OHAL neymiş gördüm: Ülkedeki KORKU…

2
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

OHAL’i duysam da, çok algılayamıyormuşum demek ki.

Olağanüstü bir durum ve hal.

Zaman zaman terör olaylarından sonra Almanya’da da olurdu yada Fransa’da yaşanan olaylardan sonra.

Fransa’ya gidip-gelenlerden edindiğim intibalar zihnimde, ülkemize gittim.

‘OHAL toplumda hissedilmiyor’.

‘İnsanlar işinde gücünde’.

‘Medyada farklı lanse ediliyor’ gibi cümleleri duyup, okumuştum. Acaba gerçekten de öyle mi diyordum.

İşin gerçeğini ülkemize gidince gördüm, anladım ve ürperdim…

OHAL toplumda hissedilmiyor. Evet, hissedilmiyor. Çünkü insanlar sindirilmiş ve korku olağan hale gelmiş…

İnsanlar işinde gücünde. Evet, çünkü hükümetle iş yapanlar haricindekilerin çok çalışması lazım. Söz sahibi olanlara yalakalık yaparak işlerini götürenler zaten çok rahat bir hayat içindeler. Rahat kelimesi yeterli olmadı, doğru. Lüks içinde yaşıyorlar.

Medyada farklı lanse ediliyor. Evet, farklı lanse eden medya olanı söylüyor, tabii korkmayanlar için bu dediğim.

Otellerde kalmak isteyenler, kayıt yaptırdıkları andan itibaren bütün bilgileri Emniyet’e anında aktarılıyor.

İhbar hatları sürekli çalışıyor.

Birisine sinir mi oluyorsunuz, arayıp yalan ihbarda bulunmanız bile yetiyor.

Sağcılardan ve İslami kesimden Fetö yapısına değmeyen yok, peki solcular?

Onlar da, aşırı yoğunlaştırılmış haber bombardımanı ile Fetö yapısıyla içli-dışlı yapıldılar.

Velhasıl toplumun her kesimi POTANSİYEL FETÖ’cü…

Komünist rejimleri ve Hitler Almanyasını konu edinen filmleri izlemişsinizdir.

Kimsenin kimseye güvenmediği, korkudan kimsenin sesinin çıkmadığı, komşuya bile şüpheyle bakıldığı, herkesin dinlenme korkusuyla fısıldaştığı, evde başka-dışarıda başka davranıldığı, içeri atılanların akibetlerinin bilinmediği ve sağ çıksa bari diye temennilerde bulunulduğu, gece olup eve polis gelmediğinde ‘şükür, bugünü de atlattık’ denildiği….

İşte ülke, o filmlerdeki durumu andırıyor…

 

Hükümetin yanında olup, şakşakcılık yapanlar yüksek sesle konuşup sanki kükrüyor gibiler. Ama en fazla suçlu olanlar da onlar. Toplumun normal-doğru düşünme melekesi kalmadığı için, herkes onlardan çekinerek yaşıyor…

Şehirlerin rantları da bu kükreyenlere tahsis edilmiş. Kükredikçe daha fazla rant. Zenginleştikçe daha fazla kükreme, kükreme arttıkça daha fazla zenginlik…

Halk, onlardan kükremeyi öğreniyor yada susup iş yapmaya, para kazanmaya çalışıyor…

 

Haksızca görevlerinden uzaklaştırılanların hayatları NE ACIDIR Kİ; hiç konuşulmuyor, ele alınmıyor ve hatta akıllara bile gelmiyor.

Ne yapıyor o insanlar?

Ne ile geçiniyorlar, çocuklarına bayramlarda giyim-kuşam alamadıklarında evlerindeki halleri nicedir?

Psikolojileri nasıldır?

HAKSIZCA görevlerinden uzaklaştırılanların HAKLARI neden konuşulmuyor?

 

Çünkü OHAL var. Çünkü KORKU var toplumda.

Bahsettiğim kükreyen güruh haricindekiler sadece fısıldaşıyorlar. Yada tamamen suskunlar.

Aman kimse duymasın..

Aman komşular duymasın…

Neden?

Çünkü KEYFİ olarak insanlar birbirlerini ihbar ediyorlar.

TV programlarında sürekli duyuyorum, siz de duyuyorsunuzdur: ‘Mağduriyet varsa, onların haklarını da sonuna kadar ararız’ deniliyor.

Doğru değil bu….

Keyfiliğe, hukuksuzluğa, vicdansızlığa karşı çıkılamıyor.

Çünkü KORKU var.

 

Genel Yayın Sorumlumuz Fehmi Bey de kaleme almıştı: ‘Gündemi belirleyen sadece cumhurbaşkanı’.

Evet, gayet normal. Çünkü söz söyleyecek kişiler susturuluyorlar.

Kritik edecekler konuşsalar, hemen damgayı yiyorlar: Fetöcü…

Konuşsalar, güç dağılmasın diye onların üzerine gidilecek. Zaten CHP Fetönün siyasi ayağı ortaya çıkarılsın çığırtkanlığı yapıyor. Böylece güzel imkan oluşacak. Böyle bir ortamda, insanlar neden konuşsunlar?
OHAL, normal hukuk düzeni haline getirildi. İtiraz edemiyor insanlar. Korkuyorlar. Görevden uzaklaştırılanlar yetmezmiş gibi, malları üzerinde tedbir konulmuş durumda.

Peki ne zaman kalkacak OHAL?

Bekliyoruz. Toplumda herkes bekliyor.

Ama bu beklenti boş.

Seçimlere kadar kalkmayacak. Hatta daha da ileri gidiliyor. Artık MİT de cumhurbaşkanlığına bağlandı. Görünen bilgilerin haricinde gizli-görünmeyen bilgiler de direk cumhurbaşkanlığına ulaşacak.

Hani Başkanlık sistemi 2019’da başlayacaktı.

Hani HUKUK önemliydi, asıl temel hukuksa 2019’da olmalıydı bu değişiklik.

Demek ki; kıstas HUKUK değilmiş.

Mağdur olanlar, haksızlığa uğrayanlar önemli mi? Değil…

Önemli olan Racon ve Karizmanın çizilmemesi.

Bir an düşünüp, haksızlık olmasın denmesi beklenemez. Bu, racona ters…

Mağdur olduklarını hissedenlerin sayısı olağanüstü yüksek…

Haksızlığa uğrayan insanlar var…

Evlerinde sabırla vakitlerini geçiren masum insanlar var…

Maddi zorlukları sabır çeke çeke aşmaya çalışan insanlar var… (Sorumlusu da sadece OHAL ve OHAL’i uygulayan dini bütün Akp hükümeti!?

Mağdur olup görevden ihraç edilen insanların MASUM ÇOCUKLARI var…

Duyun ey İnsanlık!.

O çocuklar masum…

Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır… Bilmem hatırlar mısınız…

Sevgi, Bilgi ve Sabırla kalın…

(KHK ile görevden atılan ve bunalımdan kurtulamayarak intihar eden hemşire Sevgi Balcı’ya Rab rahmet etsin. Geriye kalan ÜÇ ÇOCUĞU’na ve babalarına da sabırlar diliyorum…)

(30 Ağustos Zafer Bayramını en içten dileklerimle kutlar, yurdumuza HUKUK getirmesini dilerim).

Önceki İçerikFarklı Bir 30 Ağustos Yazısı
Sonraki İçerikDirilmek için ölmek veya öldürmek
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

2 YORUMLAR

  1. Yazıyı sonuna kadar sabırla okudum maalesef tam anlamıyla Türkiye ve hükümet düşmanlığı üzerine insafsızca yazılmış bir yazı bu ülkede ak Parti liler iş yapıyorda mhp chp liler iş yapmıyor mu özgür değilmi el insaf. Hükümet elinden geldiğince adaletli olmaya çalışıyor.

  2. selamlar

    yazılarınınzı ilgi ile okuyorum almanyada yasayan olaylara degisik bakabilecegını umdugum belki
    daha dogru daha kaliteli yorumlar yapabileceginiz umudu ile
    tek farklılık allah yerine rab demeniz cok yazık üzüldüm

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz