Şehir ve insan

0
Latest posts by Aysun Saygı Köknar (see all)

Şehir ve İnsan ilişkisi bardak ve su ilişkisi gibidir. Bardak şehir, su insan. Sonuçta bardağı yapan da şekil veren de insan. Suyu hangi bardağa koysan onun şeklini alır. Su bizim için ne kadar önemliyse, bir o kadar da suyun aziz ve temiz kalması için suyun konulduğu kap da önemlidir. Suyun temizliği kabın temizliğindendir. Yüce yaradan, bütün insanları doğuştan ak ve temiz yaratmıştır. Yaşadığı çevre, doğup büyüdüğü şehirdir onu değiştiren, belki kirletip suyu lağıma çeviren.

O halde şehirlerimiz bugünümüz için, yarınlarımız için önemlidir. Ya içinde kirlenmeden, bozulmadan yaşayacak bir nesil yetiştirmek için şehirlerimizi bu değerler sistemine uygun inşa edeceğiz, ya da yok olup elimizden kaçıp giden geleceğimizi kendi ellerimizle toprağa gömeceğiz. Nasıl bir şehir inşa ettiğin ile nasıl bir insan yetiştirdiğin arasında bu kadar açık bir ilişki vardır. Şehirler biziz, biz de yaşadığımız şehirleriz doğrusunu söylemek gerekirse.

Bir şehri yaşanmaya değer kılan şey, o şehri inşa edenlerin değerleriyle şu anda o şehirde yaşayanların değerleri arasındaki benzerliktir. Bu benzerlik, bu aynı kökten beslenme alanları daraldıkça, ruh gider ceset kalır, ev gider rezidans kalır, aşk gider ilişki kalır, evlat gider piç kalır.

Hacı Bayram Veli Hazretleri’nin de ifade ettiği gibi:

“İnsan, şehri inşa ederken, aslında taşın toprağın arasında kendisini inşa eder. Gönülde her ne var ise, şehir olarak görünür. Gönlü taş olanın şehri taş, gönlü aşk ile dolu olanın şehri gülistan olur.”

Şehirlerin ruhunu AVM’lerle, göz alıcı, pırıltılı madde kokan, rant kokan beton duvarlara hapsedenler, şehirlerle birlikte insanları da tutsak edip ruhsuzlaştırdıklarını çok iyi bilmelidirler. Şehri değerli kılan, tarihi ve değerleriyle kurulan bağdır, insanı insan kılan bu değerleri yarınlara taşıyandır. Bir amacı, bir gayesi, bir medeniyet iddiası, bir mimari anlayışı olmayan şehirler ölü şehirlerdir. Bu şehirlerde yaşayan insanlar da başkaları adına yaşayan, onlar adına gülen, onlar adına eğlenen değersiz taklitleridir.

Bizim medeniyetimiz sevgi ve aşk medeniyetidir. Şehirlerimiz insan kokar .Konya’ya adım atar atmaz Hz. Mevlana’nın kokusunu ta iliklerinize kadar hissedersiniz. Şehrin taşı, toprağı, insanı bu kokuyla yoğrulmuş, bu kokuyla inşa edilmiştir. İstanbul’un Ebu Eyyüb el Ensari Hazretleri bereketidir. Süleymaniye gönüllerin fethine açılmış kapısıdır. Abdurahman Gazi Erzurum’u hâkim bir noktadan koruyan bekçisidir. Seyyid Burhanettin Hazretleri Kayseri’ye açılan kapının anahtarıdır. Şehirleri inşa ederken, şehirlerin manevi mimarlarına çıkan yolları kapatarak, hem şehirleri sahipsiz, hem insanları yolsuz bırakıyoruz. Kendi yolunu bulamayanlar, günübirlik dünyevi ihtiyaçlarının peşine düşüp, oyun ve eğlence peşinde koşup, rant ve kazanma hırsına esir oluyorlar.

Dokunmayın insan kokan şehirlerimize. İnsanlarımızı, yarınlarımızı daha fazla kazanma hırsınıza kurban etmeyin. Bırakın bizim olan şehirlerimiz bize ait kalsın. Öldürmeyin mahallemizdeki komşuluk ilişkilerimizi gökdelenlerinizle, yokluğunda kapısını çaldığımız bakkal amcamızı AVM’lerinizle. Biz şehirlerimizin New York, ya da Paris, ya da Dubai olmasını istemiyoruz. Zira onlardan zaten var bir tane. Biz taklit olmak istemiyoruz. Kıymayın şehirlerimizle birlikte çocuklarımıza.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz