Almanya gezisi amacına ulaştı mı?

0
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Cuma günü daha uçak iniş yapmadan başladı sorular ve tartışmalar. Hatta öyle ki, Tayyip Erdoğan’ın iniş yaptığı anlarda protesto gösterilerine hazırlanan gönüllüler yer kapma yarışına bile girmişlerdi. Hafta sonu bir hayli hareketli geçti, anlayacağınız üzere. Hele Köln gibi multi-kulti olan bir şehirde kapanan yollar ve hayatın işleyişine müdahale edilmesi yadırganmadı dersek yalan olur.

Bu gezide ne amaçlandı ve amacına ulaştı mı? Aslında sorulması gereken en temel  ve önemli soru bence bu.

Ekonomideki gidişatın iyi olmadığı ve yükselen dövizin durdurulması ve sıcak para ihtiyacının her geçen gün artması hepimizin malumu. Zaten bu yüzden de, o kadar protestolar olsa da ABD ile yakın ilişkileri tekrar kurlma yoluna gidildi ve AB’nin motor gücü konumundaki Almanya ile olan ilişkilerin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerekiyor. Almanya gezisinin en can alıcı noktası tabii ki buydu.

Normal olarak denmesi gerekenler aslında açık. Madem bu kadar geri vitesle dönüş yapılacaktı, neden o kadar gerginlikler ve zıtlaşmalar yapıldı? Ama reel hayatı ve ülkeyi düşünen insanlar bunları dile getirmek istemiyorlar. Haklılar da. Çünkü ekonominin içinde bulunduğu durumdan en çok zarar gören de halkımız. Halkımızı düşünerek eleştirel yazılardan kaçınmak en doğrusu. Reel hayat ve reel ilişkiler kurulması gerekiyor. Türkiye de bunun farkında ve bunun çabası içerisinde.

Herşeye rağmen iki ülke de karşılıklı olarak isteklerini dile getirmeden edemediler. Steinmeier’ın konuşmasında geçen cümleleri hepimiz işittik. Hatta Fehmi Koru da yazısında bu durumun sakil kaçtığını belirtmişti. Yakışık almayan bir davranış şeklini yapan Steinmeier’ın bunu yaparkenki düşüncesi de, hem ülkesini düşünmesi ve hem de Türkiye’deki bazı yaşananları eleştirmeyi kendisi açısından haklı görmesi.

Türkiye’nin de hazırladığı liste ve o listede Can Dündar’ın isminin olması ve basın açıklaması pazarlıkları da medyanın gözünden kaçmadı. İki taraf ta kendi kırmızı çizgilerini gösterdiler. Merkel’le yapılan iki görüşmenin de olumlu geçmesi ve Türkiye’nin desteklenmesi ve ekonomik sıkıntıdan çıkmasının elzem olması konusu çok daha önemli gelişme.

Taraf olarak tartışmaya alan açacak konular aslında o kadar çok ki. Gezinin başından sonuna kadar yaşananlarda yazılacak çok eleştiri noktaları yok değil. Bir hayli var hem de. Ama bunları yazmak ve dillendirmek oluşan sorunları aşmaya yarayacak mı?

Köln şehrindeki cami açılışı konusu kendi başına ayrı bir dünya aslında. Caminin resmi açılışı yapıldı ama cami zaten görevini ifa ediyor haldeydi. Yani açıktı. Bu fırsatın Türkiye tarafına tanınması bile aslında Almanya’nın bu gezi için olumlu olduğunun ispatı. Evet, biliyorum birçok Türkiye vatandaşı toplanmak ve miting yapmak istiyordu ve buna izin verilmedi. Bundan dolayı da Alman makamlarına eleştiriler çok fazla. Ama herkes kendi penceresinden bakarak illa da ben haklıyım derdinde gibi geliyor bana.

Ditip aslında dernekler yasasına göre kurulan ve faaliyet gösteren bir kurum. “Türkisch-Islamische Union der Anstalt für Religion e. V.” ismiyle faaliyet göstermekte, Ditip de bunun kısaltması. Bu durumdan dolayı da Tayyip Erdoğan’ın Köln camisinin açılışını yapması, ona gösterilen olumlu bakış açısının bir parçası. Ancak bazı faaliyetlerden dolayı Almanya Anayasayı Koruma Teşkilatı Ditip’i incelemeye alacaklarını duyurmuştu. Bu, Türkiye’nin imajı açısından hiç iyi olmayacak bir durum. Buna fırsat verilmemesi gerekirdi ama demek ki verilmiş.

Ditip Köln camisinin açılışı, caddelerde protesto gösterileri olmadan yapılmış olsaydı gerçekten çok güzel bir reklam ve etkinlik olacaktı ama malesef böyle olmadı. Caddelerde ve Köln Deutz’da protesto gösterileri ve oturma eylemleri ‘cami açılışı’gününe yakışmadı. Bunda hatası olanlar umarım kendilerine düşen dersleri almışlardır.

Ditip’in resmi dayanağı ve İslam’ın resmi olarak tanınması konuları aslında geleceğe yapılacak yatırımlar. Bu konuların es geçilerek caminin açılması için bu kadar program düzenlenmesi de yadırganacak bir durum. Bugünü değil geleceği düşünmek zorunda olduğumuzu biliyorum. Almanya’daki gençler ve çocuklar için yapılacak çalışmalar, camilerde görev yapan imamların raportör gibi çalışmalarından çok ama çok daha önemli konular.

Ben isterdim ki, Almanya gezisinde daha çok bu konulara değinilse ve bu konular üzerine projeler oluşturulmaya çalışılsa idi. Almanya’da yaşayan milyonlarca genç insan ve çocukların durumları çok ciddi çalışmalar yapılması gereken önemli bir konu. Bu çocukların ve gençlerin sağlıklı millet sevgisine, yaşanabilir İslam anlayışına, kuvvetli aile bağlarına ve geleceğe yönelik mantıklı ve açık düşüncelere ihtiyaçları var.

Gettolara mahkum edilen ama buna rağmen vatan-bayrak gibi konuları dillerinden düşürmeyen genç insanlar Almanya’da yaşarlarken hayata çok daha farklı perspektiften bakabilmeliler ve bakmalıdırlar. Gezinin amacı olmasa da, en önemli konulardan birisi bu olmalıydı. Umarım da olmuştur.

Esas Türkiye sevgisi, bu çocukların ve gençlerin hayatlarında başarılı olmaları ve topluma yansıtacakları imajdır diye düşünüyorum. Geziye katılanlar da umarım bu fikirdedirler.

Sevgi ve Bilgiyle kalın

Önceki İçerikEmeklilikte Yaşa Takılanlar, Kafayı Affa Takanlar ve MHP’ye Stres Testi
Sonraki İçerikEmekli müftü Mehmet Gündoğdu yazdı: Asr-ı Saadet’te Allah’ın Mescidleri ve Fonksiyonları*
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz