Pazar Neşesi: 99 Domuz / 85’lik Dede

0
Prof. Dr. Orhan Yılmaz

Bugün “Pazar Neşesi” niyetine bir tane yaşanmış olay, bir tane de fıkra nakledeceğim. İlk okuyacağınız “99 Domuz” vakası, geçmiş yıllarda Tarım Bakanlığı’nda aynen yaşanmıştır.

99 Domuz

Her yıl, Tarım Bakanlığına bağlı İl Tarım Müdürlükleri, kendi vilayet sınırlarında olan domuz sayısını bir yazı ile Ankara’ya, bakanlığına gönderir. Rutin bir uygulamadır.

Eğer bir ilde domuz sayısı 150’yi geçerse, sürek avı başlatma ve domuzla mücadele mecburiyeti vardır. O vilayete bol miktarda domuz kurşunu gönderilir. 

İlçe müdürlükleri vasıtası ile o kurşunlar, avcılara ve domuzu çok olan köylere dağıtılır. 

Ama dağıtılan her 5 kurşun karşılığında, 1 adet domuz kuyruğu; kurşunun boşa atılmadığı, domuz vurulduğunun ispat için, kurşun verilen şahıstan istenir. 

Bunlar için bir sürü tutanak ve evrak tanzim edilir. Yani bir sürü ilave iş. Eğer o vilayette domuz sayısı, 150’nin altında ise problem yoktur. 

Her yılsonunda durum, bir yazı ile bakanlığa bildirilir ve olay kapanır. 

Bir bürokratın tayini Erzincan Tarım İl Müdürlüğü’ne çıkar. 

Göreve başladıktan bir müddet sonra, Ankara’dan, ildeki mevcut domuz sayılarının istendiği yılsonu yazısı gelir. 

Bürokrat bakar ki, o vilayette geçen yıl bildirilen domuz sayısı 149. Tam sınırda. Yani domuz sayısı 1 adet artsa, sürek avı ile birlikte bir sürü iş başlayacak. 

Hayvanların kuyrukları, ödenek, kurşun, tutanaklar, bir sürü dert ve evrak işi falan. 

Bürokrat bu işten sıyrılmak için, “Ben bu sayıyı bu sene 50 olarak göndereyim, kimse fark etmez” der. 

Fakat Ankara’daki bürokrat çok acardır. 

Erzincan’dan o yıl gelen yazıyı, geçen yıl ile karşılaştırınca, domuz sayısının birden 99 adet düştüğünü fark eder. Hemen Erzincan’a bir yazı yazar:

 “Geçen yıl ilinizde domuz sayısı 149 idi. Bu yıl 50 domuz olduğunu yazmışsınız. 99 adet domuza ne olduğunun acilen bildirilmesi

Erzincan’daki bürokrat tam bir çıkmazın içine düşmüştür. 

Oturur kara kara düşünür ve bakanlığa bir cevap yazısı yazar:

 “Evet, geçen yıl domuz sayısı 149 idi. Ancak, köylüler resmi olmayan yollardan, sürek avı başlattılar. Ama hiçbirini vuramadılar. Bundan rahatsız olan domuzlardan 99 adedi sınır ilimiz olan Erzurum topraklarına girmiştir. Arz ederim.

Böylece işten sıyrılır. Çünkü bakanlığa “99 adet domuzu vurduk” dese, bakanlık 99 adet domuz kuyruğu isteyecek. 

Bakanlık bunun üzerine Erzurum Tarım İl Müdürlüğüne bir yazı yazar ve:

 “Bu yıl gönderdiğiniz yazıda, bölgenizde 120 adet domuz olduğunu söylüyorsunuz. Ama Erzincan İl Müdürlüğü, 99 adet domuzun, sizin bölgenize geçtiğini söyledi. O hayvanların bulunması, acilen sürek avı düzenlenmesi, kuyruklarının bakanlığa acilen gönderilmesi vs. vs….

Bakanlığın bu yazısı üzerine, Erzurum İl Müdürü, Erzincan İl Müdürünü arar ve olayın aslını öğrenir. 

Erzurum İl Müdürlüğü bir çözüm düşünür ve cevap yazısını yazar:

 “Evet, doğrudur. Erzincan’ın 99 adet domuzu bizim il sınırlarına girdi, ama hızlarını alamadılar ve sınırlarımızı aşıp, Kars İl Hudutlarına geçtiler. Arz ederim.” deyip işin içinden sıyrılır. 

Bakanlıktaki acar bürokrat işin peşini bırakmamaya kararlıdır. 

Bu sefer de Kars İl Müdürlüğü’ne bir yazı yazar ve 99 adet domuzun akibetini sorar. 

Kars İl Müdürü de, Erzurum İl Müdürünü arar ve olayın aslını o da öğrenir. Onlar da bakanlığa bir yazı yazar:

 “Evet, doğrudur. 99 adet domuz, Erzurum’dan bizim sınırlarımızdan içeri girdi ama sınırlarımızı aşıp, bize sınır olan Ermenistan topraklarına geçti. Bir şey yapamadık” derler. 

Ve 99 domuz olayı da böylece kapanır!… 

85’lik Dede

85 yaşında bir adam, doğumhane kapısında beklemektedir. 

Doğum odasından çıkan hemşire, şöyle bir bakınır. Bekleme salonunda başka kimseyi göremeyince, yaşlı bir adama sorar;

-“İçeride doğum yapan kadın, yakınınız mı?”

-“Evet, eşim!”

-“Ama bayan 20 yaşlarında…”

-“Tamam, işte o benim eşim. Niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?”

-“Yok… Aklıma benim dedem geldi de!”

-“Nesi varmış dedenizin?”

-“Dedem av meraklısı idi. Sürekli ava çıkardı. Ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. 

Bir gün ava çıkacakken, onu uyardık, ama kendisi ısrar etti ve hazırlandı. 

Eee… Tabii yaşlılık, çıkarken tüfek yerine, bastonunu aldı yanına. Ben de kendisiyle beraber gittim. 

Ormanda epey yol yürüdükten sonra bir geyik gördük. Dedim ya, dedem yaşlı. Bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe bastonla ateş etti. Geyik o anda vurulup yere düştü…” Yaşlı adam:

-“Öyle olur mu hiç, başkası vurmuştur onu!” Hemşire;

-“İşte, ben de size tam olarak bunu anlatmaya çalışıyorum!..”

Fıkralar burada bitti. 

Arif olan anlar. 

Ben mesajlarımı verdim.

Avrupa Yakası Dizisi’ndeki Dilber Hala’nın sık sık dediği gibi:

-“Ben lafımı ortaya kodum. Beğenen alır gider, beğenmeyen bırakır gaçar.”

Yazımı, çok sevdiğim bir darb-ı mesel ile bitireyim.

Nasıl ineceğini bilmeyen birisini dama çıkarma.

Nasıl ineceğini bilse bile, bir eşeği dama çıkarma.

Çünkü yeri dam değildir…

Önceki İçerikSon şampiyon farklı yenildi.. Antalyaspor 5 – 2 Trabzonspor
Sonraki İçerikHiçbir İnsan,  “Bilgiden – Bilmekten” Daha Kutsal Sayılamaz!
1962, Etimesgut doğumlu. Tokat’ın Zile İlçesi’nden Atatürkçü, milliyetçi, zooteknist, SP seveni, Alevî dostu, evcil hayvanların fahri avukatı, feminist ve motosikletçi bir köylü çocuğudur. 1984 yılında Ankara Ziraat F., Zootekni B.’nü bitirdi. 1997'de Birleşik Krallık, U. of Aberdeen’de yüksek lisans, 2007'de Ankara Ü., Fen Bil. Enst. (Zootekni B.)’nde doktora çalışmasını tamamladı. Mesleği ziraat dışında, Çerkez Kültürü ve Alevilik gibi sosyal alanlarda da amatörce akademik çalışmalar yapmaktadır. Kitap okumak ve motosiklet kullanmak özel ilgi alanlarıdır. “Hayvanları sevmeyen, insanları da sevmez” görüşünü savunan, hararetli bir hayvan sever ve hayvan hakları savunucusudur.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz