- Kamuoyuna Duyuru…! - 30 Nisan 2023
- 1915 Olayları ve Konuşulmayanlar - 25 Nisan 2023
- Neden Ak Partiliyim? - 24 Nisan 2023
Evimde televizyon yok. Çok rahatız. Hepimiz de özgürüz çünkü kim ne izlemek isterse onu kendi kararıyla kendi istediği zamanda izleyebiliyor.
Bu iyi de, kötü olan tarafı Türk kanallarındaki tartışma programlarını takip etmekte zorlanıyorum. Gerçi kimi ve neden dinleyeceğim. Ama bir tanesine bugün Youtube’dan kısa göz attım.
Haber Türk kanalındaki programda iktidarın baş savunucusu C. Küçük vardı. Baktım da söylem hemen başlamış: ‘Sınır ötesi operasyonu ve bu operasyona dil uzatanlar’
Bu sihirli cümle piyasaya çıktıysa bilin ki kötü şeyler olacak.
Zaten olmuyor mu?
Ekonominin durumu gerçekten kötü.
Laf olsun torba dolsun kabilinden konuşan Ak partililer gevelemeye devam etsinler, onları kale aldığım yok zaten.
Vicdanlı olanları tenzih ederim.
İnsanlar gerçekten zorluk yaşıyorlar.
Bu zorluk o hale geldi ki Ak Parti Kayseri milletvekili İsmail Tamer bir yerel televizyon kanalında şu sözleri kullanmak zorunda kaldı: ‘Tüm köyleri dolaştım. Gördüğüm şey diyorlardı ki; ‘tohum pahalı, gübre pahalı, mazot pahalı’ vs. şikâyetleri vardı, ama bu şikâyetlerin dozu şu andaki kadar değildi. Serzenişler vardı, sıkıntılar söyleniyordu. Son dönemde enflasyonun hızlı şekilde yükselmesiyle hem çiftçi hem vatandaş hem emekli diğer memurlarımızın sıkıntıya düşmüş olduğu gözüküyor‘
Biraz daha konuşursa ‘vatan haini’ damgasını vururlar partiden atarlar.
Sadece İsmail Tamer değil Ak partiden birçok milletvekili gidişattan memnun değiller. Hele bir de ekonomiden gelen acı sinyaller dövizde tekrar keskin bir artış olacağını gösteriyor.
‘Ekonomi ve dövizdeki artışla Ayasoyfa’nın kapısının ne ilgisi var’ diyorsunuzdur. İlgisi şu efendim, açıklayayım:
Ayasofya’nın tarihi imparatorluk kapısına ciddi anlamda zarar verildi, fotoğraftan da anlaşıldığı gibi.
İşin daha da kötüsü Ayasofya’nın sorumlu müdürünün açıklaması.
‘Kamera kayıtları yok, zaten büyütülecek bir şey de yok’.
Ayasofya, dünyaya mal olmuş çok önemli bir mimari yapı. Ona verilen bu zarar duyarsızlığın, basitliğin ve düşüncesizliğin eseri.
Verilen cevap ise yapılan hareketin seviyesizliğinden kat be kat fazla.
Ama ben size olayı yorumlayayım.
Cami oldu artık, namaz kılınıyor, böyle şeyler olabilir. Bu yüzden zaten ‘büyütülecek bir şey yok’ demiş sorumlu müdür.
Az daha konuşsanız şu denir: ‘Namaz kılınıyor işte Allah’a ibadetten daha mı önemli!!’
Yapılan bu zarar bir olur, iki olur, Ayasofya daha da laçka bir hal alır ve sonra ne denir biliyor musunuz?
‘Aman boş verin zaten kiliseydi’
Sonra bir bakmışsınız Ayasofya harabe haline gelmiş.
Buradan ekonomiye geçişimi sağlayan da Şevki Yılmaz’ın sözleri.
‘Efendim 700 ton altınımız var, şu kadar dolar rezervimiz var diyorsunuz. Kime bırakacaksınız bunu? Bu hırsızlara mı?’
Zihniyet aynı zihniyet.
Ben varsam var, ben yoksam yok olsun gitsin.
Ekonomide de aynı düşünce hakim.
Ak parti, çevresi, yandaşları ve destekçileri zaten zenginleşti.
Ak partililer kadrolara yerleşti.
Başkan Erdoğan bir kere daha seçilir, seçilmezse de emekli olur. Zaten Cumhurbaşkanı emeklisi olacak.
Çevresi zaten iyice zenginleşti.
Ak partililer de devlet memuru oldular. Onlar da o makamlardan emekli olurlar.
Ülke ne olacak?
Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik durumu nasıl düzelecek?
‘Aman, zaten biz mi kurduk.
Atatürkleri kurmuştu, bize ne….’
Ayasofya’nın kapısına zarar veren düşünce son kertede buraya varır.
Hani anlatılan nedensellik zinciri kıssası vardır ya.
Atın nalının çivisi yoktu,
Çivi olmadığı için at da olmadı,
At olmadığı için savaşçı da olamadı,
Savaşçı olmadığı için savaş da kaybedildi,
Savaş kaybedilince imparatorluk yıkıldı.
Atın nalının çivisi de Ayasofya’nın kapısı…
Sevgi ve Bilgiyle kalın