Seçim ve Adalet

0
Latest posts by Emrullah Bayrak (see all)

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin açtığı seçim koridorundan geçmeye ramak kaldı. Seçime katılacak siyasi partiler ile liderleri ve adaylar, kısa zaman içinde var güçleriyle çalıştılar.

Meydana toplanan kalabalıkları ikna edebilmenin yollarını aradılar. Genel görüntüye baktığımızda ise, toplulukları ikna etmenin aksine kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı bir dil kullanıldı. Yer yer hakarete varan, sokak dili dediğimiz, liderliğe yakışmayacak üsluplarla birbirlerine hitap edenler çıktı.

Kimi hırsız dedi, kimi terörist, kimi de vatan haini.. Bu değerlendirmeler elbette sübjektiflik içeriyor. Hiçbir objektif kıstas barındırmıyor. Siyasetin ateşinde narlanan kelimeler, maalesef dönüp toplumun birlikteliğini, kardeşliğini yakıyor.

Meydanlarda toplumun kanayan yaralarına parmak basacak ne konuşmalar ne de çözüm önerileri duyabildik. 90’lı yılları andıran vaatlerden ise bahsetmeye gerek bile yoktur. Bini bir para..

Toplumun birlikteliğini, kardeşliğini sağlayacak ve gelecek kuşaklara taşıyacak temel harç adalettir. Gelin görün ki, adalet, ülkemizde temel problemimiz oldu. Yer yer konuşmalara kulak verdiğimizde görüyoruz, herkes adaletin adaletsizliğinden şikâyetçi…

Herkesin adaletten şikâyetçi olduğu bir ülkede, bu kadar adaletsizlik bizlere reva mıdır?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Saadet Partisi Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu dışında tüm konuşmalarında adalet vurgusu yapan başka lider yoktu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, seçim konuşmalarının büyük bir bölümünü birbirlerine yönelttikleri eleştirilerle ve o eleştirilere cevap vermekle geçirdiler.

İYİ Parti Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener, genelde ekonomi ve Erdoğan merkezli konuşmalara imza attı. HDP’nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş ise avukatları aracılığıyla twitter üzerinden sesini duyurmaya çalıştı.

Vatan Partisi Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Doğu Perinçek de NATO, HDP, PKK üzerinden siyasi söylemlerini geliştirdi. Ona göre zaten adalet altın çağını yaşıyordu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin konuşmaları ise Erdoğan’ın konuşmalarına paralellik arzediyordu.

Anlayacağınız seçim konuşmalarında adaletin sesi yine cılız çıktı. Bu durum, seçimi kim kazanırsa kazansın ülkemizin adalet cennetine kolay kolay kavuşamayacağını gösteriyor. Sorunlarımızın başında, adalet kavramını genel geçer ilkeler üzerine değil şahsi duygu ve düşüncelerimiz üzerine inşa etmemiz geliyor.

Birimize göre terörist olan başka biri için vatansever; başka biri için vatansever olan da bir başkası için terörist olabiliyor. Kovuşturma, soruşturma ve mahkeme safhasındaki olayları, kendimizi hakim ve savcı yerine koyarak değerlendiriyoruz. Böylece siyaset ve adalet içiçe geçerek adaletsizliği doğuruyor.

Oysa siyasetçi siyaseti, hakim ve savcı adaleti gerçekleştirebilseydi bugün konuştuğumuz sorunları tarihin çöplüğüne gömmüş olacaktık.

Bahçeli’nin gündemde tuttuğu af konusunda çizilen sınırlar dahi adalet ilkesi üzerinden değil şahsi kaygılarımız üzerinden yapılıyor. Elbette adaletin olmadığı yerde de toplumsal birlikteliğimiz oluşmuyor.

Siyasetçi meselelere oy ve makam nazarıyla bakıyor; hakim ve savcılar adaletin terazisine vicdanlarını değil ikballerini yerleştiriyor. Böylece herkesin karanlıkta aradığı ve bir türlü bulamadığı adalet de gelmiyor.

Evet; Pazar günü sandık başına gideceğiz ve 5 yıllığına ülkeyi kimin yönetmesini istiyorsak ona yönelik oylarımızı kullanacağız. En başta sandıktan korkmayacak ve kaçmayacağız. Nasıl askerlik vatani bir görev ise oy kullanmak da bir vatan borcudur. Oy kullanmayan bir vatandaşın, ülkenin geleceği ve siyaseti hakkında konuşma hakkı da yoktur. Sandığa küsülmez.

Kime oy verirsek verelim; asla siyasetin ipiyle kuyuya inip eş, dost, akrabalarımızla aramızı bozmayacağız. Çünkü siyasetin ipiyle kuyuya inen karanlıkta kalır. Seçim meydanlarında söylenenler, meydanlarda kalıyor. Onlar iyi olur, siz kendi aranızda siyaset için kötü olmayın.

Sonuçta kim kazanırsa kazansın; ülkemizin sıkıntıları bir gecede bitmeyecek. Hatta asıl zorluklar seçim sonrası başlayacak. Bu zorlukları aşmanın yegâne koşulu ise adaleti sağlamaktır. Adalet herkese lazımdır; hem kendimize hem de başkalarına.

Kendimize istediğimiz adaleti, başkalarından esirgemeyelim.

Seçim sonuçlarının ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz