk 9; Müslim, Sıyâm 166,)

2 Oruç ibadetinin dünyevi faydaları nelerdir?

a-Oruç Sağlığı Korur.

Önce sağlık! Sağlık olmadan ibadet de olmaz.

Sevgili Peygamberimiz, orucun sağlığımız yönünden önemini şöyle belirtiyor:

“Oruç tutunuz, sıhhat bulursunuz.” (Buhârî, Savm 9 )

İnsanlığın büyük mürşidinin söylediği bu söz, tıbben de kanıtlanmıştır.

b-Oruç tutanın Ahlakı Güzelleşir, Kötülüklerden Korunur.

Oruç, belirli bir süre sadece aç kalma olayı değildir. Oruç, köklü bir irade terbiyesi, insanı kötü alışkanlıklardan temizleyen, iyi huylar kazandıran bir ahlak eğitimidir.

Peygamberimiz (sas.) şöyle buyuruyor:

مَنْ لَمْ يَدَعْ قَوْلَ الزُّورِ وَالْعَمَلَ بِهِ فَلَيْسَ لِلَّهِ حَاجَةٌ فِي أَنْ يَدَعَ طَعَامَهُ وَشَرَابَهُ

Her kim yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmazsa, Allah onun yemesini, içmesini bırakmasına değer vermez.” (Buhari, Savm,8)

Bu hadis-i şerifte orucun yüksek hedefi açıkça gösterilmiş, bu ibadetin sadece aç ve susuz kalmaktan ibaret olmadığı, esas gayenin insanı olgunlaştırmak, ahlak ve fazilet sahibi olarak yetiştirmek olduğu bildirilmiştir.

Kur’an-ı Kerim’de orucun farz oluşunu bildiren ayette Yüce Allah,

يَآ اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذٖينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sizin üzerinize de oruç farz kılındı, ta ki korunasınız” (Bakara,2/183) buyurarak orucun kötülüklere korunma özelliğine dikkatimizi çekmiştir.

Allah Teala, her derde deva verdiği gibi, her kötülüğe karşı da bize bir korunma vasıtası vermiştir ki, oruç ibadeti bunlardan biridir.

Nitekim sevgili Peygamberimiz orucun bu koruyucu özelliğini güzel bir benzetme ile şöyle açıklamıştır:

Oruç bir kalkandır.” (Buhârî, Savm 2, 9, Libâs 78; Müslim, Sıyâm 163,)      

Bilindiği gibi kalkan, eskiden savaşlarda insanı düşmanın kılıcından koruyan bir vasıta idi.

İşte oruç, Müslümanı dünyada günah işlemekten, ahirette cehennem ateşinden koruyan bir vasıtadır.

Dünyada her kötülüğün başı, Allah’ı unutmak ve sorumluluk duygusunu kaybetmektir.

Oruç ise bize daima Allah’ı hatırlatır, sorumluluk duygusunu geliştirir. Bir ay boyunca devam eden bu manevi eğitimin olumlu tesiri ile, insan, davranışlarını kontrol altına alarak her türlü kötülükten uzaklaşır.

c-Oruç tutanın iradesi güçlenir.

Oruç tutmakla belirli bir zaman kendini yememeye, içmemeye alıştıran insan, hayatta karşısına çıkabilecek güçlüklere kolaylıkla sabreder, acılara ve sıkıntılara dayanmasını, zorlukları yenmesini bilir. İradesi güçlenir.

Oruç tutan bir Müslüman çeşitli yemeklerle donatılmış sofranın başında helal olan nimetlere elini sürmez, sabırla iftar vaktini bekler.

Allah’ın emri karşısındaki bu teslimiyet ulvi bir manzaradır. Orucun Müslümana kazandırdığı bu irade terbiyesi, insanı nefsani arzuların esaretinden kurtarıp adeta melekleştiren gerçek bir eğitimdir.  

Şimdi insafla düşünelim: Helal olan şeylere bile elini sürmeyen bu oruçlu, nasıl olur da harama el uzatabilir?

Vücudunun ihtiyacı olan faydalı yiyecek ve içecekleri istediği zaman bırakabilen bir Mümin, nasıl olur da zararlı yiyecekleri, içecekleri kullanmaktan vazgeçmez?

Oruç bize, belirli bir süre helal olan şeylerden uzaklaşmakla haramlardan sakınmayı öğretir.

d-Oruçlu Nimetlerin Kıymetini Öğrenir.

İnsan, elinde olan nimetlerin kıymetini ancak bunlar elinden çıktıktan sonra anlar.

Fakat iş işten geçtiği için bunun bir yararı olmaz.

Oruç tutmakla bir süre nimetlerden uzak kalan insanın gözünde bu nimetlerin değeri daha iyi anlaşılır.

Bu anlayış insana, onları daha iyi korumasını ve nimetleri kendisine veren Allah’a daha çok şükretmesini öğretir.

Nimetlere şükür ise onların çoğalmasına vesile olur.

Allah Teala şöyle buyuruyor:

لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَاَزٖيدَنَّكُمْ

Andolsun, şükrederseniz elbette (nimetimi) artırırım.” (İbrahim,14/7)

Vesselam

Kaynak:

Diyanet İşleri Başkanlığı, Oruç İlmihali

Diyanet İşleri Başkanlığı, İlmihal-1

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz