Valiler güçleniyor, acaba Eyalet Sistemi mi geliyor?

2
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

OHAL, 18 Nisan 2018 tarihinde yedinci kez-üç ay süreyle uzatılmıştı. Yarın bu sürenin son günü ve tekrar uzatılmayacağını çeşitli medya kaynaklarından öğrenmiş olduk.

Peki ne olacak?

OHAL kaldırılıyor gibi görünse de, yeni bir düzenleme gündemde. Kanun teklifi hazırlandı ve Meclis’e sunuldu.

Medyaya sızan bilgilerde öne çıkan en önemli konu: ‘Valilerin etkinliğinin arttırılması’

Artık valiler eskiden olduğundan çok farklı yetkileri de üstlenecekler. Peki nedir bu yeni yetkileri?

‘Valiler, kamu düzenini veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hallerde 15 günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere giriş ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilecek’. (Bazı kişileri şehre almama yetkisine kavuşacaklar).

‘Valiler, belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını toplanmalarını araçların seyirlerini düzenleyebilecek veya kısıtlayabilecek’. (Belli vakte kadar gösteri izni olacak, gösterileri sonlandırabilecekler).

‘Valiler, ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin taşınması ve naklini yasaklayabilecek’.

‘Kanun teklifine göre, açık yerlerdeki toplantılar ile yürüyüşler, gece vaktinin başlamasıyla dağılacak şekilde, kapalı yerlerdeki toplantılar ise saat 24.00’e kadar yapılabilecek. Açık yerlerdeki toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin dağılma saati, kamu düzeni ve asayişin bozulmasına neden olmamak şartıyla 24.00’e kadar uzatılabilecek’. Bu uygulama da Valiler tarafından kontrol edilecek.

Valilere verilen bu yeni yetkilere baktığımızda valilerin özet olarak şunu yapabileceklerini görüyoruz:

Valiler istedikleri zaman sorumlu olduğu şehirde lokal olarak OHAL’i tesis edebilecekler ve uygulayacaklar.

Bu değişiklikler dillendirilirken de Fransa örneği sunuluyor. Fransa’daki terör saldırıları için ilan edilen OHAL sadece ve sadece terör saldırılarını kapsamaktadır.

Gözaltına alınanlar ile tutuklananlar arasında sayısal manada çok farklılıklar vardır. Belki Fransa’ya gittiğinizde, insanların yoğun olarak bulunduğu mekanlarda askeri araçlar görebilirsiniz, aynı durum Brüksel’de de mevcuttur. Ancak çok önemli fark şudur: İnsanlar polis/asker kontrolü olsa bile, kendilerini rahat ve güvenli hissetmektedirler.

Nasıl mı?
Yani insanlar ‘terör örgütü’ iksirli cümlesi ile ilişkilendirilme noktasında devlete güven duymaktadırlar.

Acaba bizde durum nasıl.

Fetö terör yapılanması ile irtibatlı olmak kıstas kabul edilerek keyfi tutuklamalar yapılmaktadır.

Eğer kıstas fetö terör yapılanması ile irtibatlı olmaksa birçok devlet dairesi çalışanı, bakanlık çalışanı ve hatta milletvekilleri ve bakanlar da bu kapsam içine alınabilir.

Çocukluğumda 1980 ihtilali sebebiyle evlerde aramalar yapılıyor ve gözaltına alınmalar oluyordu. Evimizde de Karl Marx’ın, Engels’in kitapları vardı. O ihtilal döneminin korkusuna ‘komünist damgası yememek için’ bu kitapları kömürlüklere saklamıştık.

Buradaki en temel konu nedir: ‘Korku’

Bugün de ülkemizdeki durum aynısıdır. Aynı korku ortamı ve korkuyu topluma salmak. İşte Fransa ile aramızdaki en temel konu da bu zaten.

Kıyaslanması mümkün olmayan iki konuyu kıyaslamak, OHAL sonrası kanun teklifine ‘Avrupai’ manzara katmaya çalışmaktır.

Valilere yeni yetkiler verilmesi konusu aklımda başka pencereler açtı.

Bunlar neler derseniz.

ABD örnek verilerek başkanlık sistemine geçtik. Oradaki gibi değil, ülkemize has Cumhurbaşkanlığı Sistemi adını da verdik.

Şimdi de valilere geniş yetkiler.

Peki daha sonra neler gelebilir? İşte pencereler de böylece açılıyor.

Yeni sistemle bürokrasinin hantallığından kurtuluyoruz.

‘Şehirlerde de bürokrasi ve yönetim hantallığından kurtulalım’ fikri de ortaya atılsa. Madem valilere geniş yetkiler verdik, belediye başkanlarının yetkilerini de valilere verelim. Belediyeleri ve valilikleri birleştirelim ve bundan sonra belediye başkanlıkları seçimi yerine ‘Valilik Seçimleri’ yapalım denebilir mi? Ya da böyle bir fikir oluşur mu? Neden olmasın.  

Şimdi sizlere belki ütopik gelecek bu, biliyorum. Ama bundan üç-dört yıl önce MHP’nin desteği ile Tayyip Bey sistem değişikliğine gidecek ve yeni başkan olacak denseydi inanamazdık. Ama oldu.

Belki de Valileri seçmeye başlayacağız.

Peki sonra ne olabilir.

‘Eyalet Sistemi’ne geçiş olabilir. Kimileri buna iyi-güzel de diyebilir. Belki iyi tarafları vardır. Ama iyi olmayan tarafı nedir ya da ne olabilir?

Doğu ve Güneydoğu’da da eyalet yönetimi ve otonom yapılanma tehlikesi.

‘Hadi canım o kadar da değil’ diyenleriniz olabilir. Ya da ‘o da olur mu canım, MHP ve milliyetçiliğin bu kadar kuvvetli olduğu bir dönemde hele’ de diyenler de çıkabilir.

İşte dananın kuyruğunun koptuğu yer de burası.

Dindar kesimin hükümette olduğu bir dönemde, dini hayat ve dindarlık en büyük zarara uğruyorsa; milliyetçiliğin ve milliyetçi bir partinin hükümete destek çıktığı ve hükümet olduk dediği bir dönemde de bunun tam aksi gelişmeler olabilir.

Aklıma geldiği için farklı pencere açayım ve uyarayım istedim…

Sevgi ve Bilgiyle kalın.  

Önceki İçerikTarihin Sonu ve Dejavu
Sonraki İçerikToplam ciro yüzde 25,1 arttı..
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

2 YORUMLAR

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz