‘Der Islam gehört nicht zu Deutschland‘ Ve düşündürdükleri

0
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

İslam Almanya’ya ait değildir.

Bu sözler, Almanya’nın yeni İçişleri ve Yurt Bakanı Seehofer’ a ait.

Bild gazetesine verdiği demeçte dile getirdi Seehofer: İslam, Almanya’ya ait değildir. Ve arkasından başlayan tartışma o boyuta ulaştı ki, Sayın Merkel açıklama yaparak konuya değinme ihtiyacı hissetti ve İslam’ın Almanya’ya ait olduğunu ifade etti.

Bu olaya birkaç açıdan bakmak yerinde olacaktır.

  1. Demeç verilen gazete açısından. Sizler de duymuşsunuzdur mutlaka, Bild ucuza satılan ve magazinsel haberleri ele alan bir gazete. Ama bunun yanında toplumda her köşe başında görebileceğiniz bir gazete. Algı yönetimi ile kolay kontrol edilebilen bir kitle yoğun olarak okur ve üzerinde tartışmalar yapar. Bir anda çok konuşulması istenen bir konu varsa, bu gazetede basılması yeterli. Bu bakımdan bu yolun tercih edildiği kanaatindeyim.
  2. Seehofer’ın, bu çıkışıyla Ekim ayında yapılacak olan Bavyera eyaleti seçimleri için yatırım yaptığını ifade eden siyasetçiler de oldu. Bavyera eyaleti daha muhafazakar olduğu için böyle bir çıkış puan kazandıracaktır.

AfD’den (Aşırı sağcılar) de tepki vardı. Kendilerini taklit etmekle suçladı Afd’li Gauland. Evet, olabilir. Ama bunun olumlu yanı da yok değil. Böylece AfD’ye kayacak insanlar da etkilenmiş olacak ve AfD çok prim yapamaz olacak.

  1. Cumhurbaşkanı yiyen bir söylem olması bakımından çok önemli. Eski cumhurbaşkanı Christian Wullf ‘İslam Almanya’ya aittir’ demişti ve kendisi için olumsuz bir süreci başlatmıştı. Ama aradan yıllar geçti. Wullf’un bunu ifade ettiği zaman şartlar farklıydı. İşte bu yüzden bu söylem Sayın Wullf’un başını yemişti. Hakkındaki yolsuzluk davaları ve mahkemeler. Ama Seehofer için bu durum söz konusu değil.

 

Konunun aslı ne.

Seehofer’a yöneltilen soru da, aslında Wullf’a atıfla yapılmış. Seehofer da, İslam Almanya’ya ait değildir demiş. Gerisinde de açıklama yapmış.

İslam Almanya’ya ait değildir ama müslümanlar Almanya’ya aittir. Resmi tatillerimiz ve dini kutlamalarımız hristiyan kültürüne göredir.

Evet, doğru. Almanya’da resmi tatil günleri hristiyan kültürüne göre düzenlenmiş durumda.

‘Müslüman cemaatlerle, gruplarla diyalog imkanı aramalıyız ve bunu da genişletmeliyiz’ demiş.

Evet, doğru. Birlikte yaşamanın kuralı iletişim ve karşılıklı fikir alışverişi.

‘Müslümanlar bize karşı değil, bizimle birlikte yaşamalılar’ demiş.

Evet, olması gereken de bu.

 

Peki neden bu tartışma bu kadar büyüdü.

Camilerin kundaklanması zaman aralığında olduğu için,

Bakan olarak ve hatta Yurt bakanı olarak göreve geldiğinde daha misafirperver açıklama beklenirken yapıldığı için,

İnsanlar sosyal medya ile birbirlerine bilendiği için,

Hem Almanyalı Almanların hem de Almanyalı müslümanların zihinleri karışık olduğu için,

Suriyeli sığınmacılar toplumda yoğun olarak dikkat çektikleri için,

İslam hakkında konuşmak, demeç vermek prim yaptığı için,

Halifeliğini duyuran ve medyada-sosyal medyada propagandası artan Ahmediyya (Kadiyanilik) ekolünün çalışmaları yoğunlaştığı için,

Almanyalı Türkiyeli müslümanların parça parça olup, her biri İslam’ı kendilerine menfaat sağlama aracı gördükleri için,

Politik manevra açısından Sayın Merkel konuya el atıp, düzeltme yapacağı için…

 

Sebepler çok. Maddeleri daha da arttırmak mümkün.

Hz. Peygamber’in hadisinde geçtiği gibi ‘Neye layık iseniz, onunla idare olunursunuz’.

Bu ifade dini bir ifadeden çok, toplumsal ve yönetimsel bir tespittir.

Toplumun durumu, seviyesi ne ise; yaşadığı kültür, din anlayışı, hayat kalitesi, yönetim şekli ve nasıllığı da onunla doğru orantılı.

İslam ve müslümanlar bugün çıkmazı yaşıyorlar diye ifade etmiştim. Hala da bunun arkasındayım ve bu süreç ilimle ve samimiyetle aşılacak.

Bu sürecin içinde olduğumuz için, ‘hemen düzlüğe çıkalım, bu işler düzelsin’ diyoruz ve istiyoruz. Ancak sosyal olayların, sosyal dönüşümlerin başlaması ve tamamlanması için zamana ihtiyaç var. Bundan dolayı da çocuklarımıza, gençlerimize yatırım yapmamız gerekiyor.

‘Düzelmeye doğru gidiş var mı’ diye sorarsanız. Baktığınız pencereye göre değişir, derim.

Ama bu konuların konuşulmaya başlaması da bir basamaktır. KonuşaBİLMEK, tartışaBİLMEK çok önemli.

Ama ilim ve samimiyet olmazsa, olmaz.

İlim ve samimiyetle İslam’ı ve müslümanları konuşmaya başladığımızda iyileşme ivmesi hızlanacak. Umarım bizler de buna şahit oluruz…

 

Sevgi ve Bilgiyle kalın.

Önceki İçerikAİHM’in eski yargıcı Rıza Türmen: AYM’nin kararı emsal olur.. Anayasa Mahkemesi kendini kurtardı
Sonraki İçerikHasan Celal Güzel hayatını kaybetti..
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz