Bugünkü müslümanların İslam’ı savaşçı ve kavgacı, peki neden?

0
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Chemnitz kentinde Pazar günü sabahı farklı milliyetlere sahip kişiler arasında çıkan tartışmada 35 yaşında bir alman bıçaklanarak öldürüldü. Video kayıtlarının incelenmesi sonucunda bir Suriyeli ve bir Iraklı tutuklandı. Ama olaylar hala devam ediyor. Aşırı sağcıların yoğun olduğu Saksonya eyaletinde insanlar sokaklara döküldü ve iki karşıt grup yürüyüşler yapmakta. Aşırı sağcıları protesto etmek için Köln ve Hamburg kentlerinde de yürüyüşler düzenleniyor. Evet, aşırı sağcılara karşı yapılan bu yürüyüşler önemli ve güzel. Ancak bu konu beni aldı başka yerlere savurdu.

Video kayıtlarında görülen kişiler Suriyeli ve Iraklı. Eylem bıçakla adam öldürme.

Suriyeli ve Iraklı olan bu kişiler muhtemelen müslüman kimliğe sahip kişiler, tabii olmayabilir de. Ama bu durum, bu konunun beni alıp savurmasına engel olmuyor.

Neden?

Neden bugünkü Müslümanların anladığı İslam savaşçı ve kavgacı?

Chemnitz’deki bu olaydan sonra tümevarım yaparak nasıl bu noktaya geldim diye sorguluyorsunuzdur.

Haklısınız. Müslüman olarak taraf olmam lazım. Ve hemen demem lazım ki, Allah bilir o Alman neler yaptı, nasıl tahrik etti. Ya da ne bilelim ki Suriyeli mi, Iraklı mı bıçakladı.

Bu yerel olaydan sonra biraz yükselip Almanya’ya, biraz yükselip Avrupa’ya, biraz daha yükselip dünyaya bakıyorum ve rahatsız oluyorum.

Almanya’daki yabancı kökenli müslüman gençleri çok iyi tanıyorum. Sadece gençler değil yaşayan insanları tanıyorum.

Buradaki kültür ve yasalardan dolayı istediklerini yapamıyorlar, Allah’tan yapamıyorlar. Yoksa durum çok daha farklı olurdu.

Ama müslüman coğrafyaya bakıyorum. İslam ülkeleri denen ama İslam’ın İ’sinin noktası bile olmayan müslüman ülkelere. Savaşlar ve iç savaşlar, cihatçı örgütler, İslami şiddet yasaları, idamlar…

Bugünlerde sürekli duyduğumuz konu İdlib’ e operasyon. Bu tartışmalarda dile getirilen ülkeler İran, Suriye, Türkiye, Rusya…

Savaşın hala devam ettiği ülke Suriye ve müslüman ülke. Orada at koşturmaya çalışan diğer bir müslüman ülke İran. Rusya zaten orada. Türkiye de orada söz sahibi olmak için diplomatik görüşmeler içinde. Sanıyorum önümüzdeki günlerde İran’da bir toplantıya da katılacak Türkiye. Ortada konuşulan konular S-400’ler, Suriye’ye müdahale, cihatçı örgütler, Afganistan (müslüman ülke) ve Kuzey Afrika’ya yönelen cihatçı örgütler…

Suudi Arabistan ve Yemen arasındaki sürtüşme ve karşılıklı roket saldırıları. Ve ikisi de müslüman ülke.

Geçmişte 8 yıl süren ve bir milyon insanın ölümüne sebep olan İran-Irak savaşını da unutmadık. İkisi de müslüman ülke ve savaş sonunda ne değişti, neden savaştılar, onu da net bilemiyoruz.

Konu sadece savaş. Savaş ve müslüman kavramı aynı cümlede. Artık o kadar normalleşmiş ki, kimse yadırgamıyor.

İç politikada yürütülen yöntem ve tarz kavga üzerine kurulu. Kavga, kamplaşma, kutuplaşma ve ‘sürekli ben haklıyım’ zihniyeti ile ötekileştirme. Gene kavga, gene şiddet. Ve aynı zamanda camilerde okunan Kuran tilaveti, kılınan resmi Cuma namazları, 9 günlük bayram tatili…

Kavga, şiddet ama aynı zamanda da sonuna kadar müslüman olma…

İşte Chemnitz’deki olaydan sonra savrulup geldiğim nokta bu:

Müslümanlar sürekli savaşçı ve kavgacı mı olmak zorundalar?

Müslümanları bu kadar agresif ve savaş düşkünü yapan İslam dini mi?

Agresif ve  savaşa meyilli olan insanlara sunulan bu İslam bu kişilere cazip mi geliyor?

Müslüman olan insanlar kavga edip, maddi ve manevi şiddet uygulayıp, başkalarını ötekileştirdiklerinde kendilerini daha mı müslüman sanıyorlar?

Müslümanların bu kavgacı ve savaşçı İslam anlayışları nereye dayanıyor?

Ölünce nasıl olsa cennete gideceğiz zannetikleri için mi savaşı bu kadar benimsiyorlar?

Ve en önemli soru da:

Bugünkü müslümanların İslam’ı, 1400 küsur yıl önce Mutlak Yaratıcı olan Allah’ın Hz. Muhammed’e (sav) gönderdiği ayetleri kapsayan İslam’la aynı İslam mı?

Hz. Muhammed 23 yıl gibi kısa bir sürede, kendi çocuklarını toprağın altına gömen bedevi Arap insanlarından oluşan bir topluluğu, dünyanın iki süper gücüne muhatap olacak seviyeye çıkarmıştı. Ve sonrasında oluşan İslam medeniyeti de dünyada hak ettiği yeri aldı ve medeniyetler tarihinde boy gösterdi. Bütün bunlar kavga, şiddet ve savaşla mı oldu?

Medeniyetler hiçbir zaman şiddet, kavga ve savaşla kurulmazlar.

Medeniyetler insanların gönlünü fethetmeyle, çalışkanlıkla, sevgi ve saygıyla, hukuk ve insan haklarıyla, özgürlük ve hoşgörü ile ve insana değer verme ile kurulur.

İslam medeniyeti de bu değerler üzerine kurulmuştur. Bugün bu İslam medeniyetinin medeniyet olma özelliğini zayıflatanlar da, acıdır ki, bugünkü müslümanlardır.

1400 küsur yıl önce gelen İslam ise, bugün müslümanların inandığı İslam, o İslam değil…

Hz. Muhammed (sav), kavga ve şiddeti meydana getiren öfke (gazap) için şunları söylemiş ve müslümanların da kendilerini kontrol etmelerini istemiştir.

‘Gazap (Öfke) şeytandandır, şeytan ateşten yaratılmıştır, ateş ise su ile söndürülür; biriniz öfkelendiği zaman abdest alsın’ (Ebû Dâvûd, Edeb, 4; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. IV, s. 226)

‘Biriniz ayakta iken öfkelenmişse, otursun. Eğer oturmak fayda vermiyorsa yatsın, uzansın’. (Ebû Dâvûd, Edeb, 4; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. V, s. 152)

Bu hadisler müslümanların kavgaya, şiddete ve savaşa meyilli davranış tarzlarına engel olamıyorsa, ki hadis olmalarına rağmen, kitabın tam ortasından da bir delil olsun.

Ayet açıkça ifade ediyor:

‘Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah’a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever’.(Ali İmran, 159)

 

Sevgi ve Bilgiyle kalın

Önceki İçerikAnguslar da Bizans Oyunu mu?
Sonraki İçerikSevginin Gücü
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz