Altı Lider Türkiye’de Yaşamıyor mu?

Altı siyasi parti genel başkanları tekrar bir araya geldi. ‘Liderler Zirvesi’ adı verilen görüşmelerin üçüncüsü Demokrat Parti’nin ev sahipliğinde yapıldı. 

Bu görüşmelerin önemi aslında büyük. Çünkü hala daha anlaşılamayan ‘Başkanlık Sistemi’nin değiştirilmesi ve ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ e geçilmesi için alt yapı hazırlıkları açısından gerekli görüşmeler. Bu konunda kimsenin itirazı yok. 

Ancak sorun şurada: ‘Burası Türkiye’. 

Ne demek istiyorum? 

Yirmi yıldır iktidarda olan Ak Parti, Mhp’nin de desteğiyle kör topal siyasi iktidarını devam ettiriyor ancak sorunlar büyük. 

Ekonomide sorunlar gittikçe artıyor. Belki şu an Ramazan dolayısıyla çok hissedilmese de Bayram’dan sonra daha da artan enflasyon ve kur artışı ile karşı karşıya kalacağız. 

Adalet konusu ise tam bir muamma. 15 yıl ceza alan bir taksi şoförü ‘evimi sattım, 300 bin ödedim ve şartlı salıverildim’ diyerek bize Adalet’in ne durumda olduğunu özetliyor. 

Vatandaşlar artık haddinden fazla zorlanmakta ve dar gelirliler gelen 700 TL’lik elektrik faturalarını ödeyemiyorlar. 

Birileri lüks içinde yaşarken vatandaşlar bu lüks yaşamı destekleyen köleler gibi yaşamaktalar. 

Ekonomide sorun var ama bu sorun iktidarın değil. 

Ekonomideki sorunun kaynağı dış güçler, pandemi ve son aktüel bahane de Rusya-Ukrayna Krizi. 

Düşünüyorum da eskiden bu kadar ekonomik kriz olsa muhalefet kıyameti koparır ve iktidarda olanlara o koltukları zehrederlerdi.

Süleyman Demirel olsa meydanlara çıkar ve neler neler derdi. 

Bugün eskinin o Süleyman Demirel’ine ihtiyaç var. 

Pişkince konuşan, ağzına geleni sıralayan ve fütursuzca ‘seni alaşağı edeceğiz’ diyen.. 

Peki ya şimdi? 

Şimdi altı siyasi parti genel başkanları sanki Türkiye Avrupa Birliği üyesi ülkelerden biriymiş gibi davranıyorlar. 

Sakin, 

Sessiz, 

Sabırlı…

Halk bunu istemiyor. 

Halk çatır çatır hakkının aranmasını istiyor. 

Yapılan yolsuzluklara, geçiş garantili yapılan çete icraatlarına, ekonomideki dengesizliğe ve krize bam bam konuşan liderler istiyor. 

Yüzsüzlük yapan birisi varsa, anlatacağınız onun anlayacağı dilden olmalı yani yüzsüzce. 

Sabırlı, sakin ve sessiz kaldıkça bunların erdem olduğunu bilmeyen ve anlamayan kişilerle muhatap oluyorsunuz. 

Onlar da bu özellikleri affedersiniz ama saflık olarak addediyorlar. 

Pişkinlik, yüzsüzlük diz boyu. Bir de buna bir zamanlar boy boy silahlı fotoğraflarla ‘korku’yu da eklediler. 

Değmeyin keyiflerine. 

Blöfle ilerleyen bir toplumsal yönetim biçimi yaşanıyor. 

‘Eli silahlı fotoğrafları paylaşanlar bu kadar mı fazla. 

Hadi bakalım kimin blöfü tutacak’ denmediği için bugünlere gelindi. 

‘Hadi ordan’ denseydi bu seviyeye gelmezdi ve gelemezdi. 

Altı siyasi partinin genel başkanları ülkenin sorunlarını paylaşmalılar. 

Birisi Ekonomi,

Diğeri iç güvenlik, 

Bir başkası dış ilişkiler, 

Öbürü tarım ve kalkınma,

Hukuk ve Adalet, 

Ve Özgürlükler. 

Alın bu konuları ve sadece bu konular üzerine yoğunlaşarak meydanlara inin. 

Durmadan, bıkmadan ve yüzsüzlere yüzsüzce cevaplar vererek konuşmalar yapın. 

İnsanlar sizlerden bunları bekliyorlar. 

‘Kendi bilmem neyinizde boğulun’ diyerek sorunlar çözülmüyor. 

Sevgi ve Bilgiyle kalın