TV Düellosu: Sığınmacılar, Türkiye, İmamlık Eğitimi ve Entegrasyon

0
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Almanya’da iktidar ve anamuhalefet, Merkel ve Schulz, kozlarını paylaşmak için düelloya çıktılar. Birçok kanalda canlı olarak sunulan Düello, yaklaşık yüz dakika kadar sürdü ve izleyiciler için bir fikir vermesi bakımından güzel oldu..

Derinlemesine gitmeyen, yüzeysel konular kısa kısa ele alındı. Toplumun istediği şekilde yani.

Hedef, kararsız seçmen.

Almanya gibi siyasetin çok da ön planda olmadığı ülkelerde, kararsız olan seçmeni elde etmek çok önemli. Çünkü vatandaşlar siyasetle ilgili olmadıkları için, oy kullanmayı da çok önemsemiyorlar. Hele Türkiye ile kıyaslamak mümkün değil.

Kararsız olan seçmenler için ele alınan konular da moda olan konular. Medyanın sürekli ön plana çıkardığı, insanların zihinlerine sunduğu problemleri konuşa konuşa aktüel yaparak, onları en önemli sorunmuş gibi sunmak.

Hal böyle olunca en önemli konular da:

Sığınmacılar konusu,

Türkiye,

Göç ve Entegrasyon,

Almanya’da İslam….

Merkel ve Schulz’un üzerinde durdukları konuların başındaydı Sığınmacılar.
Sığınmacılar konusu Almanya için önemli.

Sınırların kapatılıp kapatılmayacağı. Gelen sığınmacıların topluma uyum süreçleri, iş imkanları, çocukları ve ailelerinin toplumla barışık halde yaşayabilmeleri.

Schulz, Merkel’in aksine daha daha sert söylem içindeydi. Merkel, sığınmacılar konusunda ön plana çıkarak savunduğu için, fikirlerinin arkasında durmayı devam ettirdi. Bu da çok normal, Almanya’nın aslında iş gücüne ihtiyacı var. Bu iş gücü de sığınmacılar tarafından karşılanmış olacak.

Bundan dolayı, Merkel sığınmacıları tehdit ve tehlike olarak görmüyor.

Aslına bakarsanız toplumdaki algı o, sığınmacılar tehdit ve tehlike.

Aynı durum Türkiye için de geçerli, öyle değil mi?

Devlet yada yöneticiler menfaatleri olduğu için hep olumlu tarafı ele almaktalar, toplumda yaşanan olumsuzlukları da halk dile getirmekte. Ama köklü çözümler için çalışmalar yapılmaktan ziyade hep pansuman tedbirler…

 

Düellodaki diğer önemli konu, doğal olarak, Türkiye…

Türkiye’de tutuklu bulunan gazeteciler ve Alman vatandaşları, özgürlüklerin kısıtlanması, Tayyip Erdoğan’ın Almanya’ya cephe alması, seçimler için direktif vermesi…

Konuşmalarda geçen ‘karşı darbe’ söylemi, Türkiye’deki gidişattan hoşnut olunmadığını göstermesi için yeterli aslında.

Schulz’un başbakan olursa, Türkiye ile görüşmeler ve AB ile ilişkiler açısından sert ve net tavrı dikkat çekici. Bunu da ifade etmesi, halkın nabzına göre söylem belirlediğini göstermekte. Çünkü Almanya toplumu rahatsız. Tutuklu vatandaşlarını istiyor Almanya. Bu konuda da haklı.

Göç ve Entegrasyon, Almanya’nın göç alan ülke olma noktasında üstesinden gelemediği bir konu. Entegrasyon mu, Partizipasyon (katılımcılık) mu, Asimilasyon mu?

Entegrasyon’un ne olduğu da tam ortaya konulmuş değil açıkcası.

Neden mi. Çünkü gelişen olaylar hep kötü etkilemekte.

İslam’ın terörle anılması, Suriye sığınmacıları, Türkiye’deki yönetim ve yönetimin sert bir şekilde Almanya’yı düşman olarak sunması, Almanya’daki Türkiyelilerin tavırları…

Bunların hepsi konuyu daha zorlaştırmakta.

Ha bir de unutmadan, toplumun ve insanların yüzeyselliğini de unutmamak gerek.

 

Diğer bir konu da Almanya’da İslam…

Sunucu isteyerek ve bilerek mi sormuştur bilemiyoruz, ama sorusu manidardı bana göre:

‘Sayın Merkel, siz de C. Wulff gibi İslam, Almanya’nın bir parçasıdır diye düşünüyorsunuz…’

Wulff da aynı söylemi dile getirmiş ve ardından da karalama kampanyasına mazur kalmıştı.

Merkel için de aynı karalama kampanyası olacak mı, bilemiyoruz. Bunu zaman gösterecek.

İslam’ın terörle anılmasının doğru olmadığını ve inancına bağlı ve terörü desteklemeyen müslümanların varlığının önemi ve korunmaları gerektiği her iki konuşmacı tarafından da dile getirildi.

Ancak şurası var ki; Türkiye’den ve S. Arabistan’dan gelen imamlar konusu önemli.

Türkiye’den gelen imamların Almanya’da yaşayan vatandaşları olumsuz etkiledikleri de ifade edildi. Aynı zamanda S. Arabistan’dan gelen imamların dini yaklaşımları ve aşırıya kaçan fikirleri Almanya’yı rahatsız etmekte.

Bundan dolayı da Almanya’da İmam Eğitimi konusu da sıklıkla vurgulandı.

İmamlık Eğitimi yapan fakülteler ve onların yetiştirdiği imamların istihdamı.

Burada da etkili olan faktör gene İslam ve Terör… Türkiye’deki yönetim ve yönetimin olumsuz tavırları.

Sanki birileri isteyerek ve bilerek olumsuzluklar artsın ve sürekli bu olumsuzluklar konuşulsun ve ele alınsın der gibiler.

Almanya’da İslam konusu önemli.

Ve Merkel’in: ‘İslam, Almanya’nın bir parçasıdır’ demesi de…

Müslümanım diyenlerin bu durumu iyi değerlendirmeleri gerekiyor.

Bariz olarak görünen o ki; Türkiye devleti, yöneticiler daha olumlu olsalar, barış içinde sorunları çözebiliriz düşüncesinde olsalar, bu yaklaşım hem Almanya’yı hem Avrupa’yı etkileyecek.

Çünkü Türkiye bir köprü durumunda.

Coğrafi konumu, İslam ile batı arasında ikisini barındırma açısından, demokrasiyi kabul edip İslam’ın batıya açılan yüzü açısından….

Birçok açıdan köprü.

İşte bu yüzden Türkiye’nin tavrı, duruşu, yaklaşımı ve sevgisi-nefreti önemli….

 

Sevgi ve Bilgiyle kalın…

 

Önceki İçerikBayram Yazıları: Bir Teselli Ver
Sonraki İçerikMerkel ve Schulz düelloda Türkiye’yi tartıştı..
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz