- Kamuoyuna Duyuru…! - 30 Nisan 2023
- 1915 Olayları ve Konuşulmayanlar - 25 Nisan 2023
- Neden Ak Partiliyim? - 24 Nisan 2023
Seçimlere girecek partiler aday listelerini açıkladılar. Şimdiye kadar olandan farklı bir durum söz konusu.
‘Millet’ ittifakı’nda olan partiler kendilerinden uzak gibi görünen kişileri de listelerinde aday olarak gösterdiler. Bu durum, toplumun yeniden şekillenmesi açısından olumlu. Bu olumlu durumu arttırabilmek için ‘yeniliklere açık‘ birey ve toplum olmak çok önemli.
Listeler açısından kısa kısa söylenebilecekler şunlar:
Toplumda ortaya çıkan kanıya çok önem verilmiş. Neydi bu kanı? Meclis’te dengeleri gözeten bir seçim. Tayyip Erdoğan’ın Kayseri’de ‘münafıklar çetesi‘ diye özellikle belirttiği mesele. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Ak partiyi seçmek ama milletvekili seçiminde başka partiye oy vermek. İttifak imkanı ile baraj sorunu da olmayacağı için, Saadet partisi ve İyi parti realitesi Ak partiyi ürkütmüşe benziyor.
‘Millet ittifakı’ meclis seçimleri için iyi hazırlanmış. İşi şansa bırakmayacak listeler üzerinde konuşulmuş ve karara varılmış.
Ak parti meclis seçiminden bir hayli çekindiği için, bakanlık yapmış önemli isimleri listelere koyarak, buna ne kadar önem verdiğini göstermiş.
Ak partiden liste dışı kalanlar konusu: Bu kişiler de sanıyorum bakanlıklar için saklanmış. Ve ekonomiyle ilgilenenler de seçim çalışmalarında negatif etki yapmasın diye, listelere alınmamış. Listelere giremeyen bazı koyu Akpartililerin de sanıyorum davaya bağlılıkları test edilmekte.
Benim derdim bunlar değil aslında, başka konular:
TV kanallarında bunlar konuşulup tartışılıyor. Cumhurbaşkanlığı seçim yarışı derken bir de listeler konusu ve milletvekili adaylıkları da eklendi de; peki hayat nasıl, gündelik hayat ne boyutta, gençler ve eğitim konusu ne durumda, yeni nesiller ve ahlakilik konusu nasıl acaba, ya da vatandaşı doğrudan etkileyen ekonomi nasıl diye de düşünenler var mı?..
Malum oruç zamanı ve insanlarımız oruçlarını tutarken daha farklı bir manevi boyut hissetmekteler. Peki bu durumla alakalı bir yoğunluk, bir hassasiyet var mı? Hayatın en merkez noktasında olduğu sürekli vurgulanan dinle ilgili olarak ilmi ve pratik açıdan bilgilerin ön plana çıkarıldığı bir ramazan ayı mı yaşıyoruz yoksa ramazan ayının ve orucun tamamen seçimlere endekslendiği bir dönem mi?
Sel ve su baskınları yüzünden sular altında kalan insanlarımız, yollarda mahsur kalan öğrencilerimiz, caddelerin çökmesi ve belediyeciliğin kötü karelerinin nedense hiç farkına bile varılmıyor. Bu durum sadece belediyecilik konusu değil, aynı zamanda ‘iklim değişiklikleri‘ ve bu konuda farkındalık yaratmayı da gerektirecek örnekler.
Belediyecilik deyince her yeri beton yığını haline getirmek sanılan zihniyet bitmiş durumda. Belediyecilik demek yaşanabilir şehirler kurmaktır. Bunları irdeliyor muyuz diye de aklıma geliyor.
Gençlerin eğitimleri de aklıma geldi. Sınavlar, ünivsersite giriş sınavları ve gençlerimizin geleceği konusu, acaba Akpartinin en genç adayı kadar değer buluyor mu? Eskiden maddi gücü olmayan muhafazakarlar parasal güce ulaşınca, en temel ölçüt olan ‘orta direk‘ ve ‘geleceğimiz gençlik‘ konularını unuttular mı? İşsiz üniversite mezunu sayısı her geçen gün artmakta, ‘iş bulmak için okumaya gerek yok‘ düşüncesi bir hastalık gibi toplumda yayılıyor. Bu konuları, cumhurbaşkanlığı ve 600 milletvekili seçimi kadar konuşup, dert ediniyor muyuz?
Yeni nesillerin ahlak anlayışı ve ahlakın toplumdaki yokoluşunu fark edebiliyor muyuz? Avrupa olsun Türkiye olsun çok farklı değil. Ak partinin iktidarda olduğu dönem yeni bir nesil (generation) oluşturdu. Sizi bilmem ama bu yeni oluşan nesil beni ziyadesiyle rahatsız ediyor. Bütün değerlerin Akparti ve seçim savaşı ile bütünleştirildiği ama buna rağmen insaniliğin ve aile terbiyesinin tamamen ortadan kalktığı bir nesilden bahsediyorum. Aileleri de muhafazakar ve Ak partili olan bu nesil, şımarıklığın ve saygı tanımazlığın had safhada olduğu bir nesil halini aldı. Ak partili oldukları için de ailelerinden destek buluyorlar. Parti toplantıları, aile sohbetleri haricindeki zamanlarda kimseyi tanımaz bir tavırla toplumda davranış terörü yaparak rahatsızlık vermekteler. Bunları algılayıp, çözümler üzerine düşünüyor muyuz diye de aklıma geliyor.
Döviz rekora doymuyor ve tüm zamanların rekorlarını kırmaya devam ediyor. Toplumda empoze edilmeye çalışıldığı gibi ‘dış güçlerin oyunu‘ falan değil bu durum. Ekonomi ile ilgili yeni kararlar ve çözümler konusu dillendirilirken tek konuşulan konu: İnşaat sektörü ve konut satışı. Tek bir sektörle ekonomi iyiye gider mi? Nerede bilişim sektörü, tarım ve hayvancılık, innovasyon ve insana dayalı yeni projeler, nerede?
Listeler de açıklansa, seçim yarışı hız da kazansa, rahatsızlık içinde olan kesimlerin bu rahatsızlığı iyice artmakta. Belki bu dillendirilemiyor. Belki bunları konuşup tartışamıyorlar. Ama muhafazakar kesimde ve diğer kesimlerde olan sessizlik bunun ispatı.
Seçimler yaklaşırken biri çıktı ‘Af’dan bahsetti. Kimin için istedi, neden istedi, sonrasında ‘İsyan çıkar‘ diye neden tehdit etti konusuna girmeyeceğim.
Ama çok önemli bir konu var ki; cezaevlerinde ‘MAĞDUR’ olan binlerce insan var. Güya ‘FETÖ’ terör örgütü haksız suçlaması ile hapsedilen insanlar ve onların sessiz çığlığı, isteseniz de istemeseniz de her yerden duyuluyor.
Tayyip Erdoğan ve Ak parti ‘poker‘ oyununu ne kadar bilirler, bilmiyorum. Ama görünen manzaraya baktığımda, çok iyi poker oyuncularına taş çıkartacakları kanaatindeyim. ‘All in’ yaparak yeni bir sistem dediler, herşeylerini ortaya koydular ve sonucunu bekliyorlar. Ancak hayat akıp gidiyor. Seçimden sonra da hayat aynı hayat olacak, insanımız da, Türkiye toplumu da…
Bireysel düşünme ve menfaatlenme zihniyetinden ‘Kollektif‘ düşünme ve kollektif bilincin oluşması dönemine ivedilikle geçilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Yazılı ve görsel basın tarafından çok farklı gösterilmeye çalışılsa da, reel hayat ve hayatın değerleri zedeleniyor ve SOS veriyor.
Sevgi ve Bilgiyle kalın.