Saraydaki menüleri sindirmek için şifa reçeteleri olanlar, yedikleri kul haklarını sindiremezler..

0

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, MYK sonrası konuştu. “Ucube rejim, milletimizi sadece borca ezdirmemiştir, hayat pahalılığıyla da perişan etmiştir.” diyen Öztrak, şunları söyledi:

“İşsizlik, enflasyon, milleti ezip geçmiştir. Sarayın öyle ‘büyüdük’ diye böbürlendiği 2021 yılında, TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla dahi gerçek işsiz sayımız 85 bin kişi artmıştır. 8 milyon 770 bine çıkmıştır. İşsiz vatandaşlarımızın sayısı, dünya üzerindeki 98 ülkenin nüfusundan fazladır. Slovenya’nın, Ermenistan’ın ve Gürcistan’ın çoluk çocuk, genç, yaşlı tüm nüfusunu toplayın, bizdeki işsiz sayısına anca ulaşabiliyor. İŞKUR’a başvuran 15-24 yaş arası gençlerin sayısı 1 milyon 31 bin 612’ye çıktı. Her üç kayıtlı işsizden biri, 15-24 yaş arası gençlerden oluşuyor. Aynı yaş grubunda ne bir işte çalışan ne de okuyan gençlerimizin sayısı 3 milyon.

Her dört gençten bir evinde otuyor, ev genci olmuş. Ülkemizdeki her üç işsizden biri ise üniversite mezunu. Ama Hazine ve Maliye Bakanı’na göre ülkemizde genç olmak çok tatlı bir şey. Sarayın gençleri için elbette hayat tatlı olabilir. Ne de olsa onların üçer beşer maaşı var, lüks arabaları var; köşkler, yalılar, elde edilen servetler, sıradan işler… Bunlara hayat tatlı. Ama milletimizin gençleri için hayat zehir olmuş durumda.

Adıyaman’da Sağlık Bakanlığı’nın açtığı 19 kişilik temizlik kadrosuna 17 binden fazla insan başvuruyor. Ne acıdır ki bunların 2 bin 170’i üniversite mezunu. Diyelim okudunuz, bir iş buldunuz, mesele orada da bitmiyor. Bu ülkede ciddi bir çalışan yoksulluğu var. Ülkede asgari ücret ortalama ücret haline gelmiş. Asgari ücret, geçen senenin sonunda artmış ama iki ay üzerinden geçtikten sonra açlık sınırının altına düşmüş. Sendikaların son verilerine göre açlık sınırı şu anda asgari ücretin bin 500 lira üzerine çıkmış. Yoksulluk sınırı ise asgari ücreti dörde katlamış vaziyette.

Artık yeni bir yuva kurmak da çok zor. Ev eşyalarının fiyatı sadece bir yılda yüzde 70 ile yüzde 115 artmış. Bu koşullarda milletin evlatlarının yüzü de gözü de nasıl gülecek? Saray ve şürekası bolluktan, bereketten dem vururken milletin karnını doyuracak hali kalmadı. Ülkemizde iki günde bir sofrasında bir kap et, balık veya tavuk yemeği koyamayan 30 milyon 538 bin yurttaşımız var. Bu sayılar TÜİK’ ait, o da 2021 verilerine göre. Bugün kıymanın kilosu markette olmuş 120 lira, millet ucuz et almak için Et ve Süt Kurumu kuyruklarında. Peygamberimizin sahih bir hadisi var; ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir’.

Millet yemeğe kuru ekmek bulamıyor ama sarayın öğlen yemeği menüsünde ‘Anadolu aşı, Antep usulü kuru dolma, kereviz salata, talaş böreği, kuzu incik kızartması, bademli basmati pilav, tahinli profiterol’ var. Bunu nereden mi öğrendik; AK Partili eski milletvekillerine milletin kesesinden servis edilen yemek menüsü her yerde yayınladı. Peki sarayın akşam yemeği menüsünde ne var; ‘pataşur içerisinde Çerkez tavuğu, zencefilli somonlu suşi, tartalet içerisinde Antakya usulü humus, kornişona sarılı dana rozbeaf, susamlı levrek simidi’.

Bir de bunları midede yumuşatmak için ‘niçi meyvesi eşliğinde efululiler, çiya tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothiler, stareks meyvesi eşliğinde aleoveralar’. Saray ve şürekası gün içerisinde bu kadar yemeği mideye indirirse ister istemez bir hazım problemi de yaşanıyor. Milleti unutan, halini görmeyen, milletin feryadını duymayan sarayın kibirlisi, işte bu duruma da bir şifa reçetesi veriyor. Millete, akşam yatmadan manda yoğurdunu kestane balıyla, Medine hurmasıyla ve yulafla karıştırıp şifa niyetine nasıl yediğini anlatıyor.

Bugün bu ülkede saraylılar, açlıktan verem olana ‘Kestane balı ye’ diyorlar. Ne diyelim? ‘Yoksulluk kader olamaz, kader değildir. Firavunlar bile böyle gaddar değildir’ diyor ünlü şarkıcımız. Tok açın halinden anlamaz, saray da milletin halinden anlamaz. Hadi bizi dinlemiyorsunuz, kendi arkadaşlarınızın sesini dinleyin. AK Parti’nin Meclis Başkanlığı’nı da yapmış kurucularından birisi, daha iki gün önce ‘Evliya Çelebi, dağlarında yağ, ovalarından bal akan memlekette yağların, balların fiyatına erişemediğimiz bugünleri görse kahrından ölürdü’ dedi mi? Dedi. Ne diyor büyük şair Tevfik Fikret; ‘Bu sofracık efendiler ki iltikaama muntazır.

Huzurunuzda titriyor, bu milletin hayatıdır. Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır. Fakat sakın çekinmeyin; yiyin, yutun, hapır hapır.’ Saraydaki menüleri sindirmek için şifa reçeteleri olanlar, bu ülkede yedikleri kul haklarını sindiremezler. Maalesef bunun için bir şifa reçetesi daha icat edilmedi.

Ama ‘Anası olmayanın, danası olmaz’ derler. Damızlık hayvanların kesime gitmesi, zaten sıkıntıda olan hayvan varlığımızın daha da tükenmesi demek. Sarayın umurunda mı, hiç değil. O kadar dert üstü, murat üstüler ki insanlar bir avuç kıymayı üç kuruş ucuza almak için saatlerce kuyrukta bekliyor, bunların yöneticileri kuyruk olmasın diye ete zam yapıyorlar. Diğer taraftan 2,5 milyon küçükbaş hayvanı Katar’a satıyorlar. Vatandaşa zam, Katar’a hizmete devam.

Bizim vatandaşımız kuyrukta bekliyor; bunlar, kuzuları hem de uçakla Katar’a, ‘Katarlılar rahat rahat et yesin’ diye yolluyor. Sanırsınız bu ülkenin başında oturan Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı değil Katar devletinin fahri cumhurbaşkanı. Sakarya Tank Palet Katar’a, Borsa İstanbul’un yüzde 10’u Katar’a, talan İstanbul üzerindeki araziler Katar’a, milletin yiyemediği etler Katar’a… Arkadaş, bu nasıl bir Katar aşkıdır?”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz