Milenyum’a girme heyecanı vardı, hatırlar mısınız..

0

Türkiye’den iki saat sonra 2018’e girdik.

Almanya’da.

Milenyum’a girme zamanını hatırladım. 2000 yılına girilmesinin heyecanı vardı. Yeni yıl kutlamaları bile robotları andıran gri renkteydi. Hem heyecen hem korkuydu insanların hissettikleri.

Kıyamet senaryoları bile yapılıyordu. Aradan 17 yıl geçti. Milenyumda doğan çocuklar şimdi yetişkin durumuna geldiler. Belki de bir sonraki seçimlerde oy kullanacaklar.

2000’den sonraki yıllar abartılı resimlerle tasvir edilirdi.

Uçan arabalar, robotlar vesaire.

2020’ye iki yıl kala geçmişe dönüp bakınca aslında birçok şeyin aynı kaldığını gördük.

Neden? Çünkü insan herzaman aynı insan.

Hayallerı, sevinçleri, üzüntüleri, hırsları, kıskançlıkları…

Aradan geçen zamanda birçok insanımız terk-i diyar eyledi.

Geçen yıl bu zamanlar Reina saldırısı mesela, 37 insanımızı kaybettik. Ardından olan törör saldırıları da cabası. Ya kadına şiddet? Öldürülen kadın sayısı 400’e dayandı.

Milenyuma girerken daha medeni, daha modern yılların geleceğini sanmıştık.

Ama öyle olmadı işte.

Milenyumdan önce bu kadar elektronik eşyalarımız yoktu ama insanlar daha samimi, daha içten, daha sosyal ve daha doğaldı.

Teknolojideki ilerlemeler insanı daha insani hale getirmedi.

Almanya’da koalisyon hala kurulamadı ve insanlar mutlu olmanın yollarını arıyorlar.

İran’da halk gösterileri ile hükümet protesto ediliyor.

Popülizm daha önceki zamanlarda olduğu gibi gene etkin. Milliyetçilik akımları daha da güçlendi.

Geçmişe dönüp bakınca, insana dair çalışmaların daha hız kazanması gerektiğini düşünüyor insan.

İnsanın değeri ve sosyal bilimlerin güçlenmesi ihtiyacı.

İnsan, kendi değerinin farkına varınca toplum değişecek. Toplum değişince hükümetler ve devlet değişecek. Hükümetler ve devletler değişince de dünya değişecek.

Bütün şehri temiz tutmak için herkes kendi evinin önünü süpürecek, mesele aslında bu kadar basit. Ama anlamak istemiyoruz.

Farklı karakterler, anlayış şekilleri düşmanlık sebebi haline geliyor. Hatta o kadar ki; terbiye ve edep sınırları da aşılıyor. Birileri birilerini vatan hainliğine kadar suçlayabiliyor.

Ne kadar kolay değil mi.

Vatan-Millet-Sakarya edebiyatı ile birileri kalkıp bu devlete, bu millete hizmet etmiş insanlara hadsizlik yapıyorlar.

Milenyumu hatırlayınca eski filmleri de hatırladım. Tavsiye ederim sizler de bir bakın. Eski Türk filmlerinde ne kadar çokmuş Vatan-Millet-Sakarya edebiyatı.

Abdullah Gül’ün yaptığı eleştiri ile başlayan süreçte yazılan-çizilen hadsizlikleri görünce, aklıma geldi eski insanların yaptıkları dua.

‘Allah izan versin’ derlerdi. (Anlama yeteneği, anlayış)

İnsanda izan olmazsa, anlayamaz. Anlayamayınca da, onlara anlatanların tezahüratçısı haline gelirler. Tıpkı bugün olduğu gibi.

Bir okurumuz dile getirmişti: ‘Ben, İslam tarihinde, sahabeler dönemine baktığımda moralim bozuluyor. Neden birbirlerine düşmüşler?’

Sahabeler de insandı, hatalar yaptılar.

Bugün yaşayanlar da insan, hatalar yapabiliyorlar.

Uyaranları da suçlamak, hata yapmaktan bir kademe üstte hata yapmak.

Oturalım bir düşünelim, başımızı ellerimizin arasına alıp ciddi ciddi düşünelim:

Hayat çok kısa. T. Özal’a demediğini bırakmayan siyaset dehası Demirel bile bu hayata veda etti, gitti. Hepimiz öleceğiz.

İnsanlara hadsizlik yapmak kolaydır ama kalbi tamir etmek zordur. Yönetme hırsını tatmin etmek için herkesi kovmak kolaydır ama, toplayıcı olmak zordur.

Benim demek kolaydır ama, Biz demek zordur.

Herşeye sahip olacağım demek kolaydır ama, paylaşmak zordur.

Lükse alışıp çar-çur etmek kolaydır ama, aç komşuyu düşünmek zordur.

Bu dünya Sultan Süleyman’a bile kalmadı… Kimseye de kalmayacak.

2018 yılının hepinize daha insani bir dünya getirmesini dilerim.

Parti ayrımı yapmadan, Şucu-Bucu demeden bütün insanların daha huzurlu, daha mutlu, daha sağlıklı, daha izan dolu, daha tefekkürlü günler yaşanmasını temenni ediyorum.

Meluli İbrahim Erdem’in gönlünden kopanlarla bitireyim:

Ne Hacıyız Ne Hocayız

Ne Falcı Ne Muskacıyız

Bizler Güruh-u Naci’yiz

Mahşer Günü Pervamız Yok

Kâmil Sözü Kur’anımız

Hikmet Söyler İrfanımız

Hakikattir Erkânımız

Yalan Yanlış Foyamız Yok

Övünmeyiz Aslımızla

Sevişiriz Dostumuzla

Uğraşırız Nefsimizle

Kimse İle Davamız Yok

Meluli’yim Sözümüz Bir

Dostumuzla Özümüz Bir

Yer İçeriz Nazımız Bir

Sen Ben Diye Kavgamız Yok

 

Sevgi ve Bilgiyle kalın.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz