Avrupalı Yabancılara (Sığınmacılar konusunda) Çağrı

0
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Avrupalı Yabancılar tabirim, kendi vatandaşlığında kalıp Avrupa ülkelerinden birinde ikamet eden (Ausländer) başka ülkeden gelen kişiler.
İstatiksel verileri pek sevmem ama genel bilgi vermesi açısından ben de paylaşmak zorundayım.
2017 yılı henüz tamamlanmadığı için size sunacağım veriler 2016 yılına ait.
Yabancı ülke pasaportu ile AB ülkelerinde ikamet eden yabancı sayısı 2016 yılında 29.402.401.
Bu rakam otuz milyonu geçiyor aslında ama 300.000’den çok yabancı nüfusu olan ülkeleri ele aldım. (İngiltere, bu rakamlarda kayda alınmamıştır. / Kaynak: Almanya İstatistik Ofisi)
Yabancı nüfusu bünyesinde barındıran ülkelerin başında Almanya, İtalya, İspanya ve Fransa gelmektedir.
Bütün AB ülkelerinin nüfusunun toplamı İngiltere’yi dışarda tuttuğumuzda 440 milyon küsur civarındadır.
Yerleştiği ülkenin vatandaşlığını alan yabancıları da ekleyeceksek olursak, AB’de %10 oranında yabancı olduğunu söyleyebiliriz.
Bu, ciddi bir rakam.
Şimdi ikinci konuya geçelim.
Popülist politika ve politikacılarla, dünyada fikir sistemlerinin eksikliğiyle, insanların en temel dürtüsüne geri dönmesi sebebiyle, teknolojinin ilerlemesiyle insanın yalnızlaşmasıyla ve moda olması sebebi ile de yükselen Milliyetçilik.
Yükselen milliyetçilik akımları bizi rahatsız etmekte.
Tabii burada şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim. Yükselen milliyetçilikten rahatsız olmayan ve hatta sevinerek destekleyenler de azımsanamayacak kadar çok. Zaten o kişilerin dünyanın gidişatı ile bir dertleri olmadığı için, açıkçası bu yazı onları zerre kadar ilgilendirmeyecektir, neyse.
Artan milliyetçilik siyasi arenada da kendisini göstermeye başladı.
Avusturya’da koalisyona katılacak duruma ulaştı. Almanya’da %13 seviyelerine geldi. Hollanda’da keza öylesine.
AB vatandaşlarında birlik içinde olmaktan dolayı bir rahatsızlık var.
‘Küçük olsun ama benim olsun’ düşüncesi her geçen gün daha da artmakta.
Bunun sebebi, insanların ‘multi-kulti’ olmaktan uzaklaşmaları ve kendi kabuklarına çekilmeleri. Bunda da internet bir hayli etkili oluyor.
‘Multi-kulti’ olma yetisinin kaybolması, aslında bize ‘post-modern’ insanın ilkelleştiğini göstermekte.

‘İlkelleşmenin, milliyetçi/ırkçı olmanın önüne geçmek için neler yapılmalıdır’ diye düşünmek önemli. Normal diye tanımlayabileceğimiz her birey bu konu üzerine az da olsa düşünmüştür, diye düşünüyorum.
Bu konu üzerine biraz olsun fikir yorduğumuzda, temel insani eğilimimizden olsa gerek, topu hep hükümetlere ve devletlere atıyoruz.
Hükümetlerin icraatlarından beklenenler, devlet politikası olarak sunulması gereken çözümler…

Acaba birey olarak biz ne yapabiliriz? Ya da ne yapmalıyız?
Bu soru beni daha çok meşgul ediyor.
Neden mi?
Çünkü, BİRLİKTE yaşıyoruz.
Sadece Avrupa ülkelerinde değil, Türkiye’de de insanlar yabancılarla BİRLİKTE yaşamak zorundalar ve yaşıyorlar.
Türkiye’deki sosyal çalışmalar hakkında yüksek boyutta bilgi sahibi değilim, eminim sosyal çalışmalar yapan dernekler ve kuruluşlar vardır.
Almanya için söyleyecek olursam, insanların ‘gönüllü’ diyebileceğimiz sıfatla ifa ettikleri çok çalışmalar mevcut.
Her şehirde kurulan dernekler, şehirlerin belediyelerinin öncülük ettiği programlar, yardım kampanyaları, üniversitelerin-fakültelerin oluşturdukları ve öğrencilerin yürüttükleri etkinlikler, kiliselerin organize ettiği çalışmalar…
Acıdır ki, bu çalışma öbeğinde camileri yoğun olarak görmek pek mümkün değil.
Neyse, camiler zaten kendilerine yapacak iş buluyorlar: Kermesler, para toplama, show yapmak için inadına inşa edilen camiler-minareler vs. vs.
Benim çağrım Avrupa’da yaşayan yabancı kökenli vatandaşlara.
Avrupa’da yapılan ‘Sığınmacılarla ilgili’ yardım zincirinde bir halka olmaya çağırıyorum herkesi.
Neden mi bu çağrı.
Almanya, AB’de en fazla yabancı nüfusa sahip ülke.
2016 verilerine göre yabancı kökenli vatandaş sayısı 18,6 milyon. (Kaynak, Almanya İstatistik Ofisi)
Almanya’da her şehirde çalışma yapan dernekler, kuruluşlar olduğu gibi AB ülkelerinin hepsinde böyle kuruluşlar mevcuttur.
Almanya başta olmak üzere bütün AB ülkelerinde yaşayan yabancı kökenli vatandaşlar ‘Sığınmacılar’ konusunda haftada iki saat çalışma yapsalar neler olur.
1. Avrupa’da hızla yükselen ırkçı/aşırı sağcı akımlar duraklama ve sonrasında gerileme çizgisine girerler. Neden mi? Çünkü insan tanımadığının düşmanıdır ve karşısındaki insanı tanıdıkça BİRLİKTE yaşadığının farkına varır.
2. Bilimsel araştırmalar göstermiştir ki; başkalarına yardım etmek insanı mutlu eder. Kişinin kendi mutluluğu için bu gereklidir.
3. Bütün dinler, ihtiyaç sahibi olanlara yardım etmeyi tavsiye eder.
4. Her şehirde yabancıların organize olarak katılacakları yardım çalışmaları Birlikte yaşamanın olumlu meyvelerini verecek ve bu kişiler kendi şehirlerinde etkin olacaklardır.
5. En önemli olanı da; bizden sonraki nesillerimiz, kendi çocuklarımız ve torunlarımız için daha yaşanabilir bir ülke ve dünya bırakmaktır.
Çocuklarına mal-mülk mirası bırakmak için saatlerce çalışan yabancı kökenli vatandaşlar sürekli maddi açıdan baktıkları için, kaçırdıkları fırsatları göremiyorlar.
Kaçırılan fırsatlar için ah-vah etmektense, haftada iki saat bu etkinliklere katılarak, insanlık adına çalışmak size huzur verecektir.

Sevgi ve Bilgiyle kalın.

Önceki İçerikAlmanya’da koalisyon krizi.. Merkel’den SPD’ye büyük koalisyon için teklif
Sonraki İçerikEn fazla üretim ve teslimat linyitte gerçekleşti..
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz